Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Miu.7

@azamet_29_2

Hani bu adam kötüydü. Hani acımasız ve zalimdi. Hani öfke sorunları vardı. En ufak birşey yüzünden adam vuruyordu. Yoksa hepsi de uydurmamıydı.

" Hadi ye! "

Bana uzattığı lokmayı parmak uçlarından alıp çiğnerken kendimi garip hissettim. Bir kedi bedeninde bir kedi gibi yemek yemek hiç hoşuma gitmesede yapacak bir şeyim yoktu açıkmıştım çünkü.

Bir anda gelen ağlama hissi ve dolan gözlerimdeki yaşları bastırıp bana uzattığı ikinci lokmayı, ardından gelen üçüncü lokmayı da yedim. Tabak bitene kadar o verdi ben yedim. Tabak bittiğinde,

" Afiyet olsun." Dedi.

Beni sehbadan alıp göğsüne koydu. Burnuma yine o bergamot kokusu gelirken dört ayağımda göğsü üzerinde eli başımın üzerinden sırtıma, oradan kuyruğuma doğru bir kaç kez gezdi.

Bu çok keyifli geldi bana. Kendi kendimi mırıltılı sesler çıkarırken buldum.

" Hoşuna gitti değil mi? "

Derken giriş kapısının açıldığını duyduk. Gelen kişi ile ayağa kalktılar.
Kapıdan giren kişi asık yüzlü, çatık kaşlı, muhtemelen altmış yaşlarında bir erkekti. " Baba! " dedi Hazal.

Beklenen baba bu adammış demek ki.
Hızlı adımlarla yaklaşıp babasına sarıldı. Babası bir kızına bir Dinçer'e baktığında beni koltuğa bıraktı Dinçer. Bir eli cebinde diğer elini gelen adama uzatarak tokalaştı.

" İyi akşamlar Dinçer."

" İyi akşamlar.
Hiç oturmayın Ramiz bey. Sizi buraya çağırdım çünkü kızınız sizinle kendi evine dönecek.

An itibariyle kızınızla evlenmek gibi bir niyetim kalmadı.
Zaten kendisi de benimle evlenmek istemediğini başka birini sevdiğini açıkça söyledi. Girdiğimiz ihaleler yüzünden etrafımda tehlikeli insanların olduğunu bilmiyorsunuz. Bu yüzden güvenli şekilde size teslim etmek için gitmesine izin vermedim.
Bundan sonra kızınızı kendiniz koruyabilirsiniz."

Adamda benim gibi saf saf bakıyordu.

" A-anlamıyorum.
Ben yokken ne olduda bir anda işler bu hale geldi? "

" Kızınız size anlatır Ramiz bey...
Ben ellerimi yıkayıp gelene kadar evimden gidin. Güle güle! "

Dinçer dönüp merdivenlerin arkasına doğru yürürken Ramiz bir anda kızının koluna yapışıp kendine çekti.
Dişlerinin arasından sessiz bir hırlayışla konuştu.

" Hazal ne haltlar çeviriyorsun?
Ne demek başka birini seviyorsun?
Ben sana ne anlattım sen ne yapıyorsun? "

" Ne yapayım baba?

Dedi kızı dişlerinin arasından.

" Olmuyor baba! Ne o bana, ne ben ona katlanamıyoruz. Sen istedin diye onunla evlenenip koynuna giremem ben! "

" Seni geri zekalı kız.
Seni salak!
Ben sana koynuna gir dedim mi?
Hayatımızla oynuyorsun farkında mısın! Şirket battı batacak. Borçlarım gırtlağımı aştı. Bana ortağım Rıdvan'ın yani Dinçer'in paraları lazım. "

Kızı sarsarak devam etti.

" Onunla evlendiğinde hayatımız kurtulacaktı. Dinçer öldüğünde herşeyi sana, yani bana kalacaktı. Herşeyi planlanmıştım. Nikahtan sonra işini bitirecek babasıyla aynı mezara sokacaktım onu."

Ben duyduklarıma inanamazken Hazal,

" Ne olacak şimdi." Dedi, sanki normal birşeyden bahseder gibi.

" B planına geçiyoruz. B olmazsa C .
İyi dinle beni. Ben Dinçer'i oyalarken sende eşyalarımı alacağım diyerek üst kata çıkacaksın."

Cebinden bir kağıt çıkarıp kızına verdi. Yukarıya çıkınca görünmeden Rıdvan'ın odasına girip bu kağıda parmak basmasını sağlayacaksın, gerisi kolay."

" Ne? Ben o odaya girip o adama yaklaşıp bunu yapamam. Korkarım."

" Yapmaya mecbursun. Hayatımızın kalanı buna bağlı. İlk planı sen bozdun. O yüzden bunu yapmak zorundasın Hazal yoksa karışmam. Senin yüzünde hapse giremem."

Hazal, " Benim yüzümden değil baba senin yüzünden.. Hem Dinçer ölünce girmeyecek misin? "

Ramiz, " O nu başka birine.."

Demişti ki Dinçer'in sesini duyduk.

" Ben size ben gelene kadar gidin denedim mi?"

Hazal hemen toparlanıp arkasını döndü.

" E-eşyalarımı alacağım ve çıkacağız. "

Derken Ramiz denen adam,

" Dinçer biraz konuşalım." Dedi.

İnanamıyorum resmen Dinçer'i oyuna getiriyorlardı.

" Sizinle konuşacak bir şeyimiz kalmadı Ramiz bey."

" Bir kaç dakika sürecek.
Ne olduğunu bir de senden dinlemek istiyorum."

" Konuşmamız hiç bir şeyi değiştirmeyecek Ramiz bey. Şirketinizle olan küçük ortaklığımız devam edecek ama kızınız ile hayat ortaklığımız olmayacak."

" Yinede senden dinlemek istiyorum."

Ramiz pisliği ağını örerken Dinçer çoktan o ağa düşmüş karşı koltuğa geçip oturmuştu bile.

Gözlerim bir Ramiz de bir Dinçer de beklerken Ramiz'in düşüncelerini duydum.

On dakika oyalasam yeter seni Dinçer.

Ben, seni adi pislik herif! Diye hırlarken o,

" Neler oldu bilmiyorum ama kızımın sevdiği birisi yoktu. Ne geçti aranızda? "

Dediğinde Dinçer,

" Öylemi Ramiz bey? " Dedi. Kaşları çatık sinirle bakıyordu.

" Kızınız öyle demiyor ama."

Kollarını göğsünde birleştirerek geriye yaslandı.

Diyelim ki yalan söyledi.
Yine de beni sevmeyen, saygı duymayan, ve benden kurtulmak için böyle bir yalana başvuran kızınızla zaten evlenemem."

İkisi konuşurken benim kulaklarım ikisinde gözlerim üst kattaydı. Sonunda daha fazla dayanamadım. İçimdeki dürtüye uyup yerimden kalkarak koltuktan yere atlayıp merdivenler doğru yürüdüm koşar adım.

Basamakları hızlı hızlı çıkarken Hazal'ı gördüm. Elindeki valizini merdivenlerin başına bırakıp gözleri salondaki Dinçer ve babasında Dinçer'in babasının yatıyor olduğu odaya doğru yürüdü.
O an aklından geçenleri duydum yeniden.

Sakın bu tarafa bakma Dinçer. Sakın..
Baba onu oyalamaya devam et.

Öyle ya. Bir baksa, bir görse bütün planı bozulacaktı.

Seni zilli!

Hızlı ve sessiz adımlarla Dinçer'in babasının odasının kapısından içeriye girerken adımlarımı hızlandırdım bende. Tam peşinden içeriye girecekken kapıyı yavaşça kapattı.

Ama bilmediği bir şey vardı, o da kapıları açabiliyordum. Biraz gerileyip hızla kapı koluna zıplayarak tutundum. Anında açılan kapıyla yere inip içeriye girdiğimde,

" Hiih! "

Diyen Hazal'ı duydum. Bana dönen bakışlarında korku elinde boş kağıt ve birde ruj vardı. Rıdvan beyin üzerine eğilmişti.

Bir dakika ya! Ruj mu?
Vay çakaaal. Ruju parmak izi almak için kullanmak kimin aklına gelirdi.

Bittin sen kızım, bittin!

Dedim dişlerimin göstererek tıslarken.

" Pist! "

Dedi yine kısık sesiyle.

Yooo.. O kadar kolay kurtulamazsın benden.

Dedim pis pis bakarak. Ardından dişlerimi göstererek üzerine doğru yürümeye başladım. Gözlerindeki sinirli bakışları korkulu bakışlara dönüştü. Yerinde doğrulup ufaktan geriye adımlarken eliyle garip hareketler yaparak,

" Defol git buradan!
Seni la*et kedi, defol dedim sana! "

Anladııım...
Bu kızın kedi korkusu vardı.
Ve bu korku bana yarayacaktı.

Sen şimdi görürsün insanları kandırarak mallarına, paralarına çökmek neymiş.

Çıkardığım tırnaklarım ve dişlerimle bir anda üzerine atladım. Pantolonuna asılıp tırnaklarımı geçirdiğim de öyle bir çığlık attı ki eminim evin dışından bile duyulmuştu.

Elindeki kağıdı yere bıraktığı gibi attığı çığlıklara devam ederek zıplamaya başladı.

Hareketleri yerli kabilelerin ateş etrafındaki dansı gibiydi ve bağırmaya devam ediyordu. Beni üzerinden atmaya çalışan ama dokunamayan, korkan ve bu yüzden de tepinmeye devam eden hâli ise görülmeye değer ve çok komikti.

O bağırmaya ben tırnaklamaya devam ederken bir anda kapıdan Dinçer girdi. Dışarıyı bilmem ama aşağıdan duyulmuştu sesi. Hemen arkasında Ramiz pisliği vardı. Bir bana bir Hazal'a baktı Dinçer.

" Dinçer kurtar beni şu kuduz kediden! "

Resmen feryat etmişti yüksek sesiyle.
İlk şaşkınlıktan kurtulan Dinçer önce beni tuttuğu gibi çekmek istedi ama Hazal'ın yaptığı şeye o kadar sinirliydim ki tırnaklarımı daha fazla geçirdim bacağına.

Bırak beni!
Bırakta göstereyim şu zilliye kuduz nasıl olunuyormuş.

" İnci!
İnci bırak kızım! "

diyerek çabalarken, Hazal tiz bir çığlık daha attığında tırnağımın etine girdiğini bizzat hissettim.

Oh olsun sana!

Dinçer bir eliyle bedenimi tutarken diğer eliyle patimi ve tırnaklarımı Hazal'ın bacağından ayırıp beni yine kolunun altında göğsüne yasladığında Hazal korkulu ve nefes nefese duvara dayadı kendini. Aslında eli bacağında sindi desem daha doğru olur.

" Ne oluyor burada? Sen neden buradasın? "

Hazal önce babasına sonra Dinçer'e baktı.

" Be-ben.."

" Sen ne?!
Neden girdin bu odaya? Hasta adamın yanında ne işiniz vardı? "

" Be-ben sadece uzaktan da olsa Rıdvan amca ile vedalaşmak istemiştim.

Ama senin bu kuduz köpeğe benzeyen kedin hiç bir sebep yokken bana saldırdı! "

Bak ya!
Bir de beni suçluyor! Tutmayın lan beni! Tutmayın.

Dedim debelenerek.

Seni kakalak karı. Söylesene!
Babandan boş kağıda parmak izi alacaktım desene!
Bütün servetine göz diktik baba kız desene!!

Diyerek hırlama karışık tıslayarak kıpırdanıyordum. Bana baktı Hazal.

" Bu kedi gerçekten kudurmuş şu hâline bak! "

Söylediği son cümleyle benim şalterler tam attı. Dinçer'in kucağından çıkıp Hazal'ın üzerine atlamak istedim. Ama Dinçer'in diğer koluna yakalandım.

Bıraksana beni beh!
Senin için çabalıyorum burada! Bırakta haddini bildireyim şu adi yalancı yelloza.

Tabii ki anlamadı beni. Ağzımdan sadece mar mar, mır mır gibi tuhaf sesler çıkıyordu çünkü.

Yaa şimdi ana avrat küfür etmek vardı ama nerdeee? Anlamaz ki bunlar.

Dinçer'in mavileri gözlerimi buldu. O anda düşüncelerini duydum.

Babama birsey mi yapıyordu? Bu yüzden mi saldırdın?

Hazal'a döndü bakışları.

" Ne saçmalıyorsun Hazal ne kudurması. Sinirlendirecek bir şey yapmışsındır. Ne yaptın? "

Bir eliyle beni göğsüne sıkı sıkı bastırırken diğer eli Hazal'ın koluna yapıştı Dinçer'in. Kapıdan dışarıya çıkardı hepimizi. Ardından Hazal'a çevirdi şüphe dolu bakışlarını. Yeniden sordu.

" Neden babamın yanındaydın Hazal?

Bu güne kadar bir kez olsun, ne merak ettin ne sordun ne de görmek istemedin. Oysa şimdi.."

" Tamam Dinçer. Abartma.
Şimdiye kadar yapmadığı için vedalaşmak istemiş işte.

Malûm çok hasta baban. Belkide bir daha fırsat olmayacak. "

Ramiz'in sözleriyle bir anda kaşları çatıldı Dinçer'in.
Hırlayarak konuştu.

" Ramiizz! Kızınıda al ve çıkıp gidin evimden.
Beni daha fazla kızdırmayın. "

Ramiz'in de Hazal'ın da yüzü daha fazla asıldı bu kez. Ramiz sinirle arkasını dönüp merdivenlere yönelirken aklından geçen şeyi duydum yine.

Bu iş burada bitmedi Dinçer.

Adama bak ya. Dinçer'in parasının da malının da ortağı sanki. Zorla herşeyini almak nedir.

Kızına ait valizi alıp inmeye başladı. Hemen arkasında Hazal onun arkasında da Dinçer ve ben vardık.
Merdivenlerden inerken beni yere bırakıp peşlerinden inmemeye devam etti Dinçer.

Merdivenlerde oturup sallayabildiğimi yeni fark ettiğim kuyruğum eşliğinde gidişlerini keyifle izlerken kapının önünde durdular. Ramiz çıkarken Hazal geriye döndü. Dinçer'e bakarak konuştu.

" Gerçekten kötü bir niyetim yoktu Dinçer."

Derken gözleri bir bana bir Dinçer'e gidip geliyordu. Hâlâ neyin yerini yapıyordu acaba.

Dahası aklından geçenler söylediği şeyle aynı değildi. Duyuyordum.

La*et olasıca kedi. Herşeyi mahvettin!

Söylediği cümleyle dahada keyiflenmiştim. Ve karşılık olarak pis bir bakış attıktan sonra sağ patimi havaya kaldırıp aşağı yukarı sallayarak bay bay işaret yaptım.

Gözleri kocaman olurken sol eli Dinçer'in koluna yapıştı. Sağ işaret parmağını üzerime doğrulttu,

" Dinçer..!
Dinçer gö-gördün mü?
Gördün mü ne yaptığını? "

Dedi Hazal korku, şaşkınlık ve panik dolu bir ifadeyle.

Dinçer anında bana baktı. Arka bacaklarımın ûzerine oturmuş ön ayacıklarım önümde sakin sakin onları izliyordum.

" Bu kedi...
Az önce bana bay bay yaptı."

Dinçer bir kaşı havada Hazal'a çevirdi gözlerini.

" Saçmalama Hazal çık!
Bundan sonra seni ne görmek nede duymak istemiyorum. Güle güle! "

Derken kızın kolundan tutup dışarıya yönlendirdi. Ardından da kapıyı kapattı yüzüne.

" İyice manyadın."

Dedikten sonra bana döndü.
Gözlerini kısıp gözlerime dikti bakışlarını. Merakla düşüncelerini duymaya çalıştım. Başardım da.

Ne oldu yukarda? Diyordu.

O anda kapı yeniden tıkladı.

" Hazal ne dedim ben sana? " diyerek kapıyı açan Dinçer bir anda sustu.

" Sen miydin Tarık, gel."

" Hayırdır Dinçer ne iş.
Az önce Hazal ile babasını gördüm. Ellerinde valiz tartışarak arabaya biniyorardı."

" Hazal'la aramızda ki herşey bitti. Gerçi çürük temelili bir ilişkiydi. Ortalık karışık diye de babasının Ankara'dan gelmesini bekliyordum. Gelince de babasına teslim ettim işte.

Bundan sonra kızını kendi korur. "

" Anladım.
Dinçer.."

" Hmm"

" Rıdvan amcayı hastaneye alalım bence. "

İkisi birlikte üst kata çıkarken bir yandan konuşuyorlardı.

" Babam hastane falan istemiyorum. Evimde ölmek istiyorum derdi."

" Biliyorum.
Ama burada onun içinde zor oluyor. Hastanede daha iyi imkânlar var. "

Demişti ki odadaki cihazdan bir anda sesler gelmeye başlayınca son basamakları koşarak çıktıklar. Tabi ben de peşlerinden.

Odanın kapısını hızla açan Tarık yatan adamın yanında aldı soluğu. Hemen cihazı ve adamcağızı kontrol edip çantasına davrandığın da Dinçer'in gözleri endişeyle babası ve Tarık arasında gidip geliyor ama elinden birşey gelmiyordu.

Tarık çantadan çıkardığı bir ilacı enjektöre çekip seruma ekledi. Hemen yan taraftaki cihazın üzerindeki değerler yavaş yavaş normale dönerken dönüp korku dolu gözlerle babasını izleyen Dinçer'e bakarak,

" Dinçer.
Bence hastaneye kaldıralım Rıdvan amcayı."

Dedi tekrar. Sessiz kalan Dinçer sadece başını salladı.

Tarık cebinden çıkardığı telefonuyla bir arama yaptı.

" Ben doktor Tarık Dikmen."

Dediğinde hastaneyi aradığını anladım. Evin adresini verip bir ambulans istedi ve kapattı telefonu.

&

Kısa süre sonra evin penceresinden kırmızı mavi ışıklar göründü yanıp sönen. Gelen ekip Dinçer'in, Tarık'ın, ve hizmetli kadının bakışları eşliğinde Rıdvan beyi alıp sedye ile çıkarırken içimdeki his bu adamın bu evden son çıkışı olduğunu ve geri dönmeyeceğini söylüyordu.

Ambulans hareket edip bahçeden çıkarken Dinçer ve Tarık da arabaya binip arkasından yola çıktılar. Kadın hizmetli kapıyı kapatıp mutfağa dönerken ben hâlâ merdivenlerin başında bekliyordum. Kocaman sessiz bir evin içinde aşağıda ki suratsızı saymazsak tek başımaydım.

*****

Saatler geçmiş yattığım koltuğun üzerinden duvardaki saati izliyordum. Tik tak tik tak. Duyduğum başka bir ses yoktu. Normal insan olsam bu sesleri bu kadar net duymazdım ama kedi olunca duvardaki sineğin vızırtısı bile çok net geliyordu kulaklarıma. Tabi bunda evdeki sessizliğin de etkisi vardı. Zira dün geceden beri hiç kimse yoktu evde. Sadece şuan mutfakta olan o suratsız Emine karısı ve ben. Bu kadından da hiç hoşlanmamıştım. Göründüğünden daha kötü birine benziyordu.

Dinçer'e gelince adam dün babasının arkasından gideli neredeyse yirmi dört saat olmuş ve hâlâ gelememişti. Evde kimse olmayınca bende dün gece sabaha kadar deliksiz uyumuş sabah geç saattlere kadar da uyumaya devam etmiştim. Öğlene doğru kalktığımda mutfaktaki Emine de yoktu ortalarda. Bu kız acıkır mı susar mı umrunda değildi tabi. Yani kedi..
Zaten benden de hoşlanmamıştı.

Neyseki açıkmamıştım. Ama susamıştım. Bir süre daha bardak kullanamayacağım için mutfak masasına çıkıp kapağını dişlerimle kaldırdırarak açtığım surahiye dalıp suyu sürahiden içmiştim.

Ardından da bütün ev bana kalmış diyerek önce gelip bütün salonu, ardından alt kattaki kütüphaneyi dolaşmıştım. Kitaplık şehir kütüphanesi kadar kitapla doluydu.

Bir süre rafların arasında gezinen gözlerim okuyacak bir şeyler aramış severek okuyacak bir şey bulamamış bir sürede duvarda asılı tabloya takılmıştı. Gururla ayakta duran bir adam figürün kalp hizasına ağlayan bir çocuğunun resmedildiği bir tabloydu bu.

****************************

7. Bölüm bitti.
8. Bölümle devam.

Loading...
0%