@azamet_29_2
|
Selâm canlarım. Yeni bölüme hoşgeldiniz. Hatalarım varsa affola. Karaca! Minibüsün içinden çekip çıkardı şeyi gören adamlar ne yapacaklarını şaşırdılar. Kızın yüzünde deli bir gülümseme belirirken omuzuna dayadığı küçük roket atarı gördüğünde en büyük şoku Pusat yaşadı. Kocaman bir, " Hassssiktiir! " Çıktı dudaklarından. Ardından bağırdı. " Koruyun kendinizi! " Aynı anda tetiğe bastı kız. Ateş alan küçük roket ivme kazanıp evin önüne dizili araçları bulduğunda bir anda oluşan patlama ile araçlar havaya uçarken yanan araba parçaları etrafa saçılıyordu. Kızın yüzünde ise müthiş bir keyif ve kahkaha vardı. " Kara ile tanışın beyler! " Dedikten sonra tekrar içeri girdiğinde minibüsün kapıları açıldı. Cemre ve Savaş çıktı minibüsten ellerinde silahlarla. Önlerine çıkan kim varsa tek tek vurmaya bir bir indirmeye başladıklarında arkadan Karaca indi üzerinde hâlâ Pusat'ın verdiği eşofmanla ve yalınayak. Karaca Pusat'ın evinden çıkar çıkmaz buraya gelmişti demek. Yanan araçlara doğru yürürken bağırdı. " Hepinizin canı cehenneme! " Bu kız nasıl buraya kadar gelmişti. Adamlarından ve verilen ilaçlardan nasıl kurtulmuştu. Pusat ne olduğunu anlayamasada durup soracak vakti de yoktu. Karaca konusunu sonraya erteledi. Önce Vilademir'in hesabını görecekti. Elinden kaçarsa bir dahakine daha büyük bela olurdu. Bahçe tam bir savaş meydanına dönüşmüş her iki tarafın adamları siper aldıkları noktalarda karşı taraftan kimi görseler öldürmek üzere sıkıyorlardı. Ama Pusat'ın aklındaki ölmesi gereken tek kişi Vilademirdi. Yanındaki Boran'a başıyla işaret verdikten sonra kulaklığına dokunup Kıraç! Dedi. Ardından hızla eve yöneldiğinde arka arkaya sıkılan kurşunlarla Vilademir'in adamları geri çekilirken Pusat ve Karaca araçların arkasından dolaşıp evin önüne geldiler. Giriş kapısının iki yanında durduklarında ikiside sinirli birbirlerinin yüzüne baktılar.. Karaca'nın burnunda ki kurumuş kanı gördü adam. Evden nasıl çıktığı belli olmuştu. An itibariyle bütün adamları ölmüştü belliki. Kız sinirle çattığı kaşlarıyla işaret parmağını adama uzattı. Tam... " Seninle..." Demişti ki kapının arkasından gelen pompalı tüfek sesiyle kapıda bir delik açılınca ikisi de geriye çekilip yere çöktüler. Yinede konuştu. " O koduğumun piçini elimden almasaydın bu durumda olmayacaktık." Diye bağırdı kız. " O şerefsizi öldürmeye kalkmasaydın bu durumda olmayacaktık asıl! " Derken bir kez daha ateş edildi arkadan. Kapıda bir delik daha açıldı. " Mekanımda dayılık yapmasına bana ait şeylere çökmesine izin mi verseydim! HA! Ayrıca bana oynadığın oyunu da unutmadım! " Diye hırladı kız. İlaçlı kahveden bahsediyordu. Aklında uygun bir intikam vardı. Ama zamanı değildi. Kendisini umursamayan Pusat'a attığı sinirli bakışın ardından kız dış pencereye yaklaşıp silahın kabzasıyla tek darbede camı dağıtıp yeniden yere çöktü. Üçüncü silah sesi ve camın dağılmasıyla bunu fırsat bilen Pusat kapıdan içeriye daldı. Şuan birbirlerini öldürecek gibi baksalarda ortak hareket ediyorlardı. İçerdeki İgor camın kırılma sesiyle pencereye dönerken Pusat bu anı fırsat bilip kapıdan içeriye dalmıştı. Bir anda neye uğradığını şaşıran İgor elindeki tüfeği girişe çevirirken daha hızlı davranan Pusat'ın sıktığı kurşunla yerde kaldı. İgor eli bacağında yerde kıvranırken Pusat'ın gözleri ortalarda olmayan Vilademir'i arıyordu. Şömine karşısındaki koltuğun arkasındaki hareketliği gören adam hızlı adımlarla gelip bir ayağıyla yana ittiği koltukla silahını çektiğinde bir çığlık koptu. Sarışın kız elleri havada göz yaşları içinde, " Lütfen beni öldürme, ben bir şey yapmadım." Bir anda patlayan silahlar yüzünden hâlâ ne olduğunu anlamamış ama korkudan ölmek üzereydi. Pusat göremediği Vilademir'e bakındı salonda. " Nereye gitti o piç." " Bi-bilmiyorum." Derken kız hâlâ ağlamaya devam ediyordu. Karaca'nın çatışmanın ortasına havalı bir şekilde girişinin ardından roket atarla evin önündeki araçları havaya uçurması Vilademir'in kaçması için yeterli sebep olmuştu. Pusat'ın aklına gelen ilk şey arka çıkış oldu. Karaca ve İgor'u salonda bırakıp koşarak mutfağa yöneldi Pusat. Bu sırada dışardan gelen kurşun sesleri devam ederken Karaca yüzünde aynı şeytani gülümseme ile İgor'a doğru yürüyordu. Adamın korkudan gözleri büyümüştü. O geceye döndü zihni. Kızın kendisine yaptığı şeyi yeniden hatırladı. " Seninle yarım kalan bir hesabımız var İgor." Diyen Karaca başını yana devirerek kıza doğru çevirdi. " Çık buradan. " Sarışın kız Karaca'nın gözlerindeki deli bakışı görünce daha da korkup kendini dışarıya attı. Yerinden zorlukla kalkan İgor bacağında kurşun geriye adımlarken gözleri kızda, " Nesin sen? " Bir kahkaha attı kız. " Nesin mi? Dedi kız, gözlerinde ve gülüşünde alay vardı. " Benim! Bir anda attığı yumruk adamın çenesinde patlarken geriye sendeledi İgor. O an gözüne ilişen boş tüfeği görünce anında eline alıp arka arkaya bağırarak kıza doğru savurdu. Ama her hamlesinden büyük bir ustalıkla kaçtı kız. Sağından ve solundan gelen hamleler değmedi bile. Sonunda kızın bulduğu boşlukla attığı ikinci yumruğu çenesine yiyen İgor yeniden geriye sendelerken elindeki tüfek yere düştü. Ağzının içinde hissettiği kan tadını alınca yan tarafına dönerek tükürdü. " La*et olasıca fahişe." Duyduğu cümle ile kızın kaşları havaya kalkarken sinirden kasılan çenesiyle dişlerini sıkarak baktı adama. O esnada hırsını alamayan İgor'un attığı yumruk kızın çenesine indi. Yediği yumrukla yana savrulan kızın patlayan dudağından kan sızıyordu. Bir kaç saniyenin ardından önüne döndü kız. Öldürücü bakışları adamın üzerinde elinin tersiyle sildi dudağını. Ardından eline sürülen kana baktı. Şeytani bir gülümseme yerleşti yüzüne. Ürküten ve İgor'un korkusunu tetikleyen... Elindeki kanı diliyle yaladığında. " La*et olsun." Dedi İgor. " Bu kız normal değil. İçine şeytan girmiş." Bu güne kadar hiç kimse bu korkuyu yaşatamamıştı adama. " Sen artık bir ölüsün İgor. " Bir anda harekete geçti kız. Önce sağ yumruğu geçirdi adama, sonra sol.. Ardından yeniden sağ. Attığı yumruklar bir kıza değil bir boksöre aitti sanki. Adamın kafasına demirle vurmuş etkisi yaratıyordu. Acımadı kız. Soluksuz devam etti vurmaya. " Bugünden sonra kimse beni küçümseyemecek. Kimse ben Kara'yı duymadım diyemeyecek. Kimse ben bu kızdan korkmam diyemeyecek lan!" Attığı bir kaç yumruktan sonra, son darbe ile yere düştü adam. Zorlukla aldığı nefese rağmen, " Anasını siktiğim orospu." Karaca'nın sinir uçları tam da burada koptu. Ölmüş annesi en kötü şekilde anan bu adama ölüm bile az gelirdi artık. İgor acı dolu ecelini çağıran son cümleyi kurmuştu yani. Delirdi Karaca. Yerdeki adamın üzerine oturdu. Nefretle ve öfkeyle soluyarak adamın saçlarına doladı sol elinin parmaklarını. Koparırcasına çekerek sağ yumruğunu hiç acımadan yüzüne indirdi bütün gücüyle ve arka arkaya. İgor delirmiş gibi gülüyor kız delirmiş gibi vuruyordu. ***** Aynı anlarda Pusat arka çıkışa gelmişti. Arkada olması gereken Tarık ve adamlar parlama ile ön tarafa geçince Vilademir'e kaçacak ortam oluşmuş evin arkasındaki ağaçlık alana doğru kaçmıştı. Pusat haklıydı. Yaş tahtaya basmazdı Vilademir. Her türlü tedbiri almıştı. Ağaçların arasına kaçması gerektiğinde kullanacağı bir araba saklamıştı. Pusat'ın gözleri ağaçların arasında dolaştı. Sanki biliyordu orada olduğunu. Aynı anda duydu silah sesini. Aynı anda hissetti kolundaki acıyı. Anında kendini yan taraftaki büyük betondan yapılı saksının arkasına ararken. " Kahretsin! " Dedi eli kolunda. " Siktiğim dölü. " Koluna çevirdi gözlerini. Şanslıydı. Sıyırmıştı kurşun. Hırsla kalktı yerinden. Arka arkaya rastgele iki el ateş ederek ilerledi ağaçlık alana. Seni bulduğumdan iki kaşının ortasından vurmayanı sikeyim. Aynı anda duydu motor sesini. Acele etmezse elinden kaçacaktı. Daha da hızlandı ağaçların arasında. Saniyeler sonunda bulduğunda Vilademir aracın içinde Pusat dışarda göz göze geldiler. İkiside nefes nefeseydi. Aniden tetiğe bastı Pusat. Silahından çıkan kurşun aracın lastiğini bulduğunda Vilademir'in kaçmak için son umududa olduğu yere çakılı kalmıştı. Pusat'ın silahı Vilademir'e döndü. " Çık! " Diye bağırdı. Vilademir'in Pusat'a duyduğu nefret ve öfkenin gölgesi yüzüne yansımış şekilde oturmaya devam ederken eli koltuğa bıraktığı silaha uzandı. Hareketini gören Pusat tekrar bastı tetiğe. Kurşun ön camdan girip Vilademir'in başının yanından geçerken kılı kıpırdamadı. Şuan ki hâli cesaretinden miydi yoksa korkusundan mı bilinmez Pusat bir kez daha bağırdı. " İn aşağı! " Adam yavaşça açtı kapıyı. Aşağı indiğinde güneş ağaçların arasından geçerek yüzünü aydınlatıyordu. " Yolun sonu Vilademir." " Ne yapacaksın Kurtoğlu Pusat. Pusat'ın kaşları çatıldı. Tabi ki öldürecekti. Affı yoktu babası gibi. " Gel aileme katıl Kurtoğlu." Aniden duyduğu cümle Pusat'ı durdurdu. Ciddimiydi yoksa can korkusundan mıydı konuştuğu şey. " Cesursun Pusat Kurtoğlu. Histerik bir gülümseme oluştu Pusat'ın yüzünde. " Ne sen ne ailen... Hepinizin canı cehenneme! Ben bir Kurtoğluyum! Ne yapacağın şey, ne söyleyeceksin bir cümle... Seni bugün buradan sağ çıkarmayacak Vilademir. " Silahını kaldırıp adama doğru nişan aldı Pusat. " Sözüm söz! Bugün cesedinin üzerine doğacak güneş! " Önce sağ dizine sonra sol dizine sıktı kurşunları. Vilademir kocaman bir ah! İle dizlerinin üzerine çökerken ellerininde üzerindeydi. " Kaldır başını." Dişlerinin arasından inledi adam sadece başını kaldırmadan. " Ölürken gözlerime bakacaksın Vilademir. Son gördüğün şey benim yüzüm olacak. Kaldır başını! " İnatla kaldırmadı Vilademir. Öleceği belliydi bu yüzden Pusat'ın dediğini yapmayacaktı. Ama olmadı. Hızla yanına gelen Pusat'ın attığı tekme ile sırt üstü yere serilirken göz göze geldiler saniyelik de olsa. Aynı anda tetiğe bastı Pusat. İki kaşının ortasına sıktı kurşunu. Sonrada ardına bile bakmadan eve doğru yürüdü. Aklı Karaca'da hızlandı. İgor ile başbaşaydı kız. Çıktığı kapıdan hızla içeriye daldı. Mutfaktan salona doğru ilerlerken garip hissetti. Sanki evin içinde bir elektriklenme, bir titreşim vardı. Aklına Karaca'nın gücü geldiğinde daha da hızlandı. " Karaca! " Cemre'nin panik dolu sesi ile salonun kapısına geldiğinde hayretle kalakaldı. Gördüğü kızın gözleri hipnoz olmuşcasına İgor'da, İgor'un kanlar içindeki yüzüyle bedeni yerden yüksekte duvara dayalı. Ölü bedenin arkasındaki beyaz duvar kan lekeleriyle dolu, salondaki bütün eşyalar bir deprem olurcasına yerlerinde titriyordu. Şu an ki görüntünün korku filmlerinden farkı yoktu. Karaca İgor'un havada ki bedenini duvara vura vura sağlamıştı ölmesini. Gözleri kocaman, " Siiiktir! " Karaca! " Silahını belinin arkasına takıp bir adım atmıştı ki kızın kendisine doğru dönen başıyla gözleri gözlerini buldu. Kızın gözünden akan bir damla kanlı yaşa burnundan akan bir damla kana baktı. Karaca'nın gözleri yeniden İgor'u bulurken Cemre'ye bağırdı. " İzleyeceğine engel olsana! " " Yapamıyorum! Pusat bir kıza bir de etraftaki titreyen eşyalara baktı yeniden. İyice kontrolden çıkıyordu bu güç. Kızın yanına doğru yürürken bedeninde o günkü etkiyi hissetti. Yinede yürüdü. Onun yerine hissedeceği acıyı göze alıp kollarından tuttu. Tahmin ettiği gibi bir elektrik hissi duydu kızın bedeninden kendi bedenine akan ve acıtan. Dişlerini sıkarak dayanırken kızı sarsarak dikkatini çekmeye çalıştı. " Karaca! Ona aldırmadan duvardaki adama bakan mavilerin önüne geçti. " Karaca! Kızın gözleri sanki başka bir boyuttan çıkmışcasına Pusat'ın gözlerine çevrildi. Adamın gözlerinin en derinlerinde gezindi. O gözleri ilk gördüğü ana gidip geldiğinde İgor'un cansız bedeni yere düşerken salondaki eşyalar durdu. " Turkuaz gri. " Dedi kız. Pusat anlam veremezken kızın dolan gözleriyle dik duran başı adamın geniş göğsüne düştü. Ardından yorgun bedenini taşıyamayan dizlerinin dermanı kesilince düşmesini engelleyen yine Pusat oldu. Kollarının altından tuttuğunda kapıdan Kıraç girdi. İgor'u ve duvardaki kanları farkedince koca bir hassiktir! Çektikten sonra, " Abi hemen gitmeliyiz. Polisler geliyor. " Pusat kızı kucaklarken Kıraç Cemre'nin kolundan tutarak, " Yürü sende! " diye çekiştirerek birlikte evden çıktılar. Kıraç'ın yüksek sesi duyuldu yeniden. " Boran, Yaman, Tarık. " En son, " Savaş! " Dedi. " Hemen çıkıyoruz buradan. Acele edin polis yolda! HADİ! HADİ! HADİ! " Bir anda herkes toparlandı. Ölüler bırakılıp yaralılar yanlarına alındı. Vilademir'in adamlarından sağ kalan olmamıştı. Adamlar araçlara doğru koşarken Pusat kucağında Karaca, Kıraç yanında Cemre ile bahçe kapısını kırarak içeri giren minibüse geldiler. Önden Pusat girip koltuğa otururken yarı baygın bakan kızı kucağına yatırdı. Arkasından Cemre ve Kıraç girip karşı koltuğa otururken Savaş direksiyona geçti. Motoru çalıştırıp geri vitese taktıktan sonra gazı kökledi. Hızla geri geri giden araç bahçeden çıkıp yarım bir daire çizdikten sonra yola girdi. Hiç oyalanmadan son hız ilerledi araç. Diğer araçlarda peşlerine takıldılar. Polisler gelene kadar arazi tamamen boşaltılmış, geriye ölü bedenler kalmıştı sadece. Pusat kucağındaki kıza baktı. Hâlâ kanayan burnuna ve gözüne... O sırada Cemre camın üzerine takılı kutudan iki kağıt mendil çekip kızın burnunu silecekken Pusat uzanıp aldı. Önce gözünü sildi. Yine kan oturmuştu gözüne. Sonra burnundan akan kanı silerken, bir yandan söyleniyordu. " Sen gerçekten belasın! " Kızın baygın bakışları ve gözleri yavaşca Pusat'a sonra koluna doğru kaydı. " Kolun... Dedi iki kelimeyi bir araya zor getirdiği kısık sesiyle. " Abi iyi misin? " Kıraç'ın sorusunu sadece sıyrık. Diyerek geçiştirip Cemre'ye çevirdi gözlerini. " Nasıl kaçtı? Nasıl buldunuz bizi.." Aslında kıza sormak istiyordu ama bitkin göründüğü ve konuşmayacağını bildiği için Cemre'yi almıştı hedefine. " Beni aradığında kaçmıştı zaten. Nasılını bilmiyorum. Ona sorarsın. Yerini söyledi. Gelirken tam teçhizat gelin dedi. Sadece Savaş ve ben geldik. Burayı da naif sesli adamının telefonunu takip ederek bulduk." Hem Pusat'ın hem Kıraç'ın gözleri Cemre'yi buldu. " Seniiii! " Diye hırladı Kıraç. " Varya! " Dediğinde sesi yükseldi. " Bu yüzden lan lun diyerek beni lafa tutuyordun. O sırada telefonumu takipe alıyordunuz değil mi? " Kız kollarını göğsünde birleştirip, " Hiç kimseden korkmayan adamlar takip için de önlem almamıştır diye düşündük. Doğruymuş... Pusat'ın kaşları havada kızı ve adamlarını sorguluyordu kafasının içinde. Sadece Karaca değil. Her biri ayrı belaydı bunların. Ama sağlam ve güvenilirlerdi. Direksiyondaki Savaş girdi araya. " Cemre nereye gidiyoruz." " Eve! " dedi hem Pusat hem Cemre. Sonra birbirlerine baktılar. Pusat kendi evini Cemre Karaca'nın evi olan evi kastediyordu. Cemre'nin gözleri Pusat'ta, " Karaca Kandemir'in evine gidiyoruz. " Bu kez itiraz etmedi Pusat. Geriye yaslanıp kucağında uyuya kalan kıza baktı sadece. ***** Yolun kalanı sessiz geçti. Karaca'nın evine gelen minibüsten Pusat'ın kucağında indi kız. Hâlâ uyuyordu. Adam bizzat kendisi eve girip kızı odasına çıkarırken bu eve ilk kez girdiği o günü hatırladı. Ceza evinden çıktığı geceyi.. Sandalcı'ya olan borcu yüzünden kızı kurtarıp yanına almak istemişti. Ama hiç aklına gelmezdi bu kızın böyle biri olacağı. Kara lakaplı Karaca Kandemir. Gözü kara, hırsı kara, nefreti ve öfkesi kara. Düşününce Kara ismi gerçekten uyuyordu ona. Birde kullandığı gücü vardı. O an aklına İgor'un son, kanlar içindeki hali geldi. Bu kızın bu gücü nasıl olupta böyle ölümcül bir şeye çevirdiğini düşündü. Kendi canını yakacak bir şeye dönüştürdüğünü... Düşündü düşündü. Merdivenler bittiğinde kızı daha önceden bildiği odaya kadar götürüp içeri girip yatağına yatırdı. Üzerini örtüp kısa bir süre yüzünü izledi. Sonra kendine gelip hızla odadan çıkarak merdivenlere yöneldiğinde Sadık ve İrfan denen doktor da merdivenleri çıkıyorlardı. Saniyelik göz göze geldiler. Ama ne duran oldu ne konuşan. Sadık, İrfan ile yukarıya Pusat aşağıya indiler. Salonda dikilen Kıraç ve Cemre'ye bir bakış atıp kapıya yöneldiğinde Kıraç'ta arkasından çıktı. İki adam da iki günlük yorgunluktan sonra en az kız kadar uykuya ihtiyaç duyuyordu. ***** " Sana daha kaç kere söylemem lazım! Derin bir nefes alıp verdi Sadık. " İki gündür kendinde değilsin. Keşke hiç olmasaydı o güç... Raca... Bu işin şakası kalmadı. Bir gün beyin kanaması geçireceksin. Yok yere ölüp gideceksin. Yapmayı hedeflediğin şeyler... Şirket. Bunları o aptal gücü kullanmadan da yürütebilirsin. " Cemre devam etti. " Çocuk gibi oynanacak bir şey değil o gücün. Sana zarar veriyor. Yapma! Bir süre olsun kullanma. " Yatakta oturan kız karşısındaki üçüncü kişiye, İrfan döndü. " Senin söyleyeceğin bir şey var mı? " " Evet. " " Sende söylede çık aradan." " Bu ikisini dinlemezsen bir sonraki sefere beyin kanaması geçir.r." " Aynı şeyi söyleyeceksen gerek yok." " Felç geçirebilirsiniz! " Bir anda gözler İrfan'a döndüğünde adam gerçekten ciddi, Karaca kaşları çatık bakıyordu. " Daha önce yaşadığınız şeyleri yeniden yaşamak istemiyorsanız bizi ciddiye alın." Karaca duyduğu şeyle kalakaldı. Felç olmak... Canı müthiş şekilde sıkıldı. İçinde bir öfke hissetti nedensiz. Dizlerinin üzerindeki elleri yumruk olmuş sıkarken o günlere döndü zihni. Yatakta ağlayarak tavanı izlediği zamanlara gitti. Aynı şeyleri yeniden yaşamaktansa ölmeyi yeğlerdi. " Sadık bir gün öyle birşey olursa vur beni. " Kaşları çatıldı Sadık'ın. Devam etti kız. " İgor annemi sikik ağzına aldığında ölümü, hatta parça parça olmayı sonuna kadar haketti. Yine olsa yine yaparım aynı şeyi." Gözlerini kaldırıp odadakikere baktı sonra. " Ama bundan sonra dikkatli olacağım. Tamam mı? " Yerinden kalktı. " Hadi gülsün yüzünüz. " Desede kendi yüzü asıktı. " Şimdi çıkın odamdan da duş alayım. Sonra da kahvaltı yapalım." Odadakiler çıkarken, " Sadık. " Dedi birden askıdaki koluna bakarken. " Efendim." " Nasılsın? " " İyiyim." " Dinlen yorma kendini." " Ben iyiyim. Diyen Sadık'ta çıktıktan sonra banyoya girdi kız. Üzerindekileri çıkarırken bacağındaki eski sıyrığa baktı. Bandaj yeni ve İrfan'ın yaptığı belliydi. O an yatta yaşananları hatırladı. Saldırıyı ve Pusat'ın kendisini denizin yüzeyinde nasıl tuttuğunu nasıl kurtardığını... Ardından da kızı nasıl kandırıp ilaçlı kahve ile uyutup tek başına Vilademir ve İgor'un peşine düştüğünü. Bu yaptığını unutmayacağım Pusat Kurtoğlu. Kaşları yeniden çatılsa da minibüs ile bahçeye nasıl daldıklarını, adamların yüzlerindeki korku ve şaşkın ifadeyi, arabaları nasıl havaya uçurduğunu hatırlayınca kendi kendine gülümsedi. Süper bir girişti. Dedi kendi kendine ve bacağındaki sargıyı çıkararak kabine girip suyu açarak kendini ılık suyun altına bıraktı. Hızlı bir duş alıp çıktı. Üzerinde bornoz saçlarında havlu giyinme odasına yöneldi. İçeriye girip aynanın karşısına geçti. Karaca Kandemir. Kara olarak bir adım daha ilerledin. Diyerek başını öne doğru eğdi. Aşağı doğru sarkan saçlarını küçük havlu yardımıyla iyice kuruladıktan sonra güzelce sardı. Tekrar doğruluğunda gördüğü görüntüyle bir anda kocaman oldu gözleri. Aynadaki yansımasının arkasında yüzü kanlar içinde kendisine bakan kadın sanki yıllar öncesinden gelip bulmuştu onu. Titreyen çenesiyle çıkan kısık sesini kendisi bile zor duydu. A-anne... ****************************** Eveet canlar bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
|
0% |