Yeni Üyelik
5.
Bölüm

🔥S.V.K 2 bölümden alıntı

@azamet_29_2

 

Selâm canlarım.
İkinci bölümden kısa bir alıntı bırakıyorum.

 

*******************************

 

Otelin alt katındaki ofis odamda oturmuş gelecek haberleri bekliyordum. İki gündür şehrin her yerinde şuana kadar ciddiye bile almadığım Kara'yı ve Sandalcının kızını aratıyordum.

 

Bu Kara denen kişi üç yıldır türemiş kimse ne yüzünü ne de adamlarını net şekilde görmemişti. Ben ise yoluma çıkmadığı için merak bile etmemiş kim olduğunu umursamamış, araştırmamıştım.

 

Küçük biriydi benim için. Bu âleme girip yer edinmeye çalışan ve bir çoğu gibi ayaklarımın altında ezilip kaybolacak birisiydi o kadar.

 

Çünkü bu âlemde Derman Kurtoğlu'ndan sonra en büyük bendim! Sadece ben! Kalanlar sadece bir kaç gölgeydi.

 

Kapının tıklama sesiyle geldim kendime.

 

" Giir! "

 

Kıraçtı kapıdan giren kişi.

 

" Abi biri geldi. Seninle görüşmek istiyormuş."

 

" Kimmiş? Ne istiyormuş? "

 

" Sana bir mesaj getirdiğini söyledi."

 

" Mesaj mı, ne mesajı? "

 

" Sadece sana söyleyecekmiş.
Üzerini aradık. bir şey çıkmadı temiz."

 

" Gelsin bakalım neyin nesiymiş? "

 

Kıraç geri dönüp kapıyı açtı. Dışardan içeriye benim yaşlarımda biri girdi.

 

" Yaklaş."

 

Dedim geriye yaslanıp bacak bacak üstüne atarak. Bir kaç adımda gelip odanın ortasında masamın tam karşısında durdu.

 

" Kimsin, kimden mesaj getirdin."

 

" Adım Sadık.
Kara'nın adamıyım."

 

Anında ayağa fırladım.

 

" Kimin dedin? "

 

Ben onu ararken onun bana adamını yollamasına şaşırmıştım. Bir anda yakasına yapışan Kıraç adamı sarsarak bağırmaya başladı.

 

" Nerede lan sahibin?
Hangi delikte? Kız nerede? "

 

Sadık denen adam sakin şekilde Kıraç'a bakarak,

 

" Muhatabım sen değilsin."

 

Dediğinde Kıraç resmen öfkeden kudurdu. Hızla havaya kaldırdığı yumruğunu görünce araya girdim.

 

" Kıraç!
Bırak adamı."

 

Kıraç eli havada bir bana bir önündeki adama bakıp ellerini indirerek bir adım geri çekildi.

 

" Sahibin senden bıkmış olmalı ki bana yollamış."

 

Gülümsedi.

 

" Elçiye zeval olmaz derler. Cevabını iletmem için beni öldürmeyeceğini biliyor."

 

Dişlerimi sıkarken sinirle baktım yüzüne.

 

" Mesajı şöyle."

 

Kıraç'ın dağıttığı yakasını parçasını toplayıp ellerini ceplerine soktu. Bu saygısız hâli sinirimi daha da bozmuştu.

 

" Aynen söylüyorum Kurtoğlu.

 

Büyük mafya babası Derman Kurtoğlu'nun vârisi Pusat Kurtoğlu. Duydum ki Sandalcının kızı yüzünden beni arıyormuşsun.

 

Seni aramaktan kurtarayım dedim. Gelmekten korkmazsan bugün saat beşte Marinadaki üç numaralı depoda bekliyor olacağım.

 

Sana ve adamlarına zarar gelmeyecek emin olabilirsin."

 

Duyduğum son cümle ile bir anda yüksek sesle kahkaha attım.

 

" Adama bak.
yapabilecekmiş gibi canımı almayacağını taahhüt etmiş birde. "

 

Karşımdaki Sadık denen herife baktım. Dudaklarında ince bir gülümseme ile beni izliyordu.

 

" Mesaj bu kadar.
Cevabınız? "

 

Duyduğum sivri sözleri düşündüm. Korkmazsan! Diyerek gelmemi garantiliyordu. Dişlerimin arasından hırlayarak konuştum.

 

" Ben bu güne kadar bana meydan okuyan hiç kimseye papuç bırakmadım. Zamanında orada olacağım. Yalnız ben bir taahhüt de bulunmuyorum. Ben oradan çıkarken hepiniz ölmüş olabilirsiniz."

 

Yüzündeki gülümseme anında soldu.

 

" Aynen böyle söyle sahibine."

*****

 

Araçlarla çokta büyük olmayan deponun önüne kadar geldik.

 

" Dayı oğlu ben bu işi sevmedim.
Dümdüz bir tuzağa gidiyor olabiliriz."

 

" Boran! "

 

" Emret abi."

 

" Çek kenara."

 

Boran aracı durdurduğunda önden inen Yaman'ın açtığı arka kapıdan gülerek indim. Aklıma mesajdaki son cümle gelmişti.

 

Sana ve adamlarına bir şey olmayacak emin olabilirsin.

 

Bu herif kendini ne sanıyor acaba diye düşünürken elerimi ceplerime sokup karşımdaki depoya baktım. Diğer kapıdan inen Kıraç, yanıma kadar gelip durdu.

 

" Seni buraya çağırıyor ve korkmazsan diyor. Birde canımıza zarar gelmeyeceğini söylüyor. Ya bizi tanımıyor ya da kafayı yemiş. Yada dediğim gibi tuzak.

 

" Girince anlayacağız."

 

Arkama bakmadan adamlarıma,

 

" Burada kalın."

 

Diyerek öne doğru adımladım. Boran ve Yaman deponun aralık olan kanatlı kapısını iki yana doğru açtılar. Gün ışığının aydınlattığı deponun içindeki karanlık dağılırken Kıraç ve ben önden içeriye girdik.

 

Şöyle bir baktım etrafıma. Büyük kasalarla ve gemi malzemeleri ile dolu deponun ortasında birilerini fark ettim. Tekerlekli sandalyede oturan bir kız ve hemen arkasında ve yanında dikilen bir adam.

 

Karşılıklı şekilde bakıştığımız bir kaç saniyeden sonra gözlerimi kıza çevirdim. Arkamda Kıraç, adım adım ilerleyerek yaklaştık.

 

Daha yakından gördüğüm kız resimlerdeki kızdı. Daha büyük haliydi tabi ki ve tahmin ettiğim gibi annesine benziyordu. Arkasındaki adama çevirdim gözlerimi.

 

" Kara sen misin lan? "

 

Cevap vermedi. Kıraç bir anda silahını çekip adama doğrulttu.

 

" Sana bir soru sorduk!
Cevap ver! "

 

Adam kızın arkasından önüne geçip durdu. Hâlâ cevap vermiyor oluşu sabrımı zorluyordu.

 

" Aç kulağını beni iyi dinle."

 

Dedim Kara olduğunu düşünerek. Yanındaki kız sandalcının kızı. Sandalcı denen herif ile aranda ne olduğu zerre umurumda değil. Kız benimle gelecek. Senide bir kere daha görürsem sonun olurum.
Anladın mı? "

 

" Savaş! "

 

Duyduğum ince ses kıza aitti.

 

" Çekil kenara."

 

Adam tek adımda kenara çekilerek kızın isteğini yerine getirirken kızla göz göze geldim.

 

" Yanlış kişiyle konuşuyorsun Kurtoğlu."

 

Kaşlarım çatık anlamaya çalışarak bakmaya devam ederken yerinden yavaşça kalktığını görünce hayretle baktım bacaklarına. Bu kız felçli değilmiydi. Nasıl ayağa kalkmıştı?
Neler oluyor diye düşünürken,

 

" Aradığın Kara da, Karaca KANDEMİR de benim. "

 

Deyişi ile şaşkınlığım hat safhaya çıktı. Kaşlarım havada baka kaldım duyduğum cümlenin sahibine.

 

" Her şeyi biliyorum Kurtoğlu.
Koğuşta olanları. Babamın senden istediği şeyi...
Herşeyi! Ama gerek yok! Çünkü korunmaya ihtiyacım yok! "

 

Bir kıza bir de yanındaki adama baktım tekrar. Sonunda kendi kendime bir kahkaha atarak gülmeye başladım.

 

" Benimle dalga geçiyor olmalısın. Kara'ymış! Söylediğin şeye inanacağımı mı sanıyorsun? Daha iyi bir şey bul! "

 

Dedim nefeslenerek.

 

" Anlaşılan iyileşmişsin ve babandan gizlemişsin. Ki bunun sebebi de umurumda değil...
Ama senin Kara olduğuna inanma mı bekleme benden. "

 

Kız geriye çekilip tekerlekli sandalyeye oturarak bacak bacak üstüne attıktan sonra birde kahkaha patlattı. Ardından durulup gülümseyerek konuştu.

 

" Cezaevinden çıkınca ilk iş evime gittiğini biliyorum Kurtoğlu. Peki ne gördün orada. Boş bir ev ve her yerde cesetler.

 

O adamları kim vurdu dersin?"

 

Gözlerimi gözlerine diktim. Bu kız mı vurmuştu o adamları?

 

" Ben." Dedi öfkeli gözleri gözlerimde.
Sonra hırsla ayağa kalktı.

 

" Neden mi?
Çünkü Sandalcının devri bitti Kurtoğlu. Kara'nın devri başladı.

 

Babamın olan herşey, gemileri!
Evleri!
Mekanları!
Paraları herşeyi artık benim.!
Sadece benim!
Adamları bile!

 

Öyle değil mi Savaş. "

 

Gözlerimi, " Evet." Diyen adama çevirirken kollarını iki yana açıp,

 

" Savaş yıllardır babamın en iyi adamıydı. "

 

Dedi sesli şekilde gülerek. Sonra birden durdu. Nefret yüklü gözleriyle bana baktı.

 

Ama çıkardığım isyanda bana katıldılar. Savaş da Sadık da bundan sonra benim adamlarım.

 

Babam tek başına girdiği o delikten sağ çıkamayacak! Bir fare gibi o delikte ölecek. Yada öldürülecek. Ama sürünerek ölecek. Bundan sonra Sandalcı yok!

 

Bundan sonra Kara var!

 

Loading...
0%