@azamet_29_2
|
***** karı kız defterini kapattım." Ellerini suyun içinden çıkardı önce. Sonrada parmağındaki kurt başlı yüzüğü. Ardından sağ elimi tutup yüzüğü baş parmağıma geçirdi. Çünkü diğerleri için büyüktü. " Bundan sonra tek eşli bir kurtum. Sana en güzelini alana kadar şimdilik bunu tak." Parmağımdaki kurt başlı yüzükte kaldı gözlerim. Ne diyeceğimi bilemedim. " Döner dönmez ilk olarak ailemle tanışırsın sonrada nikâh işlemlerine başlarız." " Ne!" Dedim yerimde dönerek. " Ailenle tanışmak mı?" " Evet. Gelinlerini görmek tanımak isteyecektir anne ve babam. " ***** Sırtını adama yaslayıp kendini suyun içine bıraktı kız. Elini alnına bastırdı. Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordu. " Babam şuan İtalya'da. Döner dönmez arayıp konuşacağım. Senden ve evlenme kararımızdan bahsedeceğim." Arkasındaki Pusat'ı dinlese de kafasının içinde karşısında Derman Kurtoğlu ve Elmas Kurtoğlu'nu hayal edince gerilmeden edemedi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra bu gerginlikten kurtulmaya rahatlamaya çalışarak biraz daha bıraktı kendini suyun içine doğru. Dakikalar sonra sıcak suyunda etkisiyle bütün bedeni gevşemeye gözleri yeniden kapanmaya başlayınca kaşlarının yardımıyla açık tutmaya çalışırken kulağının dibinde onu duydu yeniden. "Uykun mu geldi? " " Evet." Dedi kız. " O yüzdende! " Diyerek bir anda kollarından ayrılıp suyun içinde ayağa kalktı. Pusat karşısındaki manzarayı görünce ister istemez alt dudağını dişlerinin arasına aldı. Köpüklü ıslak beyaz vücut aklını başından alıyordu yine. Yiyecek gibi bakan gözleri kızın üzerinde gezerken, " Uslu durmamı istiyorsan karşımda böyle durmamalısın. Bu manzara verdiğim sözü anında ve seve seve unutturur bana." Kız Pusat'ı duymazdan gelip rahat bir tavırla yanından geçerken adam bir anda kolundan tuttu. " Ne oldu? " Birşey yok." Dedi kız son basamakla jakuziden çıkıp yan taraftaki duş başlığının yanına giderken. Musluğu açıp suyun altına girdi. Pusat'ın bakışları eşliğinde küçük rafta görüp eline aldığı şampuanla önce saçlarını sonra vücudu köpükleyerek duşunu alırken Pusat hâlâ suyun içinde kızı izliyordu. Durulanmaya başlayan kızın ellerinin kendi boynunda, göğüslerinde, kalçalarında gezişini izledikçe yerinde duramaz olurken o elleri kıskandı. Nasıl bir şeydi bu. Bu sırada kız rahatsız ettiği için baş parmağındaki kurt başlı yüzüğü de çıkarıp yan tarafdaki rafa bırakınca Pusat anında yerinden kalktığı gibi kızın yanında aldı soluğu. Önce yüzüğü işaret parmağının ucuna geçirerek aldı raftan. Ardından bir anda kızı kendine çevirip fayansla arasına alırken kaslı vücudunu kızın vücuduna yasladı. Islak teni teninde fısıltıyla konuştu. " Beni kudurtmaya çalışıyorsun değil mi? " " Ne? " Dedi Karaca sinirli ikisininde üzerinden akan suyun altında gözlerini açık tutmaya çalışarak. Pusat suyu kapatıp yüzünü kızın yüzüne yaklaştırdı. Islak yüzünde, dolgun dudaklarında gezdi gözleri. " Önce gözlerimin önünde bütün vücudunu okşayarak yıkadın. Sonrada parmağına taktığım yüzüğü çıkardın. Amacın beni kudurtmaksa başardın Karakız." " Saçmalama Pusat!! Sadece duş." Demişti ki. Adamın baskısına dudakları eklendi. Kızın yüzünü avuçlarının arasına almış deli gibi öperken kendini kıza daha da bastırmaya başlayınca Karaca elleri adamın karın kaslarına dayadı. İttirerek kendinden uzaklaştırmaya çalıştı ama bu kez Pusat'ın elleri kızın bileklerini kavrayıp yukarı kaldırarak fayansa yasladı. Geriye çekilip konuştu adam. " Bir cezayı çoktan hakettin. " " Ceza!? " Pis bir gülümseme bıraktı Karaca. " Ben istemedikçe beni cezalandıramazsın Kurtoğlu." Pusat da benzer bir gülümseme ile kızın bileklerini daha sıkı bastırdı fayansa. " Pusat! Kızın kulağına doğru fısıldadı. " Şimdi ceza olarak bu şekilde hiç kıpırdamadan duracaksın. Gözümün önünde ellerinle dokunduğun her yerini öperken kıpırdamacaksın. " Derken yukardan aşağı inceledi kızı. " Ne!? Saçmalama! " Bu uslu hâlim zaten. Elini aşağı indirip parmak ucunda ki yüzüğü kızın gözlerinin önünde salladı. " Önce bunu tak yerine. Kızın havada kalan elini indirip çıkardığı parmağına yeniden taktı yüzüğü. Sonra da eski yerine kaldırıp avuçlarını kızın avuç içlerine dayadı. " Sen benim kadınımsın artık..." Dedi işkence derecesinde yavaş hareket ederken. " Ve bu yüzük kimin kadını olduğunun işareti... Bir daha çıkarmayacaksın anlaşıldı mı?! " Karaca'nın kulaklarında Pusat'ın sesi olsada fısıltılı sesiyle dağılmaya başlayan aklı başka yerlere kaymaya başlamıştı çoktan. Adamın hareketini beklemeden bir anda dudağına yapıştırdı dudaklarını. Anında karşılık alırken adamın dudakları üzerindeki dudaklar yukarı kıvrıldı. Hoşuna gitmişti Pusat'ın. Yine deli gibi öpmeye başladı kızı. Karaca Pusat'ın sözlerini unursamadan havada kalan kollarını indirip adamın boynuna doladı. Aklında bir hainlik vardı çünkü. Az önce cezalandırmak mı demişti o. Karşısında küçük bir kız çocuğu var sanıyordu. Ama öyle değildi. Pusat'ın elleri kızın vücudunda, kanı daha da kaynarken ona duyduğu arzu iyice arttı. Delirmek üzere gibi hissederken kızın adamın kollarını tutmasıyla bir anda yer değiştiler. Dudakları hâlâ adamın dudaklarında öperken işi daha da ileri götürüp dilini adamın dudakları arasından içeriye ittiğinde Pusat'tan bir inilti duydu. Hoşuna gitmişti kızın bu cesur hâlleri. Tam bir dişi kurt dedi içinden. Keyifle korudu pozisyonunu. Kız hâlen dudaklarında öperken keyifle gülümsedi çünkü planı işliyordu. Bu ince sızılar Pusat'ın canını yakmaz damarlarındaki kanın alev alev yanmasına yardım ederdi sadece. Pusat gözlerini kapatmış ânın tadını çıkarmaya hem acı hem zevk ile kıvranmaya devam ederken birazdan sözünü bozup kızı altına almanın hayalini kurmaya başladı. Kız geri çekilip bir elini adamın ensesine koyup öne eğerken yeniden dudaklarına gömüldü. Acıtarak, ısırarak öperken diğer eli adamın şortunun önünden içeriye kaydığınında Pusat hissettiği el ile inleyerek, " Imm.. Devam et.." Dedi. " Devam et! Bitir! " Bu kez kız gülümsedi haince. Bir süre sonra ellerini çekip aniden geriledi. Pusat'a yukarıdan aşağı bir bakış attıktan sonra bornoza uzanıp alarak hiç birşey olmamış gibi kapıya yürüdü, " Demek ceza." Diyerek. Pusat ne oluyor anlamaya çalışırken şaşkındı. " Nereye? " Omuzu üzerinden bir kez daha baktı kız. " Çıkıyorum! Devamını kendin getir. " Adam yarım kalmışlığın verdiği sinirle bakarken kız bornozu giyip kapıdan çıkıp gitti. Kendi kendine sinir yüklü şekilde güldükten sonra musluğu açıp buz gibi suyu açıp altına girdi. Alev alev olan damarlarındaki kanı ancak bu şekilde soğardı. Ancak bu şeklide sakinleşebilirdi. Yani öyle umuyordu. " Sana bunu ödetmezsem Karakız. Seni sabaha kadar inim inim inletmezsem!" Diye bağırsa da nafile. Kızın oyununa gelmişti. ***** Pusat dakikalar sonra çıktığında mutfak bölümünden güzel kokular geliyordu. Karaca üzerini giymiş dolapta hazır bulduğu etli kebabı fırına atıp ısıtırken çorbayı ve bulgur pilavını ocakta yeniden ısıtmış köy ekmeğini ve raftan aldığı tabakları tezgaha bırakmıştı. Arkasında duyduğu ayak sesleri ile yavaşça arkasını dönüp kalçalarını tezgaha dayadı. Bir parça ekmeği alıp ısırırken belinde havlu ile gelen adama bakarak konuştu. " Uzun kaldın... Derken sesi alaycı çıktı. Pusat elinde havlu saçlarını silerek kıza doğru yürüdü. " Bu yaptığını yanına bırakmayacağımın farkındasın değil mi? " Bir ısırık daha aldı kız ekmekten. " Sana söylemiştim. " Öyle mi? " Diyen Pusat hırsla kızın üzerine yürüyünce kızın gözleri bir anda adama odaklandı. Pusat'ın bedeni kaskatı kıpırdayamaz olmuş kız yaptığı şeyden memnun adamı izliyordu. Pusat yaptığı şey yüzünden kaşları çatık sinirli baktı kıza. Kıpırdayamasada konuştu. " Karaca kes şunu! " Adama doğru keyifle yürüdü kız. " Şşştt! Sakin ol Kurtum! " Diyerek tam önünde durdu. İşaret parmağını uzatıp adamın taş gibi göğsü üzerinde bıraktığı tırnak izi üzerine koydu. Daireler çizerken, " Kendimi hatırlatmak istedim. " Dedi. " Ben Karaca Kandemir'im Kurtoğlu. Eğilsem de bükülmem. Eğitilmem. Terbiye olmam. Neysem o kalırım." Başparmağındaki yüzüğü kaldırıp adama gösterdi. Bu yüzük bu parmakta kalacaksa ben istediğim için kalır zorla değil." Adamın saçları üzerindeki küçük havluya uzanıp elleriyle kurulurken devam etti. " Buradaysam ve seninle olduysam ben istediğim içindir. " Adamı izlerken Pusat'ın gözlerinde değişik bir bakış yüzünde bir gülümseme gördü. Karaca neden bu şekilde baktığı düşünürken, Pusat bir anda harekete geçip kızı yakaladığı gibi çevirip sırtını göğsüne yaslayayak sol koluyla kızın iki kolunu birden sıkıca tuttu. Karaca şaşkınlık içinde bunu nasıl yaptığını düşünürken Pusat boştaki eliyle kızın çenesini kavrayarak yana doğru kendine çevirdi. " Sen çoktan benim hükmüm altına girdin bile Karaca Kandemir. Bana karşı gücünün zayıflığı bunun kanıtı. Hem bedenin hem ruhun beni istiyor ve üstünlüğümü kabul ediyor. Artık sende kabul etmelisin." Pusat'ın kolları kızı bıraktığında Karaca sinirle dönüp bir bakış attı. Şaşkınlığı bir yana, gücünün zayıflığına mı adamın haklılığına mı kızsa bilemedi. Pusat kıza kısa bir bakış attıktan sonra merdivenleri yöneldi. Çıkarken, " Sen tabakları sehbaya koy. Kahveler benden. " Dedi. Sinirle bakmaya devam eden Karaca hiç bir şey söylemeden arkasını dönüp yanan şömineye yürüdü hırsla. Tam karşısına geçip elini çenesine dayayarak düşünürken gözleri yanmakta olan kızıl alevli odunların korunda dolaştı. Gücü altındaki Pusat nasıl olmuştu da hareket edebilmişti. Söylediklerinde gerçekten haklı mıydı, yoksa yeteneğini mi kaybediyordu. Bakmaya devam ettiği ateşin içindeki odunlara odaklandı her birini hareket ettirmek amacıyla. Saniyeler sonra odunlar alt üst olurken ateş daha da harlanıp ısı arttı. İşi dahada ilerletip yan tarafdaki odunları hedef aldı kız. En kalın olanı yerden havalandırıp ateşin içine bıraktı. Olmuştu işte. O hâlde... Düşünmeye devam ederken merdivenlerden inen Pusat'ın adımlarını duydu. Gücünde bir azalma yoktu ama karşısında zayıf olduğu biri vardı artık. " Anlaşılan kendi işini kendin gör diyorsun." Diyen adama baktı. Pusat üzerine siyah eşofmanlarını giymiş aşağı inmişti. Adam mutfağa yönelirken gözleri onun üzerinde hâlâ düşünüyordu kız. Bu güne kadar kimseye karşı zayıf hissetmemiş, kimsenin karşısında boyun eğmemişti. Ama bu adama karşı öyle değildi. Tamam bu güne kadar uzaktan uzağa aşıktı. Teklifini de kabul etmişti. Ve ilki olmuştu Pusat. Ama gücüne ne oluyordu da bu adama sökmüyordu. Bundan sonra istese de bir şey yapamayacak mıydı? Başı önüne eğilirken elini alnına dayayarak sinirle gülümsedi kendi kendine. Kabul etti. Pusat'a olan hisleri yüzünden bu adama işlemeyecekti gücü. " Bu kadar kafaya takma! " Diyen adamı duyunca başını kaldırıp elinde tabakların ve birer bardak suyun olduğu tepsi ile gelen adama baktı. " Bir gün bana karşı kullanmak zorunda kalmayacaksın o gücü." Pusat tabakları büyük sehba üzerine yerleştirirken kız aklından geçenleri nasıl bildiğine şaşırsa da belli etmedi. " Düşünmeyi bırakta gel yemeğini ye." Kız büyük sehbanın yanındaki pufu ayağıyla şöminenin yanına itip sandalyeyi sehbanın yanına çekip oturdu. Etli kebabı bulgur pilavının üzerine döküp karıştırıp kaşığını daldırdığında adamın gözleri kızın üzerindeydi. Değişik gelen yeme şekli bir yana kaşığı ağzına alırken dişleri kaşığa sürtüyordu. Demek ki sinirliydi. İdare et Pusat. Dişi kurtlar ehlilleşmez! Diyen iç sesine uyup kaşığını alarak yemeğe başladı. Bir kaç kaşıktan sonra konuştu. " Bana kendini anlat Karaca." Kız duyduğu cümle ile ağzında kaşık kalırken gözleri adamı buldu. " Seni tanımak istiyorum." Pusat bir yandan konuşup bir yandan sakince yemeğini kaşıklarken gözü önündeki tabaktaydı. Karaca kaşığını ağzından çıkarıp tabağının yanına bıraktı önce. Sonra da ağzındaki lokmayı yutup geriye yaslandı. Saniyeler sonra deli bir kahkaha duyuldu oturma bölümünde. Adamın gözleri beklemediği tepki ile kızı bulurken kızın gülüşü devam ediyordu hâlâ hem de bitmeyecek gibi. " Hakkımdaki herşeyi zaten ilk günden beri bilmiyor musun Kurtoğlu. Neyi soruyorsun? " " Evet. Hakkında ki herşeyi biliyorum. Ama görünen herşeyi." " Eee..." " Ben görünmeyen şeyleri bilmek istiyorum. " " Hmm! " Dedi kız alaycı. " Neden? " " Karım olacak kişi ile ilgili bilmediğim bir şey kalmasın istiyorum. Normal değil mi? " Kızın gözleri adamın gri turkuazlarında gezdi dakika boyunca. Sonra elini kaldırıp adama çevirdi. Kurt başlı yüzüğü göstererek konuştu. " Ya duydukların hakkımızdaki gelecek planlarını değiştirebilir dersem... Yine de duymak ister misin? " " Duyacağım hiç bir şey senin hakkında ki düşüncelerimi ve kararımı değiştiremez." " Çok güvenmiyorum. Derin bir nefes alıp verdi kız. " Ben Karaca Kandemir. Pusat'ın gözleri kızı bulduğunda kız bir kez daha sesli güldü. " Doğru anladın Kurtoğlu. Anlayacağın babam olacak adi, annemin nişanı atmak istediğini duyunca işini garantiye almış." Duyduğu şeyle Sandalcı'ya karşı içi öfkeyle doldu Pusat'ın. Böyle bir şey duymayı beklemiyordu çünkü. " Evden uzak baskıcı, şizofren ve kıskanç bir baba, zamanının çoğunu evde geçiren dışarıya bile çıkması yasak bir anne. Kötü bir çocukluk yalvar yakar gidilen okullar, evden kaçmak isterken geçirilen kaza sonucu felç olan bir kız. Kalan kısmı zaten biliyorsun. Anlayacağın hayatımda ilgi çekecek birşey yok. " " Babanın herşeyine nasıl el koydun." " Savaş ve Sadık sayesinde. Babamın sadık adamı Savaş'a sadık adamlar bizim tarafımıza geçerken diğerlerini bir bir öldürdüm. Sona kalan diğer adamları Sandalcı'yı içeriye artırdığım gece ellerimle geberttim. Ama o şerefsizin başka bir kadından oğlu olabileceği aklıma gelmezdi bak." Dedi kız aklına gelen Bülent ile. Pusat Bülent'i umursamadan devam etti. " Nasıl her yere adam yerleştirebildin." " Ooo hayırdır zeki Kurtoğlu. Kusura bakma. Karaca'nın herşeyini öğrenebilirsin ama Kara için erken." Kendi kendine kıs kıs güldükten sonra. " Zamanı gelince onuda anlatacaksın nasılsa." Diyip ayağa kalktı Pusat. " Kahveyi yukarda içelim." Diyerek mutfak bölümüne ilerledi. On dakika sonra üst katın balkonunda kız uyurken temizlenen kahvaltı masasında serin geceyi izleyerek içiyorlardı kahvelerini. İlk Karaca bozdu sessizliği. " Yarın dönmeliyim." " Neden?" " İşlerimi iki günden fazla boşlayamam. Kısa bir mola verip dinlemekti amaç. Dinlendim. " " Sabah olsun düşünürüz." " Düşünecek bir şey yok. Ya dönüyoruz. Ya da dönüyorum. " " Zevk alıyorsun değil mi? " " Neden? " " Bana karşı çıkmaktan." " Sende eğlenmiyor musun?" Diyerek oturduğu sandalyeden kalkıp elindeki kupayı masaya bıraktı kız. İçeriye doğru yürüdü. " Uykum geldi." Adamın bakışları eşliğinde içeriye girdiğinde Pusat elindeki kahvenin dibini tepesine dikti. En az annem kadar deli bu da. Dedi kendi kendine. Sonra da ayağa kalkıp içeri girip kapıyı kilitledi. Bu sırada kız yatağın önünde durmuş temizlenmiş yatağa bakıyordu. Ne ara değişmişti çarşaflar? Karaca, " Pusat Kurtoğlu'nu böyle göreceğimi rüyamda görsem inanmazdım." Derken kıza yaklaştı. " Bu evin dışında göremezsin Karaca emin ol." Adama döndü. " Bence sen de bana Pusat'ı anlatmalısın." Adam bir kaç saniye düşünüp kızın yanından geçerek yatağa uzandı. Başını yastığa koyduktan sonra eliyle vurarak yanıma yat işareti yaptı. Kız kollarını göğsünde birleştirdi. " Buradan da dinlerim ben." " Hadi ama, benden mi kaçıyorsun? " " Sana güvenmiyorum. Elin ayağın rahat durmuyor." " Bu kez gerçekten usluyum. Eşofmanlı Karaca beni çıldırtmıyor. Sabaha kadar soyunup çıplak yatmazsan hiç birşey olmaz. " Kız gözlerini devirerek yatağın içine girip sırt üstü ve uzağa yattı ama bir anda sarılan güçlü kollarla adama doğru çekildi. " Kokunda bari mahrum bırakma." Diyen Pusat kızın sırtını kendine yaslayıp saçlarına gömdü burnunu. Derin bir nefes çekti. Kız kollar arasından çıkmaya çalışırken dahada sıktı Pusat. " Sana vuruldum dedim bir kere. Karım dedim. Ne diye yoruyorsun hâlâ beni." " Pusat'ı anlatacaktın." Dedi kız konuyu değiştirerek. " Pusat Kurtoğlu... Ve zamanı geldiğinde Türkiye'de ki herşeyin başına ben geçtim. Babamdan korkanlar anında itaat ederken karşı çıkanlar oldu. O zaman babam karşıma geçip şöyle dedi. Kendi sözünü geçir. O günden sonra karşıma dikilen hiç kimseye ne acıdım ne de konuşma hakkı tanıdım. Bugün bana saygı gösterenlerde korkanlar da sadece Derman Kurtoğlu adından değil Pusat'ın Kurtoğlu adından da korkar yada saygı duyarlar. Ama şunu da çok iyi bilirler. İki Kurtoğlu bir araya gelirse yer yerinden oynar. Hepsi bu işte." " Bu kadar mı? " " Nasıl görünüyorsam öyleyim ben?" " Hımm.! Bir şey soracağım. " " Sor!" Dedi Pusat kıza iyice sokulurken. " Kılıçla adam öldürdüğünü söylüyorlar. Doğru mu? " Soğuk sesiyle yanıtladı Pusat. " Doğru." " Neden." dedi kız... Merak etmişti. Silahla kolayca yapacağı bir şeydi. " Siktiğim dili Elmas Kurtoğlu cümlesini kullandığı için. Hiç kimse aileme dil uzatamaz. Özellikle annemin adınının bir harfini bile anamaz. Ben adamın boğazını keser dilini gırtlağından çıkarırım. " Kız duyduğu cümlelere cevap vermedi. Babası neyse Pusat'ta oydu. ***** Sabah burnunda adamın teninin erkeksi kokusuyla ilk uyanan kız oldu. Mengene gibi saran kollar arasında zorla doğrulup adamın üzerinden pencereye baktı. Sis çökmüş bir perde gibi kapatmıştı dış görüntüyü. Kollardan ayrılıp iterek yerinden kalkmaya çalışırken Pusat'ı duydu. " Kıpırdama be kadın." " Bırakta kalkayım. Pusat gözlerini açarken Karaca hızlıca kalktı yataktan. Adam dirseği üzerinde gözlerini ovuşturarak konuştu bu kez. " Ne bu acelen." Kız gözlerini devirerek odadaki bütün kıyafetlerini toplayıp odanın köşesinde hâlâ açık duran valize attı. Sonrada üzerindeki eşofmanları çıkarıp onları da valize attıktan sonra ilk günkü kıyafetlerini yeniden giyerek valizin cebinde saç bağını alıp fermuarını çekti. Saçlarını arkasından at kuyruğu şeklinde bağladı. " Ben banyoya iniyorum. Derken komodin üzerindeki telefonunu da alıp cebine sıkıştırdı. Merdivenleri indiğinde Karaca oturma bölümünün penceresinden dışarıyı izliyordu. " Sis kalkıyor." Pusat evin sigortalarını ve vanalarını kapattıktan sonra sönmüş olan şöminenin üzerindeki sigara tabakası ile çakmağı alıp, " Buyrun Karaca hanım." Diyerek kapıyı açtı. Kız hızlı adımlarla evden çıkarken valizini de aldı. Kapıyı çekip kilitleyen Pusat aracın kapısını uzaktan kumanda ile açtı. Kız valizi bagaja koyup kapatırken Pusat bir sigara yakıp derin bir nefes çekti. Havaya üflerken Karaca sabah aydınlığı ile ilk kez gördüğü manzarayı izliyordu. Lâkin tuhaf bir his çöktü içine. " Manzara izleyeceksen kahvaltı yapalım." Diyince arabaya binip kapıyı çekti. Ama hâlâ etrafa bakıyordu. Pusat elindeki sigarayı dudağına bırakıp bir eliyle direksiyonu kavrarken motoru çalıştırdı. Gaza basarken sigarayı parmakları arasına aldı yeniden. Evin önünden aşağı inen dik yokuşa çevirdi aracın yönünü. Az sonra kıza bakıp yüzündeki ifadeyi görünce ne olduğunu sordu. " İçimde bir huzursuzluk var." Dedi Karaca. " Sevmedim. Arabada silah var mı? " Kaşları çatıldı adamın. " Ne gibi. " " Yattaki patlamada da ki gibi." Elindeki sigarayı camdan atıp direksiyonu iki eliyle kavradı adam. Kızın hislerine güveniyordu. " Torpido da iki silah var! Gözleri ön camda ve aynalarda dolaşırken, " Bir şey varsa açık hedefiz. Geri dönelim. Ev daha güvenli olur bizim için. " " Tamam." Dedi kız silahı alıp aracın arkasını önünü kontrol ederken. Bu sırada araç daha da hızlanıyordu. Karaca Pusat'a döndü. " Geri dönecektik yavaşlasana." Kaşları çatıldı Pusat'ın. Fren pedalına arka arkaya bassada araç yavaşlatmak yerine hızlanıyordu. " Frenler tutmuyor. " " Ne?" " Fren hidroliği boşalmış. Pusat bir yandan frene basarken bir yandan kıvrımlı yolda yolda tutmaya çalışıyordu aracı. " Duramayacağız. " Ne? " " Yoksa araçla birlikte uçurumun dibini boylarız. " Tamam.! " Dedi kız mecburen. Yoksa ölecekleri gün gibi açıktı. " Sağa dönerken oyalanmadan hemen atla! " " Tamam!" Kapının kolunu tuttu kız. " Kapı açılmıyor." Duyduğu cümle ile şaşıran Pusat kendi kapısına asıldı. Ama olmuyordu. Açılmıyordu! " Sikeyim. Kapılarla oynanmış. Tekrar tekrar çektiler kolları. Olmadı. Araç daha da hızlanırken yolun sonunda dipsiz gibi duran uçurum göründü. Birbirlerine bakarken ölümle aralarında kısacık bir mesafe kalmıştı. **************************** Evet canlarım bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın 🤗 🌺 🌺
|
0% |