@azamet_29_2
|
Selam canlarım. Yeni bölüme hoşgeldiniz. Hatalarım varsa affola. ***** " Ne yapıyorsun?" Diye tısladı zor çıkan sesiyle. "Derdin beni rezil etmek galiba." Pusat yerinde doğrulurken Elmas ağır adımlarla yaklaştı. Yatağın kenarına gelip durarak kıza bakarken Pusat, " Karaca... Tanıştırayım. Karaca. Bu hanım annem Elmas Kurtoğlu. Sultanım... Elmas sessiz daha da yaklaştı Karaca'ya. " Geçmiş olsun. Duyulan cümle önce Karaca'yı şaşırttı sonra Pusat. Aniden Elmas'ın yüzü en ciddi halini aldı. Kollarını göğsünde birleştirip bir Pusat'a bir Karaca'ya bakarken sanki soğuk bir rüzgar geçti aralarından. Pusat ister istemez gerilirken annesinin, " Bana bak babası kılıklı. Sözlerini işitti. Bu kez Pusat bir annesine bir Karaca'ya bakıyordu. " Tabii ki var sultanım." Elmas Karaca'ya dikti gözlerini. " Pusat bana ikinizin evleneceğini, senin gelinim olacağını söyledi. Pusat girdi araya. " Ayıp ediyorsun ama anne." " Karaca?" Dedi Elmas kaşları çatık cevabını bekliyorum tarzında ve sert bir tavırla. Kız Elmas'ın ciddi hâlini izlerken tereddüt etti. Pusat'ın annesinin karşısında olmak bile ister istemez gerilmesine sebep olmuştu zaten. Gözleri önünde sessizce başını sallayarak onayladı. Bu hareketi ile Pusat az da olsa rahatlarken, " Bu harika! " Dedi Elmas ellerini çocuk gibi çırparken. " Gerçekten kaynakana oluyorum." Karaca duyduğu aynı kelimenin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. " Kendi yüzünüzü görmenizi isterdim. Çok komik görünüyorsunuz." Diyerek gülmeye başladı. " Neyse." Dedi. " Sen biraz daha toparlan, yine konuşuruz. Derken pis bir gülümseme bıraktı Pusat'a doğru. Sonra da arkasını dönüp kaynakana diye gülerek kapıdan çıkıp gitti. Karaca gözlerini Pusat'a çevirdi. " Neler oldu? Pusat yavaşça yatağın boş yanına oturduğunda aklına gelen görüntülerle çatışmayı ve Pusat'ın yaralandığı hatırlayınca, " Bacağın? " Dedi. " Bacağım iyi. Başı önüne eğilirken yumruklarını sıktı. " Senin için korktum. Karaca gri turkuazları izlerken devam etti Pusat. "Biz hastaneye gelirken babam olanları duyup buraya gelmiş. " Karaca'nın gözleri sonuna kaçar açıldı. " Ne? " Bize kurulan tuzaktan sonra bir anda her yerde kral öldü lafları dolaşmaya başlamış. Babama kadar gitmiş. Babamda soluğu burada almış." " Desene olağan üstü hâl var dışarda." " Evet. Sadece dışarda değil İstanbul'da da. Şuan bütün adamlarımızla tuzağın kimin işi olduğunu araştırıyoruz. " " Bir dakika!" Dedi Karaca aklına gelen şeyle. " Sakın bana aramızdakileri babana da söylediğini söyleme. " " Neden söylemeyeceğim. Tabi ki söyledim." Derin bir nefes verdi kız. " Sana inanmıyorum. Pusat yüzünde ince bir gülümseme ile kalkıp kıza yaklaştı. Ellerinin arasına aldı yüzünü. " Önce emin olacak, sonra o şerefsizi bulacağım. Ellerimle geberteceğim. Sonra da.." Demişti ki Karaca bileğinden kavradı Pusat'ı. " Kim? " Bir önemi yok." " Sana kim dedim Pusat?" " Karaca. " Sadık!" Diye bağırdı bir anda kız. " Raca." Dedi kızın yanına gelerek. " Nasılsın? İyi misin? " " İyiyim." Pusat sessiz ikisini izlerken Pusat'a bir bakış atıp devam etti. " Kim?" Soru karşısında Pusat ve Kıraç Sadık'a bakarken Sadık kollarını göğsünde birleştirip Pusat'a baktı. Pusat'ın bakışları değişti. Gerçekten bildiği birşeyler var mıydı? " Ne öğrendiğini bende merak ediyorum. Dedi Pusat. Adamı sınıyordu. " Yerinizi bilen ve hain olan Kurtoğlu'nun adamı İlker. Şuan yanındaki diğerleri ile birlikte ceset olan İlker. Satın alan kişi Daria İgoviç. İgor ve Vilademir'in ailesinden Nikolay İgoviç'in kızı. Ve dahası Daria İgoviç Bülent Kandemir'in sevgilisi. Yani işin içinde hem Bülent hemde İgor'un ailesi var. Ama Daria'nın babası tek başına." Hem Pusat hem Kıraç şaşkın adama bakarken kapının dışında bir alkış sesi yükseldi. Duyulan sesle gözler kapıya döndüğünde elleri ceplerinde ağır adımlarla Derman Kurtoğlu içeriye girdi. Sadık anında kollarını çözerek iki yanına bırakırken Karaca'nın gözleri büyüdü. Tam karşındaki adam Pusat'ın babası ve yer altınının büyük kralı Derman Kurtoğlu'ydu. Elleri ceplerinde Sadık'a doğru bir adım daha attı. Gözleri önce Pusat'ı sonra kızı buldu. " Dediğin kadar varlar." Dedi. Gözleri kız da olsa da sözleri Pusat'a idi. Sonra Sadık'a döndü. Bir adım daha atıp iyice yaklaşırken Sadık ister istemez geriledi. Ölümü göze alarak Pusat Kurtoğlu'na diklenebilirdi ama karşısındaki adam başkaydı. Adını duymak bile insanı hizaya sokarken karşısında durup gözlerine bakmak bedenini değil ruhunu bile geriyordu. Bu adam ona ölümü bile aratabilirdi. " Ama eksik! Bu da onu hırslı biri haline getirdi. Derdi güçlü olduğunu ispatlayarak ailenin saygısını kazanmak hatta başına geçmek. Bu yüzden kızının Bülent Kandemir'e Karaca Kandemir'i öldürmesinde yardım edişine göz yumarken birde yardım ederek bir taşla iki kuş diyip Pusat Kurtoğlu'nu öldürebileceği fikrine kapıldı. Şuan duyduğu dedikodular sayesinde başardığını düşünüp aileyi bir araya toplamaya çalışıyor. İki gün sonra bir araya gelecekler. Bülent ise Daria sayesinde bir yandan aileye girme bir yandan Karaca'nın ardından mallarının üzerine konma hesabı yapıyor. " Odadaki herkes gerilirken kaşlar çatıldı. En çokta Pusat'ın. Sırtını kıza ve Sadık'a dönerek, " Pusat..." Dedi Derman kapıya yürürken. " Konuşalım." Pusat ve Kıraç babasının arkasından çıkarken Karaca gözlerini tavana dikti. Düşünüyordu. Bülent'i, sevgilisini, İgor'un ailesini ve Derman Kurtoğlu ile oğlu Pusat'ı. Bu iş yanlarına kalmazdı. Mutlaka hesabı sorulurdu biliyordu. Ama o... " Sikeyim böyle işi. " Diye hırlarken yumruğunu yatağa geçirdi. Yerinden kalkmaya çalışırken, " Raca! " Dedi Sadık. " Ne yapıyorsun? " Omuzlarından tuttu. " Yat yerine! Sinirli gözlerini kardeşine dikti Karaca. Öfkeyle bakarak bağırdı. " Bırak Sadık! O siktiğimin şerefsizi Bülent bizi öldürmeye çalışırken hesabı kendim sormadan burada böyle yatıp uzaktan onları mı izleyeceğim. Olmaz!" "Olur! " Dedi Sadık. Yüksekti sesi. " Bu sefer böyle olacak! Karaca aniden yakasından tuttu kendine çekerek hırladı. " Sadık!" " Kendi adamın Sado ile kavga mı ediyor sunuz? Hiç yakıştıramadım." Elmas'tı sesin sahibi. Erkekler dışarda kendi aralarında konuşurken oda yeniden odaya dönmüştü. Sadık kendi ismini Sado şeklinde duymanın şaşkınlığını yaşarken Elmas'ın, " Sado! Cümlesiyle saniyelik bocaladıktan sonra toparlanıp Karaca'nın elinden yavaşça kurutularak kapıya yöneldi. Elmas'ın yanından geçip kapıdan çıktı. Elmas Karaca'ya doğru gelip fısıldadı. " Karaca. Karaca önce bir bakış attı Elmas'a. Karaca yeniden hamle yaparken tekrar konuştu Elmas. " Hemen kalkıp önce serumdan kurtul. Sonra adamlarından Cemre'yi çağırıp sana kıyafet getirmesinin iste. Sonra gizlice adamlarınla birlikte buradan ayrıl. Gizlice kaçmayı başaramazsan ki dışarda Pusat ve ordu kadar adamımız olduğu için çok zor. O zaman zor kullanarak çıkmaya çalış. " Duyduğu cümlelerle yerinde kaldı Karaca. Elmas'ın sesindeki imâ normal değildi. Ne yapmaya çalışıyor diye düşünürken gözlerini, kollarını göğsünde birleştirmiş kendisini izleyen Elmas'a çevirdi. " Pusat'la kafa kafaya gelin. Sonra o kadar adamın içinde boş yere birbirinize bağırıp gövde gösterisi yapın. Boş yere diyorum çünkü Pusat'ı yenemezsin. Babası kadar inatçıdır kendisi. Tabi bu sırada da öfken aklının önüne geçtiği için umursamadığın dikişlerin patlasın ve yaran açılsın. Sonra yine kanama geçir fenalaş. Yine acil ameliyata alın. Bir kaç gün daha bu odada kalmaya devam edelim. Bu sırada kıçımızdaki bitmek bilmeyen düşmanlarımız Pusat'ın ve Karaca'nın yaşadığını ve nerede olduğunuzu öğrensinler ve burayı bassınlar." Sesindeki ton sertleşmeye başladı. " Önemli olan senin buradan çıkıp düşmanlarını yok etmen ya. Hastanedeki insanların yada dışardaki adamlarımızın bir çoğunun ölmesinin önemi yok!" Karşısındaki kadının keskin cümleleri Karaca'yı yerine sabitlemişti. " Evet! Hemen şimdi buradan kalkıp istediğini yapabilirsin. Yada! " Dedi Elmas Karaca'nın yanına kadar gelip karşısına geçerek. " Yada. Sevdiğin adama güvenir düşmanını eli ayağı bağlı karşına getirmesini istersin. " Düşünüyordu Karaca. " Kabzasız bir kılıç gibisin Karaca. Karaca'nın gözleri büyüdü. Pusat'ta annesinden duymuş olmalı. Diye düşünürken Elmas daha da yaklaştı. Bir elini kızın omuzuna koyarak yatağına doğru geri iterken devam etti. " Nasıl biri olduğunu neler yaşadığını anlattı Pusat. Hakkındaki herşeyi biliyorum. Hiç kimse boş yere çıldırmaz. Bende çok zor zamanlar geçirdim, bu yüzden seni gayet iyi anlıyorum. Lâkin her şeyin yeri ve zamanı vardır. Sen kılıç olarak kalmaya devam et. Ama! Bırak kabzan Pusat, kının Kurtoğlu ismi olsun. Gücünüz bir olsun." Karaca kendini yatağa bıraktı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes çekip bıraktı. Elmas'ın sözleri bir bir yankılandı zihninin duvarları arasında. " Haklısınız." Dedi mırıltılı. Ama zor gelmişti o sözleri kabullenip itiraf etmek. " Ne yaptığını sanıyorsun sen? Aklını mı kaçırdın? " " Ne yapıyormuşum? " " Sadık kalkıp Bülent'in peşine düşmeye kalktığını söyledi." Kaşları çatıldı kızın. " Gerçekten sana gelip öyle mi söyledi?" İnanamamıştı. Sadık adamı Sadık Pusat'tan medet ummuştu öyle mi. " Bunun hesabını sorarım ben ona. Kimin adamı olduğunu unutmuş heralde." " Mesele bu mu yoksa senin yapmaya çalıştığın şey mi?! Sana inanmıyorum. Buradan çıkmayı düşünmeden önce haline bir bak istersen. Bu hâlde nereye gideceğini sanıyorsun." " Evet!" Dedi Karaca bağırarak. " Hemen buradan çıkmak o şerefsizi bulmak ve ellerimle gebertmek istedim. " Bir anlığına unuttu Elmas'ın yanında olduğunu. Elmas ise umursamaz şekilde öylece ikisinin tartışmasını izliyor bir yandan da gülümsüyordu. İzlediği sahne yıllar öncesine götürmüştü onu. " Evet buradan kalkacaktım. Çıkacak adamlarımı da alıp o piçin peşine düşecektim. Çünkü yaptığını yanına bırakamam. Hiç kimse değer verdiğim kişiye zarar verip arkamdan rahatça gezemez! " Kaşları çatıldı adamın. Ne demişti Karaca. Değer verdiğim... Demişti. Hoşuna gitti duyduğu şey. Dudaklarında ince bir gülümseme belirdi. Gözlerini önüne çevirdi kız. " Ama vazgeçtim." Elmas'a gidip geldi bakışları. " Onu bana sen getireceksin." Elmas gülümsemeye devam ederek kapıya yönelirken, " Aynı bize benziyorsunuz. " Dedi ve çıktı. Pusat iki kadının tuhaf olan hareketleriyle " Ne kaçırdım lan ben? " Derken, " Evet buradan çıkmayı düşündüm. Ama annenin sözlerinden sonra ona hak verdim. " " Anneme mi? Pusat annesinin Karaca'ya ne söylemiş olabileceğini düşünürken devam etti kız. " Kime ne yaptığınız umurumda bile değil Pusat Kurtoğlu. Madem sana güveneceğim. Bülent piçini elini bile sürmeden bana getireceksin. O benim. " Kaşları çatık kızın kararlı mavilerine bakıyordu adam. Annesi mi söylemişti bunu. Bülent'i bulduğunda kendini tutabilir miydi bilmiyordu. Derin bir nefes alıp verdi adam. " Önce doktorunla konuşacağım. Senide alıp İstanbul'a döneceğiz. Annem ve seni şehir dışındaki eve yerleştireceğiz. Hem içerde hem dışarıda adamlarımız olacak." " Siz nereye gidiyorsunuz? " Kıza baktı. Tabi ki anlamıştı plan yaptıklarını. Bu yüzden nasıl diye sorma gereği bile duymadı. " Kıbrıs'a. Nikolay aile toplantısını gizli şekilde Kıbrıs'ta yapacakmış. Bizde toplantının tam ortasına dalacağız." Öfkeli gözlerinin rengi iyice koyulaştı. " Ve herkesin gözünün önünde suratının ortasından vuracağım onu. Ki! Kimse aynı şeye cesaret edemesin." ***** Ertesi günün gecesi Karaca ve Elmas'ın içinde bulunduğu zırhlı aracın önünde Pusat ve adamlarının olduğu araçlar arkasında Derman ve adamlarının olduğu araçlar hastene önünden hareket etti. İstikamet havalanındaki iki özel jetdi. Bir saatin sonunda büyük bir gizlilik ve önlemler içinde bilnildi uçaklara. Birinde Kurtoğlu ailesi ve en yakın adamları diğerinde diğer adamlarla havalandı uçaklar. Şimdi istikamet İstanbul havalimanı sonrada şehir dışındaki evdi. Derman uçak havalandıktan sonra eski doktoru İdris'i aradı. Karaca için iyi bir doktoru adamlarının yanında yollamasını istedi. İdris, " Merak etma uşak. Sana çok iyi birunu yollairum." Diyerek kapattı. & iki saatin sonunda İstanbul hava limanına indi uçaklar. Alanda yine zırhlı araçlar ve koruma ordusu bekliyordu. Önden Kıraç, Boran, Sefa, Sadık, Cemre ve Savaş... Arkasından Karaca ve Elmas, yanlarında Pusat ve Derman'la indiler. Zırhlı minibüsün önünde bir doktor Karaca'yı bekliyordu. Kız iner inmez getirilip araç içine yatırıldı. " İyi gecalar Derman Bey. Benu İdris hocam gönderdu. " Duyduğu şive ile Elmas'ın yüzü değişti. İşaret parmağını oğlu yaşlarındaki adama uzattı. " Aha! Bir hamsi daha! " Saçmalama Karam bin hadi." Diyen Derman'ın ittirmesi ile minibüse geçen Elmas'ın gözleri hâlâ adamdaydı. Herkes bindikte sonra, " Sen o yaşlı hamsinin neyi oluyorsun? " " Adum Yasir. İdris hoca benum teyzemun dayusu olur. " O ne öyle lan. Teyzenin dayısı annenin yengesi mi oluyor? " Elmas'ın sivri lafları Karaca'yı bile gülümsetmişti. Yolculuk sırasında başlayan ağrıya rağmen hemde. Kapı kapanıp Karaca'yı muayene ederken devam etti adam. " Yok oyle değul. Da. Annem ve teyzem uvey kardeşler o yuzden oyle soyledum." " Sultanım sonra çeksen sorguya." " Tamam ya pardon. Bu kez minibüsteki herkes gülüyordu hemde sesli. " Ne ya? Valla öyle. Yakında hamsi de yiyemiycem diye korkairum. Bak! Şimdiden dilime vurdu." Araçlar arka arkaya hareket ettikler. Ağır silahlı adamların olduğu araçlar önden, minibüs ve diğerleri arkadan yol almaya başladı. En hızlı şekilde durmadan mola vermeden şehir dışındaki eve gelindi. Yüksek duvarlarla çevrili bahçenin demir sürgülü kapısı iki yana açıldı. Araçlar arka arkaya girdiler içeriye. Araçlar iki tarafa yan yana park ederlerken minibüs evin önüne çekti. Sürgülü kapı açıldı. Derman Elmas'ın inmesine yardım ederken Pusat da Karaca'yı kucağına alarak indirip hızlı adımlarla içeriye girdi. Üst kattaki odaya çıkarıp kendi odasına kendi yatağına getirip yatırdı. Kız derin bir nefes bıraktı. " İyi misin? " " İyiyim. Ama ağrım var." Yasir hemen gelip kızı yanı üzerine çevirerek yarasına baktı. " Kanama yok. Ama dinlanmesu lazum. Yasir önce damar yolu açtı. Ardından çantasından aldığı serum torbasını duvardaki tabloyu indirip yerine taktı. Serum hortumunu damar yolu kelebeğine takıp yol verdi sıvıya. Sonrada bir ağrı kesici hazırlayıp seruma ekledi. " Birauzdan rahatlarsunuz? " " Sikeyim böyle işi." Dedi Karaca tıslayarak. " Bu şekilde yatacak son kişi bile değilken şu halime..." " Şşşiit. Sakin ol Karakız." " Ben aylarca hareketsiz yattım zaten Pusat. Bu yüzden böyle hareketsiz yatamam. Duramam. Deliririm. " " Sadece bir kaç gün o kadar. Aylarca değil. Biraz sabırlı ol." Yasir işini bitirip odadan çıkarken Pusat'ta ayağa kalkıp Karaca'nın dudaklarına bir öpücük bıraktı. " Sen uyu dinlen." Arkasını döndüğü anda kolundan tuttu kız. " Nereye? " Daha değil. Önce babamla konuşup bir plan yapamamız lazım. Çıkmadan önce yanına geleceğim merak etme." Geriye döndü, kızın yanına geldi tekrar. Eğildi yüzünü avuçlarının arasına aldı. " Hazır ol Karaca'm. Bu iş bitince anne ve babamda buradayken nikahımızı yapacağız." " Ne nikah mı? Kızın kulağına doğru eğilip fısıldadı. " Delirdim. Nikahımızı kıyalım ki en azından koynumda uyu." " Sen gerçekten delirmişsin. Düşmanlar etrafımızı sarmış ölümüzü istiyor sen nikâh diyorsun. " " Tamam işte. Bülent'i güzelce paketleyip sana nikah hediyesi olarak getireceğim. Bana kalsa lime lime eder köpeklerin önüne atarım. Ama sen bana getireceksin dedin. Bende karımın isteğini yerine getireceğim. " Diyen Pusat bir öpücük daha bırakıp, " Hadi uyu dinlen." Diyerek kapıya doğru yürüdü. Sonrada çıkıp gitti. Salona indiğinde Derman ve Elmas yanyana oturmuş annesi babasının kolunun altında konuşuyorlardı. " Karaca nasıl? " " İyi dinleniyor. " Bahçeye çıktı." Babasının karşısındaki koltuğa geçip oturdu Pusat. " Ne zaman çıkıyoruz." " Ne zaman çıkalım." " Hemen! " " Hemen mi? " Dedi Elmas. " Evet hemen! Yerinde doğruldu Elmas. Öne doğru eğilip elini dudağının kenarına koydu. Kısık sesiyle " Ya Karaca. " Hayır. Henüz çıkmadığımızı " Yani yalan söyledin." " Hastanede ona ne söyledin bilmiyorum ama senin söylediklerin olmasa bu kadar sakin kalmazdı. Eminim bir yanı hâlâ kalk o piçlerin peşine düş diyor. Ama yapmıyor. Sahi ne söyledin?" " Gerçekleri." dedi Elmas geriye yaslanıp kollarını göğsünde birleştirerek. Derman yerinde doğrulup telefonunu çıkardı. Bir arama yapıp, " Adamları al içeri gelin." Diyip kapattı. Bir dakika geçmeden kapıdan Sefa, Batur, Tarık, Kıraç, Boran, Sadık Cemre, Savaş arka arkaya girdiler. Ayağa kalktı Derman ve Pusat. Derman cebinden çıkardığı paketten bir dal sigara çıkarıp dudaklarına bıraktı. Sefa yaktı ucunu. Derin bir nefes çekip havaya üflerken kısım gözleri önündekilere bakıyordu. " İyi dinleyin. Batur! Kıraç! Siz ikiniz burada kalacaksınız. Sadık, Savaş ve Cemre ile birlikte. Evin dışında, çevresinde kuş uçmayacak! Eve kimse girmeyecek! Kimse çıkmayacak! Derman'ı duyan herkes başıyla onayladı. Aksi mümkün değildi zaten. " Hazırlıkları yapın çıkacağız!" Verilen emirle herkes çıkarken Elmas'ı yine sardı aynı korku. Ya birşey olurda geri dönemezlerse korkusu. Bakışlarından anladı Derman Elmas'ın aklından geçeni. Yaklaştı. Ellerinden tutup ayağa kaldırdı. " Yarın akşam burada olacağız Karam. Söz veriyorum." ***************************** Evet canlarım bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
|
0% |