@azamet_29_2
|
Selâm canlarım. Yeni bölüme hoşgeldiniz. Hatalarım varsa affola. Keyifli okumalar diliyorum ❤️ ***** Ayağa kalktı Derman ve Pusat. Derman cebinden çıkardığı paketten bir dal sigara çıkarıp dudaklarına bıraktı. Sefa yaktı ucunu. Derin bir nefes çekip havaya üflerken kısım gözleri önündekilere bakıyordu. " İyi dinleyin. Batur! Kıraç! Siz ikiniz burada kalacaksınız. Sadık, Savaş ve Cemre ile birlikte. Evin dışında, çevresinde kuş uçmayacak! Eve kimse girmeyecek! Kimse çıkmayacak! Derman'ı duyan herkes başıyla onayladı. Aksi mümkün değildi zaten. " Hazırlıkları yapın çıkacağız!" Verilen emirle herkes çıkarken Elmas'ı yine sardı aynı korku. Ya birşey olurda geri dönemezlerse korkusu. Bakışlarından anladı Derman Elmas'ın aklından geçeni. Yaklaştı. Ellerinden tutup ayağa kaldırdı. " Yarın akşam burada olacağız Karam. Söz veriyorum." Sigara tuttuğu elini yana doğru uzaklaştırıp eğilerek Elmas'ın dudaklarına bir buğse bıraktı. " Oooo yandı buralar! " Diyen Pusat gülerek kapıya yürürken geri çekilen Elmas, Derman'ın koluna yalandan bir fiske vurdu. " Arsız! " Napalım yani. " İkiniz birbirinizin aynısısınız. Derman.." Dedi Elmas. Gözleri buğulandı. " Söz ver! Sağ sâlim döneceksiniz bana." Sevdiği adamın beline doladı kollarını. Yüzünü göğsüne kapadı. Sıkıca sarılıp kokusunu taa içine çekti. " Merak etme Karam. Bize birşey olmayacak. Hem sen neden korkuyorsun ki! Asıl onlar korksun! Kurtoğlu'yuz biz." Kollarından ayrıldı. Zorda olsa gülümsedi Elmas. " İkinizi birbirinize emanet ediyorum." " Merak etme Karam." Dedi Derman. Döndü, kapıya yürüdü. Önünde duran Pusat elini kapıya atıp kolu çevirdi. Ama açılmadı. Tekrar denedi yine olmadı. Başı önüne düşerken güldü. Derman, ne oluyor bakışı atarken Pusat, " Yukarıdaki kapıyı açmama izin vermiyor." Hem Derman hem Elmas anlamaz şekilde bakıyordu. " Haber bile vermeden gidecektin yani." Karaca'nın sesiyle gözler üst kata çevrildi. Kız Derman ve Elmas'tan hâlâ çekinse de sözünü söylemekten geri kalmamıştı. Korkuluklara dayanarak ayakta ve salondakilere bakıyordu şuan Elmas'tan bir vaaaoo! gelirken Derman da en az onun kadar şaşkındı. Derman'ın koluna girdi Elmas, sessizce fısıldadı. " Nasıl yapıyor bunu? Derman kendi kendine kıkırdarken Pusat merdivenlere doğru ilerledi. Adım adım çıkarken, " Seni rahatsız etmeden gidip gelecektim Karaca'm." Basamaklar bittiginde yanına geldi. Kızı kollarının arasına alıp, " Hem sen neden kalktın.." Dedi. Ardından yavaşca kaldırıp kucağına aldı. Odaya dönerken, " Ben gelene kadar kalkma iyileş." Diyerek odasına getirdi. Eğilip yatağına bıraktı. Doğrulurken Karaca'nın elini kolunda hissetti kavrayan. " Pusat Kurtoğlu. " Sen iste yeter Karaca'm. O piçi getirip önüne atacağım." Tuttuğu kolla adamı kendine çekti kız. Yavaş yavaş Karaca'ya yaklaştı Pusat, yanına oturdu. Karaca sevdiği adamın yüzünü avuçlarının arasına aldı. Pusat'ın gözlerine dikti gözlerini. Renkli harelerinde gezindi. Sonra dudaklarına bakarak kendine çekip o dudaklara yapıştı. İştahla özlemle aşkla öpmeye başladığında anında karşılık verdi Pusat. Zaten özlemle yanarken itiraz edecek kadar aptal değildi ki. Kızın ellerinin üzerine koydu ellerini. Öyle bir öpmeye başladı ki kızı sanki bir daha görmeyecekmiş gibiydi hâli. Uzun bir öpüşün ardından zorlukla geri çekilip soluklanırken, " Yapma!" Dedi. " Zaten zor dayanıyorum. Beni burada tutmaya çalışma." Gülümsedi Karaca. " Kal desem de kalmazsın biliyorum. Düşman kokusunu alan kurt ininde durmaz. Bakışlarında görüyorum." Ellerini geri çekti. " Git! " Dedi tek kelime. Yerinden kalktı adam, geriye dönüp emin adımlarla kapıya yürüdü. Tam önünde durdu. iki yanındaki ellerini yumruk yaptı. Saniyeler sonra kapıyı açıp çıktı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra merdivenlerden inip kapıya yürüdü. " Gidelim. Gidelim ve şu işi bitirelim." Oğlunun gözlerindeki alevli bakışları gören Derman ince bir gülümseme ile karısını bir kez daha öpüp kapıdan çıktı. Dışardaki adamlara çevirdi gözlerini.. " Ben dönene kadar buralar sizde. Gözünüzü dört açın." Derken Pusat Sadık'ın karşısına geçti. Hastane odasında yaptığı atar hâlâ aklındaydı. Gözlerini gözlerine dikti. " Bu gece en değerli iki varlığımı buraya bırakıyorum. Burayı kimse bilmiyor. Yinede olaki bir şey olursa hepiniz ölebilirsiniz. Ama o ikisine bir şey olmayacak Emre Sadıkoğlu! Birinin bile canı yanar ama siz sağ kalırsanız kendi kafanıza sıkın. Yoksa ben sıkarım." Kapı önündeki konuşmayı duyan herkesin damarları gerildi. Baba oğul arkalarını dönüp bekleyen araca yürüdüler. Bindikleri minibüsün önünde iki araç arkalarında iki araç bahçeden çıkarken geri kalanlar hemen bahçenin dört bir tarafına dağılıp yerlerine geçtiler. Her an saldırı olacak pozisyonda ellerinde otomatik silahlarla gözleri sonuna kadar açık uzun sürecek nöbetleri başladı. Pencerenin önünde giden araçları izleyen Elmas-ın içine bir sızı düştü yine. Her zaman olduğu gibi payına geride kalıp endişeyle beklemek düşmüştü. Ellerini kalbinin üzerine koydu. İçinden dualar etti en sevdiği iki insan için. Sevdiği evlendiği adamın dünyası buydu işte. Ve şimdi oğlu da kendi de aynı dünyanın içindeydi. " Çık dışarda bekle dedim sana." " Ne yapacağımı söyleyemezsin sen bana." " Burada emirleri ben veriyorum." " Yok ya! " Bana bak sütlü çikolata. " " Asıl sen bana bak deve! " " Siz ikiniz! " Dedi Elmas kedi köpek gibi birbirine hırlayan ikiliye bakarak. " Ne oluyor? " Cemre ve Kıraç duydukları sesle arkalarını döndüler. " Kıçımızdaki düşmanlar yetmiyor gibi kendi içinizdemi kavga ediyorsunuz?" " Afedersiniz. " Dedi Cemre gördüğü Elmas ile mahçup. " Bu adama yukarıda dinlenen kişinin patronum olduğunu içerde ve yanınızda olması gereken kişinin ben olduğumu anlatmaya çalışıyordum." Son kelimeleri adamın gözlerinin içine bakarak ve dişlerini sıkarak söylemişti. " Olabilir. Duyduğu cümle ile Cemre'nin kaşları havalandı. " Ne o? Bunu bilmiyormuydunuz? " Dedi Kıraç alaycı şekilde. " Hayret. Her boku biliyorsunuz oysa." " Seni varya!" " Kesin şu tartışmayı! Dedikten sonra merdivenlere yöneldi Elmas. Bütün basamakları çıkmıştı ki, arkasından yeniden sesler duydu. " Bu iş bittiğinde seninle görüşeceğiz." Dedi Cemre. " Hemde teke tek." Elmas durup göz ucuyla aşağıya baktı. " Aman ne korktum ne korktum! Bak ellerim titriyor." Birden Cemre'yi kollarından tutup kendine çekti Kıraç. Kıza doğru esnetti bedenini. " Bu iş bitsin seninle ciddi ciddi görüşelim hemde." Elmas daha dikkatli baktı aşağıdaki ikiliye ve birbirilerine olan bakışlarına. Kıraç'ın yüzündeki ifadeyle, " Vay,vay,vaaay..." Çekti. " İnanmıyorum yaa! Bir anda bir kahkaha daha patlattı. Kıraç ve Cemre duydukları gülme sesiyle yukarıya baktığında Elmas, " Kaynakana olacak biri daha varmış." Derken hâlâ gülüyordu. " Duyduğunda Derya'nın yüzünü görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum." Diyerek yürümeye devam edip Karaca'nın kaldığı odanın önüne geldi. Kapıyı tıklayıp cevabı beklemeden içeriye girdi. Karaca yatağında gözleri kapalı hareketsiz yatıyordu. Yavaş ve sessiz adımlarla yatağa yaklaştı, yaklaştı ve durdu. Bir hareket görmedi. Uyuya kalmış. Diye düşünüp geri dönerken, " Oturun lütfen. " Dedi gözlerini açan Karaca. Elmas geriye döndü. " Uyuduğunu düşünmüştüm." " Uyumak..." Bu gece kimse uyumayacaktı. " Uyumuyordum. Yaramın bir an önce iyi olması için odaklanmıştım." Elmas'ın kaşları yavaşça havaya kalktı. " Nasıl yani? " Evet... " İşe yarıyor mu? " " Bu güç sihirli değil. Ama o olmasaydı hâlâ yatağından kalkamayan felçli bir kızdım." Elmas yatağın yanındaki berjere geçip oturdu. Uzun bir gece olacaktı biliyordu. Bu yüzden zamanı Karaca ile konuşarak geçirebilirdi. " Çok farklı birisin Karaca Kandemir." Karaca bir şey diyemedi. Belki de hilkat garibesi gibi göründüğünü düşündü. " Açık konuşacağım Elmas Hanım. Evet ben farklı biriyim. Öyle aile terbiyesi almış kibar nazik çıt kırıldım bir kız da değilim. Zor zamanlardan, zor şartlardan geçtim. Ölümden ve felçten döndüm. Bir gecede herşeyden ve herkesten vazgeçtim. Kendimden bile. Elimde silah içimde intikam hırsıyla bir yola çıktım. Karşıma dikilen hiç kimseye acımadım. Babama bile. Çünkü annemin ve geleceğimin katiliydi o adam." Ciğerlerine derin bir nefes çekip bıraktı. " Annemin cesedini bile çok gördü çünkü bana. Yaptığım hiç bir eylemden pişmanlığım yok. Kurtoğlu ne ise bende öyle biriyim. Bir elimde silah bir elimde hırs.. Beni Pusat'a yakıştıramıyor olabilirsiniz. İstemiyor da olabilirsiniz. Eğer öyleyse bunu açıkça söylemekten çekinmeyin. Bu iş bittiğinde Pusat'tan tamamen uzaklaşırım. " Elmas kıza kız Elmas'a bakıyordu. " Evet gerçekten çok farklı birisin. Karaca'nın yüzünde bir pembelik oluşurken gözlerini kaçırınca Elmas bir kez daha sesli şekilde gülmeye başladı. " Söylesene." Dedikten sonra Karaca'ya doğru esneyip elini dudağının kenarına koydu. " Gerçekten birşeyleri yerinden kaldırabiliyor havada tutabiliyor musun? " " Evet." Dedi Karaca. Gözleri odanın içinde dolaştı. Şifonyer üzerindeki küçük uluyan kurt heykelini gördü. Karaca'nın gözleri heykele odaklanırken Elmas'ın gözleride baktığı noktaya çevrildi. Bir anda havalanan küçük heykelle Elmas'ın gözleri irice açıldı. Anında ayağa kalkarken havadaki heykelin kendisine doğru geldiğini hayretle izledi. " Bu inanılmaz birşey. Gerçekten! Gözlerinin önünden geçen heykel komodinin üzerinde indi. Yeniden koltuğa bıraktı kendini. " Söz ver." Dedi kıza bakarak ciddi şekilde. Karaca anlamaz şekilde bakarken devam etti. " Bunu bana da öğreneceksin. Derman'a hava atarım." Bu kez resmen sırıtıyordu. Sonra birden duruldu ve geriye yaslandı. " Tabi sağ sağlim dönsünlerde önce." Kolunu kolçağa elini yüzüne dayadı. " İçinde olduğumuz hayat ve şartları zor. Kurtoğlu olmak çelik gibi sinir istiyor. Onlar gidip birilerinin kıçını kurşunlarken ben geride onların dönüşünü beklemek zorunda kalıyorum hep." " Siz gerçekten güçlü bir kadınsınız." " Bilmem... Uzun bir gece olacaktı. İki kadın da uyuyamayacaklarını biliyordu. Konu konuyu açarken sohbetleri devam etti. ***** SAATLER SONRA GÜNEY KIBRIS Büyük mekanın önünde yolun karşısında durdu siyah minibüsler. İçinde Derman ve adamları siyah camlardan mekanı izliyorlardı. " Sefa!" " Emret abi. " Evet abi. Mekan göstermelik. Her boku alt kattaki gizli odalarda yiyorlar. Ailenin büyükleri bugün giriş yapmış ülkeye. Niko da iki saat önce gelmiş. Tabi arkalarından da Bülent Kandemir gelmiş." " O piç de aileye girmesini istiyor Niko. Bu arada içeri de köpek sürüsü kadar adam vardır." " Cephanelik kadar da silah tabi." " Ve bir sürü insan." " Mekan tamamen dolu abi." " Sikeyim böyle işi." Dedi Derman gözleri hâlâ mekânda. " Neredesiniz?" " Mekanın arkasında." " Çok insan var. Önce içeriyi boşaltmalıyız." " Emret yeter." Dedi Pusat. Derman kısa bir an düşünüp gülümsedi. " Şimdi iyi dinle." Derman telefonunun diğer ucundaki Pusat'a planı tane tane anlatırken Sefa ve diğerleri de dinliyordu. Ardından telefonu kapatıp aracın camından dışarıya, mekana çevirdi gözlerini. Beklemeye koyuldu. " On dakika." Dedi ve ilk hareketi beklemeye başladı. Gözleri hâlâ dışarda, " Sefa!" " Emret abi. " " Adamlara söyle hazırda beklesinler. " Tamam abi." Demişti ki, " Sefa bekle!" Dedi aniden. Durdu adam. " Kahretsin! Polisler burada." Hemen telefona sarılıp Pusat'ı aradı yeniden. Telefon açılır açılmaz, " Ağırdan alın. Polis burada! " " Polis mi. Nereden çıktı şimdi polis? Sessizlik içinde polislerin mekandan çıkışını beklerken yeniden, " Sefa.." Dedi Derman. " Her şey hazır mı?" " Tabi ki abi. Burda işimiz bittiğinde hızlıca araçları değiştirip Kuzeye geçeceğiz. Ardından da hava alanına ve evinize." " Bizden geriye kanlı bir gece kalacak." Derken dişleri gıcırdıyordu. " Abi polisler çıkıyorlar." " Tamam sıra bizde." Yeniden Pusat'ı aradı. " Harekete geçin." " Bize on dakika verin." Diyen Pusat yanındaki adamı Boran'a baktı. Başını sallayarak onayladı adamı aldığı emiri. Sürgülü kapıyı aralayıp yağ gibi kayarak mekanın arka kapısına doğru ilerlerken önünden geçtiği sedanın içindekilere bir bakış atarak ilerlediğinde aracın camları açıldı. İki silah göründüğü anda sessiz iki kurşun kapı önündeki iki korumayı hedef almış göğüslerinden kalplerine girmişti bile. Boran adımlarını hızlandırarak kapıdan içeriye daldı. Mekanın mutfak bölümünden sessizce geçti çalışanlara görünmeden. Oradan da seri şekilde hareket ederek barın arka kısmına geldi. Elinde kadehi sallanarak yürüyen adamı görünce üzerine yürüdü. Bütün gücüyle çarparak elindeki bardağın üzerine dökülmesini sağladıktan sonra adamla yalandan kavga edip geriye savurdu. Sonra ağzına kadar insan dolu mekanın içinde içki ve sigara kokusu arasında deli gibi dans edenlerin arasından onlar gibi dans ederek geçerken gördüğü iki iri yarı badigardla yanından geçen adamın kadehini alıp önce bir yudum içti sonra yürümeye devam etti. Bu arada sallanarak yürümeye özen gösterdi. Onu gören herkes sarhoş biri dans ederek tuvalete gidiyor diye düşünürdü. Sonunda hiç şüphe çekmeden tuvaletlerin olduğu koridora oradanda tuvalete girdi. Önce kabinleri kontrol edip kimsenin olmadığından emin olduktan sonra tuvalet kağıdından birazını alarak elinde sıkıştırdı. Elindeki kadehi kağıda döküp bardağı lavaboya bıraktı. Cebinden çıkardığı çakmakla hızlı şekilde kabinlerin arasındaki paravanın üzerine çıkıp elindeki kağıt parçasını duman sensorune sıkıştırıp ucunu yaktı. İçkinin alkolü benzin gibi tutuşturdu kağıdı. Boran aşağı atladı ve hızla orayı terk etti. Aradan saniyeler geçmişti ki bir anda alarmlar çalmaya ve mekanın içindeki herkesin üzerine yağmur gibi su akmaya başlayınca insanlar panik şekilde bağırış çağırış mekanı terk etmeye başladıklarında içerdeki çalışanlar ve badiguardlar ne olduğunu çalışıyordu. " Şimdi! " Diyen Derman ve adamları hızla araçlardan inip silahlarını çektiler. Koşar adım mekanın önüne gelip kaçışarak çıkan kalabalığın arasından geçerek içeriye girdiklerinde içerde silahlar patlamaya başlatmıştı. Suyu kapatırken farkeden adamlar Boran'ı kurşun yağmuruna tutmuş adam koşarak kendini localardan birinin içindeki koltuğun arkasına atarak kurtulmuştu. İki tarafta karşılıklı ateş ederken kapıdan Derman ve adamları daldılar. Aynı anda üst ve alt kattan çıkan başka adamlar dahil oldu çatışmaya. Bir anda ortalık dahada karışırken herkes bir şeylerin arkasına saklanarak birbirilerine kurşun yağdırıyor, sesler mekanın arkasındaki Pusat'a kadar geliyordu. Araçtan inen Pusat babası içerde çatışsada girmedi. Derman'ın yaptığı plana sadık kalarak bir kaç adamını alıp diğerlerini orada bırakarak uzaklaştı. O adamlar kapı önünde kaçmaya çalışacak kişileri beklerken içerdeki Derman ve adamları mekanda kim varsa teker teker indirmeye başladılar. Az önce eğlencenin doruklarına çıkan gençlerin danslarına şahitlik eden mekan şimdi akan kana şahitlik ediyordu. & Dakikalar sonra yerdeki cansız bedenlerin arasından geçenler mekanın arka bölümündeki küçük kumarhaneden içeriye girdi. Etrafa şöyle bir bakarken susturucular takıldı silahlara. Sonra girişin yanındaki boy aynasının önünde durup ellerini aynaya yasladı Sefa. Bir anda ittiğinde yana kaydı aslında kapı olan ayna. Silahları ellerinde yavaşça içeriye girdiklerinde aşağı inen merdivenlerden arka arkaya çıkan adamlar daha silahlarını kaldıramdan Derman ve adamlarının açtığı sessiz ateşlerle merdivenin basamaklarına yığılıp kaldılar. Önde Derman arkasında Sefa ve Boran arkada adamlar merdivenleri bitirip durdular. Duvardaki küçük ışıkların aydınlattığı koridor boyunca üç oda vardı. ***** İçki şişeleri ve mezelerle süslü masada oturan altı kişiden beşi Nikolay'ın konuşmalarını dinledikten sonra sonunda İvan karşısındaki Nikolay'ın sözlerine şiddetli bir karşılıkla itiraz etti. " Seni gerizekalı ahmak! Senin beynini sikeyim ben. Kalkın! Kalkın hemen gidiyoruz buradan! Şuana kadar başıma geçmediyse bu dünya daha kötüsü bizi beklediği içindir. " Masadakiler de en az Ivan kadar şaşkın ve panik olsada Nikolay aptalca bir özgüvenle kıpırdamıyordu. " Pusat Kurtoğlu'nu kimin öldürdüğünü kimse bilmiyor. Sadece siz ve biz." " Kimse bilmiyormuş! Beynini siktiğimin dölüne bak! Dünyadan haberin yok lan senin. Seni bu yüzden almıyorum lan işte aileye! Çünkü sik kadar beyin yok sende. Derman Kurtoğlu'nun nasıl biri olduğunu hâlâ anlamadım mı? Çoktan öğrenmiştir o piçin sen olduğunu. " Çok büyütüyorsunuz o Kurtoğlu denen adamı. Her yaptığı abartılmış.." " Seni canlı canlı kıyma makinesinden geçirirkende bu kadar sakin olacak mısın bakalım." Yerinden kalktı Nikolay. Öfkeyle konuştu asağılanmalara daha fazla dayanamadığı için. " Ben senin sandığın kadar beceriksiz değilim! Yıllarca beni küçük gördünüz. Ama kendimi ispatladım. Bundan sonra bu ailede ben de söz sahibiyim. İsteseniz de istemezseniz de kabul edeceksiniz bunu!! " Bir anda kapı şiddetle açılıp arkaya çarptığında masadaki herkes ayağa kalkarak kapıya döndüğünde öfkeli gözleri alev almış Derman ve adamları girdiler. Aynı anda herkes silahını çekip birbirine doğrulttu. Derman elleri ceplerinde ağzında sigarası iki adımla içeri yürüdü. Gözü masadaki herkesin üzerinde tek tek gezindi. Tahmin ettiği herkes buradaydı. Bir kişi hariç. Bülent yoktu. Gözleri Sefa'yı bulduğunda Sefa anında anladı nedenini. Götü yememiş olmalı diye düşündü. Derman başını yana devirdi gözleri Nikolay'ı bulduğunda. Ağzındaki sigarayı adamın yüzüne doğru fırlattı. " Hiç kimse benim aileme ne eliyle ne diliyle ne sözüyle dokunamaz. İvan! Bu gece buradan bu piç ile çıkacağım. En acı şekilde ölecek. Engel olmak isteyen onunla ölür. " Ne İvan'ın ne de diğerlerinin söyleyecek sözü yoktu. Sessizlik anlaşması yapılmıştı ama ailesinden biri onları umursamadan Derman Kurtoğlu'na bulaşmıştı. Sadece yutkundu. Silahlar aşağıya indiğinde Nikolay'ın kaderi belli oldu. Kimse onu savunmayacaktı. Gözleri adamlarda geriye doğru adımladı. " Hepinize la*et olsun! " Derken titreyen eli ve tuttuğu silahı aşağıya indi. Biraz daha geriledi. Hemen buradan çıkmazsam öleceğim diye düşünüyordu. Ama ölmeye niyeti yoktu. Aklında başka bir plan vardı. Sırtını yasladı arkasındaki duvara. Geriye doğru ittiği anda saniyelik bir sürede arkaya dönen bölümle bir anda gözden kayboldu Nikolay. Odadaki herkes şaşkın bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışırken Derman yanındaki Ivan'a döndü. Yakasından tuttuğu gibi arkasındaki duvara yasladı. Arka arkaya yumruklar atmaya başladığında etraftaki herkes izlemekle yetindi. " Sikerim lan sizi de, ailenizi de, sülalenizi de. Elinin altındaki adamlara sözün geçmiyorsa çekil lan kenara. Evine git karının eteğinin altında yat." Son bir yumruk daha attı. Adam yere yığılırken nefes nefese ve öfkeyle devam etti. Bedel ödeyeceksiniz Ivan. Adam ağzı burnu kan içinde başını salladı. " Tamam Kurtoğlu. Tamam! Kabul! Dediğin gibi olsun! " Derman adamlarına bakıp çıkıyoruz işareti yaptı. Herkes çıkarken bir anda geri döndü. Geçmemişti hırsı. Belinde ki silahı çıkarıp yerde oturan Ivan'a çevirdi. Hiç acımadan bastı tetiğe. Adam topuğuna gelen kurşunla acıyla bağırırken devam etti Derman. " Sözünü tutmazsan bir sonraki kurşun suratının ortasına. " ******************************* Evet canlarım bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın 🤗 🌹 ♥️
|
0% |