Yeni Üyelik
10.
Bölüm

🔥S.V.K 6 Ortaklık.

@azamet_29_2

Pusat'ın gözleri kıza doğru kaydı. Yavaşça ayağa kalktı. Silahını çıkardı belinin arkasından. Kıza çevirdi namluyu. Kız bunun nasıl olduğunu, nasıl engel olabildiğini düşünürken, sıktığı dişleri ile bir kurt gibi hırladı adam.

" Bu ilk ve sondu. "

Ardından silahın horozunu kaldırdı ve tetiğe bastı. Kurşun kızın başının yanından geçip oturduğu koltuğa saplanırken aynı anda hızla açılan kapıdan içeriye giren Boran ve Sadık'ın gözlerindeki telaş bariz belli, ikisi de patronları için endişelenmiş, elindeki silah kıza çevrili ayaktaki Pusat'a ve tam karşısındaki kıza baktılar.

İki adam odada ne olduğunu anlamaya çalışırken Pusat'ın sesi duyuldu.

" Bir daha aynı şeye kalkışırsan kadın olduğuna bakmaz iki kaşının ortasından vururum seni."

Duyulan cümle ile Sadık anında kızın yanına geldi.

" Raca? "

" Sorun yok Sadık.
Dışarıda bekle. "

" Emin misin? "

Dedi kan kardeşi dudakları arasından kısık sesiyle. Kızın gözleri Pusat'ı buldu.

" Öldürmek istese yapardı."

Gözleri Sadık'ın gözlerini bulduğunda sessiz ama ikna edici emirle kapıya yöneldi adam.

Pusat'ta Kıraç ve Boran'a baktı sırayla. Onlarda Sadık gibi odanın dışına çıkarken yerine oturarak silahını masaya bıraktı. Konuşmanın kalanı ikisi arasında geçecekti. Geriye yaslandı kız rahat...

Gözleri karşısındaki adamın gözlerinde az önce sinirle yaptığı hareketi nasıl engellediğini düşündü. Yoksa onunda mı bazı güçleri vardı. Hadi ama tabii ki yoktu. Birileri herkese güç dağıtmıyordu.

Kısa bir an daha düşündükten ve cevap bulamadıktan sonra sanki hiç bir şey olmamış az önce birbirlerini ölümle tehdit etmemişler gibi konuşmaya başladı.

" Kurtoğlu."

Adam kızın sakinliğine baktı. Dengesiz hâli şaşırtmıyordu artık.

" Öncelikle!
Kağıt oynarken hile yaptığımı farkettin, öyle değil mi?"

Zeki ve sakin bakışları kızda,

" Evet."

Dedi adam.

" Kullandığın hileyi tanıdım."

Oysa kız belli etmediğini düşünüyordu. Lâkin anlaşılan o ki karşısındaki adam yerini sonuna kadar hak eden biriydi. Kısa süreli sessizlik oldu.

" Söylesene Karaca. "

Dedi adam öne doğru eğilip kollarını önündeki masaya dayayarak.

" Kimden öğrendin bu numarayı.
Uzun zaman önce ölen Joker bizzat öğretmiş olamaz."

Cevap vermedi kız. Onun yerine merak ettiği diğer şeyi sordu.

" Neden hile yaptığımı gördüğün hâlde devam ettin. "

" Sana bir ders vermek için."

" Ama veremedin, ben kazandım. "

Bu kez Pusat gülümsedi.

" Benim elim daha büyüktü."

Gözleri kısık adama bakarken inandırıcı gelmedi sözleri.

" Sadık'a sor."

" Sadık mı? "

Kendinden emin geriye yaslandı adam. Kollarını göğsünde birleştirdi. Anlaşılan doğru söylüyordu.

" O halde toplantıya katılmama gönüllü izin verdin. Neden? "

" Merak ettim.
Ne yapacağını ve nasıl hareket edeceğini. Sana karşı yapılan sözlü saldırılara ne cevap vereceğini görmek istedim.

İnadın taktire şayan Karaca Kandemir. Lakin sonunu düşünmüyorsun. Bir gün kim vurduya gidersen kimse arkandan çok cesur ve gözü kara biriydi demeyecek. Aptallığı yüzünde öldü diyecekler. "

" Ben senin gibi Derman Kurtoğlu'nun gölgesinde büyümedim Pusat Kurtoğlu. Ama boş da durmadım. Dediğim gibi yapabilen yapsın! "

Karşılıklı bakışma sürerken konuyu değiştirerek devam etti kız.

" Söylesene Kurtoğlu.
O kalemi nasıl.? "

" Beni hafife alma Karaca."

Dedi Pusat kızın cümlesini keserek. Ve devam etti.

" Bu âlemdeki en büyük hata hafife almaktır. Dahası beni hafife almaktır. Bu da ölümcül bir hatadır."

Kızın gözleri bir tur daha attı adamın gözlerinde. Ayak üstü yer altı dünyası ile ilgili küçük notlar almıştı kafasında.

" Birbirimizi öldürmediğimize göre iş konuşalım. O binayı istiyorsan benimle anlaşmalısın Kurtoğlu.

O çok istediğin binayı sana veririm lâkin bir şartım olur."

Pusat yukardan aşağı şöyle bir süzdü kızı.

" Ortak olurum!
Bina bittiğinde ve hem mekan, hem otel işlemeye başladığında gelirin yüzde ellisini bana ödersiniz."

Pusat'ın kaşları havada kıza bakmaya devam ederken bir anda bir kahkaha koptu odada. Kızın söylediği cümle Pusat'ın sinirlerini bozmuştu resmen.

" Ortak mı?
Seninle mi? "

Hâlâ gülüyordu. Kızın canı yeniden sıkılsada umursamadan sessiz kaldı bu kez.

" Ne o binayı, ne de seninle ortak olmayı falan istemiyorum!
Mekan için başka bir yer kullanacağım."

Kız adamın yüzüne yakışan gülen hâlini izliyordu hâlâ. İkinci kez görüyordu bu halini. İlk seferinde depoda Kara olduğunu söylediğinde gülmüştü böyle.

" Konuşmada, toplantıda bitti. Güle güle Kandemir. "

Derken hâlâ gülümsüyordu Pusat. Kızın ayağa kalkıp çıkmasını beklesede kız yerinde oturmaya ve adamı izlemeye devam etti. Sonunda da ağzındaki baklayı çıkardı kız.

" Demek ortağın olmamı istemiyorsun Kurtoğlu.

O hâlde ben sana bir teklifte bulunayım. Sen benim ortağım ol Kurtoğlu ne dersin? "

Bir anda durdu adam. Kızın gayet ciddi hâline baktı.

" Bu binayı lüks bir otele çevirmek istiyorum. Altına da güzel bir eğlence mekanı yapacağım. İçinde herşeyin olduğu güzel bir mekan. "

Derken göz kırptı. Benimle ortak olmayı kabul edersen yüzde yetmiş hisse senin yüzde otuz benim olur. Ne dersin? "

Adam duyduğu ortaklık teklifine mi yoksa kızın kendisine yüzde yetmişlik bir ortaklık sunmasına mı şaşırsa bilemedi.

Kararlı bakışları Pusat'ta tekrar etti kız.

" Bence güzel bir teklif. Ne dersin? Kabul ediyor musun? "

Adam sessiz kaldı önce. Ardından kaşları çatıldı.

" Ne yaptığını sanıyorsun.?
Sen az önce benim yapmak istediğim bir şeyi kendi fikrinmiş gibi bana sunarak bir de ortaklık teklifi mi ediyorsun."

Birden ayağa kalktı adam. Sinirle bağırdı.

" Bu ne cesaret!
Sen kendini ne sanıyorsun?! "

Daha az önce beni hafife almak ölümcül hatadır dedim sana! "

" Kendimi bir şey sanmıyorum Kurtoğlu."

Dedi kız adamın öfkesini bertaraf etmeye çalışarak.

" Sadece bir işe girmek ve seninle ortak olmak istiyorum. Bu yüzden büyük ortak sen ol diyorum. Yatırımımı garantiye alıyorum bir nevi.

Senin de bir ortağın olacağını biliyorum. İtalyan bir ortak. Franco...
Derman Kurtoğlu'da bu projenin içinde, Franco ile.."

Adam duyduklarına inanamadı. Bir çok kişinin bilmediği şeyleri bu kız nasıl öğrenmişti.

Ayağa kalktı kız. Önündeki, binaya ait belge ve tapuyu tutup rulo yaparak sol eline aldı. Gözleri adamın önündeki altın renkli kaleme kaydı. Biraz önce neredeyse adamın göğsüne saplamaya kalktığı kalem...Odaklandı. Pusat'ın bakışları arasında kalem masadan yükselerek bir anda kıza doğru fırladı. Kız kalemi anında eliyle yakalayıp gülümsedi.

" Bu akşamdan bir anı olarak alıyorum.
İzninle kral Kurtoğlu."

Kapıya yöneldi. Tam kapıya uzanmış açacakken durdu.

" Teklifimi kabul edersen bana ulaşırsın zaten. Kabul etmezsen ortaklık için başka biri ile konuşmayı düşünüyorum. "

Dedi ve çıktı. Kapının dışında az önce içerden çıkan adamlarla göz göze geldi. Kız Kıraç'a bir bakış attıktan sonra,

" Sadık gidebiliriz."

Diyerek yürümeye devam etti. Önde kız arkada Sadık ilerlerken Kıraç arkalarından bakıyordu. İçine yerleşen kötü hisle hızla içeriye daldılar Boran ile birlikte.

Masanın başucunda gözleri kapıda dalgın bakan Pusat'ın yanına geldi Kıraç. Sessizce bekledi ama Pusat'tan ne bir hareket ne bir söz duyamadı. Düşünüyordu adam.

" Abi? "

Dedi sonunda.

" Sorun mu var? "

Pusat gözleri hâlâ kapıda,

" Bu kız çok pervasız Kıraç.
Çok yakında başına bir bela alacak."

" Anlamadım.
Nerden çıkardın bunu? "

Kıraç'a döndü.

" Kıraç. "

" Hmm? "

" Babamın benimle ortak olmasını istediği adam kim? "

" Bilmiyorum.
Bana söylemedin?
Hem ne alakası var konuyla."

" Bu kız sana bile söylemediğim şeyi nasıl biliyor."

İki adam göz göze geldi.

" Bu kız ahtapot kollara sahip. Bilgi ağı neredeyse bizim kadar iyi. Bu günkü toplantıyı da bilerek gelmişti. Ama nasıl?

Dahası da var."

Olduğu yere oturup cebinden paketini çıkarıp içinden bir dal sigara alarak dudağına bıraktı. Boran yaktı sigarayı.

" Bahsi geçen bina karşılığında mekâna ortak olmak istedi."

" Yok artık.
Bu kız iyice kafayı yemiş. Kurtoğlu'na ortak olacak son kişi bile değilken mi?
Kabul etmedin tabi."

" Tabi ki etmedim.
Onunla oynayacak zamanım yok. Binayı da ortaklığını da istemediğimi söyledim.
Bu kez ne dese beğenirsin? "

Kıraç duymak istediğinden emin değildi. Kesin çizgi üstü bir şey söylemiştir. Diyordu.

" O bana ortaklık teklif etti. Yüzde yetmişlik hisse senin olsun. Dedi. O sırada bahsetti babamdan ve Francodan."

" Dayım ve Franco'dan bu kız nasıl haberdar olabilir. "

" Bende bunu merak ediyorum işte."

" Peki şimdi ne yapacaksın. Bir tarafta Franco ile olacak olan ortaklık diğer tarafta sahibi değişen bir bina."

" Teklifini kabul edeceğim."

" Ne?
Ciddi olamazsın?
Bu kız senin gücünü kullanmak istiyor. Bu gün gibi ortada. "

" Beni ve gücümü kullanmak istediğini biliyorum. Bunu kendi de söyledi zaten. Yatırımını garantiye alıyormuş."

" Yinede kabul mü edeceksin."

" Evet.
Bu kız normal biri değil Kıraç. Sanki herkesin yanında casusu var. Bizim yanımızda bile. Boran! "

" Emret abi."

" Bütün adamları konttol edin. Biri bilgi sızdırıyor olabilir. Kim bul ve icabına bak. "

Boran odadan fırladı gitti.

" Bu kızı daha yakından tanımak bütün bağlantılarını öğrenmek istiyorum. Üç yılda sıfırdan buraya gelen kim olursa olsun tehlike arz eder. Ben karşımda kimseyi istemem Kıraç. Bu kim olursa olsun!"

*****

Mekandan çıkan Karaca ve Sadık kendilerini bekleyen araca geçerken kız bir anda durdu ve aynı anda Sadık'ın kolunu tuttu.

" Sadık...
Masadaki kağıtları gördün mü? "

" Evet. "

Dedi Sadık sakin.. Kızın gözleri kan kardeşinin gözlerini buldu.

" Elindeki kağıtlar senin elinden büyüktü. Bu yüzden sana göstermeden kapatıp sen kazandın demiş."

Kız sinirle yürüyerek Savaş'ın açtığı arka kapıdan araca bindi. Diğer kapıdan da Sadık.

" Odada neler olduğunu anlatacak mısın? O kazanmışken senin kazandığını söyledi ve seni toplantıya aldı. Neden? "

Geriye yaslanıp gözlerini camdan gecenin karanlığına çevirdi kız.

Odada ki diğerlerinin bana saldırmasını ve nasıl hareket edeceğimi merak etmiş.

Gözleri kızda sabit bakarken devam etti kız. Tabi ki papuc bırakmadım. Ve istediği binanın benim olduğunu almak istiyorsa ortağı olacağımı söyledim. "

" Ne!? " dedi hem Savaş hem Sadık.

" Kesinlikle kabul etmemiştir. "

" Doğru. Etmedi.
Ne binayı ne de ortak olarak beni istemediği söyledi. Bir ara hırladı hatta, sen kendini ne sanıyorsun diyerek. "

" Şaşırmadım. Adam kral."

" Evet kral.
Ve ben o krala o halde sen benim ortağım ol! Dedim. "

İkinci ne! Ler duyuldu arabanın içinde. Sadık da Savaş da şaşkınlık içinde kalakalmışlardı.

" Ne dedi peki? "

Dedi Savaş ön koltuktan. Uzun zamandır ilk kez bu kadar fazla kelime kullanıyordu.

" Hiç bir şey.
Ama düşünüyor. Dahası ona projesinin içinde babasının ve Franco'nun olduğunu bildiğim kısmı da çıtlattım. Şuan deli gibi merak ediyor eminim. Ben bu bilgiye nasıl ulaştım.

Bu bilgiyi iki ay önce İstanbul'a gelen Franco'nun bizzat kendinden duyduğumuzu bilse ne düşünürdü acaba.

Her neyse. Şimdilik bekleyeceğim. Bakalım Kral Kurtoğlu nasıl bir cevap verecek. "

*****

Karaca önünde şirketle ilgili dosyalar açık okunmayı beklesede elindeki altın renkli kalem ile oynuyor hemen diğer masadaki Sadık ise geriye yaşlanmış bu herkese nasip olmayacak ve her gün görülemeyecek görüntüyü izliyordu.

Kız kalemi masadan havalandırmış boşlukta kendi etrafında döndürüyor bırakıyor ardından masaya düşen kalemi yeniden havalandırıyor kendince pratik yapıyor bir yandanda iki gece öncesini düşünüyordu.

İki gündür ses yoktu Pusat'tan. Şu ana kadar bir haber gelir diye düşünen kız Pusat'ın kendisini kızdırmak için söylediği sözleri hatırladı yine. Her cümle tekrar tekrar geçti zihninden. İster istemez sinirleri kabardı.

Havada dönüp duran kalem birden odanın kapısını hedef alarak saplandığında Sadık'ın gözleri de kapıya kaydı. Sinirini kalemi kapının deri kaplamasına saplayarak çıkarıyordu kız. Ama geçmemişti o sinir.

" Böyle giderse kapıyı değişmemiz gerekecek. "

Dedi adam. Zira ilk değildi. Bir süredir aynı şeyi tekrar tekrar yapıyordu.
Kız Sadık'a bir bakış attıktan sonra kapıdaki kaleme odaklandı yeniden.
Kalem saplandığı yerden çıkıp hızla kıza doğru uçtuğunda havada yakaladı.

" Geçmiyor sinirim. Şuana kadar bir haber gelmeliydi. Bilerek cevap vermiyor bundan adım kadar eminim. "

" Kimden bahsediyorsun?"

Gözleri yeniden Sadık'ı buldu.

" Ha, tamam. Kurtoğlu'ndan bahsediyorsun."

" Belkide teklifimi kabul etmeyecek."

Derken kapı tıkladı ve içeriye sekreteri İrem girdi.

" Efendim Fuat bey burada."

" Tamam içeriye al."

İrem çıkarken Fuat içeriye girdi.
Kızla göz göze gelerek,

" İyi günler." dedikten sonra kızın el işareti ile masaya yaklaşıp hemen önündeki siyah deri koltuğa geçip oturdu.

" Beni görmek istemişsiniz Karaca hanım."

Kızın gözleri adamda, geriye yaslandı.

" Zaten gelmeyecekmiydin Fuat? Seninle bir anlaşma yapmıştık. Sen uydun bende uyacağım."

Elini çekmeceye uzatıp Fuat'ın almak için sabırsızlıkla beklediği mavi ince dosyayı çıkarıp masanın üzerinden adama uzattı.

Adam uzanıp dosyayı kızdan alırken bir rahatlama hissetti resmen. Kızın gerçekten sözünü tutacağından emin değildi zira. Bir gecede evine giren bir hırsızın bütün bu belge ve dosyaları alıp bu kıza getireceği bu yüzden bu kızın oyuncağı olacağı aklına bile gelmezdi. Nasıl olduğunu hâlâ anlayamıyordu.

" Teşekkür ederim. "

" Ne demek." Dedi kız alaycı.

" Diğerlerini ne zaman alabilirim."

Kibar konuşuyor karşısındaki kızın canını sıkmaktan çekiniyordu adam.

" Zamanı gelince."

Dedi kız sadece.

" Anlıyorum."

Diyen Fuat yerinden kalkıp,

" Ben artık gideyim. "

Kız çenesiyle çıkabilirsin işareti yaptı.
Adam geri geri adımladıktan sonra kapıya dönerken açılan kapıdan Cemre girdi. Kız ve adam saniyelik göz göze geldikten sonra birbirlerinin yanında geçerek uzaklaştılar.

Cemre bir eli cebinde diğer elinde dosya Karaca'ya doğru gelirken başı arkasına dönük gülümsüyordu.

" Kasıntı halinden eser kalmamış. Bu adamların tek tanıdığı korku."

Masanın önündeki koltuğa geçip oturduğunda Karaca'nın gözleri kapanan kapıda kaşları çatıldı.

Ya korkacaklar ya da korkacaklar. Bu saatten sonra kimsenin saygı yada sadakat duyduğuna inamam.

Dedi içinden. Dışından ise,

" Sen neden buradasın? "

Dedi Cemre'ye bakarak.

Elindeki dosyayı kızın önüne bıraktı Cemre.

" Savaş abi bunların imzalanması gerektiğini söyledi. Yeni adamların bizimle olduğuna dair güvenlik departmanı için gerekli belgeler. "

Kız dosyayı alıp bir bir inceledi sayfaları. Sonrada imzalayıp kıza uzattı.

" Bu şekilde yeni adamlar konusu kapandı. Her biri iyi dövüşüyor ve iyi nişancılar. "

" Artık herşey bir düzene oturdu."

Dedi Sadık masanın kenarına oturarak. Kız masadaki altın renkli kalemi yeniden eline aldı. Bir yandan parmakları arasında gezdirirken,

" Bundan sonra tek hedefim var. Büyümek. Hem yerin üstünde hem yerin altında büyümek."

Dediği sırada masa üzerindeki telefonuna gelen mesaj kızı düşüncelerinde çıkarırken, gözleri telefona kaydı. Eline alıp ekranı açtığında gördüğü mesaj ile yüzünde bir gülümseme oluştu.

" Kim? "

" Büyümem için yardımı gereken kişi."

" Pusat Kurtoğlu." Dediler Sadık ve Cemre aynı anda.

" Ne diyor kral."

" Bina ve ortaklık konusunu konuşmaya çağırıyor. Bu akşam kendi restoranlarında saat dokuz da. "

" O halde kabul mü edecek."

" Sanırım öyle."

" Akşam eve uğrar hazırlanır geçeriz."

" Cemre sende geliyorsun. "

" Ben mi? " Dedi kız Sadık'a bakarak.

" Bende mi geliyorum."

" Savaş'ın başka işleri var o yüzden bugün ikimiz eşlik edeceğiz Raca'ya. "

" Tamam. Zaten sıkılmıştım kaç gündür kapalı alandan. "

Gülümsedi kız.

" Elimdeki işleri bitirip çıkalım. Önce annemi ziyaret etmek istiyorum. "

" Tamam." dedi karşısındaki ikili.

*****

Öğleden sonra işler bitmiş, Karaca yanında Sadık ve Cemre, arkada korumaların bulunduğu başka bir araç olduğu hâlde çıktı yola. İstikamet mezarlıktı. Yol üstünde bir de çiçekçiye uğradı araç. Kız annesi için iki gül fidanı aldı. Mezarlığa geldiklerinde annesinin kabrinin başına geldi.

" Annem ben geldim..
Hayırsız kızın.
Ellerini, ayaklarını, gözlerini öpmek isterdim. Ama toprağınla yetinmeye mahkum etti o zalim bizi. Engel olamadım seni benden, bu hayattan koparıp almasına. Ne olur affet."

Dedi yine. Buraya her gelişinde aynı şeyleri söylüyor, annesinden defalarca af diliyordu.

Eğildi toprağını kokladı öptü kız annesinin. Zaman geçtikçe kokun toprağına sinmiş annem dedi. Gözlerinden akan damlalar suladı sıcaktan kuruyan toprağı. Bir süre sessiz gözyaşı döktü. Yerinde doğrulup gözlerini sildi sonra. Bir avuç toprağı alıp pantolonunun cebine koydu. Ardından ellerini toprağın üzerine koyarak üzerindeki gözlere aldırmadan kazdı toprağı. Adamlarının getirdiği gül fidanlarını elleriyle yerleştirdi açtığı küçük çukurlara. Elleriyle kapattı kökleri. Yine elleriyle suladı.

" Yine geleceğim annem. Bir sonraki gelişimde de güller getireceğim sana."

Dedikten sonra eğildi mezar taşından öptü ve doğruldu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra arkasını döndü. Onu izleyen Sadık ve Cemre'ye bakarak gidelim. Dedi.

Mezarlıktan ayrılan araç bir saat kadar sonra Karaca'nın evine geldi. Bahçeye girip evin girişinde durdu. Önden Sadık ve Cemre arkadan Karaca indi. Yol boyunca olduğu gibi sessizdi yine kız. Ne zaman annesinin yanından gelse sus pus oluyordu. İçeriye girip üst kata yöneldi. Cemre ve Sadık arkasından izlediler sadece.

Kız odasına girip tuvalet aynasının önüne geçti. Gümüş takı kutusunu ters çevirip boşalttı. Ardından cebine soktu elini. Annesi kokan toprağı avuçlayıp gümüş kutuya doldurdu. Bu kutuda durabilecek en değerli şey buydu işte. Bu şekilde ne zaman ihtiyaç duysa annesini ve kokusunu yanında bulacaktı.

Odadaki banyoya geçerek üzerindekilerden kurtulup duşa girdi. Ilık, uzun, güzel bir duş aldı. İşi bitince çıkıp bornozu giydikten sonra saçlarını önce havluyla sonra fön makinesi ile kuruttu. Tarayıp açık bıraktı. Ardından giyinme odasına geçti. Siyah kumaş pantolon kırık beyaz bir gömlek giyindi. Üzerine de siyah uzun spor bir ceket giydi. Topuklu ayakkabı ve küçük çantasını da alıp odadan çıktı. Merdivenlerden inerken Sadık ve Ceyda da hazırlanmış kızı bekliyorlardı. İkiside resmi ve silahlıydılar.

*****

Büyük şâşâlı mekanın önünde durdu araçlar. Yine önden Sadık ve Cemre arkadan Karaca indi. Diğer adamlar mekanın önünde beklemeye geçerken Karaca yanında Cemre ve Sadık ile girdi içeriye.

Restorantın müdürü anında yanlarına geldi. Durumdan haberdar olduğu için,

" Hoşgeldiniz efendim. Pusat bey sizi üst katta bekliyor. "

Diyince birlikte üst kata çıktılar. Merdivenlerin başında Kıraç karşıladı gelenleri. Gözleri anında sütlü çikolata dediği kıza kayarken,

" Biz burada bekleyeceğiz."

dedi ikisine birden hitaben. Karaca Kıraç'a ardından diğerlerine bir bakış atıp gözlerini kapatarak sorun yok kalın işareti yaptıktan sonra yürümeye devam ederken bir yandanda etrafına bakıyordu.

Katta sadece bir masa hazırlanmış, kalan masalar boş bu gece sadece ikisine ayrılmıştı bu kat.

Pusat oturduğu yerden karşısında kendine doğru gelen kıza baktı. Karacada kendini oturarak bekleyen adama. Aklına yıllar önceki görüntü geldi. Pusat'ı ilk kez yakından gördüğü görüntü. Yürüdü, yürüdü masanın önüne gelip durdu. Sandalyeye geçip otururken elindeki çantayı yandaki sandalyeye bıraktı.

" Zamanında geldin. " Dedi Pusat.

" Zamanla aram iyidir. " Dedi kız.

Adamın gözleri kızda kızın gözleri adamda beklerken garsonlar ve yemekler geldi, servis yapıldı.

" Başla." dedi Pusat. Kendisi bıçak ve çatalı eline alarak. Adamın rahat ve iştahlı yiyişi kızında iştahını açınca o da onun gibi yemeye başladı.

Sessiz geçen kısa bir süreden sonra Pusat direk konuya girdi.

" Bana yaptığın ortaklık teklifini kabul edeceğim.. "

Dedi bir yandan yemeye devam ederken.

" Memnun oldum."

" Ama benimde şartlarım var. "

" Dinliyorum." dedi kız onun gibi yemeye devam ederek.

" Yüzde doksan hisse benim olacak."

Duyduğu şeyle gözlerini kaldırıp rahat rahat yemeğini yemeye devam eden adama baktı kız.

Belki de kabul etmeyecekti ama Pusat bilerek koşmuştu bu şartı. Madem kendini kullanacaktı bu kız bedeli büyük olacaktı. İtiraz ederse de yine kendi istediği olmuş olacaktı. Yani her türlü Pusat'a yarayacaktı.

Kız önüne dönüp yemeye devam ederken cevapladı.

" Tamam." Dedi.

" Kralı yoracak değilim ya! "

Adamın gözleri anında kızı buldu.
O önündeki yemeğe devam ederken adam geriye yaslandı.

" Binanın tadilatı benim seçdiğim kişiler tarafından benim istediğim şekilde yapılacak."

" Tamam."

" Eğlence mekânının nasıl bir yer olacağınada ben karar vereceğim. "

" Tamam. "

Söylediği herşeyi gözü kapalı kabul eden kıza baktı.

" Neden söylediğim herşeyi onaylıyorsun? "

Öyle ya birine olsun itiraz etmeliydi.
Bu kez kız elindeki çatal bıçağı tabağın yanına bırakıp geriye yaslandı.

" Ne otel, ne mekan ikisininde çok bir önemi yok benim için. "

" O halde neden bana ortağım ol dedin? "

Gülümsedi kız.

" Sen zaten orayı istiyordun. Bende fırsat bu fırsat uyanıklık yapayım dedim."

Kızla ilgili tahminleri doğru çıkmıştı.

" Seni istiyorum ben Kral Kurtoğlu. "

****************************

Eveet camlar bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın. 🤗

 

Loading...
0%