Yeni Üyelik
3.
Bölüm

🔥S.V.K İlk bölümden alıntı

@azamet_29_2

 

" Ooo dayı oğlu nihayet."

Dedi Kıraç ceza evinin büyük kapısından çıkarken yağan yağmur yüzünden hızlı adımlarla yürüyen Pusat'a.

" Bununla geçmiş olsun."

Pusat büyük sedan araca doğru yürürken Kıraç elindeki sigarayı yere atarak siyah has deri ayakkabısının burnuyla ezip söndürdü. Koruması ve adamı Boran'ın açtığı arka kapıdan araca binerken Kıraç da diğer tarafa geçip yanına bindi. Üzerindeki yağmur damlalarını silkelerken sordu.

" Cezaevindeki otuz saatin nasıl geçti?"

" Boktan."

Dedi adam kaşları çatık hırlayarak Kıraç gibi kolları üzerindeki yağmur damlalarını silkelerken.

" Adımı kullanan o piçi bir elime geçireyim öldürmeden önce otuz saat deponun tavanına başağı asıp kum torbası diye kullanmayanı sikeyim."

" Fantazilerine hayranım. "

Diyen Kıraç, " Kara dan mı şüp..e.."

Cümlesi bir anda yarım kaldı.
Çünkü cep telefonunun sesi girmişti araya. Kıraç önce Pusat'a sonra telefonunu çıkarıp ekrana baktı.

" Daha kötüye hazır ol.
Elmas yengem arıyor. Dünden beri saymadığını bırakmadı bana. Şimdi de sıra sende."

Pusat bir Kıraç'a bir de elindeki telefona baktı. Biliyordu açmazsa, annesi sesini duymazsa, yıllardır yaşadığı İtalya'dan kalkar taa buraya gelirdi. Bu yüzden el mecbur açtı.

" Alo.
Elmas Sultan.."

Demişti ki bir anda,

" Pusaaaatt!! "

Diye cırlayan Elmas Kurtoğlunun sesi kulaklarında çınladı. Çıkan yüksek ses yüzünden Pusat telefonu kulağından uzaklaştırmak zorunda kalırken Kıraç dudaklarını birbirine bastırmış gülüyordu.

" Senin ne işin var cezaevlerinde?!
Çabuk bana bir açıklama yap!? "

" Abartma Elmas Sultan.
Küçük bir yanlış anlaşılma."

" Yanlış anlaşılma mı? Dalga mı geçiyorsunuz benimle. Babanı bilmesem neyse. Babası kılıklı! Biraz olsun rahat yok mu sizden bana? Sizin yüzünüzden ya korkudan ya stresten öleceğim beh! "

Gözlerini devirdi adam.

" Seninde dediğin gibi Sultan'ım. Derman Kurtoğlu'nun oğluyum ben. Birşey olmaz bana. Çıktım, dışardayım ve iyiyim. Şimdi acil bir işim var seni sonra arayacağım. Babama selam söyle."

Annesi Pusaat..! demişti ki adam kapattı telefonu. Sonra da Kıraç'a uzattı.

" Bu hiç iyi olmadı. Yengem sinirden yerinde zıplıyordur şimdi. Birazdan da dayım ararsa şaşırma."

" Babam aramaz. Neden girip çıktığımı biliyor. Hem annemden daha sakindir o."

" Boran eve çek koç.u.. "

Diyen Kıraç'ın cümlesini Pusat kesti.

" Eve gitmiyoruz!
Boran! Sandalcının villasına çek! "

" Sandalcının villasına mı? " Dedi direksiyondaki adam.

" Abi ne işimiz var bizim o itle."

Diye devam eden Kıraç'ın gözleri yanındaki Pusat'a döndü.

" Kıraç, sende Yaman'ı ara söyle adamları toplayıp gelsin. Villaya gelmeden yolda bize katılsınlar."

" Ne oluyor?
Yoksa senin kum torbası olacak kişi sandalcımıymış. "

" Sonra anlatırım.
Sen adamları topla. "

Kıraç aldığı emir üzere telefonu eline alırken Boran istikameti Sandalcı lakaplı adamın evine çevirdi.

Bu sırada Pusat'ın gözleri dışardaki karanlığın içinde dolaşırken histerik bir gülümseme belirdi yüzünde. Çünkü kaldığı koğuşta olanları hatırlamıştı.

*****

Dakikalar sonra büyük villanın büyük bahçesinin önünde duran araçlardan önce Pusat, sonra Pusat'ın hem en iyi adamı hem de halasının oğlu olan Kıraç.... Onların ardından yine en iyi adamları Boran ve Yaman ve on adamı daha indiler. Çiseleyen yağmur altında önce karşılarındaki evi izledi Pusat Kurtoğlu. Arkasındaki adamlara bakmadan konuştu sonra.

" Burası Sandalcının evi. Birazdan bu eve girip sandalcının kızını alacağız. "

Dediğinde bütün adamların gözü Pusat'ta ama kimse neden? Diyemedi. Sadece Kıraç...

" Dayı oğlu o piçin kızıyla ne işimiz var bizim. Kafandan geçen ne? Anlatta bilelim. Ona göre hareket edelim. "

" Kafamdan geçen şey şu!
İçeriye girmek.
Kızı almak ve çıkmak.
Hepsi bu!

Tabi hâlâ yaşıyorsa! "

Derken belindeki silahı çıkarıp mermiyi ağıza sürdü. Hiç kimse tek kelime etmedi. Yine Kıraç hariç.

" Buradan çıkınca uzun bir açıklama bekliyorum dayı oğlu."

Diyerek silahı belinden çekip arkadakilere gidiyoruz işareti verdi.
Sonuna kadar açık olan demir kapıdan içeriye girdiler. Her birinin elinde silah, parmağı tetikte gözleri bahçenin her köşesini turluyor şekilde dağıldılar bahçeye.

Daha bir dakika geçmeden karanlıkta zorlukla gördüğü şeyle ilk duran Pusat oldu. Önce yanındaki Kıraç'a sonra önünde yüz üstü yatan bedene baktı. Kıraç eğilip yerde yatan adamı kontrol etti.

" Bu adam ölmüş."

Az sonra on metre ilerden Boran'ın sesi geldi.

" Abi burada ölmüş iki kişi var. "

Diğer yandan Yaman'ın ses geldi.

" Buradakilerde ölmüş."

İki adam birbirine bakarken,

Kıraç, " Bunları biçmişler."

Dedi. Hızlı adımlarla kapının girişine yöneldiler. Biri sağ tarafa biri sol tarafa geçerken diğerleri de siper aldılar. Pusat, başıyla işaret verdiğinde hızla içeriye daldılar.

Büyük evin salonunda ışıklar açık yerde iki ceset daha vardı. Yerinde doğruldu adam, kaşları çatıldı.

" Evin her köşesini arayın. Sağ kalan kim varsa bulun! "

Derken kendisi merdivenlerde aldı soluğu. Hemen arkasında yine gölgesi Kıraç. Sanki daha önce gelmişcesine bildiği odayı hedef aldı. Kapıyı omuzlayarak girdi içeriye. Gördüğü ilk şey yerde devrilmiş tekerlekli bir sandalye, hemen yanında bir ceset daha, dağılmış bir oda ve bu odada olması gerektiği hâlde olmayan yatalak felçli bir kız.

Hızla çıktı kapıdan. Koridorda bekleyen Boran ve Yaman' la göz göze geldi.

" Abi evde sağ kalan hiç kimse yok."

Sayıklarcasına konuştu Pusat.

" Kızı alıp evde kim varsa öldürmüşler.

Çıkıyoruz!
Bu gece bu şehirde bakılmadık delik kalmayacak. O kızı bulun bana! "

 

Loading...
0%