Yeni Üyelik
8.
Bölüm

S.7 Murai ( İki yüz )

@azamet_29_2

" Servet Adnan'ı getir, kız yaralı çabuk!"

Diyerek kızın yanına gelip sırt üstü çevirdiğimde omuzunun boynuna yakın yerinde sanki köpek saldırmış gibi diş izleri gördüm.

O anda aklıma sabah gördüğüm Vampir kız geldi. O yapmış olabilirmiydi. Bana yardım ederken başka insanlara saldırıp öldürüyormuydu? Öylemiydi?

Ama bu yarada benim boynumdakinden farklı olarak birden fazla diş izi vardı. O olamazdı. Kafam karışık kızın yüzüne baktım. Ağzından burnundan kan sızıyordu. O sırada Adnan girdi kapıdan elinde çantasıyla. Hızla gelip kızın yanına diz çöktü.

" Hassiktir.
Ne olmuş bu kıza ? "

" Nerden bileyim! "

Yaraya bakarken yüzü değişti.

" Dikişlik bir yara. Burada birşey yapamam. Hemen hastaneye götürelim."

Yerimde doğrulup kızı tek hamle ile kucağıma aldım. Hızlı adımlarla evden çıkıp basamakları inip arabaya yürüdüm.

Adnan'ın açtığı kapıdan kucağımdaki kızla birlikte arka koltuğa bindim. Servet direksiyona geçerken Adnan da hemen yanına bindi.

" Hemen hastaneye çek Servet."

Servet gazı köklediğinde araç hızla hareket etti. Biz önden, adamlar arkadan olabildiğince hızlı hastaneye doğru yol alırken kucağımdaki kıza çevirdim gözlerimi.

" Saldırıya uğramış bence."

Dün sabah geldiğinde de vücudunda izler olduğunu hatırlayınca yine aynı kişileri saldırmış olabilir diye düşündüm. Yoksa başka birilerimiydi. Omuzundaki yara köpek saldırısına benziyor. Ama yüzündeki yaralar yumruk yemiş gibiydi. Ne olmuştu bu kıza? Bu kadar yara bere nasıl olmuştu anlam veremiyordum. Onu bu hale getiren bir insanmıydı bir hayvan mı. Yoksa ikisi birden mi?

Aklıma gelen şeyle kızın üzerindeki kıyafetini yukarıya doğru sıyırdım. Kaburgalarında ve karnında morluklar vardı.

" Vucudunda da darp izleri var.
Belki kırık da.."

" Hastane anlarız. " dedi Adnan.

" Servet hızlan sende! "

" Abi elimden geleni yapıyorum ama trafik izin vermiyor ki. Bu kadar oluyor."

Trafiğe ettiğim küfürler eşliğinde bir süre daha yol aldıktan sonra nihayet hastaneye geldik. Adnan önden indi.

" Oyalanma!" diyerek koşar adım içeriye girerken bende kucağımda kızla inerek arkasından yürüdüm.

İçeriye girdiğimizde acil müdahale odasının önündeki Adnan yanındaki hemşireyle konuşurken bizde odaya girdik. Arkamdan da Adnan..

Kızı yatağa bıraktım. Hızla gelen iki hemşireden biri alkollü pamukla yüzünü temizlerken diğeri Adnan ile birlikte kızın üzerindeki kıyafetlerini makasla keserek çıkardılar. Gördüğüm görüntü ile şoke oldum.
Çamaşırlarıy kalan kızın bütün vucudu çürüklerle kaplıydı.
İkinci hemşire kızın hâlâ kan sızan yarasını temizlenmeye başlarken Adnan da kızı muayene ediyordu. Tansiyonuna ve ateşine baktı. Sonra kollarına bacaklarına ve sırtına.

Hemşirelerin işi bittiğinde Adnan da kızın muayenesini bitirip üzerine bir örtü örttü.

" Nasıl, çokmu kötü?
Kırık falan varmı?"

" Anladığım kadarıyla yok.
Önce yaraya dikiş atacağım. Ardından röntgen ve MR çekelim. Kırık yada beyinde bir hasar varsa anlarız."

Hemşirenin hazırlamış olduğu iğne ve ipliği alan Adnan dikişe geçerken ben hâlâ kızı izliyor bir yandanda nasıl bu hale gelmiş olabileceğini düşünüyordum.

" Şansı varmış ki damara gelmemiş kesiler. Yoksa kan kaybından ölürdü."

Adnan dikiş attı ben izledim.
İşi bitince hemşirelerle birlikte apar topar odadan alınıp röntgen ve MR için aşağı kata götürüldü.

*****

SABAHA KARŞI

Volkan Karadağlı'nın odasından kaçarcasına çıkmış önce balkona ordan bahçeye atlayıp son olarakta koşarak bahçe duvarından atlayarak evden ayrıldım.

Peşime takılmaları ihtimaline karşı koşarak uzaklaşmaya başladım.
3 saatte geldiğim yolu 1 saatte geri dönüyordum. Yaşadığım mahalleye doğru iyice yaklaştığımda adımlarım yavaşlarken sabah olmasına az bir zaman kalmıştı.

Karanlık sokaklara girince dahada yavaşlayarak yine Melinda olmanın tadını çıkarmaya başladım. Sadece geceleri kendi bedenimde oluyordum bu yüzden kendimi özlüyordum.

Ölü bir insanın bedenini kullanmaktan hoşnut değildim.
Kollarımı kendime sararak,

" Seni özlüyorum Melinda. "

demiştimki bir anda burnuma gelen tanıdık koku ve aldığım darbeyle kenimi yerde sürüklenirken buldum.

Sersemlemiş şekilde yerde yatarken,

" Bir safkan daha mı?
Neler oluyor." diye mırıldandım.

Dünyamdaki herkes sırayla peşimemi düşüyordu. Neden ikide bir, bir safkanı beni beklerken buluyordum.

Yerimden yavaşça doğrulurken duyduğum ayak seslerinin geldiği yöne doğru baktım. Gecenin karanlığında parlayan tek bir mavi göz bana bakıyordu.

Benmi göremiyordum yoksa siyahlar içindeki beden karanlığa mı kaynamıştı. Şuan karşımdaki gerçekten tek gözü olan bir safkanmıydı.

Ağır ağır yanıma doğru yürürken hızla ayağa kalkıp geriledim. Bir bacağım ve bir kolumu geriye çekip dövüş pozisyonu aldım..

Dahada yaklaştı.
Şimdi tam karşımda ve bana bakıyordu.

Kaşlarımı çatarak diğerlerinden daha kötü görünen yüzünü inceledim
Kaşlarımı çatarak diğerlerinden daha kötü görünen yüzünü inceledim.

Yüzünün bir kısmı benim kadar normalken diğer kısmı ise bir zombiyi hatırlatıyordu.
Klasik sorumu sordum.

" Kimsin?
Sende mi avcısın?
Sende mi benim için geldin? "

Cevap vermeden bir adım daha yaklaştı. Başını yana devirerek oda beni inceledi.

Kısa bir sessizikten sonra,

" Murai...
Adım Murai.."

" Murai?
Yani iki yüzlü.
Neden bu isim acaba." dedim gülümseyerek.

Bir anda karnımda sıkı bir yumruk hissederken kendimi yerde buldum yine. Kahretsinki farkedememiştim bile.

Yediğim, nefesimi kesecek kadar güçlü olan yumruk yüzünden iki büklüm yerde kalmıştım.

Güçlü bir yumruk atmıştı.

" Safkanlardan nefret ediyorum." dedim dişlerimi arasından.

Bir süre öylece hareketsiz kaldıktan sonra nefes almaya çalışarak ellerimin ve dizlerimin üzerine kalktım.

Aynı anda yediğim tekmeyle yerden yükselerek arkamdaki duvara çarptığımda canım o kadar yanmıştıki kemiklerimin kırıldığını sanmıştım.
Güçlüydü...
Gerçekten...

Bedenim duvarın dibine düşerken gözlerim kapandı. Karanlık sokakta duyulan topuk sesleri kulaklarımda yankılanıyordu. Bu vampir kız öncekinden daha güçlüydü.

Ellerim karnımda başımı yana doğru çevirip gözlerimi açarak bana doğru gelen safkana baktım.

" Kardeşim...
Nerde?
Badly nerde Melez? "

Kardeş?
Badly?
Murai Badly 'nın kardeşimiydi.
Buraya Badly'i aramak için mi gelmişti.

Kahretsin diyerek dişlerimi sıkarak kalktım yerimden. Kardeşini öldürdüğümü duyduğunda hiç memnun olamayacaktı.

Ayakta dururken arkamdaki duvardan destek alıyordum.

" Bilmem.
Nerde acaba? "

Söylediğim cümle hoşuna gitmemiş olacakki hızla yanıma geldiğinde yumruğunu yüzümde hissettim bu kez. Yediğim yumrukla yana doğru sendelersen arka arkaya indi yumrukları. Bağırarak,

" Badly nerde?
Badly'e ne yaptın?
Konuş!
Konuş!"

Hem vuruyor hem kardeşinin nerde olduğunu soruyordu.

" Kardeşim nerde dedim sana.!
Hemen konuş iğrenç Melez.!"

Yediğim son yumrukla olduğum yere yığılırken ağzımdan ve burnumdan kanlar akıyordu.
Bununla bırakmadı. Arka arkaya ikide tekme attı karnıma. Kardeşinin sonunu öğrensin yada öğrenmesin niyeti beni öldürmekti bu açıkca belliydi.

Geriye doğru birkaç adım atan Murai nefeslenirken, yerimden kalkarak sağ kolumu duvara sol elimi dizime dayadım.

Ancak bu şekilde ayakta durabiliyordum. Ağzımda biriken kendi kanımı yere tükürerek burnumdan akan kanı dizimden kaldırdığım koluma sildim.

Sonrada yerimde doğruldum.
Zorda olsa derin bir nefes çektim ağrıyan kaburgalarıma rağmen.
Melezliğim kendi dünyamda olduğu gibi bu dünyada da başıma dert olmuştu. Sadece safkanlardan değil kendimdende nefret etmeye başlamıştım.

Öfke dolu gözlerimi Murai'ye diktim. İki elimi iki yana açtığımda gözlerini kısmış dikkatle hareketime bakıyordu. Öfkemin tetiklediği cadı güçlerim aynı anda iki avucumda birden oluşturduğum alevlerle kendini belli ederken, ellerimi yumruk yaparak hızla saldırıya geçtim.

Bana attığı yumruklar kadar güçlü değildi yumruklarım normalde. Ama alevlerle kaplanınca dahada güç kazanmıştı. Gördüğü alevler ve yediği yumruklar dikkatini dağıtırken arka arkaya saldırmaya devam ettim. Tekme ve yumruklarım peşpeşe gelirken kendine gelen safkanda yaptığı hamlelerle karşılık vermeye başladı.

Şuan birbirimize öldüresiye saldırıyor ve vuruyorduk. İkimizden biri ölmeliydi. Aramızdaki mucadele bir süre daha devam ederken, bir an...

Saniyelik diyebileceğim bir an zarfında dişlerini görmemle dikatim dağılınca üzerime atlayan Murai ve omuzumla boynumun arasında hissettiğim acı ile birlikte sırtım ve başım yerle buluştu.

Dağılan dikkatim yüzünden şuan yerde yatıyordum. Murai üzerimde ve her birinin sivri olduğunu gördüğüm dişleri etime geçmişti.

Sadece iki tanesi sivri olması gereken dişlerinin tamamı sivriydi.

" Kırma! " dedim zorlukla.

" Sen bir kırmasın.
La*et olası bir kırma."

Beni beğenmeyen Badly 'nın kardeşi benden daha aşağıydı.

" Benden daha adisin." dediğimde öfkesinin aksettiği dişleri etimi yırttı resmen.

" Aahhı! " diyerek inledim.

Kendimden daha aşağı bir mahluka yenilip elinde ölmeyecektim. O kadar güçsüz olamazdım.
Hissettiğim acıya dişlerimi sıkarak dayanırken tırnaklarımı uzattım. Avuçlarımı yeniden alevlerle sardım.
Hızla gırtlağına sapladım tırnaklarımı. Bastırırken alevlerimi arttırdım. Canını yakmayı başardığımda algıladığı acıyla dişlerini bedenimden ayırarak gerilerken, karnına dayadığım bacağımla ve bütün gücümle üzerimden geriye doğru savurdum bedenini.

Elleri boynunda ayağa kalkarken geriye sendeledi. Aynı anda bende ayağa kalktım. Bu arada onun gibi bende elimi yarama bastırıyordum. Kanıyordu..

Bu yaralı halimle onunla savaşamazdım. Hemen burdan uzaklaşmalıydım. Bütün gücümle son bir kez bağırarak ve hızla bir yumruk attım yüzünün ortasına. Murai hızla geriye düşerken bende koşarak uzaklaştım. O kendini toparlamadan gözden kaybolmalıydım.

Melinda bedenimi karanlıkta bırakarak Melda ile değiştirdim. Melda'nın bedeni benim için saklanacak bir yerdi.
Şimdi daha iyi anlamıştım. Bu beden beni safkanlardan gizliyordu. Safkanlar Melez Melinda'nın kokusunu alabilirlerken Melda olunca beni bulamıyorlardı.
O ihhiyar cadaloz eminim bunu biliyordu.

Cadaloza hesap sormayı aklımın bir köşesine not edip koşmaya devam ettim. Nihayet evimin olduğu sokağa geldiğimde ayakta zor duruyordum. Ama geçicide olsa kurtulmuştum, bu iyiydi.

Melinda olarak yaralarımın acısına dayanabiliyor olsamda Melda'nın bedeni için çok fazlaydı.
Ayakta daha ne kadar dayanırım bilmiyordum.

Evimin önüne gelip, kapıya yaslandığımda derin bir nefes alırken bedenimdeki güç tükenmişti artık.

Açtığım kapıdan içeriye girdiğimde kapıyı örtmeye bile mecalim yoktu. Odama doğru zorlukla yürürken elim boynumdaki yarada, kulaklarımdaki uğultu ve sendeleyen bedenle fazlasıyla zorlanıyordum.

Nihayet odama gelmeyi başardığımda son gücümde kapının önünde bitti. Olduğum yere yüz üstü düşerken gözlerimin kayarak kapandığını hissettim. Sonrası karanlık...

*****

Melda çekilen röntgenin ardından yatan hastaların olduğu kata getirilmiş şuan bulunduğu özel odaya alınmıştı.

2 saattir burda ve hâlâ uyuyordu.
Bense şirkete gitmekten vazgeçmiş,
odanın içinde ileri geri yürüyerek uyanmasını bekliyordum.

Bu kadarınıda olsa ona borçluydum. Çünkü bu kız iki kere bana yardıma gelmişti. Bir süreliğinede olsa ağrılarımı dindirmişti.

Az sonra odanın kapısı açıldı ve Adnan girdi içeri.
Anında yanına geldim.

" Neden uyanmıyor? "

Adnan bir süre elindeki kağıtlara göz gezdirdi önce. Sonra,

" Tahliller ve sonuçlar normal. Ama şuana kadar uyanmaması normal değil."

Diyerek kızın nabzını ve ateşini kontrol etti. Gözbebeklerine baktı.

" Bilinci hâlâ kapalı.
Vucudunda kırık, çıkık olmamakla beraber, sıyrıklar, morluklar olsada başına bir darbe almamış. Yara berede yok.

Geçirdiği korku veya travmadan olabilir diye düşünüyorum. Beyni uyanmak istemiyor olabilir.

Bir süre daha bekleyelim bakalım. Düzeleceğine ve uyanacağına eminim. Yalnız bu kız da garip birşeyler var."

" Garip bir şeyler mi?
Ne gibi?"

" Göstereyim."

Adnan kızın üzerindeki örtüyü açtı önce. Ardından pijamasını yukarıya doğru sıyırdı. Gördüğüm morluklarla sinirlerim dahada gerilirken o morlukların arasında küçük bir yara gösterdi.
Kızın göğsünün altında kaburgasındaydı.

" Şu yarayı görüyormusun? "

" Evet..."

" Bu yara toplasan 10-15 günlük bir yara. "

" Yani..
Kızın her yeri yara bere içinde. Uzun zamandır birilerinden şiddet mi görüyor demek istiyorsun."

" Tabi oda var.
Ama farklı olarak bu yara bir kurşun yarasının izi. Yakın zamanda olan bir yara."

Sinirle baktım yüzüne.

" Ne demek istediğini doğruca anlatacakmısın geçireyim mi bir tane."

" Bu kız hayatî bir noktadan vurulmuş. Ama ölmediği gibi, vücudun içinde hiç bir hasar yok."

" Nasıl yani. Kurşun izi var ama yara yok. Öylemi? "

" Öyle."

" Saçmalama lan!
Kızın derisi kurşun geçirmez olsa ki..
Öyle birşey olamaz, boynundaki yara olmazdı."

" Orasını bilmem.
Ama nasıl oldu çok merak ediyorum."

Diyerek kızın pijamasını düzeltip üzerini örttü.

" Uyandığında ilk iş bunu soracağım.

Her neyse.
Sen buradamı olacaksın? "

" Uyanana kadar burdayım."

" Tamam...
Benim başka hastalarımda var.
Uyanınca banada haber verirsin artık."

Diyerek odadan çıktı Adnan.
Adnan'ın söyledikleriyle kafamın içi harman yerine dönerken, yatağın yanındaki koltuğa oturup kızı izlemeye başladım. Hâlâ nasıl bu hale geldiğini, bunu ona kimin yada kimlerin yapabileceğini düşünüyordum.

*****

Hızlı adımlarla çıktı merdivenleri Fikret'in en sadık adamı.
Üst kata gelerek küçük oturma odasına yöneldi.

Kapının önüne geldiğinde önce kapıyı tıkladı, ardından cevabı beklemeden içeri girdi. Meral ve Fikret kapıdan giren Cengiz'e bakarken Fikret,

" Ne oldu? "

Cengiz odadaki Pelin'e baktı sessiz.
Pelin duymamalı diyordu gözleri.

Meral :
" Pelin bana su getir lütfen."

diyince Pelin anladı durumu.
Odadan çıkması gerekiyordu.

" Tamam." dedi gönülsüz.
Yerinden kalkıp odadan çıkarken göz ucuyla Cengiz'e baktı. Sonrada kapıyı çekip çıktı.

" Ne oldu lan."

" Abi Volkan bey dünkü kızın evine gitmiş. Kızı evde yaralı bulmuşlar.
Şuan hastanedelermiş."

" Kimden duydun."

" Adem mesaj attı gizlice."

" Ne olmuş kıza.
Neden yaralıymış."

" Bilmiyorlar.
Sadece bütün vücudunda darp izleri varmış..."

" Fikret ne çeviriyorsun." dedi Meral kaşları çatık.

" Anlatırım anne bi dur!

Cengiz... O kızın hafızası gelirse başımız derde girer. O gece o kurşunla ölmesi gerekirken nasıl hâlâ hayatta bilmiyorum..
Hafızası nasıl gitmiş onu hiç bilmiyorum. Tek bildiğim şey bu fırsatı değerlendirmemiz gerektiği."

" Ne yapalım abi."

" Bana birini bul."

*****

Aradan saatler geçmiş akşam üzeri olmuş ama kız hâlâ kendine gelememişti. Yerimden kalkıp kızın yanına, yatağın kenarına oturdum. Yüzünü izlerken zaman geçtikçe dahada belirgin hâle gelen morluklara baktım.

" Ne zaman uyanacaksın?
Uyan ve sana bunu kim yaptı söyle.
Söyleki hesabını sorayım."

dediğim sırada kapı açıldı. Elinde malzemelerle hemşire girdi içeri.

" Pansuman saati." dedikten sonra kızın yanına gelerek pijamasının düğmelerini açtı. Yakasını omuzuna kadar sıyırıp ardından bantları yavaşça kaldırıp bandajı çıkardığında birden yüzünde beliren ifade dikkatimi çekti.

" Ne oldu? "

Yarayı görebilmek için üzerine doğru eğilerek bakarken hemşire,

" İnanılmaz...
Çok hızlı kaynamış dikişler."

Yarayı incelerken,
" Neyden bahsediyorsunuz siz? " Dedim

" Dikişler çok hızlı kaynamış. Bu yaranın bu hale gelmesi normalde 3 günü bulurdu..

Doktor beyin bunu görmesi lazım."

diyerek kapıya yönelirken kızın gözlerini açtığını gördüm. Geriye çekilirken,

" Melda! " Dedim.

Ama saniyeler içinde geri kapandı. Bilinci yeniden gitti.

" Neden böyle oluyordu."

Az sonra Adnan ve hemşire geri geldiler. Adnan meraklı şekilde soluğu kızın yanında alarak yarayı kontrol etti.

" Doğruymuş.
Çok ilginç. İnanılmaz."

" Az önce kendine geldi ama yeniden gitti bilinci. "

Eli çenesinde kıza bakarken,

" Bu kız hiç normal değil ve nedenini anlayamıyorum. Hemşire hanım yarayı pansuman edip kapatın."

O an aklıma gelen şeyle Adnan'a baktım.

" Adnan, bu kız benim ağrılarımı nasıl kestiyse kendinide iyileştirebiliyor belkide."

" Hı! Eveet! Olabilir bak.
Şimdi dahada merak ettim. Ama kendine gelene kadar beklemek zorundayız."

&

Melda'yı buraya getireli 2 gün olmuş, 48 saattir sadece bir kere gözünü açmış saniyeler sonra yine kapanmıştı.

Boynundakinden başka bir yarası yokken sürekli uyumasına hâlâ bir anlam veremiyordum.

" Adnan tekrar MR çekelim.
Belkide beyninde bir problem var ama siz anlamadınız."

" Biz anlamadık diyelim cihazda mı anlamadı. Görüntüler temiz işte.

İşin varsa sen git. Ben burdayım, adamlarında burda."

Evet ayağa kalktığımdan beri hâlâ şirkete gidememiştim.
Şimdi gidip akşam tekrar gelirim diye düşünürken Melda'nın kıpırdadığını görünce anında yanına geldik.

Adnan:

" Melda..." Dedi.

" Melda beni duyuyormusun? "

Kız gözlerini aralayarak bakışlarını bize çevirdi. Ama bir kaç saniye sonra yeniden kapandı gözleri.

" Hay böyle işe! "

Yanımdaki Adnan'ın yakasından tuttum.

" Adnan git başka doktorlarla da konuş! Uyandırın şu kızı. "

Diyerek sinirle çıktım odadan.

" Adem, Turgut.
İkiniz burda kalın.
Kızın başına bir iş gelirse gebertirim ikinizide. "

" Tamam abi."

" Servet, şirkete gidiyoruz."

" Tamam abi."

*****

Volkan kontrolü dışında ilerleyen durum yüzünden oldukça sinirliydi.
Sonunda adamlarını kızın yanında bırakıp şirkete gitmek üzere binadan çıkar çıkmaz elini cebine atarak paketini çıkardı.

Canının sıkıntısından başı tutmuştu. Paketten bir dal sigara alıp dudağına bıraktığında Servet'in elindeki yanan çakmak anında sigaranın ucundaydı.

Yanan sigaradan derin bir nefes çekerek havaya doğru üfledi adam. Ardından hazır bekleyen aracına binerek şirkete gitmek üzere hareket ettiler.

Volkan şirkete doğru giderken bilmediği bir şey vardı. Şuan hastanede bir kişi zamanı ve ortamı kollayarak harekete geçeceği anı bekliyordu.

Akşam olmuş nöbetçi hemşireler yer değiştirdiğinde beklediği an gelen kadın , hemşire odasına girerek üzerine giyinme odasından aldığı hemşire formasını giyerek kızın olduğu kata geldi.

Eline yine hemşire odasından aldığı pansuman malzemelerini alıp kızın olduğu odanın önüne geldiğinde

" Pansuman saati." Dedi.

Adem ve Turgut birbirlerine baktıktan sonra Adem başıyla geç işareti yaptığında kızda rahatca içeri girdi.

Ağır adımlarla yatağın yanına kadar geldi ve durdu. Elimdekileri yavaşça masaya bıraktı. Dahada yaklaştı kıza.
Bir süre yüzünü izledikten sonra eğilerek kulağına doğru fısıldadı.

" Merhaba tatlım.
Ölmek için güzel bir akşam değilmi? "

Kızın başının altındaki yastığı yavaşça çekip alarak iki eliyle sıkıca kavradı.
Ardından kızın yüzüne kapatarak üzerine bastırdı.

*****************************

Evet bölüm sonu canlarım.
Gelecek bölümde görüşmek üzere.

 

 

Loading...
0%