@azamet_29_2
|
Akşam yemeği saati gelmiş ayak üstü atıştıran anne babamı ve Erman'ı zorla salona getirip karşılarına oturmuştum. " Anne baba. Ben düşündüm! Ben Türkiye'ye gitmeye ve yerleşmeye karar verdim. Annem, " Neeh?" Derken Erman ergeni holey!!Dediğinde kalkıp bir tane patlatasım geldi ağzına. Anneme nazaran babam sakindi. Başı önünde düşünceli şekilde yere bakıyordu. " Neden böyle bir karar aldım küçük hanım." Diye sordu. " Baba ben oraları gördüm. Orada yaşayan insanları gördüm. Kalplerini gördüm. Babaanneme hak verirken onun için bin kat daha üzüldüm. Zavallı babaannem resmen zindan hayatı yaşamış burada. Özlem çekerek yavaş yavaş ölmüş kadıncağız. Ben öyle olmak istemiyorum. Burada nefes alamadığımı hissederken kalan hayatımı burada getiremeyeceğime karar verdim. İzin vermeseniz bile gideceğim. İzin verin ki gönül rahatlığıyla gideyim. " " Olmaz!!" Dedi annem. " Gitsin bırakın." Dedi Erman. " Git kızım." Dedi babam. " Sen haklıydın. Hem yaz ayında gelecek bir yerimiz olur. Bahçedeki dut ağacı hâlâ duruyorsa tut toplarız. Çok özledim o dutların tadını." " Duruyor baba. Hâlâ duruyor. Kocaman olmuş." Dediğimde günler öncesinde gördüğüm o rüya geldi aklıma. O büyük dut ağacının altında babaannemle birlikteydim. Son olarak elimi tutmuş elimin üzerine başka bir el koymuştu ve bana nasibin seni burada bekliyor demişti. O an aklıma yine Mehmet geldi. Sonra, Büyük konuşmayacaksın Alânur hanım. Diyişi. Büyük konuşmayacaksın Alânur dedim kendi kendime. Hani sittin sene gitmeyecektin oraya. Kendi kendime bir kahkaha attım. Dedim gülerek. " Ne zaman gideceksin." " Hemen yarın. " Tamam. O an ilk defa babamla aramda sıcak birşeyler hissettim. " Sağol baba." Diyerek heyecanla odama koştum. Gülümseyerek aldığım salı sırt çantama bıraktım. Sonra devam ettim toplanmaya. Banyoda ki özel eşyalarıma kadar herşeyi alıp valizlere yerleştirdim. Son olarak sırt çantamı da hazırlayıp kapının önüne bıraktım. Hemen ardından da internetten kendime Sabah en erken saate uçak bileti ayırttığım. ***** Saatler sonra yine sabah ezanıyla uyandım. Zirvedeki heyecanım yüzünden gece doğru düzgün uyuyamamıştım ama dinç kalkmıştım. Yerimden kalkıp hızla banyoda aldım soluğu. Rutin işlerimi bitirip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kurulanıp çıktım. Akşamdan hazırladığım kıyafetlerimi giydikten sonra sırt çantamı sırtıma takıp montumu ve valizlerime iki elime aldım. Hızlı adımlarla salona indiğimde babam beni bekliyordu. " Kahvaltı yap çıkalım." " Kahvaltıya gerek yok baba. Uçakta yerim. Hadi gidelim. " İşe giden annem ve okula gideceği için üzgün olan Erman ile ayak üstü vedalaştık. " Oralarda başına bela açma Aaall! " Dedi annem son uyarısını vererek ve çıktık. Valizleri arabanın bagajına atıp sırt çantam elimde ön koltuğa bindim. Babam da direksiyona geçti ve az sonra havalimanına doğru hareket ettik. & Yarım saat kadar sonra geldiğimiz hava limanında uygun bir yere park edip babamla birlikte içeriye girdim. Yolcu işlemlerinden sonra bekleme salonuna geçerken babamlada vedalaştık. Zira ise geç kalıyordu. Sıkı sıkı sarıldı ilk kez. " Her gün arayacaksın tamam mı? " " Tamam söz. Babamdan ayrıldıktan 15 dakika sonra yolcu anonsuyla yolcu köprüsü'ne yöneldim hızlı adımlarla uçağa geçip ayırttım koltuğa oturdum. Hareket eden uçakla gözlerimi kapattım. Yolun bir an önce bitmesini ve o eski mahalleye yeniden dönmeyi sabırsızlıkla bekliyordum. ***** Beş dakikada bir saate bakarak geçen, daha doğrusu zor geçen saatin ardından nihayet iniş yapmıştık. Dış hatlardan çıkıp gördüğüm ilk taksiye el uzattım yine heyecanlı şekilde. Gelen taksi önümde durdu. Şoför inip Valizlerimi bagaja koyarken bende arka koltuğa geçip oturdum. Şoför yeniden direksiyona geçti. " Nereye efendim." Adını zor hatırladığım mahallenin yeni adını ve semti söyledim.. Hareket ettik. Yol boyunca gördüğüm son rüyayı tekrar tekrar hatırladım. Babaannem bana bir mesaj veriyordu bunu biliyordum. Ve bu mesajın Mehmet ile ilgili olduğunu hissediyordum. Çantamdan evdeyken koyduğum şalı çıkarıp başımın üzerine örttüm. Elif'in yaptığı gibi. Ardın başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım yine. Ne kadar sürdü yol bilmiyorum ama şoförün, " Buradan ne tarafa." Dediği noktada açtım gözlerimi. Burası ilk gün geldiğimiz ve durduğumuz noktaydı. Başımı puslu havaya kaldırıp gülümsedim. Kar atıştırıyordu yine. " Devam edin." Dedim sadece bir kaç günlük anılar bir bir gözümün önünden geçerken. Yokuşu çıktı taksi. Babaannemin evinin önünde durdu. Önden ben indim, arkadan şoför... Valizlerimi bagajdan çıkarıp kapının önüne bıraktı. Teşekkür edip ücretini vererek yolladım taksiyi. Araç geri geri giderken başımı kaldırıp gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Yağmaya devam eden karı izledim bir süre. Ardından demir kapıya döndüm. Babaanne ben yine geldim. Bu kez kalmaya geldim. Kabul edecek misin beni. Dedim kilidi açarak. Aşağı inen merdivenleri valizlerle zorda olsa inip iç kapıya kadar geldim. Geri dönüp demir kapıyı kilitledim. Yeniden aşağıya indim. Ama bahçeye açılan kapıyı açık görmek beklediğim bir şey değildi. O an bir korku hissettim içimde. Eve birileri mi girmişti? Sırt çantamı önüme alıp içinden her zaman yanımda taşıdığım biber gazını çıkardım. Temkinli adımlarla yürüyüp bahçeye açılan kapının önüne gelip başımı dışarıya doğru uzattım. Bahçenin ortasında karların arasında, dut ağacının dibinde, başını gökyüzüne çevirmiş yağan karı izleyen Mehmet'i görmek beklediğim son şey bile değildi. Şuan bir hırsız görmeyi daha fazla bekliyordum açıkçası. Yerimde doğrulup yavaşça çıktım kapıdan. Onun gibi gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. Kar lapa lapa yağmaya başlamıştı. Yeniden Mehmet'e döndüm. " Seni üçkağıtçı. " Duyduğu sesimle bir anda bana döndü. Kocaman açılan gözleri gözlerimde dondu kaldı. Evimin yedek anahtarlarını mı aldın? Yoksa Ali'ye mi açtırdın kapıyı. Dedim elimdekini kenara bırakırken. Hızlıca attığı iki adımda yanıma geldi. " A-Alânur. " " Evet Alânur. Yüzünde bir gülümseme belirdi. " Babaannem aramızı yapmaya çalışıyor galiba." Dedim elimi alnıma bastırarak. " Alânur!" Dedi. " Desemm... Seni ilk gördüğüm gün mavilerin beni benden aldı desem... Senden etkilendim desem... Kıyıpta ikinci kere bakamadım, başım önümde gezdim desem... Gel bana eş, yoluma yoldaş ol desem... Gönlümün efendisi ol desem.." " Mehmet! " Dedim bakışlarıyla ısınan kalbimi dinleyerek " Desemm... Sen öğret desem... Sevginle saygınla sen öğret desem... Abdest almayı, namaz kılmayı sen öğret desem... Allah'ın huzuruna elimden tutup sen çıkart desem... Beraber cemaat olalım desem... Eş olmayı sen öğret desemm..." Aynı anda, OLUR DERİM. Dedik. Soğuk ellerimi sıcak ellerinin arasına aldı. " Alânur. Allah'ı emri peygamberimizin kavliyle benimle evlenir misin? " " Evet evlenirim. " Lapa lapa yağan kar altındaki bir dut ağacının dibinde birleşti iki güzel kalp. Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine. ❤️❤️Bu arada buraya küçük bir not bırakayım canlarım. Bu hikayedeki bu ev ve üç çeşit dut veren ağaç gerçekten var. Ve bizzat yedim.❤️❤️
|
0% |