Yeni Üyelik
29.
Bölüm

💎Y.E 28 Benim olan💎

@azamet_29_2

💎💎💎

" Be-Ben bi- birini. öldürdümm..."

" Ne?" Dedi Sefa benim gibi şaşırarak.

" Birinimi öldürmüş.? "

Kaşlarım çatık sordum.

" Ne diyorsun Elmas? Kim?
Kimi öldürdün? "

Cevap veremediği gibi, kayan gözlerini gördüm. Bilinci gidiyordu. Yine hipotermi geçiriyor diye düşündüm. Başka bir açıklama bulamadım bu haline.

" Sedat klimayı fulle.
Bas şu gaza da!"

" Tamam abi. Az kaldı zaten."

Elmas'ın hâlâ titreyen bedenine sarılıp kendime çekip göğsüme bastırdım. Elimle sırtını ve kollarını ovarak kan akışını sağlamaya çalıştım yol boyunca. Nihayet hastaneye geldiğimizde acil girişinde gelip durduk. İdris ve ekibi kapının önünde bizi bekliyordu. Kucağımda Elmas'la inip sedyeye bıraktım hemen. Beklemeden hızla içeriye alınırken koşar adım peşinden yürüdüm.

İdris,

" Ne oldi nesu var."

" Bilmiyorum bu halde buldum. Çok üşümüş. Islak ve titriyordu. Daha önceki gibiydi hâli."

Ben bunu söylerken bile titremesi devam ediyordu.
Acil müdahale odasına girer girmez müdahale edildi. İçerde bekleyen hemşire hemen ısıtıcıları açarak Elmas'ın yanına çekerken İdris üzerindeki ceketi alıp bana attıktan sonra hemşire ile birlikte makaslarla üzerinde ıslak olan ne varsa keserek çıkamaya başladılar.

İlk çıkan kanlı gömleği olduğunda kolundaki kurşun yarasını görünce şok şekilde baktım koluna. Aracın içinde farketmemiştim. Ne olmuş, nasıl olmuştu bu yara. Üzerindeki kan kendininmiydi başka birinin daha mı kanı vardı. Hemşirelerden biri koluna damar yolu açarken diğeri üzerine bir örtü örttü. Serum takıp ilaç verilirken farkettim boynunu. Damarlarımdaki kanın alev aldığını hissettim o an. Öfkeyle baktım mor parmak izlerine.

Kimdi? Kim yapmıştı bunu. Ardından boynundaki ve çenesindeki kesiği gördüm. Bu kız bu gece ne yaşamıştı böyle.

İdris ve diğer hemşire ıslak pantolonunu çıkardığında bu kez bacağındaki büyük morluğu gördüm. Ellerimi saçlarıma geçirdim.

" Ne oluyor lan!
Ne olmuş bu kıza." dedim öfkeyle ileri geri yürüyerek.

Bütün kıyafetleri çıkınca hızla folyo ile sarıp üzerine örtü birde battaniye örtüler. Ancak ondan sonra geçti İdris muayeneye. Önce vücut ısısına baktılar. Düşük. Dedi hemşire kız. Tansiyonuna baktı diğer hemşire. Çok düşük. Dedi. Bedeni iflas etmiş gibiydi.

İdris bir ilaç adı söyledi. Hemşire hemen dolaba yönelip aldığı ilacı hazırlayarak seruma ekledi. Ardından örtünün altındaki kolunu çıkararak göğsünün üzerine bıraktı İdris. Kolumdaki yarayı muayene etti.

" Kurşun yarasu bu. "

Kanayan yeri ve yırtılan etini görünce sol yanımda bir yanma hissettim.

" Derun siyirmuş. Dikiş gereklu."

Hemşirelerden biri hemen eldiven takıp iğne, iplik hazırlarken İdris elindeki kanlı eldivenlerini yenileriyle değiştirip kolundaki yarayı alkolle temizledikten sonra hemşirenin getirdiği iğneyle dikişe geçti.
O iğne Elmas'ın etine battıkça kendi etimde hissettim.

İdris dikişe devam ettikçe resmen kudurdum. Yerimde duramıyor, ileri geri yürüyerek ne olmuş olabileceğini anlamaya çalışıp kafamda senaryolar yazıyordum. Ama hiç biri iyi şeyler değildi.
Bu sırada hemşireler sık sık Elmas'ın vücut ısısına ve tansiyonuna bakıyorlardı. On beş dakika kadar sonra dikiş işi bitmiş İdris bandaj yaparken hemşirenin sesini duyduk. Vücut ısısı normale dönmeye başladı. Tansiyonu da dedi diğeri.

Derin bir nefes alırken rahatladığımı hissettim. İdris işi bitince yerinde doğruldu.

" Atlattu benca."

Dedikten sonra Elmas'ın kolunu yavaşça örtünün altına koyarak üzerini örttü. Bir adım geriledi.

" Şimdu!
Yuzune ve boynuna bakilirsa bu kiz saldiriya uğramuş uşak. Boğazindaki parumak izi ve piçak izi haklu olduğumi söylüyor."

Bacağının üzerindeki örtüyü yandan açarak baldırındaki büyük morluğa bakıp eliyle bastırarak muayene ederken,

" Pu morluk çarpmadan yâda duşmeden dolai olabilur. Doku ezilmasi gibi görünüyor. Biraz toparlasun röntgen çekeruz."

Söylediklerini dinlerken yaklaşıp elimi kendinden bir haber uyuyan ama hâlâ az da olsa titrediğini gördüğüm Elmas'ın çenesinin altına koyarak biraz kaldırdım. Parmak ucumla boynundaki parmak izlerine dokundum. Ardından da bıçak izlerine.

Parmak izlerinin dördü Elmas'ın sağ tarafındaydı. Bıçak izleri ise Elmas'ın sol tarafına geliyordu. O halde saldıran kişi önden saldırmış sol elini Elmas'ın boğazına basarken sağ elindeki bıçağı gırtlağına bastırarak dayamıştı.

" Bu izleri yapanı bulduğumda o elini kesmeyeni sikeyim." Dedim hırlayarak.

Hâlâ tam olarak ne olduğunu bilmiyorduk ve öğrenmek için onun uyanmasını beklemek zorundaydık. Ama aklıma gelen şeyler kanımı öfke ateşiyle harmanlayarak kaynatmaya, geçtiği bütün damarlarımı yakmaya yetiyordu.

Gözlerimi Elmas'tan ayırıp İdris'e döndüm. Şimdi ne yapıyoruz.

" Yukaridaki odaya alalum dinlensun. Kendune gelunce konuşuruz. "

" Tamam." Dedim.

Elmas odaya çıkarken dışarda bekleyen Sefa ve diğerlerinin yanına gelip,

" Murat sen eve dön. Derya meraklanmasın."

" Yapacağım bir şey varsa kalabilirim abi."

" Yok koçum.
Sen Derya'nın yanına git."

" Tamam abi."

" Sefa sen Sedat'la burda kal. Bana gerekebilirsiniz? "

" Abi kıza ne olmuş?" Dedi Sefa.

Kaşlarım çatılırken,

" İdris saldırıya uğramış olabilir diyor. Biri yada birileri öldürmeye çalışmış sanki. Boynunda parmak izleri ve bıçak izi var "

" Saldırı mı? " Diyen Batur'a döndüm.

" Evet Batur. O yüzden kafeden başlayarak o bölgedeki bütün kamera, güvenlik ve mobese görüntülerini ne varsa hepsini toplayacaksınız."

" Tamam abi."

Murat ve Batur giderken bizde Elmas'ın olduğu odaya çıktık.

💎💎💎

Dün gece Elmas odaya alındıktan sonra arkadaşlarını arayıp elmas'ı bulduğumu iyi olduğunu bu geceyi benim yanımda geçireceğini söylemiştim.

Olanları anlatsaydım gece gece korkuyla soluğu hastanede alacaklardı. Bu yüzden sabah Elmas'la konuşur sonra haber veririm diye düşündüm.

&

Sabaha kadar uyumadan odanın içinde ileri geri yürüyüp sürekli düşündüm durdum. Çünkü aklıma gelenlerin sınırı yoktu. Şerefsiz bir piçin ona dokunduğunu ona saldırdığını canını yaktığını düşündükçe delirecek gibi oluyordum. Gibisi fazlaydı aslında, deliriyordum.

Kolumdaki saate çevirdim gözlerimi. Dokuza geliyordu. Bir saat önce İdris gelip Elmas'ı kontrol ederek daha iyi olduğunu söylemişti.

" Neden uyanmıyor? "

Dediğimde,

" Endişe etme. Geçirdiği şok yüzünden uyuyor. Kısa süre sonra uyanacaktır."

Demişti sadece. Sonrada tekrar geleceğini söyleyerek diğer hastalarını kontrole girmişti. Dünden beri Batur'dan da bir haber çıkmamıştı. Demek ki birşey bulamamıştı. Yani hâlâ elimiz boştu. Elmas bir uyansa, bir konuşsa ne olduğunu bir anlatsa bir yerlerden başlar o piçi bulup lime lime ederdim. Ama bir türlü uyanmıyordu.
O yüzden sabırsızca uyanmasını bekliyordum sadece.

Yatağın yanına gelip kenarına oturarak elimi elinin üzerine koyarken kolundaki sargıya baktım. Canı çok yanıyor muydu. Hissediyormuydu. Şuan uyuduğu için hissetmiyordu büyük ihtimalle. Ama uyanınca hissedecekti.

" Uyan artık Karakız.
Ömrümü yedin.
Sessiz, suskun haline alışık değilim."

Ardından kulağına doğru eğilerek fısıldadım.

" Senin yüzünden huylarım değişiyor."

Derken kapı tıkladı. Elini bırakıp ayağa kalktım. Gelen Sefa ve Sedat'tı. Sefa'nın elinde kahve vardı. Bana doğru uzatırken,

" Abi! " Dedi.

" Söyle. "

" Aşağıda Erzurumlu'yu gördük.
Geceden beri burdalarmış."

" Neden?
Toplantıdan sonra sattıklarını içip intihar mı etmiş."

" Şımarık kardeşini yaralamışlar."

" Kardeşi de kendi gibi şerefsizin teki. Kimbilir ne bok yedide deldiler.
Gebersin piç."

" Senin burda olduğunu duyunca bir ara gelip geçmiş olsun derim dedi."

" İstemez siktirsin gitsin."

O anda Elmas'ın sesini duydum.

" De- Derman..."

Duyduğum adımla anında Elmas'a döndüm. Nihayet uyanmıştı.

" Sefa hemen İdris'i çağır gelsin "

Sefa ve Sedat odadan çıkarken elimdeki kahveyi bırakıp tekrardan yanına oturdum.

" Nasılsın deli?
Daha iyimisin?
Üşüyor musun?"

Sorularıma cevap vermek yerine, gözleri irice açıldı. Başını iki yana salladı.

" Be-ben birini öldürdüm."

Gözleri yine doldu.
Derin bir nefes alıp verdim.

" Saçma sapan konuşma!
Sen birini öldürmezsin.
Ne boyun ne gücün yeter. Senin kafan karışmış olmalı.
Ne olduğunu doğru düzgün anlat şimdi bana. Boynunda parmak ve bıçak izi var. Sana saldıran, yaralayan kim? Yüzünü görmüş olmalısın.
Kimdi o sikik piç. Kimi öldürdüğünü sanıyorsun?
Söyle! Söyle ki derisini yüzeyim!"

Dedim dişlerimi sıkarak. O sırada gözlerini kendi üzerinde ve sargılı kolunda gezdirdi. Sonrada boşlukta. Düşünüyordu.

" Hatırlamıyorum.
Tek hatırladığım.."

Dedi ellerini havaya kaldırarak.

" Ellerimdeki kan ve önümde yatan biri o kadar. Ne oldu nasıl oldu hiç bir şey hatırlayamıyorum."

" Olay ânunun şoku ila küçuk bir anu kaybu yaşıyorsun."

Odaya giren İdris'e baka kaldık.

" O ne demek Lan?! "

" Duyulan şiddetlu korkuyla oluşan bir şok ve küçuk bir hafuza kaybu. Ama sadece o ânu haturlamai. Geçucu bir durum."

" Ben bir katilim. Ama hatırlayamıyorum." Diyerek tavana bakan Elmas'a döndüm.

" Saçmalamayı kes Elmas."

İdris girdi araya.

" Once bi sakiun ol uşak tamam mu? Derun bir nefas al ve ver."

İdrisin dediğini ellerini saçına geçirerek yaptı.
Derin bir nefes alıp verdi.

" Belkude sen öyle sanayisın.
Zihnunu biraz zorla. Birimu saldurdu sağa. Yoksa başka bir şeymu oldi?"

Elmas gözlerini kapatarak biraz düşündü.

" Hatırlamıyorum.
Kim di neden o haldeydik hatırlamıyorum. Yüzünü göremiyordum. Ga-galiba yanının üstünde yatıyordu. "

Derken nefesinin hızlandığını duyuyordum. Yumruklarını sıktı.

" Tamam saakin.
Şoöyle yapalum. O anu hatilamayusun. "

Dedi İdris elini koluna koyup Elmas'ı sakin tutmaya çalışarak.

" Peki oncesunde veya sonrasunda.
Her hangi biır şey."

Gözlerini kısarak yeniden tavana çevirdi Elmas. Bir süre öyle kaldı. Bense sabrım sınırlarımda geziyor sıktığım yumruklarımla en ufak bir ipucu bekliyordum. Az sonra,

" Karanlık, her yer karanlıktı. Ellerimde kan vardı. Önümde bir adam yerde yatıyordu..

Çok korktuğumu hatırlıyorum. Donup kalmıştım. Kıpırdayamadım. Sonra bir araba sesi duydum.

Arkamı dönüp baktığımda sokak lambasının ışığıyla arabadan inen birini gördüm."

" Çok guzel.
Kim, kimi gördun nasul biru. Hatirlamaya çaluş."

" Siyah saçları vardı ama çok kısa. Neredeyse kel gibi. Silahı vardı. Bana çevirdi. Yerde yatan adamın arkadaşıydı galiba. Üzerime doğru gelirken dahada korktum. Koşarak kaçmaya başladım. Arkamdan ateş etti.
Kolum..."

Dedi eli koluna giderken. Duraksaya duraksaya konuşuyordu.

" Koluma geldi kurşun. Düştüm. Ellerim ve dizlerimin acıdığını hatırlıyorum. Ama kalkıp koşmaya devam ettim. Peşimden geldiğini düşünüyordum.
Caddeye gelince durmadım koşarak karşıya geçmek istedim. Ama... Bir araba çarptı galiba tam hatırlamıyorum..

Bir anda kendimi ıslak yerde yatarken buldum. Bacağım...
Bacağım çok acıyordu."

Yumruklarımı daha da sıkarken bacağındaki büyük morluğun sebebini de öğrenmiş olmuştum.

" Sonra...
Sonrada seni gördüm.

Bir dakika! "

Dedi aklı başına yeni geldiği belli şekilde bakarak. Bir anda yatakta doğruldu.

" Ne yapıyorsun yat yerine."

Önce etrafa sonra bana sonra İdris'e baktı.

" Ben. Ben hastanedeyim.

Ne zamandır burdayım. Kızlar..
Kızlar meraktan ölmüştür. Hassiktir...
Polise gitmiş bile olabilirler."

Sonra bir anda durdu. Kendini geriye bıraktı.

" Birşey farketmez. Koduğumun şanssızlığı sonunda level atladı.
Artık bir katilim."

Ellerini yüzüne götürüp gözlerini ve alnını oluşturdu.

" Ne yaptım ben? "

Hızla yerimde doğrulup ayağa kalktım. Elmas'ın anlattıkları sinirlerimi daha da bozmuştu.

Hiçbir şey hatırlamamasına mı yoksa katilim diyip durmasına mı kudursam bilemedim. Bunu hiç beklemiyordum.

Şimdi ne yapmam gerek diye düşündüm, düşündüm, düşündüm. Ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Sonunda Batur'u aramaya karar verdim.

Hızla cebimden telefonumu çıkarıp aradım.
Kamera görüntüsü bulduysa oradan yola çıkabilirdik.
İkinci çalışta açıldı telefon.

" Alo Batur buldun mu bir şey? "

" Hiç birşey yok abi. Ne mobese ne güvenlik kamerası. Elde var sıfır. "

" Hay sikeyim ben böyle işi. Devam et belki birşey çıkar." Diyerek kapattım.

" Telefonum nerede? "

Diyen Elmas'a döndüm. Sonra İdris'e baktım.

" Üzerinden bir şey çikmadu."

" Kim bilir nerde? "

Diyerek Elmas'ın telefonunu aradım. Çalmıyordu bile. Dün gece nerde kaybolduysa ya şarjı bitmişti yada çoktan birileri bulup iç etmişti.

" Kızları aramam lazım."

Diyerek yerinden kalktı.

" Bana kıyafet getirsinler."

💎💎💎

ELMAS'TAN

Derman yaslandığı camın önünde, ben yatağımda oturmuş Sefa kapının yanında yarım saattir odada çaprazlama şekilde yürüyen Sevgi ve İlknur'u izliyorduk. Geldiklerinde olan biten herşeyi onlara da anlatmıştık. Tabi duyduklarıyla deliye döndüler. Sevgi,

" İnanamıyorum!
Buna gerçekten inanamıyorum! Nasıl oldu, nasıl bu kadar büyük bir belanın içinde buldun kendini!

Bela konusunda kendiyle yarışan tek insansın Elmas! Dahası nasıl hiçbir şey hatırlamıyorsun anlayamıyorum."

İlknur girdi araya.

" Yok! Yok bu mümkün değil!
Senin birini öldürebileceğine hayatta inanmam. Sen kesin bir yerlerde düşüp kafanı falan çarptın. Yada aklını kaçırdın. Açık açık ben birini öldürdüm demen başka türlü açıklanamaz."

Başımı önüme eğerken zorlukla yutkundum. Ellerimi saçlarıma geçirerek köklerine asılırken gözlerimi kapatarak tekrar tekrar düşünmeye çalıştım. Ama hatırlamıyordum. Kahretsin ki söylediklerimin dışında tek bir kare hatırlayamıyordum.

Sevgi aniden durup yanıma geldi. Kollarımdan tutarak kendine bakmamı sağladı. Gözleri boynundaki parmak ve bıçak izlerinde,

" İyi düşün Elmas! Düşün. Bir yerde bir yanlış olmalı.
Elmas...
Ben birini öldürdüm demek o kadar kolay mı? Hapse girmesi var bu işin. Çalıştır şu beynini."

" Hatırlamıyorum Sevgi! Düşünüyorum düşünüyorum ama hiç bir şey yok!
Bir yerde bir kopukluk var anlamıyorum çalışmıyor siktiğimin beyni. Basmıyor işte! Ben çok mu meraklıyım? "

İlknur hızla gelip Sevgi'yi kenara iterek omuzlarından tutup gözlerime dikti gözlerini.

" Öldürdüğün adam nerede o zaman. Polis neden hâlâ seni bulamadı."

Sefa'nın sesini duydum. Gözleri Derman'da,

" Zekice bir soru." Dedi.

Derman'a baktım. Elleri çenesinde hâlâ düşünüyordu.
İlknur yeniden konuşmaya başladı.

" Elmas şimdi sakince konsantre ol. Akşama geri dön. Evden çıktıktan sonra ne yaptın bir bir anlatmaya başla."

Gözlerimi İlknur'un gözlerine çevirdim o anda Sevgi,

" Yok artık.
Akşamdan sonraki olan her şeyi unuttum deme sakın! "

Diyince beynimin içinde bir baskı hissettim.

Derman bulunduğu yerden kalkıp hızlı adımlarla yanıma gelip dikildi. Kendimi sorgu odasında gibi hissetmeye başlarken kollarını göğsünde birleştirerek,

"İlknur haklı." Dedi.

En başa dönelim. Dünden beri olay anına takıldık kaldık. Baştan hatırlamaya çalış. Evden çıktığın andan itibaren her şeyi bir bir anlat nereye kadar hatırlıyorsun görelim.
Bir bir yüzlerine baktım sırayla.

" Siz böyle tepemden bakarken hiçbir şey gelmiyor aklıma gidin kenara oturun bi ya! "

Her biri sinirle yüzüme baktıktan sonra kızlar karşıya geçip koltuğa oturdular ama Derman hâlâ yanımda ve tepemden bana bakıyordu. Gitmeye de niyeti yoktu.

Gözlerimi kapatıp parmaklarım birbirine geçirerek düşünmeye başladım. Ardından kapalı gözlerle zihnime gelen görüntüleri bir bir anlatmaya başladım.

" İlknur'la vedalaşıp evden çıktım.
Hızlı hızlı indim basamakları. Binadan çıkıp şemsiyemi açtım ve otobüs durağına doğru koştur koştur indim.
Yarım saat falan sonraydı kafeye geldim. İçeriye girdiğimde Cevahir abi ile karşılaştım. Konuştuk. Süslenen yere ve masaya baktım. Hatta dalga geçtik sünnet düğünü gibi diye.
Sonra hazırlanıp gitarımla birlikte küçük sahneye gelip oturdum. Kısa süre sonra da parti sahipleri girdi kapıdan.
Hafiften çalmaya başladım. Aradan bir süre daha geçince ikinci bir grup daha geldi 3 kişiydiler. İki erkek biri kızdı. Kız ve erkeklerden biri sevgiliydi sanırım, çünkü koluna yapışmıştı. Ama yüzünü incelemedim. "

Sustum..

" Evet başka, bu kadar mı?
Sadece bu kadar mı hatırlıyorsun? "

" Sevgi Allah aşkına. Zaten kafamın içi darma duman. Sende sıkıştırma ne olur. "

Ellerimi yumruk yapıp kafama vura vura,

" Yemin ediyorum başıma ağrılar girdi artık. Hani polis alsın götürsün diyeceğim, o kadar yani."

Aniden bileklerimi tuttu Derman.

" Yok öyle yağma. Bu işi çözene kadar kimsenin seni bir yere götürmesine izin vermem."

Gözlerim bana bakan mavi gözlerini buldu.

" Hiç kimse beni senin birini öldürdüğüne inandıramaz. Şimdi anlatmaya devam et."

Burnumun direği sızlarken gözlerimin dolduğunu hissettim. Hem Derman'ın hem de arkadaşlarımın yüzüne baktım sırayla. Boğazımda bir yumru vardı sanki.
Başımı önüme eğerek,

" Bu kadar." Dedim.

" Başka bir şey hatırlayamıyorum. Üzgünüm ama galiba gerçekten birini öldürdüm ben."

Yerimden ayağa kalktım. Acıyan sol bacağım yüzünden ağırlığımı sağ bacağımın üzerine vererek,

" Eve gidebilir miyiz artık ne olur."

Dedim mırıltıyla.

" Tamam gidelim." Dedi Sevgi.

" Yolda belki bir şeyler gelir aklına."

Kızlar hazırlanmama yardım ederken kapı tekrar açıldı. İçeriye Derman'ın diğer adamı girdi. Önce Sefa'ya sonra Derman'a baktıktan sonra,

" Abi Erzurumlu burada.
Geçmiş olsuna gelmiş. Saygıda kusur etmeyelim diyor."

Derman'ın hırlayan sesini duydum,

" Sikecem saygısını. Götü sıkıştıya ondan kibarlığı.
Geliyorum."

Bize döndü.
" Hazırlanıp bekleyin."

Diyerek Sefa ile birlikte çıktı.
Bir yandan giyinirken diğer yandan dışardan gelen sesleri dinliyordum.

" Geçmiş olsun Derman."

Yarım ağız,

" Sana da."

Diyen tok ses Derman'ındı.
Yine yarım ağız ve laf olsun diye sorduğu çok belli şekilde,

" Kardeşin nasıl. Nasıl olmuş olay. "

Dedi. Aslında umrunda bile değildi eminim.

" İyi. Yoğun bakımda kalacak bir kaç gün."

" Kim vurmuş Sancar'ı."

Duyduğum isimle bir anda kendimi dün gece de ve Sancar diye bağıran o adamla karşı karşıya buldum.

Hızla odadan çıkarken kızlarda peşimden çıktılar. Derman'ın yanına geldiğimde,

" Sancar mı?

Dediğim anda karşımdaki adamın arkasından çıkan o kısa saçlı adamı ve belinden çekip yüzüme doğrulttuğu silahı görmemle bir anda koridorda silah şakırtıları duyuldu.

Sefa ve Batur kızları arkalarına çekerek silahlarını karşıdaki adamlara doğrulturken onlarda bize çevirdi namnuları.

Derman ve karşısındaki adam hariç koridordaki altı adam birbirine silah çekmiş en ufak işareti bekliyorlardı. Karşımda bana bakan adam öfkeli gözler ve sinirli sesiyle,

" Halit abi Sancar'ı vuran bu kızdı." dediği anda Derman kocaman gözlerle bana döndü şaşkın. Bir bana bir Halit denen adama bakıyordu.

Halit'in gözleri üzerimdeydi. Bir saniye yanındaki adama göz ucuyla bakarak,

"Çetin emin misin? "

Derken,

" Hassiktir! Beni vuran piç sendin! "

Dedim öfkeli. Hatırlamıştım onu. Ama anında pişman oldum sözlerime. Derman bir saniye içinde belinden çıkarttığı silahını direkt adama doğrulttuğunda Sefa hızla önüne geçip elinden tutup havaya kaldırarak engelledi.

" Abi kurban olayım yapma!
Ne yeri, ne zamanı değil.
Burası hastane. Polisi başımıza toplarız. "

Derman öfkeyle solurken herkesin gözü birbirinde heran silahlar patlayabilirdi. Sonunda Sefa Derman'ın silahını aldı ama bu onu engellemedi.

Üzerine çevrili silahlara aldırmadan soluğu bir anda Çetin denen adamın yanında aldığı gibi yumruğunu suratına geçirdi. Yemin ederim kırılan burun kemiğinin sesini duyduk. Kızlar elleri ağızlarında bakarken Derman yerdeki adamın üzerinde gün yüzü görmemiş küfürler eşliğinde arka arkaya yumruklamaya devam ediyordu.

O anda başıma saplanan o müthiş ağrıyı hissettim. O kadar kötü ve basınçlı bir ağrıydıki beynimin patlayacağını zannettim bir an. Başımı ellerimin arasına alıp sıkarken zihnimden sahne sahne bir şeyler geçiyordu ama hiç birini aklında tutamıyordum.

Bu adam, Sancar, boğazımdaki bıçak...
Titreyen omuzlarımla nefesim hızlanırken bir anda burnumdan kan boşaldı. Elim burnumda geriye sendeledim. Ardından geriye doğru düştüğümü hatırlıyorum.

Elmas! diye bağıran kızların sesi... Yüzümde hissettiğim büyük sıcak el.
Sonra, sonrası yok. Karanlık.

&

Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum. Gözlerimi başımın arkasındaki acıyla aralamaya çalışırken kolumda yine serum acısı, Derman'ın ve o Halit denen adamın sesini duyuyordum. Odanın dışında bağıra çağıra konuşuyorlardı.

" Bu iş mekan işine benzemez Kurtoğlu. Kardeşimin canına kasteden birinin hesabını kesmek bana düşer. Kadınmış erkekmiş umrumda olmaz. O kızı bana vereceksiniz. Yaptığını canıyla ödeyecek!"

Hassiktir. Dedim kendi kendime.
Adam cesedime talip olmuştu. Çenem kopaydı.

" Haliit! " Diye hırladı Derman.

" Şansını zorlama! Hastaneymiş polismiş umursamam beynini arkandaki duvara bularım.

O kız benimle. Benim olana uzanan eli de dili de keserim lan!"

" Ne?
Ne dedi o?
Benim ney lan, benim olan ney!?"

" Hele bir dene. Yedi sulalesini kurutmayanı sikeyim. "

" Kimi kandırıyorsun Kurtoğlu!
Kız kim bilmiyorum ama seninle ilgisi yok. Âlemin kralıyım diyen Derman Kurtoğlu küçük bir kızla mı."

Küçük mü? Küçük, derken.

Dedim. Yine kendi kendime konuşuyordum.

Hadi ama o kadarda küçük değilim ya.

Ne diyorum ya ben!
Adam beni öldürmek istiyor. Ben büyüğüm ispatındayım. O kadarda küçük değilim desem tamam diyip bağışlayacak bir tip mi?

" O kız gerçekten kardeşimin canına kastetmişse canıyla ödeyecek."

Duyduğum cümle ile yutkunurken çıkmaya çalıştığım karanlığa geri döndüm.

💎💎💎

Gözlerimi başımda hissettiğim ağrıyla yeniden açtığımda artık hastane odasında olmadığım lüks yataktan ve perdelerden belli oluyordu. Derman'ın evindeydim yine.

Olanları düşünürken aklımı başıma çağırdım ama aklım uzak uzak dolaşıyor gelmeye niyeti yoktu sanki. Ne kızlar ne Derman ve doktor ne hemşire. Kimseler yoktu yanımda. Ben ve kendim vardık. A bide kolumdaki serum. Oda bitmek üzereydi.

Yerimde yavaşça doğrulup yatağa oturdum. Gözlerimi kapatarak zihnimi toparlamaya çalıştım. Dün birini öldürdüğüme inanmış ben birini öldürdüm. Ben katilim, diyerek ortalarda gezerken bugün kimseyi öldürmediğimi öğrenmiş ama sevinmeye bile fırsat bulamadan kopası çenem yüzünden götüme katil birini takmayı başararak bir level daha atlamıştım.

Bir insan nasıl bu kadar şanssız olabilirdi. Ben bunu düşünürken odanın kapısı açıldı. Yavaşça içeriye giren Derman'dı. Üzerindeki kıyafetlerini değiştirmiş namına yakışır şekilde tepeden tırnağa siyah giymişti. Onun gözleri beni bulurken benim gözlerim kucağımdaki ellerimi buldu.

" Sonunda uyanmışsın bela mıknatısı!"

Cevap vermedim. Haklı söze diyecek lafım yoktu çünkü. Ağır adımlarla yürüyerek yatağın yanına kadar gelip kenarına oturdu.
Sessizce önüme bakmaya devam ederken gözlerini üzerimde hissediyordum.

" Hayret.
Neden burdayım diye cırlamadın. Yataktan fırlayıp evime gidecem de demedin."

Kısa bir sessizlikten sonra aniden,

" O piçi sen mi yaraladın gerçekten? " Dedi.

" Öyle görünüyor."

Dedim mırıltılı sesimle.

" Neden? "

Yine kısa bir sessizlik oldu. Sonra uzattığı elini çenemin altına koydu ve nazikçe kaldırdı.

" Bu izleri o piç mi yaptı?"

Cevap vermemi beklemeden devam etti.

" Düşün Elmas.
İyi düşün. Düşün ve doğruyu söyle. Söyle ki o piçi geberttiğimde hata yaptım demeyim.
Eğer yapan oysa ellerimle gebertecem onu! "

Gözlerimi kısarak düşünmeye başladım. Ama olmuyordu.
Başımı iki salladım.

" Hatırlayamıyorum.."

Görüşümdeki elini yumruk yapıp sıktığını gördüğümde gözlerimi yavaşça kaldırıp gözlerine çevirdim. Mavilerinin öfkeden karalara dönmüş olduğunu gördüm bu kez.
Az sonra derin bir nefes aldı. Tekrar verirken,

" Halit'in ne yapacağı belli olmaz. Bana olan kini yüzünden sana zarar verebilir. O yüzden olanları hatırlayana ve bu iş sonuçlanana kadar bir süre burada kalman gerekiyor. Kendi güvenliğin için.

Aynı şeyi arkadaşlarınada söyledim. Senin gibi inat değillermiş itiraz etmediler. Adamlarla eve yolladım onlarıda. Senin için bir çanta hazırlayıp yollarım dedi İlknur. Kıyafet vs. Bir süre yanlarında adamlar olacak. Okula gidip gelirken falan."

Başımı aşağı yukarı salladım sadece. Gözlerini devirerek,

" Kendin gibi değilsin bugün. Fazla sessizsin. İnsanı susarak bile kızdırabiliyorsun. Uyu da dinlen. Belki aklın başına gelirde daha kolay hatırlarsın olanları."

Diyerek yanımdan kalkarken gömleğinin kolundan tuttum.
Gerisin geri otururken gözleri önce elimi sonra gözlerimi buldu.

" Orda Halit'e dediğin şey..
Neden öyle söyledin? "

Gözlerini kısarak bakmaya devam etti.

" Halit'e bir sürü şey söyledim. Hangisi? "

" Benimle ilgili olanı."

" Ne demişim seninle ilgili."

Bilerek anlamazlıktan geliyordu.

" Benim olan dedin.
Neden öyle söyledin? "

" Vaay...
Demek bizi dinliyordun.
Hani baygın yatıyordun sen. Yoksa numaramı yapıyordun. Seni taşırkende mi uyanıktın. Yürümemek için bana mı taşıttın kendini? "

Kaşlarım havada alık alık mavilerine bakıyordum.

" Ne saçmalıyorsun be!?"

Dedim sinirle.

Dudaklarında bir gülümseme ile yüzünü yüzüme doğru yaklaştırken gözleri gözlerimi buldu.

" Bu halin daha tanıdık...

Söylediğim şeye gelince.
Halit'e benim olan derken aslında bir dilek tutuyordum."

Derken gözleri gözlerimden dudaklarıma doğru kaydı. Sol elini yavaşça kaldırıp çeneme koydu. Gözleri hâlâ dudaklarımın üzerinde gezerken eğildi, dudakları dudaklarıma doğru yol almaya başladı.

O an nefesimin hızlandığını hissettim.. Hastanedeki ani öpüşünde hiç bir şey hissetmezken şuan çatlayacak gibi atan kalbimi kulaklarımda duyuyordum.

Sonunda sıcak dudakları dudaklarımı bulduğunda kaşlarım havada gözlerim kocaman öylece kala kalmıştım. Uyguladığı baskıyla beni yine geriye doğru iterken kendimi yatakta yatar şekilde buldum.

Dudakları yavaşça uzaklaşırken,

" Uyu dinlen. "

**************************

Evet canlarım bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın ♥️

Loading...
0%