Yeni Üyelik
6.
Bölüm

💎Y.E 5 YAKINDAKİ HAİNLER💎

@azamet_29_2

Kararlıydı başıma bela olacaktı.
Birden pis bir sırıtışla kendini geriye bıraktı.

Bunu yapmasını gerçekten beklemezken hızla öne atılıp boşlukta yakalım kolundan.
Evet düşmeden kolundan tutmuştum.

Boşlukta sallanan bedeniyle başını kaldırıp bana bakarken dişlerimin arasından hırlayarak konuştum.

" Yok öyle ölüpte kurtulmak. Daha bana hesap vereceksin Karakız! "

Diyerek yukarıya çekip terasa aldığımda boştaki eliyle beni yumruklayarak tuttuğum kolunu benden kurtarmaya çalışırken bir yandan da ciyak ciyak,

" Bırak beni bıraaak!
İmdaat! Adam kaçırıyorlar.
İmdaat!
Bıraksana be bırak!
Koca ayak bırak beni!
Bıraaaakk! "

" Boşa bağırma!
Seni kimse duyamaz burda.! diyerek kızı tuttuğum gibi omuzuma attım.

Hâlâ tepinirken bir yandan güçsüz yumruklarıyla sırtıma vuruyordu.

Hızlı adımlarla içeriye yürürken,

" Rahat dur." diye bağırdım sarsarak.
Ama daha fazla yumruklamaya başladı. Durmaya niyeti yoktu, hâlâ debeleniyor kurtulmaya çalışıyordu.

Hırsla yürmeye devam ederken,

" Önce o aşağıdaki piçle sonrada seninle hesaplaşacağız Karakız.! "

Dedim girişe gelirken.
Tam kapıdan girecekken Batur'un,

" Abi." Demesiyle omuzumda debelenen kızın başını demir kasanın üstüne çarpması ve Ah! diyerek omuzuma yığılması bir oldu.

" Hay böyle işe.! " dedim sinirle.

Kapı boyuna dikkat etmemiştim.
Boyum uzundu kızda omuzumda olunca, bide hızla girince debelenirken kafasını kötü vurmuştu.

İçeri geçtiğimizde omuzumdan yere indirip bir dizimin üzerine yatırarak başının arkasını kontrol ettim. Şişmişti. Bu sırada burnuma gelen kokusuyla sarhoş olduğu kesinleşmişti.

Yüzüne çevirdim gözlerimi. Yanakları burnu kızarmış, silinen ruhunun altındaki dudaklarının soğuktan rengi değişmişti. Elimin tersini yanağına koydum buz gibiydi.

Sanırım yaşı 20-22 falandı ama makyajı yüzünden daha büyük görünüyordu.
O okkalı küfürleri edecek bir yüzü yoktu.

Yerimden kalkarken kızıda tek hamlede kucağıma alıp yürümeye devam ettim.

" Aslında iyi oldu böylece rahat durur." diyerek üst kattaki kendi odama kadar geldim. Batur şifreli kapıyı açarak kapıyı tutarken içeriye girip yatağın üzerine bıraktım kızı.

Üzerindeki saçma kıyafete baktım.
Kısa eteği iyice yukarıya çıkmıştı. Hiç bu havada giyilecek birşeymiydi. Bu kadın milletini anlamak mümkün değildi. O an terastaki hali geldi gözümün önüne.
Aşağıya atlamayı düşünürken bile bacaklarını birleştirip örtmeye çalışmasını hatırlayınca, aptal diyerek örtünün bir ucunu üzerine atıp Batur'a döndüm.

Elindeki kızın telefonunu karıştırıyordu.

" Abi bu kız seni sapığı sanmış.
O yüzden manyak gibi saydırıyormuş."

" Ne?
Sapık? "

" Kızı sürekli arayıp mesaj atarak rahatsız eden biri varmış. Mesajları hâlâ duruyor.
En son bu sabah ve akşam. Yazdıklarına bakılırsa manyak ve tehlikeli bir tip.

Telefon numaralarınız birbirine çok benziyor. Adamı ararken yanlışlıkla seni aramış olabilir."

Elindeki telefonu alıp mesajları okudum. Zaten tavan yapan sinirlerim okuduklarımla dahada zıpladı.
Batur haklıydı.
O yüzden sınırsız küfür ediyormuş kız. Karşısındaki o piç olsaydı az bile söylemiş derdim.

Yataktaki kıza baktım önce. Sonrada telefonu cebime atıp, saatime baktım.
2 ye geliyordu. Nerdeyse bir saatir terastaydık.

"Aşağı inelim.
Salondaki adamlarıda gönder.

Bende şu Sonat'ı öttüreyim. "

Birlikte odadan çıkıp kapıyı kilitledim. Sonat ile işim bitene kadar kızın burdan gitmesini istemiyordum.
Onunla konuşacaklarım vardı. Asansöre doğru yürürken Batur,

" Bence konuşmayacak abi. Yemin etmiş sanki piç."

" Gökhan'ı ara indiğimizi söyle."

" Terastan inerken mesaj attım.
Aptal bir kızın ortalığı karıştırmasına oda şaşırdı. Hatta nasıl biri diye sordu. "

Batur ile birlikte asansöre bindik. Aşağı inerken bu kez Batur'un telefonu çaldı. Açıp kulağına koyduğunda kaşları çatıldı. Yine bir bok oluyor diye düşünürken,

" Ne? " Dedi yüksek sesle.

" Çabuk düzeltin arızayı! Adamlara da haber ver gözünüzü açın!" diyerek kapattı.

" Ne oluyor? "

" Abi kamera sistemi bloke olmuş. Hiç bir yerden görüntü alınmıyor."

" Nasıl oluyor lan!? "

Kısa bir an düşündükten sonra aklıma gelen şeyle yumruklarımı ve dişlerimi sıktım.

" Sonat yalnız değil.
Başka biri daha var."

Açılan kapıyla koşar adım yürürken,

" Bir hain daha var Batur.
Yalnız değil o piç. Etrafimdakiler satın alınmış.." dedim öfkeyle.

Sonat'ın olduğu odaya geri gelmiştik. Kapıyı açmak istediğimde açılmadı kilitliydi. Şifreyi girip tekrar denedim ama yine açılmadı. Tekrar denedim yine olmadı.

" Gökhan aç kapıyı." diye bağırdım.

Ama yine açılmadı. Bir şeyler tersti. Bir işler dönüyordu. Sadece benim bildiği pin kodunu girip açma tuşuna basarak kapıyı açtım.

Sonat yerde göğsünde kurşun deliği ve kanla öylece yatıyor Gökhan ise ortalarda yoktu. Hemen telefonumu çıkarıp Gökhan'ı ararken Batur Sonat'ın yanına yere çöküp kontrol etti.

" Abi yaşıyor ama dayanamaz."

Aradığınız numara kullanılmamaktadır.

Yanıtıyla dibimdeki diğer hain belli olmuştu.

Gökhan!!
Gökhan dı.

Bu sırada Sonat gözlerini araladı.
Batur,

" Kim yaptı? " diye sordu.

Sonat zorlukla nefes alırken ağzından kan gelmeye başladı. Ciğerindeki kurşun yüzünden kanama nefes borusuna geçiyordu.

" Gökhan." dedi kısık ve zor duyulan sesiyle.

" Tabi ya. Gökhan dı.
Heryere ulaşabilen bir adamdı."

Sinirle Sonat'a baktım önce.

" Yediğiniz ekmek mi kurdurttu lan! "

Diye bağırırken yere çöküp yakasından tuttum. Yerden kaldırıp göz hizama çekerken umursamadı bile. Yine zor duyulan sesiyle,

" Gökhan bizede ihanet etti. Seni pahalıya satacak.
Şimdi senin kızın peşinde."

Şaşırarak baktım yüzüne.

" Ne?
Ne kızı? Neden bahsediyorsun? "

Yine sarsarak sordum sorumu.
Zorlukla bir nefes daha aldı.

" Yukardaki siyahlı kız.
Bellek o kız da olmalı. Çıkarken o sarhoş kızla çarpıştım. Aşağı indiğimde bellek yoktu.

" Sikeyim böyle işi." Derken sinirle güldü.

" Nasıl lan?
Kızda mı işin içinde?

Konuş lan! Konuş!
Gebermeden konuş! "

Başını iki yana salladı.

Sonra kapanan gözleriyle başı geriye düştüğünde nefesi durmuştu. Kafamın içi karma karışıktı. Hızla kalkıp odadan çıkarken Batur'da peşimdeydi. Bir yandan adamları arayıp,

"Düzeltin şu arızayı. Gökhan'ı da gördüğünüz yerde haber verin. Odadaki adamıda alıp kaybedin! "

Koşarak asansöre yöneldim. Arka arkaya düğmeye bastım. Ama çalışmıyordu. Asansörlerde bozulmuştu. Gökhan asansörleride bloke etmişti kesin. Bu kadarını aynı anda yapamazdı. Hain 3 olmuştu.

" Yürü merdivenlerden çıkacağız."

" Abi adamları salalım her yere."

" Olmaz.
Otelde müşteriler var. Polise haber verirler işler iyice karışır.

Sessizce halledeceğiz."

💎💎💎

Gözlerimi midemdeki iğrenç bulantı ve başımdaki acıyla açtım.
Bulanık görüşümle nerde olduğuma baktım önce. Az sonra görüntü netleşince, kocaman bir yatakta ve lüks bir odada olduğumu anladım.

Hızla yerimde doğruldum. İçtiğim şeyin etkisi azalmıştı. Ama midem hâlâ bulanıyordu. Etrafıma bakındım. İçerde gördüğüm kapı banyo olsun duasıyla yerimden kalkıp hızlı adımlarla kapıya koşarak içeri girdim.

Gördüğüm klozetin önüne bıraktım kendimi. İçimdeki herşeyi kusmaya başladım ardından. İçen kafama sıçayım ben derken kusamaya devam ettim.

Midem tamamen boşaldığında rahatlamıştım artık. Yerimden kalkarak duvardan destek alıp lavaboya geçerken klozeti kapatıp sifona bastım.. Ellerimi ağzımı yıkayıp havluyla kurulayarak derin bir nefes çektim. Daha iyi hissediyordum.

Aklım başıma gelmeye başlayınca olanlar da bir bir gözümün önünden geçmeye başladı.
Ve gözümün önüne gelen ilk görüntü o koca ayağa benzeyen adam oldu.

Derman Kurtoğlu!
Elimi alnıma bastırdım. Sık sık sosyal medyada duyulurdu adı. Mafya babası olduğu söylenirdi.

Kahretsin! Diyerek yerimde bir tur döndüm. Bu adama ana avrat küfrettiğime inanamıyorum.

Ellerim saçlarımda,

" Nasıl bu adamla karşı karşıya geldim ben. Elinin altında bir sürü kadın varken işi gücü yok sapıklık mı yapacak. Kesin bi boklar döndü ama ben anlamıyorum."

Diyerek odanın kapısına koştum. Kapıyı açmalı ve burdan direk kaçmalıyım diye düşünsemde tuttuğum kapı kilitliydi. Arka arkaya tekrar tekrar çekiştirdim kapıyı ama yok. Açılmadı.

" Telefonum! " dedim, önce ellerimi olmayan ceplerimde sonra gözlerimi odada gezdirerek.
Sonrada montumun ceplerine baktım. Ama oda yoktu.

Kahretsin! Bu odada kilitliydim ve telefonum bile yoktu. Kesin o almıştı.
Yada terasta düşmüştü.

Kahrı bela! Kapının kolunu tekrar tutarak arka arkaya çekiştirdim umutsuzca.

" Burda kalırsam kesin beni öldürür.
Hemen kaçmalıyım burdan." diyerek pencereye koştum. Ama gördüğüm şeyle yine sövdüm.

Hay ben şansıma sıçayım. Pencereden kaçma ihtimalim sıfırın bile altındaydı. Kuş olsaydım belki. Hâlâ son kattaydım çünkü.
Bu sırada duyduğum ayakkabı sesleriyle korkuyla kapıya baktım... Biri geliyordu.

Kesin o geliyor beni gebertip küfürlerimin intikamını alacak diye düşünüyordum. Aklıma gelen şeyle odanın içinde büyük ve ağır birşey aradı gözlerim.

Küçük konsolun üzerindeki Venüs hanımı görünce başımı yukarı kaldırıp Allah'a şükrettim. Yarı çıplak hanımı kaptığım gibi koşup kapının arkasına geçip sandalyeye çıktım hemen. Yoksa kafasına vurma ihtimalim pencereden kaçma ihtimalim kadardı. Adam trafo direği.

Hızlı nefeslerimi düzenlemeye çalışırken sessizce bekliyordum. Ama kalp atışlarım kulaklarımı zorluyordu. Bu sırada kapının dışından duyduğum şifre sesi ile,

Allah'ım bana yardım et. Derken aralanan kapı ile birlikte önce silah tutan bir el gördüm içeriye doğru giren. Kapı biraz daha açıldığında giren adamın uzun boylu olmamasına şaşırsamda durup soracak değildim.

Elimdekini bütün gücümle kafasına indirdiğimde eli başında bir Ah! çektikten sonra boylu boyunca yere serildi. Sandalyeden yere atladığım gibi kırılan heykel parçalarının arasından geçip hızla koridora çıktım.

Bir anda arkamda duyduğum tok kurşun sesi susturuculu silaha aitti.
Çok çabuk gelmişti kendine.

Bu adam resmen beni öldürmek için gönderilmişti.

Allah kahretsin diyip, tiz bir çığlık attıktan sonra tabana kuvvet koşarken,

" Allah'ım ne suçum var da belalar çifter çifter buluyor beni." diyerek merdivenler nerde diye bakarak koridorun sonuna doğru koşmaya başladım. O adama yakalanmadan bir an önce kaçmalıydım.

Sonunda şansım dönmüş olmalıydı ki merdivenlerin karşısındaki yangın çıkışını gördüm. O an saniyelik şekilde içerimi dışarımı derken dışarıya kaçmak daha mantıklı gelince hızla demir kapıya yapıştım.

Arkamdaki adım seslerine duvara isabet eden kurşunun o tok sesi eşlik etti yine.

Kendimi kapıdan dışarı attığım gibi beton merdivenleri koşarak inmeye başladım. Neyseki sensörlü ışıklar önümü görmeme yardım ediyordu. Yoksa her an düşüp boynumu kırabilirdim.

Hemen arkamdan koşan adamın ayak sesleri kabuslarımdaki seslere benziyor kuş gibi çırpınan kalbimi dahada zorluyordu.
Bir kez daha ateş ettiğinde tiz bir çığlık daha atarak dahada hızlandım.

Allah'ım bana yardım et! Yemin ederim bi daha içki içmeyecem! Yemin ederim kimseye küfür etmeyecem!
Bu merdivenler neden bitmiyor ya!

Nefesim götüme kaçarken onun sesini duydum bu kez.

" Gökhan!! "

Yukardan duyduğum gürleme sesiyle ne düşüneceğini bilemedim. O mafyada peşimdeydi artık ve şimdi peşimde 2 kişi vardı.

Böyle yılbaşını siksinler. Derken daha az önce verdiğim söz geldi aklıma.

Allah'ım çok tövbe.

Yeni yıla nasıl girersen öyle geçermişya boku yedim ben. Yıl boyu koşacaktım galiba. Tabi yaşarsam.

Hem koşarak iniyor hem kafamın içinde salak saçma sinir harbi yaşıyordum.

Nihayet son basamaklara gelmiştim ki yine duyduğum tok silah sesi ile bacağımda hissettiğim acı ve duvara çarpan bedenimle olduğum yere düştüm.
Dişlerimi sıkarak inlerken bacağımda hissettiğim ıslaklık ve acıyla gözlerim doldu. Nefes nefese kalmıştım.

Acıyan yere dokunduğum elime baktım. Kan! Kahretsin şerefsizin dölü beni vurmuştu.

Arkamdan yetişip hızla yanıma gelip kolumdan tuttuğu gibi beni kaldırıp arkama geçti. Kolunu boynuma dolayarak elindeki silahı başıma dayadığında korkudan ve acıdan ağlamak üzereydim.

Kulağımın dibinde nefes nefese olan sesiyle,

" Bellek nerde? " Dedi.

Duyduğum acıyla ağlamaya başlarken ayakta zor duran bedenimi sarsarak tekrar etti bu kez bağırarak.

" Belleği ver hemen!"

Acelesi vardı itin.
Neden bahsettiği hakkında zerre fikrim yokken,

" Bacağım!
Bırak beni." Dedim.

" Sana belleği ver dedim!"

Ben hâlâ anlamazken boynuma sardığı kolunu dahada sıkmaya başladı.

O kadarki nefes alışımı kesiyordu. Bacağımdaki elimi de çekip iki elimle adamın kolundan tutarak nefes almaya çalışıyordum.

" Bırak! " Dedim zorlukla.

" Nefes alamıyorum bırak! "

Tam o anda yine onu duydum.

" Bırak kızı! "
Bu cümle filmlerden tanıdık gelirken,
bir üst merdivenlere baktığımda nefes nefese kalmış onu gördüm. Derman'ı...

******************************

Loading...
0%