@azamet_29_2
|
...Bunlarda içten yanmalı motor vardı kesin. Bendede kansızlık... Nihayet bir süre sonra kızlar odadan çıkıp salona geldiklerinde ikisininde benden aşağı kalır tarafı yoktu. " Kızlar ben telefondaki sapıktan yılgınım zaten, dönerken arkamızdan birileri gelirse sizden bilirim ona göre." " Yürü Elmas yürü." Yerimden puflayarak kalktım. Salondan çıkıp vestiyerden montlarımızı alıp evden çıktık. Yarım saat kadar sonra mekânın önündeydik. Bütün şehir ışıl ışıldı. Taksinin ücretini verip arka kapıdan inerken kısa eteğim yüzünden firikik vermemek için elimi eteğime bastırarak indiğimiz yerdeki kalabalığı görünce ürkmedim desem yalan olur. Kalabalığı fazla sevmezdim ben. Her an biri taciz edecek gibi geliyordu. Saat 12 yi geçtiğinde sihirli bir değnek değecek boktan hayatım düzelecekti sanki. " Hadi girelim." diyen İlknur ile kendime gelip mekana doğru yürüdüm. Kapının önündeki kuyruk rahat yüz metre vardı. Anıl içerde altın dağıtıyor olamazdı heralde, değilmi? Olabilirmiydi. Sanmıyorum. " İlknur, ne söyledin adama da bizi hemen aldı." Dedim. "Şifreyi söyledim." " Şifre mi? " Anıl babanın kızları. İç kapının önünde montları bıraktı kızlar. Sevgi, " Elmas hadi sende çıkarsana." " Gerek yok ben böyle iyiyim." " Saçmalama böyle mi duracaksın? " " Yorganımlada gelebilirdim unutma." " E pes yani! " İçeri geçtiğimizde kulaklarıma işkence edecek kadar yüksek olan coşkun müzik mekanı inletirken, tepedeki disko topu eğlencenin dibine vurun mesajı veriyordu. Ama yinede sıcaktı. Buda sevindiriciydi benim için. Pistin ortasındaki dans eden kalabalığı yararak ve önümüzdekilere çarpa, çarpa geçerek bara kadar ulaştık. Bizi gören Anıl bağıra bağıra duyurduğu sesiyle yanına çağırdı. Yine bağıra bağıra konuşarak, " Hoşgeldiniz kızlar." Dedi. " Hoşbulduk Anıl." diye karşılık veren İlknur oldu. " Hoşgeldiniz." Dediler. " Kızlar gecenin spesyalinden veriyorum sizede. Adı havai fişek müthiş birşey abimin buluşu." Dedi Anıl. " Tamam." Dedi arkamdaki ikili. Bense, " Ben sakin birşey istiyorum. Alkol istemiyorum." Dedim. Anıl önce saniyelik baktı ardından, " Tamam." Dedi. " Sanada özel kokteylimizden hazırlarız." " Tamam." Dedim. Alkolün tadını alırsam kendimi tutamazdım. Kendime hakim olmalıydım. Yoksa sabah güneş doğarken nerde olurum bilmiyorum. Az sonra kızlar ikram edilen fişekler ellerinde hem içip hem dans ederek etrafa bakınırken ben elimdeki gökkuşağı gibi rengarenk olan kokteyl bardağını dışından izliyordum. İçindekiler neydi bilmiyorum ama dışından çok hoş görünüyordu. Yaz sahillerini hatırlatıyordu insana. Üzerindeki küçük şemsiyeyi elime aldıktan sonra pipeti dudaklarıma götürerek küçük bir yudum çektim. Immm.. Her meyveden bir bukle vardı tadında. Hoştu. Bağırarak, " Beğendim." dedim bana bakan Anıl'a gülümseyerek. Yüzü güldü. " Afiyet olsun." Arkamdaki kızlar Anıl bir tane daha dediklerinde sesleri şimdiden değişmiş geliyordu. İçtikleri her neyse alkol derecesi yüksekti belliki. Anıl memnuniyetle bir tane daha ikram ettiğinde kızlar ellerinde fişekleri yudumlayarak ortadaki kalabalığa doğru yürürken, " Hadi gel Elmas birazda dans edelim." diye bağırdı İlknur. " Sağol ben böyle iyiyim." Diye bağırdım ve barın önündeki yüksek oturağa oturarak elimdekini yudumladım. " Oyun bozan sende. " Seneye kim öle kim kala." " Gıcık! " diyerek yürüyüp disko topunun altında yerlerini alarak dans edenlerin arasında kayboldular. Sakince önüme döndüğümde bir tane daha kokteyl ve çerez tabağı vardı önümde. Anıl'ın arkadaşı Eray, " Afiyet olsun." dedi göz kırparak. Önümdeki çerezlerden bir kaç tane alıp ağzına attım. Dişlerimin arasında ezerken elimdeki gökkuşağından bir yudum alıp boğazımdan aşağı yuvarladım. İki tadın karışımı hoşuma gitti. " Madem geldim bari tadını çıkarayım." Diyerek bir çerezden bir içecekten alarak devam ederken arkadaki kalabalığın ortasında dans eden arkadaşlarıma baktım. Sanki bu dünyadan kopmuş başka bir dünyaya geçmişlerdi. Keşke bende aynı şeyi yapabilseydim. Elimdeki kokteylin kalanını tek seferde içip barın üzerine bıraktım. Eray: " Bir tane daha istermisin? " " Olur." Dedim. " Şimdi hazırlıyorum." diyerek arkasını döndü. Duyduğum hareketli müzik ile bende yerimde dans etmeye başlarken kalabalığa dönüp dans edenleri izlemeye başladım. Müzik denen şey sihirdi bence. İnsan ister istemez etkisine kapılıp dans etmeye başlıyordu. Kendi kendime kıpırdanırken duyduğum bardak sesiyle elimi barın üzerindeki bardağa uzattım. Bakmadan aldığım bardağı tek dikişte içip bitirdiğimde damağımda acı bir tat midemde bir ateş topu hissettim. Az önceki bardak böyle değildi sanki diye düşünürken yanımdan gelen bir ses, " Afiyet olsun." Dedi. " Teşekkürler." diyerek döndüğümde bir kadının gülümseyerek bana baktığını gördüm. Baygın bakışları ve bara yaslı duran bedeninden sarhoş olduğu belliydi. Mini eteği dikkatimi çekti. Onunkinin yanında benimki uzun sayılıyordu. " Ama o benim fişeğimdi." Dedi. Gözlerim kocaman, " Fişek mi, sizin mi? " dedim şaşkın. " Neyse sorun değil tatlım." " Eray birtane daha tatlım." diyerek önüne döndü. Bir bardağa bir Eray'a baktım anlık. " Eray bana da bir fişek." Dedim. Alkol yasağını kazarada olsa geçmiştim. Eray önce şöyle bir baktı sonrada bir fişek doldurup verdi. Az önceki gibi onuda tek dikişte içip derin bir nefes verdim. Aradan geçen dakikalardan sonra ufaktan ufaktan beynim uyuşmaya ve düşüncelerim bulanmaya başlayınca zihnimden çıkmayan geçmişim yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştı. " Bir tane daha." Eray: " Eminmisin bak bu su değil. " " Bende çocuk değilim." Dedim. Bir tane daha verdi Eray. Onuda yavaş yavaş içerken daha iyi hissediyordum kendimi. Tahminim doğruydu alkol derecesi yüksekti ve alışkın olmayan beni çarpmıştı. Ama bir kaç saat olsun unutmak istediklerim vardı, bu yüzden istemiştim. Yıllar önce bir gece yine böyle sarhoş olmuş sabah olduğunda karakolda bulmuştum kendimi. Yan kesici, hırsız Elmas olup gece boyunca önüme kim geldiyse soyup soğana çevirmişim. Bu yüzden içmezdim ben. İçki içip sarhoş olduğumda bir anda kişiliğim değişiyor, küçük 8 yaşındaki küfürbaz ve hırsız Elmas oluyordum çünkü. Ne yaptığımı ne konuştuğumu bilmiyorum o anlarda ve ne çaldığımı. Yerimde doğrulup Anıl'a baktım. Lavabo ne tarafta. İşaret parmağıyla barın arkasındaki koridoru göstererek, " 15 adım ilerde." Dedi. Elimdeki bardağı bırakıp etrafımdaki insanların arasından geçerek o yöne doğru ilerlemeye başladım. Şuan içerisi hınca hınç dolu nefes alınmaz hâle gelmişti. " 22:30" Dedi. Henüz 22:30 du ve ben sarhoş olmuştum bile. Önce lavaboya sonrada eve gitsem iyi olacak diye düşünerek koridora yöneldim. 1,2,3 diyerek 15 adım saydıktan sonra mini etekli kız resminin olduğu tuvalet kapısına bakıp, kızım altın görünecek diyerek içeri girdim. Boş kabinlerden birini kullanıp çıktığımda kafam bi milyon olmuştu. Ama mutlu hissediyordum. Sabaha kadar zihnim boş olacaktı. Kendi kendime gülerek yürümeye devam ettim. & Yürüdüm, yürüdüm kendimi dışarı açılan bir kapının önünde buldum. Nerdeydim ben. İnsanlar neredeydi. Herkes bir anda ortadan kaybolmuştu sanki. Müzik sesi hâlâ var dedim. Kendi etrafımda bir tur atarak anlamaya çalışırken çözdüm durumu. Arka kapıdan arka sokağa çıkmıştım. Önünü göremeyen Elmas. Başımı geriye çevirip baktım. O kalabalığa tekrar girmek isteyim istemediğimi düşündüm. " İstemiyorum." dedim hıçkırarak. Çıkmış olduğum mekânın arka kapısından yağan kar eşliğinde yürümeye devam ettim. Diğer yandan insanların sesini takip ederek öndeki caddeye geçmek için bir yer varmı diye bakınıyordum. " Nerde bu yol." derken bulanan midemle kendimi çöp varillerinin yanına zor attım. Kustum kusacam derken geçti. Elimle duvardan destek alarak yerimde doğruldum ve sallana sallana yürümeye devam ettim. " Kafana sıçayım Elmas. Bi Milyon kafayla yerinde daire çizip geri mekana geldin." diyerek içeri girdim. Müzik kesilmiş sessizlik hakimdi. Parti erken mi bitmiş diyerek devam ederken, önümden bir garson geçti. Baya baya garsondu hemde. Elinde tepside içecekler ve bir garson. " Lan! " Önüne baksana lan öküz." diye söylenirken hızla yerinden kalkıp etrafına bakındıktan sonra koşarak uzaklaştı. Zar zor yerimden kalkıp avucumun içine bakarken gülümsedim. Küçükken en sevdiğim taktik birilerine çarparak onları soymaktı. Onlar daha ne olduğunu anlamadan cüzdanları benim elimde olurdu. Bu konuda çok hızlıydım. " Hâlâ iş var sende." derken elimdekine dikkat kesildim. Bulanık gören gözlerimi ve dağınık aklımı toparlayarak burnumun ucuna kadar getirdigim şeye daha dikkatli baktım. Ee bu ne? Galiba çakmak... Elimdekini çizmemin içindeki uzun çoraplarımdan birinin içine tepip elimle üzerine vurararak yürümeye devam ettim. Ben usta bir hırsızım. Dedim kayan ağzımla. Kimse görmeden bir an önce tüymek düşüncesiyle geri asansöre yürüdüm. Arka arkaya düğmeye basıp durdum ama bir türlü gelmiyordu. Bu yüzden merdivenlerden inmeye karar verdim. Biraz daha durursam burda yakalanabilirdim. Önce etrafıma bakındım. Nerdeydi bu la*et merdiven. Koridor sonundaki çıkış yazısını zorlukla okuduktan sonra hızlı ve dengesiz adımlarla o yöne yürüdüm. Ağır demir kapıyı zorlukla iterek açıp hızla çıktım. Ama soğuk ayaz yanlış yerden çıktın dercesine yüzüme vuruyordu. Kafam iyice allak bullak olmuştu. Şuan nerde olduğumu anlayamıyor algılayamıyordum. Bir iki adım ilerleyip yeniden kendi etrafımda döndüm. Teras! Çatı! Nerdeyim ben! ********************************
|
0% |