Yeni Üyelik
22.
Bölüm

💎Y.E 21 Yalancı Elmas💎

@azamet_29_2

Merhaba canlarım.

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Hatalarım varsa affola.

 

💎💎

Elimde kırık cam sürahinin sapı, yerde yanı üzerinde yatan Derman'a bakıyordum.

Başından aşağı akan kanı gözünün üzerine doğru kavis almıştı. Karnımın içinde hissettiğim sızı ve vicdan azabı ile yüzüne bakıyordum.

Ben...ben bunu nasıl yapabilmiştim. Nasıl.?

Titreyen elimle telefonumu çıkarıp Halil'i ararken gözlerim hâlâ yerdeki Derman daydı.

" A-Alo! "

" Konuş! Nerdesin nereye gittiniz lan!?"

" Şehir dışına yakın bir villa."

" Beni aradığına göre işi hallettin ve söylediklerimi aldın! "

" E-evet! "

" Derman nerde? "

" Yanımda, baygın.
Kafasına sürahi ile vurdum. Hareket etmiyor. Belkide öldü."

Halil'in yüksek sesle attığı kahkaha kulaklarımda çınladı.

" Adi şerefsiz! Orospu çocuğu piç. Senin yüzünden katil oldum belkide."

" Kess sesini.
Hemen konum at."

💎💎💎

Pencereden yansıyan araba farıyla pencere koştum. Perdenin arasından baktığımda gece kadar siyah bir minibüs gördüm. İnenler Halil ve Naci'ydi ve biri daha. Hızla kapıya yöneldim.

Önce hâlâ yerde yatan Derman'a sonra kapıya baktım. Ardından titreyen ellerimle hemen kapıyı açarken Halil ve Naci ile burun buruna geldim. Şööyle bir bana baktıktan sonra,

" Nerde? " dediğinde geri çekilirken,

" İçerde şöminenin önünde yerde yatıyor." Dedim.

Hızla içeriye daldılar.
Bende arkalarından yürüdüm. Yerde öylece yatan Derman'a bakarak konuştu.

" Nasıl becerdin kız bu devi yere sermeyi."

" Beni öperken sürahi ile kafasına vurdum."

Derken hem sesim hem bedenim titriyordu.

Yerdeki Derman'a doğru iyice yaklaştı, durdu. Bir anda karnına attığı tekme ile yerimde sıçradım. Kötü vurmuştu. Ardından yanında bir dizi üzerine çökerek saçlarından tuttu.

" Vay vay vaay! Küçücük bir kızın oyununa geldin ha! "

Yine kahkaha atarak ayağa kalktı. Derman Kurtoğlu'nu böyle bir hâlde görmek herkese nasip olmaz.

" Naci, Murat... Hadi kaldırın şunuda götürelim."

Arkasındaki iki adam Derman'ın yanına geldiler hemen.
İkisi kollarından biri bacaklarından tuttular. Adı Murat olan,

" Lan hayvan gibi bu herif."

Derman'ı gözlerimin önünde evden çıkararak minibüsün içine aldılar. Sonra bana döndü Halil.

" Hadi.. Yürü! "

Başımı iki yana sallarken geriye yürüdüm.

" Hayır.! " derken titremem dahada artmaya başlamıştı.
Hızla yanıma gelip sinirle kolumdan tuttu.

" Ya doğruca gelirsin. Yada onun gibi uyuyarak gidersin."

" Bi dakika! " Dedi yeni hatırladığı çok belli şekilde. Kolumdaki eline yakamdaki eli eşlik etti.

" Kasadakiler nerde lan!"

" Ka- kasada kağıt falan yoktu! Sadece para, silah ve 2 tane bellek vardı."

" Ver! " derken beni geriye itti.
Eğildim. Kısa botumun içindeki çorabımın içinden yine çakmak şeklindeki iki belleği alarak Halil'e verdim.
Bellekleri alıp hızla cebine koyarak içeriye yöneldi. Bakışlarım arasında koltuktaki Derman'a ait olan uzun kaşe kabanı aldığı gibi omuzuma bırakıp beni dışarıya doğru itti.
Düşmemek için çabalarken,

Yürü! Dedi.

Ağır ağır ilerlerken sırtıma dayadığı eliyle ittirerek,

"Senin keyfinimi bekleyecem lan!" Diyerek hızlandırdı.

Minibüsün kapısına geldiğimde zeminde yatan Derman'ı ve kollarını arkasına almış bileklerine kelepçe takan Naci'yi gördüm.

" Hadi! " Diyen Halil'in dürtmesiyle tek adımla çıkıp koltuğa oturdum. Halilde arkamdan binip kapıyı örttü. Karşımdaki koltuğa geçip oturduğunda direksiyondaki Murat gaza bastı. Bu sırada Naci Derman'ın ayaklarını bağlıyordu. Önümde ayaklarımın dibinde yatan adama baktım. Sonrada Halil'e.

" Ne yapacaksınız o na? "

" Şansı varsa uyanmadan önce öldürür patron. Yoksa işkence ile ölecek.

Söylesene Elmas.
Nasıl kandırdında buraya keriz gibi adamsız geldi.

Başımı önüme eğdim. Yutkundum.

" Bu gece onunla olacağımı bunun özel şekilde yalnız kalacağımız bir yerde olmasını istediğimi söyledim."

" O da baktı eldeğmemiş bir kız. Uçkurunun derdine balıklama atladı değilmi!? "

Ardından iğrenç bir şekilde bakarak güldü.

" Kime çalışıyorsun Halil?
Kimin köpeğisin? "

Dedim sinirle.
Anında değişen bakışları ve bir anda yüzüme, yediğim ters tokatla sola savruldum.

" Benimle doğru konuşacaksın lan! "

Diye hırladı. Nefretle yüzüne bakarken,

" Öldüğünü görecem Halil." Dedim.

" Üçünüzünde öldüğünü görecem!"

Diye bağırdım. Yakamdan tuttu.

" Kaşınma Elmas!
Yoksa ondan önce sen ölürsün! "

Titreyen elim yüzümde sustum. Şuan yapabileceğim başka birşey yoktu.

Yarım saat kadar son hız gecenin karanlığında ve otobanda ilerledikten sonra Halil cebinden telefonunu çıkarıp bir arama yaptı.

" Efendim.
Paketi aldık yoldayız.

Hayır hiçbir sorun çıkmadı.
Evet. Açıkçası bende beklemiyordum. On dakikaya orda oluruz. Söylerim."

Kapattı.
Telefonu cebine koyarak bana döndü.

" Patron seni takdir ettiğini söyledi."

" Patronunuda senide... "

Gülerek cebinden paketini çıkararak bir dal sigarayı dudağına bıraktı. Naci iti oturduğu yerden uzanarak Halil'in ağzındaki sigarayı yaktıktan sonra bir tanede kendi yaktı. Yol boyunca sessiz giden araç içinde beynimin içindeki düşüncelerin gürültüsünü dinledim.

Bu işin sonunun nasıl biteceğini bilememek titrememin kesilmesini engelliyordu.

Kısa bir süre sonra otobandan çıktık. Düz araziden ilerlemeye devam ettik. Az sonrada sanayi bölgesi gibi bir yere geldik. Birçok hurda aracın ve döküntü depoların olduğu it bağlasan durmaz bir yer.

Hurdaların arasından geçip demir kapılı depo benzeri bir yerin önünde durduk. Aynı anda kapı iki yana açılınca girerek 5-10 metre sonra yeniden durduk. Bu kez motoru stop ettirdi Murat. Ön camdan nerede olduğumuza baktım. Karanlık ve büyük, içi demir parçalar, büyük kasalar, hurda parçaları, her boyda lastikler bulunan bir depoydu.

Az ileride ortada büyük iki varil içlerinde ateş yanıyor, etrafında on kadar adam ve bir tanesi arkası dönük bekliyordu.

Naci yerinden kalkıp kapıyı açarak indi. Ardından da Halil...
İkisi iki yana geçerken iki tane adan belirdi kapının önünde. Derman'ı bacaklarından tutup dışarı doğru çektiler. Sonrada arkasından bağlı kollarına girip başı önüne düşük bacakları yerde sürünür vaziyette varilin olduğu yere doğru sürükleyerek alıp götürdüler. Bense öylece izledim.

Halil tam kapıyı üzerime örtecekken bir el araya girdi.

" Oda gelecek! "

Dedi Halil'e, çenesiyle beni işaret ederek. Sonra bana döndü.

" Hadi!
Patron seni istiyor."

Dediğinde kıpırdamadan bekledim. İnmeye niyetim yoktu.

Belinden çıkardığı silahı aniden yüzüme çevirince kuzu kuzu inmek zorunda kaldım araçtan. Ben inerken kabanın altındaki kolumu yaraya bastırarak tutunca inleyerek,

" Bırak acıyor." Dedim kendimi geri çekerken,

" Çek elini kendim yürürüm."

Diye hırladım.
Elini çeksede bu kez sırtıma dayadı.

" Hırlamada yürü."

İte kaka diğer adamların yanına kadar getirildim.

Arkamdaki Halil ve Naci iti oralı bile değillerdi.

Derman yerde, arkası bana dönük kır saçlı, elleri arkasında bir adam hemen yanı başında onu izliyordu.

Belindeki, yanan ateş yüzünden parlayan gümüş renkte silah ister istemez dikkat çekiyordu.

" Abi!" Dedi arkamdaki adamı.

Adam ağır abi edasıyla bana dönerek yüzüme baktı önce. Sonra yanındaki adamlara başıyla dışarıya işaret etti bir adamı ve arkamdaki adam kalırken diğerleri depodan çıktılar. Büyük bir depoda Derman, bu kır saçlı adam Hilmi ve Naci ile birlikteydim.
Kır saçlı adam bir kaç adımla yanıma geldi.

" Bumu? " Dedi elini çeneme koyarak. Elindeki tütün kokusu burnuma doldu. Hırsla yana çektim kendimi.

"Bu bacaksız mı devirmiş Kurtoğlu'nu.? "

Ardından Halil'e çevirdi gözlerini. " Kasadakiler! " Dedi.

Halil elini cebine atarak verdiğim 2 tane flash belleği çıkarıp karşısındaki adama uzattı.

" Bu kadar mı?"

" Evet patron. Bunlardan başka bir şey yokmuş kasada."

Gözleri gözlerimi buldu yeniden.
Varilde yanan odunların ateşinden yayılan loş ışıkla yüzünü zar zor gördüğüm adam,

" Yalan söylüyor olmasın? " Diye sordu çatık kaşlarla.

" Yalan söyleyeceğini zannetmiyorum efendim."

Dedi Halil gözlerini bana çevirerek.

" Yalan söylüyor muydum?"

" Yalan söylediği zaman ne olacağını iyi biliyor." Diye ekledi.

Adam, " Cenk!" Dediğinde arkamdaki adamı önüme geçip adamın elinden bellekleri alarak ateşe yakın yerde bulunan eski kırık dökük kasaya doğru yürüdü. Üzerindeki laptopa flash bellekleri takarak açtı.

" Doğru olmalı abi, şifreler var. Bir çok dosya ve her dosyada ayrı bir şifre."

Önümde bana bakan kır saçlı adam yüzünde keyifli bir gülümseme ile Derman'ın yanına yürüdü. Yanı başında durduktan sonra tekrar bana dönerek,

" Aferin sana küçük kız.
Şu ana kadar bu alemdeki kimsenin yapamadığı bir şeyi yaptın."

Az ötemde duran kır saçlı adamın yan tarafından arkasında yerde yatan Derman'a baktım önce. Aralık gözlerini görünce işareti aldım.

💎💎💎

DERMAN' DAN

Bir süredir Kurt otel'in yakınında bir kulüp açmak ve mekanlarıma bir tane daha ekleme planları yapıyordum.

Geçen aylarda bu mekanın satıldığını öğrenerek almış, iki ay gibi bir sürede içini ve dışını yeniden dekore ettirerek gece kulübüne çevirmiştik. Otellerimde kalan misafirler de dahil beni ve mekanlarımı bilenler bu gece burayı da boş bırakmayarak duyan herkes yeni mekanın açılışına katılmıştı.

Açılışları çok sevmediğim için gecikmeli olarak geldim. Benim için özel yapılmış olan locaya geçerek oturtum. Yanımdaki kızlar ve adamlarım ile birlikte bir yandan visklerimizi içip bir yandan mekanın içini ve dans edenleri izliyordum.

Her şey yolundaydı. Beklediğiden daha fazla kişi vardı. Bu mekanda diğerleri gibi iyi çalışacaktı anlaşılan. Elimdeki puroyu dudaklarıma götürüp derin bir nefes çektikten sonra havaya üfledim. Kollarımı iki yana gelerek koltukların arkasına alarak oturmaya devam ederken bir anda karşımda onu gördüm. Açıkçası şaşırdım da. Bu çatlak kızın ne işi vardı burada? Günler önce bana aklımdan çıkmayacak şekilde,

" Bundan sonra görüşmeyelim. Bundan sonra beni bir yerlerde görürsen tanıma, konuşma!
Çünkü ben öyle yapacağım."

Demişken şimdi neden burada bu mekanda ve karşımdaydı?
Onu burada görmeyi asla beklemiyordum. O böyle mekanlara gelip içmezdi çünkü sapıtıyordu. Kollarımı ve bacaklarımı düzeltip gözlerimi ona diktim.

Gözleri gözlerimde arka arkaya hıçkırarak bana bakmaya devam etti. Anlaşılan birkaç kadeh içmiş kafası yine bir milyon olmuştu. Kim bilir ne geçiyordu o küçük kafasının içinden.

Dahada yaklaştı. Elimdeki bitmek üzere olan kadehi çarparak sehbaya bıraktı. Gözleri kadehten sonra tekrar bana döndü. Önümdeki sehbanın etrafından dolaşıp tam bacaklarımın önünde durdu. Sessizce bakıyor ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. O an fark ettim, ağlıyordu...
Neden ağlıyordu. Bu kızın ağladığına hiç şahit olmamıştım.

Yanımdakilere göz ucuyla bir bakış attığımda, hem kızlar hem adamların kalkarak uzaklaştılar.

Gözlerim yeniden Elmas'ı bulurken, ellerini eteğinin iki yanına koyup bacaklarımı bacaklarının arasına alarak dizlerimin üzerine oturduğunda beklemediğim bu hareketle şoke oldum.

Karşımdaki Elmas olamazdı. Kesin başka biri diye düşünmeden edemedim. Dahada ileri giderek kollarını boynuma dolayıp dudaklarıma yapıştığında ellerim kendiliğinden beline sarılırken tamam dedim. Sonunda kayışı koparacak kadar içmiş. Şuan yaptığı şeyi öldürseler yapacak bir karakterde değildi çünkü.

İçtiği şeyin bulaştığı sıcak dudaklarının ve dilinin tadını alınca müthiş bir haz alırken damarlarımdaki kanın alev alev yandığını hissettim. Bu nasıl bir şeydi böyle. Ve şuan ne yaptığının farkında mıydı?

Dudaklarımdan uzaklaşan dudakları kulağıma doğru kavis aldı.

Kısık sesiyle Derman... dediğinde nefesini tenimde hissettim.
Şuan ateşle oynadığının farkında bile değildi. Yüzünü boynuma gömerek, " Evine gidelim." Dediğinde delirmiş olduğunu düşündüm.

Ardından kulağıma bir cümle daha söyledi. O zaman Elmas'ı kucağımdan indirerek ayağa kalktım. Ardından yeniden kucakladım ayakta bile duramayan kızı. Kucağımda Elmas çıkışa yürüdüm.

Sefa ve Batur kapının önünde beni bekliyorlardı. Gelişimi görünce Sefa kapıyı açarken,

" Batur arabaya! "

dediğim Batur önden çıktı. Mekândan çıktığımızda yağmur başlamıştı. Elmas hissettiği soğukla bana dahada sarılırken Batur'un getirdiği araba önümüzde durdu. Sefa'nın açtığı kapıdan arka koltuğa geçip oturdum. Elmas hâlâ kucağımda yarı sızmış haldeydim.

" Batur eve çek. "

" Emredersin abi! "

Kısa süre sonra eve geldik. Kapının önünde duran araçtan kucağımda Elmas ile indim. Hızlı adımlarla kapıya ilerlediğimde beni gören hizmetli kadın daha gelmeden kapıyı açınca direk içeriye girip salon bölümüne geçerek Elmas'ı büyük koltuğa yatırarak bıraktim. Arkamda durmuş bizi izleyen kadına,

" Semra hanım siz gidebilirsiniz."

Dediğimde mesajı alıp,

" Emredersiniz." Diyerek mutfağa doğru uzaklaştı.

Koltukta yatan Elmas'ı izledim bir kaç saniye. Sonra da üzerimdeki ceketi çıkararak aptal eteğinin üzerine örterek bacaklarını kapattım.

Yine saçma sapan bir kıyafetle barda oluşunun sebebi neydi? Ya yaptığı şeyin anlamı?

Gözlerim dudaklarına kaydı. Beni öptüğü âna döndüm kısa bir an. Derdi neydi. Dönüp beni kapıda bekleyen Sefa'nın yanına gittim.

" Abi bu gece Erzurum' lu."

Demişti ki.

" Erzurum'lu işi bekleyecek."

Dedim.

" Peki abi."

" Buralarda olun."

" Tamam abi." Diyerek uzaklaşırken, kapıyı örtüp salona döndüğümde gördüğüm şeyle afalladım.

Daha doğrusu göremediğim şeyle. Ceketim yerde Elmas koltukta değildi. Hızla bir tur döndüm kendi etrafımda.
Nerdeydi bu kız? Nereye kaybolmuştu?

" Elmas!"

Dedim yüksek sesle.

" Elmas nerdesin? "

Ses yoktu.

" Elmas! "

Dedim yeniden sinirle. Üst kata çıkmış olabilir diye düşünüp merdivenlere yönelmiştim ki salondaki barın arkasından gelen şişe sesiyle fareyi bulmuş oldum.

Hızla barın yanına gelip arkasına geçtiğimde yerde oturmuş elindeki viski şişesini tepesine diken Elmas'ı gördüm. Yarılamıştı. Elindeki şişeyi tutup çekerken,

" Ver şunu bana. Yeterince içmişsin zaten manyak."

" Hayır! Bırak içmek istiyorum!"

Desede şişeyi zorla çekip aldım elinden. Ayağa kalkıp barın üzerine bırakırken Elmas'ta ayağa kalkmış başka bir şişeyi almaya çalışıyordu.

" Yeter artık kendine gel." Diyerek kolundan tuttuğuda,

" Aahh! " Dedi acıyla.

Gözleri dolmuştu.
Şaşkın şekilde ne olduğunu anlamaya çalışarak yüzüne bakarken,

" Çek elini ayı yogi! "

Diye bağırarak kendini hızla geriye çekince elimden kurtulup barın arkasına çarparak yere düştü. Bacakları iki yana açılırken etek sandığı şey iyice yukarıya sıyrılmış eli başının arkasında bir yandan hıçkırıp bir yandan bağıra bağıra konuştu.

" Gelmiyecem!
Kendime falan gelmiyecem! Nefret ediyorum! "

Derken ağlıyordu yine.
Bir kez daha hıçkırarak devam etti.

" Senden de ondanda hepinizden.. Bütün erkeklerden nefret ediyorum! Hepsi sizin suçunuz. Hepiniz adi birer bok cuvalısınız! Hepinizi logara atıp üstünüze toprak atmak istiyorum."

Ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken yılbaşı gecesinde ki Elmas'ı görür gibi oldum.

" Sen iyice kafayı yedin, kalk hadi." diyerek kollarında tutup kaldırdım.

" En hızlı tarafından ayılman ve bana söylediğin şeyi açıklaman gerekiyor."

" İstemiyorum bırak! Gelmeyecem işte bırak beni! "

Diye cırlarken, Semra'ya seslendim.

" Semra yirmi dakika sonra odama acı bir kahve getir."

Demiştim ki birden Elmas'ın öğürmesini duydum. Yüzümü Elmas'a dönmemle birlikte üzerime kusması bir oldu.

" Elmas!" dedim hırlayarak.

Elmas bana bakarak gülerken, yeniden aynı şeyi yapınca başımı yukarıya kaldırıp,

" YA SABIR!!" Diye bağırdım.

" Resmen üzerime kustun sarhoş fare."

Derken, ayakta bile duramayan kızı kucağıma alıp,

" Sana bunu çok fena ödetecem Elmas, çok fena ödetecem!! "

Diye diye hızlı adımlarla üst kata çıkarak odama girdiğim gibi yatağımın yanına gelip yatağa attım kızı.

Sonrada hızlı adımlarla banyoya girip üzerimdeki gömleğimi çıkararak yere fırlattım. Kabinin musluğunu ılık şekilde ayarlayıp açarak yatağın yanına geri geldim. Hâlâ yatakta yatan Elmas'ın ayaklarını çıkardım önce.

" Tam bir baş belasısın Elmas! Baş belası!
Bir ayıl o zaman görüşeceğiz seninle! " Dedim sinirle.

Bileklerinden tutarak yatağa oturttuktan sonra üzerindeki kot ceketi ardından kusmuklu kazağını çıkardım. Südyeniyle kalan kıza bakarken gördüm kolundaki sargıyı. Kaşlarım çatık,

" Koluna ne oldu? " dedim yüzünü kendine çevirirken, baygın gözlerle önce koluna sonra bana baktı.

" Uf oldu! "

Dedi ağlamaklı. Ardından bir kahkaha attı. Sonra yine ağlamaya başladı. Bu gece delirmiş gibiydi ve benide delirtmeye çalışıyordu kesin.

" Suyu ye de aklın başına gelsin!" diyerek Elmas'ı kucağıma aldım.

" Bırak be, bıraksana beni! İmdaaat!
Adam öldürüyorlaaar! "

Diye bağırırken bonyoya yürüdüm.

Açık kabine girer girmez suyun altına girdim onunla birlikte. Son ses bir çığlık daha attı.

" Allah'ın belası Kocaayak!! " diye bağırdı arkadan. Yetmedi tabi, devam etti. Ayaklarının üzerine bıraktığımda bir yandan vurmaya bir yandan yüzüne akan su yüzünden boğulmamaya çalışırken, Dev Gulliver den başlayarak ağzına ve aklına gelen bütün küfürleri saydırdı.

Sonunda hırsı geçince göğsüme yaslandı yorgun. Üzerindeki deri etek bozuntusunun fermuarına uzandığımda birden elimi tuttu.

" Yapma..
Ne olur..."

Dedi yine ağlamaklı.

" Rahat dur.
Kötü bir niyetim yok.
Aptal bir kızın sarhoşluğundan faydalanacak kadar adi bir adam değilim."

Yavaşça elini çektiğinde eteğin fermuarını açıp bacaklarından aşağı düşmesini sağladım. Yerinde doğrultup akan makyajını elimle temizlerken,

" Şu haline bak." Dedim.

" Pandalara benzemişsin.!"

Kedi gibiydi suyun altındaki baygın bakışları.

" Derman..."

" Ne var cadı!
Gece gece bana etmediğini bırakmadın."

" Beni öldür! "

" Ne! " Derken şaşkın baka kaldım.

" Hâlâ ayılamadın anlaşılan. Soğuk suyumu açsam. "

" Kendimi öldüremiyorum. Ama sen yaparsan arkadaşlarıma dokunmaz."

" Dokunmaz mı?
Kim dokunmaz?
Ne anlatıyorsun Elmas, anlamıyorum!"

Musluğu kapatıp kucağıma aldığım Elmas'la kabinden çıktım. En az onun kadar ıslanmıştm. Ayaklarının üzerine bıraktıktan sonra askıdaki kendi bornozumu alarak üzerine giydirdim. Bu süre içinde sadece önüne baktı. Küçük havluyu da saçlarına bırakarak tekrar kucağıma alıp odaya döndüm.

Yatağın üzerine oturtup giyinme odasından boğazlı kazaklarımdan biri ile geri döndüm.

" Kurulan giyin geliyorum!"

Diyerek tekrar giyinme odasına geçtim.

Deli kızın yüzünden bende sırılsıklam olmuştum. Üzerimdeki ıslak kıyafetleri çıkarıp hızlı şekilde eşofman takımımı giydikten sonra dolap üstünden küçük ilk yardım kutusunu alıp tekrar odaya döndüm. Elmas yatakta cenin pozisyonunda yatmış uzun gelen kazağımın içine kadar çekmişti dizlerini.

Odadaki berjeri yatağın yanına itip oturdum. Az sonra kapı tıkladı.

" Derman bey kahveyi getirdim."
Diyen ses Semra'ydı.

" Gel Semra."

Semra elinde kahve kupası ile içeri girdiğinde elindekini alıp çıkabilirsin dedim. Elmas'a döndüm sonra.

" Kalk şunu iç."

Sonrada koluna ne olduğundan başlayarak bu gece yaptıklarına kadar herşeye bir açıklama getir.
Ne işler çeviriyorsun?
Önce beni görme, tanıma, konuşma dedin.

Sonra mekanıma geldin. Yetmedi beni öptün. Sonrada kulağıma, evine gidelim bana yardım et lütfen dedin. Konuş küçük cadı neler oluyor."

Yerinde doğrulup başı ve ıslak saçları önünde ayaklarını aşağı doğru sarkıtarak oturduktan sonra kupayı sol eline alıp bir yudum içti. Yüzü ekşisi.

" Acı kahve iyi gelir."

Derken kazağın sağ kolunu yukarıya sıyırdım.

" Ne oldu koluna? " Dedim ıslak sargıyı yavaş yavaş açarken.

" Peşimde biri var Derman! "

" Ne? " Dedim elim sargıda.

"Birimi var?
Ne demek biri var?
Kim?
Neden daha önce gelip söylemedin."

Dedim sinirle. Ardından,

" Yoksa bu yarayı,o mu yaptı? "

Araya girdi.

" Seninle karşılaştığımız o yılbaşı gecesi senden o belleği almaya çalışanlar."

Kaşlarım sonuna kadar çatılırken sinirle sıktım, hem dişlerimi hem yumruklarımı.

" Ne dedin sen? Onlar mı?
Ne demek onlar?
Onlardan kim varsa işini bitirdim ben.! "

Başını iki yana sallayarak devam etti. Kulüpteykende oradaydı. Seninle konuştuğumu anlamasın diye öptüm seni.

İçlerinden biri.
O yaptı kolumu.
Kızgın maşa bastı."

Duyduğum şeyle sargıya dönüp daha hızlı açtım. Gördüğüm su toplamış yanık izi yeniydi.

" Ne zaman oldu bu? "

" Bir hafta içinde."

Dedi mırıltıyla.

" Elmas delirtme beni!
Hemen anlatmaya başla! "

Kasanda ne varsa ve seni onlara götürmemi istiyorlar.
O gece benim yüzümden o belleği alamamışlar diye şimdi benden hem seni hemde kasandaki belgeleri onlara götürmemi istiyorlar.

Beni tehdit etti. Gölgen gibi peşinde olacağım dedi.
Yapmazsam bütün arkadaşlarımı öldürecek."

" Kim, kim öldürecek."

" A-abim.. "

" Abin mi? "

Başını salladı.

Sırtımdaki izlerin ve kolumdaki yanığın sebebi. Düştüğümü sandığım gece bana saldıran kişi.
Onların adamıymış. Yıllar sonra beni buldu. 4 gün önce zorla kaçırdı. Ankara'da açtım gözlerimi.

Kolumdaki yanık izi...
O yaptı beni tehdit ederken... Ondan ve o yanık izleri yüzünden olan korkumu hatırlatmak için. Sonrada ya Derman ve kasasındakiler yada arkadaşlarının canı dedi."

Çok düşündüm..
Ne yapacağımı..

Ama sana söylemekten başka çare bulamadım."

Kafamın içinde binlerce düşünce bir birini kovalamaya başladığında öfkeyle fırladım yerimden. Ellerimi saçlarıma geçirerek kendi etrafımda bir tur döndüm.

Bir kaç dakika iyice düşündükten sonra yerime oturarak Elmas'ın koluna pansuman yapıp yeniden sardım. İlk yardım kutusunu alıp kenara kaldırdıktan sonra. Elmas'a bakarak,

" Bana söylemek için geç kalsanda söylemekle iyi yaptın. Şimdi yat uyu. Yarın bu işin çaresine bakacağım. Ondan sonrada seninle uzun bir konuşma yapacağız Karakız.

💎💎💎

ELMAS'TAN

Sabah gözlerimi müthiş bir baş ağrısıyla açtım. Kafamın içinde dinamitler patlıyordu sanki. Önce etrafıma bakarak nerde olduğumu anlamaya çalıştım. Sonra dün gece olanları hatırladım. Kulüpteki o sahne aklıma gelince,

"Hay anasını avradını satayım. Lan ne bok yedim ben! "

Derken bir ağrı daha saplandı başıma. Yerimden kalkarken ağlayacak haldeydim.

Bu sırada kapı açılarak genç bir kız girdi içeri. Elinde iki çanta vardı.

" Günaydın hanım efendi." dediğinde salak salak etrafıma bakındım.

Benden başka birini mi vardı odada acaba. Yoo yoktu.

" Bunlar sizin için.
Giyip aşağıya inmenizi istedi Derman Bey.

Yardım etmemi istermisiniz.? "

Üzerimdeki büyük kazağa ve çıplak bacaklarıma baktım. Aynı anda dün geceki banyo sahnesini ve yarı çıplak kas yığını Derman'ın göğsünde ki halimi hatırlayınca.

" Hassiktir." Çektim bir kez daha ve devam ederek,

" Ananın örekesi.
Senin kafanı sikeyim Elmas! " Dedim sinirle.

Karşımdaki kız alık alık baka kalırken,

" Sen git ben giyinir gelirim."

Dedim. Beynimdeki anılar güncelleme yaptıkça küfürlerim çeşit kazanırken elimdeki çantalardaki kıyafetleri çıkararak şöyle bir baktım.

Benim için alınmış yeni kıyafetlerdi.
Derman'a teşekkürü sonraya bırakıp hızlı hızlı giyinerek odadan çıktım. Merdivenlerin başına geldiğimde aşağıda Derman, Sefa, Batur ve bir kaç adam daha gördüm. Aralarında hararetli şekilde konuşuyorlardı.

Yavaş adımlarla aşağı indim.
Adamlar Derman'ın işareti ile çıkarken Derman yanıma geldi.

" Nasılsın deli manyak.
Aklın başına geldi mi.? "

" Kafamın içinde filler erik dalı oynuyor." Dedim.

" Hakettin.
Seninle konuşacak çok şeyim ve soracağım bir kusma hesabım var. Ama önce şu itlerin defterini kapatacam."

Kolumdan tuttu. Mutfağa çekiştirdi.

" Masa hazır.
Kahvaltı yaparken beni dinle."

Diyerek oturttu. Kurduğu planı tektek anlattı. Bu gece evden çıkıp villaya gideceğimizi onlarında büyük ihtimalle peşimize düşeceğini söyledi. Tabi kendi adamlarıda peşimizde olacaktı. Cebinden iki tane bellek çıkarıp önüme koydu. Bunları o itlere vereceksin. Kasada bunlar vardı sadece diyeceksin. Dedi. Şifreli boş dosyaların olduğu bellekler.
Ardından villadayken Derman'ı yaralama mı ve onlara haber vermemi istedi.

Saçmalama nasıl yapacam. Ben.. Ben yapamam. Dedim. Ama kabul ettiremedim.

Etkisiz hale gelmiş Derman'ı alıp inlerine götürecekler. Böylelikle alayının kökünü kesecem dedi.

💎💎💎

Böyle bir planla başladı bugün.
Ve sonuç karşımdaki adamın yüzüne ve gözlerinin içine bakarak iki adım atarken konuştum.

" Sence? " Dedim bir ona bir Halil ve Naci'ye bakarak.

" Benim gücüm onun gibi birine yeter mi? "

Bir anda hızla ayağa kalktı Derman. Bileklerindeki kelepçenin zinciri kırık ayağındaki ip kesik bir dağ gibi ayakta duruyordu.

Etrafımızdakilerin âni ve şaşkın bakışları arasında sol elindeki küçük bıçağı önündeki adamın gırtlağına dayarken adamın belindeki gümüş renkli silahı çektiği gibi kafasına dayadı.

" Hemen yanıma gel! " Dediğinde hızla yanına gelip arkasına geçtim.

Gözleri etraftaki adamları tararken önündeki adamın kulağına doğru eğilerek fısıldadı.
Demek kuyruğumdaki sendin, Franko Matteo De costa. Namı diğer Silver...

Sana söylemediler mi Mati? Ben düşmanlarımın elinde ölmemeye yemin ettim! "

Aynı anda dışarıda silahlar patlamaya başladı.

*************************

Bölüm sonu canlar gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

 

Loading...
0%