Yeni Üyelik
38.
Bölüm

💎Y.E 37 Yenge ne lan!💎

@azamet_29_2

" Teklifimi kabul et. Hemen bugün basayım nikahı. Hep burda kal. Hep yanımda, hep kollarımda ol."

Dahada yaklaştı. Nefesi yüzümü yalayıp geçerken alev alev bakan gözleri gözlerimi, dudakları dudaklarımı bulduğunda ellerimi göğsüne dayadım.

O an ellerim ilk kez temas etmiş gibi hissettim göğsüne. Oysa geçen seferlerde de kollarının arasında sabahlamıştım. Galiba o zamanlar bilinçsizce yaptığım için böyle etkilememişti beni. Bu adamın kalbî soğuk teni çok sıcacıktı. Beni bir mıknatıs gibi kendine çekiyor olsada, dudaklarının arasından konuşabildiğim kadar konuşarak,

" Olmaz. Daha oturup düşünme fırsatım olmadı." Dedim.

Yavaşça ayrıldı dudaklarımdan.

" Seni istiyorum Elmass... Seni!"

Sesi kısık ve inlercesine çıkıyordu. Burnunu yanağıma sürterek boynuma doğru inerken,

" Teninle, kokunla herşeyinle benim ol istiyorum.
Ama hâlâ düşünecem diyorsun. Beni kıvrandırmak hoşuna gidiyor değilmi?

Sen benden daha acımasızsın Elmas."

" Değilim."

Dedim hızlandığını farkettiğim nefesimle.

" Yapma Elmas... İnat etme işte.
Evet de!
Sana hayatının en güzel gecelerini...
En güzel günlerini yaşatayım."

Derken arka arkaya minik öpücükler kondurdu dudaklarıma, yanaklarıma, gözlerime.

" Derman.."

" Söyle Karam. "

Dedi gözleri tam gözlerimin, yüzü tam yüzümün önünde, nefesi dudaklarımı yalarken.

" Evlilik benim için kolay bir karar değil. Zamana ihtiyacım var. Zaman ver bana. "

" Anlaşıldı."

Dedi bu kez yorgundu sesi.

" Beni gerçekten öldürmeye niyetlisin. Nazarınla değil ama sınavıyla."

" Hem okulum da var."

" Okuluna engel olan mı var? Okullu küçük karım derim sana."

" Dalga geçme ya!"

Dedim gülümseyen yüzüne bakarak.

" O zaman yanıma taşın. "

" Ne?"

" Evlenene kadar burada, kollarımın arasında yanımda ol.

Hem fena mı?
Sen uykusuzluk çekmezsin ben sensizlik çekmem. Burdan gider gelirsin okuluna."

Tam ağzımı açacaktım ki..
Beynimin içinde bir şimşek çaktı.

" Okul!
Biçer!
Laaan!

Okula geç kalacam! "

Diye cırlarken ellerimle üzerimdeki adamı iterek yana devirip yerimden fırladım. Apar topar yataktan inerken,

" Kıyafetlerim!
Kıyafetlerim nerede?

Dedim panikle.

" Biçer beni dersten bir bırakırsa sittin sene geçemem."

Berjerin üzerindeki kıyafetlerimi görür görmez üzerimdeki pijamayı çıkarırken Derman gözlerini dikmiş keyifle beni izliyordu.

" Cevabını ver. "

" Cevap yok." dedim üzerimde gezen gözlerine bakarak.

" Bu arada sende iyi alıştın ha! Röntgenciler gibi."

Ben berjerin üzerindeki kıyafetlerimi giyerken o,

" Ne yapalım Karam. Dokunamıyorum bari izleyeyim."

Diyerek kalktı yerinden. O sırada saate baktım. Bir saatim vardı.

" Hemen çıkmalıyım.
Neredeyiz.
Kaç saatte gidebilirim."

" Benim evimde tabiki."

Diyince durup salak salak baktım yüzüne, sonra etrafa.

" Senin evin mi?
Burası senin evin mi?! "

" Evet.
Tabi sen bu odayı ilk kez gördüğün için anlayamadın. Bu oda yeni hazırlandı."

Derken bir yandan üzerini giyiniyordu. O anda farkettim üzerinde pantolon ile uyumuştu yanımda. Ben gözlerimi tekrar etrafta gezdirirken gömleğinin uçlarını pantolonuna sokup yanıma geldi. Bir elini çeneme koyarak diğerini belime sarıp kendine çekti bedenimi. Ardından kulağıma doğru eğilerek fısıldadı yine.

" Burası bizim odamız olacak. Karım olduğunda bu odada bu yatakta seninle sabahlara kadar sevişeğim. O zaman bir bahanen kalmayacak Karakız."

" Elmas Elmas!
Adım Elmas."

" Kara Elmas.."

Bana bakan gözlerinin alevi retinalarımı yakacak kadar sıcaktı. İstemsiz yutkunduğumu farkettim.

" Hadi hadi, azgın teke.
Hemen gidelim."

" Olmaz önce kahvaltını yap."

" Ya vaktim yok.
O Biçer delisi beni dersten atar. Belki başka zaman. "

" Anlaştık."

Dedi anında. Allah'tan arıyormuş galiba. Apar topar hazırlanıp odadan çıktık. Çantam ve kitaplarım yoktu. Ama eve uğrayacak vakitte yoktu. Tabi yapacak bir şeyde.

Salona inip oradan da evden çıktığımızda kapının önünde burun buruna geldiğimiz Sefa önce Derman'a bakarak,

" Günaydın abi."

Ardından bana dönüp,

" Günaydın yenge." Dedi.

Apışıp kaldım ne kadar olduğunu anlayamadığım saniyeler. Yenge?! Yenge ne lan! Dedim içime içime. Az önce duran beynim tekrar çalışmaya başladığında,

" Yenge!?

Kim yenge. Hani nerde? "

Saf saf önüme arkama bakıyordum.

" Derman ne diyor bu? "

Sefa hızla arabaya giderken Derman koluma girip beni arabaya doğru çekiştirerek,

" Senden bahsediyor Karam."

" Nasıl benden bahsediyor?
Yenge dedi bu kalas.
Bana mı dedi? "

" Artık herkes biliyor senin karım olacağını."

" Ne??
Hassiktiir...
Ben daha kabul etmedim bile ne yengesi ya!?! "

" Nasılsa edeceksin."

Derken açık kapıdan içeri ittirince arka koltuğa geçip oturdum. Diğer tarafa geçtiğimde Derman'da arkamdan binip yanıma oturdu.

" Günaydın abi günaydın yenge."

" Bak ya!
Bu da yenge diyor."

" Batur okula çek."

" Tamam abi."

" Sende alış bu yenge kelimesine Elmas."

Gözlerimi devirdim.
Bu kadar emin olmakta ne bileyim yani.

💎💎💎

Okula kadar sinirle baktım her birinin yüzüne. Öndeki ikili çekindiklerini belli etselerde Derman beni kolunun altına sıkıştırmış halinden pek bir memnundu.

Okul bahçesinin önünde durduğumuzda hızla kapıyı açıp indim.

" Karam...
Veda etmeden mi gidiyorsun? "

" Yok sana veda!"

Dedim sinirle kapıyı örterken.
Camı açıp,

" Öyle olsun bakalım.
Akşama kadar geçer sinirin. Çıkışta burda olacağım."

Anında durdum.

" O niye o!? "

" Düşün bulursun."

Dedikten sonra öndeki Batur'a,

" Gidelim." Dedi ve camı kapattı.

İlerleyen iki aracın arkasından bakarak düşünürken anladım. Akşam beni alacak kendi evine götürecekti. Tıpkı söylediği gibi orda kalmamı istiyordu.

Biçerden daha acil olmayan bu konuyu düşünmeyi sonraya bırakıp derse yetişmek için okulun giriş kapısına yönelirken bahçenin dışında dikilmiş bakan Eray'ı gördüm. İnanamadım. Yüzsüz orda öylece durmuş beni izliyordu. Yada bizi mi demeliyim. Ne hakla hâlâ etrafımda geziniyordu. Pislik!

Yalnız bana bakan gözleri... Gözlerindeki bakış biraz, nasıl desem... Hem kızgınlık, hem pişmanlık, hem hüzün, hemde öfke vardı. Özellikle öfke kısmı az önce beni bırakan Derman'a karşı birikmiş bir duygu patlamasıydı sanırım.

Kızgın bakışlarımı üzerinde gezdirdim. Yaptığı ve söylediği şeyleri unutmamıştım çünkü.
Gözlerim hâlâ Eray'ın üzerindeyken aramızdan ağır adımlarla bana bakarak geçen Biçer hocayı görünce anında kendime geldim. Eray'ı siktir ettiğim gibi giriş kapısına dönüp son hız koşmaya başladım.

Hocadan önce içeri girip merdivenleri koşa koşa tek solukta çıkıp dersliğe bodoslama daldığım gibi üçüncü sırada oturan bizim kızların ve Anıl'ın yanına koşup kıç üstü attım kendimi. Ellerim göğsümde nefes nefese kalırken yanımdaki Sevgi şaşkın bakışları üzerimde,

" Elmas ne bu hâl. Köpekler kovalamış gibi soluk soluğa kalmışsın. "

" Köpek kovaladı demiyelimde göt korkusu diyelim."

Dedim nefesimi düzenlemeye çalışırken.

" Aşağıda Biçer hocayı gördüm."

Dedim bir kaç soluk daha çekerek.

Adamdan önce sınıfta olmak için vitesi turboya takıp ondan önce çıkacam diye nefesim götümden çıktı yeminle."

İlknur kahkaha ile gülerken,

" Korkunun gözünü seveyim. Biçer hoca olmasa... "

Dedikten sonra kulağıma yaklaştı.

" Kocaayak'ın kollarının arasından iki gün çıkmazdın."

Tam ağzımı açıp çirkef Elmas moduna girecekken kapıdan Biçer hoca girdi. Susa kaldım tabi. Adam yürüdü yürüdü tahtanın ortaya kadar geldi.

" Günaydın çocuklar."

Dersten kalma korkusuyla yağcı korosuna dönüşen herkesten kibar bir günaydın geldi.

" Derse başlamadan önce."

Derken gözleri sıraları dolaştı dolaştı ve sonunda bendenizi buldu.

" Dersime benden önce gelip sınıfta değilseniz benden sonra girme zahmetinde bulunmayın."

Adam aba altından sopa falan değil direk top mermisi göstermişti. Sırtımdan bir ter boşaldıki anlatılmaz yaşanır.
Gözlerini önüne çevirdiğinde neyse. Dedim. Bu sabahı atlatmıştımya. Gerisi Allah Kerimdi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra yerime kaykılıp Biçer Döverin dersine odaklandım. Tabi defter kitap olmadan.

&

Neredeyse 1saat kadar süren dersin sonunda sınıftan çıkan Biçer'in arkasından bizde kalkıp kapıya yöneldik. Anıl,

" Nereye gidelim? "

Diyince,

" Kızlar Turgay'ın oraya gidip sandviç falan yiyelim ben açım. Hem İlknur da manitini görür."

Şuan bir sırtlan edasıyla sırıtıyordu.

" Açmısın? " Dedi İlknur.

" Ayrıca manitimin dersi var canım."

" Kocan olacak adam kahvaltı vermedimi kız! "

Duyduğum Ramo'nun geriden gelen sesiyle arkama döndüm. Ramo yanımdaki Sevgi'yi

" Çekil şurdan."

Diye Anıl'ın kollarına iterek koluma girdi.

" Dün akşam olanlar neydi kız öyle. Resmen ağzımızı açık kalakaldık.
Kız çirkin ördek vaaallahi helal olsun sana! Meğer sende ne potansiyel varmış ayol!
Adamı kendine fena bağlamışsın. Kız! Büyü falan mı yaptırdın yoksa. Ayol adamı kediye çevirmişsin.

Doğru söyle Elmas. Gerçekten büyü falan yaptırdıysan bari kime yaptırdın banada söyle ki bende gideyim o karıya."

Arka arkaya makineli tüfek gibi saydıran Ramo'ya çemkirdim.

" Ramo ne anlatıyorsun sen ya!
Ne büyüsü ne kedisi."

" A.a.a! Yalan mı kız!
Hepimiz gördük ayol! "

" Yaa Derman'ı bırakında ben size bir söyleyeceğim. Bu sabah kimi gördüm bilin? "

" Kimi?
Eray'ı deme."

Diyen Anıl'a baktı herkes. Tabi sonrada bana.

" Aynen.
Bahçenin dışından bizi izliyordu! Utanmaz pislik. "

" Bizi derken."

Soruyu soran İlknurdu.

" Derman bıraktı beni okula, yoksa nasıl yetişecektim derse."

Okulun kafeteryasına girerken devam ettim.

" Öyle bir bakışı vardı ki."

Boş olan masaya geçip otururken kapıdan giren Turgay'ı gördüm. Hızlı adımlarla gelerek gülen gözlerle bakan İlknur'un yanına gelip kollarının arasına alarak,

" Merhaba güzelim."

Diyince hep bir ağızdan,

" Oouuu!" Dedik.

" Ne var ya! "

Turgay,

" Selam millet." Dedi.

" Selâm." Dedik.

" Sen neden burdasın hani dersin vardı."

" Astım Nurum."

Nurum mu! Duyduğumuz iltifatla, bizden bir Oouu!! Daha geldi.

" Allah'ım şu kumruların yanında Ramo kulun böyle sap gibi kaldı. Bana da yolla şöyle en hoşundan bir tane."

Hayran hayran bakan Ramo'ya döndüm.

" O da olur kuşum Ramo. Oda olur.
Hadi şimdi bir şeyler yiyelim. Valla açım ya! "

Dedim Eray konusunu kapatarak. İnşallah oda daha büyük bela olmazdı başımıza. Turgay Anıl'a baktı.

" Gel hadi Anıl alıp gelelim. "

İkisi birlikte içeriye giderken bizde az bir zaman kalan defile ile ilgili son yapılacakları, bir gün öncesinde yapılacak son provayı ve o günün nasıl olacağını konuşmaya başladık. Az sonra gelen oğlanlar ve sandviç ve dahi çaylar eşliğinde sohbete devam ettik.

&

Okul çıkış saatine kadar derslikler arasında geçti zaman.
Sonunda çıkış saati geldiğinde bahçe önünde duran iki siyah lüks sedanı görünce bizimkilere dönüp,

" Kızlar yarın benim kitapları da getirirsiniz."

Sevgi,

" Anlamadım. Niye? Sen gelmiyormusun? "

Deyince baş parmağımla bahçe dışındaki araçları gösterdim.

" Haaa anladııımm..."

" Sırıtma Sevgi.
Bir kaç gün Derman'ın evinde kalacağım. Hem Eray'ın hem de bu uyku problemi yüzünden. Yoksa defileye falan gelemeyecem. "

" Haklı." dedi Ramo.

" Ayakta uyuyan Elmas hiç işime gelmez. "

" O hâlde yarın görüşürüz." diyerek çıkışa doğru yürürken ağaçların arasından bahçe dışındaki Eray'ı gördüm yine. Bu geri zekalı da ölüm cesareti vardı ve niyeti. Hiç görmezden gelerek arabaya doğru yürüdüm. Araçtan inen Batur arka kapıyı açarken hızla binip arka koltuğa Derman'ın yanına oturdum. Anında kolunun altına çekip beni sararken saçlarımdan öptü. Araçlar hareket ederken Derman,

" Kara Elmas'ım bakıyorum düşünmüş ve bulmuşsun. "

" Hımm." Dedim sadece. Bu sırada yanından geçtiğimiz Eray'ı izliyordum camdan.

Canına susamış olmalıydı resmen. Umarım daha büyük sorunlar açmazdı başıma.

İçimden bir ses Derman'a söyle derken diğer yanım eski günlerin hatrına yapma diyordu.

💎💎💎

Nihayet defile günü gelmişti. Bir kaç gündür olduğu gibi bu gecede deliksiz bir uyku uyumuş sabaha dinç bir şekilde uyanmıştım. Hem de dünkü prova ve Ramo işkencesine rağmen. Tabi yegane sebep şuan yanımda uyuyan adam Derman'dı.

Bu evde kalmaya başladığım günden beri her geceyi yanı başında uyuyarak geçirmiştim. O gecelerde söylediği tek cümle zalim Elmas olmuş başkada tek kelime söylememişti. Kolların arasına alarak uslu uslu uyumuştu.

Sadece bir gece ellerini pijamamın altında hissetmiştim. Sırtımdaki ruhuma kazınan yanık izlerinde gezmişti parmakları. O sırada uykudan uyansamda belli etmedim. Çenesinin altına aldı başımı.

" Keşke o gün orada olup engel olabilseydim."

Fısıltıyla söylediği bu cümle kulaklarımdan geçip ruhuma ulaşmış, her bir katmanında kendine yer bulmuştu.

İnkar edecek değildim. Bu adam benim yanlızlıktan ve üşümekten ağlayan yanımı, hâlâ acıyan yaralarımı sarabilecek tek erkekti. Karar vermiştim şu defile işi bitsin kollarımı beline sarıp Derman Kurtoğlu, teklifini kabul ediyorum evlenelim diyecektim.
Ama önce şu defile işinin bitmesi gerekiyordu. Bugün öğleden sonra saat üç de başlayacaktık. Öğlen okulda olup son hazırlıkları bitirip yine kısa bir prova yapmamız gerekiyordu.

Yerimden kalkıp yatağa bağdaş kurup oturdum. Şuan yanımdaki adama aç bir kurt gibi bakıyordum. Ben de az zilli değilmişim ha!

İşaret parmağımı uzatıp haince göğsüne dokundurup dürttüm.

" Hişt Kocaayak kalk."

Dedim ama tepki vermedi. Derin mi uyuyordu. Kahvaltı yaptıktan sonra okula gidecektim o yüzden kalkması gerekiyordu. Bir kere daha dürttüm. Yine uyanmadı. Sonunda aklıma gelen piçlikle geniş kaslı göğsünün küçük ucunu tutup kıvırarak, Derman! Diyince gözlerini açtığı gibi kolumdan tuttu. Aynı anda,

" Hiişşşt yavaş Karakız! "

Diyerek beni yan devirip altına aldığında daha ne olduğunu anlayamadan ağırlığını üzerimde hissettim. Üst kollarından kavrarken burnumun ucuna kadar geldi.

" Sonra aynı şeyi bende yaparım."

Derken burnunu boynuma gömerek derin bir nefes çekti. Ardından yavaş bir hareketle sakallarını yanağıma sürerek kulak mememi dudaklarının arasına çekti. Önce emdi sonra dişlerinin arasına alırken,

" Ama dişlerimle. "

Dediğinde yeterince tahrik olmuş nefesimin hızlanmasına engel olamamıştım. Hafiften bastırdığı dişleri yüzünden ağzımın içinde inlerken dişlerini çekip boynuma bir öpücük bıraktı.

" Az kaldı. Yakında arzuyla yanacaksın Karakız. Beni isteyeceksin. O kadar isteyeceksin ki için için yanacaksın."

Dedikten sonra başını kaldırıp gözlerime dikti mavilerini.

" O zaman elimden çekeceğin var. "

" Belki. "

Dedim pis pis sırıtarak.

" Ama o zamana kadar önce sen yanacaksın Kurtoğlu. "

" Zalimsin Elmas.
Çok! Zalim.."

" Kalk üzerimden ya.!
Altında pestilim çıktı.
Okula gideceğim daha hadi. Defile var bugün."

Yana doğru bıraktı kendini.

" O saçmalık bugünmüydü? "

" Evet." Diyerek hızla yerimden kalkıp giyinme odasına daldım.

" Bir dakika bir dakika.
Umarım o ojelinin kıyafetleri bi boka benziyordur.

Öyle kıçı başı açık kıyafetleri karım olacak kızın üzerinde görürsem ne okul ne defile nede sizi dinlemem. Ateşe veririm o salonu."

" Ne? "

Dedim kafamı kapıdan uzatarak.

" Yok artık.
O kadarda değil. "

" Ne demek o kadarda değil.

Elmas! Şaka yaptığımı falan sanıyorsan yanılırsın! "

Mahalle karıları gibi ellerimi belime dayadım.

" Bu bir defile.
Her çeşit elbise var.
Ben ve arkadaşlarım da model olarak orada bu elbiseleri sunacağız. "

Bir anda yataktan kalktığı gibi yanımda bitti. Tepemden bakarak,

" Kimin ne giydiği sikimde değil!
Üzerinde o saçma kıyafetlerden birini bile görürsem karışmam."

" Allah Allah!
Kulübünde kucağında oturan kızlara da söylüyormuydun bunları! "

Bir anda kollarımdan tutup beni kendine çekerken gözleri alev aldı sanki. O çekilmeyle tam göğsünün önünde kaldım.

" Kendini o kızlarla bir mi tutuyorsun sen? "

Hırsla çektim kollarımı.

" Ooo hoooo o!
Benim kıyafetlerime de karışacaksan seninle işimiz var."

Yeniden tuttu kolumu. Dişlerinin arasından hırlayarak konuştu.

" Sen benimsin Elmas Demirsoy.
Ruhunda, bedeninde, kalbinde benim!
Sana klâsik gelebilir ama benim olana kimse dokunamaz da bakamazda. Bakanın da sebep olanında acımadan gözlerini oynarım.

Yani o kırıtık arkadaşından başlarım oymaya."

Kıstığım gözlerimi kararlı ve sinirli bakan gözlerine kilitledim. Aradan saniyeler geçmesine rağmen bir kere bile kırpmadan bakmaya devam etti. Ciddiydi. Hem de çok ciddi.
Kolumu hırsla elinden çekerek tekrar giyinme odasına girip montumu alıp çıkarak kapıya yöneldim. Açıp çıkarken yine hırsla çekip çarptım.

" Kocaayak! " Dedim hırlayarak merdivenleri inerken. Aşağıya, salona inip kendimi koltuğa bıraktığımda mutfaktan çıkan Semra,

" Kahvaltı hazır efendim." Dedi.

" Yemeyecem."

Ceketini giyerek inen Derman,

" Kahvaltını yapmazsan evden çıkamazsın Karakız."

" Bahse var mısın? "

Dedim geçmeyen sinirimle.

" Emin ol benimle bahse girmek istemezsin."

Tam ağzımı açıp küfrü geçirecektim ama bir işe yaramayacağını bildiğim için sustum. Sinirle başımı diğer tarafa çevirdim. Mutfağa doğru yürüdü.

" Hadi! "

Yerimden kalkıp mutfak yerine dış kapıya yöneldim. Bir kaç adım sonra çıkacakken bir anda belimdeki kollarla yerden havalandığım gibi diğer, mutfak tarafında buldum kendimi.

" Benimle zıtlaşma Elmas.
Kahvaltını yap. "

" Gıcıksın. Gıcık! "

" Senin kadar değilim.
Kahvaltını yap çıkalım. Beni yorma Karakız. "

Çaresizliğime küfürler savurarak mutfağa geçtim. Mecbur bir kaç lokma yiyecektim. Yoksa bu manyak gerçekten izin vermezdi biliyordum. Ve defileye gidemez bütün emeklerimiz boşa giderdi.

💎💎💎

Okula geldiğimizde saat öğlen bir di. Kapıyı açarken kolundan tuttu. Kaçta başlayacak siktiğimin defilesi.

" Sanane? "

Dedim kolumu çekerek.

" Sen gelmiyorsun! "

" Sana kim soruyor.
Canım nereye isterse gelirim."

Sonra da ön koltuktaki Batur'a gidelim dedi sertçe.

Arkasından resmen hırladım.

" Derman değil Dert Kurtoğlu."

Hızlı adımlarla Ramo'nun diğer okulunun spor salonuna doğru ilerledim. Allah'ım bitmeyen bu kış bitene kadar bende bitecem.

Diyerek kollarımı kendime sarıp hızlandım. Spor salonunun kapısından girdiğimde Ramo karşıladı beni. Surat bir karış

" Nerdesin sen çirkin ördek! Herkes geldi bir sen yoksun."

" Kusura bakma Ramocan yaa! Derman'la hırlaşmaktan çıkamadım evden.

Kızlar nerde. Arkada kuliste hadi yürü diyerek koluma yapıştı. Çeke çeke ilerlerken perde önündeki büyük kuğuları gördüm ve bayıldım. Anında durdum. Tabi Ramo'da durmak zorunda kaldı.

" Ramoooo!
Bunlara bayıldım harika olmuşlar."

Ramo sol elinin tersini çenesine dayarken sağ eliyle sol dirseğini tutarak kuğulara baktı.

" Ay teşekkürler kuşum! Gerçekten ben de çok beğendim.."

Dedi önce. Sonra kendine gelerek,

" Ayh! Beni de oyalıyorsun yürü çirkin."

Diyerek çekiştirmeye devam etti ve kulise geçtik. Giyinme odalarının önüne geldiğimde Sevgi İlknur ve diğer model kızların ve çocukların dışında başka birkaç kız daha vardı.

" Bunlar kim Ramo? "

" Bunlar gönüllü personelim kuşum. Sizi giydirecek ve makyaj yapacak olan kızlar."

" Son kez prova ne zaman."

Dedi Sevgi.

" Ay son prova falan yok. Siktir ettim. Salon birazdan dolmaya başlayacak. "

" Saati önemi alacağız. Beni heyecan bastı ya! "

" Biraz öyle oldu İlknur kuşum."

" Merhabalar güzellerim yetiştim mi? "

Gelen arkadaşı görünce yine bir kahkaha atacaktım ki İlknur'un sol böbreğime attığı çimdikle susuverdim.

" Kes şunu Elmas." Dedi birde hırlayarak.

Canberk kuş da bizi izlemeye gelmişti. Yine ful makyaj ve topuklu ayakkabılı tabi.

" Yetiştin, yetiştin. "

Dedim sırıtarak.

" Bana bak çatlak zilli.
Umarım söylediklerimi unutmadın.

Modellik bir sanattır. "

Dedi buğulu bir sesle ve havaya doğru bakarak.

" Yürüyüşünüzle, endamınızla, bakışlarınızla, süsleyeceksiniz üzerinizdeki elbiseleri."

Aniden durup bize baktı çatık kaşlarla.

" Tarlada yürür gibi yürümeyin!"

" Sen merak etme Canberk kuşum o iş bizde."

" Ay! Nedense hiç rahatlamadım."

" Hadi hadi herkes odalara."

Bu arkadaşa bir ara ya bıyığı bırak ya topukluları bırak demeyi aklımın bir köşesine not ederek biz kızlara ait olan odalara yürürken erkeklerde kendilerine ait odalara girdik. Canberk'te bizimle geldi.

Önce ellerini şaklattı.

" Hadi göreyim sizi kızlar utandırın şu Canberk arkadaşınızı. "

" Elmas." Dedi Ramo.

" Unutma açılışı sen yapacaksın. Sen platformda şarkını söylerken diğerleri de arkada hazırlanıyor olacaklar. Sen şarkını bitirip arkaya geçtiğinde kızlarda iki kız bir erkek şeklinde çıkacaklar. O sırada sen de hızla giyinip peşlerinden gideceksin. Anlaşılmayan bir şey var mı?"

Hep birlikte,

" Yok hepimiz anladık." Dedik.

Ramo heyecanlı ve panikli şekilde,

" Size güveniyorum kızlar."

Dedi. Bugünü bir atlatalım bu gece hepimizi kulübe götüreceğim sabaha kadar eğleneceğiz. "

" Söz mü Ramo dedi kızlar."

" Söz valla."

" Banada söz ver Ramo."

" Ne sözü kız."

" Bende içecem ama sapıtıyorum ben. O yüzden sizde bana bakıcılık yapacaksınız."

" Söz kız.
Kuyruk olmayan ne olsun."

" Ne olsun? "

" Orasını karıştırma hadi."

Ramo odadan çıkıp gelen kalabalığı kontrole giderken bende hazırlanmaya başladım. Siyah tül kollu açık dar v yaka siyah güllerle süslü dar kesim kısa elbisem, yapılı açık saçlarım makyajım ve gitarımla yarım saatte hazırdım.

Karşımdaki kızlar ve Canberk bana bakarken gözlerinde hayran bakışlar vardı.

Canberk,

" Allah bu zilliye bilerek boy vermemiş. Oda olsaymış erkeklerin alayını yakar kavururmuş."

" Çirkin kız yoktur Canberk kuşum. Benim gibi fakir ve şanssız kız vardır." Dedim.

Az sonra paldır küldür Ramo girdi içeri. Üzerinde kendine has özel kıyafetiyle oda harika görünüyordu. Yanıma gelip ellerimi ellerinin arasına.

" Hadi güzel kuğum. Göster kendini."

" Vay anasına satayım. Bugün iltifatlar günü galiba.
Her yerden iltifat alıyorum yoksa ölecek miyim lan! "

" Eşeğe altın semer vurmuşlar eşek hala bizim eşek.
Yürü Elmas yürü! "

" Bu halin daha tanıdık geldi Ramo kuşum."

Dedim gülerek. İlknur'un elime tutuşturduğu gitarla Ramo beni çeke çeke çıkartırken odadan, sivri topuklu ayakkabılarımın üzerinde düşüp kıçımı başımı kırmamaya çalışarak yürüyordum.

" Hay ben bu topuklu ayakkabıları icat edenin de ettirenin de."

Diyerek bir kaç basamaklı merdiveni çıkıp paravanın arkasına geçtim.

Az sonra Ramo'nun işareti ile salonun ışıklar kapanarak loş ışıklar açıldı. Perdeler iki yana açılırken derin bir nefes alıp verdim ve elimde gitarımla perdelerin arasından yavaş ve kırıtan adımlarla platformun üzerinde yürüyerek ilerledim.

Yürüdüm, yürüdüm platformun ön tarafındaki ayaklı mikrofonun önünde durdum.

Gitarımı askısından boynuma tek omuzumun üzerinden geçirerek önüme aldım. Gözlerimi kapatarak söyleyeceğim şarkıya odaklanarak yeniden açtığımda tam karşımda onu gördüm. Kalabalığın en önünde bacak bacak üstüne atmış, kollarını göğsünde birleştirmiş gözleri tam üzerimdeydi. Derman..

**************************

Evet canlarım bölüm sonu
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın ♥️♥️

 

Loading...
0%