Yeni Üyelik
39.
Bölüm

💎Y.E 38 Kötü biten eğlence💎

@azamet_29_2

İstekler üzerine bir bölüm daha geliyor canlarım. 🤗🌹

Diğer bölüm yarın gelecek.

Yarın görüşmek üzere. Yorum ve oy bekliyorum🤗😍👍

💎💎💎💎

Yürüdüm, yürüdüm platformun ön tarafındaki ayaklı mikrofonun önünde durdum.

Gitarımı askısından boynuma tek omuzumun üzerinden geçirerek önüme aldım. Gözlerimi kapatarak söyleyeceğim şarkıya odaklanarak yeniden açtığımda tam karşımda onu gördüm. Kalabalığın en önünde bacak bacak üstüne atmış, kollarını göğsünde birleştirmiş gözleri tam üzerimdeydi. Derman..

Loş ışıkta bile belliydi gözlerindeki farklı bakış. Peki neden buradaydı, niye gelmişti? Tabiki gıcığına. Şimdi burada oturup bütün elbiselerimi denetleyecekti.

Böyle işi siksinler. Dedim içimden. Adam kavga çıkarmak için elinden geleni ardına koymuyordu.

Şimdilik bu yaptığını düşünmeyip söyleyeceğim şarkıya döndüm. Gözlerimi kapatıp parmak uçlarımı gitarın tellerine yerleştirirken bütün gözler üzerimdeydi. Karşımda oturan Derman'ın gözlerine bakarak başladım çalmaya ve söylemeye.

Şarkı boyunca bitene kadar gözlerini bir saniye bile çekmedi üzerimden


Şarkı boyunca bitene kadar gözlerini bir saniye bile çekmedi üzerimden. Sonuna kadar dinledi. Nihayet bittiğinde herkesten alkış gelirken o sadece sinirli bakışlar atıyordu etrafına.

Hadi ama aldığım alkışlarımı kıskanmış olamazdı herhalde. Olabilirmiydi? Evet olabilirdi.

Boynumdan çıkardığım askıyla gitarı tek elime alıp yine düşmemeye çalışarak attığım dikkatli adımlarla geldiğim perdenin arkasına geri döndüm. Hemen arkada beni bekleyen kızlar ve erkekler az sonra podyuma çıkmak için sıralarını bekliyorlardı. Beni gördüklerinde bir alkış da onlardan aldım.
Hemen yanımdaki Ramo,

" Aferin sana kuşum. Süpersin!"

Dedikten sonra sımsıkı sarılıp bizi izleyen Canberk'e,

" Sen kızları tek tek yolla bizde bu kızı giydirelim." Dedi.

O sırada Canberk'in ayakkabılari çekti dikkatimi.

" Ana!
Topukluların nerde? "

" Ay gerizekalı mısın ne?
Ayol sürekli topuklumu giyiyorum ben? O sizi gaza getirmek ve yürümeyi öğretmek içindi. "

Kendine sardığı kollarını açtıktan sonra ellerini havaya kaldırarak,

" Allah'ım beni kimlerle sınıyorsun ya Rabb'im! " Dedi.

" Hadi Elmas hadi!"
Diyen Ramo ile merdivenleri inip bana ait odaya girdik.

Yardımcı kız hemen yanıma gelip üzerimi çıkarmama yardım ederken Ramo'da diğer elbiseyi indirdi askıdan.

Elbiseye şöyle bir baktım. Dekolte olan beyaz elbisenin dört bir tarafı firikik verecek şekilde tasarlanmıştı.

" Ramo bu elbise dikildiğinde de mi böylemiydi yoksa sabote mi ettin? Lan bu elbise olmaktan çıkmış fantazilik iç çamaşır olmuş. "

" Ay biraz değişiklik yaptım ne var. "

 

" Sorunda orada zaten. Birşey yok. Yani geriye birşey kalmamış.

Ramo!

Derman dışarda kalabalığın arasında. Beni bununla görürse yemin etti salonu yakacak."

" Ne!?
Ay ona ne oluyor acaba ha!
Daha tapunu bile almadan ne bu ya! "

" Tapu derken. " Dedim alık alık.

" Nikah işte!
Hem bu elbise koleksiyonumun en önemli parçalarından biri ve sana göre yapıldı. Mutlaka sergilemem gerekiyor o yüzden mırın kırın etmeyi bırak ve giy. Yoksa o modacı ile asla tanışamam."

" Abartma Ramo bu kadar. Bu elbise olmasada tanışacaksın o modacıyla emin ol."

Yalvaran gözlerle bakan Ramo mu yoksa öldürecek gibi bakan Derman mı diye saniyelik düşündüm.
Derman beni öldürmezdi sanırım ama Ramo'yu elinden kurtaramazdım. Yine de yalvaran bakışlarına dayanamayıp elbiseyi hızlıca üzerime giydim. Aynada kendime baktığımda dayanamadım.

" Tebrik ederim Ramo çok güzel bir kefen dikmişsin.

Az kızacam Ramo doğru söyle. Bu aslında gerdek geceleri için değilmi."

" Ay kıvırma ördek. "

" Ramo bununla oraya çıkarsam Derman ikimizi de oyar."

" Ay o sana kıyıp birşey yapmaz.

Bende geleceğim için kendimi feda ediyorum kuşum. "

Diyerek kolumdan tutup çekiştirdi. Tam kapıya gelmiş açacakken dışardaki biri tarafından açılan kapı ile kimi gördüm dersiniz.

Derman Kurtoğlu kapı yüksekliğinde boyu ile kapıyı kaplamış elleri ceplerinde siyaha dayanan mavileriyle bize bakıyordu. Ramo ile birlikte kala kaldık.

Üzerimdeki dekolte kefene benzeyen elbisemi yukarıdan aşağı birkaç kez süzdükten sonra dişlerini sıkarken kaşlarının çatıldığını izledim.

ES SELAAAA!
Buyrun cenaze namazınaaa.
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz? Ben iyi biriydim aslında. Arkadaş kurbanıyım sadece.

Kendi kendime acımamı Ramo böldü cümlesiyle.

" Ay ne oluyor?!
Dingo'nun ahırı mı burası ayol! "

Deme gafletinde bulunan Ramo bir anda boğazında hissettiği mengene gibi elle susmak zorunda kalırken arkamdaki kız bir çığlık attı korkuyla.

Aferin sana Ramo ikimiz bir mezara. Ramo iki eli Derman'ın kalın bileğinde kendini kurtarmaya çalışarak nefes almanın yolunu arıyordu o sırada.

" Derman! " Dedim panikle ellerim yarı havada.

" Ne yapıyorsun bırak! "

Eli hâlâ Ramo'nun boğazında sıkarken gözleri üzerimdeydi. Ramo kendini kurtarmaya çalışırken Derman başını yana devirip bana bakmaya devam ederek konuştu. Yalnız şuan hiç iyi bakmıyordu ha!

" Nereye bu kılıkta. Karakız! "

Karakız!
Sıçtın Elmas!
Yine Karakız dedi.
Koduğumun şansı. Bari dışarda yakalansaydım lan! En azından ölmeden önce elbiseyi insanlara göstermiş Ramo'nun gönlünü etmiş olurdum.."

Derken kendi kendime, içimdeki Elmas'ın,

" Geri zekalı! "

Dediğini duyar gibi oldum. Derman dişlerini sıkarak attığı ölümcül bakışlara birde ölümcül bir gülümseme ekledi. Gerçekten şuan öyle böyle değildi bakışları, tam bir deli gibi bakıyordu.

" Görüyorum ki sana söylediklerimi anlamamışsın Karakız!
Yada umursamıyorsun.
Ama ben anlamanı sağlayacağım."

Dedikten sonra Ramo'yu geriye itti. Daha doğrusu savurdu. Ramo elleri boğazında derin nefesler almaya çalışırken,

" Ay!
Ay Allah'ım ölüyorum sandım! "

Derman elini arkada onu bekleyen Batur'a doğru uzattı. Batur elindeki beyaz küçük bir bidonu Derman'ın eline verdi. Kocaman olan gözlerimle bir Derman'a bir de elindeki bidona baktım.

" Sana burayı yakarım demiştim Karakız! "

Gördüğüme inanamadım. Bu manyak ciddi ciddi burayı yakmayı planlıyordu.

" Ne yapıyorsun manyak! Delirdin mi sen?!
Bunu yapamazsın buna hakkın yok! "

Diye cırladım.

" Bahse var mısın? "

Şeklinde bir tehtit savurduğunda ne kadar ciddi olduğunu daha iyi anlamıştım. O anda kapıda Canberk göründü. Salak şey etrafına bakmadan aralarından içeri dalıp,

" Hadi sıra sende Elmas!
Ayyyy! Kıııız!
Şahane görünüyorsun!
Milletin dibi düşecek valla. Erkeklerin ağzının suyu akacak! "

Ölümün nefesini ensemde hissettim bir an. Ama daha net. Ben o cümle ile yutkunurken, Derman'ın gözleri bu kez kuzgun siyahlara dönüşmüştü bile.

" Ay Allah'ım bu salak resmen ateşe benzin döküyor ama farkında bile değildi. Birazdan o ateşte hepimiz altlı üstlü kızaracaktık.

Mangal seven el kaldırsın.

Canberk, hadi diyip kapıya döndüğünde Derman'ın asık suratıyla karşı karşıya gelince donup kaldı önce. Bir kaç saniyenin ardından aklı başına gelip gözleri büyürken,

" Eşhedü enla ilahe illallah!
Ay! Anneciğiiim! "

Diyerek Ramo'nun koluna yapıştı.

" Ku-kurt-oğlu."

Anlaşılan bu herifi tanımayan bir Allah'ın kulu yoktu bu ülkede.

Canberk'in gözleri anında beni bulurken Ramo'nun arkasına pısarak,

" Kız zilli ne oluyor burada?! "

Dedi dişlerinin arasından korkuyla. Canberk'i duymazdan gelip. Sırayla ikisine ve öldürecek gibi bakan Derman'a dönüp,

" Derman sakın.
Sakın öyle bir şey yapayım deme karışmam. Bugün Ramo için çok önemli bir gün. Ve bu günü mahvetmene izin vermem! "

" Beni sınama Karakız."

" Derman öyle birşey yaparsan yemin ederim teklifini kabul etmem."

Gözlerindeki bakış daha beter olduğunda anladım bu herife rest çekmenin hata olduğunu.

Elindeki bidonu bir anda ters çevirerek yere boşaltmaya başladı. Ramo ve Canberk'in tiz çığlığına arkamda duran kızın çığlığıda eklendi.

" La*et herif ne yapıyorsun ya!? "

Diye bağırdım. Odanın içini benzin kokusu sarmıştı. Adam ciddi ciddi yakacaktı burayı. Baktım olacak gibi değil, geri vitese taktım el mecbur.

" Derman lütfen..
Lütfen yapma! "

Dedim bakışlarımı değiştirerek.
Anında durdu ve gözlerime bakarken benzin bidonunu düzeltti.

" Ramo için çok önemli bugün. Geleceği mevzu bahis. Lütfen..."

Bir kaç saniye öylece baktıktan sonra bir kaşı havada konuştu.

" Ha şöyle yola gel. "

" Yolunu sikeyim senin."

Dedim tıslayarak.

Saniyelik bir sırıtıştan sonra,

" İşte anlaşma. " Dedi.

" Giyeceğin elbiseleri ben seçeceğim. Bir daha da bu tür işlere girmeyecek! Sin! "

" Yok daha neler ya!
Anan güzel mi senin?!
Hem sanane! Sana mı soracam! "

Diye hırladım bu kez. Karşılık olarak elindeki bidonu gözüme gözüme sokarak gösterince bir Derman'a bir de Ramo ve Canberk'e baktım. Ardından pes edip başımı aşağı yukarı salladım tamam anlamında.

Çıkamayacağın ağaca tırmanma Elmas. Bu Mafya beyinliyi yenemezsin.

&

O andan sonra üzerimdeki elbiseyi çıkardım. Diğer elbiseleri tek tek kontrol eden Derman'ın izin verme lutfunda bulunduğu elbiseleri giyerek çıktım podyuma. Ama her seferinde,

" Sana bunu ödetmezsem!"

Diye hırladım durdum.

Durumdan haberdar olan kızlar ve çocukların inanamaz tavırları ve Ramo'nun itaatkâr hâli eşliğinde devam eden defile nihayet 2 saat sonra bitmişti ve çok beğenilmişti. Tahmin ettiğimizden daha fazla hemde.

Son kızda podyumdan indikten sonra ortada Ramo iki yanında Sevgi ve ben bir elimiz Ramo'nun elinde arkamızda diğer modellerimiz podyumun önüne kadar yürüyüp en önde durduk. Ramo alkışlar eşliğinde bir benim bir Sevgi'nin elini öptükten sonra hafiften öne doğru eğilerek izleyenleri selamladı. Bu çocuk tam olarak bu işler için yaratılmıştı bence.

Alkışlar devam ederken oldukça fazla olan kalabalığın en arkasından kaşları çatık şekilde bizi izlemeye devam eden Derman'la göz göze geldim.

DERT KURTOĞLU!

Dedim dudaklarımdan okuyarak anlayacağı şekilde ama sessiz. Anlamıştı da. Yoksa böyle pis pis sırıtmazdı. Ne yapıp edip isteğini almıştı. Ama yazmıştım bunu kenara. İlk fırsatta bende onu inletecektim. Biz birbirimize düşman edasıyla bakarken koşar adım gelen Sefa'yı gördüm.

Ahaaa.
Geldi yine felâket tellalı. Derman'ın dibine girerek birşeyler söylediğinde Derman'ın yüzünde gün içindeki en kötü bakışı gördüm. Ne sabahki ne kulisteki bakışları solda sıfır kalırdı. Gözüm Derman'da kulise doğru ilerleyip giyinme odasına girdiğimizde herkes halinden memnun mutluluk içinde cırlarken benim aklım Derman'da kalmıştı. Büyük birşeyler dönüyordu. Geçen seferde bu Sefa gelip Derman'ı ayaklandırmıştı.

Ramo, " Hepinize çok teşekkür ediyorum kızlar. Ne kadar minnettarım bilemezsiniz."

Kapıdan hocalardan biri girdi o sırada.

" Ramazan seninle konuşmak isteyen biri var. "

Ramo'nun yüzünde güller açtı resmen. Bahsettiği o ünlü modacı onunla görüşmek istiyordu. Sevinçten cırlayarak çıktı odadan. Onun arkasından Derman göründü kapıda. Elleri ceplerinde kaşları çatık Derman'ı gören herkes odayı anında terkederken kollarımı göğsümde birleştirip yüzümü asarak baktım yüzüne.

Hâlâ kızgındım. Oradaki geçmeyen benzin kokusu geçmedikçe de artıyordu bu sinir.

İki adımda yanıma gelip durdu. Yüzündeki sertlik yumuşadı bir anda.

" Benim acil İzmir'e gitmem gerekiyor. Geceye kalmadan dönerim."

Lan İzmir aşağı mahallede de bizmi bilmiyoruz.

Dedim kendi kendime. Lan bu arada ne çok konuşuyorum ben kendi kendime. Sonunda bobinler yanacak o olacak.

" Sende buradan doğru eve."

" Eve falan gelmiyorum.
Bugün kendi evimde kalacağım. DERT Kurtoğlu! "

Bir anda ellerini ceplerinden çıkarıp kollarını belime dolayarak beni kendine çekti.

Üzerime doğru eğilerek önce burnunu yanağımda dolaştırmaya başladı. Hissettiğim elektriklenme sinirimi alsada sert durmaya çalışıyordum.
Bir yandan burnu yanağımda dolaşırken bir yandan devam etti konuşmaya.

" Sana ben gelene kadar süre."

Dedi ve dudaklarıma kapandı. Uzun bir öpüşle öperken benim sinirim iyice geçmisti.

Aptal Elmas, aptal Elmas. Azıcık bile dayanamadın.

İçimdeki Elmas'ın soktuğu lafa hak vermemek elde değildi.
Geri çekilen Derman'a bakıyordum saf saf.

" Gelip evinden alacağım seni. Gelmede gör. Bu sefer bütün mahalleyi yakarım."

Geçen sinirim anında gerisin geri dönüş yaptı. Ellerimi omuzlarına dayayıp iterek,

" Çok zalimsin."

" Senin kadar değil Kara Elmas'ım. "

Beni bırakıp kapıya döndü.

" Dediklerimi bu kez unutma! "

Diyerek çıkıp gitti.

💎💎💎

İki saat sonra herkes ve herşey toparlanmış, normal kıyafetlerimizi giymiş çıkışın önünde buluşmuştuk.

" Ay ne gündü ayol!
Ama bütün bu yorgunluğa değdi doğrusu. Tekrar teşekkür ederim kuşlarım. Sayenizde o modacıyla tanıştım. Hatta randevu bile aldım. Ne kadar teşekkür etsem az gelir."

" Ramo! " Dedi İlknur.

" O kadar elbise, kıyafet, aksesuar ne olacak, nereye koyacaksın onları."

" Aynen." Dedik.

Sağda solda kalıp toz kir içinde kalmaları yazık olurdu. Ramo hızla ellerini çırparken,

" Ay! Söylemedim mi."

" Neyi? "

" Ay! O modacı hepsini satın aldı. Tabi çok yüksek fiyat vermedi. Ama bütün masrafları karşıladığı gibi üste para bile kalıyor."

" Ay inanmıyorum.
Ciddi misin çok sevindim."

" Ay herhalde ciddiyim Sevgi kuşum.

İçerdeki çocuklarada söyledim bugün hepiniz benim davetlimsiniz. Saat on da Anıl'ın abisinin mekanına gidiyoruz. Bütün hesaplar benden."

" Yaşa." dedik hep bir ağızdan.

Uzun zamandır birşeyler yapmamıştık. Ve bugünün üzerine bu kutlama çok iyi gelecekti.

" Kız senin Kocaayak izin verdimi gelmene."

Gözlerimi devirerek baktım yüzüne.

" Çok komiksin Ramo."

" Çok komokson Romo."

Dedi taklitimi yaparak.

" Ayol adam salonu yakmaya kalktı zor yırttık. Bu seferde diri diri beni yakmaya kalkar falan ne me lazım."

" Haberi yok ki. Söylemedim."

Dedim sırıtarak.

" Çoktan havaalanındadır. Bu gece İzmir'e gidiyormuş. O gelene kadaaar, ben çoktan evde olurum.
Hem ona soran kim? "

Dedikten sonra önden ben, arkamdan da onlar salondan çıktığımızda yağan kar karşıladı bizi. Biz işi bitirip çıkana kadar kar yağmaya başlamıştı.

Anlaşıldı. Bu kar ben geberdiğimde bile üstüme yağacak kadar sevmiyordu beni.

Yağ kurban olduğumun yağdırdığı yağ. Geberdiğim günde yağ tamam mı.

Dedim montuma sarılıp arabalara yürürken.

Ramo kendi arabasına geçerken bizde Anıl ve Turgay ile tek arabayla yola çıktık. Kar yağışıyla geçen sıkışık trafikte bir saat kadar yol aldıktan sonra eve geldik. Biz indikten sonra erkekler bizi saat 9 buçukta alacaklarını söyleyerek devam ettiler yollarına. Hızlı adımlarla yürüyerek binaya girerken,

" Soğuktan nefret ediyorum.
Soğuktan nefret ediyorum.
Soğuktan nefret ediyorum."

Dedim bayadır söylemediğimi farkederek. Tabi Derman farkıydı bu. Sıcak arabalarda gidip gelince soğuğu algılamıyor insan.

" Kızlar önce sıcak birşeyler yiyip içelim. Çay çorba falan. İçim üşüdü benim valla. "

" Sabah çıkmadan çorba yapmıştım. Tavuklu patates de var. Önce karnımızı doğurur üstüne sıcak bir çay içeriz."

" Yaşa Sevgi kuşum."

Dedim sırıtarak merdivenleri çıkarken.

Az sonra içeri girer girmez Sevgi direk mutfağa girip yemeklerin altını yaktı. Bunlar ısınırken bizde temizleniriz. Diyerek. Kızlar kendi odalarına giderken ben de kendi odama geldim. Ama aklıma gelen görüntüler yüzünden kapıdan giremeden durdum. Eray'ın bu odada olduğu o ana geri döndüm sanki. Pislik herif! Kendi travmalarım yetmiyordu sanki. Birde onun yüzünden sapık arkadaş travması yaşamıştım.

Derin bir nefes çekip bırakarak içeri yürüdüm. Yokluğum da kızlar dağınıklığı düzeltme güzelliğini yapmışlardı. Dolabımdan bornozumu ve saç havlumu alıp çıkarak, kızlar ben bir duş alacağım diyip banyoya girdim. Musluğu sıcağa ayarlayıp hatta kaynar suya ayarlayıp kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Kısa ama güzel sıcak bir duş alıp çıktım. Bornozumu giyip saçlarımı sarıp odama geçeyim. Güzelce kurulanıp üzerimi kalın kalın giyip saçlarımı ikinci bir havluya sardım. Ayaklarıma kalın çoraplarımı ve pandiflerimi giyip mutfağa geldiğimde masa hazırdı.

" Sağolun kızlar. Ya kaç gündür yokum her iş size kaldı değilmi?"

" Takma kafanı."

İlknur'un yaptığı servisten sonra hem yemek yedik hem konuştuk. Daha doğrusu günün kritiğini yaptık desem daha doğru. Derman'ın yaptıklarını ayrıntılı şekilde anlattığımda İkiside sinirli sinirli dinlediler.

" Kızım senin bu Kocaayak manyak. Gözü kızarınca hiçbir şeyi görmüyor."

İlknur'un haklı sözüne sessiz kaldım. Ne diyebilirdim ki.

" Yalvar yakarda olsa günü kurtarıp bitirdik. Buna şükrediyorum ben. "

" Ee bundan sonra ne yapacaksın. Onunla kalmaya devam etmezsin herhalde. Sadece defileye kadar demiştin."

Günün sorusu Sevgi'den gelmişti.
Elimdeki kaşığı tabağımda gezdirirken suskundum. Kısa süren sessizlikten sonra,

" Kızlar..." Dedim.

İkiside bana bakıyordu şuan.

" Kızlar."

" Hımm."

" Kızlar.. " Dedim yine. Zorlanıyordum.

" Eben!" Dedi İlknur elindeki su bardağını tepesine dikerken.

" Ben galiba onun teklifini kabul edecem."

İlknur duyduğu şeyle ağzındaki suyu püskürterek öksürmeye başladığında yüzümde hissettiğim sularla gözlerimi kapattım.

" Yarabbi şükür elhamdülillah."

Dedim. Allah'ın adaleti şaşmıyor valla. Kızın yüzüne püskürttügüm sular toplu halde geri gelmişti.

" Ay! Özür dilerim Elmas kusura bakma lütfen. Bir anda engel olamadım. "

Kız bir yandan özür dilerken bir yandan yüzümü siliyordu..

" Önemli değil İlknur'um. Geri ödeme saydım."

Dedim gülerek.

" Ya valla özür dilerim."

Sevgi araya girdi.

" Gerçekten kabul edecek misin Elmas?
Ya yani. Şaka bir yana adam mafya lideri. Gözünü kırpmadan adam öldüren biri. Hem kendi tehlikeli, hemde etrafı tehlikeli insanlarla dolu biri. Ya sanada zarar verirse. Yada verirlerse. "

Sevgi'ye tamamen hak veriyordum. Ama bir tek onun yanında kendimi iyi hissediyordum.

" Kızlar.
Biliyorum. Hak da veriyorum. Ama inkar edemeyeceğim şeyler var. Bu adam benim hem bedenime hem de ruhuma iyi geliyor. Onun yanında iyi hissediyorum. Üşümüyorum. Uyuyabiliyorum."

" Ama sadece bir uykuyu bir üşümeyi bahane edip biriyle evlenemezsin. Dahasıda var. Hâlâ okuyorsun. Yaşın yirmi bir. Aranızda yaş farkı, hatta dünya farkı var. Adam yeraltı dünyasından. "

Diyen İlknur'a bakıyordum şuan.
Bugün herkesin doğru konuşacağı tutmuştu sanırım.

" Doğru diyorsun İlknur. Sadece bunlar bahane olamaz. Ama dahası da var. O beni seviyor bende onu seviyorum. Her dakika daha iyi anlıyorum bunu.

Üstelik aramızda o kadar yaş farkı yok. Sadece yedi yaş."

" Nasıl ya? Bu adam 40 falan diyordum ben. "

" Çüş Sevgi. Kırk ne? "

" Ne bileyim anacım. Adam enine boyuna. Surat desen sürekli asık."

Diğerleri gibi bu da doğruydu.

" Aman. Neyse ne işte."

Diyen İlknur'a döndüm yeniden.

" Sen şimdi bu adamla evlenecen öylemi yani."

" Yaniii...Öyle. "

" E ne diyelim hayırlı olsun. Da. Bunu ona söyledin mi yada ne zaman söyleyeceksin. "

" Hele ortalık biraz durulsun. Bu gece gidip eğlenelim. Yarında akşama kadar uyur ancak dinleniriz. Sonraki gün belki. "

" Yalnız Elmas gözünü seveyim abartma. Kocaayak'ta yok! Seni otel damlarından toplamayalım."

" Ya bir gece idare edin kızlar. Sırayla yarım saat baksanız bana, yeter."

Dedim yine sırıtarak.

" Şuna bak ya. Sanki bebek bakıyoruz. Sen içmesen daha kolay aslında."

Dudaklarımı büzdüm.

" Ya ama bende eğlenecem. "

" Tamam tamam ağlama bebeğim."

Dedi İlknur eliyle saçlarımı severek. Hep birlikte gülmeye başladık. Sonrada kıkırdayarak devam ettik yemeğimize. Ardından da fokur fokur bir kaç bardak çay içip kendimize geldik.

Hadi kalkalım. Çocuklar gelmeden hazırlanalım. Hep birlikte kalkıp mutfaktan çıkarak odalarımıza girdik. Üzerimi giyerken yan odadaki İlknur'a bağırdım.

" İlknur makyajım sende."

" Tamam giyin gel."

💎💎💎

Yarım saat sonra hepimiz hazırdım. Biraz sonrada kapınin zili çaldı. Diyafondan kimi sorumuza Anıl,

" Biz geldik hadi inin." Dedi.

" Elmas'a söyle kar yağıyor.
Kalın giyinsin."

Sağolsun arkadaşlarım beni her zaman düşünmüştür. Üzerime daha kalın montumu alıp kızlarla birlikte çıktım. Merdivenleri inerken bir yandan da giyiyordum.

Dışarı çıkıp hemen kapı önünde bekleyen araca koşar adım ilerleyip bindikten donra eğlence mekanına doğru hareket ettik.
Çocuklarla sohbet ederek ilerlerken telefonumun bildirim sesini duydum.

Mesaj Derman'dandı.

" Seni şimdiden özledim."

Avel gibi bakıyordum ekrana. Şuana kadar bütün mesajlarında neredesin? Ne yapıyorsun? Uykunu aldın mı?
Uyuyabiliyor musun? Gibi şeyler yazarken bu kez özlediğini yazmıştı.

Hadii. Ne yazmalıyım diye düşündüm.

" Elmas! Ne oldu? "

Koluyla dürten Sevgi'ye baktım.

" Yok birşey. Derman mesaj atmış."

" Kız bizi takip ettiriyor olmasın."

" Yok ya.
Öylesine yazmış."

Dedim. Mesaja da sadece, bende yazdım. O an öyle hissettim çünkü ve öyle yazdım. Ardından telefonumu pantolonumun cebine sokup gözlerimi cama çevirdim. Gökyüzünden birbirlerine dokunmadan yağan kar tanelerini izlerken onu düşündüm. Ve bugün salonda yaptıklarını. Evet bugün beni gerçektende sinir etmişti ama beni kıskanmış olması..
Nasıl desem..
Hoşuma gitmişti. Tabi bu demek değil ki yaptığının hesabını sormayacağım.

Sonra neden aniden İzmir'e gitmiş olabileceğini düşündüm.

Kafamın içindeki dağınık düşünceleri derince çektiğim nefesle savurup attıktan sonra yolun kalanını gökyüzünü ve kar tanelerini izleyerek geçirdim.

Sonunda kalabalık caddede ışıl ışıl parlayan mekanın önüne gelip durduğumuzda,

" Hadi inelim."

Diyerek önden inen Anıl ile arkadan biz indik arabadan. Mekanın önündeki bekçi kılıklı korumaların yaş sorularından Anıl torpili ile geçip içeri girdik. Tamam yaşımız uygundu ama o soğukta dert anlatmak daha zordu.

Nihayet bangır bangır bir müzik ve dans eden insanlar karşıladı bizi. Anlaşılan bu gece bir çok kişinin eğlenme gecesiydi.

Montlarımızı vestiyerdeki elemana bırakıp kalabalığa doğru ilerledik. Dans eden insanların arasından itiş kakış bara kadar gelebildiğimizde Ramo'yu gördük. Bizden önce gelmiş elindeki rengarenk bardağının pipetiyle oynuyordu.
Uzun zaman sonra burada olmak bana yılbaşı gecesini hatırlattı bir an. İçip içip kendimi vurdurana kadar nasıl uğraştığımı hatırladım. Kendi kendime gülümseyerek etrafa bakındım. Gülerim ağlanacak halime.

Barın ilerisinde okuldaki gönüllü kızlar vardı. Diğer model kızlar ve çocuklar, onlarda pistte dans ediyorlardı. Ramo bizi farkedince elini havaya kaldırarak gelin işareti yaptı. Yanına ilerledik.

" Selâm kuşlarım hoşgeldiniz."

" Hoşbulduk." Dedik hep bir ağızdan yüksek sesle. Onun ardından Anıl'ın abisi Orkun bağırarak,

" Hoşgeldiniz çocuklar.
Bu gece Ramo'nun misafiriymişsiniz. " Dedi.

" Eveeet! "

Dedik bu kez hep bir ağızdan.

" O halde ne içersiniz."

Herkes ne istediğini söyledi. Tabi bende. Ama Orkun son olanları hatırlamış olacak ki önce bana sonra diğerlerine baktı. Bir nevi soruyordu işte. Vereyim mi vermeyim mi? Diye.

" Bu gece Elmas'ın bakıcısı benim." Dedi Ramo.

" Verebilirsin."

Hem üzüldüm hem sevindim. Bakıcıya ihtiyaç duymak hoş değildi yani. Yinede düşünmemeye çalışarak gecenin tadını çıkaracaktım.
Orkun' un önüme koyduğu kadehi rlina alıp tadını çıkara çıkara içerken Ramo'nun ve kızların gözü üzerimdeydi. Ramo,

" Bana bak çirkin ördek. İdareli iç. En azından erkenden çıkma zıvanadan tamam mı? "

" Tamam tamam."

💎💎💎

Arkadan ne kadar geçti bilmiyorum. Kaç kadeh içtiğimide tabi. Tek bildiğim şuan kafam bi milyondu. Bizim kızlar manitleri ile diğerleride kendilerince pistte dans ediyorlardı. Yanımdaki Ramo'ya,

"Gel kuşum bizde dans edelim."

Diyerek kolundan tuttum. Benden iyi olsada onun kafasıda iyiydi.

" Ay hiç dans edecek hâlde değilim. Sen git et. Ben seni izlerim."

" Yaa oyun bozan sende."

Diyerek çekiştirmeye devam ettiğimde,

" İstemiyorum ayol."

Diyerek elini hızla geri çekince ben gerisin geri sendeledim. Çarptığım bedenle durduğumda bir anda kolumdan tutarak çeviren elle arkamdaki sarı kafayla göz göze geldim.

" Önüne baksana sarhoş zilli."

" Zilli?"

" Şu hale bak."

Dedi eli üzerindeki gömleğinde. İçtiği şey üzerine dökülmüştü.

" Senin yüzünden üstüm berbat oldu. Bu takımın fiyatından haberin varmı senin. Geri zekalı kız. "

" Geri zekalı? "

Kaldırdığım kaşlarımın zoruyla gözlerimi iyice açıp baktığımda sarı saçlı klas giyimli her yerinden zengin bebesi olduğu belli olan çocuğa baktım.

" Sensin lan zilli. HIRT!
Geri zekalı da sendin. Belasını siktiğim. O kadar kibarsan daha geniş yerlere git. Göt! "

Dedim üst üste saydırarak.
Bir anda elini yakamda hissettim.

" Bana bak! Seni varya! "

" Ne yaparsın lan! "

Demiştim ki Ramo girdi araya.
Beni geriye çekerek çocuğun elinden alırken,

" Ayol bırak kızı! " Dedi.

Sarı kafa Ramo'ya döndü. Alaycı bakışlarından sonra kahkaha ile gülerken.

" Bununla mı geldin buraya."

" Sanane lan kiminle geldiğimden. Arkadaşımla alay etme sikerim senin sulaleni."

Bir kahkaha daha attı.
Ardından yukardan aşağı inceleyerek bakarken.

" Sen mi?
Benim babamın kim olduğunu biliyormusun sen? "

Pis pis baktım.

" Anan söylemedi mi?
Yoksa o da mı bilmiyor? "

Bir anda öfkeyle üzerime gelirken Orkun girdi araya.

" Erkin Bey.
Siz bakmayın bu kıza. İçince kafası karışıyor. Onun adına ben özür dilerim."

Erkin denen bebe bir kaç saniye yüzümüze baktıktan sonra hırlayarak giderken Orkun Ramo'ya döndü.

" Ramo al şunu götür elini yüzünü yıkasın. Sonrada evine götür. Yoksa başına bela alacak, tabi sizde. Hadi."

Ramo kolumdan tutup,

" Gel buraya Allah'ın cezası kakalak karı. Bir kerede uslu dursan dişimi kıracam Allah canımı alsın. "

" Niye bana kızıyorsunuz ya. O piçe kızsanıza. Bana zilli dedi. Geri zekalı dedi. "

" Hâlâ konuşuyor ya! Allah'ım şu kıza biraz akıl daha ver kurban olduğum.

Kız manyak, pardon diyip kurtulacakken neden adamın sülalesini sikmeye kalkıyorsun. Hayır nasıl yapacan o da ayrı mevzu. Erkeksinde biz mi bilmiyoruz. "

Apar topar lavabolara geldik. Benimle birlikte girmedi tabi.

" Gir şuraya elini yüzünü yıka kendine gel."

Diyerek içeri ittirdi.

" Ulan anasını satayım haksız olan neden hep benim. "

Diyerek elimi yüzümü yıkadım. Ardından birde tuvalate girdim. Yoksa patlatacak gibi hissediyordum. Kaç kadeh içmiştim acaba. Biraz sonra tuvaletten çıkıp tekrar yıkadım ellerimi. Kağıt havlu ile kurulayıp kapıdan çıktım.

Kapının önünde bekleyen Ramo'yu göremeyince etrafa bakındım. Nereye gitmişti bu.

" Ramooooş nerdesin kuşum? "

Benden bıkıp gitti zaar diye düşünerek etrafıma bakınırken arka çıkışın köşe duvarının kenarında yerde yatan kişiyi gördüm. Ramo!
Ramo yerde öylece hareketsiz yatıyordu. Sendeleyerek hızlandırdığım adımlarla yanına koştum. Yanına bir dizimin üzerine çöktüm hemen.

" Ramo?
Ramo iyimisin?
Ramo ne oldu uyan.
Uyan lütfen Ramo! "

O kadar bağırmama rağmen uyanmıyordu. Yanımdaki duvardan destek alarak yardım çağırmak için ayağa kalktım. Tam arkamı dönmüştüm ki karşımda yine onu gördüm. Eray'ı. Bir anda kolunun birini arkamdan sararak beni kendine çekerken diğer elindeki bezi yüzüme bastırdı. Aldığım iğrenç koku ile ne olduğunu anlayıp nefesimi tutarken bir yandanda elinden kurtulmaya çalışıyordum. Ama olmuyordu. Sonunda almak zorunda kaldığım nefesle başım dönmeye gözlerim kararmaya başlarken onu duydum kulağımın dibinde.

" Seninle çok uzaklara gidiyoruz sevgilim."

****************************

Evet canlarım bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın ♥️🌹♥️

 

Loading...
0%