@azamet_29_2
|
Nisa Nur'un özel isteği üzerine iki bölüm daha geldi canlar.♥️
" Ödememi öbür tarafta alırsın artık Kurtoğlu." Dedim yine hıçkırarak. Kaşları dahada çatıldı bakarken. " Ama sen burda yapacaksın ödemeyi." Polislere ne anlatacaksın bakalım diye düşünürken sırıtarak aşağı bıraktım kendimi. 1 SAAT ÖNCE. Bana ait otelin eksi birinci katındaki özel odada toplantıdaydım. Toplantının tam ortasında gelmiştik ki, sıkı sıkıya tembihlediğim halde kapı tıkladı ve kısaca Batur diye seslendiğim Baturalp girdi içeriye. Kapının önünde elleri önünde beklemeye başladı. " Gel. " Hızlı adımlarla yanıma kadar gelip durdu. " Ne var ne oldu? " Kulağıma doğru eğilerek bir eliyle dudaklarını perdeleyerek konuştu. " Abi odana girmişler. Söyledikleriyle bütün sinir damarlarım gerilmiş alev almıştı sanki. Sıktığım yumruğumu masaya geçirirken " Eksik olan..? " " Abi flaş bellek.." dedi yine kısık sesle. Hızla yerimden kalkıp, " Toplandı bitti! " Diyerek kapıya doğru ilerleyip odadan çıktım. Yine hızlı adımlarla asansöre yöneldim. İçinden çok değerli bir şey alınmış dahası bunu yapan kişi kamera sistemiyle oynamıştı. İçimizden biriydi yani. Bir yandan yürürken bir yandan, " Kim? " Dedim hırlayarak. Yapan kişinin cezası belliydi ölecekti. Asansöre binerken, " Kattaki kamera bozuk abi. " Şimdi nerde? " " Sakin sakin merdivenlerden iniyor. Öndeki çıkışa gidiyor. Sessizce kaçacak bence. " Asansörden inip arka çıkıştan çıkarak Sonat itinin gittiği kapıya dışardan ulaştım. Etrafını kollayarak kapıdan çıkarken aniden karşısında beni görünce irkildi. Olduğu yerde kaldı önce. Batur'un dediği gibi sakindi ama gözleri kendini ele veriyordu. Ellerimi ceplerime sokarak, " Sonat, hayırdır. Batur ve diğer adamım Gökhan iki yanımda geçeceği yer kalmamıştı. " Burdayım abi bir yere gitmiyorum. Sonat'a doğru bir adım atıp Gökhan'a baktım göz ucuyla. Bu hareketimle Sonat'a doğru adım attığı anda Sonat son hız geriye dönüp koşmaya başladı. Peşindende Batur ve Gökhan.. Arkasından bakarken elimi cebime atıp sigara paketimi çıkararak içinden bir dal sigara alıp dudağıma bıraktım. Diğer cebimden çıkardığım altın çakmağımla yakıp derin bir nefes çekerek arkadaki, karanlık oda dediğim odaya yürümeye başladım. Batur ve Gökhan beş dakikaya o iti o odaya getireceklerdi. Öylede oldu. Ben kapıdan girerken Sonat ve adamlarımda arkamdan girdiler. " Abi ne oluyor? " Sensin değilmi lan! " dedim üzerine yürüyerek. " Odama giren o hain sensin, değilmi?" Tam ağzını açacakken suratının ortasına yumruğu geçirip yere devirdim. Gökhan ve Batur Sonat'ı yerden kaldırıp tekrar diktiler karşıma. Kollarından tuttular sıkıca. " Üzerinden birşey çıkmadı abi." Sonat'a baktım. " Nerde? Nereye sakladın. Yada kime verdin? " " Ne nerde abi, ben bişey almadım." Sigaramdan derin bir nefes daha çekerek kor olan ucunu Sonat'ın boynuna bastığımda dişlerinin arasından inledi. Elimdeki sigarayı yere atıp çenesinden kavradım. " Kimin köpeği oldun lan! " Abi ben senden başkasına çalışırmıyım hiç. Kurban olayım bırak beni. Ben birşey yapmadım! " Bana ihanet ettiğin yetmiyor gibi hâlâ devam ediyorsun yalanına." Sinirlerim iyice gerilmişti artık. " Hâlâ inkar ediyorsun ha! " Diyerek bir yumruk daha attım. " Söyle! " Dedim bir tekme atarak. " Nerde o bellek söyle." Derken bir kez daha tekme attım. " Kimin için aldın söyle." Bir tekme daha.. Sonat'ı bacaklarının arasına alıp dizlerimin üzerine çöktüm. Sol elimle yakasından tutup kaldırarak acımadan yumruklamaya başladım. "Kimse bana ihanet edemez. Nefes nefese kalırken şerefsiz yediği yumruklarla bayıldı. Yinede konuşmadı. Ama konuşacaktı. Er yada geç! Ayağa kalktım. Ellerimi belime dayayarak nefesimi düzenlerken, " Öyle uyuyarak kurtulamazsın. Demiştim ki telefonumun çaldığını duydum. Elimi cebime atıp çıkardığımda ekrandaki tanımadığım numarayı gördüm. Önce yerdeki adama sonra telefona bakıp açtım. Hâlâ nefesimi düzenlemeye çalışıyordum. " Alo." Dememle birlikte karşıdan gelen kadın mı erkek mi belli olmayan ses, " Lan şerefsiz piç! Diyince şaşırarak ekrana baktım. Bir kadın bu kadar ağır küfür etmezdi, kesin piçin biri canına susamış dedim içimden. " Sen kimsin lan! Hoparlöre aldım sesi. " Asıl sen kimsin lan! Baturalp bana bakarken, " Laaan! " Gösterirmiş miş. Belliki yapacak adam değilsinki telefonlarda söylüyorsun." Duyduğum şeyle sinir kat sayım dahada artmış delirmiştim. " Kimsin? " Hadi ya! Bu her kimse gerçekten canına susamıştı. Baturalp'e döndüm. " Batuur! Sana 5 dakika. Adamım hızla odadan çıkarken, Sende azıcık adamsan olduğun yerde bekle beni, geliyorum!" "Gel koç gel... " Yarım saat olmadan ordayım lan!" Diyerek kapattım telefonu. Aradan beş dakika geçti geçmedi Batur geri geldi. " Buldum de gebertirim." " Abi seni arayan telefon otelde. Sinyal çatı terastan geliyor." " Bu ne cesaret! " Gökhan uyandır şu piçi onunla işim henüz bitmedi." " Tamam abi." " Yürü gidelim." Batur ile birlikte odadan çıkıp bana özel olan asansöre yöneldim. Binip teras katının düğmesine bastım. " terastaki her kimse o bir ölüydü artık." "Abi Sonat'la alakası olabilir mi? " " Dişlerini kırıp dilini kesmeden önce öğreniriz." Dedim sinirle. Teras katına gelen asansör durup açılan kapıyla koşar adım teras kapısına doğru yürüdük. Belimdeki silahı çıkarıp kapıyı açtım yavaşça. Sessizce bütün terası tararken gördüğüm şeyle şaşırdım. Genç bir kız terasın kenarında öylece duyuyordu. Ne kıyafeti ne kendi şuanki duruma uygun değildi. Beni arayıp sövüp sayan bu kızmıydı şimdi. Emin olmak için elimdeki telefona bakıp son konuştuğum numaraya basarak geri aradım. Aynı anda kızında telefonun çalmasına şaşırdım oydu. Elindeki telefonu kaldırıp ekranına baktı. " Kurtuluş yokmu bu pezodan." diye hırlayarak konuştuğunda emin oldum. Gerçektende bu kızdı. " Lan sapık oğlu sapık! Kesinlikle oydu. Erkek sanmıştım çünkü bulunduğu yer ve küfürler savururken sesinin kalınlaşıyor olması buna sebepti. " Buldum seni.." Dedim sadece. " Hı hı! " Hayır, tam arkanda!" Diyerek silahımın horozunu kaldırdım. Anında bana döndü. Karşımda 1,60 yada 1,65 boylarında uzun siyah yada koyu kahve saçlı ki karanlıkta anlaşılmıyordu, siyah kıyafeti ve çizmeleriyle duran kızla göz gözeydim. Baturalp, " Abi kızmış? " Derken en az benim kadar şaşırmıştı. O küfürler ve bir kız... " Hassssiiktiir! " Dedi geri geri giderken. Telefonumu yanımdaki Batur'a verip ağır adımlarla kıza doğru yürüdüm. Şuan karşımda duran kişinin nerdeyse yarım kadar bir kız olması dahada sinir bozucuydu. " Sen kimsin? " dedi hıçkırarak. Hâlâ bana bakıyordu. " Sen kimsin? " dedi tekrar, geveleyerek. Büyük ihtimalle içkiliydi. Yürümeye devam ederek, " Derman Kurtoğlu." dedim öfkeli. " Hani şu sikik aklını alacağın koç! " Söylediği her kelime aklımda, öfkem yerli yerindeydi. Devam ettim. " Bana söylediğin o cümlelerin hepsini bir bir ödeyeceksin. " Azar azar gerileyip önce terasın kenarındaki duvara dayandı. " Sakın yaklaşma bana." diyerek Duvarın üzerine oturdu sonra. Bu sırada eteğini çekiştirerek bacaklarını birbirine bastırması dikkatimi çekti. Utanıyormuydu? Bu ne çelişki diye düşündüm. " Ne o? Hani belâmı sikecektin.. Hani beni anamdan doğduğuma pişman edecektin.. Nerde kaldı erkekliğin... Aah! Doğruya erkek gibi küfretsende değilsin." dedim alaycı sinirli bir ağızla. Tek kaşımı havaya kaldırdım. " Hadi... Atla... Erkek değilsin ama azıcık bile olsa erkeklik damarın varsa, azıcık bile cesaretin varsa yap ve elimden kurtul. Aksi halde bana çok fena hesap vereceksin Karakız! " Karakız aklıma nerden geldi bilmiyorum ama ona uyuyordu. Söylediklerimle yutkunduğunu gördüm. Aynı zamanda dengesinin bozulmakta olduğunu...Kafası iyiydi. " Abi bu salak kız yüzünden polisler buraya gelirse iyi olmaz. Kaşlarımı çatarak baksamda haklıydı. " Bu dünyaya geldiğine pişman birini, kaybedecek bir şeyi olmayan birini tehdit etme bence. Ödememi öbür tarafta alırsın artık Kurtoğlu." Dedi. Yine hıçkırdı. " Ama sen burda yapacaksın ödemeyi." Kararlıydı başıma bela olacaktı. *******************************
|
0% |