Yeni Üyelik
44.
Bölüm

💎Y.E 43 Baştan başlamak💎

@azamet_29_2

 

İstekler üzerine yeni bölüm geldi canlarım. Keyifli okmalar diliyorum.

Oy ve yorum bekler yazar 😍

 

💎💎💎💎

" İspatla."

" İspatı yolda gelmek üzere."

Demiştiki salon kapısından paldır küldür birileri girdi. İkisi kız üçü erkekti gelenlerin. Öndeki kızlar kocaman gözlerle bize bakıyorlardı.

" Elmas." Diye cırladı kısa saçlı olan.

" Gerçekten Elmas."

Dedi uzun saçlı kız. Derman kalkarken kızlar koşarak yanıma geldiler. Daha ne oluyor diyemeden iki taraftan sımsıkı sarılmış ağlıyorlardı. Bense hâlâ anlamaz şekilde kaskatı kesilmiş boşluğa bakıyordum.

" Elmas! Canım arkadaşım! Yaşıyorsun! İnanamıyorum gerçekten yaşıyorsun! "

Dedi kısa saçlı olan. Hıçkırarak ağlıyordu hâlâ. Bu insanlar kimdi kesinlikle bilmiyordum ama onlar benim kim olduğumu biliyorlardı sanırım. Zira onlarda Kurtoğlu gibi Elmas diyorlardı. Adım gerçekten Elmas mıydı?

" Bunca zaman nerelerdeydin. Neden haber vermedin. Öldüğünü sandık. Senin için ne kadar üzüldük anlatamam."

Şuan ki şaşkınlığımın tarifi yoktu. Arkadaşım demişti bu kız. Benim arkadaşlarım mı vardı? Gözlerim karşımda duran üç çocuğa çevrildi. Onlar benden daha şaşkın bakıyordu. Bir tanesinin elleri ağzında kapalı iki gözü iki çeşme kızlar gibiydi hali. Onlarda mı arkadaşımdı.
Bir dakika o nun tırnaklarında ki oje mi? İki gözü iki çeşme ağlayan,

" Çekilin birazda biz sarılalım ayol! "

diyerek sağımdaki kızı kolundan tutup yana çekerken solumdaki kız kendi kalktı. Yüzümü avuçlarına aldığında hâlâ alık alık bakıyordum.

" Çirkin ördeğim."

Dedi önce. Gözleri saçlarımda dolaştı.

" Güzelim saçlarına ne oldu? "

Sonra sıkıca sarıldı.

" Allah canımı alsın seni çok özledim. Gecelerce ağladım arkandan inan."

Geri çekildi bir an, sonra tekrar sarıldı.

" İnanamıyorum. Gerçekten yaşıyorsun! Allah'ım sana şükürler olsun.
Yemin ederim on fakir doyurcam yarın."

" Tamam Ramo bırakta bizde sarılalım."

Diyen genç çocuk sonrada diğeri sarıldılar sırayla. Sarılma faslı bittikten sonra erkekler karşımdaki koltuğa sıralanırken kızlar yeniden yanıma oturdular.

" Hemen anlat Elmas. Nerelerdeydin? Neden haber vermedin. Hiç mi düşünmedin bizi. Öldügünü düşünerek kahrolduk."

Ben bir sağıma bir soluma bakarken Derman girdi araya.

" Kızlar sakin olun. Sıkıştırmayın onu. Elmas'ın kafası şuan çok karışık."

Uzun saçlı olan anlamaz şekilde,

" Anlamadım. N. Nasıl yani. Ne demek o? "

Hamsi amca girdi araya.

" Arkadaşınız hafızasını kaybetmiş."

Arkadaşım olduğunu söyleyenlerin her birinden bir Ne !? Çıktı. Onlar bana ben onlara bakıyorduk.

" Elmas." Dedi sol yanımdaki kısa saçlı kız elini koluma koyarak.

" Doğru mu? "

Başımı salladım.

" Ne yani sen şimdi...
Ay! Allah'ım inanmıyorum.! Sen şimdi bizi hatırlamıyor musun kuzum? "

Başımı iki yana salladım.

" Sefa." dedi Derman.

" Dediğimi yaptın mı? "

" Evet abi. Görüntülerin hepsi burada."

Diyerek dakikalardır elinde tuttuğu tableti Derman'a uzattı. Ben,

" Görüntü mü? " Derken,

" Bu yüzden mi bizdeki görüntüleri istedin."

Diyen kızla Derman'a bakıyordum. Elinde tablet ayağa kalktığında kızlarda oğlanların yanına geçtiler. Derman yanıma gelip oturdu önce. Sonra gözlerime baktı.

" Şimdi sırayla gideceğiz.
Önce arkadaşlarını tanı."

Diyerek karşımda oturanlara bakınca sol baştan başlayarak isimlerini söyledi herkes.

Sevgi, İlknur, Anıl, Turgay. Bende Ramazan. Dedi sonuncu.

" Ama sen hep Ramo yada Ramocan derdin."

" Bizi unuttuğuna inanamıyorum."

Dedi adı Sevgi olan. Sonra devam etti gözlerini silerek.

" Ama olsun. Baştan başlarız. Yeniden tanışır yeniden arkadaş oluruz. Yaşıyorsunya yeter bize."

Söylediği şeyler içime oturdu. Gözlerim dolarken sol yanımda bir sızı, aynı zamanda bir kızgınlık hissettim. Neden daha önce bulmadınız beni dedim içime içime. Ben bataklığa batmadan önce. Derman'ın sesiyle kendime geldim.

" Benden istediğin ispat."

Dedi elindeki tabletteki görüntüyü açıp bana uzattı.

" Buradaki görüntüler Elmas Demirsoy olduğunun ispatı. Arkadaşlarınla olan görüntülerin. Ve bu ojelinin."

Dedi kaşları çatık Ramo'ya bakarak.

" Defilesinin görüntüleri. Ve kaybolduğun gece olanlar. İzle.
Hem belki birşeyler hatırlamanı sağlar."

Elime tutuşturulan tableti alıp gözlerimi ekrana çevirdim. Ben görüntüleri bakarken Derman,

" Görüntüleri izlerken bir yandan da beni dinle. Sana nasıl tanıştığımızı anlatacağım." Dedi.

Yılbaşı gecesi diyerek başladı konuşmasına. O konuştu ben gözlerim bir tablette bir onda dinledim. Gözümün önünden arkadaşlarımla eski yeni resimler geçerken kulağımda Derman Kurtoğlu ile vurulmamla biten gecenin hikayesi vardı. Sonrasın da defile görüntüleri eşliğinde iki ay boyunca yaşadıklarımızı dinledim Derman'dan ve arkadaşım olduklarını söyleyen kızlardan.

Tabletteki şarkı söyleyerek gitar çalan kendime baktım. Saçlarım nede güzelmiş. Diye düşünürken parmak uçlarımla ekrandaki görüntüme dokundum. Üzerimizde birbirinden güzel kıyafetlerle yapılan defile sırasında izleyenlerin en önünde beni izleyen Derman Kurtoğlu vardı. Bu görüntülerin ardından gidilen bardaki kavgam ve eski bir arkadaşım olan Derman'ın çekinmeden sapık ve katil diye tarif ettiği Eray adında biri tarafından o gece kaçırılan kendimi izledim.

Kafamın içinde gidip gelen görüntüler. Kulaklarımda çınlayan cümlelerle geçen bir saatin sonunda Derman'ın anlattığı denize uçan araç içinde olduğumu öğrenmem, sanki saçma bir filmin son sahnesinin son karesi olmuştu. Ve beynimin içi fırtınalı bir denize dönüşürken başımda bir dönme hissi, midem bir bulantı peydah oldu. Elimdeki tableti kenara bırakıp yavaşça ve sendeleyerek ayağa kalkarken elimi mideme bastırdım.

" Banyo." Dedim.

" Sanırım kusacağım."

Aynı anda gelen öğürme ile ellerimi ağzıma bastırdım. Herkes panikle ayaklanırken kendimi bir anda Derman'ın kucağında buldum. Hızlı adımlarla beni alt kattaki banyoya getirip ayaklarımın üzerine indirdiğinde kendimi klozetin önüne bıraktım. Bir kaç yudum çaydan başka bir şey olmayan midemde kalan çay ve safrayı öğüre öğüre çıkardım. Üst üste gelen şok dalgalarına bedenim bu şekilde tepki veriyordu sanırım.

Öğürmelerim bittiğinde geriye derin nefesler ve midemde ki kasılmalar kalmıştı sadece. Derman'ın

" İyimisin?"

Sorusuna önce başımı aşağı yukarı sonra sağa sola sallayarak cevap verdim.

" Bilmiyorum." Dedim. Fazlasını söyleyecek mecalim yoktu.

" Gel." Dedi kolunu belime sarıp beni kaldırırken.
Lavabonun önüne getirdiğinde halsiz ve sadece güçlü kolunun desteği ile durabiliyordum ayakta. Boştaki eliyle musluğu açıp buz gibi suyla yüzümü yıkarken aynadan gördüğüm adama baktım. Ben gerçekten bu adamın evlenme teklif ettiği kişimiydim?

Aklıma gelen saçma sapan soru bir yana peki ya gördüğüm bu adam?
Bu adam Derman Kurtoğlu muydu gerçekten.
Hani bu adam zalimdi, hani acımasızdı, hani piskopattı. Adını duyan saniyelik duruyordu.
Bu o adam mıydı gerçekten de. Şuan hiç de öyle görünmüyordu ama. Yok yok yanlış birşeyler vardı. Galiba ben paralel bir evrene geçmiştim ve bu adam o adamın tam zıttı olan biriydi. Yani öyle olmalıydı. Başka bir açıklama bulamadım.

Beni kendine doğru çevirip yüzümü kurularken yeniden aldığım o kokuyla durup baktım. Bulunduğum yerden geçmişe doğru çekildiğimi hissediyordum. Farkettirmeden bir kez daha çektim kokuyu içime. Gerçekten tanıdıktı koku. Ve ondan geliyordu. Teninin erkeksi kokusuna karışan parfümünün kokusuydu bu. Yani doğrumuydu söyledikleri. Galiba öyleydi. Yoksa neden bu adamın korkusuna aşina olacaktım.

Gözlerimi yüzümde gezinen mavilere çevirdim ve bir süre öylece izledim. Bakışlarımı farkedince aynı şekilde karalarımda gezindi mavileri.

" İyimisin? "

" Kokun..."

Kaşları saniyelik çatılırken başı milim şekilde yana gidip geldi anlamadım gibisinden.

" Tanıdık.. Geldi.
Ya-yani geçmişten bir yerden. "

Elindeki havluyu lavaboya bırakıp yavaşça kendine çekip yine yavaşça sarıldı. Kulağıma doğru eğilip,

" Hatırlamaya başlıyorsun. Çok yakında kollarımın arasında uyuduğunuda hatırlayacaksın."

" Ne?! "

Dedim kendimi geriye çekerken. Ama bırakmadı. Ne demişti o.

" Ne? Ya- yani.
Biz..
Yani s-sen ve ben. Şey..."

Bir anda kaşları çatıldı.

" Hayır." Dedi sinirle.

" Ben sana elimi bile sürmedim.
Evlenmek istediğim kıza o güne kadar dokunmayacam dedim. "

Sözleri şaşırtırken öfkeli gözleri yine gözlerimde geziyordu. Tam ağzını açmış bir şey daha söyleyecekken vazgeçti. Yutkundu. Öfkeyle soludu. Ne olmuştu birdenbire. Bir anda kucağına kaldırdı ve banyodan çıktığımızda hamsi amca ile burun buruna geldik.

" Nasilsun uşak. "

Başım önümde,

" Daha iyi." derken bileğimi eline alıp nabzıma baktı. Kısa süre sonra,

" Namzun dengesuz. Tansiyonunda oyle.,"

Gözlerini Derman'a çevirdi.

" Biraz dinlense iyi olur uşak."

" Dinlenir! "

Dedi Derman. Sesindeki tını az önceki sebebini anlayamadığım öfkesinden izler taşıyordu.
Salona doğru ilerlerken,

" Önce bir konuşsun sonra istediği kadar dinlenebilir.
Ama önce konuşacak. "

Salona girdiğimizde arkamızda İdris hamsisi karşımızda kızlar vardı.

" Elmas iyimisin canım? "

Sorunun sahibi Sevgi'ydi. Onlar benimle normal arkadaş gibi konuşuyorlardı ama ben onları ilk kez görmenin yabancılığını yaşıyordum hâlâ.

" İyiyim." dedim mekanik sesimle. Derman beni koltuğa bıraktığında kızlar yeniden karşıma geçip otururken Derman çaprazımda kalan tekli koltuğa geçti. Kaşları çatılırken bakışları değişti.

" Şimdi sıra sende.
Neler olduğunu bir, bir anlatmaya başla." Dedi.

Bu adam hakkında söylenenler doğruydu aslında. Zira bakışlarındaki ifade normal değildi. Hareketleri de öyle. Daha az önce banyoda gayet nazikken şimdi patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Dengesizdi.

" Be-ben ne anlatacağım?
Anlatacağım şey..."

Gözlerimi bir Derman'a bir karşımdakilere çevirdim sırayla.

Bu adam yani Derman Kurtoğlu, bana evlenme teklif eden adamsa ve şuan merakla beni izleyenler gerçekten arkadaşlarımsa anlatacağım şeyleri hiç biri beğenmeyecekti.

" Elmas..."

Diyen yumuşak sese döndüm. Yine Derman ama mod değiştirmiş sesiyle bana bakıyordu.

Koltuğa yaslanıp kendime çektiğim dizlerime sardım kollarımı.

&

Gözlerimi ilk açtığımda kendimi hiç bilmediğim bir evde buldum. Başımda bir acı vardı ve saçlarım kesilmişti.

İlk önce ne olduğunu anlayamadım. Aklım tamamen karışmıştı. Bulunduğum odanın içine baktım. Aslında odada değil bir salondu. Yanan bir soba vardı. Ev eski bir gecekonduya benziyordu. Ben etrafıma bakınırken birden kapı açıldı ve bir kadın girdi içeriye.

" Uyanmışsın nihayet.
Nasıl hissediyorsun? "

Dedi. Hâlâ birşey anlayamamıştım. Üzerime doğru yürüyünce bir an korktum.

" Yaklaşma bana. " Dedim.

" Benden korkmana gerek yok.
Ben doktorum."

Dedi.

" Doktor mu? Doktor mu buldu seni? Neden polise haber vermemiş. "

Sinirle konuşan Dermandı yine. Bu adam alev almak için bahane arıyordu.

" Hayır beni bulan o değilmiş. Bana, bizimkiler seni denizden çıkarmışlar. Dedi. Ayrıca doktorluğu bırakmış yani atılmış. Ceza evine girip çıkmış. Sonraki günlerde öğrendim. Saçlarımı kesende oymuş. Başımdaki yaraya dikiş atmak için öyle gerekmiş. "

Kaşları çatıldı Derman'ın.

" Otur konuşalım. Dedi.
Adım Asya. Dedi.
Senin adın ne? Dedi.

O zaman anladım ters birşey olduğunu. Çok düşündüm, çok zorladım zihnimi, başıma ağrı saplanana kadar hemde. Ama hatırlayamadım. Sadece adımı değil hiç bir şeyi hatırlayamıyordum. O an farkettim hafızamı kaybettiğimi. Çok korktum. O korkuyla son hatırladığım başım dönüyordu. Sonrası yok.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Uyandım ama gözlerimi açamıyordım. Sadece sesler duyuyordum. Asya bir adamla konuşuyordu.

Konuşmalardan adının Ökkeş olduğunu duydum."

Hayatımı karartan Ökkeş. Dedim içimden.

" Ökkeş, Hamdi'yi polis yakaladı. Hemen gidelim burdan diyordu.

" Kim bu Hamdi ve Ökkeş."

Dedi Derman yine araya girerek.

Bakışlarımı dizlerime indirdim. Asya ölmeden önce anlatmıştı.
O gece beni denizden Hamdi ve Ökkeş çıkarmışlar.

" Asya denen doktor öldümü?"

Karşımdaki Sevgi'ye baktım. Sessiz başımı salladım.

" Neden? "

Dedi İlknur.

" Ökkeş...
Ökkeş vurdu."

Derken gözlerim doldu. Gözümün önünde acımadan onu nasıl vurduğunu hatırlamıştım.

" Kaçmaya çalışırken bana yardım ettiği için."

" Kaçmak mı?
Neden kaçmaya çalıştın? Ne oldu? Sana birşey mi yaptı o piç?"

Hızla kalkıp yanıma oturdu. Kolumdan tutarken gözlerimi gözlerime kenetlendi.

" Sana dokundu mu?
Sana dokundular mı?"

Diye bağırdığında şaşkın bir Derman'a bir arkasında bana bakan kızlara ve çocuklara baktım. Hiç çekinmeden sorduğu soruyla kendimi daha kötü hissederken bağırarak yeniledi sorusunu.

" Sana dokundu mu o siktiğimin şerefsizleri! "

O an anladım. Banyodan çıkarken bir anda tavrının neden değiştiğini.

Yine de bana bunu bu şeklide, herkesin içinde sorması canımı yakmıştı.

" Hayır! " Dedim kolumu hırsla çekerek.

" Kimse bana dokunmadı Kocaayak! "

Diye bağırdım. Aynı anda Ramo denen çocuk ellerini şaklatarak,

" Ay! Kocaayak Dedi. " Dedi.

" Bu ne biçim soru! "

Diye ikinci kere bağırdığımda yüzünde çoktan bir gülümseme oluşmuştu. Ne oluyor lan diye düşünürken,

" Devam et!" dedi yanımda oturan Derman.

Bu neydi şimdi. Bir tarafı kalk gidelim derken bir tarafı bok yeme otur diyordu. Manyak işte.

" Devam et."

Diye yeniledi.

" Bıraksan edecem ama..

Ökkeş, kızı ne yapacağız? Dedi.

Asya, kız hiç birşey hatırlamıyor hafızasını kaybetmiş. Şimdilik yanımızda götürelim toparlanınca da bırakalım gitsin. Dedi. Ama itiraz etti Ökkeş. Benim polise gideceğimi düşünüyormuş meğer.
Polise gider bizi ele verir. Dedi. Bir süre daha tartıştılar. Sonunda Ökkeş bırakalım bizimle kalsın. İyileşince kurye olarak kullanırız. Diyince Asya yine itiraz etti.

" Kızı bu pisliğe sokmayacağız." Dedi.

Gözlerimi açamasamda herşeyi duyuyordum. Sonra telefon çaldı. Abbas adında biri vurulmuş. Asya'da kalkıp gitti. Az sonra Ökkeş geldi yanıma.

" Ooo Denizkızımız da uyanmış."

Dedi. O anki korkumu hatırladığımda kollarımı daha sıkı sardım dizlerime. Sonra...

Dedim ve sustum.

" Sonra ne? "

Diyen Derman'a baktım. Dolan gözlerimdeki yaşlar yanaklarıma doğru akarken kaşları çatıldı yeniden.

" Elmas..." Derken sesi yumuşadı.

" Sonra o...
O lâ*et ilk dozu o verdi."

" Hiii!! "

Göz ucuyla elleri ağızlarına kapalı beni süzen kızlara baktığımda her biri acıyan gözlerle bana bakıyordu. Başım önüme düştü. Göz yaşlarım artarken,

" Engel olamadım. Bana istediğini yaptırmak ve kurye olarak kullanmak için yapmış. Benide bağımlı yapmıştı artık. Söylediği ve yapmamı istediği şeyi kabul etmediğimde."

derken ellerimin titrediğini hissettim. Sanki aynı kriz geri geliyordu. İstediğimi vermeyerek bana işkence ediyordu. Bir kaç kez kaçmaya çalıştım ama olmadı. Sonra Asya yardım etti bir gece. Ama yakalandık. Asya'yı gözlerimin önünde öldürdüğü o günden sonra dahada korktum ondan. Yinede bir kez daha kaçmaya çalıştım. Bu kez bizzat kendi yakaladı. Ceza olarak bir odaya kilitledi ve kriz geçirene kadar bekleyip o halimi izledi. Yediğim dayak da çabası. "

Dediğimde salonun ortasında Derman'ın sesi yankılandı.

" Sefa!"

" Buyur abi."

Diyen Sefa'ya bakmadan konuştu. Çünkü gözleri hâlâ benim üzerimdeydi.

" İlyas, Abbas ve Ökkeş. Bulmadan gelmeyin."

Ellerimin ve bedenimin kasılması, dizlerimin titremesi o lâ*et krizin yaklaştığını söylerken son gücümle,

" Önceki gece İlyas'ın barını bastığında Abbas mal almaya beni yollamıştı oraya. Ama senin baskın verdiğini duyunca adamlar ellerinde silah siper alırken İlyas koşarak kaçtı . Bende fırsat bu fırsat kaçmalıyım dedim. Herkes ateş etmeye başlayınca fırsatını bulup arka kapıdan çıktım. Ama sana yakalandım. Sonrasını biliyorsun. "

Dediğimde avuçlarımı birbirine geçirip ellerimi sıkmaya başladım. Kriz geçirmek üzereydim yine. Ama karşımdakilerin önünde olmasını istemiyordum. Bedenimdeki kasılmaları hissetmeye başlayınca dişlerim birbirine vurmaya başladı. Bulunduğum yerden kalkıp ya evden gidecektim ya da üst kata çıkacaktım. Bunun hesabını yapıyorken,

" Siz okulunuza, sende dinlen."

Diyen Derman'ın sesini duymamla kendimi kucağında bulmam bir oldu.

Üzerimizdeki bakışlara aldırmadan yürürken şuan yaptığı şey için minnet duyabilirdim. Vücudumdaki titremeler artarken yine aynı şeye ihtiyaç duyuyor olmak ölmekten beter hissettririken kollarımı kendime sardım. Tırnaklarım etime dişlerim birbirine giriyordu.
Kısık sesiyle sakin ol dedi merdivenleri çıkarken. Anlamıştı halimden. İdris! Diye bağırdı.

" Geleirum."

Merdivenler bitip odaya geldik. Beni yavaşça yatağa bıraktığında artan kasılmalar ve titremeler dahası yanan damarlarım ile kendimi yatağa bırakıp dizlerimi kendime çektim. Dolan gözlerim azar azar boşalırken kısık göz kapaklarımın arasından ona baktım. Bir elini saçlarına geçirmiş ileri geri yürürken endişeli gözleri bana bakıyordu.
İdris odaya girdiğinde,

" Birşeyler yap." Dedi.

" Benum yapabileceğum birşey yok uşak. En fazla aynu ilacu verirum. Kendi bırakmalı bu pisliği. Yada tedavi ve destek alacak. Yani uzman bir toktor gerekur."

Derman'a bakıyordum.
Öğrendiğim o kadar şeyden sonra ona yalvarma yada aynı şeyi yaşama hissi şuan çok ağır geliyordu. Gözlerimdeki yaşlar kasılmalarım gibi arttıkça artarken son çare olarak düşündüğüm şeyi söyledim.

" Kurtoğlu."

Gözlerini gözlerime çevirdi.

" Vur beni! Öldür!
Ne olur..."

İnanamaz şekilde baktığı bir kaç saniyeden sonra hızla gelip yatağın kenarına oturarak kollarımdan tutup kaldırdı. Kollarının arasına alıp sıkıca göğsüne bastırdı.

" Öldüreceğim ama onları. Her birini inim inim inletecem. Sana yaptıklarını canlarıyla ödeyecekler."

Yüzümü dayadığım göğsünde ağlamalarım dahada artarken İdris! diyen sesini duydum. Kısa süre sonrada kolumdaki damar yolundan koluma yayılan ilacı hissettim. Acınacak haldeydim. Keşke o gece ölseydim. Diye inledim.

" Sakın bir daha böyle söyleme. Herşeye yeniden başlayacağız. Bugünden sonra seni asla bırakmayacağım Karam. Önce o piçleri bulup önünde diz çöktüreceğim sonra en acı şekilde ölecekler. Benim değerlime dokunan eller kesilmeyi hakeder."

Başımı göğsünden kaldırırken titremelerim yavaş yavaş azaltmaya başlamıştı.

" Ben dışardayum uşak."

Diyen laz hamsiyi duyunca başımı yavaşça yüzüne doğru çevirdim ve mavileriyle bakışırken buldum kendimi. Ardından yüzünde gezdirdim kahvelerimi. Gözleri, kaşları, kirpikleri sonra kirli sakalı. Ardından dudakları. Hayal meyal aynı şeyi hatırladım. Geçmişten bir sahneydi galiba. Aynı şekilde kucağına uzanmıştım ve göz göze bakıyorduk. Bir anda yavaşça yaklaştırdığı dudaklarını dudaklarımda hissettim. O kapattığı gözleriyle beni öperken benim gözlerim şok olmuş şekilde irileşti. Ama hissettiğim bu duygu tanıdık gelmişti hem dudaklarıma hem kalbime.

Dolan gözlerimde biriken yaşlar ağır ağır akarken sağ elimi kaldırıp omuzuna koydum.
Dudaklarımdaki dudaklarının kıvrıldığını hissettim. Öpmeye devam ederken bunu hatırladım galiba dediğimde daha bir değişti öpüşleri. Sanki aşırı sevgi yüklüydü.

Biraz sonra geri çekildiğinde ilaçtan dolayı hissettiğim sızmaya hazır halim ve bulanan görüşümle son saniyeleri değerlendirerek konuştum ağlayarak.

" Yeniden başlamak istiyorum seninle."

" Yeniden başlayacağız sevğilim. Önce iyi ol."

Derken karanlığa doğru kayan gözlerimle kendimi Derman Kurtoğlu'nun kollarının arasından uykunun kollarının arasına bıraktım.

💎💎💎

Elmas kollarımın arasında uykuya daldığında yavaşça geriye yatırarak üzerini örttüm.

Sevdiğim kızın yüzünü izledim dakikalarca. Salonda anlattığı şeyleri yaşadığı anlar gözlerimin önünde canlanırken nelere dayanmak zorunda kaldığını tekrar tekrar düşünüp delirmelerin eşiğinde ileri geri yürüdüm. Yürüdükçe düşündüm. Düşündükçe öfkelendim. Gözüm saatte kulağım telefonda dakikalar dakikaları kovaladı. Odanın içinde ileri geri attığım turlar sadece öfkemi bilegledi.

Bir haber, sadece küçük bir haber yetecekti fitilimi ateşlemeye. Sefa arayıp abi istediğin itleri topladık dese soluğu yanlarında alacaktım. Ama hâlâ ses seda yoktu. Sinirle kapıya yürürken yavaşça açılan kapıyla yerimde durdum. Kapı dahada açıldığında içeriye giren kişi Derya'ydı.

Önce kafasını uzattı yavaşça sonra bedeni girdi içeriye. Beni görünce hızla doğruldu.

" Abi."

" Derya."

" Abi duyduklarım doğru mu? Elmas'ı bulmuşsunuz."

Gözlerim bir saniyeliğine Elmas'a gidip geldi.

" Doğru." Dedim.

Benden sonra Elmas'ı buldu bakışları. Yanına doğru yürürken. Gözlerindeki bakışlar hâlâ inanamaz şekildeydi.

" Ama nasıl?
Bu bir mucize olmalı."

Bana doğru döndü.

" İyimi? Sağlığı nasıl?
Neden bu halde?"

" İyi değil Derya.
Canını çok yakmışlar."

Sol yanıma yine bir ateş düştü bunu söylerken. Derin bir nefes alıp vererek kendimi toparlamaya çalıştım.

" Ama iyi olacak.
Yaşadığı herşeyi unutturacağım ona. "

Telefonum çaldı o an. Hızla çıkardığım telefonun ekranına baktım. Sefa yazıyordu. Açıp kulağıma dayadım.

" Konuş."

" Abi paketler hazır. Bir saat içinde depoda olurlar."

" Güzel." Dedim.

Şimdi kimse tutamazdı beni.
Derman Kurtoğlu'nun nasıl biri olduğunu bizzat yaşayarak göreceklerdi. Telefonumu kapatıp cebime koydum.

" Derya."

Dedim gözlerim Elmas'ta.

" Efendim."

" Ben gelene kadar İdris ile birlikte yanında durur musun?"

" Tabi ki."

" Ama korkutma.
Şuan kimseyi tanımıyor. "

" Ne.?
Tanımıyor mu? Nasıl yani? "

" Hafızasını kaybetmiş."

Bir bana, bir Elmas'a bakıyordu.

" Gelince anlatırım. Sadece yanında ol lütfen."

" Tamam abi merak etme sen."

Derya'yı orda bırakıp odadan çıktım. Yan odaya geçerek silahımı alıp belimin arkasına takıp ordan ayrıldım. Merdivenlere geldiğimde İdris de üst kata çıkıyordu.

" İdris. Bir kaç saatlik işim var. Sonra hemen döneceğim. Ben gelene kadar Elmas'ın yanından ayrılmayın."

" Ayrulmayun derkan? "

" Derya da Elmas'ın yanında."

" Peki sen nereya bu saatta."

Sessizce yüzüne bakınca.

" Tamaam sormadum say uşak."

Dedi elini sallayarak. İdris'i arkamda bırakıp hızla indim merdivenleri. Kapıdan çıkar çıkmaz, Batur! Diye bağırdım. Koşarak yanıma gelirken, araba! Dedim.

" Hazır abi." Dedi.

Az sonra bindiğimiz araba ile yola çıkarken belimdeki silahı çıkarıp kurşunları kontrol ettim.
Silahımı yeniden belimin arkasına taktıktan sonra camdan dışarıya baktım.

" Bu gece kulaklarını kapat İstanbul."

***************************
Evet canlarım bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın ♥️

 

 

Loading...
0%