Yeni Üyelik
47.
Bölüm

💎Y.E 46 Çifte nikah ve balayı💎

@azamet_29_2

OYLAR VE YORUMLAR İTİNA İLE ALINIR.

Selam canlar.
Bu bölümde 🔞 +18 kısım olacak. Abartmadım. Yani öyle sanıyorum🙈
Paragraf arasına işaret bıraktım. Rahatsız olacaklar atlayarak sonraki bölümden devam edebilir.

💎💎💎💎

" Siz bayan Derya Kurtoğlu.
Murat Michael Honest'i eşiniz olarak kabul ediyorsunuz? "

" Evet."

" Peki siz bay Murat Michael Honest. Bayan Derya Kurtoğlu'nu eşiniz olarak kabul ediyorsunuz?"

" Evet."

" Bende belediyemizin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum."

Evet. Derya ve Murat bizden önce evlenmişlerdi. Derman önceliği kardeşine vermişti. Yeni evli çifti alkışlarken ikisi önlerindeki defteri imzalıyordu.
İmzadan sonra Murat Derya'nın duvağını kaldırıp alnından nazikçe öpünce bir alkış daha koptu. Gözler bize döndüğün de,

" Eveet." dedi memur.

"Şimdi sıra diğer çiftimiz de.
Siz bayan Elmas Demirsoy. Derman Kurtoğlu beyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

Başımı yanıma çevirip yukarıya kaldırarak yanımda oturan adamın mavilerine baktım. Bana böyle sevgiyle bakacak bir kişi daha olmayacaktı bu dünyada.

" Evet." Dediğimde gülümsedi.

Memur,

" Siz bay Derman Kurtoğlu.
Elmas Demirsoy'u eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

" Evet." diye yapıştırdı cevabı bekleme gereği bile duymadan.

" Bende belediyemizin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum."

Alkışlar bu kez bizim içindi. Derman üzerimizdeki gözlere aldırmadan duvağımı kaldırıp arsızca dudaklarıma kapanınca kalabalıktan bir oooo! geldi.

Ben rezil olmuş hissederken o umursamadı bile.

Çifte nikahtan sonra önce gelinler olarak biz, sonra damatlar birbirimizi tebrik ettik. Sonrada hem Derya ve Murat'ın arkadaşları hemde benim can ciğer arkadaşlarımın tebriklerini kabul ettik.

Ardından da Sefa, Batur ve Harun, Murat ve abilerini tebrik etmek için yanlarına gelirken biz de onları bir kenarda bırakıp arkadaşlarımızla birlikte ikramlıklar ve içeceklerle dolu masaya geçtik. Derya kendi arkadaşlarıyla sohbet ederken bizimkilerden Ramo gelip koluma girdi hemen.

" Kız simli ördek. Ben sana duvağı hemen açma demedim mi? "

Derken yanındaki kızlar ve arkadaki Anıl ve Turgay pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Masadaki kanepelerden iki taneyi alıp ağzıma attıktan sonra, kürdanları kızlara doğru sallayıp,

" Kızlar gülüp durmayın valla sizi kürdanlarım."

Dedim dolu ağızla.

" Siz neden gülüyorsunuz çocuklar. Bu kızlar yarın öbür gün sizden yüz görümlüğü isterse o zaman görürüm ben sizi."

Anında değişti yüzleri.

" Haklı." dedi Anıl. Önce birbirlerine baktılar sonra zoraki gülümsediler kendilerine bakan kızların bakışları eşliğinde.

" Hem..." dedim ve bombayı patlattım.

" Adam yüz görümlüğümü peşin peşin verdi ne yapayım."

" Gerçekten mi? "

Dedi İlknur ve Sevgi. Ramo,

" Ay ne verdi kız. Pırlanta set falan mı yoksa? "

" Hayır Ramocanım."

Derken dolu kadehlerden birini elime aldım.

" Bu oteli." Dedim kadeh havada şöyle bir gezdirerek.

Hepsi aynı anda Neee? Dediklerinde yüzlerinin hali çok komikti. Elimde kadeh güldükten sonra tam kafama dikecekken bir anda bileğimden yakalandım.

Anında yanıma döndüğümde Derman'ı gördüm. Elimdekini alırken,

" Karam...
Susadıysan su iç."

Dedikten sonra kulağıma doğru eğilerek fısıldadı.

" Daha ilk geceden karımı otel damlarından toplamak istemiyorum. Sana bu gece alkol yok. Bana ayık lazımsın güzelim."

Duyduğum cümlelerle kuruyan boğazım dahada kurudu sanki. Yutkunurken zorlanınca masadaki su bardağını bana uzatan Derman'a bakmadan aldım bardağı elinden. İçerken,

İlk geceden perte çıkacan Elmas.

Diyen iç sesime en âlâsından bir kaç küfür savurdum. Elimdeki bardaktan bir yudum daha aldıktan sonra Derman'ı duymamış gibi yaparak arkadaşlarıma döndüm.

Derya ve Murat'ın arkadaşları ile bizimkiler ve biz ayak üstü bir süre daha konuşup sohbet ettikten sonra karşı tarafın arkadaşlar herkesle vedalaşıp ayrıldı. Ardından da Derya ve Murat yanımıza gelerek Derman'dan ayrılmak için izin istediler. Çünkü hem işleri hemde balayı tatili için Amerika'ya dönmeleri gerekiyordu.

Derya önce abisine sonra da bana sarıldı. Karşılıklı mutluluklar diledik birbirimize.

" Yeniden görüşmek üzere küçük yenge." Dedi göz kırparak.

" Küçük yenge ne ya! " diyerek gözlerimi devirirken Derman'ın arkamdan kıs kıs güldüğünü duyunca dirseğimi kaburgasına geçirdim. Ama oralı bile olmadan taş bedenli adam.

Az sonra da Muratla vedalaştık. Onlarda balo salonundan çıktıktan sonra sıra bizinkilerdeydi. Önce Sevgi geldi yanıma. Sıkıca sarıldı.

" Bir ömür boyu mutluluklar dilerim arkadaşım. Birlikte geçirdiğimiz zamanlarınızı özleyeceğim."

" Sağol Sevgi. Bende özleyeceğim."

Ardından İlknur geldi. Oda sarılırken,

" Arada sırada mutlaka gel. Birlikte kahvaltı yapalım. Sonrada kahve içer fal bakarız."

" Mutlaka geleceğim merak etmeyin. Sizde gelin."

Dedim sarılarak.

" Aaa! Yeter ayol!
Anmada dram yaptınız ha!
Çekilin şurdan kızlar.

Ayol aynı şehirde aynı okuldasınız daha ne ağlıyorsunuz."

" Anasından doğalı ilk kez doğru bir laf etmiş olabilir."

Diyerek elleri ceplerinde bizi izleyen Derman'a baktım.

" Ammada abarttınız."

" Siz anlamasınız."

Dedim üzgün.

" Aynı evde yaşamak, her şeyinizi paylaşmak birlikte gülmek birlikte ağlamak nedir bilmezsiniz.

Evet aynı okulda ve aynı şehirde olacağız ama aynı evin tadı ayrı olur."

" Yinede her gün göreceksiniz birbirinizi işte kuşlar."

Diyerek sıkıca sarıldı Ramo'da.
Ardından Anıl geldi. Oda Sarıldı.

" Hep mutlu ol Elmas Kurtoğlu. Bundan sonra hep mutlu ol."

" Sağol Anıl."

Sonra Turgay geldi yanıma.

" Arkadaşım olduğun ve arkadaşın olduğum için şanslı ve mutluyum. Umarım her zaman mutlu olursun."

" Teşekkür ederim Turgay. Seninle geçte olsa tanışmak arkadaş olmak güzel."

" Hadi çocuklar hadi. Yolcu yolunda gerek. "

Ramo'nun dürtmeleriyle bizim çocuklarda çıkınca salonda Derman ile baş başa kaldık. Elleri ceplerinde bana doğru yürüdü yürüdü önümde durdu. Ellerini ceplerinden çıkarıp belimin arkasına dayayarak beni kendine doğru çekerken gözlerini gözlerime odakladı.

" Artık biz de gidelim mi sevgili karıcım?"

Cevap vermemi beklemeden kolunu belime sararak yönlendirdi. Ağır adımlarla salondan çıkıp ilerlemeye başladık. Asansörun önünden geçtiğimizde şaşırdım.

" Nereye gidiyoruz."

Dediğimde pis bir gülümseme ile bana çevirdi gözlerini. Aklımın bir köşesinden şapşal Ramo'nun cümleleri geçerken asansöre binip bizim için hazırlanmış bir balayı süitine falan çıkmayı bekliyordum. Ama şuan arka çıkışa doğru ilerliyorduk.

Bir yandan yürürken kulağıma doğru eğildi. Balayımız için çok özel ve güzel bir yere gidiyoruz.

Arka kapıdan çıktığımızda siyah bir minibüs önünde Sefa ve Batur ile bizi bekliyordu. Araca geldiğimizde önce Derman'a baktım. Gülümseyerek bin işareti yaptı başıyla. Ardından elimden tutarak binmeme yardım etti. Üzerimde gelinlikle biraz zorlansamda binip koltuğa geçtim ve oturduğum da arkandan Derman binip yanıma oturdu. Kapıyı kapatan Sefa ile Batur hızla direksiyona Sefa da hemen yanına bindiğinde önce önümüzdeki başka bir araç. Ardından bizim aracımız ve arkamızda bir araç daha olmak üzere hareket ettik. Şoför koltuğu ile aramızdaki özel siyah cam otomatik olarak kapandığında Derman'a çevirdim gözlerimi. Ateşli gözleri üzerimde elini çeneme koyarak biraz kaldırıp yavaşça eğilerek dudaklarıma bastırdı dudaklarını. Arzuyla öpmeye devam ederken nefessiz kaldığımı hissettiğim de kendimi geriye çekip derin bir nefes çekerken Derman'ın yüzünde halinden memnun bir gülümseme vardı. Seni kollarımın arasına alacağım an için sabırsızlanıyorum dedi fısıltılı sesiyle. Daha nefesimi duzene sokamamışken şimdi deli gibi tepinen kalbimi duyuyordum.

Sessizce önüme dönerken ellerim gelinliğimin eteklerine yapışmış yutkundum yine. Alışkanlık olmuştu artık. Derman eteğimdeki elimi avuçlarının arasına alıp dizimin üzerine koyarak geriye yaslandı. Yolun kalanını ben önüme o bana bakarak gittik.

💎💎💎

Bu kısım 🔞+18 öğeler içerir.
Rahatsız olanlar atlayarak sonraki bölümden devam edebilir.

💎💎💎
Aradan geçen bir saat kadar sonra şehir dışında ağaçlık bir yoldan geçerek lüks olduğu karanlıkta bile belli olan bir eve geldik.

Araçlar tam evin önünde durduktan bir kaç saniye sonra Sefa'nın açtığı sürgülü kapıyla ayağa kalkan Derman önden indi. Sonrada elimden tutarak benim inmeme yardım etti.

Elini belime yerleştirip veranda ya doğru adımlarken etrafımızdaki bütün adamların başları birden önlerine eğilince bir an Derman'ı kral kendimi kraliçe gibi hissedip gülecek oldum ama kendimi tuttum. Bu kadar ciddiyetin içine etmenin alemi yoktu. Bir kaç adım sonra evin giriş kapısına geldiğimizde bir anda kendimi Derman'ın kucağında bulurken,

" Ne yapıyorsun? " desemde gülümsemeden öte birşey ne söyledi ne yaptı. Yine kucağında ilerleyerek kapıdan girerken bu kez gerçekten kraliçe gibi hissediyordum. Fazla alışmasak bari. Dedim içimden gözlerim siyah rengin hakim olduğu mobilyalarda gezerken. Bu ev fazlasıyla lükstü. Hatta ultra lüks.

Üst kata çıkan merdivenlere yöneldi Derman. Ağır ağır çıkmayı bitirdiğinde geldiğimiz katta yürümeye devam edip bu katta tek olduğunu gördüğüm odaya gelerek kapıyı ayağıyla itti.

İçeriye girdiğimizde gözlerim kocaman şekilde baka kalırken burnuma gül kokuları geliyordu. Siyah ve bej renklerle detaylandırımış büyük bir yatak odası, iki köşesinde büyük iki abajurun sarı loş ışığı ile aydınlatılmış köşe ve duvarlarının diplerinde büyüklü küçüklü gül kokulu mumlar vardı. Ve komodinlerin üzerinde.

Beni yere bıraktığında hâlâ şaşık şaşık etrafa bakıyordum. Sonunda gül yaprakları serpilmiş büyük yatakta takılı kaldı gözlerim. Derman Kurtoğlu'nun içinde baya baya romantik biri varmış ya lan!

Yavaşça arkamı döndüğümde gözleri gözlerimde siyah ceketini çıkarmış elleri çekerek çıkardığı kıravatında ve bir yandan beni izleyen Derman'a gördüm.

" Evet nihayet baş başa kaldık Karaelmas'ım. "

Elindeki kıravatı yerdeki ceketin yanına bıraktıktan sonra gömleğinden kurtuldu bir kaç saniyede. Sonra bir adımda yanıma geldi. Tam karşımda durduğunda gözleri alev alev ve arzuyla bakıyordu.

" Elmas..."

Dedi. Sesindeki tını nasıl desem, çok farklıydı.

" Seni istiyorum ve artık kaçacak yerin kalmadı."
Dedi gülümseyerek.

" Bu gece her zerrene sahip olacağım sevgili karıcım."

Derken eli çenemi kendine bakacak şekilde yukarıya kaldırırken ben kaslı ve baklavalı Herkül bedene bakıp zorlukla yutkundum yine. Kollarını kollarımın altından geçirip belimden tuttarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı birden. Önce yavaş yavaş öptü. Sonra arzu ile değişirken öpüşleri beni kendine daha çok bastırdı. Dili ve dudakları hırçınca devam ederken dudaklarımı talan etmeye, elleri saçlarımı buldu. Bir yandan öpmeye devam ederken tokalarımı usul usul çıkarıp duvağımı kenara bıraktıktan sonra elleri gelinliğimin fermuarını buldu bu kez. Aynı anda kalbimin hızlı atışlarının sesi kulaklarıma tırmandı. Fermuar aşağıya doğru inerken,

" De-derman."

Dedim nefes nefese geri çekilirken. Adam hiç vakit kaybetmiyordu valla. Yelkenler fora hedefe doğru ilerliyordu anasını satayım. Yerinde doğruldu Derman. Bir öptü, bir konuştu.

" Söyle bir tanem.
Söyle güzel Karam."

Adam Ramo'nun dediği gibi resmen üstüme atlamış, bu da yetmezmiş gibi öylede güzel öpüyordu ki ne söyleyeceğimi unutmuştum iyi mi? Sahi ne diyecektim lan ben?

Günlerdir sabırla beklemek zorunda kalan Kurtoğlu bütün hırsını bu gece benden azar azar ve itina ile çıkaracağa benziyordu.

Yandın kızım Elmas. Sabaha pertsin!

Gelinliğin kollarını omuzlarımdan aşağı indirerek kollarımdan çıkardı önce. Ardından ellerimi tutup omuzlarına koydu. Derman beni bir kukla gibi yönlendiriyor, bense hipnoz olmuşcasına ona uyuyordum. Bedenim bir oyuncak bebek gibi emrine amade hareket ediyordu.

" Kaçacak hiç bir yerin kalmadı Karam. Bu gece tamamen benimsin."

Dudakları tekrar yapıştı dudaklarıma. Ateşli öpüşleriyle aylarca susuz kalmışta susuzluğunu ıslak dudaklarımda dindirmeye çalışıyordu adeta. Öyle bir açlıkla öpüyordu.

Üzerimden ayaklarımın dibine düşen gelinlikle elleri sudyenimin kopcasına giderek açtığında aynı anda belimden tutarak kaldırıp bacaklarımı beline sardı. Kollarım boynuna sarılı halde beni yatağa bırakırken ayağımdaki ayakkabılar çıkıp yere düştüler.

Dudakları dudaklarımdan bir anlığına ayrıldığında ve yerinde doğrulup nefes nefese bana baktığında kollarımı anında kendime sararken bacaklarımı birleştirerek kapatmak istesemde bacaklarımın arasındaki bedeni izin vermedi. Bir anda ellerimi bileklerimden kavrayarak omuz hizamda yatağa bastırırken nefes nefese izlediğim yüzündeki gülümseme aç bir kurtta bile yoktu.

" Derman canımı yakarsan tekmeyi yersin ona göre."

Dedim pis bir bakışla. Bir süre üst bedenimin çıplaklığında gezindi ateşli mavileri.

" Küçük dolgun göğüslerin beni nasıl bu kadar etkiliyebiliyor."

Derken ben yiyecek gibi olan bakışlarını görmemek için gözlerimi tavana çevirdim.

Zor bir gece olacak Elmas.

Diyen içimdeki zilliyi siktir etmeye çalışırken elleri bileklerimde yatağa dayadığı dirsekleri ile üzerime doğru eğildi yavaşça. Yeniden dokundu dudaklarıma dudakları. Bu kez bir tüy kadar hafifti. Sonra bir kez ve bir kez daha. Sonunda yine hunharca kapandı. Dili dudaklarımdan içeriye girerek dilimi buldu. Emerek öptü dilimi, dudaklarımı. O öptükçe aklım dağıldı. O öptükçe beynimin bütün hücreleri alev aldı. İnlemelerim benden izinsiz çıkmaya başladı boğazımdan.

Dudaklarımdan ayrılıp boynuma doğru ilerlerken,

" Mis gibi teninin her bir noktasını öpmek istiyorum."

Bir anda dişlerini boynumda hissettim. Acıtacak şekilde çekti etimi. Bileklerimi kurtarmaya çalışarak," Aaııhhh!" desemde aldırmadı. Tenimi bırakıp diliyle üzerinden geçti önce. Sonra öptü. Acıyla karışık aldığım hazla inlerken hâlâ bileklerimi büyük ellerinin altından çekmeye çalışordum ama olmadı. Saniye geçmeden dişlerini kulak mememde hissettim bu kez. Allah'ım bu adam bir kadın nasıl delirtilir iyi biliyordu.

" Derman." dedim titreyen sesim ve kıvranan bedenimle. Bütün bedenime ince ince elektrik veriliyordu sanki.

" Özür dilerim Elmas'ım. Affet.. Sadece bu gecelik canını biraz yakarsam affet."

Dudakları tenimde gezinmeye başladığında bedenimde hissettiğim elektriğimden payını yüklüce almış olan kelebekler karnımın içinde uçmaya başlamış, tenimin titrediğini hissetmiştim. Derman'ın dudakları öpe öpe aşağılara doğru kayarken burnunu hissettim göğüs oluğumda. Önce derin bir nefes çekti içine. Bir süre gezindi burnu aynı noktam da. Her hareketi beni içten içe yakıyor azar azar yükselmeme sebep oluyordu. Sonra sol tarafıma doğru ilerledi. Tam kalbimin üzerine geldiğinde başını yana yatırıp kulağını çıplak tenimin üzerinden kalbime yasladı. Bir süre öylece durdu.

" Bu kalp benim." Dedi sonra.

" Sadece benim.
Sadece benim için atmalı. Durduğu gün benimkide durmalı."

Başımı birazcık kaldırıp gözlerim kocaman üzerimde yatan adama baktım. Söylediği sözler çok hoşuma gitmişti. Birden tam kabime bastırdı dudaklarını. Bir süre de öyle bekledi. Tenimin üzerinden kalbimin içini öpüyordu âdeta. Sonra başını biraz kaldırıp gözlerime bir bakış attı ve göğsüme kapandı dudakları. Dişleri göğüs ucumda öperken bir inleme daha koptu boğazımdan benden izinsiz. Vakumlayarak öptükten sonra diğerine de aynı acı ve zevk dolu işkenceyi yaptığında ben nefes nefese kendimden geçmeye başlamıştım bile. Bedenim yanmaya kasıklarım da hissettiği şey acıya dönüşmeye başlamıştı artık. Öpüşleri söylediği gibi tenimin her noktasında gezerken nihayet bileklerimi bıraktı. Ellerim anında saçlarını bulduğunda dudakları ve dili göbek deliğimin civarını talan ediyor belim bir yay gibi gerilerek yataktan yükseliyordu.

Derman'ın elleri göğüslerimden ayrılıp bacaklarımın arasından kalçalarımı, zevk dolu işkenceye devam eden dudakları ve burnu senkronize şekilde aşağıya doğru kayarken boşta kalan ellerim yatak çarşafını buldu.

Parmaklarım çarşafta sıkarak beklerken başım geriye doğru gitti ister istemez. Burnu çamaşırımın üzerinden en hassas noktama değdiğinde, ardından da bastırdığın da bir kez daha inledim. Elleri kalçalarımı kavramış sıkarken benim ayarlarım iyice bozulmuştu. Derman bir anda dişlerini çamaşırımın üzerinden tenime geçirdiğin daha fenaydı inlemem. O inlememle sanki bir işaret almışcasına bir anda kalkıp üzerime uzanarak dudaklarıma kapanırken büyük elini çamaşırımın içinde hissetmem bir oldu. Parmakları hareket etmeye başladığında ellerim Derman'ın kollarında tırnaklarım etine batarak bir kez daha inledim dudaklarının arasından.

" Derman." dedim nefes nefese. Kendimi kasıyordum. Gözlerim dolmuş ağlayacak gibiydi halim. Neydi bu kadar acı, aynı zamanda zevk veren şey. Nedendi titremelerim. Neydi karnımın içinde başlayan, bütün damarlarımdan geçerek beynimde havai fişekleri ateşleyen.

Dudaklarımdan ayrılıp Elmas'ım diyen Derman'ı duysam da hâlâ hareket eden parmakları yüzünden kesik kesik nefesler alsamda cevap vermiyordum.

Adımı ikinci kere söylediğinde zorlukla araladığım gözlerimle yüzüne baktım. Yüzünde pis bir gülümseme ile bana bakıyordu. Halimden haince zevk alıyordu kalleş koca.

Kulağıma doğru eğilerek,

" Yoksa sen hiç..."

Ne demeye çalıştığını anlamıştım. Başımı iki yana salladım hızlıca.

" Gerçekten mi? Hiç mi? "

Dedi munzurca. Sesinin tonunda hem şaşkınlık hemde alay vardı sanki.

" Derman sikecem senin sorgunu." dedim dişlerimin arasından sinirle.

" Tam geberirken sorduğun soruyu..."

Demiştim ki hızlanan parmakları yüzünde kocaman bir Aaah! Koptu ama ağzımın üzerine kapanan Derman'ın dudaklarının içine doğru. Kasıla kasıla olduğum yere yığılıp kalırken Derman'ın kıkırdayan sesini duydum kulağımın dibinde.

" Bütün ilklerinle benimsin Elmas Kurtoğlu."

Kapalı gözlerimle dağılmış nefesimi düzenlemeye çalışırken üzerimden kalkan Derman'ı hissetsemde gözlerimi açıp bakacak halim kalmamıştı. Azar azar perte gidiyor gibiydim. Hasar kaydını da yarın sabah bizzat kocam olacak adam tutacaktı sanırsam. Kısa süre sonra önce Derman'ın ellerini sonra bacaklarımdan çıkan çamaşırımı hissettim. Ardından bacaklarımın arasından üzerime doğru uzanan büyük çıplak bedeni. Hissettiğim sertlik ve büyüklük ile yorgunluk falan kalmamış bir anda korkuyla gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

" Derman." Demiştim ki.

" Elmas..." dedi fısıltılı sesiyle.

" Seni seviyorum.
Çok seviyorum.
Ve özür dilerim."

Dediğinde saniyelik karışan
aklımın cezasını yine dudaklarıma kapanan dudakların arasında attığım çığlıkla ödedim. Derman saniyelik şekilde aklımı karıştırmış bir anda kendini bana bastırdığında kendimi ikiye bölünmüş gibi hissederken yanan canımla kocaman bir çığlık atmıştım. Bir süre sonra Derman dudaklarını çekerken,

" Özür dilerim.
Bu ilk ve sondu. " Dedi.

" Hayatın boyunca benim yüzümden ne acı çekecek ne de tek bir damla gözyaşı dökmeyeceksin sevğilim. "

Söyledikleriyle bir yandan gözyaşlarımı silerken, bir yandan kollarına vurarak hırlayarak

" Amına koyayım senin."

Diye bastım küfrü. Derman hâlâ üzerimde gülerken cık cık çekti.

" Yapamayacağın şeyler söyleme küfürbaz karıcım.

" Elmas." Dedi. Duruldu.

" Artık benimsin, karımsın, kadınımsın. "

" Artık benimsin Kurtoğlu. Kocamsın. Erkeğimsin. Ve bir kez bile bir kadına bakarsan seni oynarım."

****************************

Eveet canlarım bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın ♥️♥️

 

Loading...
0%