Yeni Üyelik
7.
Bölüm

💎Y.E 6 KARAKIZ

@azamet_29_2

O kadarki nefes alışımı kesiyordu. Bacağımdaki elimi de çekip iki elimle adamın kolundan tutarak nefes almaya çalışıyordum.

" Bırak! " Dedim zorlukla.

" Nefes alamıyorum bırak! "

Tam o anda yine onu duydum.

" Bırak kızı! "

Bu cümle filmlerden tanıdık gelirken,
bir üst merdivenlere baktığımda nefes nefese kalmış onu gördüm. Derman'ı..

Ne yani benim için mi burdaydı.

" Gökhan!
Seni hain piç!
Hemen bırak kızı! "

Boynumda hissettiğim kol dahada sıktı.

" Uzak dur Kurtoğlu.
Bir adım daha atarsan kızı gebertirim."

Derken şakağımdaki baskı dahada arttı.

" Lan şerefsiz! " diye haykırdı Derman.

" Ne zamandan beri, kimin iti oldunda karşıma dikildin piç! "

" Kim daha çok verirse ona çalışırım.
Ama sana duyduğum nefret yüzünden başkasına çalışıyorum. Derman Kurtoğlu."

" Derdin ben değilmiyim lan!
Bırak kızı erkekçe çık karşıma."

Diye hırlarken eli tetikte gözü bizde temkinli şekilde bir basamak daha indi.

Arkamdaki adamın beni geri geri çekiştirmesiyle bulunduğumuz yerden otelin park alanına doğru gerilerken, acıyan bacağımla zorlukla yürüyor çekiştirildiğim için istesemde duramıyordum.

Biz geri geri giderken Derman ve adamı da doğrulttukları silahlarıyla bize doğru yürüyorlardı.

" Yemezler Kurtoğlu.
Derdim direk sen değilsin, o bellek.
Şimdi bu kız bana o belleği verecek."

dediğinde bir kez daha sarstı beni.
Ben " Aahh! " derken,

" Bende alıp gideceğim.
Engel olmaya çalışırsanız gebertirim bu kızı." diye ekledi.

Derman bana hitaben,

" Bellek sende mi? " Dedi.

" Ne belleği ya! " dedim dişlerimi sıkarak.

" Bende bellek falan yok!
Kafayı mı yediniz siz?
Bırakın artık beni.
Bacağım acıyor ya! "

" Kim istiyor o belleği."

Hâlâ bellek diyor ya.
Bana ne olduğu umru değildi tabi.
Anası beşiğimi mi salladı sanki.

Sikecem belleğinizi. Dedim içimden.

" Sende düşman çok Kurtoğlu."

dedi adam.

" İstediğime satarım..
Senin bütün işlerin o bellekte. Seni bitirecek herşey. Seni ipe götürecek herşey... "

" Burdan çıkmana izin vermeyeceğimi biliyorsun Gökhan. Sen artık bir ölüsün bunu da biliyorsun. "

Arkamdaki adamın gülüşünü duydum.

" O bellek olsun yada olmasın burdan çıkarım ben Kurtoğlu.
Beni durduramazsın, yoksa bu kızda ölür."

Başını saniyelik bana çevirip yine ona döndü.

" Olabilir.
Ama sende ölürsün.
Hemde en kötü şekilde acı çeke çeke.
Seni azar azar öldürürüm Gökhan.. Her bir uzvunu azar azar keserek öldürüm."

Buna inanamıyordum. Hırlaşan iki kurtun arasında kalmış yaralı kurbanlık bir koyun gibi hissediyordum kendimi.

Bir sapığın yüzünden düştüğüm hâle bak ya! Boktan hayatıma sapıktan sonra birde mafya girmişti. Yokya valla öleyim ben. Bu dünya bana göre değil.

Bacağım uyuşmaya, gözlerim puslanmaya başlarken beni öldürmesine gerek kalmayacak galiba diye düşündüm.

Ne yılbaşı gecesi ama. Hayatımdaki en kötü gecelerden biriydi bu gece.
Saatler önce terastan atlamaya kalkan ben bu hırlaşmanın arasında kan kaybından ölecektim.

Belkide böyle olmalıydı.
Terasta es geçen ölümle bu şekilde tekrar buluşabilirdim.

Dönmeye başlayan başımla önce kolllarım iki yana düştü. Ardından ağırlaşan bedenim yer çekimine yenik düşerken boynumdaki sert kolun baskısı dahada arttı.

Benden buraya kadar, rehine olarak daha fazla devam edemeyecektim. Gücü tükenen bacaklarım yüzünden ayağım yere takılıp tökezleyince bir anda geriye sendelerken arkamdaki adamıda ittim. Aynı anda silah sesi ve yüzüme sıçrayan sıcak kanı hissederken kokusunu duydum.

O mafya arkamdaki adamı yüzünün ortasından vurmuştu. Anlık kusma isteği gelirken yere düşen ölü bedenin üzerine düşen yorgun bedenim, uyuşan aklım ve çınlayan kulaklarımla üşümeye başlayan vücudum...

Soğuktan nefret ediyorum. Dedim yine içten içe. Bir kaç saniye sonra yana doğru çekildiğimi hissederken,

" Batur arabayı getir çabuk! "

Diye bağıran mafya Derman'ı duydum. Titreyen bedenimle sıktığım yumruklarım ve bir birine vuran dişlerimle gözlerimi araladığımda Derman yanımdaydı. Boynundan çözüp çekerek aldığı siyah kıravatını sağ bacağımdaki yaranın üst tarafından geçirip sıkarken acımadı. Zor çıkan sesimle, Aahh! Dedim.

" Bu kanamayı durdurur.
Korkma Karakız, ölmeyeceksin! "

Aralık gözlerime yaşlar dolarken bedenim dahada titremeye başladı.
Birbirine vuran dişlerimle,

" Üşüyorum." dedim ağlamaklı.

Öldüğüm güne kadar üşüyecektim galiba ben. Bedenim olmazsa ruhum. Bu ailemin bende bıraktığı bir travmaydı artık.

Yüzündeki ifade de neydi öyle. Üzgün olamazdı heralde. Değilmi?
Bir mafya ve üzgün olmak. Hadi be ben gerçekten çok kan kaybettim ve saçmalıklar görüyorum galiba. Gözlerim kapanırken hızla duran bir araç sesi duydum.

" Batur bagajdan battaniyeyi ver hemen! "

Duyduğum sesler uzaktan geliyordu. Yada ben uzaklara gidiyordum. Bir yanımın sürekli istediği uzaklara. Koşarak gelen birini duydum sonra. Ardından da üzerimdeki yumuşak battaniye ve yerden havalanışım.

Kaç saniye yada dakika geçti bilmiyorum ama kendimi daha sıcak bir yerde hissettim. Burnuma işleyen parfüm kokusu çok yakından geliyordu. Gözlerimi araladığımda tepemde bir ışık, ki tavan lambasıydı, Derman denen mafyanın kucağında ve bir arabanın içindeydim. Buna rağmen bedenim tir tir titriyordu.

" Hastaneye gidiyoruz. "

" Üşüyorum..."

Bedenimin her hücresi buz kesmişti sanki.

" Biraz daha dayan. Hem yaralısın hem şok geçiriyorsun o yüzden titriyorsun. Birde şu aptal kıyafetin var tabi."

Bellek bellek diye kovalayıp vurulmamdan yani. Diyecek gücüm olmadığı için sustum. O anda aklıma asansör çıkışı çarpıştığım o adam ve yürüttüğüm çakmak geldi.

" Hassiktir! " dedim mırıltıyla.

Bana baktı.

" Çakmak...
Bellek, çakmak..."

Dolaşan dilim ve bulanan zihnimle zor konuşuyordum. Direksiyondaki adam,

" Abi çok mu kan kaybetti acaba."

Zaten kanım azdı kalanıda gitti diyemedim.

" Hızlan Batur! "

Battaniyenin altındaki elimi yandan uzun çorabımın içine sokup çakmak sandığım, aslında çakmak şeklinde olan flaş belleği aldım.
Battaniyenin aralığından dışarı çıkararak Mafya Derman'a uzattığımda şaşıran gözleri büyüdü.

Ölmeden bir iyilik yapayım der gibiydi halim. Bir gözlerime bir elimdekine bakarak aldı. Vücudum battaniye sayesinde ısınmaya başlarken kayan gözlerimle elim üzerime düştü.

" Uyumak...Sadece uyumak istiyorum. Gelecek seneye kadar." dedim mırıltıyla geveleyerek. Ardından karanlığa kayıp gittim.

O karanlıkta ne kadar kaldım bilmiyorum. Gözlerimi açamasamda bilimcim gidip geliyordu.

" Geldik abi. " diyen Batur'u duydum.

Ardından önce sarsıldım sonra yükseldim. Yaslandığım sert bedenden burnuma gelen sigara karışık parfüm kokusuna bakılırsa Mafya Beyin kucağındaydım. Yüzüme vuran soğuk, kulağıma değen nefes ve ses.

" Hastaneye geldik. İyi olacaksın."

" İstemiyorum." dedim kapalı gözlerle ağlamaklı.

İstemiyordum artık..
Gözlerim kapalı,

" Buraya kadar gelmişken bırak, geçip gideyim ben."

" Yok öyle ölüp kurtulamak.
Senden alacak hesabım var Karakız."

" Pislik. " dedim sinirle.

" Doktor! " diye bağırdı.

Kısa bir süre sonra bedenimi sert bir yerde hissederken gözlerimi araladım. Üstümden sırayla lambalar geçiyor kulağıma sesler geliyordu. Ama çook uzaklardan.

💎💎💎

" Anne.. Anne aç!
Baba...Baba aç kapıyı!
Ne olur korkuyorum!

Bi daha yapmayacam.
Ne oluur... Üşüyorum!
Çok üşüyorum...
Açın ne olur!
Bi daha yapmayacağım.
Bi daha yapmayacağım...

İç çekişlerle açtım gözlerimi.
Yine kabus görüyordum ve ağlayarak uyanmıştım. O anda yüzümde bir el gözlerime bakan bir çift mavi gördüm. Büyük elinin parmağı yüzümdeki ıslaklığı silerken,

" Hassiktir.
Azrail..."

Dedim hızla geriye kaçarak ama acıyan bacağım ve kolumla beceremedim.

" Kıpırdamasana.
Dikişlerin açılacak!"

Karşımdaki dermandan çok dert potansiyeline sahip adam Derman Kurtoğlu'nu görünce korkuyla geriye esnedim.

Bir ona, bir etrafıma, bir kolumdaki seruma birde yattığım yatağa bakındım. Ben en son hastanede değilmiydin ya. Üzerimden geçen lambalar falan...

" Ne- Nerdeyim? "

Oturduğu yatağın kenarından kalkıp tam karşımdaki berjere geçip oturarak bacak bacak üstüne attı. Kollarını göğsünde birleştirerek,

" Benim evimde." Dedi.

" Ne!?
Se- se nin.. Evin mi?
Ne- den burdayım? "

Panikle yerimde doğruldum.
Hızla bir tur daha bakındım etrafa.

Vallaha doğru.
Burası ne hastaneydi nede benim kıytırık odam. Bu lüks olsa, olsa onun evinde olurdu. Tabi lüks diye burda kalacak değildim.

" Gitmek istiyorum! " Dedim yataktan kalkmaya çalışarak.

Anında yerinden kalkıp bir adımda yanıma gelerek, beni omuzlarımdan bastırarak yatağa yatırdı.

"Kıpırdama dedim sana! "

Diye bağırınca kocaman gözlerle üzerimdeki örtüyü avuçlarımla sıkarak yerime pıstım.
Adamın sesi boyu ile orantılıydı.

Ellerini omuzlarımdan çekerek yerine otururken,

" Kıpırdama karışmam.." dedi tekrar tehdit ederek.

Ne kıpırdaması, resmen nefesimi tutuyordum şuan. Oda bunu farketmiş olacak ki,

" Nefes al! " dediğinde aldığım emir üzere denizin dibinden çıkmışcasına derin bir nefes çektim ciğerlerime. Sonrada yutkundum.

Geriye yaslanıp kollarını göğsünde birleştirerek, beni tepeden tırnağa süzdü.

" Nasılsın, ağrın varmı.? "

Yuttuğum dilim yüzünden kafamı hızlı ve seri şekilde iki yana salladım sadece.

Buda manyak..
Tabi! Aksi mümkün mü? Nede olsa mafya. Bi bağırıyor bi kayırıyor!
Elalem deliye ben akılıya hasret..

Ben kendi kendime durum kritiği yaparken,

" Şanslısın kurşun kemiğe gelmemiş."

Diyince bir kaç saniye düşürüp üzerimdeki örtüyü açıp kendime baktım. Üzerimde hastane pijaması vardı ve baldırıma kadar açık bacağımdaki kurşun yarası olan yer sargılıydı.
Tekrar örttüm üzerimi.

" Şimdi...
Uyandığına göre herşeyi bir bir anlatmaya başla...
Elmas Demirsoy... "

Duyduğum adımla şaşırdım.

" Aa-adımı.."

" Hakkındaki herşeyi biliyorum.
Adın Elmas Demirsoy.
21 yaşındasın.
Yetiştirme yurdunda büyümüşsün.
Sosyal bilimler okuyor, küçük bir mahallede 2 kız arkadaşınla, Sevgi Çevik ve İlknur Boralı ile birlikte aynı evde yaşıyorsun.
Keyif sofrası isimli bir yerde garsonluk yapıyorsun."

Kaşlarım havada gözlerim sonuna kadar açık baktım yüzüne. Hakkımdaki herşeyi araştırmıştı.

" Kaç diş dolgum var onuda öğrendin mi bari." Dedim sinirle gözlerimi devirirken.

" 3 azı dişinde dolgu.
Bir dişinde kanal tadavi." demezmi..

" Ooha! Yok artık! "

" O diline dikkat et Karakız..."

Bakışlarıyla yine yutkundum.

" Hastane kayıtlarından." derken dudağının kıyısında belli belirsiz bir sırıtış vardı. Yeminle gülüyordu, ama içinden.

" Artist ne olacak." Dedim mırıltılı.

" Anlat.."

" Neyi? "

" 2 gece öncesini.."

" 2 Gece mi? " dedim hayretle.

" Ayın kaçı ki? "

" Bugün 2 Ocak Pazartesi."

" Neeee?
2 Ocakk?! "

Anında yerimde doğrulup hızla yataktan indim ama dönen başımla birlikte sağlam olan tek bacağımın üzerine basarken sendeleyince hızla ayağa kalkarak kollarımdan tuttu Derman.

" Sana kıpırdama dedim! "

" Bırak, gitmem lazım! "

" Hayır!
Bu bacakla gidemezsin! "

O beni tutuyor bense güçsüz kollarımla ona vuruyordum güya.

" Arkadaşlarım...
Arkadaşlarım beni merak etmişlerdir, korkmuşlardır.
Bırak! "

Beni tek hamlede kaldırıp yatağa bırakırken,

" Haberleri var." dediğinde dönen başım yüzünden gözlerimi ellerimle kapatıp,

" Doğru söyle." Dedim.

" Doğru..
Adamımla haber gönderdim.
Bir daha da kıpırdarsan seni yatağa bağlarım."

Yerinde doğrularak üzerimi örtüp kapıya doğru yürürken, "

Dinlen." Dedi.

Loading...
0%