@azamet_29_2
|
Selamlar canlarım.😊 Bilin bakalım ne oldu.😊 Gerek yorumlarla, gerek özelden yazılan mesajlarla devam etsin istekleriniz üzerine Yılbaşı Elmas-ı devam kararı çıktı. Mesaj bırakan herkese teşekkür ederim. En kısa zamanda yeni bölümü yayınlayamaya çalışacağım. Umarım beklentileri karşılayabilen bir hikaye çıkar ortaya. Şimdilik karakterler ve kısa bir alıntı bırakıyorum. En yakın zamanda görüşmek üzere. Derman Kurtoğlu. Sefa Yalçınkaya Baturalp Canıöz Elmas Demirsoy. Sevgi Çevik. İlknur Boralı ***** Sevgi ve İlknur' un yardımıyla indim Ramazan'ın, namı diğer Ramo'nun arabasından. Tabi bunda İlknur'un ricasınında payı vardı mutlaka. Okula geldiğimizde kırmızı sedan arabasını giriş kapısına en yakın yere kadar getirip park etmişti sağolsun. Yoksa bir elimde koltuk değneği ile temizlenmiş olsada şuan yağarak bahçeyi doldurmak için inad eden karda daha fazla yürümem gerekecekti. Evet koltuk değneği kullanıyorum çünkü hâlâ kaynamayan iç dikişleri zorlama dedi doktor. " Soğuktan nefret ettiğimi söylemişmiydim. Sanırım söylemiştim. Şimdi o cümlenin yanına ekleyin. Kardanda nefret ediyorum. Birde ikisi bir aradaysa deymeyin nefretime!" " Yeter ayol! " Dedi arkamdaki Ramo. " Valla sayende bizde nefret ettik. Olduğum yerde durup Ramo'ya döndüm. " Ramo bana bir daha çirkin ördek dersen Allah yarattı demem şu koltuk değneğini ağzına indiririm ha! " Sevgi, " Elmas, Ramo tartışacak yer bulamayıp yağan karın altını mı buldunuz ya! İçeri girelim orda yiyin birbirinizi." Dedi. " A a a. Zilliye bak. " Allah'ım, neydi günahım." İbrahim tatlıses abimize saygılar. " Hadi ya yürüyün." Diyen İlknur ile pes ederek, " Sek sek sekerek mahmure." Nükhet Duru ablamıza da sevgiler diyerek yürüdüm. " Kızlar ilk ders boştu değilmi? " " Evet." Dedi Sevgi. " O zaman ne olur cafeye girelim öncede sıcak bişey içelim. Ben dondum." " Kızım sende kronik bu üşüme. Kahve falan kesmez, odun gibi ateşe atmak lazım seni." Dedi Sevgi. " Yada kaynar suya atmak." Diye ekledi İlknur. " Alay etmeyin, beddua ederim valla sizde donun diye. Hem Ramocan'a da birşey ikram edeyimde asık yüzü gülsün. Değilmi Ramo can? " dedim can kelimesini vurgulayarak. Arkamdan yürüyen Ramo gözlerini devirdi. " Gıcık cadı. Bilerek yapıyorsun." Sırıtarak yürümeye devam ettim. Nihayet cafeye girip masaya oturduğumda bacağımı yanımdaki sandalyeye kaldırdım. 1 hafta olsada yürürken acıyordu hâlâ. " Ahmet abi bize sıcak kahve 4 tane. Biri sütlü lütfen." Diye bağırdım. Sütlü kahve Ramo içindi. Kahveleri beklerken karşımızdaki masadaki öğrenciler çekti dikkatimi. Bizim okulun kıl dönmesi olan Fuat ve tayfasıda burdaydı. " Ben demiştim." dedi yanımızdaki duvara monte edilmiş 100 ekran televizyona bakarak. Sonra yüksek sesle, " Ahmet abi aç şu televizyonun sesinide güzel haberleri duyalım." Neden bahsediyordu bu salak? " Herkesin gözünde büyüttüğü kadar değilmiş işte bak. Cesedini buldular sonunda. Demekki neymiş? Kurtoğlu'da ölebilirmiş! " Kurtoğlu'da ölebilirmiş... Duyduğum cümle bir haftadır kafamı meşgul eden sorunun cevabı gibiydi. Bir haftadır kayıp olan, kendinden haber alınamayan, yaşayıp yaşamadığı bile belli olmayan kişi... Haberlerdeki görüntüye dikkat kesildim hemen. Yer neresiydi kesinlikle anlamazken yüzü beyaz bir örtü ile kapalı, ölü bir bedenin polisler eşliğinde sedye ile ambulansa alınışını izliyordum. Ölen kişinin üzerindeki kıyafeti, boyu cüssesi ve ölçüleri ona çok benziyordu. Omuydu gerçekten... Anında yüzünü görmeye çalıştım ama yüzü görünmüyor üzerinde bir örtü vardı ve tamamen kana bulanmıştı. Spiker kızın sözlerini duydum o an. Derman Kurtoğlu ve adamları yüzlerinden pompalı tüfekle vurulmuş olarak bulundu. Oydu. Ve ölmüştü. *************************
|
0% |