Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Y.C 12 Küçük Ortak

@azamet_29_2

Belli etmesenizde ben anladım. Kanamanız var dedim ve odadan çıktım.

Dışarda bekleyen Serdar yanıma gelince,

"Gidelim." Dedim.
*****

Aslan Karabey' in çıkışının ardından.
Elimi yarama bastırdım.
Evet dikişim zarar görmüştü ve kanıyordu.

Efe ayağa fırladı.

"Patron yaran kanıyor. Hadi hemen hastaneye gidiyoruz. "

Dedi kolumdan tutarak.

Ege:

" O yumruğu attığın için oldu.
Keşke yapmasaydın. "

" Pişman değilim. Değerdi. "

Dedim gülümseyerek yavaşça kalkarken.

" Efe seninle gidelim. Ege sen burayı boş bırakma. "

" Tamam dikkatli gidin."

" Efe ile önce hastaneye gittik.
Evet dikişim açılmıştı ve acıyordu.
Doktor Emre'nin hastası olduğum için bizzat gelmişti. "

" Cevher Hanım.
Geçmiş olsun.
Lütfen sedyeye uzanın. "

Emre'nin dediğini yapıp uzandım. Kanlı gömleğimin ucunu kaldırıp yaraya baktı.

"Nasıl oldu bu. Yani size dikkatli olmanızı söylemiştim."

" Şişkonun birine yumruk attım. "

" Ne yaptınız? "

" Ama değerdi. "

" Size inanamıyorum."

Dedi şaşkın ve kızgın.
Önce bir iğne yaptı.
Sonrada yeniden pansuman yaparak dikiş attı.

" İğnedeki ilaç hem rahatlatacak hem ağrıyı engelleyecek.
Lütfen sizde daha dikkatli hareket edin bundan sonra."

Cevap vermeden yerimde doğruldum.

" Bitti mi doktor. "

" Bitti. Günde iki kez pansuman yapılmalı."

" Tamam doktor evde hallederiz.
Hadi Efe gidelim."

Dedim ayağa kalkarak.

Hastaneden çıkarak arabaya bindikten sonra.
Efe aynadan bana bakarak sordu.

" Neden kendini zorluyorsun. "

" Ona vurmak istediğini söyleseydin senin yerine ben yapardım. "

" O zaman bu kadar rahatlamış hissetmezdim."

Eve gelince arabadan inerek içeriye girdiğimde salonda ayakta bekleyen Özge'yi gördüm.

"Hayırdır. Süt dökmüş kedi gibi bekliyorsun.
Beni görünce üstüme atlamanı bekliyordum."

"Ege bir daha kardeşinin üstüne atlarsan seni yurda şutlarım. "

Dedi. Bende yapmam diye söz verdim.
Ben oraya dönmek istemiyorum.
Hep seninle kalsam olmazmı.
Söz veriyorum seni hiç üzmem derslerime çok çalışır sana evde yardım ederim."

Koltuğa oturarak yüzüne baktım.

"Nerden çıktı şimdi bu."

Sessizce yere bakıyordu.

"Sana soruyor Özge." Dedi Efe.

"O günden sonra anladımki senin yanında olmalıyım."

"Hangi gün. Daha açık konuşur musun."

"Beni okuldan almaya gelmiştinya.
Ogün senin ilkkez güldüğünü gördüm. Annem gibi gülüyormuşsun meğer.
Ben... Karar verdim.
Hep senin yanında kalmak istiyorum.
İzin ver kalayım. Yemin ederim pişman etmem seni ne istersen ne söylersen yaparım."

Yanıma geldi, diz çökerek, "LÜTFEN." Dedi.

Yüzüne baktım. Gözleri dolu bana bakıyordu.

"Bir süreliğine olur." Dedim.
"Eğer derslerinde daha başarılı olursan devamını düşünürüz."

"Çok teşekkür ederim." Dedi dizime sarılarak.

"Söz veriyorum pişman olmayacaksın."

Sevim:
"Cevher kızım. Yemek yiyecekmisin."

"Hayır biraz uzanmak istiyorum."

Hemen yanımda ayakta bekleyen Efe:

"Yukarı çıkmana yardım edebilirim."

"Gerek yok.
Kendim çıkarım."

Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Sonra ellerimi yüzümü yıkayıp yatağıma uzanarak gözlerimi kapattım.
Ama anında şişko geldi aklıma.
Uzun zaman sonra hiç çekinmeden karşıma çıkmıştı.

Ne demişti ikizlere.

"Sizinde onunla olduğunuzu o gün anlamıştım."

Anlaşılan en başından beri biliyordu.
Peki neden şimdi çıktı karşımıza.
Çünkü güçlenmeyi bekledi.
Neden peki.
Hasan babayı araştırmış olmalı.
Ama tedbirli davranmıştık.
Kimse bilmeyecekti.
Peki nasıl anladı.
O iki aile, sadece onlar biliyordu.

Demekki ya onlardan yada yetimhanedeki müdürden öğrendi.
Ama nasıl.
Nasıl. Nasıl. Nasıl?

Düşünürken gözlerim nihayet kapanmaya başlamıştı. Yapılan iğne yeni etki ediyordu sanırım..

*****

Yaşadığımız oylayın üzerinden bir kaç gün geçmiş neredeyse tamamen iyileşmistim.
İhale için gelenler benden haber beklerken ben henüz dosyaları incelemediğim için şirketteki bugünkü zamanımı dosyaları okuyarak geçirecektim.

Kapının tıklama sesine, "Girin." Diye cevap verdim. Gelen Esra idi.

"Efendim istediğiniz dosya." Dedi önüme bıraktığı dosyayla.

"Tamam, bana bir kahve getir Esra."

"Hemen efendim."

Dosyayı açarak incelemeye başladım.
Okul projesi için gereken arazi Cemil'e gittiği için başka bir arazi aramaya başlamıştım.
Projedeki arazinin bir kısmı Şeref Beye bir kısmı bize aitti. Etrafımızdaki arazilerden birini daha almak istiyordum.
Projeyi küçülme ihtimalide vardı. Ama büyük oynamak istedim. Projeden hiç bir ayrıntıyı eksiltmek istemiyordum.
Tas tamam yapılmalıydı.
Yaptığım araştırma sonunda bize yakın bir araziyi gözüme kestirdim. En kısa zamanda sahibiyle konuşmak istiyordum.
Telefonumu alıp Ege'yi aradım.

"Konuşmalıyız."

"Geliyorum."

Bir kaç dakika sonra Ege geldi.
Masamın önündeki koltuğa oturdu.

"Dosyayı inceledin sanırım."

"Evet."

"Ee."

"Bir arazi bizim için uygun.
Sahibiyle hemen görüşme ayarlayalım."

"Hangisi. 3 numaralı."

"Küçük bir işletme sahibine ait bir arazi. Gider görüşürüm."

"Görüşürüz."

"Görüşürüz?"

"Evet bizzat gitmek istiyorum."

"Buna gerek yoktu ben hallederdim."

"Bunun seninle alakası yok.
Önce orayı görmek ve zihnimde canlandırmak istiyorum. Sonra sahibinin yanına birlikte gidelim."

"İyi o halde gidelim."

Kadir ve Ege ile birlikte yola çıktık.
Okulu yapacağımız yer şehrin dışına yakındı.
Yolda baya uzundu. Alana daha kısa bir yolda yoktu.

"Ege not al. Projeye yol eklemeliyiz. Öğrenciler daha kolay ulaşabilmeli okula. Bunun için kimlerle görüşülecekse sen görüşeceksin."

"Tamam."

Önce proje arazisine gidip baktık. Almak istediğim yeride gördüm ideal bir alandı. Bu şekilde istediğimiz projeyi hemen başlatabilecektim.
Buradan ayrılıp arazinin sahibiyle görüşmek üzere yola çıktık.

Dosyadaki adrese gittiğimde ne yalan söyleyim şaşırdım.

"Ege bu adres doğrumu. Eminmisin?"

"Evet adres bu."

Geldiğimiz yer kenar mahallede bir gece konduydu.
Dıştan baktım. Evin bir kısmı küçük bir bakkal bir kısmı ev şeklindeydi.

Ege ile birlikte bakkala girdim.
25- 30 yaşlarında bir kadın bana sinirli şekilde bakıyordu.
Kolundaki alçı dikkatimi çekti.
Kolu kırıktı.

Ege ile birlikde içeriye girdim.

"İyi günler ben Selim Eroğlu ile görüşecektim."

"Yok."

"Ne zaman gelir."

"Gelmeyecek." Dedi kadının yanındaki genç çocuk.
15 yaşlarındaydı.

"Babam öldü. Sizde tarla için geldiyseniz avucunuz yalarsınız. Vermeyeceğiz. Sizin tehditlerinize boyun eymeyeceğiz."

Dedi eli tezgahın üzerindeki bıçağa gitti.

Ege'ye baktım.
Başını iki yana salladı.
Gelen biz değiliz dercesine.

"Başınız sağolsun."

Çocuk bıçağı eline aldı.

"Defolup gidin buradan yoksa karışmam."

Ege bir an elini beline atacak oldu.
Kolundan tutarak.
Saçmalama şeklinde bir bakış attım.

"Dışarda bekleyin."

"Ama patron."

"Ege dışarı."

Ege kapının önüne çıkarak bekledi.

Tezgahın önündeki eski sandalyeye oturdum.
Bacak bacak üstüne atıp ellerimi dizimin üzerinde birleştirdim.

"Sakin ol delikanlı.
Sizinle konuşmak için geldim.
Amacım sizden zorla birşey almak değil. Bizden önce gelenler kim bilmiyorum ama ben onlardan biri değilim.

Adım Cevher Aslan.

Sizin isminiz hanımefendi, beyefendi."

Dedim.
Nazik ve sakin şekilde.

"Fatma."

"Mehmet. "

" Memnun oldum.
Dediğim gibi sizden zorla birşey almak istemiyorum.
Büyük bir şirketin sahibi ve yöneticisiyim.
Ölen bir yakınım anısına onun ismini taşıyan iki okul yaptırmak istiyorum.

Herşey hazır tek sıkıntı arazimin küçük olması.
Bu yüzden arazime en yakın ve uygun arazileri araştırdım.
Sizin araziniz benim için uygun. Ücreti karşılığında almak için teklifte bulunmaya geldik.
Eşinizin öldüğünü bilmiyordum.

Eşiniz olmasa bile uygun görürseniz sizinlede anlaşabiliriz."

"Size inanmıyorum.
Onlarda önce iyi gibi davrandılar ama sonra babamı öldürdüler."

"Anlamadım. Kimler.? "

"O adamlar. Bir hafta önce gelip araziyi sat dediler. Babam ora bana dedemden kaldı satmam dedi.
Adamlar giderken sen satmazsan karın satar dediler ertesi gün babam ölü bulundu."

"Ege. Bana tableti getir."

"Tamam. "

Ege tableti arabadan getirip verdi.

"Al." Dedim Mehmete uzatarak.
"İnternette araştır.
Aslan Holding. Cevher Aslan. Kimmiş. Oku."

Yerimden kalkarak hanım efendi 3 tane soğuk gazoz alabilirmiyim.

Kadın şaşkın şekilde bakarak 3 tane gazoz verdi. Ücretini fazlasıyla tezgaha bıraktım.

"Beklerken serinleyelim değilmi." Dedim göz kırparak.

Delikanlı istediğin kadar vaktin var. Ben dışardayım.
İşin bitince gelin tekrar konuşalım."

Dışardaki tahta masanın önündeki tabureye oturup etrafi izlemeye başladım. Bizim araba mahalleye göre fazla lükstü mahallenin çocukları hemen etrafına toplanıp seyretmeye dokunmaya başladılar. Hatta ufaklığın biri üzerine tırmanmış kaputta oturuyordu.
Küçük bir mahalleydi.
Bakkal yokuş bir zemindeydi.
Mahallede oynayan çocukları,evlerin merdivenlerinde yada kapısının önünde oturan kadınları izledim.

Kiminin elinde örgü, kimin kucağında bir çocuk, kimi sohbete dalmış. Belkide dedikodu yapıyorlardı.
Bir yandan onları izlerken gazozumdan bir yudum aldım.

Sonra aklıma gelen şeyle içeriye tekrar girdim.
Mehmet tezgahın arkasında tablette araştırma yapıyordu.
Yani Cevher'i.
Annesine yaklaştım. Kısık sesle,

"Dolaptaki bütün gazozları alabilirmiyim. "Dedim.

Kadın önce şaşırdı. Sonra başını evet anlamında salladı. Dolaptaki bütün gazozları boş kasaya yerleştirip verdi.

Bir kasa gazozu ücretinin 10 katını ödeyip aldım.

Kapının önüne çıkıp mahalledeki çocukların hepsine teker teker dağıttım.
İnanılmaz mutlu olmuşlardı. Ve bu benim çok hoşuma gitmişti.
Bazı çocuklar yalın ayak bazı çocuklar pasaklıydı. Elleri yüzleri kir toz içindeydi.
Ama öyle içten öyle saf ve temiz gülüyorlardı ki.
Her birinin gözlerinde yıldızlar parlıyordu sanki.

Hepside gazozlarını alıp koşarak uzaklaştı. Ben arkalarından onları izlerken Ege'de beni izliyordu.

Gözlerim çocuklarda,

"Neden beni izliyorsun." Dedim.

Ege:
"Nasıl anladın."

"Hissettim."

"Uzun zamandır seni böyle mutlu görmemiştim. Gözlerin gülüyor."

"Çünkü uzun zamandır böyle mutlu hissetmemiştim."

Aradan geçen bir saatin sonunda Mehmet yanıma geldi.

"Gel otur."
Dedim karşımdaki tabureyi göstererek.

"Sizde gelin." Dedim annesine.
Kadında gelip oturdu.

Tableti bana uzatarak. "İnandım." Dedi.
"Tablet kalabilir. Okulda kullanırsın."

"Okula gitmiyorum."

"Neden."

"Babamın ölümü ve o adamların annemin kolunu kırmasından sonra okul bana artık lüks oldu."

"Anlamadım. Sizin kolunuzu onlar mı bu hale getirdi."

Kadın eliyle kolunu tutarak başını salladı.
Derin bir nefes alarak devam ettim.
Bakın tekrar söylüyorum.
Sizden zorla birşey almak niyetinde değilim.
Satarsanız arazinizi okulumun arazisine katacağım.

"Hatta size ortaklık teklif ediyorum."

Mehmet başını bana çevirdi.

"Arazinizi satmanız karşılığında ve ücreti haricinde.
Yapacağım okulun kafeterya işletmesi
Mehmet'in olacak.
Kafeterya dan kazandığınız.
Vergisi hariç tamamen sizin olacak.
O zamana kadar Mehmet bizim okullardan birinde okumaya devam edecek.
Fatma hanım sizde isterseniz bizim yaşlı evlerinden birinde maaş karşılığı çalışabilirsiniz.

Bir aksilik olmazsa 2. Senenin sonunda okulumuz bitecek.
Sizde anne oğul işinizin başında olacaksınız.
Nasıl?
Bu teklifimi kabul ediyormusunuz?"

Mehmet ve annesi Fatma yüzüme baktı. Gözleri dolmuştu ikisininde. Yüzleri gülüyordu ama.

"Gerçekten mi. Gerçekten benimle ortak mı olacaksınız."

Elimi uzatıp, "Ne diyorsun ortak." Dedim.

"Kabul ediyorum."

"Ege."

"Efendim."

"Herşeyle bizzat ilgileneceksin. "

"Tamam. " Dedi Ege.
Sonra oda elini Mehmet'e uzatarak,
"Hoşgeldin ortak." Dediğinde Mehmetin gözlerindeki mutluluk görmeye değerdi.

"O halde biz kalkalım.
Yarın Ege gelip her şeyi tekrar anlatacak ve yapılacakları birlikte yapacaksınız."

"Tamam" Dedi Fatma.

Vedalaştıktan sonra arabaya geçip yola çıktık.
Telefonumu çıkarıp Efe'yi aradım.

"Efe sana bir adres yollayacağım. Küçük bir bakkal. Öncelikle buraya adam yolla.
Bir kaç gün,gece gündüz buradaki kadını ve oğlunu koruyacaklar. Devamını akşam anlatırım. " Dedim ve kapattım.

Ege bana bakarak. "Birşeyden kıllandın. Adamın ölüm şeklinden. Değilmi."

"Evet bizden önce kim geldiyse adamı onlar öldürdü.
Ve kalıbımı basarım Cemil çıkacak arkasından."

O şişko etrafimızda geziyormuş. Gezmeyede devam ediyor.
Ege bu işi çok hızlı hallet.
O ikisine zarar gelmesin. Gözünüzü açın."

************************************

Evet Bölüm bitti.
Beğeni ve yorumlarınızı beklerim canlarım.

 

Loading...
0%