Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Y.C 13 Kabus

@azamet_29_2

 

Gece kondu mahallesinden ayrılıp şirkete doğru yola çıktık.

 

Ege:
"Patron seni eve bırakayım.
Bu saatten sonra gelmene gerek yok. Bende işleri toparlayıp Efe ile birlikte dönerim."

 

" Olur ama eve değil Adem amcanın yerine gidelim."

 

" Közde kahve içmek içinmi? "

 

" Aynen." Dedim gülümseyerek.

 

" Hem bakalım son dakika haberler varmı."

 

" Seni bırakıp dönersem Efe kafamı uçurur."

 

" Uçurmaz merak etme Efe'ye söyle oda buraya gelsin.
Burada konuşalım. Sende yarın için hazırlıklarını yap. Mehmet ve annesine dikkat et.
Birilerinin takibinde olabilirler.
En hızlı şekilde araziyi alıp Mehmet'i yurda Fatma'yı yaşlılar evine yerleştirelim.

 

Hem abartmayın artık, ben çocuk değilim.
Bu güne kadar heryere sizinle gitmiyordum değilmi? Üstelik Kadir'de yanımda."

 

" Tamam tamam hemen kızma.
Kadir, Adem amcaya çek."

 

" Tamam. "

 

Adem amcayı uzun zamandır tanıyorduk. Hasan baba ve Adem amca arkadaşlardı.
Arada bir buraya gelir közde yapılmış kahve içer eskilerden yenilerden konuşurlardı.
Bu arada Adem amcanın kulağı deliktir. Her yerden herşeyden bir şekilde haberi olur. Sonradan anladımki Hasan babanın bilgi ağı Adem amcaymış. Şimdide bana yardım ediyor.
Üstelik kahvesi gerçekten harika.

 

Bir süre daha yol aldıkdan sonra Adem amcanın mekanına geldik.

Ege:

 

" Ben burdan taksi ile devam edeceğim. Kadir sen patronu yalnız bırakma. Yoksa bizi Efe'nin elinden patron bile alamaz."

 

" Hadi Ege, hadi. Suyunu çıkardın." Dedim arabadan inerken.

 

Ege taksi çağırırken, bizde Kadir ile birlikte içeriye girdik.

 

Adem amca bizi görür görmez yanımıza geldi.

 

"Cevher'im hoşgeldin."

 

" Hoşbuldum Adem amca."

 

" Gel terasa buyur orası daha rahat, hemde manzaralı."

 

Kadir ile birlikte üst kata çıkıp terasa tahta masa ve deri koktuktan oluşan masaya oturduk.

 

Adem amca:

 

" Uzun zamandır yoktun. Hayırdır."

 

" Kahve ve sohbet çekti canım."

 

Adem amca gülen gözlerle baktı.

 

" Anladım." Dedi.

 

" Kahveleri alıp geliyorum sohbetide o zaman ederiz. Bende sohbet etmek istiyordum ne zamandır."

 

Teras kenarındaki masadan aşağıya bakarak beklerken alt kattaki masada oturan kişinin yüzü tanıdık geldi.

 

Aslan Karabey'in yanındaki sekreteri.
Yanında da başka bir adam vardı. Fısıltıyla bir şeyler konuşuyorlardı.

 

Bir süre sonra Âdem amca mis gibi kokan kahvelerle gelip yanımıza oturdu.

 

Masaya bıraktığı kahveyi önüme alırken,

 

"Adem amca.
Şu aşağıdakileri tanıyormusun? "

 

Dedim aşağıyı işaret ederek.
Adem amca bakarak,

 

" Biri Serdar diğeri eski bir sabıkalı olan Vedat.

 

" Serdar, Korhan Karabey'in adamıydı. Sonra Aslan Karabey ile çalışmaya başlamıştı. Ama duyduğuma göre Aslan Bey Serdar'a yol vermiş."

 

" Neden? "

 

Dedim. Gözüm hala Serdar'daydı.

 

" Aslan yaptığı işleri araştırırken maddi açıklar yakalamış.
Serdar'ın açıklamalarınıda inandırıcı bulmamış ve kapıyı göstermiş."

 

" Peki sen bu kadar ayrıntıyı nerden biliyorsun."

 

Adem amca güldü.

 

" Aşağı caddedeki alkol mekanlarından çıkanlar Adem amcanın mekanına gelir, kahve içerek ayılmaya çalışırlar.
Bu serdar 2 gün önce burda kendi kendine anırarak anlatıyordu. Eh benden başka kimse olmayınca duydum haliyle. "

 

" Anladım." Dedim. Kahvemi içerken.

 

" Peki ya yanındaki."

 

" Bak o da sağlam papuç değildir. Onu eskilerden tanırım. Adam öldürmeye teşebbüs. Yaralama, yağma birçok suçtan sabıkası var. Yakınlarda çıkmış."

 

" Bu ikisinin bir arada olmasını beğenmedim."

 

" Neyi beğenmedin patron? "

 

Duyduğum sesle arkama baktım.
Efe'ydi gelen.

 

" Gel Efe,anlatırım."

 

" Adem amca, nasılsın? "

 

" İyiyim Efe'm sen nasılsın? "

 

" Bende iyiyim.
Bi kahvede ben alırım. "

 

" Hemen." Dedi Adem amca kalkarak.
Efe de karşımdaki sandalyeye kurulup.

 

" Konuşmak için iyi bir yer patron."

 

" Evet." Dedim Efe'ye bakıp gülümseyerek.

 

" Adamları yolladın mı? "

 

" Evet.
Gece boyu nöbet tutacaklar sabahta değişecekler."

 

" Ege olanları anlatımı? "

 

" Ben de bazı şeyleri daha önceden ona anlatmamışmışım diye anlatmadı.
Sen anlatacakmışsın."

 

" Araziyi bulduk ama sahibi ölmüş.
Belkide öldürülmüş."

 

" Anlamadım? "

 

" Şöyle.
Geçen hafta birileri gelip araziyi istemiş."

 

Dedim kahvemden bir yudum alarak.

 

" Adam dedemden kalma vermem demiş.
Gelen adamlar sen satmazsan karın satar diyerek gitmiş. Ve sonrasında adamın ölüm haberi gelmiş.

 

Oğlu ve karısına araziye talip olduğumu söyledim. Önce bizide onlardan sanıp itiraz ederek bana inanmadılar. Sonra inandırınca anlaştık. Hatta ortak olduk."

 

" Ortak.?"

 

" Evet ortak."

 

" Okullar bitince kafeterya işletmesi Mehmet'in olacak.
O zamana kadar Metmet bizim okulda ve yurtta kalacak. Anneside yatılı olarak yaşlı evinde kalarak maaşlı çalışacak.

 

Ege yarın tekrar oraya gidecek.
Arazinin devrini ve yerleşmeleri ile bizzat ilgilenmesini istedim."

 

" Anladım.
Benide adam nasıl öldü araştırmamı söylemek için çağırdın.
Çünkü konu arazi. Doğal olarak biz.
Ve aklına ilk gelen Cemil.

 

Doğrumu? "

 

" Efe gerçekten zekana şapka çıkarıyorum. Tam bu işlerin adamısın. Aynen o sebeple seninle konuşmak istedim. "

 

" O köhne mahallede nasıl ipucu bulurum bilmem. O bakkaldan başka bir işyerinin olmaması bir yana olsada kamera olmaz. "

 

" Evet doğru. Bu yüzden mahalle giriş, çıkış cami vs lere bakacağız.
Mahallenin dış görüntülerine ulaşabilirsek ve şüpheli bir şeye rastlarsak ipin ucunu tutarız."

 

"Tamam sabah ilk işim o bölgeyi araştırmak olacak."

 

"Şimdi sen söyle bu aşağıdaki adamın olayı ne? "

 

"Bu adam sanada tanıdık geldimi." Dedim Serdar'a bakarak.

 

" Evet. Aslan denen adamın yanında gelen sekreter. Peki yanındaki."

 

" Eski bir sabıkalı."

 

Dedi Adem amca getirdiği kahveyi Efe'nin önüne bırakırken.

 

" Aslan Bey Serdar'ı kovmuş. "

 

" Bak sen, neden?"

 

" Hesaplarda açık yakalamış."

 

" O zaman hak etmiş.
Ama bu Serdar'ın kovulduktan sonra bir sabıkalıyla buluşması Aslan'ın başına çorap örmeye çalıştığını gösteriyor.

 

Ben olsam intikam isterim.
Ve birini bulup onu ortadan kaldırırdım."

 

Efe'nin sinsi sırıtışına baktım.

 

" Bence Serdar da aynı şeyi düşünüyor."

 

" Boş ver bize ne. Kendini koruyabilecek biri."

 

" Sen Aslan Beye biraz gıcık oldun sanırım." Dedim gülerek.

 

" Aynen, ilk gördüğümden beri ondan hoşlanmıyorum. Her neyse kahvem bitti. Gidelim mi patron? "

 

" Sen git Efe."

 

Dedim başımı gökyüzüne kaldırıp yıldızlara bakarak.
Sonrada gözlerimi kapadım.

 

" Ben biraz sessizliğin tadını çıkarmak istiyorum.
Bir süre daha burada kalacağım."

 

" O zaman bende kalayım. "

 

Kaşlarım çatık Efe'ye baktım.

 

" Efe sen işine bakabilirsin. Benim için endişelenmeyide bırak. Silahım yanımda. Kadir de öyle. Sürekli benimle mi gezeceksin artık yoksa."

 

Efe rahatsız bana baktı.

 

" Tamam. Gidiyorum ama kendinize dikkat edin."

 

Efe gittikten sonra Adem amcada kendi işlerine bakmak için yanımdan ayrıldı.

 

Masada tek başıma oturuyordum.
Kadir ise terasta ileri geri volta atıyor arada aşağıya bakıyor sürekli etrafı denetliyordu.
Başımı geriye yaslayıp gözlerimi
gökyüzüne çevirdim tekrar. Sonra da kapattım. Açık havada düşünmek iyi geliyordu.

*****

 

" Sen nasıl babasın?
Çocukların açken paraları nasıl başka kadınlarla yersin. Hiç mi vijdanın sızlamıyor. "

 

" Git başımdan kadın. Elimde kalma gebertirim seni.
Çocukların açsa çalış.
Daha çok çalış. Benim çalışmam yetmiyor. Kazancım yetmiyor işte."

 

" Nasıl yetmiyor peki? Çünkü karıya kıza alkole harcıyorsun. O yüzden yetmez."

 

" Bundan sonra sana bir kuruş vermem. Defol git sen olmadan da yaşarız biz.
Yeter artık. Hem açlık hem dayak hem yokluk yeter artık. Yeter defol. Defoooll.."

 

" Bana bak kadın öldürürüm seni.
Sen kimsin lan! Kimsin de beni kovuyorsun? Burası benim evim."

 

" Şu haline bak ayakta bile duramıyorsun. Pis ayyaş."

 

" Öldürürüm lan,öldürüm seni. "

 

" Bırak.
Bırak nefes alamıyorum...
Bırak pislik."

 

" Bırak annemi baba bırak."

 

" Defolun lan piç kuruları. "

 

" Ah!! Anne..! "

 

" Bırak Kemal bırak. Bırak oğullarımı."

 

" Kemal ne yapıyorsun!
Bırak o bıçağı.
Çocuklarımı korkutuyorsun bırak!

 

" Hepinizden bıktım.
Geberin lan hepiniz geberin."

 

" Anneeee!! Bırak annemi! "

 

" Cevher kaaaççç. Kaç kızım."

 

"Annee!! Annecim!!! "

 

"Cev..her. K.Ka...çç."

*****

 

" Cevher! Cevher! Cevher uyan! "

 

" Ahh!! Ha! Ne,ne oldu? "

 

" Kâbus görüyordun sanırım."

 

" Aslan?
B.. Ben... E..E vet kâbus gördüm."

 

Dedim. Kekeleyerek.

 

Elim kalbimin üzerinde gömleğimi sıkıyordum hala.
Ter içindeydim. Yıllardır ilk defa görmüştüm o geceyi rüyamda.
O adamın annemi, kardeşlerimi nasıl öldürdüğünü, sonra o bıçağı bana nasıl sapladığını ilk kez görmüştüm.

 

Kan gölüne dönen o evi, o adamın bizi nasıl katlettigini ilk defa görmüştüm.
Burnuma gelen kan kokusu. Annemin yanına düşüşüm. Annemin bana donuk şekilde bakan gözleri. Kardeşlerimin yerdeki kan revan içindeki hali...

 

Normalde kandan tiksinmezken
berbat şekilde midem bulanmıştı.

 

Yerimden hızla kalkıp arkamdan bana seslenen Aslan'a ve Kadir'e aldırmadan üst kattaki tuvalete attım kendimi ve kapıyı kilitledim.

 

Aklıma gelen kan kokusu ve midemin bulanması ile midemdeki herşeyi klozete çıkardım.
Bu arada Aslan bir yandan kapıyı yumrukluyor bir yandan iyimisin diye sesleniyordu.

 

Benim ise kabusum aklıma geldikçe midem daha çok bulanıyor, bulandıkça daha çok kusuyordum.

 

Sonunda kusmam bitmiş ve lavabodan tutunarak ayağa kalkmıştım.
Elimi yüzümü yıkadığım sırada kapı hızla açıldı. Aslan içeri girdi.

 

" Kapıyı neden kırıyorsunuz."

 

" Ses vermeyince fenalaştın sandık."

 

" İyiyim."

 

Dedim kapıya doğru gelirken ama bir anda başım dönünce dengemi kaybettim.

 

Aslan kolumdan tutarak beni çıkardı.
Tekrar masaya getirdi. Oturdum.
Başımı ellerimin arasına alarak gözlerimi kapattım.

 

" İyimisiniz? "

 

" İyiyim.
Kâbus gördüm sadece."

 

" Her kabus gördüğünüzde kusuyor musunuz? "

 

Başımı kaldırıp duygusuz şekilde baktım.

 

" Siz neden buradasınız? "

 

" Kahve içmek için. Adem amcanın kahvesi hiç bir yerde yok."

 

" Siz tanışıyormusunuz? "

 

Soruyu soran bize şaşkın bakan Adem amcaydı.

 

" Evet." Dedim.

 

" İş dünyasından."

 

Kahve ile birlikte gelen sudan bir kaç yudum aldım.

 

" Kadir gidelim."

 

Dedim ayağa kalkarak.

 

" Tamam efendim. "

 

" Bu arada Aslan Bey.
Madem karşılaştık. Hayırlı olsun ihale sizindir."

 

Dedim elimi uzatarak.

 

" Gerekli arazi bulundu.
Yarın müsaitseniz tekrar görüşüp ayrıntıları konuşalım."

 

Aslan önce bana, sonra elime baktı. Sonrada elimi sıktı.

 

" Bu durumda hayırlı olsun o zaman.
Yarın öğlen şirketinizde olacağım.
Yarın tekrar görüşene kadar iyi akşamlar."

 

" İyi akşamlar. "

 

Dedikten sonra Kadir önde ben arkada çıkarak arabaya bindik.

 

" Kadir."

 

" Buyrun efendim."

 

" Bu akşam olanları ikizlere anlatmayacaksın."

 

" Peki efendim. Ama iyimisiniz. Hastaneye gidelim mi."

 

" Gerek yok iyiyim."

 

Aslında iyi değildim. Kötü birşeyler olacak gibi bir his vardı içimde.
Bu kabus hayra alamet değildi.
Eve geldiğimde ikizler salonda ikisi aynı anda volta atarak bekliyorlardı.

 

" Neredesiniz patron."

 

" Merak ettik."

 

" Birşey yok kahveden sonra biraz uyuyakalmışım.
Kadir'de beni uyandırmamış o yüzden geciktim."

 

Efe teyit eder şekilde Kadir'e baktı.
Kadir aldığı emir üzere beni onayladı.

 

" Evet geç oldu.
Ben gidip dinleneceğim. Sizde dinlenin yarın çok işimiz var." Diyerek merdivenlere yöneldim.

 

***********************************

Loading...
0%