Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Y.C 17 Hayalet.

@azamet_29_2

Merhaba canlarım. Keyifli okumalar.

***********************************
Gördüğüm manzarayla beynimin içinden 1000 wolt elektirk geçmiş gibi hissettim....Olduğum yere çivilendim.

Gördüğüm manzarayı ölene kadar unutamayacaktım.
Tıpkı annemi ve kardeşlerimi unutmadığım gibi.

O bir iki saniye dünya durdu. Zaman durdu. Herşey durdu.
Elmas yerde iki çocuğunun üzerine kapanmış yatıyordu. Sırtının ortasında bir bıçak vardı. Ne çocuklar ne de o kıpırdamıyordu.
Öylece kaldım kıpırdayamıyordum. O çocuklar kardeşlerim o kadın annem oldu bir an. Bende o küçük kız çocuğu.

Efe'nin sesiyle kendime geldim.
"Olamaz. O şerefsiz onları...."

Söyleyemedik devamını. Efe ve Kadir hemen yanlarına gitti. Kadir kadını kenara çekti yavaşça.
Efe çocukları kontrol ederken o anda kapıda Aslan belirdi.
Ne ara gelmişti bilmiyorum. Ama o da gelmişti.

Efe'ye döndüm.
Aslan'da ,"Allah kahretsin." Diyerek onların yanına geldi.
Çocukların yanına eğilip,

"Durumları ne." Diye sordu.
Tam o sırada evin arka odasında ses duydum.

" Hâlâ burda! " Dedim.

Silahımı çekerek,arka odaya giderken,

" Efe Allah aşkına onları kurtar." Diye bağırdım.

Efe:
"Cevher bekle gitme.!"

"Camdan kaçtı. Çocukları kurtarın ben takip edeceğim."

Diye bağırdıgımda Efe yine bağırdı.

" Cevher dur..!"

Aslan'ın,

" Ben onunla giderim. Siz onları kurtarın " Dediğini duyduğumda çoktan camdan aşağı atlamıştım.

Koşarak o şerefsizin arkasına takıldım.
Uzakta olduğu ve koştuğu için vuramazdım.
Bu yüzden koşarak takibe devam edecektim. Bir ara arkamdaki Aslan'ın,

" Cevher beni bekle dur. "

Dediğini duysamda duramazdım. O adi şerefsizi bulup yakalamalıydım.

Adam önde ben arkasında fabrikalara kadar gedik. Sonra adamı kaybettim. Eski bir fabrikanın yanına geldiğimde duvara sinip nefesimi düzenlemeye çalıştım.
Etrafımı kollarken içerden devrilen demir sesine benzer bir ses gelince burada olduğunu anladım.

Yavaşça içeriye girdim. Girdiğimde fabrikanın üst taraftaki kırık camlarından giren ışığın izin verdiği kadarki aydınlıkla etrafıma baktım.

Elimde her an ateş etmeye hazır şekilde tuttuğum silahım ile birlikte yürümeye devam ettim.
İçerisi iki kattı. O piç hangi kata saklanmıştı peki. İlk önce alt kata bakmaya karar verdim.

Alt katta motorlar büyük demir yığınlar kullanılmamaktan paslanmış ürün bantları, içinde ne oldugu belirsiz olan büyük üst üste dizilmiş kasalar vardı.

Bu karışıklıkta saklanacak yeri rahatlıkla bulabilirdi o fare.
Fark ettiğim gölgeyle kasaların arkasına yöneldim

"Dur." Dedim.

"Yada durma farketmez her türlü seni geberteceğim seni şerefsiz ayyaş piç."

"Bulursan gebertirsin." Dedi kahkaha atarak.

"Bulacağım lan seni. Yemin ederim bulacağım. Buldugumda seni line lime doğramaya parmaklarından başlayacam. Nasıl kıydın lan o çocuklara nasıl kıydın o****u ç****u."

Sesi kesilmişti. Büyük sandıkların arkasına dolaşdığımda, kasaları kendine siper etmiş benden habersiz geri geri gelerek saklandığını sanan adamı gördüm.

"Dön lan arkanı, dönde iki kaşının ortasına sıkayım kurşunu."

Dedim,arkadan yaklaşarak.
Adam ellerini havaya kaldırdı.

"Ne olur affet. Aklım başında değildi."

Az önce kasılarak havlayan köpek şimdi yalvarıyordu.

"Sarhoştum. Bilerek olmadı. O an çok sinirliydim. Ben...Ben. Karımı çocuklarımı seviyordum. Nasıl yaptım biliyorum çok pişmanım. "

"Kes lan sesini kes! Sarhoşmuş, pişmanmış, seviyormuş.
Kimi kandırıyorsun lan sen! Senin gibilerin yüzünden kaç can kayboldu gitti. Kaç anne kaç evlât yok oldu! "

Diye haykırdım. Kendi annem kendi kardeşlerim geldi aklıma. Gözlerimin dolmasına engel olamadım.

"Dön.!
Dön lan!"

Elleri havada titreyerek bana bakan adama bakıyordum. Tamamen bana döndüğünde gördüğüm şeyle ikinci bir şok geçirmiştim.

S.Sen... Na..Nasıl. sadece bakıyordum.
Kıpırdayamadım.
Bugüne kadar tetiğe basarken hiç titremeyen elim taş kesildi.
Tetiğe basamadım.

Bu o adamdı. Annemi kardeşlerimi katleden adamdı. En sonundada o bıçağı bana saplayan adamdı.

Ama nasıl. Onun öldüğünü söylemişlerdi.
Aylar sonra 3 cenaze çıkan evdeki çıkan yangında kendini öldürdüğünü söylemişlerdi.

Bir anda bandın üzerinden alıp yüzüme attığı toprakla görüşüm kayboldu. Kahretsin afallamış bakarken dikkatim dağılmıştı. Gözlerimi kapatmış halde tetiğe bastım.

"Ah." Dediğini duydum.

Yüzümü elimle temizledim hızla.
Ama aynı anda bana doğru gelen o sopayla başımda hissettim acı ve yere düşmem...

Elimdeki silahın kenara savrulmasınamı, sersemlemiş halde yerde yatışımamı yoksa elindeki sopayla bana bakan adamamı sövmeliydim.

"Buraya kadar seni o****u."

Dedi elindeki sopayı havaya kaldırmış bana bakarak.

"Cevheeer! Cevher. Nerdesin Cevap ver!"

Adam bir bana bir sesin geldiği yöne baktı.

"Başka sefere fahişe." Dedi giderken.

Koşarak arka tarafdaki çıkışa giderken gördüm enson.

Bu sırada Aslan beni buldu.
Koşarak yanıma geldi.
Eğilerek,

"Cevher iyimisin. Kahretsin yararlanmışsın.
Allah aşkına aklınımı kaçırdın. Napıyorsun neden yalnız takip ediyorsun. Neden beni beklemiyorsun. "

Diye bağırdı.

"Şu hâline bak. İyimisin?"

Ayağa kalkmama yardım ederken kolumun altına girdi.

"Elmas, çocuklar nasıl?"

"Bilmiyorum. Ben senin peşinden geldim. Efe ve Kadir onları hastaneye görüşmüştür.
Bizde gidelim. Alnın kötü dikiş atılması gerekiyor. "

Yerdeki silâhımıda alarak Aslan'ın yardımıyla evin önüne geldik. Arabaya doğru giderken bir ara başımın dönmesiyle sendeledim.

"İyimisin yürüyebilecekmisin.?"

"İyiyim." Dedim park ettiğimiz arabaya doğru yürürken.
Sonunda arabaya oturduğumda Aslan hemen torpidoya uzanarak temiz bir havlu çıkardı.
Alnıma koydu ve elimide üzerine getirip bastır dedikten sonra kapıyı örterek diğer tarafa geçip arabaya bindi.

Motoru çalıştırarak gaz pedalını kökledi. Hızlı bir geri manevranın ardından yola çıkarak gaza bastı.

O arabayı sürerken bende sol elimle havluyu tutarak sağ elimi cebime attım ama telefonum yoktu. Düşmüştü.

Aslan telefonunu uzatarak.

"Benim telefonumu kullanabilirsin ."

Dedi.
Başka şansım yoktu zaten. Hemen Efe'yi aradım.

"Efe neredesiniz. "

"Şimdi hastaneye girdik. Henüz yaşıyorlar. Ama durumları...."

"Anladım. Geliyoruz bizde."

"Sen ne yaptın."

"Elimden kaçırdım. Ama onu bulmadan nefes almak bana haram. "

Dedim dişlerimin arasından.
Telefonu kapattığımda hastaneye yaklaşmıştık.

O adamın yüzü tekrar geldi gözümün önüne.
Hâlâ anlayamıyor, inanamıyordum. Hayal mi gördüm acaba diyorum ama değildi.
Canlı kanlıydı.
Bir an annemin yere düştüğü ana döndüm.
Kırmızı gözleriyle anneme bakan elinde bıçak üzeri kan, elleri kan, yüzü kan olan adamı tekrar gördüm.

Sonra bana dönüşünü elindeki bıçağı bana nasıl savurduğunu hatırladım.
Annemin yere akan kanının üzerine düşüşüm burnuma gelen annemin kanının kokusu.

"Cevher! Cevher!
Cevher diyorum."

Kolumdan tutarak beni sarsan Aslan'a
baktım.

" İyimisin.?"

Başımı sağa sola salladım yavaşça.
"Değilim" Dedim.

O adamı gebertmedende olamam.
O adam kaç kişinin katili." Dedim.

Hastaneye geldigimizde arabadan inerek hızlı adımlarla içeriye girdik. Kadir bizi girişte bekliyordu.
Elim alnımda Kadir'in yanına geldiğimde panikle bana yaklaşarak

"Patron iyimisin ne oldu hemen doktoru çağırayım."Dedi.

"Önemli bişey yok.
Çocuklar nerde."

"Ameliyattalar. Durumları ağır dedi doktor." Dedi.

O an kalbimde bir sizi hissettim.

"Hemen aşağı inelim. "

Önde Kadir arkada Aslan ve ben ameliyathane nin önüne indik.

Efe aşağıda bekliyordu.

Alnımda kan elimde kanlı havluyla beni görünce panikle koştu yanıma. Omuzlarından tutarak ,

" İyimisin. Ne oldu ne bu halin. Sana gitme dedim. Beni neden dinlemiyorsun. Hemen doktora görünmelisin. "

Dedi kolumdan tutup çekerek götürmeye çalışırken.

"Hayır. Bekleyeceğim. Çıkmalarını bekleyeceğim. "

"Ne kadar sürer bilmiyoruz. Bu halde bekleyemezsin."

"Efe! " Diye bağırdım.
"Burada bekleyeceğim."

Aslan:
" Efe haklı. Onu dinlemelisin. Dikiş atılması gerekiyor. Biz bekleriz. Sen bir an önce doktora görün."

"Sen karışma." Dedim. Aslan'a.
Ben sinirle bakarken Efe'nin telefonu çaldı.

Efe telefonu açtığında bana bakarak.

"Geliyorum." Dedi.

"Benim gitmem gerekiyor patron."

"Ne oluyor."

" Depodaki kamyonlardan 3 tanesini yakmışlar. "

"Ne!"

"Hemen gitmeliyiz."

"Tamam gidin haberdar edin benide. Ege'yi de haberdar et oraya gelsin.
Kadir telefonunu ver. "

Kadir bana telefonunu bırakırken.

Efe'nin Aslan'a yaklaşarak.

"Madem buradasınız. Bir işe yarayıp onu yalnız bırakmayın." Dediğini duydum.

Aslan ona o da Aslan'a öldürecek gibi bakıyorlardı.

Efe:

"Biz çıkıyoruz.
Patron o yarayı göster oyalanmadan." Dedi ve koşarak uzaklaştılar.

Arkasından 5 dakika kadar geçmiştiki. Ameliyathanenin kapısı açıldı. İçerden iki doktor çıktı.

Önlerine geçtim.
Önce halime baktılar. Başım gömleğim elim ve elindeki havlu kan içindeydi çünkü.
Bakışlarına aldırmadan,

"Doktor nasıllar." Dedim.
İyiler değilmi.? İyileşecekler değilmi.?"

Aslan kolumdan tutarak.

"Cevher biraz sakin ol. Tamam."

Doktor başını önüne eğdi.
Sessiz yutkundu. Yanındaki doktora baktım. Onun durumuda aynıydı.

Elimdeki havluyu hırsla yere fırlatarak doktorun yakasından tuttum.

" Sana sordum doktor. Cevap ver. İyi olacaklar değil mi. Cevap ver. "

Doktor başını iki yana sallayarak bana baktı.

"Anneyi ve çocuklardan birini kaybettik. "

Kaybettik.! Kaybettik.! Kaybettik.!

O kabuslar boş değildi.
O cani yine hayatımın içine etmişti.

Bir insan kaç yıl yaşar. Kaç kere ölür. Kaç kere sınanır.
Duyduğum cümleyle dünya başına yıkıldı.

"Hayır.! Hayır.! Hayır.! Olmaz olamaz.!!"

Dedim çığlık çığlığa.
Dizlerimdeki derman kesilince kendimi yere bıraktım. Bütün gücümle yeri yumruklamaya başladım.

"Hayır! Hayır yetişemedim.
Yine yetişemedim.
Yine kurtaramadım.
Yine vurdu beni.
Yine,yine ,yine. "

Diye haykırdım. Aslanın beni tutarak sakinleştirmeye çalıştığını hatırlıyorum. Ama onu duymuyor dinlemiyordum. Sonra aniden başına giren ağrı ile kendimi karanlığa bıraktım.

***********************************

 

 

Loading...
0%