Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Y.C 20 Suikast

@azamet_29_2

 

Bir hafta oldu.
Bir haftadır gece gündüz Kemal ve Receb'in izini sürüyoruz.

 

Efe Receb'in peşine iki kişi taktı, adım adım takipteler.

 

Ege ise birkaç gün depoda göründü.
Güya kundaklama işini araştırıyor görüntüsü çiziyor.

 

Aslında kim olduğunu biliyoruz.
Ama içerdeki adam duruma uyanmasın diye tiyatro oynuyoruz bir nevi.
Bir yandan da Elmas'ın Katili Kemal'ı arıyoruz.
Son olarak Fabrikalar mahallesinde kaybettik izini.
Kahretsinki elimden kaçırdım.

 

Eminim şuan bir delikte saklanıyor. Adamlarımızı araştırması için harekete geçirdik. Heryerde arıyorlar.
Ama hala ses yok.
Yerin dibine girdi galiba,görünmüyor.
Yemeden içmeden yaşayamaz bir insan o zaman bu adamı kim yanında tutuyor.
Mutlaka birilerinin yanında ama kimin.

 

Kapı tıkladığında,

 

" Gir." Dedim.

 

Esra ile yanında biri vardı.
Yaşlı,elinde bir kasket saygıdan ikiye bükülmüş bir amca.

 

Başımı Esra'ya çevirdim.
Bakışlarımdan anladı soruyu.

 

Efendim bu amca Giresun dan geliyormuş.
Hasan Beyin eski bir tanıdığıymış.

 

Duyduğum şeyle anında yerimden fırladım.
Yanına giderek.

 

"Buyrun lütfen oturun."
Dedim.
Yaşlı adamı koltuğa yönlendirerek.
Oturunca bende tam karşısındaki koltuğa oturdum.

 

"Esra amcama kahve getir."
Dedim.

 

Yüzüne baktım.
70 yaşlarında biriydi.
Yüzünde zamanın izlerini taşıyordu.
Elleri kırışmıştı,gözlerinin rengi zamanla açılmıştı.

 

"Nasıl yardım edebilirim?"
Dedim.

 

"Şey... Ben. İş arıyorum ama bulamadım."

 

Dedi elindeki eski kasketini sıkarken.

 

"Anlamadım." Dedim yerimde doğrularak.

 

"Siz bu yaşta neden iş arıyorsunuz."

 

Duyduğum şeye çok şaşırmıştım.

 

"Çok düşündüm buraya gelip gelmemeyi.
Ama başka çare bulamadım.
Allah'tan başkasından birşey istemek bana çok ağır geliyor."

 

Kaşlarımı havaya kaldırıp baktım yüzüne.

 

"Dünyada bir kişiden bişey isteyeceksem o da sadece Hasan dı.
O da hakkın rahmetine kavuştu."

 

"Hasan baba yok ama biz varız.
Ne istersen ne söylersen yaparım." Dedim.

 

"Sağol Yiğit Kız. Hasan kendi gibi bir varis bırakmış arkasında. "

 

"Yiğit Kız.?"
Söylediği cümle birden çok hoşuma gitmişti.

 

" Ben Giresun da esnafım.
Fındık bahçelerim vardı.
İşlerim iyiydi. Ama son iki yılda işlerim bozuldu. Fındıklarım olmaz oldu. Borçlarım arttı.
Yinede şükür dedim. Allah'tan geldi dedim.
Ama Allah'tan değil kuldanmış gelen.
Birileri ağaçlarımı zehirlemiş.
Sonunda borçlarıma karşılık dükkânlarımı sattım.
Biz gururlu insanlarız kızım.
Aç kalsakda arkamızdan borcumu öde dedirtmeyiz.
Gel gelelim elimde sadece bir evim. Ve yatalak oğlum kaldı.
Oğlum iki yıl önce kaza sonucu felç geçirdi.
Elhamdulillah çaresi var dediler. Tedavisini oluyordu.
Maddi durumum yüzünden geçen yıl tedavisi yarım kaldı.
Bende bu yüzden...." Dedi gözleri doldu.

 

"Amcam adın ne. "

 

"Hasan...Hasan Çavuşoglu."

 

Adaşımdı rahmetli." Dedi.

 

Ayağa kalktım hızla.
Düşünmeye başladım.
İleri geri bir kaç tur attım.

 

"Hasan amca.
Seni anladım.
Bak şimdi.
İlk olarak. Sizi bu şehre getiriyoruz.
Sonra oğlunu özel bir kliniğe yatırıyoruz.
Hatta kliniğe yakın bir yerden ev bulalım size.
Oğlun tedavi olurken sizde ona yakın olursunuz böylece.
Siz buradayken senin bahçene birilerini yollarım.
Ağaçlarını tedavi edebiliyormuyuz bakarız. Tedavi olacak gibiyse ağaçlarını iyileştirmeye alırız.
Değilse bahçeni yenileriz."

 

"Allah razı olsun Yiğit Kız.
Allah ne muradın varsa versin."

 

Telefonumu alıp Efe'yi aradım.

 

"Alo Efe nerdesin."

 

"Şirketteyim ama çıkacağım."

 

"Önce bana uğra."

 

"Tamam."

 

Hasan amcanın yanına gelip oturdum.

 

"Hasan amca merak etme senin işin bende. Halledeceğim."

 

"Sağol Yiğit Kız."

 

Kapı tıkladı ve Efe girdi.

 

"Gel Efe."

 

Efe yanımıza gelip anlamaz şekilde amcaya baktı.

 

"Efe bu amca Hasan babanın eski dostu. Giresun dan gelmiş."

 

Efe duyduğu şeyle hemen amcanın eline sarılıp öptü.

 

"Aman evlâdım yapma."

 

"Başına küçük bir sıkıntı gelmiş.
Ayrıntıyı sonra anlatırım.
Konunun özü şu.
Fizik tedavi olması gereken bir oğlu var ve buraya kliniğe yakın bir yere taşıyacağız.
Fındık arazisi içinde keşif ekibi lazım."

 

"Kim yapar."

 

Efe düşündü.

 

"Dilan ve ekibi halleder.
Aileyi Giresun dan buraya taşırlar.
Yalçın Beyin kliniğinede çocuğu yerleştirirler.
Evi yakından tutarlar.
Ağaçlar içinde birilerini bulurlar.
Ben hallederim."

 

"Tamam o halde.

 

Hasan amca sen merak etme. Bir kaç gün içinde rahatlayacaksın."

 

Efe bana baktı.

 

"Hasan amcayla adaşlar."

 

Dedim gülümseyerek.

 

"Hasan amcayı misafir evine yerleştir giderken."

 

"Sağolun ama dönmem lazım.
Teyzen yolumu gözler haber bekler."

 

"O halde hava alanına bırakıp bindiğinden emin olun."

 

"Tamam patron merak etme.
Hasan amca Hasan babanın emanetidir artık benim için."

 

Birlikte çıkarlarken.
Efe:

 

"Hasan amcayı bırakıp şu Kemal işine bakacağım. Bir iz bulmuş olabiliriz."

 

"Tamam. Gözünüzü açın o şerefsizi bulmalıyız."

 

Başını salladı ve çıktı Efe.
Bugünkü işim bitince bende beklemek yerine hazırlanıp okulumun arazisine gitmeye karar verdim.
Ofis odamda üzerimi değişip silâhımıda alıp çıktım.

 

"Esra çok önemli birşey olmadıkça arama çıkıyorum."

 

"Tamam efendim."

 

Asansöre binip garaja indikten sonra
beyaz arabamı alıp kendim oturdum direksiyona.
Bugün Kadir Efe ve Ege yok. Tekim.

 

Okul arazisine doğru yola çıktım.
Oraya gitmek 1 saati buluyordu.
Gerçekten sinir bozucu.
Öğrenciler için yolu kısaltmalıyız. Diye aklıma not ettikten sonra.
Bir saatin sonunda nihayet geldim.
Arazide kamyonları ve kazı makinelerini gördüğümde mutlu oldum. Temeli kazmaya başlamışlardı.

 

Dikkatli baktığımda Aslan'ı gördüm.

 

Direksiyonu o yöne kırdığımda beni fark etti.
Yanında konuştuğu adamları uzaklaştırarak beni beklemeye başladı.

 

Arabamı yakınında durdurup indim.
Aslan yukardan aşağı bana bakarak.

 

"Cevher Aslan?
Denetlemeye mi geldiniz."

 

Dedi gülümseyerek.

 

"Denetlemem gereken bir şeymi var."

 

"Hayır."

 

"O halde denetlemeye gelmedim."

 

Dedim,araziyi ve üzerindeki çalışan makineleri izleyerek.

 

Sonrada,
"Sadece kafamı dağıtmak için buradayım." Dedim yaklaşarak.

 

"Siz neden burdasınız."

 

"Kara'yı gezdiriyorum. "

 

"Kara?"

 

Eliyle arabasının diğer tarafındaki köpeği gösterdi. Doberman cinsi köpek onunla birlikte inşaatı izliyordu.

 Doberman cinsi köpek onunla birlikte inşaatı izliyordu

 

"Hemde inşaatı takip ediyorum."
Diye ekledi.

 

"Demek bir köpeğin var."

 

"Evet tek dostum.
Yalnız bir adamın tek arkadaşı. "

 

Arabanın kaputuna yaslanarak.
Bana baktı.
Sormak istiyordu.
Ama soramıyordu.

 

"Sor." Dedim.

 

"Neyi."

 

"Şuan bir şey sormak istediğini görüyorum.
Sor."

 

"Nerdeyse benim kadar iyisin."

 

"Hangi konuda."

 

"Yüz analizi."

 

"Senden daha iyiyimdir belkide."

 

"Merak ediyorum.
O adamı buldun mu?"

 

"Hayır hala arıyoruz.
Yerin dibine girse bulacağım. Ve öldüreceğim."

 

"Elmas'ın konusu dışında tanıdığın biri o adam değilmi."

 

Sessizce araziyi izlemeye devam ettim.

 

"Cevap vermek zorunda değilsin." Dedi.

 

Tek kelime söyledim.
"Evet."

 

"Ya sen.
Serdar seni hâlâ bulamamış anlaşılan.
O adam seni öldürmek istiyor bence."

 

"Biliyorum.
Yakında teşebbüse geçmesini bekliyorum.
Çok araştırdım.
Ama onuda o sabıkalıyıda bulamıyorum o yüzden bir tuzak kurdum ve bekliyorum.
Tuzağa düştüğünde elimle koymuş gibi bulacağım. "

 

"Bizim aradığımız adamların hepsi bir arada saklanıyor galiba. "

 

Dedi yanına gelen Kara'yı severek.

 

"Belkide."

 

"Her neyse artık dönmem lazım.
Başka bir programın yoksa kahve ısmarlamak isterim.
Adem amcanın yerinde."

 

Aslan'a baktım.

 

" Olur." Dedim.

 

Ben arabama binerken,Aslan da

 

"Kara gel oğlum bin." Dedi.

 

Kara ikiletmeden arabanın kapısından girip arka koltuğa oturdu.

 

Birlikte araziden ayrılıp 1 saatin sonunda Adem amcanın yerine gittik.

 

Arabaları dışarı park ederek indik. Kara'da sahibini peşinden indi.
Mekana yaklaştığımızda.
Adem amca bizi gördüğüne memnun içeri davet etti.

 

Aslan kapıdan girmeden kenara geçerek önceliği bana verdi.
Arkamdan da kendisi girdi.
Üst kata terasa çıkarak önceden de oturduğumuz masaya geçtik.

 

Ben otururken Aslan etrafa bir göz attı.

 

"Buranın manzarası bulunmaz bir manzara. " Dedi kaşları çatık.

 

Bu hâlini şüpheli bulsamda bir şey söylemedim.

 

Adem amca:
"Hangi rüzgar attı gençler."

 

Aslan:

 

"Cevher'e kahve ısmarlamak isterim o da teklifimi reddetmedi."
Dedi oturarak.

 

Başka bir yer deseydin reddedebilirdim.
Ama közde kahveye hayır demem zor.

 

"Hemen geliyor kahveler." Dedi Adem amca yanımızdan ayrılarak.

 

Aslan Kara'yı yanına çağırdı.
Başını okşayarak "İzle Kara. " Dedi

 

Kara gözleri sahibinde kulakları havada bakıyordu.

 

"Ne izleyecek."

 

"Manzarayı" Dedi Aslan gülümseyerek.

 

"Bana hikayeni anlatsana
Cevher Aslan."

 

"Neden."

 

"Merak ediyorum.
Sana bakıyorum, adamlarına bakıyorum ve merakımı yenemiyorum."

 

Bacak bacak üstüne attım.

 

"Neyi merak ediyorsun.
Sor. "

 

Dedim anlatmak belki banada iyi gelirdi.

 

"Cevher Aslan kim?"

 

Cevher Aslan kim..?
Adem amca kahveleri getirdiğinde bende bunu düşündüm.

 

"Gençler benim aşağıya inmem lazım siz oturun birazdan gelirim."

 

"Tamam Adem amca." Dedi Aslan.

 

Aslan'a baktım. Merakla bana bakıyordu.

 

"Cevher Aslan kim mi?

 

Cevher Aslan.
Annesi ile birlikte katledilen ama ölmeyen bir kız çocuğu.

 

Çünkü ayyaş üvey babası, annesi ve iki erkek kardeşiyle birlikte onuda bıçakladı. "

 

Eliyle kendi üzerinde göstererek.

 

"Göğsündeki yara izi o mu?"
Dedi Aslan

 

Elimle gömleğimin yakasını açarak.
Nefretle baktım yarama.

 

"Evet" Dedim.

 

"Sadece bir santim.
Bir santim kaydıramadığı bıçak yüzünden yaşamaya mahkum oldu Cevher.

 

Annesinin ve kardeşlerinin can çekişini izledi.
Gözlerini hastanede açtığında kestane rengi saçları kâr beyazdı.
Hastaneden sonra yetimhaneye bırakıldı.
Onu yetimhanede görenler hastalıklı diye almadı.
Cevher umursamadı bile.
Birgün Hasan Aslan geldi yetimhaneye.

 

Kendine varis bir çocuk almak için...
Erkek çocuk almak için.
Beni Cemil ile kavga ederken görmüş.

 

"Şişko Cemil ile mi?"

 

"Evet."

 

"Şimdi oturdu herşey."

 

Hasan baba beni, halime bakıp erkek çocuk sanarak almak istedi.
Müdüre hanım kız olduğumu söyleyince fikrini değiştirmesi gerekirken beni daha çok istedi.
Bana.
" Gel benim kızım ol. "Dedi.

 

"Hayır dedim." Dedim gülümseyerek.

 

Efe ve Ege yi bırakmak istemedim. Kardeşlerime benzedikleri için onları bırakmak istemedim.

 

Hasan baba Efe ve Ege'ye.

 

"Büyüyünce onu korurmusunuz." Dedi.

 

" İkiside o yaşta evet." Dediler.

 

Hasan baba üçümüzüde yanına aldı.

 

Aslan geriye yaslandı.
Kıskandım doğrusu.

 

Etrafındaki adamlar gerçekten sana sadık. Bunu herkes farkeder.

 

"Evet öyleler." Dedim dudağımda küçük bir gülümseme ile.

 

"Ya. Sen Aslan Karabey.
Senin hikayen? "

 

"Benim hikayem..."

 

Dediği anda Kara havladı.
Aynı anda Aslan ayağa kalktı aniden.

 

Duyduğum silah sesiyle elimi belime atarken Aslan' ın eli kalbinin üzerinde yere düşüşünü gördüm.

 

***********************************

 

Bölüm sonuuu.
Bundan sonra ne olacak dersiniz.
Eller tuşlara canlar. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Her bir yorum benim için değerli.
😍😍😍😍😍

 

Loading...
0%