Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Y.C 23 Hastane

@azamet_29_2

Selam canlarım.
Yeni bölüme hoşgeldiniz Umarım beğeni ile okunur.

**********************************

Gözlerimi telefonumun sesiyle açtım.

"Sabah sabah kim lan bu arayan gereksiz."

Dedim yataktan sarkıttığım elimle yerdeki telefonumu bulmaya çalışırken.

Nihayet parmağımın ucunda hissettiğim telefonu alıp ekrana bakmadan açtım.

Kulağıma koyarak.

"Ne var sabah sabah."

"Birincisi öğlen olmak üzere, ikincisi bugün için sözleşmiştik."

"Abi?
Pardon ekrana bakmadım.
Kusura bakma. "

" Bugün hastaneye babamı ziyarete gidecektik unuttun mu.
Hemen kalk ve hazırlan, seni almaya geliyorum."

" Abi beni günahı kadar sevmeyen bir adama niye ziyarete gidiyorum ben ?"

"Öyle gerekiyor.
Sevsin yada sevmesin.
Sev yada sevme.
Yapılması gerekiyor sende yapacaksın Aslan."

"Abi senin hatrın olmasa şimdiye kadar çoktan Kanada'ya yerleşmiştim.
Tamam kalkıyorum.
Yarım saate hazır olurum."

Dedim telefonu kapatarak.

"Sanki çok umrundayım da ziyarete gidiyorum birde. "

Bugün babamı hastanede ziyaret ederek sevilmesede hayırlı evlat olan Aslan rolü oynamaya gidiyordum.

Kendimi bu işlere nasıl soktum ben.
Hepsi abimin hatrını kıramadığımdan oldu. Babamın aniden hastanelik olması abimin yurt dışında kalmak zorundan olması beni burdaki şirketin başına dikmesine sebep olmuştu.

" Gidelim bakalım. "

Hızlıca bir duş alıp şık bir takım elbise giyerek hazırlandıktan sonra bahçeye inip beklemeye başladım.
Az sonra abim geldi.

Şoförün açtığı kapıdan arka koltuğa abimin yanına oturdum.
Uzattığı elini sıktım.

"Nasılsın Aslan? "

"Sen arayana kadar, gayet iyi ve uyuyordum."

"Bu işlerin nasıl olduğunu az çok ögrenmişsindir oğlum."

"Evet etrafa hayırlı evlat rolü kesmezsem şirkete zararı olur.
Bunu iyi öğrendim."

"Söylenmeyi bırak.
Babamı sevmesende ona bişey olursa bu şirket sana kalacak. Şimdiden alış."

" Olur abi şimdiden alışırım rol yapıp yalan söylemeye.
Neyse abi daha fazla germe beni de gidelim bir an önce. Rolümü yapıp geleyim malum başka işlerim de var.
Daha peşimdeki itle işimi bitiremedim."

"Sahi o işi ne yaptın."

"Peşimdeki eski mahkumu tuzak kurup yakaladım iki gecedir onunla oynuyorum.
Ama Serdar hâlâ ortada yok.
Hâlâ arıyorum o iti.

"Onun yerinde olsam çoktan şehirden çıkardım."

"O da öyle yaptı buyuk ihtimalle.
Ama eninde sonunda bulacağım."

"Geldik efendim."

Şoförün sesiyle farkettim.
Konuşurken hastaneye gelmiştik bile.
Arabadan inip hastane binasına doğru resmen ayaklarımı sürüyerek girdim.
Asansöre binerek 5. Kata çıktık.

Babamın olduğu oda koridorun sonundaydı.
Koridor boyunca dişlerimi birbirine bastırarak sessiz ve gergin sekilde yürüdüm. Abim arada göz ucuyla bakıp.

" Sakin ol seni yemeyecek merak etme."

"Şüphelerim var."

Sonunda iki adamın beklediği kapının önünde durduk.
Adamlardan bir kapıyı açınca abim ile birlikte içeriye girdik.

Babam olacak adam yatağında yatıyordu.
Yatağın baş kısmı biraz yukarıya kaldırılmıştı.
Bu sayede gelen herkesle göz teması kurabiliyordu.

Zor nefes aldığı için ağzında maske göğsünde kablolar takılı ve cihaza bağlıydı.
Her saniye takip ediliyordu.

Ama nakil olmazsa ki.. Nakil den sonrası bile şüpheli.
Ölmeye mahkumdu.

Yüzüme baktı. Gözlerinde bana dair en ufak bir sevgi kırıntısı yoktu.
Yüzünde en ufak bir duygu yoktu.
Bende onun gibi hiç bir ifade olmayan gözlerle baktım ona.

Ne o beni ne ben onu sevmiyoruz bu açıktı.
Abim konuşmaya başladı.

"Baba.
Bugün nasılsın?"

"Neden geldiniz?
Şirketin başında olmanız lazımken neden geziyorsunuz ? "

Adama iyilik bile olmuyor o kadar despot.

" Asım abim alttan aldı.
Şirketlerde bir sıkıntı yok.
Herşey yolunda.
Seni ziyaret etmek istedik."

Gözüyle beni işaret ederek.

"Becerebiliyormu bari." Dedi.

Resmen bilerek yapıyordu.
Adım yokmu benim.
Tabi adımı o koymadiki kullanmak istemez.

Onlar konuşurken benim sabrım taşmıştı.
Sinirle odadan dışarıya çıktım.
Kıravatımı çekiştirerek gevşettim.

Koridordaki pencerenin önüne gelerek pencereyi aralayıp gelen havayla derin bir nefes çektim.

" Bir daha geleni Sss...."

Derin bir nefes alıp,

"Sakin ol Aslan." Dedim kendi kendime.
Bir yandan da pencereden aşağıyı izliyordum.

Bir yandan da pencereden aşağıyı izliyordum


Pencere acil bölümüne bakıyordu.
Aşağıda bir kaç kişinin ağlamaları feryatları dikkatimi çekti.
Arada mesafe olsada baba kelimesini duymuştum.
Sonrada cenaze aracı göründü.
Babalarını kaybetmişlerdi.
Feryat figan ağlıyorlardı.

Babam öldüğünde anlayacağımı sanmıyorum doğrusu.

Kalabalığa bakarken acile giren araç dikkatimi çekti.

Cevher.?
Cevher'in o ilginç siyah beyaz aracıydı gelen.

Ne olmuştu?
Neden acile gelmişlerdi?

Hemen koşarak abimin yanına odaya girdim.

Abi ben aşağıdayım diyerek hızla çıkıp asansöre yöneldim.

Gelmek bilmeyen asansörün düğmesine sürekli basıp durdum.
Sonunda gelince açılan kapıdan içerdeki kalabalığa rağmen bindim.
0 tuşuna bastım.

Kime ne olmuştu.
Neden gelmişlerdi.
Onunda benim gibi sıkıntıları vardı.
Ve bela kol geziyordu etrafında. Yinemi yaralanmıştı.

Kafamdaki deli soruları kenara sıyırıp, asansör durunca hemen inerek acil bölümüne yöneldim.

Koridora geldiğim de Efe'yi Kadir'in ve bir adamın desteğiyle içeriye girerken gördüm.

Sağ bacağı dizinden bükülü havadaydı.
Hemen yanlarına geldim.
Beni görünce şaşırsalarda aldırmadım.

Müdahale odasına girip yatağa yatan Efe'ye ve yanındakilere baktım.

"Geçmiş olsun.
Ne oldu. Ne bu hal.
Cevher, o damı ? "

Efe:

" Önemsiz.
Fare ısırdı. Dedi alaylı şekilde.

Patron..." Demiştiki.

"Benim bişeyim yok."

Duyduğum sesle arkamı döndüm.

Kocaman gözlerle Cevher'e baktım.

Yüzünde üzerin de ellerinde kan lekeleri vardı.

Yanına geldim hemen.
Kolundan tutarak,

"İyimisin yaralı mısın?" Dedim endişeli şekilde vücuduna bakıp.

"Kan benim değil."

Dedi dişlerini sıkarak.

"Ne bu haliniz?
Kaza falan mı yaptınız ? "

Doktor içeriye girerken Cevher dışarı çıktı bende peşinden.
Kadir ve diğer adam Efe ile odada kaldı.

Cevher kenardaki koltuğa oturdu.
Dirseklerini dizlerine dayayıp avuçlarını biribirine bastırdı.
Herkes bize bakıyor, fısıldaşıyordu.

"Cevher anlat ne oldu."

"Buldum."

"Kimi?"

"Kemal'ı.
Dünyayı bir pislikten temizledim."

"Yoksa bu... " Dedim ve sustum.
O adamın kanıydı üzerindeki.

"Ya Efe.? "

"Arkasından demir çubukla saldırdı."

Biz konuşurken doktor odadan çıktı.
Hemen doktorun önüne geçti Cevher.

" Nasıl. "

"Çatlak ve ezilme var gibi görünüyor. Şimdi bir röntgen çekeceğiz. Dediğim gibiyse bacağı alçıya alacağız."

Efe içerden tekerlekli sandalyeyle çıktı.
Röntgen bölümüne gidiyordu.

Yanımızda durdu.
Patron sen eve git bekleme, bizim iş uzun gibi."

Dedi acıyla gülümsemeye çalışarak.

"Tamam.
Ege yede haber veririm."

Efe Röntgen odasına giderken Cevher de
Koridora şöyle bir göz atarak yürümeye başladı.

"Nereye."

" Ellerimi yıkayıp o adamdan tamamen kurtulmaya."

Cevher lavaboya girince dışarda bekledim.
Bir süre den sonra çıktı.
Ellerini ceplerine sokarak çıkışa yöneldi.

Yanında bende çıktım dışarıya.
Kapının önünde yarım düzine adam onu bekliyordu.
Cebinden telefonunu çıkarıp bir yandan banklara doğru yürüyerek bir arama yaptı.

"Alo Ege.
Hastanedeyiz.
Hayır önemli bişey değil.
Efe'nin bacağında çatlak var o kadar.
Ben de iyiyim merak etme.
Son kelimesini söylerken gözleri dondu.

"Öldü." Dedi.

Ege Kemal'ı sormuştu eminim.

"Gelirken eve uğrayıp bize kıyafet de getir lütfen.
Tamam bekliyorum. "

Dedi ve kapattı.

Bahçedeki banklardan birine oturup bacak bacak üstüne attı.
Yanına oturdum.
Adamlarından birini yanına çağırdı.

Kahve ve su al.

Başını bana çevirdi.

"Aslan beye de." Dedi.

"Kendinize de alın." Diye ekledi.

Şaşkın yüzüne bakıyordum.
Fazla sakindi.

"İyimisin. Fazla sakinsin."

"İyiyim hemde çok."

Sigara paketimi çıkararak bir dal uzattım.
Gözünün ucuyla bakıp,

"Sigara ve alkol kullanmam.
Sadece kahve.
Sende bırakmalısın bence."

Dedikten sonra,

"Mezarlıktaymış.
Elmas'ı mezarında bile rahat bırakmamış.
Mezarlığa gidip bekledik. Meğerse bizi fark edip saklanmış. Son anda kaçarken fark etti Efe.
Elimizden kaçıp yakınındaki inşaat alanına girdi.
Bizde peşinden. Bir süre aradık ama bulamadık fare gibi saklanmış.
Önce yine kaçtı sandık.
Tam dönecekken saklandığı yerden çıkıp Efe'ye saldırdı.

Elindeki demir sopayla bacağına vurdu.
Kaçarken köşeye sıkıştırdım.
Beni hatırladın mı diye sordum. Hatırladı.
Yine fahişe dedi. En son kaçarken söylediği gibi pis pis sırıtarak konuştu.
18 yıl önceyi hatırladın mı diye sordum. Annemi ve çocuklarını nasıl öldürdüğünü hatırladın mı diye sordum. Onlarıda hatırladı tabi.
Bana bakıp 9 canlı piç dedi. "

Dedi yüzünde şeytani bir gülümsemeyle.

Her soruya bir kurşun ekledim.
Hem annemin hem kardeşlerimin hem Elmas'ın hem oğlunun intikamını aldım.
Her biri için bir kurşun sıktım.
Geçmişime annemin kanıyla bıraktığı izi kendi kanıyla sildi."

Peki bu kan lekeleri. Ellerin yüzün?

" Ölmeden önce kum torbası olarak kullandım."
Dediğinde adamı geldi.

Cevher'e şuan hayranlık ve hayretlik şekilde bakıyordum.

Adamı kahveleri uzattı.
Yüzünü izledim.
Hiç bir duygu emaresi yoktu.
Sadece karşıya bakıyordu.

"Kemal konusu kapandı."

Dedi kahvesini içerken.
Ben se hâlâ ona bakıyordum.

Nasıl bir kadındı bu.
Aklı, beyni nasıl çalışıyordu. Karakteri.
Hali, hareketleri adamlarıyla olan iliskisi,hayatı ,yaşam tarzı, kuralları huyları bir girdap olmuş beni kendine çekiyordu.

Cevher Aslan inanılması güç bir insandı.

Yüzü karşıya dönüktü ama gözlerini
bana çevirdi.
Mavi yıldırımları anımsatan bakışlarıyla bana baktı.

" Neden öyle bakıyorsun.
Korkmaya mı başladın yoksa? "

" Hayır.
Hayran olmaya başladım."

************************************

Loading...
0%