Yeni Üyelik
37.
Bölüm

Y.C 36 Gözüme görünme.

@azamet_29_2

Cevher'in kırmızı çizgisini aşmıştım.
Bu çizgiyi geçenin eliyse eli diliyse dili gider demişti bir keresinde.

"Tekrar etmeye gerek yok.
Duydun işte."

Dedim sakin şekilde.
"Beni bu yüzden vurmak istiyorsan vurabilirsin.

Kader."

Dedim ve arkamı dönerek çıkışa doğru yürüdüm.

Tam iki üç adım atmıştım ki silah sesiyle kulaklarım çınladı.

Sonrasında hissettiğim acı ile yerimde kaldım.

Sağ kolumda hissettiğim acıyla beni vurdugunu anladım. Elimi koluma bastırarak dişlerimi sıkıp olduğum yerde önüme bakarak bekledim.
Cevher silahını çektiğinde tetiğe basmadan koymuyordu yerine.

Kendim kaşınmıştım.
Ama pişman değildim işte.

Ayakkabısının tok sesini duyuyordum.
Hızlı şeklide önüme kadar geldi ve durdu.

Baktığım yerde siyah rugan ayakkabılarını görüyordum.
Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
Kaşları çatıktı.
Gözlerindeki elektirik dalga dalga yerinde duruyordu.
Elindeki silahı kalbimin üzerine dayadığında kalbimin üzerindeki silaha baktım.
Dişlerini sıkarak konuştu benimle.

"Dua et sarhoşsun."

"Değilim."

Dedim içimden.
"Bir kaç kadehle sarhoş olacak biri değilim."

Silahı biraz daha bastırdı.
Namnu göğsüme batıyordu.
Gözlerime bakarak ,

"Sana can borcum kalmadı artık."

Borcuma karşılık öldürmedim. Demeye getiriyordu yani.

"Bundan sonra gözüme görünme.
Ne sesini duymak ne yüzünü görmek istemiyorum." Dedi.

Sonrada arkasını dönerek hızlı adımlarla çıkışa giderken.
Abimin girişiyle karşı karşıya geldiler.
Ama Cevher ne durdu ne selam verdi ne de konuştu.
Abimin yanından geçip gitti.

Onun gidişiyle abim hızla yanıma geldi.
Kolumu tuttuğum elimi kaldırarak,

"Aslan neler oluyor.
Ne bu hal?
Koluna ne oldu? "

"Yok birşey abi."

"Ne demek yok birşey.
Gel benimle.
Hemen hastaneye gidiyoruz."

Diğer kolumdan tuttu.
Sonrada sürüklercesine arabaya götürüp içine tepti.

"Ne oldu anlatacaksın."

Dedi direksiyona geçtiğinde.
Motoru çalıştırdı torpidodan bir bez çıkarıp,

"Al şunu bastır.
Sonrada ne halt yedin anlat çabuk."

"Bi halt yemedim."

"Cevher Aslan seni keyfi vurdu yani öyle mi?
Aslan beni delirtme.
İş ortağı olduğumuz kişi tarafından vurulup bir şey yapmadım diyorsun."

"Yok bir şey abi."

"Öyle mi.? " Dedi abim gaza dahada yüklenerek.

"Madem öyle, gidip kendim öğrenirim.
Kardeşim ne bok yedide kurşunladın diye kendim sorarım. "

"Saçmalama abi."

Dediğim anda yakamdan tuttu.

"Aslan son kez soruyorum.
Ne halt ettinde kendini kurşunlattın."

"Of ya...
Söyledim."

"Ne söyledin.
Neyi söyledin?"

"Ona bir kadın olduğunu bunu artık farketmesini söyledim. Onu öpmek istediğimi söyledim.
Oldumu.?"

Dedim kendimi geriye çekerek.
Abim o hızla frene öyle bir asıldıki araba en az iki metre kaydı dururken.
Aynı anda kendimi öne doğru savrulurken buldum.

Abim kaşlarını kaldırarak bana baktı.

" Ne yaptın!?
Ne yaptım dedin!"

Dedi kahkaha atarak.

"Oğlum sen manyakmısın?
Sen değilmiydin Cevher Aslan'ı öpmek isteyen erkeğin aklına şaşarım diyen. Kurşunlayarak hadım eder diyen sen değilmiydin.
Sen dua et bi tarafına sıkmamış o kurşunu.
Kolunla kurtarmışsın."

Abimin söylediklerini dinleyince kendime hem şaşırdım hem güldüm.
Tekrar motoru çalıştırdığında gülerek sürmeye devam etti.

"Aslan'ın dişisinden korkmak gerek. Ava onlar çıkar.
Bundan sonra ne yapacaksın bakalım."

Dedi yine gülümseyerek.

"Bilmiyorum.
Dua et sarhoşsun. Dedi.
Can borcum kalmadı artık. Dedi.
Gözüme görünme. Dedi."

"Canını almadım borcuma karşılık demiş.
Bencede bir süre görünme gözüne yoksa bir tarafından vurur bu sefer seni.
Şimdi önce hastaneye gidelim.
Sonra bakarız duruma."

Abimle birlikte hastaneye giderek yaramı gösterdim. Kurşun derin sıyırmıştı.
15 dikiş, pansuman ve sargıyla kapattım geceyi.
Ağrı kesici ve antibiotik de cabası.

Birlikte hastaneden çıkıp eve döndük.
Gelir gelmez odama çıkıp üzerimi bile değişmeden kendimi yatağa bıraktım.

Gözlerimi kapattığımda, Cevher ile konuştuğum o ânâ geri döndüm.

Konuşmalarımız beynimin içinde duvardan duvara çarparak yankılandı durdu.
Hele son söylediğim cümle...
Cevher'i delirten cümle...

"Seni öpmemek için kendimi zor tutuyorum." Demiştim.
Zaten orda kopmuştu herşey.
Ben bunu nasıl demiştim.

*****

Şuan şirkette ofisimde kendi kendime küfürler edip ileri geri dört dönüyordum.
Ama bir türlü sakinleşemiyordum.
Sonunda kendimi üst kata, terasa attım.
Serin havanın sinirimi yatıştırmasını umuyordum.

Ama olmuyordu Aslan'ın sözlerini aklımdan çıkaramıyordum.

"Cevher Aslan.
Neden bu şekilde yaşamayı kabul ettin?" Demişti.

Bu cümleyi ilk duyduğumda anlam verememiştim. Arkasından gelecek cümleleri ondan beklemiyordum çünkü.
Efe ve Ege den sonra bir çok kişiden iyi tanıyordu beni.

"Nasıl yani."

Dediğimde
Sarhoş olan Özge'nin yüzünden konuşmamız bölünmüştü.
Özge'yi Kadir ile arabaya yolladıktan sonra Aslan'a dönüp

"Sen ne soruyordun cümlen yarım kaldı." Dedim.

Ayağa kalkıp yanıma geldi.
Bir kaç saniye düşündü.
Nasıl söylesem bakışı vardı gözlerinde.
Sonra,

"Cevher Aslan.
Neden bir erkek gibi yaşıyorsun.
Neden bir kadın olduğunun farkında değilsin.
Hareketlerin konuşman giyimin her şeyinle bir kadından çok bir erkek gibi hareket ediyorsun."

Dediğinde şok oldum.
Bununla kalmayıp devam etti.

"Kadın olmayı sevmiyor musun?
Yoksa istemiyor musun.
Yoksa gerçekten ne olduğunun nasıl bir şey olduğunun farkında değilmisin.?"

Bu kez ki cümlelerle bütün sinirim uyanmaya başlamıştı.

"Sen bir kadınsın.
Hemde güzel bir kadın. Bir çok erkeğin hayal edemeyeceği kadar güzelsin.
Üzerindeki şu kıyafetin yerinde bir elbise olsa önünde diz çökecek erkekler var. "

Bu duyduklarıma inanamadım. Aslan alelen ya beni eleştiriyor yada bana asılıyordu.
Yada canına susamıştı.
Duyduklarımla yüzmdeki bütün damarlar gerilmişti.

Yüzüne baktım bir süre.
Sarhoş oluşuna verdim.
Bir bahane ile bir özür diler diye bekledim.

Özür dilemek bir yana,yangına körükle gidiyordu resmen.

"Sen bir gülsün.
Beyazda açsan kırmızıda açsan bir gülsün.
Başka bir çiçek olamazsın.

Şuan seni öpmemek için kendimi zor tutuyorum."
Dedi bu kez kısık sesle.

Bu son damla olmuştu.
Bu kez çok fazlaydı.
Bir adım geri çekilerek elimi belime atıp silahımı çektim.
O an saniyelik şekilde sorduğu soruyu hatırladım.
Silahın yanındamı diye sormuştu.
Kahretsin bilerek yapıyordu.

Elimde tuttuğum silahı yüzüne doğrulttum.
Kaşlarım çatık gözlerine diktim gözlerimi.
Hiç bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyordum.
Cemil'e bile.

Bunun sebebi o cümleleri kuran kişinin Aslan oluşuydu.
Beni tanıdığı halde sınırlarımı bildiği halde bu konuşmayı yapması benim delirmeme sebep olmuştu.
Bu kadar şeyi söyleyen kim olursa olsun affetmezdim.

"Ne.? Dedin sen!"

" ASLAN KARABEY.!!" Diye haykırdım.

"Tekrar et.
Ne dediğini."

"Tekrar etmeye gerek yok.
Duydun işte."

Dedi. Sakindi.
Olacak şeyi biliyor ama umursamıyordu.

"Beni bu yüzden vurmak istiyorsan vurabilirsin.

Kader."

Dedi arkasını dönerek çıkışa doğru yürürken.

Elimde tuttuğum silahı kafasına çevirdim.
Sinirden dişlerimi birbirine bastırıyordum. Tam tetiğe basacakken borcum geldi aklıma.
Ona can borcum vardı.
Kahretsin dedim içimden.
Tetiğe basarken namnuyu çevirdim.
Kurşun kolunu sıyırıp geçti.

Olduğu yerde diğer elini yaraya bastırarak öylece kaldı.

Hızlı ve sinirli adımlarla önüne kadar gelip durdum.
Başını kaldırıp yüzüme baktı.

Elimdeki silahı kaldırıp kalbine dayadım.
Dişlerimin arasından tıslayarak konuştum.

"Dua et sarhoşsun!"

Silahı biraz daha bastırdım gözlerine bakarak ,

"Sana can borcum kalmadı artık.
Bundan sonra gözüme görünme.
Ne sesini duymak ne yüzünü görmek istemiyorum." Dedim.

Arkamı dönüp hızlı adımlarla bahçeden çıkarken Âsım Karabey' i gördüm.
Ama görmezden gelip yanından geçip gittim.

Arabaya geldiğimde Kadir yüzüme bakıyordu. Her şeyi görmüştü ama korkudan bir şey soramadı.

"Kadir beni şirkete bırak.
Özge'yi de eve götür.
Sevim hanıma teslim et. Sabah kendine getirsin."

"Tamam efendim."
Dedikten sonra beni şirkete bırakmıştı.
Sabah olmak üzereydi ama ben hala sinirden uyumamıştım.

Terasta durmaya devam ederek güneşin doğuşunu izlemeye başladım.
Ne kadar durdum orda bilmiyorum.

Omuzumda hissettiğim şeyle arkama döndüm.
Efe omuzlarıma ceketini bırakmıştı.
"Üşüyüp hasta olmayamı çalışıyorsun patron." Dedi.

Arkasında da Ege vardı.

Ege:

"Ne oldu patron. Özge sarhoş olmuş.
Sense eve gelmedin.
Bu deli,Kadir'i dövdü konuşmadığı için."

"Önemli değil."

"Önemli olmasa burda olmazsın." Dedi Efe.

"Bana izin verin. Biraz dinlenmek istiyorum."
Dedim

Ceketi omuzundan alıp Efe'ye verdim ve teras kattaki odama girip kendimi koltuğa bırakıp uzandım.

EGE'DEN

Patron Özge ile Anna'nın düzenlediği partiden geldiğinden beri tuhaftı.
10 gündür eve doğru düzgün gelmiyor sadece işlerle ilgileniyordu.

Ama okul işi ile ilgili bir şey olduğunda bana havale ediyor sadece tek cümle söylüyordu.

"İşim çok sen hallet."

Halbuki okul işi ile yakından ilgilenirdi hep.

O gece birşey olmuştu. Ama ne bilmiyorduk.
Kadir Efe den yediği dayağa rağmen susuyordu. Patrondan daha fazla çekinirdi çünkü.
Efe ne zaman Patrona soracak olsa konu değişiyordu. Efe daha fazla üstelerse biliyorduki ters teperdi.

Bugünde Efe ile kendi ofisimizde oturuyorduk.
Efe birden ayağa fırlayarak,

"Tabi ya.
Kafamı sikeyim neden şimdiye kadar aklıma gelmedi.
Aptal aptal. "

Dedi elini cebine atarak.

"Ne oluyor lan kafayı mı sıyırdın?
Kimi arıyorsun? "

"Anna'yı. Ne bok olduysa orda oldu o biliyordur."

Telefon çalarken bekledik. Ama uzun süre açan olmadı en sonunda Azad açtı.

"Alo."

"Alo Azad.?
Anna'yı ver."

"Efe abi Anna çıktı telefon burda kalmış."

"Şansımı siss..."

"Azad'a sor dedim arkadan."

"Alo Azad.
Patron oraya geldiği gece değişik bir şey yaşandı mı.?"

"Şeyy..
Bilmem ben çalışıyordum abi."

"Azad kulağını aç beni dinle. O geceye ait kamera kayıtlarını 10 dakika içinde bana yollayacaksın."

"Şey abi Cevher hanımın haberi varmı.
Var Azad var.
10 dakikan var azad."

Dedi ve kapattı Efe.

"Yalancı." Dedim.
"Patronun haberi mi var."

"Karışma sen."

Dedi ve odada sıkıntıyla turlamaya başladı.

10 dakika sonra bilgisayara e posta olarak görüntüler geldi.
Hızla ayağa kalkarak bilgisayarın başına geçtik.
Efe hemen görüntüyü açıp koltuğa oturdu. Bende yanına geçip masaya oturdum.
Bahçenin farklı noktalarından çekilen görüntüleri izlerken süpriz biri ile karşılaştık.

Aslan Karabey de oradaydı.
Onu görünce ikimizde şaşırdık. Anna'yı nerden tanıyorduki.

Üstelik ne patron ne de Kadir bahsetmemişti bundan.
Efe'nin gözlerine baktım. Öfke tohumları yeşermeye başlamıştı.

Görüntüleri hızlandırarak izlemeye devam ettik. Sonunda çıkış saatindeki görüntülere gelince normale döndük.

Görüntülere önce kucağında sarhoş Özge ile patron giriyor.
Özge'yi Kadir'e verip geriye dönüyor.

Arkasından Aslan geliyor ayak üstü birşeyler söylüyor. Kayıtlarda ses olmadığı için anlayamıyorduk tabi.

Her ne dediyse patronun yüzü birden değişti, kaşları çatıldı.

Aslan bir iki adım patrona yaklaşıp birşey daha söyledi.
O an patronun gözlerinde beliren öfke burdan bile görünüyordu.

"Ne demiş olabilir?"

Dedim.
Hayretle bakarken.
Efe dişleri gıcırdayarak,

"Onu elime geçirince bizzat soracağım."

Dedi.
İzlemeye davam ettiğimizde hayrettiniz bir kat daha arttı.
Patron arkası dönük giden Aslan'a silah çekmişti.

"Ne oluyor lan!"

Dedi Efe ayağa fırlayarak.
Patronun silahı ateşleyerek Aslan'ı vurmasıyla ikimizde ekrana bakarak donup kaldık.

Ben Efe'ye Efe bana bakıyordu.
Hemen telefona sarılıp bir arama yaptı.

"Kimi arıyorsun?"

"O iti.
Nerde öğrenip gidip suratını dağıtacam.
Patron durduk yere onu vurmaz. Büyük bir bok yemiştir."

Telefon bir kaç kere çaldı ama açılmadı. Efe sinirle odada dolaşarak
tekrar aradı.
Bu kez ikinci çalışta açıldı.

Efe hoparlöre vererek konuşmaya başladı.

"Nerdesin lan!"

"Ooo. Aslan Efe."

Demiştiki patron içeri girdi ve konuşmaları duydu.

Tam arkası dönük konuşan Efe'yi uyaracakken patron beni uyardı. Ağzımı bile açamadım. Patron konuşmaları dinlemeye başladı.

"Nerdesin lan söyle oraya geleceğim."

"Geciktin...
Bu aramayı daha önce bekliyordum Efe Bey."

Dediğinde telefondan,önce bir firen sesi sonra,

"Kahretsin!" kelimesi duyuldu.

"Sana diyorum trafiktesin nereye gidiyorsun,söyle gelip seni gebertecem. "

"Üzgünüm Efe bey!
Beni gebertmek istiyorsan sıranı beklemen gerekecek."

"O an iki el silah sesi ve,

"Aahh!
Kahretsin!
Şerefsiz piç.! "

Diyen Aslan'ın sesini duyduk.
Patron hemen telefonu alıp,

"Aslan nerdesin ne oluyor." Dedi panikle.

Aslan cevap vermedi.
Hepimiz birbirimize bakıyorduk.
Sonra bir el silah sesi daha geldi.

"Aslan!
Aslan ordamısın?"

"Şimdilik burdayım."Sesi dişlerinin arasından çıktı.

"Ne oluyor?"

"Toprak'lar peşimde. "

"Ne. Neden.?

"Bir gemi dolusu mallarını batırdım."

Dedi kahkaha atarak.
Bi kurşun sesi daha duyduk.

"Yerini söyle yardıma gelelim."

Dedim Efe'nin öfkesine aldırmadan araya girerek.

"Artık çok geç." Dedi Aslan.

Sonrada büyük bir gürültü ile ses kesildi.

******************************

Bölüm sonu canlarım
Yorumları ve oyları görebilir miyim.
Hepinizi seviyorum canlar.
Sizide hayaletlerim.

 

Loading...
0%