@azamet_29_2
|
Önce gemimin yerine gemilerinden birini vereceksin. Sonrada batırdığınız gemideki mallarımın bedelinin iki katı olarak ödeyeceksin. Arkadan gelen Aslan'ın sesini duyduk sonra. "Abi sakın! Sakın yapma! " Sesi o kadar zor çıkıyorduki. "Bunu yaparsan kendi kafama sıkarım." CEVHER'DEN Doğan telefonu kapattığında Âsım delirmiş gibi bağırdı. "Sizde duydunuzmu." Soruyu soran Eğe'ydi. "Neyi duyduk mu.?" "Sesi." Efe: "Videodaki sesi sizde duydunuzmu.? Âsım Ege'nin dediğini yaptı. Videoyu yeniden açtı. "Duydunuz mu.? " Ege'nin söylediği kelimeyle videoyu durdurduk. Efe: "Ne var.? Başa sarıp yeniden izledik videoyu. "İşte tam burda." Dediğinde saniyelik geri alıp tekrar açtık. Çok az bir ses vardı. "Bu tır sesi." dedi Ege. "Eminmisin Ege.? "Akşama kadar depolarda gez sende tanırsın sesleri. "Aslan'ın olduğu yer karanlık izbe bir yer. Büyük ihtimal bir depo. Asım hemen bilgisayardan bakmaya başladı. "Biz geniş bir şirketiz. Altımızda ve onların altında taşaron şirketleriniz var. Herbirinin anlaşmalı olduğu yerler depolar gemiler tırlar herşey kayıt altında ve sadece bende bulunur. Biraz zaman alacak. Ama bulacağım." "Bizde bu arada hazırlanalım. Âsım: "Ege kulaklarından eminmisin?" Dedim Ege'ye dönerek. Ege bana bakarak, "Eğer o sesler tır değilse ben bu kulakları keserim." "O zaman yerler belli. Efe: "Ben patronla,Ege Asım beyle çıkacak." "Adamların sayısını arttırmaya gerek yok. Sizin adamları siz alın. "Tamam. "Hayır geceyi bekleyeceğiz." Âsım'a döndüm. "Âsım bey kardeşin yaralı ve manyak birinin yanında. Sense geceyi bekleyelim diyorsun. "Haklı. Ne yazıkki Asım'a katılan Efe haklıydı. Dişlerimi ve yumruğumu sıkarak koltuğu bıraktım kendimi. "Biraz daha dayan Aslan. " Diyen Âsım'a baktım. Efe ve Ege de birer koltuğa oturunca ölü sessizliği ile beklemeye başladık. Aklıma gelen görüntülere engel olamıyordum. Cemil'in beni alıkoyduğu âna döndüm. Ordan kaçmaya çalışırken beni kurtarmaya gelen Aslan'ı hatırladım sonra. Ve... Ve Anna'nın yerinde olanlar. "Seni aptal." Dedim içimden. Sonra sinirle gülümsedim. Bir saniyeligine söylediği o cümleyi hatırladım. "Şuan seni öpmemek için kendimi zor tutuyorum." Nasıl böyle birşey düşünmüştü aklım almıyordu. "Aptal! Kocaman bir aptalsın Aslan." ***** Gözlerimi açtığımda kendimi bitkin hissediyordum. "Nasılsın Aslan Bey?" Duyduğum cümleyle bana doğru gelen Kartal'a baktım. Karşıma geçen Kartal bana bakarak elindeki sigarayı yakıp derin bir nefes çekti. Sonra elindeki paketi ters çevirip eline vurarak bir ikisinin ucunu dışarı çıkararak bana uzattı. "İstermisin.?" "Siktir git başımdan. Şerefsiz." "Ne oldu Karabey? Aniden sigarayı dudaklarına bırakıp sol eliyle sandalyenin arkasından sağ eliyle boğazımdan tutup hırladı. "Bizim gemi batarken duyduğun keyfe say şerefsiz piç. Dedi eline aldığı sigarayı göğsüme basarak söndürürken. Bilerek yapıyordu orospu çocuğu. "Hâyâl görüyorsunuz. Kartal gülümseyerek bana baktı. "Bizim o bunakla işimiz yok artık. Anlık dondum. "Ki. Kim ölmüş demişti? Öylece önümdeki yere baka kaldım. Ne düşüneceğimi bilemedim. Ama bu, bu cümleyi sırıtarak kuran bu Kartal itini gebertme isteğime engel değildi. Şuan bileğimdeki ip olmasa elimdeki neşterle gırtlağını kesiverirdim. Kartal yanımdan ayrılırken Doğan geldi yanımıza bu kez. "Ne oluyor ?" "Hiç. Dedi karşımda duran sandalyeye oturup bacak bacak üstüne atarak. Sonra cebimden paketini çıkararak sağ omuzunun üzerinden önce abisine uzattı sonra da kendi bir tane alıp yaktılar. "Eğer abin buraya gelirken boş gelirse o kolun gibi bir kaç yaran daha olacak." "Koluma baktığımı görüp konuşmuştu." Doğan. Bir fırsat yakalayıp burdan çıkmalıyım. O adam öldüyse abim bu adamlara o parayı ve gemiyi verirdi. Buna izin veremezdim. O halde B planına geçmeliydim. "Yanılıyorsun! " Dedim kendimden emin. Şimdi güzel güzel beni çözeceksiniz. Bende burdan çıkarak gideceğim." Doğan mal mal bakarken Kartal bir kahkaha attı. Doğan bana bakıyordu kaşları çatık. Yerinde doğrulup sırtımı yaslayarak, "Sanmıyorum! Ne bileceksiniz siz. Doğan Toprak... Kısık gözlerle ve çatık kaşlarla bana bakan adama baktım. "Yanılmıyorsam 8 saat sonra limana ulaşacaktı." Doğan hızla yanıma gelip çenemden tutarak başımı yukarı doğru kaldırırken çene kemiğimi kıracak gibi sıkmaya başladı. "Nerden biliyorsun?" "Satranç." "Başlarım lan satrancına. Yüzüne bakarak gülmeye başlayınca attığı yumruğu çenemde hissettim. "Geminde iki bomba var. Adamların aklına ilk ne gelecek dersin. Doğan Toprak bize tuzak kurdu. "Yalan söylüyorsun. "Deneyelim görelim. "Abimin gelmesine 12 saat geminin gitmesine 8 saat var." Yüzüne baktı. "İnanma abi. "Öyle mi dersin. Doğan'ın da Kartal'ın da yüzünün rengi attı. "O gemi patladığında ordan buraya gelip senin yedi sülaleni silecekler Doğan Toprak." Doğan hızla yanından ayrılıp demir merdivenlerden inmeye başlayınca arkasından da Kartal koşarak indi. Yada gercekmi yalan mı onu düşünecekti. İnanmak istemiyordu ama doğruydu. ***** Sonunda gece olmuş Âsım ve Ege kendi araçlarıyla Efe ben ve adamlarım kendi araclarımızla bakacağımız depolara gitmek üzere yola çıktık. Yol boyunca Efe'nin bana olan kaçamak bakışları dikkatimi çekti. "Ne sormak istiyorsan sor Efe kıvravranıp durma." "Bir şey yok patron." "Var. Hadi söyle." "Anna'nın yerinde olanları neden bize de anlatmadın." "Sizi anlatacak kadar önemli bir şey değildi." "Aslan sana ne söyledi de vurdun onu." Bana sorduğu şeyle o an ne diyeceğimi düşündüm. Aslan'ın bana söylediklerini duysa eminim kendi vururdu onu. "Ne söyledi ? " "O an için katlanamayacağın bir şeydi, bilmenize gerek yok." "Efendim yaklaşıyoruz." "Tamam. "Biz bakacağımız yere gelmiştik." "Ege umarım yanılmamışsındır." Dedim içimden. "Adamlara dönüp kulaklıkları kontrol edin. Adamlar, "Anlaşıldı." Diyerek hızlı adımlarla deponun etrafına sarmaya başladıklarında, " Efe hadi bize gidelim. Sustalı silahlarınızı çıkararak deponun sürgülü demir kapısının üzerinden atlayarak girdik. Efe'ye baktım o da benim gibi dikkat kesilmiş Doğan'ı izliyordu. Doğan'ın arkasından Kartal dışarı çıktı. "Abi ona inanma yalan söylüyor bence." "Nasıl anlayacağız lan. Duyduğumuz şeyle Efe ile birbirimize baktık. "Aklını mı kaçırmıştı bu." Dedim. "Abi adamları arayıp soralım." "Sorsak ne olacak lan. Koca gemide nasıl bulacaklar 8 saatte. "Peki ne yapacağız?" "Konuşacak konuşturacağız." "Abi ölse konuşmaz." "O zaman öldürürüm lan,öldürürüm. Onuda öldürürüm abisinide öldürürüm. Ben gidersem onlarda benimle gelir. "Sinirli Doğan ve kartal'ın tekrar depoya girdiğini gördükten sonra Efe'ye dönüp, "Girelim hemen." Dedim. Efe elini kulaklığına götürüp adamlara Aslan'ın ve Doğan'ın burada olduğunu içeri gireceğimizi söyledikten sonra önce kapıdaki duran adamları indirdik. Sonra da kapıya yaklaşıp önce içeriyi kontrol ettik. İçerisi daha da karışıktı. İkinci bir kat daha vardı. Ayrılmak zorundaydık Efe'ye soldan gitmesinin benimde sağdan gideceğimi işaret ettim. Efe yanıma yaklaşarak. "Patron dikkat et,o piçin yüzünden sana bir şey olmasını istemiyorum." Dedikten sonra cevabımı beklemeden yanımdan uzaklaştı. Üst kata yönelmiştimki alt katı üste bağlayan yerdeki merdivenlerin etrafında 20 ye yakın adam gördüm. Elimi kulaklığıma götürüp, "Efe merdivenlerde ki adamları görüyormusun." "Evet. Aynı anda adamlara. Karşıdan cevap geldi. "Bizim tarafta kimse yok." "Boştakiler diğerlerini koruyun. Hepsi aynı anda, "Tamam abi." Dedi. ***** "Konuş! Bir kahkaha daha attım. "Hayır." Dedim Karşımda soluyan Boğaç'a bakarak. Yüzümü kaldırıp Doğan'a baktım. Ayıboğan beni öldüresiye döverken o sadece izliyordu. "Eğer bombanın yerini öğrenmek istiyorsan. Polisi arayıp teslim olacaksın. Geminin yerinide söyleyeceksin. O zaman söylerim bomba nerde. " Doğan ayıboğanı kenara iterek bir yumruk atıp çenemi tuttu. "Lan köpek. O gemideki maldan haberin varmı senin." "Var. Silahlarda dahil milyon dolarlar. Bu yüzden bırakacaksın beni." "O sırada koşarak bir yanımıza çıktı. "Ne?" Dedi bana bakarak. Şimdi ölen polislerde senin üstüne kalacak. Ben Doğan'a bakarken aynı anda aşağıdan silah sesleri gelmeye başladı. Aklıma ilk gelen abimdi. Doğan küfürler savurarak yanımdan ayrılırken, "Boğaç burda kal dönmezsem gebert." Dedi. Önümde arkası dönük duran Boğaç'a, Hişt. Dediğimde bana dönmesiyle birlikte elimdeki neşteri yüzüne doğru savurdum. Aldığı darbelerle yere serildi. İşi yarım bırakmamalıydım. Ayının göğsünde neşter yerli yerinde duruyordu ama ayağa kalkmayı başarmıştı. "Aslan. Aslaann!" Cev-her. ***** O sırada üst kattan Doğan'ın indiğini gördük. Kulaklıkla, "Efe senden tarafa geliyor Doğan. Yakala o piçi. Sağ istiyorum onu." Sonra gözüme Kartal ilişti. Üst katta gittiği yere baktım. Aslan orda olmalıydı. Hemen peşine takıldım. Tabi çıkarken bir iki kurşundan kaçmam gerekti ama hedefim sadece yukarı çıkmak olduğu için onlarla uğraşmadım. "Aslan. Aslaann!" Koşarak çıktım basamakların kalanını. Önce etrafa baktım. Loş ışıkta yerde yatan bedeni gördüm. Aslan yerde sırt üstü öylece yatıyordu. Yoksa... "Aslan.!" Dedim bağırarak. "Aslan uyan. Parmağımı kana boyanmış boynuna dokundum. Damarını bulup nabzına baktım. Ama atmıyordu. Hemen ellerimi kalbine yerleştirdim. "Efee! "Hadi Aslan.! Dedim tekrar damarına bakarak. "Yapma Aslan. Bunu yapma. Hemen elimle çenesini yukarı kaldırarak başını geriye aldım. Derin bir nefes alıp dudaklarımı dudaklarına götürüp bütün nefesimi ciğerlerine üfledim. Halimi görünce, "Hassiktir. " çekti. "Efe yarasına bastır." Dedim soluk soluğa. "Efe üzerindeki yeleği çıkarıp yaraya bastırdı." Yine derin bir nefes alıp dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Bütün gücümle üfledim ciğerlerine ama tepki vermiyordu. Tekrar masaj yapacakken. "Bırak ben yapayım." Dedi Efe. Aslan'ın kalbine koydu ellerini benden daha güçlü ve seri şekilde bastırarak. "Bana bak Aslan Kayabey sakın öleyim deme. Derken ben bir kez daha derin bir nefes alıp Aslan'ın ciğerlerine üfledim. Efe masaja devam ederken aynı anda Aslan derin bir nefes aldı. Efe Aslan'ın damarını kontrol edip göz bebeklerine baktı. "Hemen hastaneye yetişmesi lazım." Aşağıdaki adamlardan ikisini çağırıp Aslan'ı apar topar aşağı indirip arabaya taşıdık. Önden ben binip Aslan'ı kucağıma yatırdım. Yarasına baskıya devam ettim. Yoksa kan kaybında ölecekti. "Hadi Efe! Efe: "Sadık, siz diğer araçla gelin Doğan'ı da getirin diye emir verdikten sonra direksiyona geçti. Vitesi atıp gazı sonuna kadar kökledi. O kadar hızlı kullanıyorduki daha önce böyle kullandığını görmemiştim. İlerlerken Aslan bir ara gözünü araladı. Bakışlarını bana çevirdi. Dudağının kıyısında bir gülümseme kırıntısı gördüm. Zorlukla bir nefes alarak kısık sesiyle, "Kader." Dedi. Trafik ışıklarını hiç umursamadan kaç makas attık bilmiyorum. Hızla içeriye alıp acil müdahale odasına girerken doktorda koşarak peşinden girdi. "Hemen ameliyata alıyoruz. **********************************
|
0% |