@azamet_29_2
|
Ege'ye baktım. Gerçekten bilmiyormuydu, yoksa numaramı yapıyordu. Hiç sanmıyorum. "Efe'nin yanımda olduğunu biliyordun değilmi.?" Sessiz kaldı Ege. "Cevap ver Ege." "Evet. " Dedi ellerini ceplerine sokarak. Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Birazını." "Peki sen ne düşünüyorsun?" Dedim alaycı şekilde. "Hiç birşey. "Söyle. Ege başını öne eğmişti. "Söyleyebileceğim tek şey, biz Hasan babanın evine geldiğimizden beri Efe sana hep hayrandı. Başka birşey diyemem." Ege'de durumun farkındaydı. Yıllardır hemde. Sinirle sıktım yumruklarımı. Burdan uzaklaşmam gerekiyordu. Ofisin önünde durdum önce. Hiç birşey söylemeden ve Efe'nin bana dönen bakışlarına aldırmadan masadan arabamın anahtarını ve silahımı alıp, gerisin geri çıktım. Asansöre doğru yürürken Esra'nın sesini duydum ama umursamadım. "Bana söyle Esra." "Tek gideceğim." ***** Ege'den Terastan döndükten sonra Esra ile konuşup patronun ofisine geçtim. "Efe?" "Hmm." "Anlat." "Ne anlatmamı bekliyorsun Ege... "Yüzünden belli oluyordu zaten. "Öylemi? Ne söyledin.?" "Hiç birşey. Efe dudaklarında kırık bir gülümseme ile , "Erken hareket ettin Efe.," Dedim. Sinirle baktı yüzüme. "Neyi bekleyecektim Ege.? Görmedin mi olanları. "O adiyi bu kadar sevmiyorsan o zaman neden onu bulmak için bizimle geldin." "Çünkü o pislik herife Cevher'in canını borçluyduk. Efe yumruklarını sıkmış oturmaya devam ederken ellerimi ensemde birleştirip gerindim. "Başıma iş açtın. "Beni kabul edeceğini bilsem üç yıl bu odada beklerim." "Efe... Sence nereye gitmiştir. "Oteli sevmez Cevher. Duramaz. Anna'nın yanına gitmiştir. Orda her zaman hali hazırda bir oda var. "Döndüğünde ne söyler bilmem ama, sen her şeye hazırlıklı ol." ***** Aklıma gelen şeyle başımı direksiyondan kaldırıp tekrar vites atarak trafiğe girdim. Şuan ihtiyacım olan şey biraz kafamı dağıtmaktı. Her zaman gittiğim poligona gidip biraz atış yaparak aklımı biraz dağıtabilirdim. Aracımı park yerine koyarak içeri girdim. Hazırlığımı yapıp poligona girerek aşağı yukarı 2 saat kadar sadece atış yaptım. Aklıma gelen tek yer vardı. Anna. Anna'nın yerine gitmek bana iyi geliyordu her zaman. Direksiyonu tekrar çevre yoluna çevirerek sürmeye devam ettim. Sakin sessiz yolda ilerlerken beynimin içindeki fırtınayı dindirmeye çalıştım. Ama olmuyordu. Hasan babanın evine geldiğimiz günden beri yaşadığım herşey parça parça kafamdan geçmeye başlamıştı. Efe, balkonda tek başıma ağlayarak sabahladığım zamanlarda bile benim yanımda olduğunu söylemişti. Yetimhanede ben onları korurken büyüdükçe onlar beni korur olmuştu. Sonra Hasan baba ölmüştü. Elimi yumruk yapıp direksiyona vurdum arka arkaya. Bu duruma nasıl geldik biz.. Nasıl çözecektim. *** " İyi akşamlar Anna." Dedim. Şaşırdı. Hızlı adımlarla yanıma geldi. "Mücevherim. "Rüzgâr değil Anna, fırtına. "Anladim kuuzum." "Odama çıkmak istiyorum lütfen." "Birşeyler hazırlayayim odana getireyim. Mi? " "Sadece dinlenmek istiyorum Anna teşekkür ederim." "Tamam kuzum. Ne zaman istersen o zaman hazirlarim." Dedi odamın anahtarını verirken. Sabaha kadar bir çok kez uyanmış son iki saatte doğru düzgün uyuyabilmiştim. Gözlerimi açtığımda gün yeni doğuyordu. Penceremin önüne geldigimde güneş'in karşıdaki tepeden ayan beyan doğuşunu görüp bir süre izledim. Güneş tamamen doğduktan sonra banyoya girerek elimi yüzümü yıkadım. Üzerimi tekrar değişerek odadan çıkarak aşağı indim. Çalışanlar erkenden işe başlamış Anna'da onları takip ediyordu. Beni görünce. "Cevher'im. "İdare eder Anna." "Sana ellerimle güzel bir kahvalti hazirlayayim." "Canım istemiyor Anna. Ama bir kahve iyi olur zahmet olmazsa." "Ne zahmeti hemen geliyo ben." Anna kahve için kalkarken Azad yanıma geldi. "Cevher Hanım günaydın. Hoş geldiniz." "Günaydın Azad. "İyiyim teşekkür ederim." "Ee,söyle bakalım ikizlere ne dedin.?" Azad yüzüme baktı şaşkın. Efe'nin Azad aracılığıyla her şeyi öğrendiğini ve burda olup olmadığımı yine ona sorduklarına emindim. "İkizler seni aradı öyle değilmi.?" "Şeyy.. Evet. "Tamam sen işine bak hadi." Azad giderken Anna geldi kahve ile. Bir yandan kahve içip bir yandanda şurdan burdan konuşup sohbet ettik. Anna bir kaç saniye sessiz yüzüme baktı. O bana ben masadaki kahveme bakıyordum. "Cevher'im bu sefer bir garip halin. Ne oldu. Seni üzen ne?" Anna'ya çevirdim yüzümü. "Anna fırtınanın ortasında kaldım." Dedim gülümseyerek. Bir süre daha sessiz durdu. "O yakışıkli mi mesele. Hani şu kızip yaraladiğin." Anna'nın yüzüne baktım şaşkın. Sonrada kahkaha ile gülmeye başladım. Bu kadın ayrı bir şeydi. Ben cevap vermedim, o devam etti. "O yakışıklinin masada sana nasil baktiğini gördüm. Seni taniyorum Cevher'im. Senin kibi bir mücevhere bir sarraf neden ilgi göstermesin. Sevmek sevilmek öyle bir duygu ki sevdiği ölse bile sevmeye devam eder insan. Benim kibi. Cevher'im sen çok güzel, güçlü, zeki bir kadinsin. Kendi ayakları üzerinde, hiç bir şeye muhtaç olmayan bir kadin. Ama sevilmek başkadir. Senin ihtiyacin olmasada kalbinin ihtiyacıdir sevgi. " Azad'ın sesiyle çıktım Anna'nın gözlerinden. "Anna bir bakarmısın?" Diyerek Anna'yı çağırıyordu. "Geliyorum Azad." Anna yerinden kalkarken yavaşça bana doğru eğildi. Bense hâlâ söylediği şeylere takılmış alık alık bakıyordum. Sen Cevher ile Aslan Cevher arasinda kalmissin. Bu yüzden fırtınan. O adamin sana aşık olmasi kötü degil, güzel. Sana sevgiyle uzanan bir el varsa o eli tutmayı dene. Bir kere dene. Anna yanımdan ayrılırken kafamın içindeki fırtına dinmek bir yana dahada güçleniyordu sanki. Anna'nın sözleride o fırtınayla beynimin duvarlarına çarpa çarpa yankılanıyordu kafamda. ***** Bu sabah erken saatlerde Anna'nın yerinden ayrıldım. Sabah erken saatti. Bitmiş halini gözümde canlandırdım. Çok güzel olacak. Çok güzel... Tekrar aracıma binerek tepeden aşağı sürerek caddeye çıktım. Şirkete doğru sürdüm. O sırada fark ettiğim şeyle bir an şaşırdım. Şantiyeden ayrılmış dönerken mezarlıkta bulmuştum kendimi farkında olmadan. Belkide ihtiyacım olan şey bu olduğu içindi. Dertleşmek. Bir kaç dakika sonra kabrin önündeydim. Mezarının üzerindeki çiçekler solmuş otlar kurumuştu. Sonbahar Hasan babanında kabrini soldurmuştu. Atıştıran yağmurla, "Döndüğümde yeniden sana çiçekler getireceğim baba." Dedim mezarın yanına oturarak. "Özür dilerim uzun zamandır yanına gelemedim. Bu yüzdende belliki sen beni buraya getirdin. Küçükkende canım sıkkın olduğunda hemen anlar beni zorla odana getirtir, "Konuşmak istermisin?" Derdin. Kimsenin yanında sulanmayan gözlerim senin yanında dolu dolu sulanır,sonundada ağlamaya başlardım. Kimsenin dokunmasına,sarılmasına gözümdeki yaşı görmesine izin vermedim. Kimsenin önünde kalkanlarımı indirmedim. ******************************* Süpriz sonlu devamıda bugün canlar
|
0% |