Yeni Üyelik
41.
Bölüm

Y.C 41 Fırtına

@azamet_29_2

Ege'ye baktım. Gerçekten bilmiyormuydu, yoksa numaramı yapıyordu.
Bu ikizler birbirinin nefesi bile bilirken, Ege Efe'nin söylediklerinden bir haber olabilirmiydi.

Hiç sanmıyorum.

"Efe'nin yanımda olduğunu biliyordun değilmi.?"

Sessiz kaldı Ege.

"Cevap ver Ege."

"Evet. " Dedi ellerini ceplerine sokarak.

Kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Ne söylediğini biliyormusun?"

"Birazını."

"Peki sen ne düşünüyorsun?"

Dedim alaycı şekilde.

"Hiç birşey.
Benim böyle bir durumda taraf olmam imkansız."

"Söyle.
Gerçekten merak ediyorum fikrini."

Ege başını öne eğmişti.
Bir süre öylece sessiz kaldı.

"Söyleyebileceğim tek şey, biz Hasan babanın evine geldiğimizden beri Efe sana hep hayrandı. Başka birşey diyemem."

Ege'de durumun farkındaydı. Yıllardır hemde. Sinirle sıktım yumruklarımı.
O kadarki tırnaklarım etime batıyordu. Kaşlarımı çatarak yüzünü izledim. Bu süre içinde başını hiç kaldırmadı.

Burdan uzaklaşmam gerekiyordu.
Yoksa gerçekten kötü şeyler olacaktı. Sakinleşmeliydim. Hırsla Ege'nin yanından geçerek aşağı indim.

Ofisin önünde durdum önce.
İçeri baktığımda, Efe hâlâ aynı yerde elleri bağlı, dirsekleri dizlerinde başı önde oturuyordu.
Düşünüyordu.

Hiç birşey söylemeden ve Efe'nin bana dönen bakışlarına aldırmadan masadan arabamın anahtarını ve silahımı alıp, gerisin geri çıktım.

Asansöre doğru yürürken Esra'nın sesini duydum ama umursamadım.
Arkasından Ege'nin sesi geldi.

"Bana söyle Esra."
Ege işlerde benim sağ kolumdu. Ben olmasamda ilgilenebilirdi herşeyle.
Asansöre binecekken Kadir'in koşarak geldiğini gördüm.

"Tek gideceğim."
Dedim elimi kaldırarak. Şaşkın bakışları arasında kapı kapanınca garajın düğmesine bastım.Durduğunda çıkıp arabama yöneldim. Kapıyı açıp direksiyona geçtim. Motoru çalıştırıp hemen gazı kökledim.
Nereye gideceğimi düşünmeden çıkmıştım yola. Bir süre nereye gittiğimi bilmeden sürdüm. Sonra yol kenarına çekerek durdum. Motor hâlâ çalışıyordu. Boş boş ön camdan akan trafiğe izledim. Sonra kollarımı direksiyona koyarak kafamıda ellerimin üzerine koyup gözlerimi kapattım. Duyduğum şeyler zihnimde tekrar tekrar dönmeye başladı.

*****

Ege'den

Terastan döndükten sonra Esra ile konuşup patronun ofisine geçtim.
Efe dirsekleri dizlerinde koltukta oturuyordu.

"Efe?"

"Hmm."

"Anlat."

"Ne anlatmamı bekliyorsun Ege...
Söyledim işte. Aklımda kalbimde ne varsa,hepsini söyledim.
Ona duyduğum hislerimi,
çocukluğumdan bu yana ona aşık olduğumu anlattım."

"Yüzünden belli oluyordu zaten.
Patronu gördüm az önce, terasa giriyordu. Çok sinirliydi yanına çıktım. Bana seni sordu. Söylediklerini bilip bilmediğimi ve de ne düşündüğümü?"

"Öylemi? Ne söyledin.?"

"Hiç birşey.
Benim böyle bir durumda taraf olmam imkansız dedim ve...
Hasan babanın yanına geldiğimizden beri ona hayran olduğunu söyledim."

Efe dudaklarında kırık bir gülümseme ile ,
"Hıh." ladı.

"Erken hareket ettin Efe.," Dedim.
"Biraz daha sabretmeliydin."

Sinirle baktı yüzüme.

"Neyi bekleyecektim Ege.?
Daha ne kadar bekleyecektim. Yıllardır bekliyorum zaten. Beni anlamasını, farketmesini yıllardır... Bekliyorum.

Görmedin mi olanları.
Cevher"in o Aslan denen adi herife karşı olan hareketlerini görmedin mi. Normal miydi?
O piç herife bir şeyler hissetmese bu kadar uğraşa girermiydi. "

"O adiyi bu kadar sevmiyorsan o zaman neden onu bulmak için bizimle geldin."

"Çünkü o pislik herife Cevher'in canını borçluyduk.
Çünkü Cevher istediği için geldim."

Efe yumruklarını sıkmış oturmaya devam ederken ellerimi ensemde birleştirip gerindim.

"Başıma iş açtın.
Yine en az üç gün gelmeyecek. Küçüklüğünden beri sana ne zaman kızsa üç gün kayboluyor. Bütün toplantılar bana kaldı sayende."

"Beni kabul edeceğini bilsem üç yıl bu odada beklerim."

"Efe...
Sana daha öncede söyledim. Cevher Aslan normal bi kadın değil.
Bizim aramızdaki bağ normal bir bağ değil. Onun seni, sevilecek bir erkek olarak görmesi mümkün değil.
O sana o gözle hiçbir zaman bakmaz. Biz onunla ne arkadaşız ne kardeş. Bizim kimyamız farklı...

Sence nereye gitmiştir.
Bizim otele bence."

"Oteli sevmez Cevher. Duramaz. Anna'nın yanına gitmiştir. Orda her zaman hali hazırda bir oda var.
Orda kalır bir süre. Azad'dan öğreniriz."

"Döndüğünde ne söyler bilmem ama, sen her şeye hazırlıklı ol."

*****

Aklıma gelen şeyle başımı direksiyondan kaldırıp tekrar vites atarak trafiğe girdim.

Şuan ihtiyacım olan şey biraz kafamı dağıtmaktı. Her zaman gittiğim poligona gidip biraz atış yaparak aklımı biraz dağıtabilirdim.
Saate baktım öğle olmuştu zamanım çoktu.
Direksiyonu çevre yoluna kırdım. Trafik yüzünden yol bir saat kadar sürsede sonunda gelebilmiştim.

Aracımı park yerine koyarak içeri girdim. Hazırlığımı yapıp poligona girerek aşağı yukarı 2 saat kadar sadece atış yaptım.
Buraya uzun zamandır gelmemiştim. Bu yüzden biraz fazla kalsamda iyi gelmişti sanki. 2 saatin sonunda yorulup bıraktım ve içerde bir süre dinlendikten sonra tekrar çıkarak aracıma döndüm. Eve yada şirkete dönmek istemiyordum.

Aklıma gelen tek yer vardı. Anna. Anna'nın yerine gitmek bana iyi geliyordu her zaman. Direksiyonu tekrar çevre yoluna çevirerek sürmeye devam ettim.

Sakin sessiz yolda ilerlerken beynimin içindeki fırtınayı dindirmeye çalıştım. Ama olmuyordu.
Ne oluyordu. Kafamın içi neden bu kadar karışıktı.?
Bir türlü durulmuyordu beynim.

Hasan babanın evine geldiğimiz günden beri yaşadığım herşey parça parça kafamdan geçmeye başlamıştı.
Sanki ölüyormuşum ve bütün hayatım gözlerimim önünden geçiyormuş gibi hissettim.

Efe, balkonda tek başıma ağlayarak sabahladığım zamanlarda bile benim yanımda olduğunu söylemişti.
Hemen kapının dışındaydım, demişti. Ben içerde ağlarken o kapının dışında bekliyormuş meğer.
O yaşta bile beni yalnız bırakmak istememişti. Bereber büyürken hep benim yanımda ve destek olmuşlardı.

Yetimhanede ben onları korurken büyüdükçe onlar beni korur olmuştu. Sonra Hasan baba ölmüştü.
O gece...Hasan babanın öldüğü gece, sabaha kadar cenazesinin başında o odada onun yanında sandalyede oturmuş, yüzünü minnetle izlemiştim yaşlı adamın.
Ege ve Efe de benimle orda sabahlamışlardı. Her zaman her yerde ve ihtiyacım olduğu her an benimleydi onlar. Bu süre içinde ne oldu, nasıl olduda Efe bana karşı duygular beslemeye başladı ve ben bunu nasıl anlamdım. Konduramadım belkide.

Elimi yumruk yapıp direksiyona vurdum arka arkaya. Bu duruma nasıl geldik biz.. Nasıl çözecektim.

***
Anna'nın mekanına geldiğimde akşam olmuştu. Aracımdan inip içeriye girdim. Anna masa masa geziyor konuklarının bir ihtiyacı olup olmadığını soruyordu. Yerinde doğrulup arkasına dönüp beni kapıda görünce,

" İyi akşamlar Anna." Dedim. Şaşırdı.

Hızlı adımlarla yanıma geldi.

"Mücevherim.
Kuuzum hangi rusgar atti seni Anna'nin mekanina."

"Rüzgâr değil Anna, fırtına.
Biraz kafamı dinlemek istedim."

"Anladim kuuzum."

"Odama çıkmak istiyorum lütfen."

"Birşeyler hazırlayayim odana getireyim. Mi? "

"Sadece dinlenmek istiyorum Anna teşekkür ederim."

"Tamam kuzum. Ne zaman istersen o zaman hazirlarim."

Dedi odamın anahtarını verirken.
Teşekkür ederek anahtarı alıp üst kata çıktım.
Arada bir gelip kaldığım için burda bir oda hazırlamıştı Anna.
Bir kaçta kıyafetim vardı.
Bir duş alıp üzerimi değişerek yatağa uzandım. Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım.

Sabaha kadar bir çok kez uyanmış son iki saatte doğru düzgün uyuyabilmiştim.

Gözlerimi açtığımda gün yeni doğuyordu. Penceremin önüne geldigimde güneş'in karşıdaki tepeden ayan beyan doğuşunu görüp bir süre izledim. Güneş tamamen doğduktan sonra banyoya girerek elimi yüzümü yıkadım. Üzerimi tekrar değişerek odadan çıkarak aşağı indim.

Çalışanlar erkenden işe başlamış Anna'da onları takip ediyordu.

Beni görünce.

"Cevher'im.
Günaydın. İyi uyudu sen."

"İdare eder Anna."

"Sana ellerimle güzel bir kahvalti hazirlayayim."

"Canım istemiyor Anna. Ama bir kahve iyi olur zahmet olmazsa."

"Ne zahmeti hemen geliyo ben."

Anna kahve için kalkarken Azad yanıma geldi.

"Cevher Hanım günaydın. Hoş geldiniz."

"Günaydın Azad.
Nasılsın?"

"İyiyim teşekkür ederim."

"Ee,söyle bakalım ikizlere ne dedin.?"

Azad yüzüme baktı şaşkın. Efe'nin Azad aracılığıyla her şeyi öğrendiğini ve burda olup olmadığımı yine ona sorduklarına emindim.

"İkizler seni aradı öyle değilmi.?"

"Şeyy.. Evet.
Burda olup olmadığınızı sordu Ege abi. Akşam geldiğinizi ve dinlendiğinizi söyledim."

"Tamam sen işine bak hadi."

Azad giderken Anna geldi kahve ile. Bir yandan kahve içip bir yandanda şurdan burdan konuşup sohbet ettik.

Anna bir kaç saniye sessiz yüzüme baktı. O bana ben masadaki kahveme bakıyordum.

"Cevher'im bu sefer bir garip halin. Ne oldu. Seni üzen ne?"

Anna'ya çevirdim yüzümü.
Anna'da bir kadındı.

"Anna fırtınanın ortasında kaldım." Dedim gülümseyerek.

Bir süre daha sessiz durdu.

"O yakışıkli mi mesele. Hani şu kızip yaraladiğin."

Anna'nın yüzüne baktım şaşkın. Sonrada kahkaha ile gülmeye başladım. Bu kadın ayrı bir şeydi.
Sustuğumda Anna yumuşacık bakışlarla gülümseyerek bana bakıyordu.

Ben cevap vermedim, o devam etti.

"O yakışıklinin masada sana nasil baktiğini gördüm.
O gün olanlari da gördüm içerden.

Seni taniyorum Cevher'im.
O adamin ne söyledini duydum.
Senin kizginligin ona degil kendineydi.

Senin kibi bir mücevhere bir sarraf neden ilgi göstermesin.
Bu neden seni öfkelendirsin.
Bu kötü birşey değil.
Gururun olduğu yere sevgi giremez. Sevginin olduğu yerede gurur..

Sevmek sevilmek öyle bir duygu ki sevdiği ölse bile sevmeye devam eder insan. Benim kibi.

Cevher'im sen çok güzel, güçlü, zeki bir kadinsin. Kendi ayakları üzerinde, hiç bir şeye muhtaç olmayan bir kadin. Ama sevilmek başkadir. Senin ihtiyacin olmasada kalbinin ihtiyacıdir sevgi. "

Azad'ın sesiyle çıktım Anna'nın gözlerinden.

"Anna bir bakarmısın?"

Diyerek Anna'yı çağırıyordu.

"Geliyorum Azad."

Anna yerinden kalkarken yavaşça bana doğru eğildi. Bense hâlâ söylediği şeylere takılmış alık alık bakıyordum.

Sen Cevher ile Aslan Cevher arasinda kalmissin. Bu yüzden fırtınan.

O adamin sana aşık olmasi kötü degil, güzel. Sana sevgiyle uzanan bir el varsa o eli tutmayı dene. Bir kere dene.

Anna yanımdan ayrılırken kafamın içindeki fırtına dinmek bir yana dahada güçleniyordu sanki.

Anna'nın sözleride o fırtınayla beynimin duvarlarına çarpa çarpa yankılanıyordu kafamda.

*****

Bu sabah erken saatlerde Anna'nın yerinden ayrıldım.
Ananın yanında bir hafta kalmış, o günden sonra bu konuyu tekrar konuşmamıştık. Bir hafta boyunca hemen her gün Efe'nin sözlerini, Aslan'ın sözlerini ve Cevher Aslan'ı kafamın içinde tekrar tekrar gözden geçirdim.
Ve dönüp Efe ile konuşmaya ve bu meseleyi kalıcı olarak çözmeye karar verdim. Yol boyu konuşmalarımızı düşünürek sürdüm aracımı.
Son olarak şehre girmeden önce okul inşaatını da görmek için şantiyeye uğramaya karar verdim.

Sabah erken saatti.
Şuan kimse yoktu. Bu yüzden şimdi görmek istemiştim. İnşaatın olduğu alana geldiğimde en iyi görülebilecek noktaya çektim arabamı. İnmeden uzun uzun izledim çoğunluğu tamamlanan okulu.

Bitmiş halini gözümde canlandırdım. Çok güzel olacak. Çok güzel...

Tekrar aracıma binerek tepeden aşağı sürerek caddeye çıktım. Şirkete doğru sürdüm.
Döndüğümde biriken işleri yeniden toparlamam gerekiyordu biliyordum. Efe konusunu kafamda halletmiştim. Ama Aslan ve Anna'nın söyledikleri bir yumru gibi boğazımdaydı.

O sırada fark ettiğim şeyle bir an şaşırdım. Şantiyeden ayrılmış dönerken mezarlıkta bulmuştum kendimi farkında olmadan.
Hasan babanın kabrinin olduğu yerdeydim şuan.
Nasıl olmuştu hiç farketdememiştim.

Belkide ihtiyacım olan şey bu olduğu içindi. Dertleşmek.
Çünkü uzun zamandır buraya gelmemiştim. Aracımı kenara çekerek indim. Ağır adımlarla mezarlığın kapısından girerek Hasan babanın olduğu kabre yürüdüm.

Bir kaç dakika sonra kabrin önündeydim. Mezarının üzerindeki çiçekler solmuş otlar kurumuştu. Sonbahar Hasan babanında kabrini soldurmuştu. Atıştıran yağmurla,

"Döndüğümde yeniden sana çiçekler getireceğim baba." Dedim mezarın yanına oturarak.

"Özür dilerim uzun zamandır yanına gelemedim. Bu yüzdende belliki sen beni buraya getirdin. Küçükkende canım sıkkın olduğunda hemen anlar beni zorla odana getirtir,

"Konuşmak istermisin?" Derdin.

Kimsenin yanında sulanmayan gözlerim senin yanında dolu dolu sulanır,sonundada ağlamaya başlardım.
Gurur yapıp içimde tuttuğum herşeyi sana söylerdim. Aramızda sır kalırdı bilirdim. Bana sarılır rahatlatırdın.
Bana sarılan tek insan sendin, senden başka kimseye izin vermedim baba...

Kimsenin dokunmasına,sarılmasına gözümdeki yaşı görmesine izin vermedim. Kimsenin önünde kalkanlarımı indirmedim.

*******************************

Süpriz sonlu devamıda bugün canlar
Beğeni ve yorum bekliyorum 🤗🤗🤗

 

Loading...
0%