@azamet_29_2
|
Kimsenin dokunmasına,sarılmasına gözümdeki yaşı görmesine izin vermedim. Kimsenin önünde kalkanlarımı indirmedim. Hasan baba... Yavaşça yerimden kalktım ve mezar taşının üzerinde gezdirdim elimi. Dedim yanından ayrılırken. Üzerlerinde yırtık pırtık kıyafetler ayaklar yalın ellerinde o torba ve o madde bir yandan kafayı çekiyor bir yandan arabamın etrafında turlayarak inceliyorlardı. Yağan yağmura aldırmayacak kadar kafaları bulanıktı. Beni görünce anında bana bakarak yanıma yaklaştı biri. "Abicim araba seninmi? Çocukların hâline baktım. Beni erkek sanacak kadar kendilerini kaybetmişlerdi. Bu yüzden, Aralarında en büyük olan önümde dolanmaya devam etti. "Abicim bi 10 kağıt be. Senin için nedir. Açız be abi." "Çocuklar çekilin lütfen." Büyük olan para alamayacağını anlamış olacak ki. "Sökül paraları lan! " Dedi. Sakin şekilde bir adım gerileyerek, "Çekil çocuk canın yanar." Dedim. Aynı anda elindekini aşağı doğru savurunca bıçağın keskin ucu dizimin üzerini baldırımı kesti. Bir adım geri sendeledim. "Çıkar paraları!" Çocuk baygın gözlerle bana bakarken bir yandanda elindeki poşeti burnuna tutuyor içindeki maddeyi nefesiyle çekiyordu. Arkasındaki çocuklar gevrek gevrek gülerek bana bakarken, "Çekil çocuk. Canını yakmak istemiyorum." Dedim tekrar. Dişlerinin arasından, "Paraları çıkar, yoksa seni deşerim." Diyince, derin bir nefes alıp belimdeki silahı çıkarıp elimi yanımda tuttum. Bir çocuğa silah çekecek değildim ama görmesini sağlayabilirdim. Öylede oldu. "Hassiktir,kaçın. Arkalarından üzgün baktım sadece. Sol bacağıma baktım sonra. Kotumda çizgi şeklinde bir kesik ve kan vardı. Ama patlayan lastiğimi duyunca düşüncem ertelenmiş oldu. Arabayı sağa çekip kaldırım kenarında durdum. Dışarda inceden yağmur yağıyor ve lastiğim patlamıştı. Bugünlerde gerçekten şanssızım diye düşündüm. Yapacak bir şey yoktu. Ege'yi arayıp beni almasını isteyecektim. Elimi cebime attığımda şansızlığıma bir kere daha küfrettim. Telefonum Anna'da kalmıştı. "Teşekkür ederim gerek yok." Dedim. Bir iki dakika sonra arabadan inip bagajdaki istepneyi ve malzemeleri çıkararak aracın sağ lastiğini sökerek yedeğini yerine takmak için lastiğe girişmiştim. Bu arada yağmur yağmaya devam ediyor yaşlı adamda beni izliyordu. Sonra adam gelip yanımda durdu. "Bacağın kanıyor evlat." "Önemsiz." Şemsiyesininin bir ucunu bana doğru uzattı. Başımı kaldırıp adama baktım. Gülümsedi. Hasan babayı hatırlattı gülümseyişi. "Gerek yok sağolun." "Hasta olma. O bacağınıda sarsan iyi olur." Bacağıma baktım. "Sen neden burda bu yağmurda böyle bekliyorsun baba." Dedim işime devam ederek. "Torunumla kızım gelecek. Onları bekliyorum." "Ne güzel. Nerdeydiler?" Dedim bir yandanda lastiğin vidalarını sıkarken. "Keşke gelmeseydi." Diyince yüzüne baktım. "Yıllarca hep gelsin istedim hep benim yanımda olsunlar istedim. Yılda bir kere ya geldiler ya gelmediler." Dedi adam gözleri dalgın. "Ama sonunda gelmiş işte. Sevinmem gerek." "Mecburiyetten geliyorlar." "Anlamadım. Neden mecburlar?" Dedim işim bitip ayağa kalkarken. "Kocası öldü. Hasımları vurdu. Bunlarda böyle ortada kaldılar. Adama üzülmüşdüm doğrusu. "Adın ne baba." "Yasir." "Bak Yasir baba." Dedim. ***** 20 günden sonrada nihayet bugün inşaatın durumunu gözlerimle görmek için şantiyeye geldim. Ben şantiyeye girerken inşaatın üst tarafında Cevher'in aracını görmemle şaşırdım doğrusu. Cevher'in aracını. İnip aracının camından baktım. İçi boştu. Başımı kaldırıp etrafa bakarak, "Cevher? O sırada yaklaşan yaşlı bir adam "Cevher'i mi aradın delikanlı." Dediğinde şaşırarak baktım adama. Cevher'i nerden tanıyor olabilirdi. "Az önce buradaydı. Biraz sohbet ettik. Patlayan lastiğini değiştirdi. Şimdide karşıdaki parkta. " Dedi çenesiyle parkı işaret ederek. Arkama dönüp yolun karşısına baktım. Çiseleyen yağmura aldırmadan eski parkın içindeki eski bankta oturmuş oynayan çocukları izliyordu. Hiç değişmeyecekti sanırım. Beni gören it, "Ne oluyor?" Diye sordu birde yüzsüzce. "Senin gözünü oyarım lan! Piç kalkıp gitmek zorunda kalınca yönümü Cevher'e döndüm. Beni fark etmemişti hâlâ. Sessiz şekilde onu izlerken yanına bir çocuk geldi. "Bana gemi yaparmısın?" "Sen yapmayı bilmiyormusun?" "Hayır. Dedi küçük çocuk parktaki su birikintisinde kağıt gemi yüzdüren çocukları göstererek. "Ama benim yok yapamıyorum." "Tamam. Dedi çocuğun elinden kağıdı alıp gemi yaparken. "Bacağına ne oldu?" Diyince gözlerimi bacağına çevirdim. "Düştüm." Dedi sakin. Tabi ne demezsin kesin düşmüşsündür. "Acıyormu.?" "Biraz." "Ben düşünce annem hemen öpüyor. "Annem burda değil ufaklık. Dedi başını kaldırıp çocuğa bakarak. Yürüyüp yanına kadar gelip bankın diğer tarafına oturdum. Deri montumu çıkarıp omuzlarına örttüm. "Neden burda bu kılıkta oturuyorsun. Montumu omuzundan alıp yanına bıraktı. "Neden burdasın Karabey." "Arabanı görünce..." "Kendi işine bak Karabey." "Cevher." Dedim kolundan tutarak. Kolunu çekip aksayarak yürümeye devam etti. Önümde duran arabanın hareketini bekledim. Ama Cevher hareket etmedi. Beklemeye devam ettim. Ama hâlâ hareket etmiyordu. "Cevher?" Yüzü kıpkırmızıydı. Elimi alnına koydum. Ateşi vardı. Yarı açık mavilerini bana dikti. Eliyle elimi ittirerek , "Çek elini." Dedi. "Cevher aksileşme,bırak yardım edeyim." "Hayır." Cevher'i arabadan çıkarmak istesem inmeyecekti. Bu yüzden kendi arabamı kapatıp geri geldim. "Cevher yana geç." Başını geriye yaslamış cevap vermedi. Sadece iki yana salladı başını hayır dercesine. "Cevher. "Senden nefret ediyorum." "Nefret ettiğini biliyorum. Şimdi geç yana." Dedim koltuk altlarından tutup çekerek. Vitesin üzerinden geçip koltuğa oturduktan sonra önce sağ bacağını sonrada sol bacağını yan koltuktan çekerek önüne aldım. Direksiyonu çevirip trafiğe girerek ilerlemeye başladım. "Önce hastaneye gidelim." Dedim. "Hayır." "Ateşin var. Bacağındada kesik." "Hastaneye gitmiyorum!" "Tamam o zaman evine bırakırım." "Hayır." "Şirkete...?" "Hayır." "Dalgamı geçiyorsun.?" "Hayır." Derin bir nefes alıp verdim. Dedim bu kez. "Olurmu dedim?" Diye yeniledim sorumu. Cevap gelmeyince Cevher'e baktım. Başını cama yaslamış gözleri kapalıydı. Elimi alnına koydum ateşi yüksekti. Bir elim direksiyonda diğer elimle montumu çıkardım yeniden. Cevher'in üzerine örttüm. Cebimden telefonumu alıp. Abimi aradım. "Alo abi." "Aslan nerdesin geciktin." "Yoldayım abi yarım saate geliyorum. "Neden ne oldu?" "Gelince anlatırım abi kapatıyorum." Yarım saate eve gelmiştim. Arabadan inip anahtarı kapıda bekleyen Kazım'a attım. " Abi hayırdır." "İşine bak Kazım." Cevher kucağımda kapıya gelince abim açtı. "Abi? Kapıya sen mi bakıyorsun artık." "Ne alakası var. "Ateşi var ve bacağında kesik." Salondaki doktor ve hemşireye bakıp, " Yukarı çıkalım misafir odasına." Dedim. "Tamam." Diyen doktorla üst kata çıktık. Odaya gelip Cevher'i yatağa bıraktım. "Doktor hanım. Yağmurda kalmış ve bacağıda kanıyor." Kapıdan giren abim, koluma girerek, "Müsaade edelim de doktor işini yapsın. " Dedi dışarıya çekiştirerek. Kapıdan çıkınca, "Ne oluyor anlat." "Yolda gelirken arabasını gördüm. Sonrada yakındaki bir çocuk parkında üzerinde sadece bir gömlek sırılsıklam yağmurda öylece oturuyordu. "Sizin haliniz hal değil oğlum. "Sadece tes..." Cümlemi tamamlayamadan doktor çıktı odadan arkasındanda hemşire. "Nasıl?" "Kötü bir durum yok. "Tamam doktor teşekkürler." "Rica ederim Âsım bey. Abim doktora eşlik ederken bende odama geçip sıcak bir duş almaya karar verdim. Soğuk ve yağmurdan sonra sıcak suyun altında beklemek iyi gelmişti. Duştan çıkıp saçlarımı da kurulayıp üzerimi değiştirdim. Yattığı yer batan Cevher ayaktaydı. " Ne yapıyorsun. Neden kalktın?" "Gidiyorum." "Nereye?" "Kendi evime." "Saçmalama dinlenmem lazım." "İyiyim. Diyerek yanımdan geçip kapıya yöneldi. Kolundan tutup kendime çevirdim. "Ne yapıyorsun senin derdin ne?" "Benim bi derdim yok. Dedi geri giderek. Bir adımda yanına gelerek. "Benim derdim sensin. Oldumu?" Dedim yüksek sesle. "Gecem gündüzüm sen oldun.!" Yüzüme baktı. Elini hızla kaldırdığı anda, bileğini diğer bileğiyle birlikte yakalayıp kapıya yasladım sırtını. ***************************** Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım.
|
0% |