@azamet_29_2
|
"Benim derdim sensin. Oldumu?" Dedim yüksek sesle. "Gecem gündüzüm sen oldun.!" Yüzüme baktı. Elini hızla kaldırdığı anda, bileğini diğer bileğiyle birlikte yakalayıp kapıya yasladım sırtını. Şaşırmış mavi gözleri iyice açılmış, öylece olduğu yerde donup kalmıştı. Bense ilk kez ona dokunmanın verdiği haz ile dudaklarında takılı kalmıştım. Hiç kimsenin ulaşamadığı bir şeye ulaşmak gibiydi bu. Bileklerini bıraktığımda kolları iki yana düştü. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım öpmeye devam ederken. Dudaklarından zorlukla ayrıldıktan sonra nefes almaya çalışarak ellerimi yüzünden çekip iki yanıma bıraktım. Mavi denizlerini izlerken vereceği tepkiyi bekledim sessizce. Oğlum Aslan an itibariyle her şeye hazır ol. Dedim kendi kendime. Cevher'in donuk bakışları çözülüp gözlerime odaklandığında gördüğüm elektrikle birlikte çenemin sağında hissettiğim yumrukla gerisin geri sendeledim. Elim, Cevher'in vurduğu yerde kendimi toparlarken, "Seni adî pislik." Dedi hırlayarak. Aynı anda sendeleyip tek dizinin ve tek elinin üzerine çöktü. Hâlâ hasta ve halsiz olmasına şükrettim. Zira bu halde attığı yumruk böyleyse sağlam hali çenemi elime verilebilirdi. Elimi acıyan dudağıma dokunduğumda bir ıslaklık hissettim. Dudağım kanıyordu. "Elin gerçekten ağır." Dedim Cevher'e bakarak. Sinirle gözlerime baktıktan sonra kapının kolunu kavrayıp zar zor doğrularak kapıyı açtı. Bacağı yüzünden aksayarak merdivenlere ilerleyerek aşağı inmeye başladı. Bende hâlâ elim çenemde arkasından yürüdüm. "Cevher dur. " Dedim kolundan tutmak isteyerek. "Aslan ne oluyor?" Dedi garip bakışlarla. "Yok bişey abi." " Belli belli,dudağın patlamış." Dedi sırıtarak. Bu arada Cevher çoktan bahçeye çıkmıştı. Peşinden çıktığımda Kazım'a arabasını soruyordu. Kazım garaja çektiğini söyleyince "Getir." Dedi. "Hayır Kazım getirmiyorsun." Dedim arkasından. "Getir!" "Hayır Dedim. Kazım bir bana bir Cevher'e bakıyor ne yapacağını düşünüyordu. " Hemen getiriyorum. " Demek zorunda kaldı. Çünkü Cevher Kazım'ın belindeki silahı çekip kafasına dayamış "Getir!" Demişti tekrar. Kazım garaja giderken Cevher'e bir adım daha yaklaşmıştım ki. "Bir adım daha atma." Ama dinlemedim. "Vuracaksan ilk vurduğun yerden vur. Vurda bitsin." Dedim mavilere bakarak. "Ama önce 15 dakika ver bana. Sadece 15 dakika. Sonra ister vur, ister git." Bakışları siyahlarımda gezdi bir kaç saniye. "Sen delirmişsin. "Hepsi senin suçun. Dişlerini sıkarak baktı bir süre daha. " 10 dakikan var. Ne söyleyeceksen söyle ama kelimelerini düzgün seç Karabey." "Hava bulutlu ve soğuk. O yüzden önden buyur Cevher Aslan." Dedim. Kış bahçesini göstererek. "Burda konuşalım. Cevher önden yürüyerek kapalı kış bahçesine girdi. "Otur lütfen." "Gerek yok." "Otur Cevher hâlâ hastasın." "Karabey..." "Pekala. Nerden başlasam." Dedim elim ensemde düşünerek. Elindeki silahla evi göstererek, "Yukarda yediğin halttan başla." Dedi hırlayarak. "Yediğin baldan diyecektin sanırım." Dedim. Ama aynı anda namnunun ucunu yüzümde gördüm. "8 dakikan kaldı." "Tamaam." Dedim derin bir nefes vererek. "Dinle Cevher. Seni ilk gördüğüm andan beri hep aklımdasın. Akıllısın cesursun, güçlüsün, işini bilen iyi yapan, bir çok kişinin hayranlığını kazanmış birisin. Sana önceleri Cevher Aslan olarak hayranken şimdi Cevher olarak aşık oldum. Çekici bir kadınsın. Sen hariç herkes bunun farkında. Sadece sen farkında değilsin. Neden farkında değilsin? Neden kadın olmayı kabul edemiyorsun. Bir adım atarak dahada yaklaştım. Sonra biraz daha. Ateşe yürüyen kelebek gibi ilerledim. "Sana her bakışımda sadece beni deli eden bir kadın görüyorum artık. Buna engel olamıyorum. Cevher aniden kahkaha ile gülmeye başladı. "Senin kalbin durduğunda beyninde durmuş olmalı. Aniden sol eliyle yakamdan tutarak yüzüme yaklaştı. "Ordan bakınca koynunda sabahlanabilecek bir kadın gibimi görünüyorum.? Benim adım Cevher Aslan.! Sinir bozucu şekilde gülümserken devam etti Cevher. "Ben kimsenin kadını yada çocuğunun anası olamam." "Cevher... Diyerek elimi kaldırıp çenesine koydum. "Canına susama Karabey!" Evet şuan resmen canıma susamış haldeydim. Bir süre bekleyip gülümseyerek geri çekildim mecburen. "Süren bitti." Dedi. Cevher elindeki silahı kenara atarak kapıya yöneldi. "Cevabını söylemedin." Arkasını dönüp bana bir bakış attı. Ayak üstü Kazım ile bir kaç kelime konuşup direksiyona geçerek motoru çalıştırdı. "Hadi iyisin. Konuşan abimin sesiyle kendime geldim. "Saçmalama abi ne kabulü. "Hâlâ seni vurmadığına göre bir şans verdim demek değilmi bu. Yeni dank eden şeyle, "İşte tecrübe bee! " Dedim gülerek. "Sonra eliyle cenemi tutup, "Gerçi az bi hasar var ama o kadar olur." Dedi patlayan dudağına bakarak. "Söyle bakalım bu nasıl oldu?" Cevap vermedim. "Söylediğin şeyimi yaptın lan!" Dedi abim şüpheli gözlerle gülerek. "Aslan... "Yiyecekse o yesin abi. ***** Aslan'ın yanından ayrıldıktan sonra Kazım'ın bahçeye getirdiği arabamın yanına geldim. Eve geldiğimde arabadan inip kapıya yürürken bütün adamlarım bana bakıyordu. Arabadan üzerimdeki pijamalarla inmiştim ve bu onlara garip gelmişti çünkü ilk kez böyle birşey olmuştu. Arkamı dönerek, "Hiç biriniz beni görmedi anlaşıldımı.?" "Evet efendim." Dediler aynı anda. İçeri girdiğimde hızla odama çıkarak kendimi banyoya attım. Küveti sıcak suyla doldurup üzerimdeki pijamaları çıkarıp çöpe attıktan sonra kendimi sıcak suyun kollarına bıraktım. İyi gelmişti doğrusu. Bacağımdaki kesik ve yağmurun etkisiyle ateşlenip Aslan'ın yardımıyla Aslan'ın evine gitmek zorunda kalmışım. Aslan'ın evinde kendime geldiğimde önce nerde olduğumu anlamaya çalışmış aklım başıma gelince anında evden ayrılmak istemiştim. O sırada gelen Aslan beni engellemek istesede dinlememiştim. Ama... Ben. Ben ona nasıl engel olamadım. Yeniden sudan çıktığım da küvetimin yanında yine zeytin çekirdeğini gördüm. "Sen yinemi burdasın iyi alıştın sende. Özge nerde? Neden onunla değilsin." Demiştimki Özge'de kapıdan daldı. "Kardeşim.? "Özge? "Özür dilerim kardeşim ama nedense burayı seviyor. Hemen götürüyorum." "İkizlere evde olduğumu söyle lütfen. Yemekten önce konuşmak istediğimide." "Peki. Diyerek çıktı Özge. Bende yarım saat sonra banyodan çıkmış giyinmiş aşağı inmiştim. "Özge? "Kütüphanedeler. Kardeşim? Özge'nin cümlesinin bitişiyle ikizlerin kütüphaneden fırlaması bir oldu. Hızla yanıma gelip, "Patron iyimisin bacağına bir şeymi oldu. Kazamı yaptın. Birimi saldırdı. Nasıl oldu?" "Önemli bişey değil sakin olun. Dedim önden kütüphaneye geçerken. "Oturun lütfen." Dedim. İkiside gözlerime bakarak oturdu. Konuşmak istediğim kişi Efe idi ama Ege'de her şeyi duymalıydı. "Öncelikle siz sormadan söyleyeyim sabahtan buyana kayıp falan değilim. Sizinde bildiğiniz ve takip ettiğiniz gibi Anna'nın yanındaydım. Bu sabah ordan ayrıldım. Önce okul inşaatını görmek için şantiyeye gittim. Sonrada... Biraz oturdum dertleştim. Yanından ayrılırken mezarlıkta üç tane çocukla karşılaştım. Bağımlı tiplerden. Bir tanesi ile konuşurken bana saldırıp elindeki sustalıyı savuşunca bacağıma geldi ama önemsiz. Efe yerinden fırlatıp ağzının içinde küfürler etti. Sonra dönüşte lastiğim patladı. Ege'yi arayıp beni almasını isteyecektim ama telefonum Anna'da kalmış. Dedim Aslan'ın evinde olanları pas geçerek. "Yani sizi endişelendirdiğim için kusura bakmayın lütfen." "İyisinya gerisi önemli değil." Dedi yerine oturarak. Bir süre sessiz şekilde sadece önüme bakarak kafamda konuşacaklarımı toparlamaya çalıştım. Efe ile konuşup aramızda geçen şeyi düzeltmeliydim. "Efe." Dedim durgun sesimle. "Konuşalım." Dedim küçük bir gülümseme ile. Ege anında yerinden kalkarken, "Ege kal lütfen." "Ben çıksam daha iyi patron." "Hayır kal lütfen." "Bir hafta boyunca aramızda geçen konuşmayı düşündüm durdum. Söylediğin her cümleyi her kelimeyi tekrar ettim kafamda. Çok düşündüm. Hatamın nerde olduğunu bulmaya çalıştım. "Yetimhaneye ilk geldiğiniz günü hatırlıyormusunuz? Ben iyi hatırlıyorum. İşte dedim. Allah kardeşlerimi bana geri yolladı bana acıdı,yalnızlığıma acıdı ve bana kardeşlerimi geri yolladı. Sizi ilk gördüğümde sizi gerçekten kardeşlerim sandım. Yinede sizi kardeşim olarak kabul ettim. Kardeşlerim yaşasaydı bu kadar severdim. Bu yüzden Cemil dahil kimsenin size zarar vermesine izin vermedim. Siz benim birer parçam gibisiniz. Kollarım ve bacaklarım gibisiniz. İkinizden bir olmadan ben ayakta duramam. Tekrar bir nefes alıp devam ettim. "Efe, bana olan duygularının olduğunu farkedemeyip seni umutlandırdığım için çok özür dilerim. Ben kardeşim gibi,vücudumun bir parçası gibi gördüğüm birine karşı bir şey hissedemem. Benim gibi birini umutla bekleme. Onun yerine bir bakışın için hergün yanında, bıkmadan usanmadan yüzünü izleyen kişiye şans ver. Dudaklarından adını duymak için kıvranan kıza bir şans ver." "Ne!Efe..? Efe cevap vermedi. Ege'yi duymadı bile. Yumruklarını sonuna kadar sıkmış gözleri kapalı düşünüyordu. "Yani hiç bir şansım yok. Öyle mi diyorsun?" Kız kardeşinle evlenmekten bir farkı olmaz Efe. İmkansız yani. Dilan'a bir şans ver sen." "Ne? Dilan? Efe yine cevap vermedi. "Ya o... Sorduğu soruya cevap vermek istedim ama veremedim. Başımı kaldırıp Efe'ye ve Ege'ye baktım. Bir sey söylemezsem hâlâ umutla bekleyecekti Efe. İkisininde merakla beklediği cevabı vermek zorunda kaldım. Sadece başımı salladım Cevher Aslan'a ihanet etmişcesine. Efe hızla ayağa kalktığında başımı kaldırıp gözlerine baktım. Ege ise önce bana baktı ne söyleyeceğini ne yapacağını bilmez şekilde. "Onu yalnız bırakma." Dedim. Yavaşça ayağa kalkıp sonra hızlandırdığı adımlarla peşinden gitti. Üzgündüm yorgundum ama yapmam gerekeni yapmıştım. Çabuk atlatacağını ümit etmekten başka birşey yapamıyordum. ********************************** Selam canlarım biraz kısa oldu ama konu itibariyle öyle olmak zorundaydı.
|
0% |