@azamet_29_2
|
Efe ile konuştuğumuz günden beri onunla karşılaşmadım. Şehir dışındaki dağ evine yada otellerden birine gittiğine eminim. Bir süre kafasını durultmaya ihtiyacı olduğu için görmezden geliyorum. O gelene kadar onun yerini Ege ve Kadir dolduruyor. Bazen düşünüyorumda önceleri sanki daha düzenliydi hayatım. Eskilerin dediği gibi büyük başın derdi de büyük oluyor. Bu camiada her türlü insan vardı. Bu yüzden güçlü olmak ve güçlü kalmak zorundaydık. Sabah genel bir toplantı ayarlayıp üst düzey çalışkanların hepsini saat 10 da toplantı odasına çağırmış, herkesten rapor hazırlamalarını istemiştim. Çünkü uzun zamandır oteller,okullar, yetimhane,yaşlılar evini denetleyememiştim. Ve yeni okul. Okulun son durumu hakkındada bilgi istediğim için Aslan'da bugün toplantıdaydı. Herkes kendi sorumluluğundaki kurumun, otelin,okulun, hakkındaki raporlarını, ihtiyaçlarını yada beklentileri bir bir dosyalayıp teslim ettiler. Şimdi önümde en az bir haftalık inceleme dosyası vardı. Esra'da izin alıp çıktıktan sonra Aslan ile başbaşa kalınca yüzüne baktım. "Farkındaysan toplantı bitti Karabey." Dedim ayağa kalkarak. "Farkındayım." "O halde." "Okul ile ilgili konuşmam gereken bir şey var." Tek kaşım havada konuşmaya devam ettim. "Saat 10 dan beri burda ne konuşuyoruz. "O zaman bahanem kalmazdı." "Ne bahanesi diye sormayacağım. Diyerek tekrar oturdum. " Ne söyleyeceksen bir an önce söyle hadi. Okulla ilgili sıkıntı ne? "Seni özledim!" Söylediği şeyle sıkıntılı şekilde yüzüne baktım. "Ne!?" "Senin tabirinle söyleyeyim, Gözleri farklı şekilde bakıyordu. O aptal âna dönmüş gibiydi. "Dudaklarını özledim." Yüzüne baktım bıkkın. Gerçekten kaşıyordu. "Yüzsüzlüğün taktire şayan Karabey. "Neden Aslan demiyorsun?" "Karabey daha iyi. O dediğine gelince. Bir anlık, ve hasta oluşumdan kaynaklı birşeydi. Bir daha asla olmayacak, anladın mı? "İlk sen öptün, o yüzden bana kızamazsın." "Ne? "O gün. Bıraksaydın kurtulurdun benden. "O günkü durum farklı. Şimdi. Derin bir nefes alıp geriye yaslandı. "Öyle olsun. Sıkıntıya gelince. Adamlar sizin ihalenizle bulundu. Bizde bu sayede daha hızlı ilerleyebileceğiz. Zira 6 ay içinde bitirmeyi planlıyoruz." Sinirle güldüm. "Ne yani adamlar kaçakmı şimdi." "Orasını bilmem. Ege bulur diye düşünüyorum." "Tamam, ben ilgileneceğim. Aslan... "Onlar mı? Türk polisi ve rus polisi ortak bir çalışma başlattı. Abim Doğan'ı iyi bir benzetip emniyete bırakmış. "Ya sen nasılsın.?" Dedim. Gerçekten merak ettiğim için sormuştum. Sevmesede babasını kaybetmişti. "Ben mi? "Sen yokken baban..." Demiştim ki. "Senin yaptığına belden aşağı vurmak denir." "Sana daha öncede anlattım. Yüzüme baktı Aslan. Gözlerinde öfkeyle karışık hüzün vardı. "Bunu teselli olarak kabul ediyorum." Dedi gülümseyerek. Dediğinde sinirle elimi belime attım ama boştu. Yanımda değildi. Toplantıyada silahla girmezdim ki. Kaşlarım çatık sinirle Aslan'a baktım. Hızlı adımlarla kapıya yöneldiğinde masadaki porselen kalemliği elime alınca hızla kapıyı açtı. Attığım kalemlik kapıda parçalanırken Aslan çoktan çıkmıştı. Hızla arkasından çıkıp baktığımda asansöre binmek üzereyken gördüm. "Aslan Karabey. Sen artık bir ölüsün." Ama umru olmadan asansöre bindi. Sinirle hırladım arkasından, sana bunu ödetmesini bilirim. Ne oldu bakışı atarken Dilan: "Efe bey size eşlik etmemizi istedi efendim. " Ben şüpheyle bakarken telefonum çaldı. Arka cebimden telefonumu çıkarıp ekrana baktım. İkiz 1 yazıyordu. Efey'di arayan. "Alo Efe.?" "Patron buraya gelmen gerekiyor." "Nerdesin, ne oluyor?" "Oteldeyim. Yavşağın biri lobiyi benzine bulamış burayı yakmakla tehtid ediyor. "Bekle hiç birşey yapmayın hemen geliyorum." Telefon kapatıp. Normal şirket işleri ha Cevher. "Kadir araba.?" "Garajda,hazır efendim." Odama girip ceketimi ve silahımı alıp tekrar çıkarak, "Gidelim hemen." Dedim. ***** Nihayet toplantı bitmişti. Toplantı boyunca onlar konuşup tartışırken benim gözüm yalnızca Cevher'deydi. Ben Cevher'i izlerken, "Farkındaysan toplantı bitti Karabey." Dedi. Ayağa kalkarak. "Farkındayım." "O halde." "Okul ile ilgili konuşmam gereken bir şey var." Tek kaşı havada yüzüme baktı. "Saat 10 dan beri burda ne konuşuyoruz. "O zaman bahanem kalmazdı." Dedim. Niyetim onunla yalnız kalmaktı. "Ne bahanesi diye sormayacağım Karabey. Dedi yerine tekrar oturarak. Gözlerim gözlerinde takılı kaldı birsüre. Bu gözler beni iyice kendine esir etmeye başlamıştı. " Ne söyleyeceksen bir an önce söyle hadi. Okulla ilgili sıkıntı ne?" Dedi sabırsızca. Bir an önce işine dönmenin telâşı vardı. Dayanamadım. Gündüzleri işlerle oyalansamda, geceleri aklımda sadece mavi gözleri ve o dudakları vardı. "Ne!?" "Senin tabirinle söyleyeyim." Dedim belki daha az kızardı. "Yediğim halt aklımdan çıkmıyor." Sonra fısıltıyla devam ettim. "Dudaklarını özledim." Onu gerçekten zorluyorsun Aslan bir yumruk daha yiyeceksin. Dedim içimden kendime. "Yüzsüzlüğün taktire şayan Karabey. "Neden Aslan demiyorsun?" "Karabey daha iyi. O dediğine gelince. Bir anlık, ve hasta oluşumdan kaynaklı birşeydi. Bir daha asla olmayacak, anladın mı? "İlk sen öptün, o yüzden bana kızamazsın." "Ne? "O gün. Bunun cevabını duymak istiyordum. Bana karşı bir şeyler hissediyorsa bilmek istiyordum. "Bıraksaydın kurtulurdun benden. "O günkü durum farklı." İtiraf eder umudum anında sönmüştü. "Şimdi. Derin bir nefes alıp geriye yaslandım. "Öyle olsun. "Sıkıntıya gelince. Adamlar sizin ihalenizle bulundu. Bizde bu sayede daha hızlı ilerleyebileceğiz. Zira 6 ay içinde bitirmeyi planlıyoruz." Sinirli şekilde güldü. "Ne yani adamlar kaçakmı şimdi." "Orasını bilmem. Ege bulur diye düşünüyorum." "Tamam, ben ilgileneceğim. Aslan... "Onlar mı? Türk polisi ve rus polisi ortak bir çalışma başlattı. Abim Doğan'ı iyi bir benzetip emniyete bırakmış. "Ya sen nasılsın.?" Dedi. Ne den böyle birşey sormuştu. "Ben mi. "Sen yokken baban..." Dediğinde anlamış oldum. Kendimi tutamadım. Sinirle ayağa kalktım. "Senin yaptığına belden aşağı vurmak denir." Bir adımda yanına yaklaştım sinirli şekilde, "Sana daha öncede anlattım. Yüzüne mavi gözlerine baktım. Beklenmedik sekilde anîden dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Ama bu kez hızlı şekilde geri çekildim. "Bunu teselli olarak kabul ediyorum." Dedim zafer kazanmışcasına gülümseyerek. Veremem çünkü bu kez kırabilecek kadar sağlıklıydı. "Çenemi seviyorum. Beni yakışıklı gösteriyor. " Dediğimde elini yine beline attı. Sonrada kaşları çatık sinirle yüzüme baktı. Silâhı yoktu demekki. Şans benden yanaydı. Yinede güvenmiyordum. Hızlı adımlarla kapıya yöneldim hemen. Aynı anda masadaki porselen kalemliği eline alınca, Hızla kapıyı açıp çıktığımda kalemlik kapıda parçalandı. Asansör kapısı açılırken saniyelik bir bakış attığımda kapıda, "Aslan Karabey. Sen artık bir ölüsün." Diye bağıran Cevheri gördüm. Bugün başka bir işim yoktu bu yüzden eve dönmeye karar verdim. Cebimden paketimi çıkararak bir dal sigara alıp dudaklarıma bıraktım. Aynama bakarak geri çıkarken asansörden çıkanları gördüm. Cevher ve iki adamı hızla çıkarak kendi araçlarına gidiyorlardı. Daha az önce yanındaydım. Ben buraya gelene kadar toplasam 10 dakika olmuştur. Yarım saat kadar yol aldıktan sonra kendi otellerine geldiler. Lobi müthiş şekilde benzin kokuyordu. Elini alnına bastırarak bir süre kaşları çatık beni izledi. Efe'ye aldırış etmeden ellerimi cebime sokarak beklemeye devam ettim. Cevher lobinin ortasına kadar yürüdü. Karşıdaki dallama, "Yaklaşmayın lan yoksa yakarım burayı." Dedi elindeki çakmağı sallayarak. Cevher ellerini cebine sokarak kafasını biraz yana yatırıp konuştu. "Efe. Neler oluyor. Dedi lobinin ortasında üstü başı dağılmış elindeki benzin bidonunun bir kısmını etrafındaki koltuk ve masalara boca etmiş kalanını elinde sallayan adama bakarak. "Bu yavşak Beyefendi izin verilmeyince olay çıkarmış. Odanın altını üstüne getirmiş. Eşyaları camdan aşağı atmış. Sonunda çocuklar dışarı atmak zorunda kalmışlar. "Sen nerden öğrendin?" "Yoldaydım şirkete geliyordum. Çocuklar beni arayınca buraya geldim" "Bu herif tek mi, kuyrukları nerde.?" "Kuyruklarını bilmem ama amcası düşer birazdan. Türkiye'ye gelmişler. Bu piç de yanlarından ayrılıp özgür gezmeye çıkmış." Cevher bir adım öne doğru yürüdü. "Bana bak, Doruk Soykan. Demiştiki arkadan sert bir ses , "Neler oluyor burada? " Dediğinde Cevher hariç hepimiz. Sesin sahibine baktık. "Size söylüyorum." Cafer kimseden cevap alamayınca yürüyerek yeğeninin yanına gitmek istedi. Ama Cevher'in önüne uzattığı koluyla durmak zorunda kaldı. Adam önündeki kola bakarak yüksek sesle, "Sen kim oluyorsun da benim önümü kesiyorsun." Dediğinde korumaları silahlarını çıkarınca ben dâhil herkes silahını çekip karşısındaki kişiyi hedef aldı. Gözüm sürekli Cevher'deydi. " Henüz konuşmam bitmedi Cafer bey. Lütfen bekleyin." Adamın şaşkın bakışları eşliğinde devam etti. "Evet Doruk Soykan. Dedi görevli adama bakıp. Adam başıyla anlattım işareti yapınca geri Doruk'a çevirdi yüzünü. "Hatta anlayışı kıt olan varsa diye yazılı şekilde ellerine veririz. "Sen nasıl konuşuyorsun benim yiğenimle." Diye atıldı Cefer sinirle. Cevher sessiz ama Cafer'e bakma gereği duymadan dinledi. Sonrada "Kulağınızı açın ve iyi dinleyin. Şuan itibariyle müşterimiz değilsiniz. "Seni adi yosma." Diye hırladı Doruk piçi. Cafer duyduğu kelimeyle Cevher'e tekrar baktı. Oda benim gibi Cevher'i erkek sanmış olmalıydı. Ve o bakışları hiç beğenmemiştim. Cevher elini Kadir'e uzattı. Cevher'in ne istediğini anlayan Kadir cebinde bir çakmak çıkarıp Cevher'e uzattı. "Burayı yakmayı çok mu istiyorsun. Cafer anında. "Dur ne yapıyorsun?" Dedi panik ve öfkeyle. Cevher Cafer'e dönerek, "Terbiyesini veremediğiniz yeğeninize terbiye veriyorum." "Ona yaklaşırsan hepiniz ölürsünüz." Cevher bir süre sessiz yerinde durarak Doruk'a baktı. Sonrada arkasını dönerek bize. Şuan herkes eli tetikte bir işarete bakıyordu. Hani göz kırpsa herkes tetiğe basacak kadar gergindi ortam. Cevher elindeki çakmağı Cefer'in alaycı bakışları eşliğinde söndürüp cebine koyarken aynı anda hızla silahını çekerek Cafer'in yüzüne uzattı. Tekrar arkasına bakarak. "Farketmez Soykan. Cevher ve Cefer bir süre göz göze bakıştılar Cevher'in geri adım atmaya niyeti yoktu. Pes eden kişi cafer oldu. "Adamlarına dönerek indirin silahları. Dedi yeğenini kastederek. "Ama amca," Desede. "Kapa çeneni."Diyen Cafer'le susarak adamlarla birlikte çıktı. Onlar çıktıktan sonra herkes silahını yerine koydu. Cevher Cafer'e dönerek. Cafer bir süre Cevher'e sonrada arkasındaki bize baktı ve hızlı adımlarla çıktı. Cafer'e arkasından bakan Cevher kaşlarını çatarak bana döndü. Hızlı adımlarla yanıma gelip durdu. "Sen neden burdasın?" Sessiz gözlerine baktım Cevher'in. "Sana bir kez daha hayran oldum Mücevherim." Dedim ve istemeye, istemeye ordan ayrıldım. ***********************************
|
0% |