@azamet_29_2
|
Bugün şirkete ikizlerden sonra Kadir ile geldim. Genelde kapalı garaja girer özel asansörle kendi ofisime çıkardım. Ama bugün şirketin giriş kapısından girerek bütün katları dolaşıp personeli ve işleri kontrol edecektim. Arada bir habersiz bunu yaparak personelin çalışma şeklini ve işlerin nasıl yürüdüğünü kontrol ederim. Boşvermişlik ve tembellik yapanları 1 kere uyarır ikinciye yol veririm. Bugünde yine arabayı öne bırakıp, Kadir'le birlikte girişten başlayarak her katı dolaşarak çıkmaya başladım. 3. Kata geldiğimde Efe'yi gördüm. Rahatsız etmetelim. Arkamı dönerek merdivenlere yönelirken, "Kadir, bence bu ikisi oldu sen nedersin." "Öyle diyorsanız öyledir efendim." "Peki sende durum ne? Hem yürüyor hem konuşuyorduk. "Neden?" "Hiç görmediğim bir kız..." "Adı üstünde Kadir." Dedim merdivenleri çıkarken. "Gör. "Nasip efendim. " "Doğru nasip bu işler." Dedim aklıma gelen şeyle. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. "Kadir.?" "Efendim." "Kondüsyonun düşmüş sanki . "Olur efendim." "Hafta sonu gün doğarken gidelim o zaman." Dedim ofise yürürken. "Nasıl uygun görürseniz efendim." Yanına yaklaşarak, "Birinemi baktınız." Dedim. "Şey galiba yanlış kata geldim. Genç kadının yüzüne baktım. "Siz Yasemin hanım olmalısınız." Dedim. "Evet ismim Yasemin. "Sayılır buyrun ofisime geçelim. Kadir. Yasemin hanım buyrun ofise geçelim. Esra bize birer kahve getirimisin lütfen. " Dedim ve Yasemin'i ofisime buyur edip peşinden girdim. "Adım Cevher Aslan." "Siz.. "Evet, sizde Dilara'nın ablası Yasemin hanım. "Evet, bildiniz. "Bende, buyrun oturun." Ben koltuğuma otururken Yasemin'de Az sonra gelen Esra kahveleri bırakıp çıktı. "Kusura bakmayın sizide rahatsız ettim." "Önemli değil bu vesile ile tanışmış olduk. Dedim gülümseyerek. "Bende kendisine özel olarak teşekkür etmek için gelmiştim. Bizim için zahmet çekti." Demiştiki bu sırada Ege: "Kimmiş lan misafirim." Diyerek Kadir'e giydirerek geldi. Arkası dönük olduğu için Yasemin'i henüz görmemişti. Bize dönmesiyle Yasemin'i görmesi bir oldu. Bir bana bir Yasemin'e baktı şaşkın. "Gel Ege. Dedim sinsi bir sırıtışla. "Esra,Ege Beyede bir kahve lütfen. " Ege bön şekilde kıza bakarak yaklaştığında, kızda kızaran yanaklarla ayağa kalkarak gülümsedi. Onları yalnız bırakmak için kahvemide alarak. "Ege benim çıkmam lazım. Üst kat merdivenlere yönelmeden önce, "Esra, ben terastayım. Ofisede kimseyi alma. " Diye tembihledim. Gençler rahat etsindi. Bir kaç adım atmıştımki bir an başım döndü. Duvardan destek alarak bir kaç saniye durarak gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalıştım. Elimde kahve kenara kadar yürüyüp cam kaplamadan şehri izledim. Havalar iyice soğumuştu. Soğuk havalarda en iyi giden şey olan kahvemden bir yudum aldım. O günden bu yana 15 gün geçmişti. Bu yüzdende 15 gündür doğru düzgün uyuyamıyor doğru düzgün bir şey yiyemiyor oluşum bir yana neden böyle olduğumuda anlamıyordum. Ben bu kadar takıntılı biri değildim, ama son günlerde aklımı toparlamakta ve işime odaklanmakta zorlanıyordum. Kahve fincanını önümdeki yüksek sehpaya bıraktım. Aslan'ın sözleri hâlâ kulaklarımdaydı. "Bunu parmağında görmeyi dört gözle bekleyeceğim." Bu yüzüğü parmağımda görmek istiyordu. Bu onu kabul edişim demekti. İçimdeki kadın ve ruhumdaki erkek uyum içinde yaşarken şimdi birbirlerini vurmak istiyordu sanki. Elimdeki kutunun içinden yüzüğü çıkarıp iki parmak ucumla tuttum. Aslan'ın bu kadar inatçı olmasına kızsamda azmi ve geri adım atmayışı hoşuma gidiyordu doğrusu. Efe ve Ege gelmiş arkamdaydılar. "Ooo.... Dedim.Elime aldığım kahvemi işaret ederek. "Gelin, oturun." Ben koltuğa geçip bacak bacak üstüne atarak oturunca ikizlerde karşıma geçip oturdular. "Ee. Efe rahat şekilde. "Bizimi izledin patron." Dedi gülümseyerek. "Tabiki hayır, kimseyi izlemem. Katları kontrol ederken yanınızdan geçtik Kadir'le. Dilan ile birbirinize yakışıyorsunuz bence. Eskilerinde dediği gibi, aynı topraktan yaratılmışsınız. Dedim gülümseyerek. "Her neyse ne zaman ilerleyeceksiniz?" "Şimdilik yemek teklif ettim. "Evet budur işte. Aslanım Efe." Dediğimde gülümsedi. "Ege?" Dedim. Efe Ege'yi omuzuyla dürtünce afallayrak bana baktı. "Ne? "Demeye gerek kalmadı Ege.Anladım. Efe, bu Ege'de olmuş." "Nasıl yani." "Ana okulu öğretmeni Yasemin hanım vardıya, Ege'yi özel olarak ziyarete geldi bugün." "Öyle mi? Dedi Ege'ye bir omuz daha atarak. "Ya ben anlamadım ki. "Ne güzel işte. Arayı sarmaya çalışıyor kız. Sende biraz yardımcı ol." "Yapma patron neye yardımcı olayım. Dediğinde Efe ile aynı anda, " Oooo." Dedik. "Yasemin hızlı çıktı desene. Dedim sesli şekilde gülerek. "Madem sorgu yapıyoruz. "Ne sırası?" Ege: "Hadi ama patron. Anlat. Yemiyor içmiyor doğru düzgün uyumuyorsun. O Aslan otelde seninle ne konuştuysa o günden beri çok dalgın ve düşüncelisin. Sana sormuyoruz diye kör de değiliz." Efe: "Ne saçmaladı o Kara Aslan'da kafan bu kadar takıldı." "Ooo.. Efe: "Ciddiyim patron. Bir süre elimdeki fincana bakarak sessizce bekledim. Sonra, Söylediğim cümleyle ikiside anında sinirle yerlerinde doğruldu. "Nasıl meydan okudu?" Dedi Efe bütün siniriyle. Ege: Efe: Başımı kaldırıp bir Efe'ye bir Ege'ye baktım. Bu ikisi benim iki kolum iki kanadım gibiydi her zaman. Ve bunu bir kez daha hissettirmişlerdi. "Sakin olun çocuklar. Dedim. Kendimde sakin şekilde,hâlâ elimdeki fincana bakıyordum. "Peki ne patron!" Dedi Ege. Elimi kararsız şekilde cebime sokarak siyah kutuyu çıkardım. İkiside şaşkın kutuya bakıyordu. "Vaaayy..." Dedi. "Kara Aslan'a bak sen. Efe'ye baktım. Sessiz ve öfkeliyliydi. "Bunu takmamı dört gözle bekliyormuş. Efe gözlerini bana çevirdi. Bir kaç saniye önüme baktıktan sonra, "Ben 15 gündür düşünmeye çalışıp başaramıyorum. 2 ileri gidip,1 geri geliyorum. İçimdeki Cevher ve Cevher Aslan birbirini kurşunlamak istiyor. Efe: "Cevher..." Dedi. Nadiren, kalbinden geçenleri konuşurken kullanırdı adımı Efe. "Cevher Aslan, Cevher'in kalkanı. Cevher kim olursa olsun, ne düşünürse düşünsün, ne yaparsa yapsın Cevher Aslan'da, Efe Aslan'da, Ege Aslan'da her zaman Cevher'in yanında olacak." Ege: "Sen kalbini dinle patron. Efe: "Seninde ona ne kadar değer verdiğini, ölecek diye nasıl korktuğunu bizzat gördük. Bu adamla baş ederim diyorsan bizde senin hatrına katlanırız o Kara Aslan'a." İkisi konuşurken bir Efe'ye bir Ege'ye "Siz bir metin yazıp paragraflarımı ezberlediniz." Dediğimde birbirlerine bakma gereği bile duymadan Efe sağ Ege sol elini yumruk yapıp tokuşturdu. Hallerine gülümsedim. O sırada Esra gelince hepimiz ona döndük. Bize iş getirmişti belliki. "Efendim Tolga Taşhan sizinle telfonda görüşmek istiyor. "Tamam birazdan geliyorum." Dedim kutudaki yüzüğü alarak. "Efe bey güvenlik müdürü sizi arıyordu. Ege bey sizinde beklediğiniz mallar depoya inememiş belgelerde sıkıntı varmış." "Bizim konuşma burda biter patron," Dedi Ege. "Tamam hadi işlerin başına." Dedi Efe, Ege ile beraber önden giderek. Bende arkalarından ayağa kalktım. Tek başıma bir kaç dakikaya daha ihtiyacım vardı biliyorlardı. "Aslan Karabey, tek hakkın var !" Dedim Aslan kabartmalı altın yüzüğü sağ elimin yüzük parmağına geçirirken. Ama aynı baş dönmesi ile durmak zorunda kaldım. Sanki koca bina bir girdap olmuş dönüyor gibi hissettim ve bu sefer geçeceğe benzemiyordu. Tutunmak için duvara uzatırken boşta kalan elim ve kararan gözlerimle kendimi basamaklardan düşerken buldum. ***** Bizi görünce, Dedi şaka yollu. Neden 15 gündür sıkıntılı olduğunu sordum. Cevher'e ne düşündüğünü sordum. Bu onu birazda olsa rahatlatmıştı. Esra'nın gelişiyle Cevher ile olan konuşmamızda bitmiş oldu. Cevher'in hâlâ düşünceli olduğunu görünce bir karar verebilmesi için onu yalnız bırakmak adına işleri toparlamak üzere önden biz kalktık. Terastan çıkarken bir an arkama dönerek elindeki yüzüğe bakan Cevher'e baktım. Cesaret vemek için gülümsedim. Tekrar merdivenlere dönerek inerken Ege: "Ne diyorsun bu işe." Dedi. Merdivenleri inmiş ofise dönerken, "Cevher mutlu olacaksa benim için sakıncası yok." Dedim terasa dönerek. Yanına gitmek için bir adım atmıştımki birden sendeleyip merdivenlerden düştü. Hızla yanına geldik. "Cevher!" Dedim korkuyla. "Cevher! Hiç kıpırdamıyor cevap vermiyordu. "Cevher Hanım! "Çabuk asansörü çağır." Dedim Cevheri kucağıma alırken. Ege koşarak asansöre giderken bende Cevher ile yanına geldim. Açılan kapıyla hemen binip düğmeye bastık. Aşağı inerken kucağımdaki Cevher'e baktım. Aracın kapısını açar açmaz Cevher kucağımda arka koltuğa binerken Ege direksiyona geçerek motoru çalıştırıp gaza bastı. Hastaneye doğru ilerlerken kapı kolundaki mendil kutusundan bir kaç tane alıp alnına bastırdım. "Efe." Dedi kısık sesiyle. "Cevher? Nasıl hissediyorsun?" " Ne oldu?" "Merdivenden düştün. Hastaneye gidiyoruz. Kıpırdama Tamam mı?" Dediğimde gözleri tekrar kapandı. " Önce MR çekelim." Dedi. Kolu içinde röntgen gerek dediğinde farkettim kolunu. "Ne oldu birden." "Bilmiyorum. Ege ile koridorda ileri geri yürüyerek Cevher'i beklerken hiç yapmayacağım Madem Cevher'e karşı hisleri vardı oda burda olmak isterdi. Telefon çalmaya başladı. "Alo Aslan Efe? Bu adam şuan burda olmadığı için gerçekten şanslıydı. "Kara Aslan bey." Dedim dişlerimin arasından. Anında sesi değişti Aslan'ın. "Ne? Ne hastanesi? "Konum atıyorum diyerek kapattım." Bu adama alışana kadar çekeceğim vardı anlaşılan. 20 dakika sonra doktor göründü. "Nasıl?" Dedim korkuyla. "MR temiz korkulacak bir şey yok. Alnındaki yaraya pansuman yaptık. Rahat bir nefes alarak şükrettim. "Rica ederim." Bir süre sonra hemşire gelerek Cevher'i kattaki odaya aldıklarını söyleyince bizde hemşire ile Cevher'in olduğu odaya çıktık. Biz odaya girerken içerdeki hemşire serumu takıyordu. "Birazdan kendine gelir geçmiş olsun." Dedi Ege: Yükü çok, yüzü yorgundu gerçektende. Şuan uyuyor oluşu bile yüzündeki yorgunluğu gizleyemiyordu. Alnındaki bandaja ve kolundaki alçıya baktım. O an sol yanımda bir sızı hissettim. "Cevher.!" Diyen Aslan'ın sesiyle kapıya döndük. "Ne oldu? Ege: "MR'ı temiz ama kolunda kırık var. Dedim. Odadan çıkacakken durup kolunu tuttum. O anda bakışları beni buldu. "Verilen şansı iyi değerlendirirsin umarım." Dedim ve çıktım. Arkamdanda Ege çıktı. ***** Bugün şirkete gitmeyip evde kalmıştım. Sadece şantiyeye gidip geliyordum o kadar. "Alo Aslan Efe? "Kara Aslan bey." Dedi Efe "Cevher'i hastaneye getirdik buraya gel." Korkuyla, Ona birşey olmuş olma ihtimali bile canımı yakmaya yeterde artardı. Efe konum atıyorum diyerek telefonu kapattığında onu yumruklamak istedim. Yarım saatlik yolu nasıl geldim hiç hatırlamıyorum. "Cevher." Dedim kendime engel olamayarak. İçeri baktığımda cevher yatakta uyuyordu. Efe ve Ege'de yanındaydı. Yanlarına gelerek' "Ne oldu? Ege: "Merdivenlerden düştü." Dedi. Efe: "MR temiz ama kolunda kırık var. Odadan çıkarken durup kolumu tutarak bana baktı. Bakışları çok fazla ciddiydi. "Verilen şansı iyi değerlendirirsin umarım." Diyerek iki kardeş arka arkaya çıktılar odadan. "Takmış..." ********************************** Evet canlarım bölüm sonu. Lütfen oyları ve yorumları unutmayalım. Hepinizi seviyorum.
|
0% |