Yeni Üyelik
50.
Bölüm

Y.C 50 Kaza

@azamet_29_2

"Benim sınırlarımın ne olduğunu en iyi sen bilirsin Aslan Karabey.
Ona göre."

"Merak etme dişi aslanım.

Benim gözüm senden başkasına bakarsa çek silahını gözümden vur beni."

Dedim ellerimi Cevher'in beline sararak. Sonrada koluna dikkat ederek kendime çekip dudaklarına bastırdım dudaklarımı.
Burda ölebilirdim şuan.
Dudaklarından zar zor ayrıldığımda kulağına yaklaşarak.

"Şu nikah işini çok uzatmasak olmaz mı?"
Önümde bir gül bahçesi var ama ben uzaktan bakıyorum."
Dedim gözlerinde bir umut ışığı ararken. Ama yoktu.

"Bunun cevabını vermiştim." Dedi.

Yüzümü yüzüne dahada yaklaştırdım.

"Kanıma işliyorsun Cevher.
Bir zehir gibi kanıma işliyorsun.
Kokunu ve tadını her geçen gün daha fazla arzuluyorum.
Daha insaflı olmanı umuyorum."

Dedim göz kırparak.
Yinede bir adım geri çekilip omuz silktim.

"Ne yapalım biraz daha beklerim.
Ama ne kadar bekleyebilirim onu bilemiyorum. "

Bir adımda tekrar yaklaştım. Boynuna doğru eğilip derin bir nefes çektim.
"Kokunu cigerlerimde götürmekle yetineceğim artık.

Peki kolun nasıl oldu?"

Dedim konuyu değiştirerek.
Anlamaya çalışır şekilde bana baktı.

"Hiç ayarın yok Aslan Karabey.
Nasıl anında kutup değiştirebiliyorsun.

Koluma gelince Fena değil."

Dediklerini umursamadan devam ettim.

"Birilerini hırpalama işini bir süre bırak. Kolunu daha kötü hale getireceksin.

Bu arada hâlâ kahve borcunu ödemedin."

Cevher tek kaşı havada beni süzdü.

"Öyle bakma." Dedim koltuğa yürürken.
"Seninle yalnız olmak istediğim için kahvemi içmedim. Yani borcun hâlâ duruyor."

"Gerçekten ayarsız birisin Aslan."

"Dediğim gibi, senden başka herkesin yanında Aslan Karabey'im.
Sadece senin yanında Aslan'ım mücevherim."

Cevher gözleri üzerimde masadaki düğmeye bastı.
Sekreteri Esra odaya gelince,

"Esra hanım,bize birer kahve lütfen. Aslan beyinki filtre.
Benim nasıl içtiğimi biliyorsun zaten."

"Hemen efendim."

Ciddi bir ifade ile geriye yaslanıp bacak bacak üstüne atarak ellerimi dizlerime koydum.

"Abim Cumartesi dönüyor.
Maalesef bundan sonra sık sık göremeyeceğim seni. Bu yüzden biraz daha kalmak için kahveyi bahane ettim.
Umudum senin uğraman."

Dedim gülümseyerek mavi denizlerine bakarken.

"Benim işlerim senden daha yoğun olabilir.
Bu hafta birden fazla toplantım var.
Ayrıca bize iki yer önerecektin.

Mobilya, yatak ve yemek şirketi. O iş hâlâ duruyor. Şimdiden anlaşmak gerek. Sen iki yer önereceğini söyleyince Ege diğer şirketleri beklemeye aldı."

"A. Evet. Unutmuşum.
Yemek şirketinin sahibi Leyla Erbay.
Eski bir tanıdık."

"Bir bayanmı?"

Yüzüne baktım.
"Neden sordun. Yoksa yinemi kıskandın?" Dedim sırıtarak.

" Bunun kıskanmakla alakası yok Aslan. Uzun zamandır kadın patronlarla iş yapmıyorum. Üst üste gelmesi şansmı?

Ayrıca," Demiştiki kahveler geldi.

Esra kahveleri bırakıp çıktıktan sonra devam etti.

"Ayrıca en baştada söylediğim gibi.

Ben hiç bir erkeğin bana bu kadar yaklaşmasına konuşmasına bunu ima etmesine dahi izin vermedim. Bir kişi hariç. O yüzden şansını iyi kullan dedim. "

Anında ayağa fırladım.
" Bir kişi derken...
Kim, kimmiş o ? "

Cevher koltuğunu hafif yana çevirip alçılı kolunu masaya koyup bacak bacak üstüne atarak geriye yaslandı.

" Ne oldu Aslan Karabey kıskandın mı.?" Dedi.
Gözlerindeki alaycı bakışlarla.
Bir kaç saniye yüzüme baktım.

"Anladım." Dedim.

" Bilerek söyledin. Az önceki sözlerime kızarak uydurdun."

" Mobilya için kimi öneriyorsun."
Dedi lafı değiştirerek. Yerime oturup bacak bacak üstüne attım tekrar.

"Kemer mobilya sahibi Cavit Kemer."
Bilgilerini Esra hanıma bırakırım.

"İyi olur görüşür konuşuruz anlaşabilirsek işi onlara veririz."

" Bu durumda ben kalkayım,mâlum abimin yanına geçeceğim."

"Kahveni içmedin."

"Canım istemiyor alacağım olsun."

"Bahanem olsun diyorsun yani."

" Aynen öyle diyorum."

Diyerek ayağa kalktım.

Ağır adımlarla Cevher'in yanına geldim.
Ellerimi iki yanına koltuğa dayayarak yüzüne doğru eğildim.

" Sonraki görüşmemize kadar kokundan ödünç verirmisin."

Dedim burnumu yanağına koyup derin bir nefes çekerek.
Bununla yetinecek değildim tabiki.
Gözlerim dudaklarına kaymıştıki Cevher'in iki parmağını etimde hissettim.

Böğrüme attığı tırnaklı çimdiğe ek olarak sıktığı dişleriyle,

" Aslan abartma." Dedi.

El mecbur geri çekilerek elimle çimdik yediğim yeri ovaladım.

"Çimdiğin bile pençe gibi. Tamaam pes.
Oksijenini aldım zaten. Görüşürüz."

Diyerek kapıya yöneldim. Açtığım kapıdan çıkmadan önce geri dönüp koltuğunda bana bakan Cevher'e son bir bakış atıp çıktım.

*****

Cevher'in yanından ayrıldıktan sonra şirkete abimin yanına geldim.

"Oo Aslan bey. Gelebilmen ne güzel."

"Kusura bakma abi.
Biraz geciktim."

"Kusura bakmayacaz artık. Aşık bir kardeşimiz var."

"Dalga geçme abi."

"Her neyse nasıl geçti görüşme?"

"Tolga ve Çağla Taşhan ile aynı anda gitmişiz. Asansöre binerken karşılaştım.
Birlikte çıktık Cevher'in yanına."

"Çağla Taşhan?"

" Evet."

"Düzelmiş mi.?"

"Düzelmişmi mi? O nedemek abi?"

"Çağla Taşhan bir ara rahatsızlanmış. Tedavi görmüş biri."

"Ne tedavisi diye sormak istemiyorum."

"Psikiyatri. Öfke kontrolü sorunu ve takıntı problemi olduğunu duymuştum. Gerçeklik derecesini bilmiyorum. "

"Görünüş olarak belli eden bir tarafı yoktu."

"Umarım iyileşmiştir. Neyse sonuç ne."

"Taşhan, Çağla Taşhan ile Cevher'e kaba taslak bir maaliyet listesi yollayacak.
Tabi araziyi görüp yeniden konuşacaklardır. Ama o kısım listeden sonra yani yarın belli olacak."

"Bak koçum.
Benim yarın gitmem gerekiyor.
İşleri düzene koydum. Sende dikkatli ol. Aklın bir karış havada gezme.
Bir sıkıntı olursada ara ve Taşhan'larla çalışırsak dikkatli ol. Belaya bulaşma.
Çağla Taşhan ile de fazla muhatap olma."

"Mesajı aldım abicim." Dedim sırıtarak.

"İşin bittiyse gel seni yemeğe götüreyim.
Gitmeden birlikte bir yemek yiyelim."

" Tamam. Güzel olur."

*****

Tıklayan kapıyla,

"Gell." Dedim.

"Efendim.
Çağla Taşhan sizinle görüşmek için geldiler."

Dünkü görüşmeden sonra sabahın bu saatinde gelmesini beklemiyordum.

" İçeri al."

"Cevher Hanım günaydın."

"Günaydın Çağla Hanım."

Dedim ayağa kalkıp elini sıkarak.

" Sizi bu kadar erken beklemiyordum doğrusu."

" Hızlı çalışmayı severim.
Dün Gece oturup abimle listeyi hazırladık. Fiyatlar kaba taslak.
Siz onaylarsanız. Araziyi yerinde görüp ikinci bir liste daha hazırlayacağız."

Elindeki çantadan çıkardığı mavi dosyayı bana uzattı.

" Lütfen oturun." Dedim

"Ne alırsınız? "

"Bir kahve güzel olur teşekkür ederim."

"Esra bize birer kahve lütfen."

"Hemen efendim."

Çağla gelen kahvesini yudumlarken bende verdiği dosyayı incelemeye başladım. Fiyatlar iyiydi.
Fazlasıyla iyiydi.
Bu sırada Ege'de geldi.

"Gel Ege.
Taşhan kardeşlerin listesi." Dedim Ege'ye uzatarak dosyayı.

Ege inceleme başlarken, Çağla:

"Kolunuz nasıl daha iyidir umarım."

Alçılı kolumu havaya kaldırdım.

"İyiye gidiyor haftaya çıkacak alçı. Teşekkür ederim ilginiz için. "

" Bu arada gözümden kaçmadı.
Yüzüğünüz. Çok farklı daha önce görmediğim bir tarz.
Çok hoş.
İsminizi yansıtıyor."

Aslan'ın verdiği yüzüğe baktım.

" Teşekkür ederim.
Özel bir yüzük. "

Ege:

"Patron liste bence gayet iyi. Hatta fazla iyi."

"Evet. Çağla hanım ve Tolga bey gereğinden iyi rakamlar sunmuşlar bize. Sebebini merak ettim doğrusu."

Dedim Çağla'ya bakarak.
İma ettiğim şeyi anladı.

" Açıkçası sizinle ve Karabey'lerle çalışma fırsatını kaçırmamak için abimi biraz darladım.
Bu bizim içinde iyi bir çalışma ve reklam olacak diye düşündüm."

Kısa bir süre düşündükten sonra,

"O halde hayırlı olsun.
Çevre düzenleme işi sizde."
Çağla memnun gözlerle baktı.

"Karşılıklı memnun kalacağımıza eminim Cevher Hanım ve bana musade.
Daha Aslan Karabey'e uğrayarak okulu zeminde görmeye gitmemiz gerekiyor."

"Tabi musade sizin tekrar görüşmek üzere. "

Çağla hızlı bir şekilde kalkarak heyecanla ofisten çıkıp giderken arkasından baktık.

" Patron ben bu Çağla'dan hoşlanmadım nedense."

"Öylemi? " Dedim sinsi bir gülümseme ile.

"Herkes bir şansı hakeder.
Önemli olan o şansı iyi değerlendirmektir. Bakacağız ve göreceğiz."

*****

Sabah erken saatte abimi hava alanına bırakarak şirkete geçtim.

Yeni sekreterim Şeyma içeri girerek,

"Aslan bey Çağla hanım sizinle görüşmek istiyor. Haberinizin olduğunu söyledi."

Dünden sonra sabahın köründe gelecek kadar neden acele etti acaba.
Tamam Şeyma içeri al.

Şeyma'nın çıkışıyla Çağla Taşhan içeri girdi.

"Günaydın Aslan bey."

"Günaydın Çağla Hanım. Oldukça erkencisiniz. Saat henüz 9 bucuk."

"Yeni işlerde her zaman heyecanlı olurum."

Dedi elini uzatarak.
Ama gözlerini gözlerimdeydi.
O an abimin beni uyaran sözlerini hatırladım."

"Buyrun oturun.
Ne ikram edelim."

"Teşekkür ederim.
Sabah kahvemi Cevher Aslan ile birlikte içtim. "

"Öylemi? " Dedim.
"O halde dün bahsettiğiniz liste ile ilgili konuştunuz."

"Evet.
An itibariyle işi biz aldık."

"Hayırlı olsun. O halde."

" Teşekkürler.
Buraya geliş sebebimde bu. Müsaitseniz okulu yerinde görmek ve bir proje hazırlamak istiyorum."

Oğlum Aslan dikkat.

" Maalesef bugün çok yoğunum ama adamım Kazım sizi bizzat götürerek ihtiyacınız olan her konuda yardım edebilir."

"Hmm.
Aa! Doğruya. Yeni hatırladım. Benimde bugün başka bir randevum vardı.
O zaman yarın gidelim."

Kurtuluş yoktu anlaşılan.

" Tamam. Yarın sabah gidelim."

Demek zorunda kaldım.
Sonuçta Cevher Aslan ile yapılan bir anlaşma vardı ortada.

"O halde yarın 9 da buraya gelirim. Birlikte gidebiliriz.
Artık kalkayım ben. Yarın görüşmek üzere Aslan Karabey sizinle çalışmak keyifli olacak."

Ayağa kalkarak elimi uzattım.
" Yarın görüşmek üzere."

"Görüşmek üzere."Dedi elime bakarak.
Gözleri bir süre elimdeki Aslan başlı yüzükte takılı kaldı.
Sonrada," İyi günler." diyerek çıktı.

*****

"Alo İrem."

" Alo Çağla. Hayırdır sabah sabah."

"Nerdesin?"

" Salona az önce geldim."

Hayırdır sabah sabah rüyandamı gördün beni."

"Neden seni göreyim rüyamda.
Lezbiyenmiyim ben.
Koç gibi Karabey varken."

" Ha.
Nee? Ne anlatıyorsun Çağla sen."

" Sana geliyorum İrem. Yarım saate orda olurum.
Anlatacak şeylerim var."

***

" E. Kahveyi yaptım işte başla anlatmaya. "

" Dinle İrem.
Dün çok yakışıklı biriyle tanıştım. Adı
Aslan Karabey.
Abimin yeni iş anlaşması için Aslan Holding'e gittiğimizde karşılaştık.

"Karabey'lerin istenmeyen oğlu Aslan Karabey mi.?"

" Sen nerden biliyorsun.?"

"Kızım herkes biliyor.
Adam yakışıklı boylu poslu. Kızların ağzının suyu akıyor adama bakarken. Gerçi onun umru bile değilmiş. Sorsan kendi bile bilmez arkasından bakan kız varmı yokmu.
Ama babasının sevmediği biri olduğunu herkes biliyor. Gerçi adam öldü arkasından kötü konuşmayalım şimdi."

" Kızım banane babasından dedesinden.
Ben bu adama aşık oldum diyorum. Dün gece rüyamda bile gördüm."

"Oha Çağla. O yüzden mi diyordun koç gibi Karabey varken. Diye.

Senin bu halinden Karabey'in haberi varmı? "

"Yarın için randevulaşdık."

"Çağlaa! Atma."

"Tamam ya. İş randevusu ama randevu sayılır. Bu şekilde daha iyi tanırız birbirinizi. "

" Çağla bak kızım.
Gereğinden fazla bir şeylere saplanma. Geçen sefer olanları hatırla ,sonra olan sana oluyor sen üzülüyorsun. "

" Lütfen hatırlatma İrem.
O şerefsiz Fuat resmen beni aldattı. Birde ben sana umut vermedim diye yalan söylüyor piç.
Ölmediği için şanslı. "

"Çağla bu seferde aynı şeyler olursa abin bile kurtaramaz seni.
Geçirdiğin krizler yüzünden hastanede kalmak zorunda kaldın. Gerçi iyide oldu. Kalmasaydın adam öldürmeye teşebbüsten içeri girerdin. Resmen adama kurşun sıktın kızım..
Hakîm aklı başında değil diye sadece tedaviyle kurtulmana izin verdi.
O yüzden hayal ve gerçekleri karıştırma lütfen. İlaçlarını alıyorsun değilmi.? "

"Abartma İrem. Ben iyiyim o günler geçti gitti.
Neyse işte yarın randevum var.
Hazır buraya kadar gelmişken.
Senin kızlar bana bir bakım çeksinler."

"Tabi canım. Buldun bedava güzellik salonunu tadını çıkar."

"E o kadar olsun.
Arkadaş dediğin ne için var. "

"O zaman bu arkadaşının söylediklerini unutma lütfen.

"Kızlar. Çağla hanımı yarınki randevusuna hazırlayıın."

*****

Sabahın 9 unda gelen Çağla ile birlikte şantiyenin yolunu tutmuştuk.

" Çağla hanım. Bu proje işi kaç gün sürecek."

" Öncelikle şu Hanım kelimesini kaldırsak."

Çağla'nın hareketleri git gide değişmeye başlamış daha samimi bir hal alıyordu. "

" İyi bir iş için bir kaç gün gerekiyor."

"Anladım.
Son günlerde çok fazla yogunum.
Bu yüzdende bugün size ben eşlik edecek olsamda sonraki seferlerde Kazım Bey size yardımcı olacak."

Dedim direksiyondaki Kazım'ı göstererek. Çağla"nın yüzünün ekşidiğini görmemek imkansızdı.
Söylediğim şeye memnun olmamış şekilde bakıyordu.

Bir süre yol aldıktan sonra şantiyeye geldiğimizde Kazım'ın açtığı kapıdan önden inerek kenara geçtim.
Arkamdan inen Çağla elindeki çizim malzemeleriyle inerken aniden ayağı kayınca kolundan tutarak düşmesini engelledim.
Gülümseyerek teşekkür ederken direk gözlerime bakıyordu.

" Kazım.
Çağla hanımın malzemelerine yardım et."

"Tamam abi."

" Çağla Hanım."

Hanım kelimesini vurgulayarak.
"Size tavsiyem. Sonraki gelişinizde bu ortama uygun ayakkabı giyinin.
Bu sayede kaymazsınız."

Dedim kollarını bırakarak.

"Haklısınız.
Bu kadar ıslak ve kaygan bir zemin beklemiyordum. Yinede düşmeme engel olduğunuz için teşekkür ederim. "

Çağla ile birlikte bütün alanı gezmemiz ve kaba taslak bir proje çizmesi 3 saatimizi aldı.
O gezerken yanında durmak fena halde sıkmıştı doğrusu.
Sonraki sefere kesin gelmeyecektim. Kazım katlansın."

" Bugünlük bu kadar Aslan Bey. "

Elimdeki sigarayı yere atıp söndürdüm.

" O halde dönebiliriz."

"Evet dönebiliriz."

" Kazım malzemeleri arabaya al. Dönüyoruz."

"Tamam abi. "

5 dakika sonra arabanın içindeydik.

"Farketmemişim ama baya soğukmuş." Dedi Çağla ellerini ovuşturarak.

"Kazım klimayı aç. Çağla Hanım üşümüş."

"Hemen abi."

Yola çıkarken arabada ısınmıştı.

"Aslan bey."

"Buyrun Çağla Hanım. "

"Hani Hanım kelimesini kaldıracaktık."

"Böyle iyi teşekkürler."

"Ben size Aslan diyeceğim ama."

"Farketmez.
Aslan, mahsuru yoksa bir şey soracaktım."

"Tabi buyrun."

" Kız arkadaşınız varmı.? "

Çağla'nın sorduğu soruyla Kazım aynadan gözüme baktı anlık.

"Hayır.
Kız arkadaş kovalayacak liseli yaşta değilim."

"Yani hayatınızda biri yok."

Yüzümü Çağla'ya döndüm.
Bu kızın aklından geçenler hayra alamet değildi.

"Hayatımda biri yok demedim.
Kız arkadaşım yok. Dedim."

Sağ elimi kaldırıp parmağımdaki yüzüğü göstererek,

"Nişanlıyım." Dedim.

Gözleri kocaman açıldı.
Evet aklındaki her neyse sil kafandan Çağla Hanım dedim içimden.

"Yoksa Cevher Hanım mı.?
O yüzüğün aynısını ondada gördüm. Tesadüf diye düşünmüştüm."

" Bu soru özele giriyor Çağla Hanım."

"Ah. Kusura bakmayın. Tabi haklısınız. Özür dilerim."

" Kazım Çağla Hanımı istediği yere bırakalım."

" Peki abi."

Göz ucuyla Çağla'ya baktım.
Yüzü asılsada görmezden geldim.

" O halde evime bırakın lütfen."

Çağla'yı verdiği adresteki lüks sitede indirdik.

" İyi günler Aslan. Tekrar görüşmek üzere."

" İyi günler." Dedikten sonra.

Kapanan kapıyla,

" Kazım gidelim.
Şirkete geçelim."

Hâlâ işlerim bitmemişti. Buna rağmen Çağla'ya eşlik etmem gerekmişti.

"Kazım. Sonraki sefere sen eşlik edeceksin Çağla Hanıma."

"Peki abi."

Son söylediklerimden sonra Çağla artık bana sarmaz diye düşünüyordum.

"Abi depo boşalıyor. Benzin almamız lazım."

"Tamam ilk istasyonda durup al."

" Abi ilerdekine giriyorum istediğin bir şey varmı."

"Sigara Kazım."

"Tamam abi."

2 dakika sonra biz istasyona girerken yanımızdan geçen arabayla bir anda gözlerim kocaman oldu.

Hemen araçtan inip arkasından bir kaç adım koşup daha net görmeye çalıştım. Ama siyah araba çoktan uzaklaşmıştı.

Kazım:

"Abi bir seymi var niye öyle koştun."

"Yok bişey Kazım. Yanlış gördüm heralde." Dedim nefeslenirken.

" İşin bitti mi?"

"Yok abi. Seni koşarken görünce peşinden geldim."

"Tamam, bitir işini gidelim."

Kazım depoyu doldururken aklım hâlâ o arabada kalmıştı.
Gerçekten o olabilirmi.
Dönmüş olabilirmi.
Benim yoluma çıkacak kadar canına susamış olabilirmi ?"

Abi gidebiliriz diyen Kazım'la dönüp tekrar arabaya bindim.
Hareket ederek trafiğe girdik.
Yol boyu aynı görüntü kafamın içinde yer etmişti. O 'nu arayıp bulamazken ayaklarıylamı gelmişti.
Bir sürü soru beymimi kemiriyordu.
10 dakika falan yol girmiştik ki aynı aracı arkamızda gördüm bu kez.

" Kazım takip ediliyoruz."

Dememle aracın yanımıza gelmesi, Kazım'ın Abi dikkat demesi ve siyah aracın bize yandan geçirmesi bir anda oldu.

Anında silâhımızı çektik ama biz yanımızdaki sivil araçlar yüzünden ateş edemezken diğer araçtaki Serdar şerefsizi trafige aldırmadan arka arkaya bize ateş etmeye başladı.

Orospu çocuğu geri dönmüş ben onun peşindeyken o benim peşime düşmüştü.

"Kazım dikkat et."

Dememle Kazım'ın acıyla hassiktir çekişini duydum. Aynı anda kapıya giren kurşun sesiyle, bacağımda hissettiğim acı ve baldırımdaki sıcak sıvıyı hissettim.

Kazım direksiyon hakimiyetini kaybedince aracımız trafikte zik zak yapmaya başladı. Arkadan öne doğru uzandığında Kazım'ı baygın gördüm.

Direksiyonu düzelterek trafikten çıkmak istedim.
Başka insanlarıda tehlikeye atmamak için bariyerlere kırdım direksiyonu. O anda gördüğüm son şey korna çalarak üzerimize gelen kamyon oldu.
Aldığımız darbeyle son hatırladığım başımda hissettim acıydı.
Sonra...
Sonrası yok. Kara kapkara bir çukurdu sanki.

**************************

Eveeet.
Bölüm sonu canlarım. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.

Loading...
0%