Yeni Üyelik
51.
Bölüm

Y.C 51 Sürpriz

@azamet_29_2

Kazım direksiyon hakimiyetini kaybedince aracımız trafikte zik zak yapmaya başladı. Arkadan öne doğru uzandığında Kazım'ı baygın gördüm.

Direksiyonu düzelterek trafikten çıkmak istedim.
Başka insanlarıda tehlikeye atmamak için bariyerlere kırdım direksiyonu. O anda gördüğüm son şey korna çalarak üzerimize gelen kamyon oldu.
Aldığımız darbeyle son hatırladığım başımda hissettim acıydı.
Sonra...
Sonrası yok. Kara kapkara bir çukurdu sanki.

*****

"Esra bana Kadir'i yollarmısın?"

" Kadir bugün gelmedi efendim."

"Öylemi neden.?"

" Sizin bilginiz varmış. Hatta siz tavsiye etmissiniz.
Efe beye de söylemiş. "

" Neyi tavsiye etmişim.?"

" Kız görmeye hastaneye gidecekmiş annesiyle." Dedi gülerek.

Duyduğum şeyle sesli şekilde kahkaha attım.

" Tamam anladım.
Bırakalım görsün de neden hastane.

" Kız doktormuş."

" Bak sen Kadir'e.
Hadi bakalım kısmet."

" Efendim bu arada herkes geldi toplantı odasında sizi bekliyoruz."

" Tamam sen geç bende birazdan ordayım.
Notlarımı alıp geliyorum. "

" Peki efendim. "

Dosyaların olduğu dolaptan dosyamı alıp kapıya döndüğümde Efe ve Ege yi gördüm.

" Efe sen neden burdasın.
Senin bugün Dilan'la dışarı çıkacağını sanıyordum. "

" O iş ertelendi."
Dedi Ege' ye bakarak.

" Neden.
Ayıp ama, kıza söyleyip neden erteliyorsun.
Ne işin varsa onu ertele. "

" Ege sende hazırsan geçelim herkes bizi bekliyor."

Efe:

" Patron toplantıya Ege girecek.
Seninle ben hastaneye gitmeliyiz. Kadir aradı. "

" Biz mi.
Bizim ne işimiz var.
Kadir' le annesi beğensin kızı.
Kızda Kadir'i beğendiyse tamamdır zaten. Biz nane olmayalım lütfen."

" Kadir hastanedeyken Aslan'ı ve adamı Kazım'ı getirmişler."

Tepeden inme söylediği şeyle
elimdeki dosya parmaklarımın arasından kayıp yere düştü.

" Anlamadım ne olmuş?
Aslan'ın ne işi var hastanede.
Ne olmuş, nasıl olmuş iyimi? "

" İkiside ameliyattaymış."

Efe'nin yakasını tuttum.

"Durumu nasıl?"

" Kadir yanlarında.
Ama bilgisi yok."

"Hemen gidelim.
Efe bura sende. "

"Tamam patron. Merak etme."

" Yolda anlat Efe. "

Hemen Efe ile birlikte garaja inip arabaya bindik.

"Anlat."

" Trafikte bir araç sıkıştırıp silahla saldırmış. Arabaları yoldan çıkmış. Sonrada.."

" Sonrada ne? "

" Karşı şeritten gelen kamyon çarpınca bariyerlere uçmuşlar."

" Kazım ağır yaralıymış. Aslan'ı bilmiyorum."

" Ne oluyor Efe? 3 gün boş kalamıyoruz ne oluyor?
Kimmiş o piç kurusu araştır bul.
Akan trafikte saldıracak kadar gözü dönen kim.? "

Hastaneye girdiğimizde koşar adım ameliyathanenin önüne geldik.
Kadir koltukta bizi bekliyordu. Yine koşar adım yanına gelerek yakasından tuttum.

" Anlat Kadir. Durumları nasıl?"

" Kazım'ın işi zor.
Kalbe yakın kurşun.
Aslan bacağından ve başından yaralıymış.
Ambulans getirdiğinde aşağıdaydık tesadüfen gördüm."

" Saldıranlar bellimi."

"Plaka sahte." Dedi Efe.
Biz konuşurken elinde telefon başka biriyle konuştuğunu yeni fark etmiştim.

" Nasılsa öğreniriz.
O zaman... "

Demiştimki ameliyathanenin kapısı açıldı. Doktorun çıktığını görünce hızla önüne geçtim.

"Doktor hanım durumu nasıl."

"Korkulacak bir durum yok.
Bacağındaki kurşunu çıkardık.
Başına 5 dikiş atıldı. Durumu iyi.
Birazdan odaya alacağız."

"Teşekkürler doktor."

" Rica ederim görevimiz. Tekrar geçmiş olsun."
Dedikten sonra göz ucuyla Kadir'e bakıp devam etti.
Doktorun arkasından açılan kapıyla Aslan çıktı.
Odaya çıkarıyorlardı.

" Yanında gelebilirmiyim? "

" Olur." Dedi hemşire.

Yanında yürürken yüzüne baktım.
Alnının sağında bandaj vardı sağ gözünün yanı morarmıştı.
Asansöre girdiğimizde yüzüğü dikkatimi çekti.
Hâlâ parmağındaydı.
Yüzüğe bakışım hemşirenin dikkatini çekmiş olmalıki gülümseyerek,

" Yüzüğü vermedi." Dedi.
Söylediği şeyle hemşireye baktım.

" Hasta ameliyata girerken kendine geldi. Eşyalarını alırken yüzüğe izin vermedi. Hatta yumruğunu sıkarak engel oldu. Söz verdim Dedi.
Ölünce bile çıkarmayacağım. Çıkarmayın Dedi.
Doktorumuz da sağolsun romantik bir insandır, kalsın diyince almadık.

Görüyorum ki sizdede aynısı var. Merak etmeyin eşinizin durumu iyi."

Hemşirenin patavatsız cümlesiyle afalladım.
Eşim?
Bu kelimeyi duymayı beklemiyordum doğrusu.
Asansör durduğunda yatış katına gelmiştik.

Aslan'ı odaya alıp kendi yatağına geçirdikten sonra aynı hemşire koluna serumu yeniden taktı. Sonra sol bacağındaki sargıyı kontrol etti.

Hemşire hanım ne zaman kendine gelir. Hem kan kaybetmiş hemde ilaçların etkisi var.
Yarın sabaha kadar uyur."

"Teşekkürler."

" Tekrar geçmiş oldun." Diyerek çıktı hemşire.

Aslan'ın üzerindeki örtüyü beline kadar indirip vücuduna baktım. Sol pazusunda ve sol göğsünde eski kurşun yarasının izleri sağ kolunda ise benim yaptığım kurşun izi vardı. Kazadan kaynaklı morluklar ise yer yer belliydi.

Örtüyü üzerine kapattım tekrar. O ara Efe ve Kadir girdi içeri.

" Ucuz atlatmış şanslı Aslan." Dedi Efe.

Gözlerim uyuyan Aslan' da,

" Ne buldunuz?"

" İşin içinden süpriz çıktı."

"Kimmiş."

" Serdar. Aslan'ın kovduğu eski sekreteri Serdar. Aslan'dan sonra yurt dışında kaçmıştı. Dönmüş. Ama boş dönmemiş.
Etrafına bir kaç piç toplamış."

" Serdar mı?" Dedim Efe'ye dönüp
Ne bok yemeye tekrar ortaya çıkmış.
Zaten izini kaybettirmişti."

" İşin içinde başka pislik var bence."

" Nerde bellimi? "

"Hayır yer altına çekilecektir bir süre."

" Kazım'ın durumu ne?"

" Az önce çıkmış ameliyattan. Yoğun bakıma almışlar. Durumu kritik diyor doktor.
Bekleyip göreceğiz."

" Anladım."

Dedim koltuğa oturarak.

Gözünüzü açın. O it deliğinden çıkar çıkmaz haberimiz olsun.

Kadir. "

" Efendim."

"Kusura bakma senin işinide baltaladık."

"Estağfirullah. O iş bitmişti zaten."

" Öylemi, sonuç ne?
Gördünmü kızı."

" Şuan bunun önemi yok efendim. Siz bunu düşünmeyin."

" Kadir yorma beni." Diyince mecburen cevap verdi Kadir.

" Gördüm.
İyi birine benziyor.
Yani güzel, hoş biri."

" Sevindim.
Ee.. Biz ne zaman görürüz, tanışırız. "

" Zaten gördünüz efendim."

Dediğinde şaşkın baktık Efe'yle.

" Aslan Beyin ameliyatını yapan doktor. İpek Caner."

" Sen ciddimisin?" Dedi Efe.

"İşe bak.
Oğlum kaçırma bu kızı. Aileye birde doktor lazım zaten. Baksana hâlimize."

Dediğinde gülme isteği geldi saniyelik. Her ne kadar sinirim tepemde olsada doğruluk payı vardı.
Son zamanlarda başımıza gelenler yüzünde hastaneler bize yol üstü olmuştu.

" Kısmet. "

" Tamam bu kadar sohbet kâfi. Efe buraya birkaç adam yolla.
Sizde şu itlerin peşine düşün.
Onların keyfini beklemeyelim. Biz bulmaya çalışalım.
Bende Âsım beyi arayıp durumu söyleyim.
Eminim onunda yapacağı şeyler vardır."

" Tamam patron."

***
Efe'nin çağırdığı adamlar gelince

Efe ve Kadir hastaneden ayrıldı.
Bende Âsım beyi arayarak haber verdim.
Âsım bey uzun zamandır orayı boş bıraktığı için işleri birikmiş olduğundan bir kaç güne geleceğini ve hastaneye adam yollayacağını söyledi.

O zamana kadar yalnız bırakmayın diyede rica etti.

Yatağın kenarına oturarak bir süre uyuyan Aslan'ı izledim.
Bu adam çok acayip biriydi. Hem çocuk gibi şımarık hemde cesur bir erkek olabiliyordu.
İlk tanıştığım andan itibaren azar azar ince ince hayatıma işlemişti.

Cevher Aslan. Korktuğun başına geliyor.
Bu adam seni değiştiriyor.

*****

Saat sabahın 6 sı olmuştu. Aslan hâlâ uyanmamıştı. Sabaha kadar Doktor İpek 2 kere gelip kontrol etmiş
Efe ve Ege de gece tekrar ugramıştı.

Bende bütün gece kaçan uykumu bahane ederek oturup uyanmasını beklemiştim ama hâlâ uyuyordu.
Sabah yerimden kalkıp bacaklarımı açmak için koridora çıktım.

Adamlarım hâlâ burdaydı. Serdar'ın ne yapacağı belli olmaz diye tedbir almıştım.
Âsım beyin adamlarıda katta ve girişteydi.

Dışarda ileri geri bir kaç tur atmıştımki koridorda hızlı adımlarla buraya doğru gelen Çağla hanımı gördüm.

Memnun olmasamda belli etmedim.
Anlaşılan geçmiş olsun ziyaretine gelmişti. Nerden duymuşsa artık.

" Cevher Hanım. Günaydın."

" Sizede günaydın."

" Bugün Aslan beyi görmeye gitmiştim. Ama başına gelen talihsiz kaza yüzünden gelmediğini öğrenince ziyaret etmek istedim."

" Teşekkür ederiz. Ama henüz uyanmadı. Kendine geldiğinde uğradığınızı ve geçmiş olsun dileklerinizi iletirim."

" Yaa. Demek öyle.
Bende gelmişken görmeyi umuyordum."

" Maaalesef.
Siz ne yaptınız."
Dedim konuyu değiştirerek.

" Alanı görmek için dün inşaata gittim. Sağ olsun Aslan bey çok yardımcı oldu.
Kaba taslak bir proje hazırladım. Üzerinde çalışarak yeniden bir liste hazırlayıp size sunacağız."

" Anladım.
Bizde uygun görürsek sizinle devam ederiz.

Geldiğiniz için teşekkürler.
Sizi daha fazla oyalamayalım."

" Ben artık gideyim sonra yine ziyarete geliriz abimle."

Diyerek ayakkabısının topuklarının sesi eşliğinde asansöre binerek gitti Çağla.

Bu kızın hareketleri hoşuma gitmiyordu.
Aslan'la ilgili birşeyler vardı bu kızda.

Çağla'nın gidişiyle tekrar odaya girdim.
Girerkende,

"Kazım'dan haber varmı.?

"Yogun bakımda hâlâ efendim.?"

"Çıkarsa haber verin."

" Peki efendim."

"Az önceki kadında dahil benden izinsiz ziyarete izin vermeyin"

Diyerek içeri girdim.

Ağır adımlarla Aslan'ın yanına gelip yatağa oturdum.
Yüzünü izledim bir süre. Elindeki yüzüğe ve kendi elimdeki yüzüğe baktım. Ameliyata girerken almalarına izin vermemesi beni etkilemedi desem yalan olur. İlk gün verdiği sözü tutuyordu.
Yavaşça ayağa kalktım.

"Gerçekten değişik birisin Aslan Karabey ve benide değiştiriyorsun."

Dedim. Sonrada kendime engel olamadan Aslan'ın sağındaki boşluğa uzandım. Delirmiş olmalıyım diyerek gözlerimi kapattım.

*****

Başımda ve bacağımdaki sızıların hissiyle kendime gelmeye başladım.
Bilincim yerine gelsede gözlerim açılmamak için direniyordu.
Bir süre daha kapalı kalmalarına musade ederek ne olduğunu hatırlamaya çalıştım.

Ama ruhuma kadar ulaşan baharatlı parfüm kokusuyla zihnimde oluşan kesik kesik görüntülerin arasında gidip gelmeye başladım.
Kokunun kime ait olduğunu hatırlayınca anında açıldı göz kapaklarım. Cevher'in parfüm kokusuydu. İlk gördüğüm tavandan sonra başımı hızla kokunun geldiği yöne, sağ tarafıma çevirdim.

Olamaz ölmüş olmalıyım. Dedim kendi kendime.
Cevher yatakta, hemen yanı başımda uyuyordu. Bu görüntü hayattayken görebileceğim bir şey değildi.
Kesin ölmüştüm. Oğlum Aslan pisi pisine gittin.
O orospu çocuğunun yüzünde bu güzelliğe doyamadan öldün.

" Hassiktir!" Dedim sesli şekilde.

O anda iki pencere açıldı gözlerimin önümde. Birinde denizlerin diğerinde göklerin mavisini gördüm.
Kesilen nefesimle mavi denizlerde boğulup, göklerine yükselip orada can buldum.

" Hassiktir diyerek uyanan tek hasta sen olmalısın Aslan." Dedi sol dirseğini üzerine kalkarak.

"Cevher? "
Gerçekten yanımdamısın?
Ölmedinmi? "
Dedim başımı kaldırıp yüzüne bakarak,

"Ölen birine hiç benzemiyorsun Aslan."

" Seni yanımda yatarken görünce kesin öldüm ve cennetteyim diye düşündüm.
Normalde göreceğim bir şey değil çünkü bu."

Cevher ayağa kalkıp yatağın kenarına oturarak bana döndü.

" Abartma yine.
Ama şanslısın. Ucuz atlatmışsın."

Aklıma gelen şeyle hızla yerimde doğruldum.

" Kazım.?
O nasıl? Yoksa..."

"Ameliyattan çıktı.
Kurşun kalbe yakın yere isabet etmiş. Yoğun bakımda şuan. Durumu ciddi.

Sende bacağındaki tek kurşun ve 5 dikişle ucuz kurtulmuşsun."

"Burdan çıktığım da o orospu çocuğunu bulduğum yere gömecem."

"Serdar ortalarda yok.
Saklanıyor olmalı."

" Eninde sonunda bulurum." Dedim kalkmaya çalışarak.
Cevher kolumdan tutarak,

" Dur. Nereye? "

Kalkıyorum.
Kazım'ı görecem. Benim yüzümden ölümle cebelleşiyor."

" Bence bir daha düşün. O bacakla biraz zor."
Şüpheli şekilde örtüyü kaldırıp bacağıma baktım. Baldırımda sargı vardı ve iyi görünmüyordu.

" Kurşun kemiğe gelmediği için şanslısın. Ama yürümeye kalkarsan dikişler açılır. Bir iki gün sık dişini."

Sinirle yatağa bir yumruk geçirdim.

"Sikeyim böyle işi."

Bu sırada kapı açılıp içeri bir adam girdi. Cevher'e baktım.

" Bizden."
Dedi.
Sizinkilerde aşağıda ve kattalar. Âsım bey yolladı. Bir iki güne geleceğini söyledi.

" Efendim.
Kazım yoğun bakımdan çıktı.
uyanmış bu kattaki odaya alındı. "

" Tamam Kerim."
Adam çıkarken,
Rahat bir nefes alıp kendimi yatağa bıraktım.

" Rahatladınmı.? "

" Hende nasıl.
O değilde. Abim gelince canıma okuyacak."

Dedim yatağın yanındaki düğmeye basıp baş kısmını yukarı kaldırarak.

" Gideli bir gün oldu yine hastanedesin." Diyecek.
Demiştimki telefonumun çaldığını duydum.

Yanımdaki masanın üzerindeki telefonu elime aldım. Ekrandaki Abim kelimesini okuyunca şaşırdım.
Beni duymuş gibi lafımın üstüne aramıştı.
Telefonu açıp kulağıma görürdüm.

"Alo abi. "

" Aslan?
Nasıl oldun koçum. İyimisin?"

" Sağol abi iyiyim.. "

Demiştimki abimin bağırmasıyla telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

" Lan yine ne boklar dönüyor.
Daha bir gün oldu lan bir gün.
Yine hastanedesin.
Bana bir rahat yokmu bu dünyada lan."

Hiç ayarın yok abi dedim içimden. Sonrada,

"Abi bu sefer suç bende değil.
Serdar iti dönmüş. Ben onun peşindeyken o beni buldu. Ama kaçamayacak. Burdan çıkınca peşindeyim. "

" Ben gelene kadar ordan kalkarsan diğer bacağından vururum seni Aslan."

" Abi..! "

"Son sözüm bu Aslan. İki gün sonra ordayım. "

Ve kapandı.
Yanımdaki Cevher'e kaydı gözüm. Sol elini alnına bastırmış kahkaha ile gülüyordu.

"Fena fırça yedin Karabey. "

"Sen kendi derdine yan Cevher Aslan."

"O nedenmiş. " Dedi gözlerini silerken.

"Madem burdan kalkamıyorum sende gidemezsin.
Bana refakat borcun var.
Ben senin yanında kalmıştım, şimdide sıra sende."

" Söz veremem."

"O zaman bende burda kalmaya söz veremem.
O inat damarı sadece sende yok dişi aslan. "

Dedim yerimde doğrularak.
Bacaklarımı aşağı sarkıtım kalkmaya çalışınca anında önüme geçerek,

" Saçmalama.
Yat yerine Aslan.
Yoksa Asım beyi beklemem ben vururum diğer bacağından."

Belinden sarılıp kendime çektim Cevher'i.

"Olur.
Sen vur. Yanımda kalacaksan vur valla. Sesim çıkarsa şerefsizim."
Gözlerimi mavi gözlerine sabitledim.

Vurmanada gerek yok aslında.
O deniz, o gökyüzüyle böyle bak bana yeter,ben hiç kıpırdamam."

Dedim. Cevher şaşkın bana bakarken,
avuçlarımın arasına aldım yüzünü, dudaklarına bastırdım dudaklarımı.
Uzun uzun öperken tatlı bir zehir gibi kanıma karıştı tadı.
Zar zor ayrılırken dudaklarından kurşunlar halt etmiş. Bu dudaklar öldürecek seni Aslan. Dedim içimden.

"Kalacaksın değilmi.? " Dedim.

" Tamam pes." Diyince tekrar yatağa yatıp geriye yaslandım.

"Sen delisin Aslan Karabey."

" Evet. Ama senin delinim. " Derken kapıya doğru gidince.

Koluna yapıştım.

"Nereye gidiyorsun. Hani kalıyordun."

Doktoruna söyleyelim iki yataklı bir odaya geç.

"Gerek yok.
Az önceki gibi yanımda uyuyabilirsin mücevherim." Dedim sırıtarak.

"Hayır tabiki."

" Anlaşma yaptık. Kokundan uzak bırakmayacaktın."

Cevher önce bana baktı. Sonra ağır adımlarla yanıma geldi. Yüzünde değişik bir bakış vardı.
Sol elini yatağa koyarak yüzüme doğru eğildi.
Bu hali hoşuma gitsede normal değildi.
Ürkmedim desem yalan olurdu. Sonra kulağıma doğru eğildi.

" Bir hafta sonra."
Dedi.
"Bir hafta sonra kokum tamamen senin. Rahat durda nikaha kadar yürüyebil."

Diyerek doğruldu ve kapıya doğru yürüdü.
Cevher'in arkasından hayalle gerçek arası bir boyutta afallamış yeni yetme gibiydim

Ne oldu az önce. Ne duydum ben anlamaya çalışarak kala kaldım.

*********************************
Supriiiizz sonlu bölüm sonu canlar.
Cevher kendini aştı hadi bakalım hayırlısı.

Beğeni ve yorumlarınızı merakla bekliyorum. 😁

Loading...
0%