@azamet_29_2
|
Hayatımın en güzel 3. sabahında göğsümde yatan kadının kokusuyla uyandım yine.
Erkeklerin uzaktan bakmaya bile cesaret edemediği, karşısındayken hem saygı gösterdikleri hem korktukları kadın artık benimdi.
Beyaz saçlarını elimle okşadım, yaklaşarak kokusunu içime çektim. Bir daha ve bir daha.
Ruhuma, aklıma, ciğerlerime ezberlettim kokusunu.
Gözlerini araladı, Cevher. Başını geriye doğru kaldırıp bana baktı.
"Günaydın mavilerine dalıp kaybolduğum.
" Ooo. Bu ne süpriz Aslan Karabey." Dedi uykulu.
" Şair tarafını ilk kez görüyorum."
Sevdiğim kadını kollarımın arasında biraz daha sıkarak dudaklarına bir buğse bıraktım.
Geri çekilerek,
" Söyleyene değil söyletene bakmak gerekirmiş mücevherim." Dedim.
" En yeteneksiz insan bile gözlerine bir kaç saniye baksa, en güzel şiirleri yazabilir..."
" Ooooo." Dedi.
" Tabi yaşarsa! " Diye devam ettim.
" Çünkü ölümü benim elimden olur.
Gülümsedi.
" Evet ama... "
Demiştimki Cevher devam etti.
" Biliyorum sadece benim delimsin."
" Evet sadece senin delin, divanen."
Cevher arkasını dönüp yataktan kalkarken anında kolundan tutarak engel oldum. Oturduğu yatağın kenarından geriye dönüp bana baktı.
" Nereye?"
"Acıktım.
" Borç?"
" Sana kahvaltı borcum vardı.
" Yanımda biraz daha kalırsan borcunu silerim. "
" Maalesef, olmaz. "
" Tamam.
Dedim geri yatarken.
" Kahvaltı dediğin nedir ki en fazla 1 saat. Sonra yine benimlesin."
" Arsızsın Aslan. "
Söylediği şeyle hızla yerimden kalkıp Cevher'i çektiğim gibi yanıma yatırıp dudaklarına kapandım.
" Gitme." Dedim gözlerine bakarak.
"Olmaz acıktım ben.
" Seni tercih ederim dişi aslanım."
" Arsız."
" Dünyanın en değerli mücevheri benim. Arsız olmaya da hakkım var bence.
Dedim istemedende olsa serbest bırakarak.
" Madem borcum var diyorsun, sen kahvaltıyı hazırla bende gelip şömineyi yeniden yakayım. Ev soğumaya başlamış. "
Cevher ayağa kalktı üzerine benim uzun hırkamı giyerek merdivenlerden inerken dünyanın en güzel bacaklarını izledim.
Venüs kimmiş be. *****
Yarım saat sonra duş almış kalın eşofmanlarımı giyinmiştim.
Bu kez Aslan sandalyede ben mutfakta, elleri çenesinde dirsekleri masada bir çocuk gibi o beni izliyordu.
" Vaaay...
" Neden bu kadar şaşırıyorsun anlamadım ."
Dedim yaptığım menemeni masanın ortasına bırakarak.
" Elinde hep silah görünce insan haliyle inanmakta zorlanıyor."
" En zor şartlarda bile kendimi kurtarabilirim ben.
" Ona ne şüphe."
Aslan'ın benim için hazırladığı kahvaltı gibi bir masa hazırlamış en son çatalı Aslan'ın önüne bırakmıştım.
" Tadına bak notumu ver."
Dedim gülümseyerek onunda bana söylediği gibi.
" Enfes olmuş.
" Tadını anlamadın bile.
Dedim çayımdan bir yudum alarak.
" Börekte yapabiliyomusun? "
" Evet. Kurşunlu." Dedim dalgasına.
" Olur.
" Abartmakta üstüne yok biliyormusun Aslan."
" Yoo ciddiyim."
Dedi yemeye davam ederek.
Kahvaltı bittiğinde Aslan,
" Sen şöminenin yanına geç, masa bende."
Dedi.
Hayatımı bir erkek gibi geçirdikten sonra, Aslan'ın bana dokunmasına izin vermek kadını olmak sabaha kadar yanında tenine dokunarak uyumak hâlâ tuhaf geliyordu.
" Dalmışsın."
Gülümsedim.
"Düşünüyordum."
" Neyi?"
" Demek türk kahveside yapabiliyorsun. "
Dedim konunun merkezini kaydırarak.
" Közde kahve gibi olmasada fena sayılmaz. "
Dedi yanıma oturup kahvenin birini bana uzatarak.
" Eline sağlık Aslan.
Dedim gülümseyerek bir yudum daha içerken.
"Afiyet olsun mücevherim.
Ben seni tanıyana kadar kadınlarla ilgilenmedim çünkü.
Kahve falı bakmamı istermisin? "
" Yok artık." Dedim gülerek.
" Faldamı bakıyorsun?
" Kapatmadan bile bakarım.
Dediğinde hepsini içip fincanı uzattım hâline gülerek .
" Fincanı alarak,
" Hımmm. "
Dedi içine göz gezdirerek.
"Burda sana deli gibi aşık bir adam görüyorum Cevher Aslan.
Dedi elindeki fincanı kenara bırakarak. Boş boş baktım yüzüne. Yine aynı şeyi yapıyordu.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı Aslan. Kara gözleri mavilerime odaklandı.
Biraz sonra bakışları dudaklarıma kaydı. Sağ elini yere koyarak destek alırken sol elini boynumda hissettim.
1 saat doldu mücevherim ve ben seni özledim. " Dedi buğulu gözleri ve kısık sesiyle. *****
Bu eve geleli 5 gün olmuş balayımız bitmiş ve bugün eve dönüyorduk.
Sabah erkenden yağan kar ile uyanmış, kahvaltıdan sonra evdeki herşeyi eski ve temiz haline getirip bütün sigortaları kapatıp,
Aslan'ın yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Hem arabayı kullanıyor hemde düşünüyordu.
" Neyin var?
" Sıkıntı değilde...
" Benim evime gelmen seni rahatsız ediyor. "
" Aslında benden rahatsız olacak olmaları beni rahatsız ediyor. "
" Rahatsız olmayacaklar Aslan.
"İkizlerimi yollayacaksın." Dedi muzipçe.
Kahkaha ile güldüm.
" Hayır biz ayrılacağız evden."
Bana baktı bir süre.
" Ne oldu inanmadın mı.? "
" Biz...
Dedi elini dizimin üzerindeki elimin üzerine koyup sıkarak.
1 saat kadar sonra yağan kar eşliğinde
Bizi gördüklerinde Özge,
" Kardeşim." Diyerek ve koşarak yanımıza geldi.
Arabadan iner inmez bana sarılarak,
" Kardeşim hoş geldiniz.
"Bende dedim sarılarak.
Özge beni bıraktıktan sonra Aslan'a döndü.
" Hoşgeldin Aslan abi."
Aslan yüzünde gülümseme ile sarılarak karşılık verdi.
" Hoş bulduk güzellik."
Yüzünde güller açtı Özge'nin.
Eve doğru yürürken Kadir gelerek hoşgeldiniz diyerek bagajdaki çantaları alıp gitti.
Sonrada Ege gelerek hoşgeldin patron dedikten sonra Aslan'a yaklaşarak,
Elini uzattı.
" Hoşgeldin Aslan."
Dedi gülümseyerek.
Dedim kısık sesle.
Ege:
" Abim mi.?
" Evet.
" İyi olmuş." Dedim içeri girerken.
Zira Aslan'da memnundu.
" Hoşgeldiniz, Cevher kızım.
"Hoşbulduk sultanım."
"Hoşbulduk Sevim hanım."
Ege ve Özge kardan ıslanan üzerlerini değişmek üzere kendi odalarına giderken bizde kendi odamıza gitmek üzere üst kata çıktık.
Bilgi bâbında ikizlerin odası alt katta. Bu katta sadece biz ve Özge var. Özge'nin odası koridorun sonunda.
Diyerek içeri girdigimizde Aslan ilkkez girdiği odaya şöyle bir bakıp yatağa oturdu.
" Odayı ikimiz için yeniden düzenlettirdim.
Dedim. Ama Aslan oralı bile değildi gözü bende öylece izliyordu.
Ayağa kalkarak yanıma geldi.
" Yanımda sen ol yeter."
Derken gözleri avcının avına baktığı gibi bakıyordu. Sonra burnunu boynuma dayayıp derin bir nefes çekti.
" Büyü gibisin Cevher'im. "
" Şşiitt!
Bir duş alayım aşağı inelim. "
" İstersen duş almana yardım edebilirim. "
Derken sinsi bir gülüşle bakıyordu.
" Gerek yok arsız.
Dediğimde gülerek,
" Tamam güzelim.
Dedi valizini alıp giyinme odasına girerek.
Dedim gülümseyerek.
Yarım saatin sonunda üzerimize rahat kıyafetler giyerek aşağı inmiştik.
Herkes aşağıda koltuklardaydı, Efe ve Asım beyde gelmişti.
Koltuğun hemen yanında minderinde sessiz öylece bekliyordu.
Aslan:
" Kara, oğlum özledin mi?
Dedi Kara'nın gönlünü alırcasına.
" Asım Bey hoşgeldiniz." Dedim.
" Hoşbulduk ımm..."
" Cevher.
" O zaman sadece Asım...
" Anlaştık."
Benden sonra Aslan abisine elini uzatarak,
Dediğinde Asım Bey Aslan'ın elini sıkmak yerine sarılıp,
" Koçum benim."
Dedi hin bir bakışla.
" Hoşgeldin patron."
" Hoş bulduk Efe."
Dedikten sonra koltuğa otururken Aslan ve Efe yanyana geldi nihayet.
Efe'nin de Aslan'ın da bakışları gergindi.
" O ev yeterince büyük. Sevdiklerimizide alır, sevmeye çalıştıklarımızıda. " Deşmişti.
Elini Aslan'a uzattı.
" Hoşgeldin Aslan."
Dedi gülümseyerek.
" Hoşbulduk. " Dedi Aslan.
Ege aniden araya girerek,
" Eveet fırtına çıkmadığına göre yemeğe geçelim mi.?"
Dediğinde anladım. Egede gergindi bu ikisi yüzünden.
" Özge nerde?"
" Hâlâ odasında.
" Onun adı şanslı Ege abi." Diyerek kucağında kediyle gelen Özge Kara'yı görünce,
" Aaaa. Köpek." Dedi şaşkın.
Koşarak geldi yanımıza.
" Kardeşim? Gelirken köpek mi aldınız? "
Dediğinde Aslan gülmeye başladı.
" Hayır, Kara benim arkadaşım.
" Yani yemeye kalkmaz değilmi?" Dediğin ben güldüm bu kez.
Aslan:
" Kesinlikle hayır. "
Dediğinde şanslı Özge'nin kucağından atlayarak Kara'nın yanına gitti.
Ama şanslı Kara'yı merak ettiği için etrafında dolanmaya devam ediyordu.
" Bence bu ikisi iyi anlaşacak.
Sevim Sultan'ın ,
" Cevher kızım masa hazır buyurun."
Demesiyle birlikte mutfağa geçtik.
Kahveler eşliğinde sohbete devam ederken, Asım Bey baklayı çıkardı ağzından.
" Aslan, benim yarın dönmem gerekiyor.
" Bende yarın şirkette olacaktım abi. Kusura bakma son zamanlarda sana çok yük oldum. "
" Önemli değil koçum. Yapamayacağımız şeyler değildi.
Şuana kadar bir çok sıkıntı yaşadık. Zor zamanlar geçirdik.
Gönül isterki hep böyle bir arada sohbet muhabbet edelim günler keyifle geçsin.
" Yani yarın itibariyle herkes işinin başına diyorsun abi. "
" Demek zorundayım koçum. "
Asım Bey gerçekten yaşının ve tecrübesinin hakkını veren bir insandı.
" Ah bu arada Cevher..."
" Buyrun."
" Okul alanından ağır makineler çıkarıldı.
" Siz ciddimisiniz?"
" Diğer alanlardan adam kaydırarak hız verdik çalışmalara.
" İlk anlaştığımız yerden pürüzler çıktı. "
" Anlaşmayı iptal ettik.
" Anladım."
" Eh bu kadar.
Ege ve Efe,
" Biz Asım Beyi bırakıp gelelim." Dediler.
" Tamam dikkatli sürün hâlâ kar yağıyor."
" Merak etme patron." Dedi Ege ve Efe kabanlarını alıp çıkarken.
" Özge sen neden hâlâ burdasın.
" Hemen gidiyorum kardeşim.
Aslan abi Kara nerde kalacak.?"
" Bak bunu düşünmedim hiç.
Ama artık kalamaz.
" O halde benim odamda kalsa olmaz mı. Hem Şanslı'ya arkadaş olur.
Dediğinde Kara'nın dibinde kıvrılmış uyuyan Şanslı'ya baktık.
Aslan eli çenesinde,
" Olur aslında." Dedi.
"Oll ley."
Aslan Özge'nin odasında Sanşlı' nın yatağının yanına Kara'nın minderini yerleştirdiginde Kara hemen kuruldu mindere. Şanslı' da yanına kıvrılınca o halde bırakıp kendi odamıza geçtik.
Kapıyı örter örtmez Aslan'ı arkamda, bir elini belimde, bir elini penyemin içinde gezerken hissettim.
" Evet Cevher'im nihayet başbaşa kaldık.
Ve benim sabrım burada biter.
Özledim.!"
*******************************
Evet bitti.
|
0% |