Yeni Üyelik
58.
Bölüm

Y.C 58 Yeni hayat.

@azamet_29_2

 

Hayatımın en güzel 3. sabahında göğsümde yatan kadının kokusuyla uyandım yine.
Kolunu belime dolamış başı göğsümde uyuyordu hâlâ.

 

Erkeklerin uzaktan bakmaya bile cesaret edemediği, karşısındayken hem saygı gösterdikleri hem korktukları kadın artık benimdi.
Benim sevdiğim, benim canım, benim kadınım olmayı kabul etmişti.
Hayatımın en güzel geceleri ve gündüzlerini yaşatmıştı bana.
Teni, kokusu, tadı esşizdi. 3 gündür dünyanın en ulaşılmaz varlığını göğsüme yaslayarak tenini hissederek uyumuştum.
Bu his paha biçilmezdi benim için.

 

Beyaz saçlarını elimle okşadım, yaklaşarak kokusunu içime çektim. Bir daha ve bir daha.

 

Ruhuma, aklıma, ciğerlerime ezberlettim kokusunu.
Bu kokudan başka koku haram sana dedim benliğime.

 

Gözlerini araladı, Cevher. Başını geriye doğru kaldırıp bana baktı.

 

"Günaydın mavilerine dalıp kaybolduğum.
Denizlerinde boğulup öldüğüm.
Göklerine yükselip dirildiğim.
Günaydın sevdiğim,
Günaydın kor olup yandığım.
Kadınım, aşkım, herşeyim. "

 

" Ooo. Bu ne süpriz Aslan Karabey." Dedi uykulu.

 

" Şair tarafını ilk kez görüyorum."

 

Sevdiğim kadını kollarımın arasında biraz daha sıkarak dudaklarına bir buğse bıraktım.
Sonrada uzun bir öpücük.

 

Geri çekilerek,

 

" Söyleyene değil söyletene bakmak gerekirmiş mücevherim." Dedim.

 

" En yeteneksiz insan bile gözlerine bir kaç saniye baksa, en güzel şiirleri yazabilir..."

 

" Ooooo." Dedi.

 

" Tabi yaşarsa! " Diye devam ettim.

 

" Çünkü ölümü benim elimden olur.
Bu gözler, bu dudaklar bu ten, kokun, tadın sadece bana ait, sadece benim.
Seni aklından geçireni bile yaşatmam."

 

Gülümsedi.
" Sen gerçekten delisin."

 

" Evet ama... "

 

Demiştimki Cevher devam etti.

 

" Biliyorum sadece benim delimsin."

 

" Evet sadece senin delin, divanen."

 

Cevher arkasını dönüp yataktan kalkarken anında kolundan tutarak engel oldum. Oturduğu yatağın kenarından geriye dönüp bana baktı.

 

" Nereye?"

 

"Acıktım.
Önce bir duş alayım, sonrada borcumu ödeyeceğim. "

 

" Borç?"

 

" Sana kahvaltı borcum vardı.
Borçlu olmayı sevmem. Ödeyimde kurtulayım."

 

" Yanımda biraz daha kalırsan borcunu silerim. "

 

" Maalesef, olmaz. "

 

" Tamam.
Beklerim güzelim."

 

Dedim geri yatarken.

 

" Kahvaltı dediğin nedir ki en fazla 1 saat. Sonra yine benimlesin."

 

" Arsızsın Aslan. "

 

Söylediği şeyle hızla yerimden kalkıp Cevher'i çektiğim gibi yanıma yatırıp dudaklarına kapandım.
Karşılık veren dudakları doya doya öptüm. Zar zor ayrıldıktan sonra,

 

" Gitme." Dedim gözlerine bakarak.

 

"Olmaz acıktım ben.
Sen acıkmadın mı? "

 

" Seni tercih ederim dişi aslanım."

 

" Arsız."

 

" Dünyanın en değerli mücevheri benim. Arsız olmaya da hakkım var bence.
Teninin kokusu dudaklarının tadı beni benden alıyor kadın. Doyamıyorum sana."

 

Dedim istemedende olsa serbest bırakarak.

 

" Madem borcum var diyorsun, sen kahvaltıyı hazırla bende gelip şömineyi yeniden yakayım. Ev soğumaya başlamış. "

 

Cevher ayağa kalktı üzerine benim uzun hırkamı giyerek merdivenlerden inerken dünyanın en güzel bacaklarını izledim.

 

Venüs kimmiş be.
Evrendeki en güzel kadın, benim kadınım. Dedim derin bir iç çekerek.

*****

 

Yarım saat sonra duş almış kalın eşofmanlarımı giyinmiştim.
Ben mutfak bölümünde kahvaltıyı hazırlarken Aslan'da şömineyi yeniden harlamış duş alıp masaya gelmişti.

 

Bu kez Aslan sandalyede ben mutfakta, elleri çenesinde dirsekleri masada bir çocuk gibi o beni izliyordu.

 

" Vaaay...
Sen baya baya kahvaltı hazırlıyorsun mücevherim."

 

" Neden bu kadar şaşırıyorsun anlamadım ."

 

Dedim yaptığım menemeni masanın ortasına bırakarak.

 

" Elinde hep silah görünce insan haliyle inanmakta zorlanıyor."

 

" En zor şartlarda bile kendimi kurtarabilirim ben.
Gerektiğinde silahda kıllanırım, adamda döverim, kahvaltıda hazırlarım."

 

" Ona ne şüphe."

 

Aslan'ın benim için hazırladığı kahvaltı gibi bir masa hazırlamış en son çatalı Aslan'ın önüne bırakmıştım.

 

" Tadına bak notumu ver."

 

Dedim gülümseyerek onunda bana söylediği gibi.
Aslan eline aldığı çatalı menemene daldırarak arka arkaya bir kaç çatal yedikten sonra,

 

" Enfes olmuş.
Sen kazandın." Dedi tek nefeste.

 

" Tadını anlamadın bile.
Löp löp yuttun."

 

Dedim çayımdan bir yudum alarak.

 

" Börekte yapabiliyomusun? "

 

" Evet. Kurşunlu." Dedim dalgasına.

 

" Olur.
Senin elin değdiyse kurşun bile yerim. "

 

" Abartmakta üstüne yok biliyormusun Aslan."

 

" Yoo ciddiyim."

 

Dedi yemeye davam ederek.
Aslan'ın iştahına bakınca benimde iştahım artmıştı.
Elime çatalı alıp bende başladım yemeye.
Bir yandan yerken bir yandan etrafa baktım. Burayı gerçekten beğenmiştim. Sanırım arada bir kaçabileceğim bir yer olacaktı.

 

Kahvaltı bittiğinde Aslan,

 

" Sen şöminenin yanına geç, masa bende."

 

Dedi.
Canıma minnet bilerek şöminenin yanına geçip büyük mindere oturdum. Bir ateşe bir Aslan'a bakıyordum.
Ben, Cevher Aslan üç gündür bu adamın kadınıydım.

 

Hayatımı bir erkek gibi geçirdikten sonra, Aslan'ın bana dokunmasına izin vermek kadını olmak sabaha kadar yanında tenine dokunarak uyumak hâlâ tuhaf geliyordu.
Buna alışmam zaman alacak olsada şuanki halimden memnun olan bir kadın vardı içimde.
Ama bu, Cevher Aslan'ı değiştirmeyecekti.
Aslan Karabey'in yanındaki Cevher ile işinin başındaki Cevher Aslan hâlâ iki farklı insandı.
İşimin başında eski Cevher olacaktım yine.
Derin bir nefes çekerek bir süre karşımdaki Ateş'i izledikten sonra burnuma gelen kahve kokusuyla başımı kaldırıp mutfak bölümüne baktım.
Aslan elinde birer kahve ile geliyordu.

 

" Dalmışsın."

 

Gülümsedim.

 

"Düşünüyordum."

 

" Neyi?"

 

" Demek türk kahveside yapabiliyorsun. "

 

Dedim konunun merkezini kaydırarak.

 

" Közde kahve gibi olmasada fena sayılmaz. "

 

Dedi yanıma oturup kahvenin birini bana uzatarak.
Elindeki kahveyi alıp önce köpüğüne baktım.
Gerçekten bol köpüklü bir kahve idi.
Sonra enfes kokuyu içime çekerek dudaklarıma götürdüm ve bir yudum aldım. Tadıda güzeldi gerçekten.

 

" Eline sağlık Aslan.
Bu kadar becerikliyken seni nasıl bekar bırakmış kızlar hâlâ anlamadım."

 

Dedim gülümseyerek bir yudum daha içerken.

 

"Afiyet olsun mücevherim.

 

Ben seni tanıyana kadar kadınlarla ilgilenmedim çünkü.
Lise hariç.
O zaman ergenlik belası vardı tabi.
Yinede sınırlarını aşan biri değildim.

 

Kahve falı bakmamı istermisin? "

 

" Yok artık." Dedim gülerek.

 

" Faldamı bakıyorsun?
Ben fallara inanmam. Asla gerçek çıkmaz."

 

" Kapatmadan bile bakarım.
Bitir ver."

 

Dediğinde hepsini içip fincanı uzattım hâline gülerek .

 

" Fincanı alarak,

 

" Hımmm. "

 

Dedi içine göz gezdirerek.
Sonra bana çevirdi bakışlarını.

 

"Burda sana deli gibi aşık bir adam görüyorum Cevher Aslan.
Sana deli.
Sana aşık.
Ölecek kadar aşık hemde."

 

Dedi elindeki fincanı kenara bırakarak. Boş boş baktım yüzüne. Yine aynı şeyi yapıyordu.
Her fırsatı kendine kullanıyordu.
Ama bu hali hoşuma gidiyordu nedense.

 

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı Aslan. Kara gözleri mavilerime odaklandı.

 

Biraz sonra bakışları dudaklarıma kaydı. Sağ elini yere koyarak destek alırken sol elini boynumda hissettim.
Dahada yaklaştığında dudakları dudaklarımı buldu. Çok güzel, sıcak ve arzulu öpüyordu.
Geri çekildiğinde,

 

1 saat doldu mücevherim ve ben seni özledim. " Dedi buğulu gözleri ve kısık sesiyle.

*****

 

Bu eve geleli 5 gün olmuş balayımız bitmiş ve bugün eve dönüyorduk.

 

Sabah erkenden yağan kar ile uyanmış, kahvaltıdan sonra evdeki herşeyi eski ve temiz haline getirip bütün sigortaları kapatıp,
çantalarımızı da alıp, evi kilitledikten sonra arabaya binerek dönüşe geçmiştik.

 

Aslan'ın yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Hem arabayı kullanıyor hemde düşünüyordu.

 

" Neyin var?
Sıkıntılısın."

 

" Sıkıntı değilde...
Bilmiyorum işte. "

 

" Benim evime gelmen seni rahatsız ediyor. "

 

" Aslında benden rahatsız olacak olmaları beni rahatsız ediyor. "

 

" Rahatsız olmayacaklar Aslan.
Bunu garanti ediyorum.
Eğer rahatsız olduklarını düşüneceğin bir hareketleri olursa senin dediğini yapacağım."

 

"İkizlerimi yollayacaksın." Dedi muzipçe.

 

Kahkaha ile güldüm.

 

" Hayır biz ayrılacağız evden."

 

Bana baktı bir süre.

 

" Ne oldu inanmadın mı.? "

 

" Biz...
Dedin. İkimizden bahsettin.
Hoşuma gitti. "

 

Dedi elini dizimin üzerindeki elimin üzerine koyup sıkarak.
Birleşen ellerimize baktım. Gülümsemekten alamadım kendimi.

 

1 saat kadar sonra yağan kar eşliğinde
eve gelmiştik. Biz geldigimizde kar durmuştu.
Hafta sonu olduğu için Özge ve ikizlerde evdeydi.
Bahçeye girince kardan adam yapmaya çalışan Özge, Kadir ve Ege'yi gördüm.
Özge ve Ege yine birbirlerini sinir ediyorlar Kadir ise elleri ceplerinde sadece izliyordu.

 

Bizi gördüklerinde Özge,

 

" Kardeşim." Diyerek ve koşarak yanımıza geldi.

 

Arabadan iner inmez bana sarılarak,

 

" Kardeşim hoş geldiniz.
Seni çok özledim."

 

"Bende dedim sarılarak.

 

Özge beni bıraktıktan sonra Aslan'a döndü.
Bir kaç saniye çekinerek baktıktan sonra,

 

" Hoşgeldin Aslan abi."
Dedi sarılarak.

 

Aslan yüzünde gülümseme ile sarılarak karşılık verdi.

 

" Hoş bulduk güzellik."

 

Yüzünde güller açtı Özge'nin.
Bence güzellik kelimesine bayılıyordu.
İlk kabulleniş Özge'den gelmişti böylece.

 

Eve doğru yürürken Kadir gelerek hoşgeldiniz diyerek bagajdaki çantaları alıp gitti.

 

Sonrada Ege gelerek hoşgeldin patron dedikten sonra Aslan'a yaklaşarak,

 

Elini uzattı.

 

" Hoşgeldin Aslan."

 

Dedi gülümseyerek.
Aslan elini uzatarak tokalaşırken ikiside diğer ellerini bir birinin koluna koydu.
Bu hareket birbirlerini kabullenişti.
Efe'yi de geçtikmi tamamdır.

 

Dedim kısık sesle.

 

Ege:
" Hadi gidelim.
Sevim sultan sizin için ziyafet hazırladı.
Efe ve Asım beyde birazdan gelir."

 

" Abim mi.?
Buraya mı? "

 

" Evet.
Efe dışardayken karşılaşmışlar.
Efe'de yemeğe davet etmiş. "

 

" İyi olmuş." Dedim içeri girerken.

 

Zira Aslan'da memnundu.
İçeri girdiğinizde evimi ne kadar özlediğimi farkettim.
Sevim sultan yanımıza gelerek,

 

" Hoşgeldiniz, Cevher kızım.
Aslan oğlum. "

 

"Hoşbulduk sultanım."

 

"Hoşbulduk Sevim hanım."

 

Ege ve Özge kardan ıslanan üzerlerini değişmek üzere kendi odalarına giderken bizde kendi odamıza gitmek üzere üst kata çıktık.

 

Bilgi bâbında ikizlerin odası alt katta. Bu katta sadece biz ve Özge var. Özge'nin odası koridorun sonunda.

 

Diyerek içeri girdigimizde Aslan ilkkez girdiği odaya şöyle bir bakıp yatağa oturdu.

 

" Odayı ikimiz için yeniden düzenlettirdim.
Giyinme odasınıda.
Biz yokken Asım Bey eşyalarını yollamış olmalı. "

 

Dedim. Ama Aslan oralı bile değildi gözü bende öylece izliyordu.

 

Ayağa kalkarak yanıma geldi.
Ellerini belime dolayıp beni kendine çekerek bastırdı.

 

" Yanımda sen ol yeter."

 

Derken gözleri avcının avına baktığı gibi bakıyordu. Sonra burnunu boynuma dayayıp derin bir nefes çekti.

 

" Büyü gibisin Cevher'im. "

 

" Şşiitt!
Rahat dur Aslan.

 

Bir duş alayım aşağı inelim. "

 

" İstersen duş almana yardım edebilirim. "

 

Derken sinsi bir gülüşle bakıyordu.

 

" Gerek yok arsız.
Bence sen eşyalarını kontrol et ve yerleştir."

 

Dediğimde gülerek,

 

" Tamam güzelim.
Ben sabırlı biriyim.
Akşama birşey kalmadı zaten. "

 

Dedi valizini alıp giyinme odasına girerek.
Arkasından bakarak, " Deli."

 

Dedim gülümseyerek.
Farkında değildi ama asıl büyü kendiydi. Kimsenin değiştiremediği Cevher'i, değiştirmişti.

 

Yarım saatin sonunda üzerimize rahat kıyafetler giyerek aşağı inmiştik.

 

Herkes aşağıda koltuklardaydı, Efe ve Asım beyde gelmişti.
Ve biri daha.
Kara.

 

Koltuğun hemen yanında minderinde sessiz öylece bekliyordu.
Üzgün olan ifadesi Aslan'ı gördüğü anda değişmiş kuyruğunu sallayarak hemen sahibinin yanına gelmişti. Ön ayakları Aslan'a dayalı arka ayaklarının üzerine kalkarak mutluluğunu belli ediyordu.

 

Aslan:

 

" Kara, oğlum özledin mi?
Ben seni özledim."

 

Dedi Kara'nın gönlünü alırcasına.
Sonra Efe ve abisinin yanına geldik.

 

" Asım Bey hoşgeldiniz." Dedim.

 

" Hoşbulduk ımm..."

 

" Cevher.
Sadece cevher Asım Bey."

 

" O zaman sadece Asım...
Cevher."

 

" Anlaştık."
Dedim gülümseyerek.

 

Benden sonra Aslan abisine elini uzatarak,
" Hoşgeldin abi."

 

Dediğinde Asım Bey Aslan'ın elini sıkmak yerine sarılıp,

 

" Koçum benim."

 

Dedi hin bir bakışla.
Şu erkekler dedim içimden.

 

" Hoşgeldin patron."

 

" Hoş bulduk Efe."

 

Dedikten sonra koltuğa otururken Aslan ve Efe yanyana geldi nihayet.

 

Efe'nin de Aslan'ın da bakışları gergindi.
Ama Efe'nin ters davranmayacağına emindim. Bu ev için,

 

" O ev yeterince büyük. Sevdiklerimizide alır, sevmeye çalıştıklarımızıda. " Deşmişti.

 

Elini Aslan'a uzattı.

 

" Hoşgeldin Aslan."

 

Dedi gülümseyerek.

 

" Hoşbulduk. " Dedi Aslan.
Oda gülümsedi.

 

Ege aniden araya girerek,

 

" Eveet fırtına çıkmadığına göre yemeğe geçelim mi.?"

 

Dediğinde anladım. Egede gergindi bu ikisi yüzünden.

 

" Özge nerde?"

 

" Hâlâ odasında.
Peluş kedisiyle oynuyordur."

 

" Onun adı şanslı Ege abi." Diyerek kucağında kediyle gelen Özge Kara'yı görünce,

 

" Aaaa. Köpek." Dedi şaşkın.

 

Koşarak geldi yanımıza.

 

" Kardeşim? Gelirken köpek mi aldınız? "

 

Dediğinde Aslan gülmeye başladı.

 

" Hayır, Kara benim arkadaşım.
Ve merak etme, Kara kedilere zarar vermez.
Onları umursamaz bile yani kedin için korkmana gerek yok."

 

" Yani yemeye kalkmaz değilmi?" Dediğin ben güldüm bu kez.

 

Aslan:

 

" Kesinlikle hayır. "

 

Dediğinde şanslı Özge'nin kucağından atlayarak Kara'nın yanına gitti.
Kara yanına gelen küçük kediyi önce bir kokladı, sonra da umursamadan olduğu yere yatıp gözlerini kapattı.

 

Ama şanslı Kara'yı merak ettiği için etrafında dolanmaya devam ediyordu.

 

" Bence bu ikisi iyi anlaşacak.
Hadi artık yemeğe geçelim ben çok acıktım. " Dedi Ege.

 

Sevim Sultan'ın ,

 

" Cevher kızım masa hazır buyurun."

 

Demesiyle birlikte mutfağa geçtik.
İlk defa masa bu kadar kalabalıktı.
Birlikte sohbet muhabbet yediğimiz yemekten sonra masadan kalıp tekrar salona geçtik.

 

Kahveler eşliğinde sohbete devam ederken, Asım Bey baklayı çıkardı ağzından.

 

" Aslan, benim yarın dönmem gerekiyor.
Sizde döndüğünüze göre seninde şirkete dönmen iyi olur.
Daha fazla kalmak isterdim ama diğer şirkette sıkıntılar oldu.
Dönmem gerek. "

 

" Bende yarın şirkette olacaktım abi. Kusura bakma son zamanlarda sana çok yük oldum. "

 

" Önemli değil koçum. Yapamayacağımız şeyler değildi.

 

Şuana kadar bir çok sıkıntı yaşadık. Zor zamanlar geçirdik.
Gerek biz, gerek Aslan ailesi.
Ama sonu umduğumdan güzel bitti.
Bu evlilik iki aileyede huzur ve mutluluk getirir umarım.
Bundan sonraki hayatınızın daha huzurlu geçmesi en büyük dileğim.

 

Gönül isterki hep böyle bir arada sohbet muhabbet edelim günler keyifle geçsin.
Ama maalesef iki ailenin de sorumlu olduğu işleri var."

 

" Yani yarın itibariyle herkes işinin başına diyorsun abi. "

 

" Demek zorundayım koçum. "

 

Asım Bey gerçekten yaşının ve tecrübesinin hakkını veren bir insandı.

 

" Ah bu arada Cevher..."

 

" Buyrun."

 

" Okul alanından ağır makineler çıkarıldı.
Binaların mantolaması tamam.
Sadece dış ve iç boyası kaldı.
Hava şartları el verdiğince hızlı şekilde onlarda bitecek. Hava şartları el vermezse dış cephe olmasada iç çepe devam edecek.
Spor salonu havuz dolumu hariç tamamen bitti.

 

" Siz ciddimisiniz?"
Dedim şaşkın şekilde yerimde doğrularak.
Bu kadar hızlı ilerlemesi beni hem mutlu etmişti hem şaşırtmıştı.

 

" Diğer alanlardan adam kaydırarak hız verdik çalışmalara.
Evlilik hediyesi olarak düşünün.
Size sadece çevre kaldı.
O işi nasıl hallettiniz. "

 

" İlk anlaştığımız yerden pürüzler çıktı. "
Dedim Aslan'a bakarak.

 

" Anlaşmayı iptal ettik.
Yarın yeniden ihale var.
En kısa sürede o işte bitecek."

 

" Anladım."

 

" Eh bu kadar.
Artık bana musade o halde.
Yolculuk için hazırlığını yapmam lazım. "
Asım Bey ayağa kalktığında bizde kalktık. Sırayla vedalaştıktan sonra Asım Bey evden çıktı.

 

Ege ve Efe,

 

" Biz Asım Beyi bırakıp gelelim." Dediler.
Aslında maksat biraz turlamaktı biliyordum.

 

" Tamam dikkatli sürün hâlâ kar yağıyor."

 

" Merak etme patron." Dedi Ege ve Efe kabanlarını alıp çıkarken.

 

" Özge sen neden hâlâ burdasın.
Yarın okulun yokmu?"

 

" Hemen gidiyorum kardeşim.

 

Aslan abi Kara nerde kalacak.?"

 

" Bak bunu düşünmedim hiç.
Önceden benim odamda kalıyordu.

 

Ama artık kalamaz.
Kardeşinin sevmediğini biliyorum. "

 

" O halde benim odamda kalsa olmaz mı. Hem Şanslı'ya arkadaş olur.
Baksanıza şunlara."

 

Dediğinde Kara'nın dibinde kıvrılmış uyuyan Şanslı'ya baktık.

 

Aslan eli çenesinde,

 

" Olur aslında." Dedi.

 

"Oll ley."
Diyen Özge kedisini alırken Aslan'da Kara'yı ve minderini alarak üst kata çıktık.

 

Aslan Özge'nin odasında Sanşlı' nın yatağının yanına Kara'nın minderini yerleştirdiginde Kara hemen kuruldu mindere. Şanslı' da yanına kıvrılınca o halde bırakıp kendi odamıza geçtik.

 

Kapıyı örter örtmez Aslan'ı arkamda, bir elini belimde, bir elini penyemin içinde gezerken hissettim.
Bu arada nefesi tam kulağımın dibindeydi.

 

" Evet Cevher'im nihayet başbaşa kaldık.

 

Ve benim sabrım burada biter.
Senindee ne kaçacak yerin nede mazeretin kalkmaz.

 

Özledim.!"

 

*******************************

 

Evet bitti.
Umarım beğenirsiniz. Yeni bölümlerde buluşmak üzere hepinizi seviyorum.

 

Loading...
0%