Yeni Üyelik
59.
Bölüm

Y.C 59 Hedef

@azamet_29_2

 

Gözlerimi açtığımda çoktan sabah olmuştu. Kendi evimde yanımda Aslan ile uyanmak...
Gülümsemeden edemedim halime.

 

Hızla yerimde doğrulurken bileğimde Aslan'ın elini bileğimde hissettim.
Geriye dönüp baktığımda.

 

" Günaydın mücevherim."

 

" Günaydın."

 

" Erkencisin."

 

" Erkenden şirkete geçmem gerekiyor, istersen sen yat koca bebek."

 

Dedim dürtmek için.

 

" Sen yanımda olmadıktan sonra neden yatayım."

 

Dedi elini bileğimden çekerek.
Yerinde doğrulurken,

 

"Bundan sonra senin olmadığın yatakta durmam ben."

 

Dedi bu kez.

 

"O zaman her sabah böyle erken kalkarsın Aslan bey."

 

Dedim banyoya doğru giderken. İşlerimi görüp bir duş alıp saçlarımda küçük bir havlu, kurulayarak odaya döndüğümde arkamdan belime sarılan Aslan'ı hissettim.

 

Derin bir nefes çekti boynuma dayadığı burnuyla.

 

" Kokuna ölüyorum,
kokun olmayıncada ölüyorum be kadın. Bu nasıl iş."

 

" Aslan.
Geç kalacağım."

 

" Kızma dişi aslanım.
Tamam bırakıyorum ama geçiçi olarak."

 

Dedikten sonra sırıtarak banyoya girince bende giyinme odasına geçerek üzerimi giydim.

 

Dolaptan siyah pantolon, pastel kahve badi, siyah rugan ayakkabılarımı ve
uzun spor ceketimide alıp giyerek,

 

" Ben iniyorum. " Dedim.

 

Odadan çıkarken kapının önünde Kara'yı görünce durdum.

 

" Aslan'ı arıyorsan duşta Kara." Dedim.
Arkasından Özge uyur halde odadan çıkınca haline bakıp,

 

" Özge? "

 

" Sanırım Kara dışarı çıkmak istiyor."

 

Doğruya bunu unutmuştuk.
Kara Şanslı gibi kum kullanmadığına göre tabi isteyecekti.

 

" Tamam.
Bu seferlik ben çıkartırım.
Sen git hazırlan, in."

 

Özge, teşekkür ederim kardeşim. Diyerek odaya dönerken bende
Kara'yı aşağı çağırıp dış kapıyı açtım. Hayvan koşarak çıktı tabi.

 

Ben mutfağa yönelirken ikizler girdi salona.

 

" Günaydın patron Kara sanamı kaldı."

 

Dedi Ege gülümseyerek.

 

" Bu seferlik...
Özge ayakta uyuyordu ben indirdim.
Kadir'e söyleyelim mutfağın arkaya açılan kapısına küçük bir kapı yaptırsın.
Böylece kendi başına çıkabilir."

 

" Olur."

 

" Günaydın."
Diyerek salona inen Aslan.

 

" Kara'ya ne olmuş."

 

Dedi etrafina bakarak.

 

" Birşeyi yok dışarı çıktı.
Mutfak kapısına küçük bir kapı yapalım kendi girsin çıksın diyordum."

 

Aslan eli saçında,

 

" Doğruya önceden benim odamdayken beni kaldırırdı.
Kapı iyi fikir, teşekkürler."

 

Sevim hanım kahvaltı hazır diye haber verince hepimiz mutfağa geçerken Özge'de koşarak arkadan yetişti.

 

Herkes masaya otururken,

 

Özge:
"Günaydın abilerim ve kardeşim ve sultanım."

 

" Özge bakıyorum neşen tavan yapmış."

 

" Evet kardeşim.
Bugün matematik sınavım var o yüzden."

 

Ege:
" Sınavı var diye bu kadar neşeli olanıda ilk kez görüyorum."

 

" Neşeliyim çünkü Yeliz'le iddiaya girdik.
Bugünkü sınavdan en yüksek notu kim alacak diye."

Ege:

 

" Kaç bekliyorsun bakalım.
60-70 mi? "

 

" 100 üzerinden 100 Ege abicim. "

 

" Oldukça iddialısın."

 

" Aynen Aslan abi."

 

Sevim sultanın yaptığı çay servisi ile kahvaltıya başladık.
Daha doğrusu biz başladık.
Aslan elinde çatal düşünüyordu.

 

Başımı kaldırıp Aslan'ın gözlerine baktım.
"Bir şeymi oldu? " Dedim.
Tek tek bize bakışına bakarak.
Kurduğum cümle ile herkes Aslan'a bakınca,

 

" Birşey yok.
Sadece ilk kez kalabalık bir masada kahvaltı yapıyorum.
Tuhaf hissettim.
Buna alışabilirim." Dedi.

 

Yüzünde hem üzgün hem mutlu bir ifade vardı yemeye başlarken.

 

Bir kaç saniye sonra Efe:

 

" Aslan. " Dedi.

 

"Kazım'ı buraya alalım derim.
Şirkete gidip gelirken ve sıkıntılı durumlarda adamının yanında olması gerek biliyorsun. "

 

" Hem Kadir'e de arkadaş olur." Dedi Ege.

 

Aslan'a baktım.

 

" Evet herhangi bir sıkıntıya sebep olmayacaksa iyi olur.
Malûm diğer ev artık arada bir gelecek olan abime kaldı."

 

" O halde tamam.
Bugün Kadir bırakır seni."

 

" Akşamda kendim, Kazım' la dönerim."

 

Araya girerek,
" Ege bugün ihaleden sonra benimlesin.
Yetimhaneye gideceğiz."

 

"Neden bir sıkıntımı var? "

 

" Sıkıntı yok ama işimiz var.
Çocukların oyun odası olarak kullandıkları bölümü genişletmek istiyorum. Sende yakından bir gör.
Yapılacakları not alırsın.
Genişletme içinde izin almamız gerekiyor. "

 

" Anladım.
Yalnız sonrasında benim başka bir yere gitmem lazım."

 

" Ege abi.
Yasemin abla ile buluşacaksın değilmi?"

 

" Sanane geveze."

 

" Dilara söyledi abicim."

 

" Efe.
Ege senden hızlı ilerliyor.
Siz hâlâ yazı bekliyorsunuz."

 

" Bizim acelemiz yok patron.
Buyursun önden gitsin Ege."

 

Dedi Efe.

 

" Önden gittiğim yok sadece bir kahve içelim dedim."

 

" Tamam işte Ege abi, sen demişsin.
Ne diye kıvırıyorsun."

 

" Özge bir kelime daha edersen seni dışardaki karın içine atarım. "

 

" Hadi didişmeye ara verinde çıkalım." Dedim ayağa kalkarken.

 

Benimle birlikte herkes kalktı.
Efe ve Ege hızlı adımlarla önden çıkarken,
Ege:

 

" Hızlan biraz cadı." Dedi Özge'ye.

 

" Geldim işte ne acelen var."

 

Diyen Özge çantasını alıp ikizlerin arkasından çıkarken arkamdaki Aslan'a baktım.
Durgundu ve bizimkileri izliyordu.

 

" Aslan?
Bir şeymi var? "

 

" Galiba kalabalığa alışık değilim.
Yıllarca yalnız yaşamanın aslında ne kadar... Zo..."

 

Dediğinde dudaklarımla susturdum Aslan'ı, dudaklarından çıkacak kelimelere izin vermeyerek.

 

Kollarımı boynuna dolarken gözlerime isabet etti göz bebekleri. Elleri belimi buldu.
Geri çekilip,

 

"Sen benim ailemin bir parçası oldun artık. Bu kalabalığı seveceksin emin ol." Dedim.

 

" Ben senin olduğun, senin geçtiğin, senin uğradığın her yeri sevmeyi, seninle evlenmeden önce öğrendim mücevherim.

 

Hadi gidelim yoksa ne kendim gideceğim ne seni yollayacağım şirkete. "

 

Diyince kollarının arasından çıkarak ceketimi aldım, oda kabanını alınca birlikte evden çıktık.

 

Aslan Kadir ile ben Efe ile Özge ise Ege ile çıkarak ayrıldık.

 

40 dakikalık trafikten sonra şirkete geldik. Efe kendi işinin başına geçerken bende uzun süre sonra kendi ofisime yürüdüm.
Kapıda beni bekleten Esra'ya kahve getirmesini söyleyerek içeri girdim.

 

10 dakika sonra Esra elindeki dosyalarla geldi.
Yokluğumda işler birikmişti haliyle.
Evet Ege ben yokken burdaydı ama bizzat benim imzamı gerektiren işler ve evraklar vardı.

 

Esra günün programı okuduğunda derin bir nefes alarak,

 

" Anladım.
İhale için herkes geldiğinde haber ver. Çok önemli birşey olmadıkça kimseyi bağlama.
Toplantıya kadar şu dosyalardan kurtulayım."

 

" Peki efendim."

 

" Yarım saat sonra bana bir kahve daha lütfen."
Dedim Esra çıkarken.

 

İhale için olan toplantı saat 10 daydı.
An itibariyle 1 saatim vardı.
İlk dosyadan incelemeye başladım. Bir yandan kahve bir yandan dosya derken açılan kapı ile gelen kişiye baktım.
Tekrar önüne dönerek,

 

" Gel Ege." Dedim.
Ege sessizce gelip koltuğa oturdu. Arkasından Esra girip bir Ege'ye bir de bana kahve bırakıp çıktı.

 

Ege ben dosyalara daldığımda bitene kadar sessiz beklerdi hep.
Bir süre sonra Esra yeniden gelerek toplantı için herkesin geldiğini hatırlattığında benim işimde bitmişti.

 

İşlerin bu kadar birikeceğini hesap etmemiştim doğrusu.
Dosyaları tekrar Esra' ya verip gözlerimi oğuşturdum.

 

" Tamam.
Bizde geçelim Ege."

 

" Tamam patron."

 

Birlikte toplantı odasına geçip masadaki yerimizi aldık.
Gelen sadece 3 şirketti.

 

Ege'ye baktım daha fazla şirket bekliyordum bakışıyla.

 

Yanıma gelip kulağıma,

 

" En cesurları bunlar.
Son anlaşmanın bozulduğunu duymuşlar.
Cesaretleri kırılmış galiba."

 

Dedi gülümseyerek.

 

" Bizde cesurlarla çalışmayı severiz."

 

Dedim koltuğuma geçerek.

 

Oturmadan önce,

 

" Beyler hoşgeldiniz."

 

Ege yanımdaki koltuğa oturarak,

 

" Ali Bey.
Kâmil Bey.
Sinan Bey. " Diyerek gelenleri tanıttı.

 

" Tanıştığımıza memnun oldum.
Uzun konuşmaya gerek yok.
Yapılan okullarımızın çevre düzenlemesi için anlaşacağımız şirketi belirlemek üzere ihale açtık.

 

Bize ne sunduğunuzu ve fiyatı ayrıntlı şekilde sunarsanız bizde düşünerek size cevabımızla birlikte döneriz. "

 

En yaşlıları olan Ali bey ki tahminim 50 yaşlarındaydı.

 

" Cevher Hanım.
Ben açık konuşmayı severim. "

 

" Tabi. Buyrun dinliyorum."

 

" Şimdiden söyleyeyim ben işimi sağlam yapmayı severim.
Fiyat olarak diğer şirketlerden daha fazlaya gelebilir ama önemli olan geriye dönüp baktığımda pişman olmamaktır benim önceliğim.
Bunu bilmenizi istedim sadece."

 

" Anladım Ali Bey.
Bunu göz önünde tutacağımdan emin olabilirsiniz."

 

Bir süre daha okuldan, metre kare alanından, bölgeden, süreden bahsederek konuştuk. Onlar sordu ben cevap verdim. Not alan da oldu kaydedende. Sonuç olarak
3 gün süre verip toplantıyı bitirdim.. Bu 3 günde bizim için ayrıntılı şekilde dosya hazırlayacaklardı..

 

Herkes çıktıktan sonra derin bir nefes alarak,

 

" Ege, toplantı bittiğine göre yetimhaneye gidelim."

 

" Tamam patron."

 

Saat 1 olmuştu. Ege ile birlikte benim arabayla yetimhanenin yolunu tuttum. Amacım çocuklar için geniş bir oda ve yeni oyun alanıydı.
Şimdiden yüzlerindeki mutluluğun hayalini kurdum.

 

" Patron ek bina için izin almamız gerek."

 

" Biliyorum o işi sende.
Sana güveniyorum en hızlı şekilde almaya çalış."

 

" Tamam.
Aslında kısa sürecek bir iş. İzin hallolunca Aslan'a versek bu işi. Okulun kabası bitti incesi kaldı.
Yani boşta adamları var."

 

" Olur aslında.
Sadece bir kaç gün sürer.
Evet.Tuttum bu fikri. "

 

Bir süre daha yol aldıktan sonra nihayet yetimhanedeydik.

 

Biz geldiğimizde çocuklar bahçeye çıkmış yağan karın bahçeyi kaplamasıyla kışın tadını çıkarıyorlardı.
Kesin kardan adam yarışına girmişlerdi.
Çünkü bütün çocuklar kar yuvarlıyordu. Hangisi daha büyük olacak diye bahse girdiklerine eminim.
Ana kapıya geldiğimizde yine Nigar hanım karşıladı bizi.

 

" Hoş geldiniz.
Buyrun odama gidelim."

 

Diyerek odasına buyur etti.

 

" Hoşbulduk Nigar hanım.
Görüşmeyeli nasılsınız."

 

" Sağol Cevher kızım.
Siz nasılsınız? "

 

" İyiyiz, Ege ile gelip ön bir inceleme yapalım dedik.
Gerekli izni alır almaz oda için hemen çalışmaya başlayacaklar."

 

" Bu kadar çabuk mu.? "

 

" Aslında geç bile kaldık.
Daha önce gelecektik ama araya başka işler girince..."

 

Ege araya girerek

 

" İzin verirseniz hem içerden hem dışardan bir bakıp ne yapabiliriz bi görelim."

 

" Tamam gidelim." Dedi Nigar hanım.

 

" Ege sen gidip Nigar hanımla bak ben bahçeye çocukların yanına çıkacağım.
Fidan'a bir sözüm vardı."

 

Diyerek odadan çıktım.
Çıkışa doğru yürürken arkamdan koridora çıkan Ege,

 

" Tamam patron ama dikkat et düşüp bir yerini kırma.
Sonra Aslan'la uğraşamam."

 

Dedi gülümseyerek.

 

" Bana, sen ne halt ediyordun diye sarar sonra."

 

Ege'nin bir yerini kırma cümlesi beni küçüklüğüme çekip götürdü.

 

Burada kaldımız zamana döndüm anlık. Yine böyle bir kış günüydü.
Lapa lapa yağan karı görünce yalvar yakar izin almış, bütün çocuklar koşa koşa bahçeye çıkmıştık.
Küçüktük tek heyecanımız oyundu.

 

İkizlerle birlikte bir köşede kardan adam yaparken Cemil'in gelip bizi rahatsız edişi, kardan adamımızı yıkması ve ağlayan Ege.

 

O kadar kızmıştımki onu dövmek için peşine düşmüştüm.
Çok kızgın olduğum için kara, buza aldırmadan koşunca ayağım kaymış kolumun üzerine düşüncede kolum kırılmıştı. Olan şeye o kadar kızgındım ki ağlayamamıştım bile.
Sonra Nigar hanım beni aldığı gibi hastaneye götürmüş kırılan kolum alçılı şekilde geri dönmüştüm. Ben dönene kadar ikizler ağlayarak beklemişler beni.

 

Bahçeye çıktığımda anılardanda çıkmış oldum.
Bahçedeki çocuklara bakarak aralarında Fidan'ı aradı gözüm ve buldu. Bahçenin en köşesinde tek başına kardan adam yapmak için kar yuvarlıyordu.
Çocukların arasından geçerek yanına gittim.

 

" Kolay gelsin Fidan." Dedim.

 

Beni duyunca hızla arkasını dönüp bir çırpıda belime sarılarak,

 

" Cevheer!" Dedi.
"Sözünü tuttun."

 

" Tabiki tıpkı senin gibi bende sözümü her zaman tutarım."

 

" Teşekkür ederim."

 

" Neden tek başınasın, neden arkadaşlarınla oynamıyorsun. "

 

" Onlar oyun bozanlık yapıyor.
Bende kızıyorum.
Ama o zamanda benimle oynamak istemiyorlar. Bende tek başıma yapmak istedim."

 

" İstersen birlikte yapalım.
İstermisin? "

 

" Evet, evet, evet."

 

Fidan kardan küçük bir yuvarlak yaparken bende ayak değmemiş yerlerden geçerek büyük bir kar topu yaptım.
Sonrada Fidan'ın elindeki kartopunu benim yaptığımın üzerine koydum.
Eğri görünen yerlerini elimizle düzelttigimizde gayet iyi olmuştu.

 

" Evet oldu."

 

" Çok güzel oldu Cevher."

 

Diyen Fidan'ın gözlerinde yıldızlar parlıyordu.

 

" Şimdi bu adama göz ve burun lazım."

 

"Bende var."

 

" Öylemi? "

 

" Evet. Gülizar abla herkese verdi."

 

Dedi cebinden çıkardığı poşeti göstererek.

 

Plastikten yapılmış havuç ve kömürler vardı poşette.
Belliki oyuncak şeklinde yapılmıştı çocuklar için.

 

" Hadi takta kardan adamımız mutlu olsun."

 

" Tamam." Dedi Fidan küçük parmaklarıyla özenerek takarken.

 

" Keşke atkısıda olsaydı."

 

Yanımda atkı yoktu. Ama Ege'nin vardı.

 

" Burda bekle geliyorum."

 

Diyerek hızlı adımlarla dışarda odayı büyüteceğimiz yere bakan Ege'nin yanına geldim.

 

Beni gören Ege,

 

" Patron bitti mi oyun? "

 

" Bir eksik kaldı sonra bitiyor.
Atkını alabilirmiyim. "

 

" Tabi. "

 

Dediğinde boynundan çıkarıp verdigi atkıyı alıp Fidan'ın yanına dönerken
ilk andan beri beni izleyen Fidan elimdeki atkıyı görünce sevinçle alkışlayarak yerinde zıplamaya başladı.
Bu kadarcık bir şeyle bile sevinen çocuklar yönetmeli dünyayı diye düşünerek yanına geldim.
Atkıyı Fidan'a uzatarak,

 

" Hadi sarda üşümesin."

 

Dedim.
Atkıyı kardan adamın boynuna özenerek sardıktan sonra dönüp bana sarıldı. Hemde sımsıkı.
Biraz geri çekildikten sonra,

 

" Cevher biliyormusun?
Ben yarın gidiyorum."

 

" Öylemi ?"

 

Dedim içimde küçük bir sızı hissederek.
Tam da kalbimin üzerinde.

 

" Evet beni evlat edinecekler." Dedi mahzun ama birazda mutlu.

 

" Nigar hanım bana dediki.
O ablanın hiç çocuğu yokmuş. Çok üzülüyormuş.
Beni görmüş.
Çok sevmiş.
Hem dediki o abla.
Saçların çok güzel dedi.
Saçımla alay etmedi.
Sana yakışıyor dedi. Birde kedisi varmış biliyormusun o ablanın.
Resmini gösterdi bana. Oda yalnızmış arkadaşı yokmuş. Böyle beyaz beyaz tüyleri var uzun uzun.

 

Bana, benim kızım olurmusun? Dedi.
Seni çok severim dedi.
İstersen bana anne demezsin abla dersin yada teyze dersin. Dedi.
Cevher..."

 

Dedi buğulu gözlerini gözlerime sabitleyerek.

 

" Efendim."

 

" Ben bu ablayla gidersem annemle babam bana kızmaz değil mi? "

 

Karşımda yetişkin bir insan gibi konuşan küçük ama yaralı kıza baktım. Sonra kendime çekip sımsıkı sarıldım.

 

" Kızmaz güzellik.
Kızmaz, mutlu olular.
Seni seven insanların yanında olman anne babanı çok mutlu eder."

 

" Gerçekten mi ?"

 

"Gerçekten."

 

"Onlar mutlu olunca, o zaman bende mutlu olurum."

 

Dedi ince kollarını boynuma dolayıp yanağımdan öperek.
Sonrada koşarak arkamda olduğunu yeni fark ettiğim Nigar hanımın yanına gitti.

 

Nigar hanım bakın kardam adam yaptık Cevher'le.
Çok güzel oldu."

 

Dedi sevinçle.
Yanındaki Ege'nin bakışları üzerimdeydi. Aklından bir sürü şey geçiyordu eminim.

 

Ama hiç birşey söylemedi.

 

"İşim bitti gidebiliriz patron." Dedi sadece.

 

" Tamam.
Nigar hanım en kısa sürede görüşmek üzere."

 

" Teşekkür ederiz Cevher kızım.

 

Fidan'a baktım tekrar.
Bana el salladı küçük dudaklarıyla gülümseyerek.

 

Bende el salladım.
Bu kız insanın kalbine işliyordu resmen.
Onu tekrak burada göremeyecektim.
Ama mutlu olacaktı ve bu bana yeterdi.

 

" Hadi çıkalım Ege."
Birlikte arabaya binerek, tekrar yola çıktık.

 

" Patron Fidan'ı özleyecek gibisin."

 

"Evet özlenecek bir çocuk cimcime.
Çok zeki ve tatlı.
Umarım hep mutlu olur."

 

Derin bir nefes aldım.

 

" Sen yaptın."

 

" İş kolay.
Bir izne bakar.
Akşam Aslan'a durumu anlatırız.
İşi alırsa onlar yapar, almazsa benim bu iş için bildiğim bir kişi daha var."

 

" Güzel. "

 

" Seni nerde bırakıyoruz."

 

" AVM de."

 

" Neden AVM.
Kızı daha şık bir yere götürseydinya."

 

" Kendi öyle istedi.
Bende küçümsedi gibi görünmek istemedim."

 

" Ooo. Anladım.
Sen baya baya Yasemin'den hoşlanmaya başlamışsın."

 

" Aslındaaa. Evet.
Ne yalan söyleyeyim...
Yani tatlı bir kız.
Akıllı, öğretmen, sıcak kanlı."

 

" Ve azimli.
Senin peşini bırakmadı.
Duygularına sahip çıkıyor ve ben bu yaz üçünüzüde paketlemeyi düşünüyorum o na göre."

 

" Üçümüz derken."

 

" Sen Efe ve Kadir."

 

Ege kahkaha ile güldü.

 

" Kısmet patron."

 

Merkezdeki büyük AVM'ye geldigimizde Ege arabayı kenara çekerek durdu.
İkimizde indik. Direksiyona oturmak için Ege'nin indiği tarafa geçerek,

 

" En azından burda birşeyler yap kız için." Dedim.

 

Ege gülerek,

 

" Akşam görüşürüz patron dedikten sonra dönen kapıya doğru giderek gözden kaydoldu.
Arkasından baktım bir süre.

 

Arabaya binmek için elimi kapıya uzatmıştım ki son sürat üzerime gelen aracı farkettim.
O anki refleksle kendimi aracımın kaputunun üzerinde diğer tarafa atınca kendimi kaldırım taşının üzerinde yerde bulurken kulağıma gelen ses arabamın yanı gitti diyordu.

 

Hızla kalkıp kaçan arabanın arkasından baktım.
Ama plakasız araç ışıklarda bile araçların arasında geçerek gözden kayboldu. Tek gördüğüm camları ve kendi siyah bir araç.

 

Elim acıdığını hissettiğim sol kolumda,

 

" Şerefsiz piç"

 

Diyerek arabamın diğer tarafına geçtiğimde gördüğüm manzarayla sinirim bir kat daha arttı.
Hasan babanın yadigarı arabamın yan tarafı sürtünmeden dolayı tamamen kazınmış ve göçmüştü.

 

Hedef bendim belliki.!

 

******************************

 

Evet bölüm sonuu.
Yeni bölümlerde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

Loading...
0%