Kendimi koltuğa bıraktım.
" Yani diyorsunki Efe.
Bizim yetimhanedeki Şişko Cemil hem alacağımız araziye sahip hem ihaledeki şirketlerden biri, hem Şevko'nun tasmasını tutan el."
"Evet patron."
"Peki Cemil, neden bunca zaman sonra bizim etrafımızda türedi.
" Bilmiyorum patron."
" Kesin bir iş çeviriyor." Dedi Ege.
" Siz ikiniz onun hakkında herşeyi öğrenin.
Onu son gördüğümüz günden bu yana geçen sürede neler olmuş.
Bu Cemil mafyalığa nasıl girmiş. Neden bizim etrafımızda,öğrenin."
Efe:
" Patron, bu Cemil kalıbımı basarım bizi biliyor.
Hasan babanın bizi aldığını biliyor. Ne bok karıştırıyorsa bilerek karıştırıyor."
"Görüşme bir hafta sonra." Dedi Ege.
" Araziyi ondan almak isteyecektik. Ama bundan sonra vereceğini sanmam.
Şevko 'yu içimize bilgi sızdırması için soktu.
Araziyi bizden önce ve eminim sahibini tehdit ederek aldı.
İhaleyede girecek. Bizimle ortak iş yapacaktı.
Demekki amacı dahada içeri sızmaktı .
Şevko baya bir bilgi sızdırmayı başarmış.
Herşeyi öğrenmiş."
" Peki amacı ne.?
Neden? Neden bu kadar zahmete giriyor? "
" Haftaya kadar bir rapor hazırlarım patron."
" Tamam. Hemen başlayın."
Ege ve Efe birlikte odadan çıkarken sekreterim geldi.
" Efendim. Vakıftan Mehmet Bey ve Necati Bey geldi. "
" Tamam.
Yan odaya al. İkramda bulun. Geliyorum."
" Tamam efendim."
Esra çıktıktan sonra önce lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.
Aklım Cemil'e takılmıştı. Bu Cemil anlaşılan pis işlere girmişti.
Acaba Hasan babanın karanlık tarafıyla bir alakası varmı merak ediyordum.
Bu iş büyücek gibi geliyor bana. Göreceğiz bakalım.
İşimi bitirip yan odadaki misafirlerimin yanına geçtim.
Mehmet Bey hemen ayağa kalkarak,saygıyla karşıladı.
Elimi uzatarak Mehmet Bey, Necati Bey hoşgeldiniz."
Koltuğuma geçip oturdum.
Masamın diğer ucundaki koltuklarada onlar oturdu.
" Mehmet Bey nasılsınız?
Umarım işler yolundadır."
" İyiyiz efendim çok teşekkür ederim.
Sayenizde işlerde gayet yolunda.
Bize yaptığınız yardımlar sayesinde
bahsettiğimiz köy okulunu yeniden onardık.
Okula giden yolu ve köprüyüde onardık.
Bildiginiz gibi karadeniz bölgesi sürekli yağış alan bir yer ve yollarımız veya köprülerimiz kimi zaman zarar görüyor.
Elden geldiğince onarmak istesekte yeterli gelmiyordu.
Ama sayenizde uzun süre dayanacak şekilde onarıldı.
Allah sizden razı olsun.
Köydeki bütün çocuklar size teşekkürlerini iletmemizi istedi.
Hatta sizin için mektuplar yazıp yolladılar."
Dedi ve elindeki çantadan birbirine bağlanmış mektup zarflarını çıkararak masama koydu.
Bunu görmek gerçekten iyi bir iş yapıldığının işaretiydi.
Ve beni oldukça memnun etmişti.
" Onların mutlu olmaları benim için en güzel teşekkür."
" Efendim Hasan beyden sonra gerçekten üzülmüştük.
Birçok insan onun arkasından öksüz kaldı diye düşünüyorduk.
Ama Hasan Bey kendi gibi bir vâris bırakmış.
Allah razı olsun sizden."
" Rica ederim Mehmet Bey.
Bundan sonrada yapabileceğimiz bir şey olursa bize tekrar gelin."
" Tekrar teşekkür ederim efendim. Biz artık kalkalım fazla zamanınızı aldık zaten. "
Masadaki düğmeye basarak ayağa kalktım.
Mehmet Beyin uzattığı eli sıkarken Esra içeri girdi.
" Esra hanım. Mehmet Beye eşlik edin lütfen.
Mehmet ve Necati bey Esra ile odadan çıkarken kendimi koltuğa bıraktım. Biraz dinlenmem gerekiyordu.
Koltuğumu geriye doğru eğerek yatay şekile getirip gözlerimi kapattım.
Yarım saat kadar öylece uyumak için bekledim. Ama olmuyordu.
Kafamın içi karma karışıktı. Biraz kafa dağıtmalıyım dedim.
Hızla kalkarak odadan çıktım.
Kendi odama girerek
odamın içindeki şifre ile girilen diğer odama girdim. Evet odamın içinde bir oda daha var küçük evim gibi.
Rahat spor kıyafetlerimi alarak giydim.
" Esra hanım ben çıkıyorum.
Acil birşey olmadıkça aramayın beni."
" Peki efendim."
Hızlı adımlarla asansöre binerek garaja indim.
Arabama binmeden önce Efe'yi aradım.
" Alo. Efe.
Ben biraz açılacağım." Dedim.
" Eminmisin patron. Şuan..."
" Eminim, işleri takip edin."
Dedim ve kapattım.
Kafam çok karıştığında tenha bir yerde kafa dinlerim.
Bazen gece eve gelmem.
Ben biraz açılacağım dememin anlamı budur. İkizler bunu bilir.
Arabama binerek ikizlerin bile bilmediği o mekana doğru yola çıktım.
Şehir dışına yakın bir mekandı.
Eskiden tanıdığım birinin mekanı.
Biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı böyle zamanlarda hep buraya kaçarım.
1 saatlik yoldan sonra Anna'nın yerine geldim.
Burası herkesin gelebileceği yani en zengininde en fakirinde gelebileceği bir mekandı.
Etrafı uzun, sık kavaklarla çevrili hem restaurant hem cafe hem kahvaltı için çok ideal bir yerdi.
Ama her çeşit insan gelebilmesine rağmen herkes bilmezdi.
Restaurantın önünde büyük doğal bir göl, içinde ördekler bile vardı.
Mekânın önünden başlayan gölün üzerinden geçerek arkadaki açık oturma alnına geçen bir köprü ile dahada hoştu.
Gece rengarek aydınlatmalar ile heryer yıldızların akınına uğramış gibi pırıl pırıl parlıyordu.
Kolumdaki saate bakıp 20.00 olduğunu gördüğümde arabamı yeni park etmiştim.
Bahçeye açılan kanatlı kapıdan geçerek mekana girdim.
İçeride fazla insan yoktu.
Olanlarda, elit kesimden bir kaç genç sosyete güzeli ve erkek arkadaşı havasında kişilerdi.
Kapıdan girdiğimde anna beni gördü.
Önce biraz baktı.
Sonra,
" Ooo mücevherim gelmiş.
Hangi dagda kurt oldi de gealdin kuzum."
" Sanada iyi akşamlar Anna."
Dedim.
"Görüyorumki hiç değişmemiş burası."
" Evet. Hala bıraktıgin kibi."
" Anna bayılıyorum senin şu türkçeyi zor çevirdiğin aksanına."
"E ne yaparsin anca bu ka der örgetti benim zahmetli koca."
" Zahmetli değil Anna. Rahmetli."
Dedim kahkaha ile gülerek.
" Her neyse caniimm.
Sena ne ikram edeyim kuzum."
" Hafif bir şeyler lütfen.
Sonrada bir kahve alırım elinden."
" Yemek yaninda alkol de ve re yiim. Sankim kafan karişik.
" Hayır Anna ben alkol kullanmam biliyorsun.
O alkol benim aileme maal oldu."
"Af federsin kuzuum. Ben şindi yemekini elcagizlerımle getirayim."
" Sağol Anna."
Her zamanki masama geçerek oturdum.
Bulunduğum masadan mekanın tamamı görünüyordu.
Güzel yerdi burayı seviyordum.
Ben etrafı izlerken yanıma tekrar anna geldi.
Masaya servis açarak, salata içecek bardak vs bıraktı.
"Sanin için balik yaptiriyor ben." Dedi yanıma oturarak.
" Teşekkür ederim Anna.
Nasılsın. İşler nasıl.
Mekan iyi çalışıyor galiba.
Son gördüğümden bu yana dahada güzelleşmiş."
" Evet kuzum. İyi çalışıyor."
Dedi gülümseyerek.
" Sen nasilsin.
Canin sıkkin sanırsam.
Yoksam buralara gelmezdin. Yalniz kalmak istoorsun."
" Haklısın.
Biraz kafam karışık.
Aklımı toparlamak için en sakin yer burası.
Hele yeşilin ve suyun bol olduğu bi yer gerekiyorsa burdan daha iyi neresi olabilir. Mis gibi oksijen."
" Haklisin kuzum.
Benim koca burayı boşuna sevmezdi.
Allah zahmet etsin."
" Kahkaha ile.
Allah rahmet etsin diyecektin sanırım." Dedim.
" Hay beniim dilimi." Dedi oda bana gülerek.
Biz gülerken yanımıza çalışan kızlardan biri geldi.
" Anna.
İki kişi geldi patronu görmek istiyoruz diyorlar."
"Benimi?
Neden bir şey mi oldu."
" Hayır.
Ama pek tekin adam değiller bence. Birinin belinde silah gördüm."
O an konuya dahil olup,
" Nerede bu adamlar." Dedim.
" Bahçede oturuyorlar."
" Tamam.
Sen git patronun geleceğini söyle."
"Peki."
Yerimden kalkarak.
" Bakalım neymiş istedikleri."
Dedim.
" Kuzum sen nereye."
" Adamlarla konuşmaya."
"Sen rahatsız olma Cevher'im.
Ben bakarım sen misafirsin."
" Olmaz Anna. Bu adamlar tekin değil."
***********************************
Evet Bölüm sonu canlarım.
Bu hikayemi okurken sıkılmamanız için kısa kısa yayınlamak istedim.
Ama bölümler daha uzun olsun derseniz o zaman uzun bölüm yayınlamaktan keyif duyarım.
Beğeni ve yorumlarınızı merakla bekliyorum.
Bekliyorum.
Bekliyorum.