Yeni Üyelik
61.
Bölüm

Y.C 61 Kaos

@azamet_29_2

" Aslan...?"

" Günaydın.
Mücevherim."

" Günaydın. "
Ne oluyor neden bu kadar erken kalktın ve giyindin.
Bir şeymi var.

2 buçuk aydır ilk kez benden önce kalkıyorsun."

Yanına eğilip yüzümü yüzüne yaklaştırdım sevdiğim kadının. Burnumu boynuna gömerek derin bir nefes çektim.

" Bana kalsa bütün gün kokunla uyurum.
Ama abim ve Nehir geliyor.
Onları havalanından almam lazım."

" Yiğenindemi geliyor?"

Diyerek yerinde doğruldu Cevher.

" Evet seni merak etmiş.
Amcamı kendine aşık eden kadını yakından görmek istiyorum. Demiş. "
Dedim gülerek.

" O zaman kahvaltıya buraya getir."

" Teklif ederim.
Hadi görüşürüz."

Diyerek bir buğse bıraktım dudaklarına, sonrada ceketimi alarak odandan çıktım.

Bahçeye indigimde akşam haber verdiğin Kazım beni bekliyordu.

" Günaydın abi."

" Günaydın Kazım. "

" Yarım saat sonra iniyor uçak yetişebiliriz umarım."

" Yetişiriz abi merak etme. "

" Kazım.
Soracam hep unutuyorum.
Alıştın mı buraya."

" Bir sıkıntı yok abi. Alıştım.
Kadir ilede iyi anlaştık."

"Güzel hadi yetiştir beni o zaman."

"35 dakika sonra havalanının
dış hatlarda çıkışında bekliyordum.
Abimi ve Nehir görünce ne yalan söyleyim sevinmiştim.
Çok zaman geçmemişti ama yinede abimi özlemiştim.

Nehir'i ise çok uzun zamandır görmüyordum.
Oda beni tabi.
Görür görmezde koşarak gelip boynuma sarıldı.

" Aslan amcaa. "

"Hoşgeldin Nehir.
Bu ne güzellik, büyümüş değişmişsin."

" Sende acayip yakışıklı olmuşsun amca.
Eşin çok şanslı.
Başka kızlardan önce kaptı seni. "

"Aslında şanslı olan benim." Dedim gülümseyerek.

Sonra abime dönüp,

" Hoşgeldin abi." diyerek elini sıktım..

" Nihayet beni farkettin." Dedi yalandan bir sinirle.

" Hoş gör abi Nehir'i uzun zamandır görmedim ondan."

" Şaka oğlum şaka.
Hadi gidelim."
Dedi elini koluma koyarak.

" Önce kahvaltıya gidelim baba sonra eve gideriz ben acıktım valla."

" Olur."

" O halde bize gidiyoruz."

" Ne işiniz var oğlum sabah sabah sizde."

" Cevher kahvaltıya bekliyor."

" Bilemedim. Rahatsız etmekte istemiyorum."

" Gidelim baba lütfen.
Bir an önce tanışmak istiyorum amcamı kendine aşık eden kadınla. "

" E madem davet edilmişiz gidelim o zaman. "

Kazım valizleri alıp arabaya giderken bizde konuşa konuşa döndük arabaya.
Sabah trafiğinde dönüş biraz sıkıntılı olsada 1 saat sonunda eve gelebilmiştik.

Bahçeye girdiğimizde önden inen Nehir önce eve bakarak uzun bir ıslık çaldı.
Abim:

" Nehir.
Görgüsüzler gibi ıslık çalma."

" Pardon babacım. Ama ev çok güzelmiş."

" Hadi buyrun içeri."

Birlikte kapıdan girdiğinizde salonda oturan Cevher ve ikizler karşıladı bizi.

Aynı andada Özge indi merdivenlerden.

Cevher:

" Asım Bey. Hoş geldiniz."
Dedi elini uzatarak.

" Hoşbulduk Cevher."
Arkasından ikizler de hoşgeldin dediklerinde sıra Nehir'e geldi.
Ama Nehir sadece bakıyordu alık alık.

" Nehir sende hoşgeldin."

Diyen Cevher' le, Nehir kendine gelerek,

" Ho. Hoşbulduk."

Dedi kekeleyerek.

" Cevher haline garip garip bakarken,
Nehir'in kulağına eğilip,

" Sanırım yengeni beğendin." Dedim..

Nehir bana dönerek.

" Ben seni kapmış dediydim ama asıl sen onu kapmışsın amca.
Çok güzel ve karizma. "

Dediği anda bir gülme geldi bana.
Cevher halimize bakarken.

" Önemsiz aramızda." Dedim.

Cevher:
" Nehir bu da Özge."

" Memnun oldum Nehir ."

" Bende Özge. "

" E hoşgeldin faslı bittiğine göre.
Buyrun kahvaltıya geçelim."

Diyen Cevher ile mutfağa kahvaltıya geçtik. Birlikte sohbet ederek yaptığımız kahvaltıdan sonra.
İkizler abimden musade isteyerek şirkete giderken bizde salona geçtik.

Gelen kahvelerimizi içerken,

" E abi anlat bakalım.
Buraya sadece Nehir yengesini merak ettiği için gelmedin heralde."

Dedim Cevher'e bakarak.
Yenge kelimesi eminim değişik gelmişti.

" Evet onunda etkisi oldu ama daha çok iş için geldim.
Daha doğrusu iş bağlamak için."

Bir kaç arkadaş ortak bir proje için bir araya geleceğiz yarın.
Konuşup anlaşabilirsek ilk adımı burda atacağız.

" Konu ne.
Yani ne üzerine çalışacaksınız.. "

" O biraz karışık.
Netlik kazanınca sanada söyleyeceğim.
İşin burdaki ayağı sen olacaksın."

" Hadi bakalım. Umarım zevkli bir iştir."

" Okul ne alemde?"

" Bitmesi an meselesi."

Abim derin bir nefes aldı.

" Güzel sevindim.
Eh kahvemizi de içtiğimize göre bize musade.

Cevher. Dönmeden önce birlikte dışarda bir yemek yiyelim hep birlikte ne dersiniz."

" Memnun oluruz Asım Bey."

" Şu beyi bıraksak."

"Siz benden büyüksünüz, böyle iyi."

" O zaman Asım abi de hiç olmazsa."

" Bey konusunda ısrar etsem."

" Pekii pes, nasıl istersen."

" Mucevherim.
Abimi ve Nehir'i eve bırakıp ordanda şirkete geçeceğim. "

" Tamam benimde çıkmam lazım.
Akşam görüşürüz."

Abim ve Nehir ile evden çıktıktan sonra arabaya binerken, Nehir koluma girip,

" Amcacım geçmiş olsun.
Sen kör kütük aşık olmuşsun.
Mücevherim nedir yaa.

Allah'ım amcam gibi aşık olacak birini ver banada."

Dediğinde abim Nehir'in kafasına bir fiske vurarak,

" Allah sana önce akıl fikir versin Nehir. "

Dediğinde gülerek bindik arabaya.

" Kazım.
Önce eski eve sonra şirkete. "

" Tamam abi."

" Abi işinle meşgul olurken Nehir ne olacak.
İsterseniz bizde kalabilir."

" Sağol amca ben arkadaşımda kalacağım.
Melike kaç aydır söylüyor. Söz verdim. Hem planımızı yaptık biz. Gidilecek, qqqqgezilecek yer listemizde hazır."

" Duydun Aslan. Hanım efendinin kendi planları var."

" Eh ne yapalım.
Ama bir ihtiyacın olursa hemen ara. "

" Seni mi arayım yengemi mi? "
Dedi sırıtarak.

" Tabiki beni. Ama yengenide arasan en az benim kadar yardımcı olur."

" Bakacaz."

*****

Abimin gelişinin üzerinden 2 gün geçmişti.
O günden sonra işler yüzünden bir araya gelememiş sadece telefonla görmüştük.

" Cevher kızım masa hazır. "

" Geliyoruz sultanım."

Ege:

" Nihayet.
Hadi hemen oturalım patron ben çok acıktım valla."

" Efe nerde, Ege? "

"Efe Dilan'la dışarı çıktı patron."

" Biz geçelim o zaman."

Birlikte masaya geçerken,

" Yarın abimin yanına gideceğim.
Bakalım ne işle meşgul bu kadar. "

Cevher:

" Bu kadar yoğun çalışıyorsa önemli olmalı."

Dediğinde elimdeki kaşığı tam çorbama daldıracakken telefonum çaldı. Kaşığı kenara bırakıp telefonumu çıkararak ekrana baktım.

" İyi insan lafının üstüne ararmış."

Dedim açarken.

" Alo.
Abi. Bizde seni anıyorduk."

Dedim ama karşımdaki kişi abim değildi.

" Ne? " Dedim yerimde kalkarak.

Masadakilerin gözü anında üzerime
çevrildi.

Özge:

"Aslan abi ne oluyor? "

" Ne diyorsunuz?
Nerde şimdi.
Ta- Tamam. Hemen geliyorum."

"Aslan ne oluyor."

" A-abim." Dedim.

" Abim kaza yapmış.
Hastaneye kaldırmışlar.
Arayan polisti.
Durumu kötü diyorlar."

" He- hemen gitmem lazım.
Benim hemen gitmem lazım.!"

Dedim panikle ellerim titrerken.

Cevher kalkıp yanına geçerek.
Ellerini yüzüme koydu.

" Aslan bana bak." Dedi.

Gözlerimi huzur bulduğum mavilere çevirdim. Ağlayacak gibi hissediyordum.

" Önce sakin ol.
Birlikte gidelim.
Şuan hastanede ve güvenilir ellerde.
Abine hiç birşey olmayacak. "

Başımı salladım.

" Gidelim."

Dediğimde Ege ve Cevher' le birlikte evden çıkarak Kazım ile birlikte hastanenin yolunu tuttuk.
Yarım saat sonra hastaneye geldiğimizde ilk iş acile girdik.
Beni gören Nehir,
Amca dedi koşarak gelip sarılarak.
Polis onuda aramıştı anlaşılan.

Hıçkıra hıçkıra ağlayarak,

" Amca.
Babam.
Babam..."

Dedi ama konuşamıyordu ağlamaktan. Onu böyle görünce ister istemez korku sarmıştı içimi.

" Tamam güzelim iyi olacak düzelecek baban. Korkma, ağlama lütfen.
Sakin ol tamam mı?
Doktorlar yanında."

Dedim geri çekilip gözlerine bakarak.

Nehir gözündeki yaşları silerken başını salladı tamam anlamında.
Ben Nehir'i sakinleştirmeye çalışırken, 2 polis geldi yanımıza.

Bu sırada Cevher kolunu Nehir'in arkasından beline sararak kolunun altına çekti.
Nehir'de başını Cevher'e yasladı farkında olmadan.

"Aslan Karabey."

" Benim. "

Dediğimde elindeki telefonu bana uzattı. Abimin telefonuydu.
Sizi arayan bendim.

" Nasıl olmuş kaza çokmu kötü durumu."

"Olaya ambulansla birlikte gittik.
Araba yoldan çıkıp takla atarak şarampole uçmuş.
Sebepte maalesef önüne çıkan köpeğe çarpması. Sanırım kaçmak istemiş ama...

Ambulansla hemen buraya getirdik.
Şuan ameliyatta."

" Anladım. Teşekkür ederim."

Dedim üzgün.

" Ben görevimi yaptım tekrar geçmiş olsun diyerek uzaklaşırken.
Arkadan gelen sese döndük.

"Aslan Bey...

Ben İpek."

Kadın doktora bakarak,

" İpek Kadir'in sözlüsü." Dedi Cevher.

Duyduğum şeyle önce bi şaşırsamda hemen kendimi toparlayarak,

" Abim nasıl?" Dedim.

" Âsım Bey. Ağır bir kaza geçirmiş.
Biz elimizden geleni yaptık.
Zor bir ameliyat oldu.
Sağ bacağında iki kırık var bir kırıkta kaburgada neyseki iç kanama yok.

Şey. Birde."

" Birde ne? "

Dedim kolundan tutarak.
Korkum dahada artmıştı.

" Araç takla atınca başını kötü çarpmış.
Ameliyat esnasında beyin kanaması farkettik. Şuan durumu iyi ama tekrarlamasından endişeliyiz.
Bir süre yoğun bakıma alacağız."

"Ne kadar kalacak."

" Maalesef bir süre veremiyorum."

" Ama düzelecek değilmi? "

Dediğimde yüzüme baktı sadece.

Aynı anda

" Nehir!" Diyen Cevher'e döndüm.

" Zavallı kız sonunda dayanamayıp bayılmıştı. "

" Hemen yanına gelip Nehir'i kucağıma alırken, İpek,

" Odaya alalım.
Üzüldüğü için bayılmıştır." Dedi.

Nehir'i odaya geçirip yatağa bıraktım.
İpek hemşireyi çağırarak, birşeyler söyledi

" Serum takalım.
Birde sakinleştirici verelim.
Dinlensin."

Başımı salladım sadece.

" Abimi ne zaman görebiliriz."

" Yarından önce olmaz.

Yarın görebiliriz."

İpek çıkarken ellerim saçlarımda odadaki sandalyeye oturup kaldım.

"Aslan."
Diyen Cevher'e baktım.
Elini omuzuma koyarak,

" Güçlü ol.
İyi olacak.
O iyi olana kadarda senin güçlü olman lazım.
Nehir için." Dedi Nehir'e bakarak.

Nehir'e kaydı gözüm.

" Haklısın ama..."

" Aması yok Kara Aslan. " Diyen Ege'ye baktım bu kez.

"Sen böyle yaparsan kızı nasıl dayansın."

" Doğru.
O ne yapsın?
Cevher, Nehir kendine gelince bizim yanımıza gelsin.
Arada perişan olur."

" Tabiki. "

Ayağa kalktım.

" Sizde dönün.
Burda yapabilecek bir şey yok.
Bende Nehir uyanınca alır gelirim. "

Cevher yanıma yaklaştı.
Kollarını beline sararak başını omuzuma yasladı.
Bende kollarının üzerinden sarıldım sığınağıma.

" Tamam.
Kendini bırakma Aslan.
Unutma her zaman yanındayız."

" İyiki varsın."

Dedim kulağına doğru eğilip.
Sonra derin bir nefesle çektim kokusunu. Bu koku beni ayakta tutacak tek şeydi sanki.

*****

Bir haftadır bir hastaneye, bir şirkete bir eve, gidip geliyordum.
Bazen Cevher'de benimle gelip burda abimin yanında birlikte sabahlıyorduk. Ama hâlâ bir değişlik yoktu.
Abim sanki yorgun ve uyanmak istemiyordu.

Arada Nehir'de geliyordu.
Ama ağlama kirizleri geçirdiği için fazla durmasına izin vermiyordum. Kızda perişan olmuştu.
Babam ölecek diye sürekli ağlayıp hem kendini hem bizi üzüyordu. Psikolojisi bozulacak diye korkuyordum.
Bu süre içinde annesi de aramış ama gelme zahmetinde bulunmadığı gibi Nehir'e dönmesini söylemişti.

Neyseki Nehir annesine değil babasına çekmişti.
Gerçekten abime uygun bir kadın olmadığını böylelikle ispatlamıştı annesi.

Kendi işlerime yetişmeye çalışmak yetmiyor gibi arada Amerika' daki şirketin müdürü de aratıp ya şirketle ilgili birşey soruyor yada bir sorundan bahsediyordu.
İşte o zaman daha iyi anladım abimin kıymetini.
Abim hem benimle hemde buradaki ve Amerika' daki şirketle uğraşmak zorunda kalmıştı çoğu zaman.

*****

Bugünde şirketten erken çıkmış abimin yanına gidiyordum.

Çalan telefonla arayan kişiye baktım.
Sevdiğim kadın, moral kaynağım sığınağım arıyordu.

" Alo.
Cevher'im."

" Aslan.
Nerdesin.?"

" Hastaneye gidiyordum.
Geldim sayılır hatta.
Bir şeymi var."

" Hayır.
İşlerim bitti.
Birlikte gidelim diyecektim ama madem sen çıkmışsın orda buluşalım."

" Cevher bizim yüzümüzden işlerini aksatma.."

" Saçmalama Aslan."

" Tamam güzelim.
O zaman ben abimi görüp hastane cafesine inerim, sen gelincede birlikte doktoruyla konuşuruz. "

" Tamam, çıkıyorum."

Diyerek kapattı.
Elimdeki kapanan telefonun ekranına baktım.
Ekran resminde Cevher'in resmi vardı. Resmine bakmak bile bana iyi geliyordu.

Tam başımı ekrandan kaldırmıştım ki son anda önümdeki kadını görür görmez frene bastım.
Dalgınlıgım yüzünden kırmızıda geçmiş kadına çarpmasada dokumuştu araba.

Kadında korkup kendini yere bırakınca. Hastane önünde kaza yaparak tarihe geçtin Aslan. Diyerek. hızla arabadan inip yerde oturan kadının yanına geldim.

" Özür dilerim.
İyimisiniz? Kusura bakmayın dalgındım. "

Kadın kafasını kaldırıp bana baktı.

" A-Aslan?"

Yüzüne baktım kadının, tanıdıkdı.

" Melis.
Melis senmisin.? "

Dedim yardım edip ayağa kaldırarak.

" İyimisin, gel.
Seni hemen doktora gösterelim. "

" İyiyim bir şeyim yok.
Doktora falan gerek yok."

" Olmaz doktor karar verir ona. Hadi."

"Aslan iyiyim bir şeyim yok çarpmadın.
Ben bir an korkuyla kendimi yere bıraktım."

" Eminmisin? "

" Eminim."

*****

Melis'i de alıp arabayı parkedip birlikte cafeye geldik.
Boş masalardan birine oturup su ve kahve istedim.

" Melis.
Daha iyimisin?
Doktora görünmek istemediginden eminmisin."

" İyiyim Aslan. Teşekkür ederim.
Kusura bakma senide korkuttum.
Dalgın yürüyordum.
Benim hatamdı yani. "

Derken elindeki fincana bakıyordu.
Sonra başını kaldırdı.
" Sen neden burdasın? "

" Abim için.
Maalesef abim kaza yaptı yoğun bakımda şimdi. "

" Öylemi çok üzüldüm.
Çok geçmiş olsun, durumu nasıl şimdi."

" Yoğun bakımda hâlâ ve ne kadar kalacağı belli değil."

" Çabuk iyileşir umarım."

" Umarım. Sen...
Görüşmeyeli uzun zaman oldu."

" Evet 1 yıl oldu son görüşmemizden bu yana."

"Nasılsın?
Ne zaman geldin İzmir' den."

" İyiyim demek isterdim."
Dedi dudağının kenarındaki gülümseme kırıntısıyla.

" Bir şeymi oldu?
Kötü bir şeymi? "

Bir süre sessiz kaldı Melis.
Sonra,

" Kahve için teşekkürler Aslan.
Ben artık kalkayım."

Kolundan tutarak kalkmasına izin vermedim.

" Melis...
Ne oldu?
Bir şey var sende.
Anlat lütfen. Yapabileceğim bir şey varsa..."

Melis yerine oturarak ellerini birbirine geçirerek parmaklarını sıkmaya başladı.

" Melis...!"

" Sağol Aslan.
Seni görmek güzeldi. "

Diyerek hızla masadan kalkıp dışarı çıkarken bende hızla arkasından çıktım.
Hızlı hızlı yürüyordu kaçar gibi.

Tam caddedeki taksiye binecekken yetişip kolundan tutup kendime çevirdiğinde ağlayan bir Melis vardı karşımda.

" Melis ne oluyor anlat artık.
Biz arkadaşız söyle lütfen.

Hadi gel ve her şeyi anlat."

Diyerek tekrar cafeye götürdüm Melis'i.

Aynı masaya tekrar oturduk.

" Anlat." Dedim.

" Ben... Ben artık çok yorulmuş hissediyorum. Dayanamıyorum. Herşey üstüme üstüme geliyor sanki.

6 ay önce ortağım yüzünden işyerim battı. Alacaklılar yüzünden kalan herşeyi satmam gerekti.
Şimdi babamın yanına geldim ama.
Ama..."
Dedi dahada ağlayarak.

Uzanıp elimi omuzuna koyarak,

" Şşiiitt tamam sakin ol."

Dedim masadaki suyu uzatarak.

Eline aldığı bardaktan bir yudum içtikten sonra devam etti.

"Ama artık oradada kalamayız."

" Kalamayız? "

" Evet.
Oğlum ve ben artık üvey anne tarafından istenmeyen evladız.
Babam habersizce evlenmiş.
Bana söyleme gereği bile duymamış.
Tabi oda bizi gördüğüne hiç memnun olmuyor."

" Oğlunmu var? " Dedim gülümseyerek.

" Evet.
2 aylık. "

Dedi ağlayan gözleriyle gülmeye çalışarak.

" Adı ne.? "

" Karan."

Dedi başını hastaneye çevirerek.

" Burda yatıyor şuan.
Hasta, sarılık olmuş."
O yüzden çıkarken dalgındım.
O uyurken eve gidip gelecektim. "

" Babası? "

" Babası...
Babası bilmiyor Karan'ı.
Haberi bile yok.

Aslında buraya gelirken onu bulmak ve oğluna sahip çıkmasını istemek için gelmiştim.

Ama...
Ama geç kalmışım."

" Neden? "

" Evlenmiş."

Dedi bir süre sessiz şekilde gözlerime bakarak.

" Cevher Aslan isimli iş kadınıyla."

Söylediği şeyle anlık bir şok geçirdim.
Kendime gelmeye çalışırken karşımdaki üzgün gözlere baktım.

"NE!!
Ne Dedin?
Bu ne saçmalık.
Sen delirdinmi? "

Dedim hızla ayağa kalkarken.

Sonra gördüğüm şeyle şokun en büyüğünü yaşadım.
Cevher burdaydı ve her şeyi duymuştu.

Elleri ceplerinde ve boş bir bakışla bir bana bir Melis'e bakıyordu.

Ne üzüntü ne kızgınlık ne öfke patlaması...
Hiç bir ifade yoktu yüzünde
Ve bu daha kötüydü.

Bu boş ifade Cevher'den her şeyi beklemem gereken bir bakıştı.
En iyi bunu öğrenmiştim onu tanıdığımdan beri.

Ağır adımlarla yanımıza kadar geldi.

" Cevher." Dedim.

Gözlerimdeki bakışlarını oturan Melis'e çevirdi.
Elleri ceplerinde uzun bir bakış atarken Melis hâlâ ağlıyordu.

" Aslan."

Dedi sakin şekilde.

" Söylemek istediğin bir şey varmı.? "

" İnanma Cevher.
Yok öyle birşey.
Neden yapıyor bilmiyorum ama yalan söylüyor.
Tamamen yalan.
Öyle birşeyin imkânı yok. Bana inan güzelim."

Dedim elimi yüzüne uzatarak.

Ama anında bir adım geriledi.

O an koca dünya taştan bir duvar oldu, üzerime çöktü. Ve ben altında kalarak can verdim. "

**********************************

Evet bölüm sonu canlarım.
Oylar ve yorumlar gelsin.
Ne oluyor tahmininiz varmı

Loading...
0%