Yeni Üyelik
64.
Bölüm

Y.C 64 İntihar yalanı

@azamet_29_2

 

Aynı anda kapı açıldı.
Kazım'dı gelen.

 

" Abi Melis'in kiminle gittigini öğrendik. "

 

Aslan hızla yerinde doğruldu.

 

" Kim.? "

 

Çağla Taşhan.

 

" Çağla Taşhan mı?"

 

Dedim sinirle.
Aslan anında yerinden kalktı ama dönen başıyla dengesini kaydedince Efe tuttu.

 

"Rahat dur Aslan.
Yat yerine." Diyerek yatağa bıraktı.

 

" Kazım nasıl anladın Çağla olduğunu." Diye sordum.

 

" Görüntülerden.
Park görüntülerindeki kırmızı araçtan. İlk önce emin olamadık. Sonra görüntüyü büyüterek plakaya bakınca tanıdım.
Çağla bizim şirkete geldiginde, hani proje için şantiyeye gitmişti.
O gün bu araba şirketin garajındaydı.
Saçma şekilde park edildiğinden dikkatimi çekmişti.
Çağla hanıma ait olduğunu o gün öğrenmiştim.
Plaka aynı.

 

" Vay vay vay."

 

Dedi Efe.

 

"Kadınlara bak.
Resmen kumpas kurmuşlar."

 

Asım:

 

"Çağla zaten sağlam papuç değildi."

 

Dedi dişlerinin arasından, zorla konuşarak.

 

"O kızın pisikolojik sorunları var."

 

" Asım Bey iyimisin? "

 

"Fazla kaldım burda." Dedi sandalyeyi göstererek.

 

" Ağrılarım arttı."

 

" Abi? "

 

" Babacım iyimisin?"

 

" Benim pilim bitti.
Dinlenmem lazım. "

 

" Kazım, Asım beyi odaya çıkarın.
Nehir'i de eve bırakın."

 

"Tamam efendim. "

 

Kazım Asım beyi alarak odaya çıkarırken, Nehir de elindeki poşeti bana verdi.

 

" Bana birer borcunuz var." Dedi gülerek.

 

" Teşekkürler Nehir. "

 

" Rica ederim.
Yalnız varya tam aksiyondu." Diyerek çıktı.

 

İkizlere döndüm.

 

"Dışarı işareti yaparak kapının dışına çıktım. Birazda kısık şekilde.

 

" Çocuklar sizde dönün.
Ege sen işlerin başına. Malûm boş bırakmaya gelmiyor.
Yarın yüklü miktarda ürün gelecek. Depoya girişi, kayıtı sende.
İbrahim beye söyle gözünü açsın."

 

" Tamam patron."

 

" Efe sende şu görüntüleri izleyerek birşeyler bulmaya çalış.
Çağla burdan çıktıktan sonra mobeselerede takılmıştır mutlaka. Nereye girmiş bul.

 

Bulki o saçlarından asayım onu."

 

" Tamam.
Ama sizede tuhaf gelmedimi. Neden gizlice değilde alelen kamera önünde aldı Melis'i."

 

" Çünkü oynuyor."

 

" Evet onu diyorum bende.
Oynuyor.
Patron bu kız sağlam ayak değil.
Her şeyi beklemeliyiz bundan.
Piskopatın biri bence.

 

Gövde gösterisi yapıyor.
Bizden zeki olduğunu ve onu bulamayacağımı ispatlıyor aklınca."

 

" Madem bu kadar meraklı oyun oynamaya, oynarız.
Hadi gidin siz.
Aslan'ın aracıyla geliriz biz."

 

" Tamam dikkatli olun patron."

 

Onların ardından tekrar odaya girdim. Aslan yatağın kenarına oturmuş seruma aldırmadan sol eliyle alnını ovuştururken bir kısmı alçılı, bir kısmı dikişli ve sarılı olan kolunu inceliyordu.

 

" Nasıl iyi olmuşmu? "

 

Dedim sinirle.

 

" Ne iyi olmuşmu? "

 

" Eserin.
Şu hale bak. Ya damara gelseydi kesikler."
Dedim sinirle. Ama aldırmadan,

 

" Sen nasılsın? "

 

Dedi serum takılı elini yüzüme koyarak.

 

" Ne? "

 

" Seni öyle yerde görünce ruhum bedenimden çıktı sanki. Öldüm sandım."

 

Sonra kollarıyla belimden sararak beni kendine çekerken yine boynuma gömdü burnunu derin bir nefes çekerek,

 

" Denizlerinde boğulup göklerinde can bulduğum, kokusuna meftun olduğum kadın.
Ben senden başka kimseye bakmadım. Senden başka kimseyi sevmedim. Kimseyle olmadım.

 

Bir gün gaflete düşerde başka bir kadına gidersem kafama sıkmazsam şerefsizim.

 

Özür dilerim. Suçum olmasada
sana bunları yaşattığım için.
Kalbini ve ruhunu kırdığım için özür dilerim." Dedi.

 

Geri çekilerek ellerimi yüzüne koydum.
Kara elmas gözlerine bakarak dudaklarına bir buğse bıraktım.

 

" Bir gün benden başka bir kadına gitme gafletinde bulunursan senden önce ben sıkarım kafana merak etme."

 

" Sık valla.
Sıkmazsan hakkım olsun."

 

"Hadi Aslan hadi yat.
Şu serum bitsinde gidelim."

 

" Tamam."
Dedi yatarak.
Bende koltuğa geçerken,

 

" Cevher."

 

" Efendim."

 

" Yanıma gelir misin.?
Yanıma yat. Kokun daha hızlı iyileştirir beni."

 

" Aslan bir kolun alçılı, dikişli ve sargıda. Diğerinde serum var.
Uslu uslu yat işte.

 

Sonrada aşağıya inip şu test işini halledelim, benim sinirlerim artık bozulmaya başladı.
Sonrada gidelim."

 

" Tamam Cevher'im tamam."

 

Aslan yerine yatıp gözlerini kapatırken bende koltuğa oturup gözlerim kapalı olanları düşündüm..

 

Melis bize bir oyun oynadı.
Ama tek başına değildi. Çağla'da oyunun içindeydi.
O halde bu ikisi bir birini tanıyordu.
Çağla bize karşı Melis'i kullanmıştı.

 

Ya melis.
O neden Çağla'ya yardım etti.
Melis'in bunu yapmak için nedeni neydi. Bütün bunların cevabını en iyi Çağla ve Melis verecekti.

 

Bir an önce onları bulmalıydım.
Bunun için de Efe'nin bir ipucu bulması gerekiyordu.

 

"Cevher.! "

 

" Aslan'ın mırıltılı sesiyle gözümü açtım."

 

" Cevher! "

 

" Ayağa kalkıp yanına yaklaştığımda uyuyan Aslan'ın sayıkladığını gördüm. "

 

Herkesin karşısında kara bir aslan kadar cesur duran adam benim yanımda yada konu be olunca çocuk gibiydi.
Elimi saçlarına götürüp dağılan yerlerini düzelttim.
Elimi yüzüne koyarak sakalının üzerinde gezdirdim. Birden serum takılı eliyle elimi tuttu.

 

"Beni öldürmeden gitme!"

 

Dedi mırıltıyla.
Kabus görüyordu.
Bu kadar mı etkilenmişti.

 

Acaba bu kadar sevmesini hak ediyormuyum diye düşünmeden edemedim.

*****

 

Aslan yarım saattir eli elimde uyurken bende öylece yanında oturdum.
Gözlerini açtığında beni görünce şaşırdı.

 

" Cevher? "

 

" Aslan..
Sayıklıyordun sonrada elimi tuttun bırakmadın. "

 

Dedim elimi kaldırarak gülümserken.

 

" Kâbus gördüm...
Gittiğini gördüm."

 

" Uyandığına ve serumda bittiğine göre gidebiliriz."

 

Dedim konuyu duygusallıktan çıkararak.

 

Aslan yerinden kalktığında gelen hemşire. Serumu ve kelebeği çıkardıktan sonra birlikte laboratuvar bölümüne indik.
Biz indiğimizde labaratuvara yeniden kapı takılıyordu.

 

Bir kapıya bir Aslan'a baktım.
Aslan' da kaşları çatık kapıya bakıyordu.

 

Sinirli şekilde,

 

" Verelim şu siktigim testinide gidelim. "

Dedi.

 

Yarım saat sonra işimiz bitmiş ve benim kullandığım Aslan'ın arabasıyla eve dönüyorduk.
Kolundan dolayı ben kullanıyordum arabayı.

 

Aslan ilk dakikalarda sessizce dışarıyı izledi. Sinirliydi.
Olanları yediremiyordu kendine halinden belliydi bu.
Kim olsa aynı şeyi hissederdi.
Bu yüzden bende sessizliğe uyum sağladım.

 

Bir süre sonra,

 

" Yarın Tolga Taşhan'ın yanına gidip Çağla'nın nerde olduğunu öğreneceğim. "

 

" Sonra...
Sonra ne yapacaksın? Bulunca dövecekmisin?
Yada öldürecekmisin?
Bir kadına vuramazsın yada öldüremezsin Aslan.
Sana yakışmaz. "

 

" Neden?
Bunu neden yaptılar.
Düşünüyorum, düşünüyorum ama bulamıyorum. "

 

" Melis'i bilmem ama Çağla sana aşıktı.
Sen yüz vermedin, ben kovdum, oda psikopat çıktı ve intikam istedi. "

 

" Ya Melis?
Melis'in... Onun derdi ne.? "

 

" Hatırlamasanda onuda red ettin muhtemelen.
Oda gurur yaptı.
Belkide yaşadığı bütün aksilikleri senin yüzünden diye düşündü."

 

" Olabilirmi.? "

 

" Saçlarından asarken sorarım onuda."

 

Aslan yüzüme bakıyordu.

 

" Bakma öyle, sen bir kadına vuramazsın ama ben yapabilirim. "

 

Dediğimde Aslan kıs kıs güldü.

 

Ama önce Efe'yi bekleyelim bir iki gün.

 

Ondan birşey çıkmazsa Tolga'nın yakasına yapışırız.

*****

 

Efe iki gün boyunca Çağla'nın arabasıyla ilgili araştırma yapmış mobese kameraları da dahil şehirdeki her görüntüye ulaşmış, gidebileceği her güzergaha bakmıştık.

 

Havalanının, Terminallerin, tren garlarının bile kamera görüntülerine bakmış ama hiç bir ipucu bulamamıştık.

 

Sonunda 3. günün sabahında Tolga Taşhan' ın şirketine gitmek üzere yola çıkmıştık.

 

Aslan:

 

" Nasıl oluyorda bulamıyoruz bu kızı.
Çağla' yı geçtim Melis'in de görüntüleri yok.
Kaçtıktan sonra çoktan şehir dışına çıkmış olmalı diye düşünürken hiç bir yerde izine rastlamamak garip."

 

" O halde şehir dışına çıkmadılar.
Şehirde bir yerde gizleniyorlar.
Kendilerini unutturup sonra gidecekler. "

 

" Cevher bu işte bir iş var."

 

" Göreceğiz.
Tolga ilede bir konuşalım bakalım ne çıkacak."

 

Şirkete gelir gelmez Efe ve Aslan ile birlikte direk ofise çıktık.
Sekreteri bizi gördüğünde hemen ayağa kalkarak.

 

" Buyrun.
Nasıl yardımcı olabilirim."

 

" Tolga beyle görüşmek istiyoruz."

 

" Kim geldi diyeyim."

 

" Sanki tanımıyorsunuz.? "

 

Dedim sinirle.

 

" Cevher Aslan!
Cevher Aslan dersiniz. "

 

Kadın kibar adımlarla yürüyerek kapıyı tıklayıp ofise girdikten bir dakika sonra çıkarak,

 

" Şuan müsait olmadıklarını söyledi."

 

Diyince kan beynime sıçradı.
Aynı anda Aslan sinirle kapıyı omuzlayarak içeri dalınca Efe ile birlikte gülümseyerek arkasından girdik bizde.

 

" Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz Aslan bey. "

 

Diyerek ayaklandı Tolga.

 

" Ne yapıyormuşum Tolga bey."
Dedi Aslan dişlerini sıkarak.

 

" Bu ne sayısızlık.
Hemen çıkın ofisimden."

 

Diyen Tolga ile Aslan hızla soluğu Tolga'nın yanında alarak sol eliyle yakasından tutarken kolunu boğazına dayayarak adamı duvara dayadı.
O kadar sinirliydiki tek elle bile öldürebilirdi Tolga'yı.

 

" Sibel polis çağır."

 

Dediğinde, sakin şekilde gelip masanın ucuna oturdum.

 

" Evet Sibel hanım polis çağırın.
Böylelikle piskopat Çağla Taşhan hakkında da bilgi veririz.
Yediği nanelerden sonra bulmamıza yardım ederler belki."

 

Dediğimde Tolga panik bakışlarla,

 

" Sibel tamam sen çık."

 

" Eminmisiniz Tolga bey!? "

 

Efe kızı kolundan tutarak,

 

" Emin, emin.
Sen işine bak! "

 

Diyerek kızı resmen kapıdan dışarı attı."

 

" Cevher Hanım.
Eşini yakamdan alsan."

 

Dedi zor çıkan sesiyle.

 

" Aslan Karabey benim eşimdir.
Emrimdeki biri değil.
Kendisinden rica etmelisiniz. "

 

Tolga mecburen,

 

" Aslan bey bırakırmısınız rica etsem."

 

Dediğinde Aslan Tolga'nın yakasını bırakıp geri çekildi.

 

" Eveet.
Tolga Taşhan."

 

Dedim sakin şekilde yerimden kalkarak.

 

" Gelelim sadede.
Buyrun koltuğunuza oturun."

 

Diyerek masanın önündeki koltuğa oturduğumda, Tolga yakasını düzelterek kendi koltuğuna geçerken Aslan ve Efe'de ayakta Tolgay'ı süzüyordu.

 

Tolga:

 

" Neler oluyor? "

 

" Tolga bey, öncelikle
Melis Cihangir adında birini tanıyormusunuz? "

 

" Melis Cihangir mi?
E.Evet.
Ama uzun zamandır kendini görmek bir yana adını bile duymadım.
Çağla'nın lise yıllarından arkadaşıydı. Ara ara görüşürlerdi.

 

Neden soruyorsunuz Melis'i.
Benimle yada Çağla ile ne alakası var ? "

 

" Tolga bey kulağınızı açın ve iyi dinleyin.
Melis bir bir haftadır bir nedenden başımıza bela oldu.
Aslan beye büyük bir iftira attı.
Tam hesap soracakkende kız kardeşiniz Çağla tarafında elimizden kurtarıldı.
Sorun büyük ve sıkıntılı.
O yüzden hem Melis'i hem Çağla'yı bulmam lazım. "

 

" Melis tam olarak ne yaptı? "

 

" Bunu bilmesenizde olur."

 

" Peki onu kurtaranın Çağla olduğu ne belli."

 

Efe'ye baktığımda, Efe elindeki telefonu açarak içindeki Çağla'nın Melis'i aldığı garaj görüntüsünü gösterdi.

 

Tolga bir elini alnına bastırarak,

 

" Bu yüzdenmi günlerdir gelmiyormuş."

 

Dedi kendi kendine.

 

" Yinemi? " Dedi bir elini alnına bastırarak.

 

" Allah'ın cezası kız.

 

Cevher Hanım , Aslan bey.
Yani ne diyeceğimi bilmiyorum.

 

Çağla nerdeyse 15 gündür eve gelmiyor. Arkadaşımdayım proje işleri demişti.
Ama görünüşe göre eski rahatsızlığı nüksetmiş.

 

Çağla'nın pisikolojik sorunları oldu. Aşık olup takıntı yapıp sinir krizleri geçirdiği zamanlar oldu.
Bir süre tedavi gördü. Hatta düzelmişti. Yada ben öyle sandım."

 

Dedi bıkkın.

 

" Hem çalışması hem kendini toparlaması için yanımda çalışmasına izin verdim.
Bir süre iyiyede gitmişti. Ama..."

 

Aslan:

 

" Çağla ve Melis nerde? "

 

" Maalesef hiç bir bilgim yok."

 

Aslan aniden Tolga'nın yakasından tuttu tekrar.

 

" Ne demek bilmiyorum lan! "

 

" İnanın bilmiyorum.

 

Dediğim gibi nerdeyse 15 gündür eve gelmiyor. "

 

" Arayıp öğren o zaman lan! "

 

Aslan'ın hırlamasıyla Tolga,

 

" Tamam.
Bırakında arayım ama sizden rica ediyorum. Ona zarar verecek bir şey yapmayın.
Görünen o ki akıl sağlığı yerinde değil. "

 

" O zaman tımarhaneye kapatında insanlara musallat olmasın lan!
Kaç gündür ikisi bir olup hayatımın içine sıçtı. "

 

Dedi Aslan.
Bu sırada Tolga'da Çağla' yı aradı.
Uzun uzun çalsada telefon açılmadı.

 

" Tolga bey.
Size tavsiyem bizimle iş birliği yapmanızdır.
Başkalarına yada kendine zarar vermeden önce onu bulmak istiyorsanız bizimle iş birliği yapın.

 

Haber alırsanız yada bulursanız yada gelirse haberimiz olacak.
Gerekirse hastaneye ellerimle götürürüm. Ama önce onunla konuşacağım."

 

Tolga başı önde,

 

" Tamam."

 

Dedi yine.

 

" Tek isyeğim aynı şeyler tekrarlanmasın. "

 

" Aynı şey derken. "

 

Dedi Efe.

 

" Çağla bundan önce erkek arkadaşını takıntı haline getirmiş..."

 

" Eeee?"

 

" Öldürmek istemişti." Dediğinde hepimiz şaşırarak baktık.

 

" Söylemiştim patron.
Bu kız piskopatın teki."

 

Tolga telefon numarasını yeniden çevirdi.
Yine çaldı. 3. Çalışta telefon açıldı.
Tolga sesi hoparlöre verdi.

 

" Alo.
Alo Çağla! "

 

" Alo."

 

Diyen erkek sesiyle hepimiz telefona odaklandık.

 

Tolga ayağa kalkarak.

 

" Alo kimsiniz?
Kardeşimin telefonunu neden siz açıyorsunuz."

 

" Alo.
Beyefendi ben polis memuru Serhat."

 

" Polis mi?
Ne polisi ne oluyor memurbey? "

 

" Beyefendi telefonu kaza yerinde bulduk.
Buraya gelseniz iyi olur kardeşiniz. Kaza yapmış."

 

Dediğinde ayağa kalktım.

 

Tolga:

 

" Nerde.
Nerde kaza yapmış kardeşim. İyimi? "

 

" Bu numaradan konum arıyorum.
En kısa zamanda gelin."

 

" Kardeşim.
Kardeşim iyimi? "

 

" Dediğim gibi hemen gelseniz iyi olur." Diyerek kapattı.

 

" O an Tolga' nın bembeyaz olan yüzünü gördüm.

 

Titreyen elleriyle,

 

" Çağla kaza yapmış. Hemen...
Hemen gitmeliyim. "

 

Derken konum geldi.

 

" Birlikte gidelim Tolga bey.
Araba kullanacak halde değilsiniz. "

 

" Efe gelen konuma bakarak,

 

" Gidelim.? " Dedi.

 

Birlikte şirketten çıkarak tek araba kaza yerine doğru yola çıktık.
Efe kestirme olan çevre yolunda 20 dakikada ulaştırdı bizi.

 

Ama geldiğimizde gördüğümüz manzara korkunçtu.
Çağla'nın arabası yol kenarındaki ağaca çarparak kaza yapmış. Sonrada alev almış ve ağaçla birlikte cayır cayır yanmıştı.
Hemen arabadan indiğimizde Tolga koşarak arabanın yanında aldı soluğu.
Ama polisler geçmesine izin vermedi.

 

Çünkü direksiyondaki kadın cesedi görülecek bir sey değildi.
Tolga bağıra, çağıra ağlayarak görmek istedi kardeşini ama polisler izin vermiyor, sinir krizi geçiren Tolga'yı Efe ve polisler zorlukla tutuyordu.

 

Gördüğüm görüntü ve burnuma gelen yanmış ceset kokusuyla bir anda midemin bulandığını hissederek kendimi yol kenarına attım.
Arka arkaya öğürürken Aslan, koşarak yanıma geldi.

 

" Cevher..?
Cevher iyi misin.? "

 

Sorduğu soruya cevap verecek halde değildim. Sadece elimle git işareti yaptım. Beni böyle görmesini istemiyordum.
Ama kıpırdamadı bile.

 

Midemin bulantısı ve kusmam kesilmiyor hâlâ öğürüyordum.

 

Aslan eli sırtımda sıvazlayarak yanımda kalmaya devam etti.
Sonunda bitince kendimi dizlerimin üzerine bıraktım. Bir anda bütün vücudum pelte gibi olmuştu.

 

Aslan hızla arabadan su alıp gelerek kapağı açıp dudaklarıma uzattı.
Şişeyi tutarak bir kaç yudum içtikten sonra sol eline dökerek yüzümü yıkadı.

 

" Cevher, güzelim iyimisin.? "

 

Başımı salladım.

 

" İyiyim." Aynı anda Efe geldi.

 

" Cevher.
İyimisin ne oldu? "

 

Aslan:

 

" Bir anda kusmaya başladı." Diyince.

 

" Koku...
Midemi bulandırdı."
Dedim ayağa kalkarken.

 

Ama bacaklarım beni taşımayınca geri oturacakken hem Efe hem Aslan tuttu kollarımdan.
Sonrada bir anda Aslan'ın kucağında buldum kendimi.

 

" Aslan bırak kolun..."

 

Desemde aldırmadı.
Arabaya kadar götürerek beni arka koltuğa bıraktı.
Koltuğa oturunca derin bir nefes aldım.

 

" Daha iyimisin? "

 

" İyiyim Efe.
Nasıl olmuş kaza."

 

" İntihar! "

 

Aslan ile aynı anda Efe'ye baktık.

 

" Ne!?"

 

" Telefonunda kendi kaydı var. Ölmeden önce kendi ağzıyla ölmek istediğini söylediği bir video buldu Tolga.

 

Bunalımda olduğunu kimsenin onu sevmediğini abisinin bile onu istemediğini söylemiş.

 

Birde ikinizden özür dilemiş."

 

Ne düşüneceğimi şaşırmıştım anlık.

 

" Birazdan savcı gelerek incelemeden sonra kaldıracaklar cenazeyi."

 

Bizim yapacağımız birşey yok. Gidebiliriz. Tolga burda kalacakmış."

 

" Tamam."

 

Dedim arabadan inerek.
Sonra Tolga'nın yanına gittim.
Başını ellerinin arasına almış polis aracının koltuğunda oturuyordu.
Yanına yaklaştım.

 

" Tolga Bey..."

 

Başını kaldırıp ağlamış gözlerle bize baktı.

 

" Başınız sağ olsun.
İnanın çok üzüldüm. "

 

" Benim yüzümden.
Sahip çıkamadım.
Yardım edemedim. Kendi işlerim yüzünden onunla ilgilenemedim.

 

Sağolun buraya kadar gelip destek olduğunuz.
Çağla adına sizlerdende özür dilerim.
Onu affedin lütfen.
Affedinki en azından ruhu huzur bulsun."

 

" Ölen bir insana kin tutacak değiliz Tolga bey. Bir şeye ihtiyaç duyarsanız..."

 

" Sağolun."

 

Biz konuşurken gelen savcı ile Tolga uzaklaşırken bizde arabaya döndük.

 

Aslan ile arka koltuga oturunca, Efe direksiyona geçip motoru çalıştırıp yola koyulduğunda benim aklım hâlâ Çağla'daydı.

 

" Nasıl oldu bu.
Bu kadar kötü durumda olmasına üzüldüm. Keşke olaylar bu hale gelmeseydi.
Keşke ne halde olduğunu farkedip yardımcı olabilseydim.
Çok üzücü bir durum. Abisi perişan oldu."

 

" Herkes ettiğini buluyor."

 

Dedi Efe umursamaz şekilde.

 

" Herkes ettiğini bulur...
Çağla yanarak ölmeyi hak edecek kadar ne yapmıştı.

 

Yanarak ölmek..."

 

Dediğimde anda aklıma gelen direksiyondaki ceset ve yanık et kokusuyla aniden bulanan midemle elimi ağzıma bastırdım. Aynı anda öğürünce,

 

Aslan:

 

" Efe kenara çek." Dedi.
Efe hızla kenara çekip durduğunda kapıyı açarak kendimi yine yol kenarına atarken Aslan yine arkamdan gelip yanıma çöktü.

 

Efe'de elinde su ile gelince Aslan suyu alıp açarak,

 

" Su iç." Dediğinde daha fazla kustum.

Efe:

 

" Patron iyi görünmüyorsun hastaneye gidelim."

 

" Gerek yok iyiyim.
Sadece yine o.
O koku..."

 

Demiştimki tekrar öğürmeye başladım.
Sonunda öğürmem bittiğinde Aslan'ın uzattığı suyu içerek ayağa kalktım.

 

Aslan:

 

" Önce hastaneye gidelim." Dedi yine.

 

" Gerek yok eve gidelim."

 

" Olmaz iyi değilsin."

 

" Aslan hastaneye falan gitmiyorum! Sadece eve gitmek istiyorum lütfen! Dedim sinirli ve yüksek sesle.

 

Sonrada arabaya giderek arka koltuğa oturdum.

 

Bir süre sonra arkamdan gelen Aslan ve Efe ile tekrar hareket ederek yola koyulduk.
1 saat kadar sonrada eve geldiğimizde hızla arabadan inip eve girdim.

 

Özge ve Nehir salonda bizi bekliyorlardı.

 

" Kardeşim hoşgeldiniz." Dedi Özge. Ama cevap vermeden hızlı adımlarla odama doğru çıktım.
Odama girip sonrada banyoya girerek üzerimdeki herşeyi tiksinerek çıkarıp kirli sepetine attım.
Sanki oradaki ateş, duman, ceset kokusu, kusmuk hepsi üzerime sinmisti.

 

Küveti sıcak suyla, hatta kaynar suyla doldurarak kendimi içine bıraktım. Son günlerde üst üste gelen şeyler yüzünden hem zihnimin hem bedenimin dengesi bozulmuştu.

 

Normalde etkilemeyeceğim şeylerden etkilenir olmuştum.
Aslan'a da yersiz şekilde sert çıkmıştım. Oysa tek yaptığı beni düşürmekti.

 

" Hay böyle işi benn..."
Diyerek bütün vücudunu ve kafamı suyun altına çekip nefesimin sonuna kadar suyun altıda durdum.

 

Tekrar çıktığımda Aslan küvetin kenarına oturmuş bana bakıyordu.

 

Bu kez sessizdi.
Yumusak bakışlarla gözlerime bakıyordu sadece.

 

" Özür dilerim Aslan 10 gündür her şey üst üste gelince bir an sinirlerim bozuldu."

 

Aslan yerinden kalkıp yaklaşarak yanıma yere dizlerinin üzerine çöktü.

 

" Ben özür dilerim.
Benim suçum.
Beni affet."

 

Diyerek dudağıma bir bugse bıraktı.

 

" Aslan."

 

" Hımm."

 

" Beni her zaman böyle sevebilecekmisin? "

 

" Ölene kadar artan ama azalmayan bir aşkla seveceğim seni Cevher Aslan."

 

*********************************

 

Evet Bölüm sonu camları. Yeni bölümlerde buluşmak dileğiyle.

 

Hepinize iyi bayramlar.😍😍😘😘

Loading...
0%