@azamet_29_2
|
Selaaaam canlarım. Finale bir kaç bölüm kaldı. Keyifli okumalar dilerim. Hatalarım varsa affola Bu kadar iyi olma Aslan... Sende kız. Dedim yavaşça arkama dönerek. " Özür dilerim." Dedim sarılarak. Yaklaştım... Ellerini yavaşça kaldırıp avuçlarının arasına aldı yüzümü, biraz kaydırarak dudaklarımın tam üstüne bastırdı dudaklarını. " Özledim." Dedi. " Kahve içelim mi? " " Sende mi içeceksin? " " Evet. " 3 canlı biri olarak kahve sana uygun değil bence." " Aşerdiğimi düşün. " Dedim gülümseyerek içeriye doğru yürürken. " Karpuz yada erik değilde kahveyemi aşerdin yani." " Evet. " " Sen nasıl bir hamilesin anlamadım." " Cevher tarzı." Merdivenlerden inerek tekrar ofise geldiğimizde Esra' nın yanından geçerken, " Esra bize kahve getir lütfen." Dedim. Aslan: " Esra, Cevher hanımınki sütlü olsun." " Hayır Esra sade istiyorum." " Hayır, sade zararlı." Aslan'ın kahvemede karışması sayesinde, " Esra vazgeçtim. Diyerek içeri girdim. " Sinir bozuyorsunuz hepiniz." Dedim tıslayarak. " Sade kahve bebeklere zarar dişi aslanım." Aslan masamın önündeki koltuğa geçerken bende kendi koltuğuma geçip oturdum. " Her şeyime karışırsanız iyi valla. O sırada arkamızdan giren Efe'in önce öfkeli sesi geldi, sonra kendini gördüm. " Cevher! " Hadii. Dedim bıkkın şekilde başımı ellerimin arasına alarak. " Ne yapmışım Efe abi." Dedim sinirli çıkan sesimle. " Ya o piç karnına vursaydı." Dahada sinirle baktım bu kez. " O kadar aciz değilim. İzin vermezdim. " " Garantisimi var. " O zaman zevkli olmaz. " Dedim gülümseyerek geriye yaslanırken. " Efe haklı Cevher." Söylediği cümle ile Aslan'a döndük. Efe kaşları çatık Aslan'a, " Sana ne oldu? " Dedi dudağındaki yere bakarak. Aslan çenesiyle beni işaret ederken Efe yüzüme bakınca, elimi alnıma bastırarak, " Özür diledim... " Dediğimde Efe kıs kıs gülerken, " Darısı başına kardeşim. " Dedi Aslan, kollarını göğsünde birleştirerek. " Kardeşim? " Anladım kesin bir yerlerde birşey kaçırmışım ben. Efe tekrar bana döndü. " Bugünden sonra daha sakin ol cevher. " Söz veremem." Diyerek yerimden kalktım. " Nereye? " " Sakıncası yoksa lavaboya Aslan bey." Dedim bıkkın. Aslan ellerini yarım şekilde yukarıya kaldırdı. Bu zamana kadar kimseden koruma yada itina beklememiştim. Zaten hiç bir zaman ihtiyacım olmamıştı. Yavaş adımlarla lavaboya girerek duvardan tutundum. Ellerimi kuruladıktan sonra tam kapıyı açacakken yine başım dönünce olduğum yerde durmak zorunda kaldım. Bu kez daha fazla dönüyordu. Daha az önce fazla ilgiden dertlenirken şimdi bunun oluşu dahada sinirimi bozmuştu. Bu yüzden inatla yardım istemeyip " Cevher. Birden içeri girince, " Ne yapıyorsunuz? " Dedim sinirle. " Cevher, iyimisin? " " İyiyim Aslan, ne diye dalıyorsunuz." " Uzun süre çıkmayınca endişelendim." " Biraz başım dönünce bekledim. Tansiyonum düştü sanırım. " Dediğimde kendimi bir anda Aslan'ın kucağında bulurken, " Dur ne yapıyorsun gerek yok. " Desemde aldıran olmadı tabiki. " Tabi tansiyonun düşer. Diye söylenen arkamızdaki Efe'ydi. Aslan: "Efe haklı." Dedi sıkkın sesiyle. Beni odadaki büyük koltuğa getirip yatırıp ayaklarımı kolçağın üzerine kaldırdı. Gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalışırken, " Bugün bu kadar iş yeter. " Tamaam." " Ne? " "Tamam... Dedim. " Efe sende işlerine dön. O piç rahat durmayacak." " Tamam patron. " Diyerek ofisten çıktı Efe. Efe'nin gidişiyle kolumu alnıma yaslayıp gözlerimi kapattım. " Biraz uyu istersen." " Aslan." " Hmm." " Sen neden burdasın bugün." " Neden? " Ben değil, ama sen memnun kalmadın." Bir kaç saniye sessiz kaldı. " Yeni araziyi görmek için dışarıdaydım. " Toplantı odasında kalmış telefon. Üstünede Toros'lar gelince dönemedim. " "Ben geldiğimdede ortalık karışmıştı. Cevher..." " Hmm. " " Lütfen... Daha sakin ol. " Yine bir sürelik sessizlikten sonra göbeğimde hissettiğim elle gözlerimi açtım. Aslan yanımdaki sehbada oturmuş titreyen eli karnımda, göbeğimi okşuyordu. " İlk kez dokunuyorsun." Gözleri göbeğime takılı, " Korkuyorum." Dedi. " Onlara zarar vermekten korkuyorum. Hem ilk değil. Bu 2.ci sen hastanede kendinden bir haber yatarkende dokunmuştum. Cevher... Bu... Burda elimin altında, canının içinde canımızdan iki parça saklıyor, büyütüyorsun. Bense sadece bakıyor izliyorum. Bütün zorlukları sen çekiyorsun. Hepsine sen dayanıyorsun. Yerimden yavaşça doğrulurken Aslan kolumdan tutarak destek oldu. " Hamilelik hormonlarının beni değil seni etkilediğini düşünmeye başladım. Oğuz'un yakasından tutup belasını sikecek Aslan nereye gitti." " Sana ve bebeklerimize zarar vermek isteyen birini gördüğü anda ortaya çıkar o Aslan ve kimseye acımaz. " Gülümsedim. " Daha iyiyim hadi, gidebiliriz. " " Eminmisin? " " Evet." Birlikte ofisten çıktığımızda kapının önünde Kadir ve Kazım bizi bekliyordu. Aslan: " Kazım biz Kadir'le gidiyoruz. Sende arabayı getir." " Tamam abi." Birlikte asansöre binerek garaja indik. " Eve gidiyoruz Kadir." " Peki efendim." 40 dakika kadar sonra evdeydik. Birlikte odaya çıktığımızda üzerimdeki ceketten kurtulup kenara attıktan sonra yatağın kenarına oturup ellerimi geriye yaslarken başımıda geriye doğru esnettim. Yorulmuştum. " Aslan bırak." Dedim. Gerek yoktu. Ben halledebilirdim. " Ne yapıyorsun Aslan, gerek yok buna." " Dinlenmene yardım ediyorum mücevherim. " Aslan alışırsam, her zaman isterim bak." " İste mücevherim. Yapmazsam adam değilim." Pes edip gözlerimi kapattım ve bir kaç dakika sonra uykunun kollarındaydım. ***** Gözlerimi yeniden açtığımda akşam olmuştu. Yatakta yalnızdım. Banyodan gelen seslere bakılırsa Aslan duştaydı. Beni görmesede ben onu görüyordum. Ve belinde sarılı havlu ile şuan gerçekten göze hitap ediyordu. Havluyu yüzünden çekip yatağa döndüğünde boş yatakla anında etrafa bakındı. Beni görünce yanıma gelerek, " Cevher'im... " İyiyim, dinlenmişim. " Derken karşımdaki adamı yukardan aşağı süzerek elimi uzatıp çıplak göğsünde gezdirdim. Önce şaşırsada dişlerini sıkarak gülümserken, gözlerini kapattı. Başını yukarıya kaldırırken inlediğini duydum. " Cevher..." Dedi dişlerinin arasından. Tam o anda çimdiği bastım. " Aahh." Derken, " Yasak bitene kadar bu şekilde gözüme görünme Aslan." Dedim sırıtarak. " Özledinmi beni? " Dedi munzur şekilde. " Ben daha fazla özledim. " 3 ay dolmalı dedi burcu." " Eh birşey kalmamış. Diyen Aslan'ın gözlerinde avına bakan avcı aslan bakışı vardı adeta. " Hadi sen aşağı in yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." Dediğinde bende kollarından ayrılıp odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı inerken salondaki Ege ve Efe'yi görünce direk yanlarına giderek oturdum. " Ege ne yaptınız. " Oğuz tırlarını ve adamlarını geri çekti." Efe: " Yinede güvenliği sıkı tutuyoruz." " Güzel... Ege: " Patron sen ne yapmışsın öyle. Oğuz'u elinden zor almışlar." " Şerefsiz piç çok kaşındı. Dedim dişlerimi sıkarak. " Şuan yanımda olsa yine aynını yaparım." Demiştimki kapıdan hızla Özge girdi. Ardındanda Kara onun arkasında da Şanslı. Özge koşarak merdivenleri çıkarken, " Çekil Aslan abi yakalanmamam lazım." Dediğinde hepimiz onlara bakarken Aslan'ın yanından geçen üçlüyle, evin içi Tom ve Jerry çizgi filmine dönmüş gibi geldi. Ege: " Bu üçü yakalamacamı oynuyor. İnanamıyorum hâle bak. Dediğinde kahkaha ile güldüm. Aslan aşağı indiğinde bir yandan hâlâ arkasına bakıyordu. " Baya eğleniyorlar." Dedi gülerek. Sevim Sultan: " Akşam yemeği hazır Cevher kızım. " Tamam sultanım geliyoruz." Özge'de inince masaya geçerek güzel bir akşam yemeği yedikten sonra kahveler için salona geçtik. ***** Geçtiğimiz haftayı şirkete bir gün gelip bir gün dinlenerek geçirdim. Bu süre içinde Oğuz Toros' dan ilginçtir hiç ses çıkmadı. Bu sabah Ege ile ofise girer girmez Esra yine elinde iş programı arkamızdan girdi. Amerikalı bir iş adamı, ünlü, zengin biri. Türkiye'de hiç kimseyle iş yapmamış bir Ceo neden bizimle görüşmek için randevu istemişti gerçekten merak ediyordum. Dalkıran ile görüştükten sonrada erkenden eve gitmeyi planlıyordum. Esra dosyaları masama getirip bıraktıktan sonra Ege kendi işleri için çıkarken bende kafamı dosya arasına Bir süre sonra ayaklarım şişmeye başlayınca koltuğa geçerek uzanmaya karar verdim. Tam yerimden kalkarak büyük koltuğa doğru ilerlerken kapı tıkladı. Gelen Esra: " Efendim Toroslar'dan Cevat Toros ve Tahir Toros sizinle görüşmek istiyor." " Cevat Bey mi? " " İçeri al Esra. " Cavit ve oğlu içeri girerken arkasından Efe, Ege ve Kadir'de girdiler. " Buyrun Cevat bey." Dedim Tahir'i es geçerek. Cavit bey yanıma kadar geldiğinde Efe de tam yanımda duruyordu. " Buyrun Cevat Bey sizi dinliyorum. " " Öncelikle Oğuz Toros adına sizden özür dilerim." " Estağfirullah. " Son zamanlarda sık sık rahatsızlandığım için artık bu işleri oğullarıma devretme kararı almıştım. Lâkin gördümki bu bir hataymış. Oğuz ilk iş, saçma bir şekilde aramızdaki anlaşmayı bitirip işlerin karışmasına sebep olmuş. Cevat Beyin yüzüne baktım bir süre. Gözlerindeki bakışlar anlaşmamızı ister nitelikteydi. " Cevat Bey. " Evet. " Ama ben güvenilir insanlarla güvenilen anlaşmalar yaptığıma inanıyorum. "Buyur patron." " Cevat Beye mallarını alması için yardımcı ol." " Tamam patron. " " Efe beylere eşlik et lütfen. " " Buyrun Cevat Bey." Diyen Efe her ne kadar belli etmemek için uğraşsada siniri belliydi. Herkes odadan çıktıktan sonra gözlerimi kapatıp derin bir nefes alarak geriye yasladım. Bir süre sonra kapının açıldığını duydum. Gözlerim kapalı, " Esra bi su getir lütfen." Dedim. " Aslan? "Sen su istediğinde. " " Teşekkür ederim." " Afiyet olsun." Suyu içtikten sonra ayağa kalkarak, " Gidebiliriz, şimdilik işim bitti." " Tamam Cevher'im gidelim." 10 dakika sonra ikizlere çıktığımızı haber verip garaja inmiştik. " Toroslar gelmiş yine." " Evet ama baba Toros gelip ortalığı toparlamak istemiş. " İnşaallah o Oğuz iti sonra sorun çıkarmaz. " " Göreceğiz. " Öncelik işçiler için yaşam alanı kuracağız, şuan o alan kuruluyor. Başlarına bizimkileri dikip buraya geldim. Bir aksilik olmazsa 2 gün sonra inşaatın temeline gireriz." " Hadi bakalım. " Teşekkür ederiz Cevher Aslan Hanım." Dedik karşılıklı gülümseyerek. Aslan: " Bugün bebeklerin cinsiyetinide öğrenebilirmiyiz acaba? " " Merakla beklediğini bilmiyordum." " Tabiki merak ediyorum, sen etmiyormusun? " " Etmiyorum." Yüzüne baktı Aslan. " Gercekten mi? Gülümsedim. " Etmiyorum çünkü biliyorum.? Dahada şaşkın bana bakıyordu Aslan. " Nasıl anladın. Ya-yani nerden biliyorsun." Başımı öne eğerek gördüğüm rüyaya döndüm anlık. " İlk gün. Hastanede öğrendiğimizde... O gün rüyamda annemi gördüm. " Peki bana neden söylemedin." " Merak ettiğini söylesen bende söylerdim." " Cevher'im dediğin doğru çıkarsa dile benden ne dilersen." " Ciddi misin sen? " " Tabiki. Bak isimleride belli oldu. " Melek ve Cesur... Sonunda 12:20 ve biz Burcu'nun odasındaydık. " Hoş geldiniz. " Şu beyi, hanımı kaldırsak." Dedim. " Olur, karşılıklı kaldıralım o zaman." Diyerek yatağa buyur etti eliyle. " Nasıl hissediyorsun. " Hayır ama ara ara baş dönmeleri devam ediyor. Geçen haftada tansiyonum düştü." Dedim yatağa yararken. Burcu: " Önce bebişlere bir bakalım sonrada kan tahlili isteyeceğim. Burcu karnıma sürdüğü jel ile elindeki âleti karnımda gezdirmeye başladı. Bizde ekrandaki 2 küçük bebeği görmeye çalıştık. Ama çok küçüklerdi ve bizim gözümüze daha küçük görünüyorlardı. Burcu: " Eveeet. Aslan söze girdi. " Burcu, kız mı erkek mi öğrenme şansımız varmı? " Burcu gülümseyerek baktı. " Kız mı bekliyorsunuz erkek mi? " " Sağlıklı olsunlar yeter. " Dedim. Aslan: " Evet önce sağlıklı olsunlar tabiki. Dediğinde Burcu yeniden gülümsedi. " Aslan sonunda dayanamadı." " Eee belli değil mi hâlâ." " Bebekler 12 haftalık olduktan sonra belli olur cinsiyetleri. Aslan heyecanla, " Ne istersin, söyle. " " Bebeklere iyi birer anne baba olun yeter. Aslan'dan bir, " Allaaaaaahhh! " Nidası koptu. Önce bana sarılıp alnımdan öptü sıcacık. " Söylemiştim Aslan." Dedim. "Teşekkür ederim mücevherim." Dedi. Sonrada Burcu' ya teşekkür etti. " Müjdeni karşılıksız bırakmayacağım." Ayağa kalkıp üzerimi düzeltirken. Burcu: " Kan tahlili de verdikten sonra gidebilirsiniz. Yanından ayrılıp kan odasına giderek kan tahlilimide verip hastaneden çıktık. Arabaya bindiğinizde Aslan ilk iş üzerime eğilip dudaklarıma kapandı. " Annelerin en güzeli." Dedi geri çekilirken. " Canım erik çekti. Erik diliyorum." Dedim. " Erik ağacı alır gelirim sen iste yeter." Dedi ağzı kulaklarında. Ben bu adamı çözemiyordum hâlâ. Benimle ilgili şeylerde hep uçlarda tepki veriyordu. Birde beni Robert Dalkıran' la olan randevuma yetiştir. " Kim? " Bilmiyorum. Şirkete giderken yolda 3 kilo erik aldık. Yiyeceğim bir avuç erik için Aslan kasayı istediğinde zor vazgeçirdim. Neymiş evde bulunsunmuş. " Efendim. " Tamam Esra içeri al." Koltuğumdan kalkıp masamın önüne geçerek Aslan ile birlikte karşıladık ikiliyi. Önce Robert Dalkıran'a uzattım elimi. Babası türk olduğu için ve türkçe bildiği için türkçe şekilde, " Hoşgeldiniz." Dedim elini sıkarak. " Hoşbulduk." Dedi gülümseyerek. " Hoşgeldiniz." Dedi. Sonra elimi eşi olan Didem hanıma uzattım. " Didem hanım hoşgeldiniz." Dedim elimi uzatarak. Ama kadın elimi tutmadan sessiz şekilde önce yukardan aşağı beni süzdü. " Hoşbulduk KUZEN ASLAN..." ********************************* Bölüm sonu canlar. Pamuk eller yıldıza ve yoruma lütfen.
|
0% |