@azamet_29_2
|
Eveeet camlarım. Umarım okuyan herkesin kalbinde küçük bir anı alarak kalır. Bir sonraki hikayelerde görüşmek dileğiyle. Sevgi ve saygılarımla. Hepinizi seviyorum. ********************************* Birde hayaletlerimden ve okurlarımdan ricam en azından Böylelikle daha çok kişiye ulaşır hikayemiz. Hatalarım varsa affınıza sığınıyorum. Sevgi ve saygılarımla. Sabah uyandığımda gün yeni doğuyordu. Sonra giyinme odasına girerek üzerimdeki terli kıyafetlerden kurtulup yenilerini giydim. Laptopu açıp önüne oturup büyük bir yudum aldım kahvemden. " Oh bee. " Dedim fincana bakarak. " Sütlü kahve nedir? " Diyerek işime başladım. " Bu kadaaar. Diyerek geriye yaslanırken iki elimi belime koyarak biraz masaj yaptım. " Cevher. " Evet, işlerimi hallediyordum. " Uyanıp ve seni göremeyince merak ettim." " Eminim evin her yerini aramışsındır." " Bura hariç." Dedi gülerek. " Sen kahvemi içtin? " Dedi geri koyarken. " Evet." Dedim aldırmaz şekilde. " Seni Burcu'ya şikayet edeceğim." Yüzüne baktım. " Çok korktum." Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. Yavaşça yerimden kalkarak boş fincanı elime aldım. " Hadi Aslan hadi. O önde ben arkada kapıya doğru yürürken birden hissettiğim şeyle kaşlarım havada kala kaldım. Fincan kırılıp yere dağılırken kocaman gözlerle Aslan'a bakıyordum. Aslan anında yanıma gelerek ellerini kollarıma koydu. " Cevher! Diye sıraladı soruları, yine panikle. Ellerini kollarımdan çekerek iki elini karnımın iki yanına koydum. İkizler... 18 haftalık olmalarına rağmen şuana kadar hiç hareket hissetmiyordum. Burcu bir sorun olmadığını bebeklerin keyif ehli olduğunu söylemişti dalga geçerek. Ama şimdi ikisi aynı anda kendilerini hissettirmişti. " Cevher. Sonra ellerimden tutarak beni ikili koltuğa getirip oturttu. Önüme diz çökerek kulağını karnıma dayadı. İkizler sanki hissetmiş gibi yine hareket ettiler. " Teşekkür ederim." Dedi yine. " Uykuya geçtiler." Dedim gülümseyerek. Ellerini belimden çekerek ayağa kalkıp yüzümü avuçlarının arasına aldı. Dudaklarıma bir buğse bıraktı. " Hadi gel! " " İkizleri doyurmak için önce seni doyuralım." Dedi keyifle. " Küçük hanım nereye? " " Kardeşim. " Neden beni arıyordun? " " Bugün Dilara ve arkadaşlarla bir yere gideceğiz, izin verirsen. " Bar..? " Kardeşim adı bar. " Sen nerden biliyorsun bakışı atınca." " Arkadaşımın abisi açtı. " O zaman olur." " Teşekkür ederim kardeşim. " Diyerek sarıldı. " Ama! " " Ama ne? " " Kadir'de gelecek." Dedim ama anında hatırladım. Kadir ve İpek. Efe ve Dilan geçen haftadan beri yoklardı. Çifte düğün ile balayına yollamıştık onları. Şuan Antalya'nın en güzel otelinde balayı ve tatil yapıyorlardı. Aslan ve Özge bana gülerek bakarken, " Ne var unutmuş olamazmıyım. Dedikten sonra, " Kadir yok diye kurtulamazsın Özge. " Tamam." Diyen Özge kapıya giderken. " Önce kahvaltı küçük hanım." Dedim. " Tamaaamm." Dedi istemez şekilde, ama öyle aç kaçamazdı. Özge ve Aslan ile birlikte mutfağa girerek masaya yönelirken aynı şeyi yeniden hissettiğim için yine olduğum yerde kaldım. Aslan gülümseyerek yüzüme bakarken Özge: " Kardeşim ne oldu. " Diyince, " İkizler... Dediğimde, Özge anında yanıma geldi " Dokunabilirmiyim kardeşim lütfen, lütfen.! " Diyince elini tutarak karnıma koydum. Özge, " Ayyy..." Diye çığlık atarak sevinirken Aslan'ın gözleri gülüyordu yine. İkizler durunca, " Eğlence bitti." Dedim Özge'nin elini bırakarak. Masaya geçip kahvaltıya başlarken, " Bugün önce mezarlığa sonrada şirkete geçeceğim." "Kadir ve Efe olmadığına göre Kazım seninle gelsin." " Gerek yoktu, kendimde giderim." " Cevher artık tek kalma, tek dolaşma. 3 canlısın. Birşey olur diye endişeleniyorum." Resmen iple çeker hale gelmiştim doğumu. Ben bu kadar korunacak biri değildim. Alışık, hiç değildim. " Tamam. ***** Kahvaltıdan sonra Çağrı Özge ile ben Kazım ile çıktık. Bir saat kadar sonra mezarlığın içindeydik. Kazım anında eline aldığı beyaz şemsiyeyi açarak üzerime tuttu. " Teşekkür ederim." Dedim şemsiyeyi kendim tutup annemin kabrine yürüyerek. Hamileliğimin ardından eskiye göre daha sık ziyaret etmeye başlamıştım annemi ve kardeşlerimi. Bu aralar içimdeki kadın daha ön plandaydı sanırım. Bazen kendimi daha duygusal şekilde buluyordum. Annemin mezarına yaklaşarak tam karşısında durdum. " Anne. Yine seni özledim. Dedim, dahada yaklaştım. " Anne... Bugün onları hissettim ilk defa. Anne... Sende böyle hissettin değilmi? Çocuklarını hissederken yüreğin kabardı değilmi? Elini karnına koyarak bizimle konuştun değilmi? Bu... Anne... O ayyaş sizi benden almasaydı, şimdi yanımda olsaydın, sende benimle paylaşırdın bu heyecanımı değilmi? Ama yoksun..." O an hissettim yüzündeki ıslaklığı. " Ama beni, bizi görüyorsun değilmi? Eminim, görüyorsun... Bu arada biliyormusun," Dedim kendimce konuyu değiştirerek. " Artık üveyde olsa bir kuzenimiz var. Hatta bana birlikte tatil yapalım. Dedi. Ama çocuklar ısrar etsede kabul etmedim. Bana göre değil biliyorsun. A birde Efe var. Kadir bundan sonra İpek'le kendi evinde kalacak. Efe ise artık evli olduğu için üst kattaki büyük odaya geçecek. Ege şimdilik bekar ama, Aslan nasıl yaptıysa doktorumla Ege'nin arasını yapmış. Çok cin bu Aslan. Şimdi ikisi çıkıyor. Kışada Ege'yi evlendiririz belki. Oda Burcu ile kendi odasında kalır. Özge'mi? Dedim gülerek. Anne... Ailem büyüyor. Yalnız başlayan hayatımda sevdiklerimle birlikte dünyam dahada kalabalıklaşıyor. Ama... Ama kimse senin boşluğunu dolduramıyor. Şimdi bunu daha iyi anlıyorum." Ayağa kalktım. " Seni seviyorum... Dedim üç mezarada ayrı ayrı bakarak. Sonra da arkamı döndüm çıkışa doğru. Bu halleri Aslan'ın talimatlarına benziyordu. Kesin Kazım'ı aramıştı. Anneme döndüm tekrar. " Görüyormusun anne? Şimdilik hoşçakalın." Dedim. Sonrada çıkışa doğru yürüdüm. Kazım hızla yanıma gelerek şemsiyeyi elimden alıp su şişesini bana uzattı. Şemsiyeyi kapatıp arka koltuğa bıraktı sonra. Hava gerçekten sıcaktı. Elimdeki şişeyi havaya kaldırdım tam içecekken aniden dönen başımla sendeleyince Kazım tuttu kolumdan. " İyimisiniz? " " Başım dönüyor." Dedim zorlukla. " Gelin arabaya binin. Hemen hastaneye gidelim. " " Gerek yok." Diyemedim çünkü iyi hissetmiyordum. Sanırım sıcak yüzünden olmuştu. Tam Aslan'a söyleme panik olur diyecekken sesini duydum. "Abi Cevher Hanım rahatsızlandı. Hass..." Demiştiki. " Ne? Kazım durma hemen Burcu'ya gidin. Bende hemen geliyorum! " Derken öyle bağırıyorduki arka koltukta ben duyuyordum sesini. " Kazım telefonu ver." Dedim gözlerim kapalı. " Aslan sakin ol." " Cevher'im neyin var? İyi misin? Yoldayım hemen geliyorum. Kazım'a Burcu'ya gidin dedim. Sen gelmeden bende orda olurum merak etme." " Aslan! " Dedim birazda yüksek sesle. " Bi sakinleş. Tamam Burcu'ya gidiyoruz sende sakince gel." " Tamam, ben hemen Burcu'yu arıyorum." Diyerek kapattı. " Seninle ne yapacağım ben." Dedim sızlanarak. Telefonu Kazım'a uzatırken, " Kazım bir daha ben söylemeden arama şu adamı. Yoksa abisiz kalacaksın. Yok yere panikten ölecek " " Efendim Aslan abi sizin ve bebekler için korkuyor. Biliyordum. Öyleydi. Her halini görmüştüm Aslan'ın. Ağırlaşan başımı geriye bırakarak gözlerimi kapattım. " Sen yinede söyleme. " Bir süre sonra, Kazım: " Geldik efendim. Abi ve Burcu hanım burda." Dedikten sonra durur durmaz kapı açıldı. " Cevher'im." Diyen Aslan endişeyle bana bakıyordu. " Gel Cevher'im." Diyerek arabadan inmeme yardım ederken Burcu yanımıza tekerlekli sandalyeyi getirdi. Kendimi yavaşça sandalyeye bıraktım. Sonrada Aslan'ın yardımıyla içeriye girerek acil müdahale odasına girdik. Yerimden kalktığım anda Aslan kucağına alarak yatağa bıraktı yavaşça. Burcu anında yanıma geldi. " Nasıl hissediyorsun? " " Başım dönüyor ama ilk an kadar değil yavaşladı." " Aslan mezarlığa gitti dedi. Diye sordu tansiyonumu ölçerken. " Hayır, ama sıcaktı." Kolumdaki âleti çıkarırken, " Evet tansiyonun düşmüş. Seni biraz misafir edeceğiz. Önce bir serum takıp sıvı desteği verelim. Hemen toparlarsın. Kendini toparladıktan sonrada hazır gelmişken bebeklerede bakarız." " Tamam. " Burcu koluma damar yolu açarken, Aslan yanıma oturup elimi ellerinin arasına aldı. " Korkuttun beni. " " Sen korkmak için bahane arıyorsun Aslan. " " Konu sen ve bebekler olunca öyleyim. Her neyse şimdi dinlen kendine gel. Burcu serumu takarken, " Biliyormusun Aslan, bir çok baba adayı gördüm. Ama senin kadar panik olanını görmedim. " Aslan burnunu çekerek gözlerini Burcu'ya dikti. " Merak etme Ege beni geçer." Dedi kollarını göğsünde bağlayarak. " Banane, kendi istedi." Dedi omuz silkelerek. " Çocuk gibi oluyorsun bazen. " Dedim pes edip gözlerimi kapatırken. Burcu gelen ultrason cihazını yatağımın yanına kurup ayarladı. " Göbeğin dahada büyümüş. İkiz gebelik olduğu iyice belli olmaya başlamış." Diyerek elindeki âleti jele bulayarak karnımda ve kasıklarımda gezdirdi. Bu arada hem Aslan hem ben " Evet 4 buçuk aylıklar ama 6 aylık gibi geliyor bana. " Eminim zordur. " Evet ilk kez bugün hissettim." " Sizin tembel Prens ve prenses hareketlerini arttırmaya karar vermişler demekki." Biz konuşurken Aslan sessiz ve öylece bebekleri izliyordu. " Eveet. Derken karnımdaki jeli kağıt havluyla sildi. " Burcu ben normal doğum olsun istiyorum." Dediğimde Aslan aniden bana döndü. " Neden öyle bakıyorsun." " Cevher, eminmisin? Birini dünyaya getirmek bile zorken ikisini... " Biliyorum. Ben kurşun yarasına, bıçak yarasına dayandım. Aslan Burcu'ya çevirdi gözlerini. " İkiz doğumlar sezeryanla olur diye bir kanun yok. Ama doğum anında bir aksilik olursa sezeryan içinde hazırlıklı olmalıyız. Mesela bebeklerden bir doğar ama diğeri doğum pozisyonu almazsa yada ters gelirse veya göbek kordonu sorun çıkarırsa sezeryan gerekebilir. Tabi bunlar nadiren olan şeyler. Bunların yanı sıra erken doğum ihtimalinide göz ardı etmemek lazım. Tabi bazı anneler daha kolay olacağı için hiç düşünmeden sezeryan tercih edebiliyor." " Anladım teşekkürler." " Rica ederim. Aslan: " Sağol Burcu." Dediğinde, Burcu: " Hiçbir doğum basit değildir. Hem anne hem bebek yada bebekler için zor bir süreçtir. Ama bazı doğumlar gerçekten beklenenden kolay olur. Bazılarıda kolay görünür ama zor geçer. Ama sonuçta dünyaya bir can geliyor. Birazcık zorluk olacak. Hem doğuma kadar zaman var. Eğer fikir değiştirirseniz. Doğumu sezeryan olarakda yapabilirsin." " Fikrimi değiştireceğimi sanmıyorum. Ne zaman çıkabilirim." " Tansiyonun iyi, bebeklerde. İstediğiniz zaman çıkabilirsiniz. " " Teşekkürler burcu. Dedim gülümseyerek. " Ege ile aranız nasıl. " Sen bari yapma." " Ben ciddiydim. " Gülümsedi. İyi gibi. Yani ciddi gibiyiz. " " Ooo çok sevindim. E bize musade dediğimde Aslan ve Burcu' nun yardımı ile yerimden kalktım. Hastaneden çıktığımızda öğleni geçiyordu. " Kazım arkadan gel." Dedi Aslan. " Aslan beni şirkete bırak? " " Hayır bırakamam. Bugün şirket yok." " Olmaz Ege bekliyor. Kaç gündür yalnız. Efe yok bende olmazsam..." " Merak etme arayıp konuşmuştum. Artık beklemiyor. " Aslan saçmalama, ben iyiyim. " " Aslan falan yok Cevher. Eve gidiyoruz. " " Aslan , bunların hepsini ödetecem sana. " " Ödet güzelim. Aslan'ın sırıtan yüzüne baktım. Bu yaptıklarını gerçektende ödetecektim. Bunu aklımın bir kenarına not ederek şirkete gitmekten vazgeçtim. Bir süre daha yol aldıktan sonra eve gelerek bahçe kapısına geldik. Bahçede gördüğüm diğer araç tanıdık gelmişti. Arabadan yavaşça inerek Efe'ye " Ooo genç evliler. Efe: " Gece serinliğinde gelelim dedik. Aşırı sıcak vardı. " " İyi olmuş, gerçekten sıcak. Hadi içeri geçelim. " Birlikte içeri girerken Dilan'ın hali dikkatimi çekti. Sanki çekiniyordu. Dilan'ın yanına gelerek, " Dilan. " Teşekkür ederim. " Efe yanımıza gelerek Dilan'ın elinden tuttu, birlikte içeri doğru giderken, Aslan: " Hadi bizde gidelim. Diyerek belimden sarıldı ve birlikte yürüyerek içeri girdik. ***** Dilan'ın ailemize katılmasının ardında 1 buçuk ay geçti. Her sabah daha kalabalık bir aile olarak kahvaltı yapıp Ege, Efe ve Dilan birlikte şirkete giderken, ben çoğu zaman evde çalışıyor yada dinleniyordum. Arada bir şirkete gitmem gerektiğinde Dilan mutlaka adım adım benim yanımda oluyordu. ***** Uykusuz bir geceden sonra belimdeki ağrıyla uyandım bu sabah. " Cevher. İyi misin.? " Diye sorunca, " Belim ağrıyor. " Neden haber vermedin kraliçem. " " Haber versem ne olacaktı Aslan. Birazda senmi taşıyacaktın ikizleri." Dedim sinirle. Şuan hâlâ ağrıyan belimin acısını Aslan'dan çıkarmıştım. " Uykunu alamadığın belli. Derken elini penyemin altından içine sokarak belime ve omuriliğime yavaş hareketlerle masaj yapmaya başladı. İstemsiz şekilde " Imm." Dedim. Gerçekten iyi geliyordu. " Bunu her sabah isteyebilirim Aslan." " Yaparım mavi gözlüm sen söyle yeter. " Nerdeyse yarım saat masaj yaptı Aslan. " Yeter Aslan teşekkür ederim. " Demesem şirkete falan gitmeyip dahada yapacaktı. " Şimdi birde kalkmama yardım edersen güzel olur." Aslan hemen yerinden kalkıp yatağın benden tarafına geldi. Ellerimden tutarak yavaşça kaldırırken, " Az kaldı kraliçem. Biraz daha dayan." Dedin üzgün. Biliyordum. Elinden gelse yükümü paylaşırdı. Ama imkansızdı. Annelik bana aitti. 2 canı taşımak benim görevimdi. Benden anne olmaz derken hamileliğimin 6 ayındaydım. " Cevher sen bugün gidebileceğine eminmisin? " " Bugün hiç bir kuvvet beni burda tutamaz Aslan. " Tamam ama kendini iyi hissetmezsen söyle. " " İyiyim Aslan. " Tamam." Yerimden kalktıktan sonra önce banyoya girerek bir duş aldım. Yoksa kendime gelemeyecektim. Ben banyodan çıktığımda Aslan hazırlanmış beni bekliyordu. Ben bornozla giyinme odasına girerken peşimden geldi. " Sen nereye? " " Sana yardım etmeye geldim kraliçem." " Gerek yok ben hallederim." Aslan yavaş hareketlerle arkama geçti ellerini kollarımın altından geçirip göbeğime koyarken, yüzünü boynuma dayayarak boynuma bir öpücük bıraktı. " Yüküne yardım edemiyorum bari bu kadarına yardım edeyim." Dedi kısık, buğulu sesiyle. " Tamam. Teşekkür ederim." Diyerek çekmeceden bir çift çamaşır alarak eline verdim. " Yardım ederken uslu dur arsız." Dedim. " Ne zaman yaramazlık yaptım güzelim." Diyerek önce bornozumu çıkardı. Sonra ilk olarak üst, sonra alt çamaşırımı giymeme yardım etti. Sonrada koca göbeğime bir öpücük bırakırken, " Bugün uslu duracaksınız çocuklar. Anneyi yormak yok." Dedikten sonra diğer kıyafeylerimede yardım etti. Merdivenlerden inerken arkamızdan Dilan ve Efe göründü. Efe: " Günaydın patron. " Derken Dilan gülümseyerek, " Günaydın." Dedi. " Günaydın." " Patron, sen bugün gidebileceğine eminmisin? " " Artık eminim. Dedim kaşlarım çatık. O sırada Özge koşturarak aşağı inerken bu kez arkasında Şanslı ve Kara yoktu. " Çalçene, kuyrukların nerde? " " Bugün okula gidiyorum Ege abi unuttun heralde. Onları odada bıraktım. Dönüşte seninle oynarlar artık. " Dedi sırıtarak. " Çok komik küçük jeryy." " Yaah. Bana fare deme! " Evet bugün Özge'de okula başlayacaktı. Yaz tatili bitmişti artık. Mutfaktan çıkan Sevim sultanın, " Masa hazır." Sözüyle hepimiz mutfağa geçip masaya oturduk. Birlikte yaptığımız kahvaltıdan sonra Özge kalkarak, " Afiyet olsun ben kaçıyorum." Diyerek mutfaktan çıkarken arkasın dan seslenerek, " Özge Çağrı'yı delirtme." Diye uyardım. Kadir'i, evlendikten sonra şirkette güvenlik müdürlüğüne yükselttim. Özge' nin arkasındanda biz kalktık. 5 kişi gideceğimiz için minibüsle çıktık yola. Aracı Ege sürdü. Okul için bütün resmi işlemler hallolmuş ve bu yıl ilk öğrencilerini ve öğretmenlerini alacaktı okul. Öğrencilerin okullara gelişini izleyeceğim o anı sabırsızlıkla bekliyordum. Bir saat kadar sonra nihayet okulun yanındaki küçük tepelik alana gelerek Bilerek buraya çıkmıştım çünkü alanın tamamını aynı anda görebiliyordum. Gözlerim aşağıda bana tablo gibi görünen manzarada, " Aslan ellerinize sağlık. " Kraliçemi memnun edebildiysem ne mutlu bana." Dedi gülümseyerek. " Ooooo." Gelince gülmeden edemedim. O sırada arkamızdan gelen araç sesine döndüğümde Şeref beyi gördüm. Arabasından sakince inip yanımıza geldi ve sırayla hepimizle tokalaştıktan sonra okula çevirdi gözlerini. " Bu kadar iyi olmasını beklemiyordum. Aslan: " Umarım bir çok öğrenci için güzel bir geleceğin temelleri olur bu okullar. " " Olacak eminim bundan." Bir süre daha okulu ve öğrencileri izledikten sonra Şeref bey bana dönerek, " Cevher Aslan. " Bende Şeref Bey. Şeref beyle vedalaşıp ayrıldıktan sonra, " Hadi Fatma hanımı ve Mehmet'i görmeye inelim. Ege: " Evet bende merak ediyorum. Bakalım bizim küçük ortak ne yapıyor." Tekrar minibüse binerek aşağı inip servis araçlarının yanına park ederek araçtan indik. Sonra bahçeye, ordanda binaya girerek kantine geldik. Kantin okula yakışır şekilde büyüktü. Mehmet'i kendi okulumuza aldığımızdan beri sadece bir kaç kez görüşmüştük. " Cevher Aslan hoşgeldiniz." Dedi Mehmet. Fatma: " Hoşgeldiniz. " Derken karnıma baktı. Gülümsedi. " Gözünüz aydın. " Dedi önce. " Lütfen ayakta kalmayın. Buyrun oturun. Diyince birlikte masaya oturduk. " Ne alırsınız. " Ben bir su alırım. Dedim Aslan'a bakarak. " Bende kahve." Dedi. Ege, Efe ve Dilan'da kahve aldılar. " Fatma ve Mehmet kahveleri ve suyumu servis ederek yanımızdaki boş sandalyelere oturduktan sonra. Fatma: " Size ne kadar teşekkür etsek az. Sayenizde hayatımız değişti." " Estağfirullah. Ben size bir ortaklık önerdim sizde kabul ettiniz." Mehmet bana bakarak, " Bizim için yaptıklarınız için teşekkür ederiz." " Bundan sonrası senin elinde Mehmet. Okumaya devam et. Hem çalış hem oku. Sonunda benim şirketime gel. Ortaklığımız devam etsin. " Dediğimde anne oğulun gözlerinde yıldızalar gördüm. " İyi insanlara her zaman her yerde ihtiyaç vardır. Diye ekledim ayağa kalkarak. Diyerek vedalaştıktan sonra okuldan çıkarak. Minibüse doğru yürüdük. Minibüsün önüne geldiğimde arabadan tutunarak durmak zorunda kaldım. Aslan hemen koluma girerek, " Cevher." Dedi yine endişeli. " Bir şey yok. Dedim dişlerimi sıkarak. " İkizler kavga ediyor sanırım." Efe hemen sürgülü kapıyı açtı. Açılan kapıyla minibüsün girişine oturarak biraz mola verdim. Aslan'ın da yardımıyla minibüse binerek koltuğa geçerek oturdum. Aslan koltuğumu geriye yatırırken, Efe Ege'ye, " Ege yavaş sür." Dedi. 1 saatlik yolu 1 buçuk saate geldiğimizde gerçekten sinir basmıştı artık. Salona girer girmez kendimi koltuğa bıraktığımda Aslan anında gelerek ayaklarının altına küçük kirlentleri koydu. " Teşekkürler Aslan... Aslan." " Hımm. " " Yeni farkettim. Aslan aniden kahkaha ile gülmeye başladı. " Geç olsun güç olmasın demişler." Gerçekten yeni fark etmiştim. " Ne zamandan beri." " İkizlerimizden beri." Dedi duygulu gözlerle bakarken. " Onlara kötü örnek olmamak için bıraktım. Derken gülüyordu. " Çok komik. Hem sen neden hâlâ evdesin. " " Bugün kendime izin verdim. " Hmm. " Kesinlikle. Alakası bile yok. A bu arada sana birşey gösterecektim." Diyerek yerinden kalkıp konsola yöneldi. " Bu ne.?" Dedim alarak. Sonra içine bakınca anladım. Beşik resimleri ve çocuk odası resimleriyle doluydu. " Artık zamanı gelmedimi? Dedi gülümseyerek. ********************************* Devamı yolda canlarım
|
0% |