@azamet_29_2
|
Uzun bir süre gelemeyeceğim için bu sabah son kez geldim şirkete. İkizlerimiz artık 9 aylık oldular nerdeyse. " Doğumdan sonra ilk iş spora başlayacağım." Diyerek odama girerken yanımda yine Dilan vardı. " Dilan sıkılmadın mı adım adım benimle dolaşmaktan." " Hayır sıkılmadım. Yüzüne baktım. " Beni böyle alıştırırsan bebekleri sana pışpışlatırım bak." " Emin ol bana sıra gelmez. Evdeki herkes sabırsızlıkla onları bekliyor. Her fırsatta hazırladığınız bebek odasında. Diyerek sürekli odada oturuyor. " Tam Özge'ye göre bir hareket." Dedim gülerek. Arkamızdan Esra girerek istediğim kağıtları getirdi. Bu kayıtlarıda imzaladıktan sonra uzunca bir süre yoktum. Masama geçerek elindeki kağıtları incelemey başladım. Bu sırada Esra ve Dilan'da başımda beklediler. 20 dakika kadar sonra kağıtları tekrar Esra'ya verdim. " Tamamdır. " Tamam efendim. " Esra çıkarken, Dilan'a dönerek ayağa kalktım, " Bizde gidebiliriz." " Tamam." Son kez odama bakıp kapıyı çektim. " Görüşürüz Esra. " Dedikten sonra ikizlerin odasına girdim. " Biz çıkıyoruz. Efe: " Tamam dikkatli gidin." İkizlerden ayrıldıktan sonra asansöre girerek garaja inmek üzere G tuşuna bastım. Garaja inerek asansörün kapısı açıldı. Şuan tam karşımızda elinde silahı ile Oğuz Toros vardı. Oğuz: " Merhaba. " Senn...!" Dedim Dilan'ı yavaşça kenara çekerek. Dilan takrar önüme geçmek istediğinde, " Dilan çekil." Dedim. " Hayır olmaz! " " Neden burdasın Oğuz Toros?! " Dedim. " Nasıl girdin buraya? " " Gerçekten insanların hayatını mahvetmekte üstüne yokmuş Cevher Aslan. " Derken kıpkırmızı gözlerle bakıyordu. " Sayende bir katilim. Duyduğum şeyle şok oldum. " Senin yüzünden beni geri aldı o koltuktan. Karnındaki piçlerinle birlikte gebereceksin." Sinirden kan beynime sıçramıştı. " Hiç bir bok bilmeden bir şirketin başına geçmek seni suçun. Dediğim anda tetiğe bastı. " Seni şerefsiz orospu çocuğu! " Dediğimde aynı anda Oğuz diye bağıran Efe'yi ve üç el silah sesini duymam bir oldu. Arkasından Dilan'ın kucağıma yığılışı ve yere düşüşümüz. " Dilan!" Diye bağıran Efe'nin sesi kulaklarımda çınlarken arkasından " Cevheer!" Diye bağıran Aslan'ın sesi. Bir anda bir kaosun ortasında kalmıştık. Efe koşarak yanımıza gelerek Dilan'ın yanına çöktü. Arkasından Aslan'da yetişti. Efe: " Dilan? Efe elini Dilan'ın omuzundaki yaraya bastırırken Dilan gözlerini açtığında Aslan panikle kolumdaki yarayı tutarak "Cevher'im iyimisin?" Diyordu. Üçüde çok korkmuştu. Aslan'ın gözlerindeki korku ve endişe her zamankinden daha fazlaydı. Dişlerimi sıkarak koluma bakarken, " İyiyim. Dilan'ı yetiştirin." Dedim. O sırada araba ile gelen Çağrı ile Efe Dilan'ı kucakladığı gibi arabaya binerken, Aslan ve Ege'de benim yanımda beni yerden kaldırıyordu. " Efe gidin oyalamayın! " Dedim geri dönmüş bana bakan Efe'ye. Şuan iki arada kalmış gibiydi. Ama Dilan'ın yarası daha önemliydi. Çağrı gazı köklediğinde, Ege: "Bekleyin arabayı alıp geliyorum." Dediğinde olan oldu. Kasığıma giren o müthiş sancı ile dişlerimin arasından kocaman bir Sonra ikinci sancı girdiğinde kendimi dizlerimin üzerine bıraktım. Aslan korkuyla elini karnıma koydu. " Yoksa..." Evet ikizler vaktinden önce gelmeye karar vermişlerdi. " Cevher." Dedi Ege ilk kez. Aslan aniden, " Ege oyalanma." Diye bağırınca Ege garajın içinde koşarak arabaya gitti. Aslan: " Tamam Cevher'im sakin ol. Dediğinde Efe arabayla yanımızda durarak hemen inip yanıma geldi. Sol kolumda Ege, sağımda Aslan'ın yardımıyla kalkarken bir sancı daha girince dişlerimi sıkarak inlerken kıpırdayamadan kala kaldım. Saniyelik arada derin bir nefes alarak ayağa kalkarak yanımdaki arabanın arka koltuğuna oturdum. Ege hızla direksiyona, Aslan hemen yanıma oturduğunda Ege gazı kökledi. " Burcu oraya geliyoruz. " Tamam. Acilde bekliyorum. Acele edin." Dediğinde Aslan telefonu kapatarak tekrar yaralı koluma baktı. Gömleğimin kol düğmesini açarak omuzumdan tutup yırtıp gömleğin kolunu çıkardıktan sonra yarama sararak sıkıca bağlarken özür dilerim diyerek güçlü şekilde sıktı. " Kanamanın durması lazım." Dedi alnımdan öperek. Bu arada Ege küfürler eşliğinde trafiği yararak geçiyordu. " Nasılsın? Yüzüne baktığında endişeli gözlerini gördüm. " Hiç yardımcı olmuyorsun Aslan." Dedim dişlerimin arasından. Ege'nin " Geldik." Diyişiyle hastane aciline girdik. İpek ve Burcu yanlarında sedye bizi bekliyorlardı. Durur durmaz Aslan arabadan kucağında çıkarıp sedyeye bıraktı beni yavaşça. İpek koluma bakarak, " Nasıl oldu?" Derken bir yandan içeri giriyorduk. Aslan eli elimde sedyenin yanında yürürken, " Silahla. Dediğinde İpek yarayı açıp baktıktan sonra, " Kötü değil. Acil müdahale odasına girer girmez kolumdaki gömlek parçasını çıkararak alkolle yıkarken Burcu hemen ultrason cihazını yanıma çekti. Burcu az sonra bize dönerek, " Doğum başlamış. Cevher seni doğumhaneye alacağız." İpek: " Koluna dikiş atmam lazım." Dediğinde, Aslan araya girdi. " Sezeryana alın." İpek ve Burcu önce Aslan'a sonra bana baktı. " Zorlamaya gerek yok. Hem ikizler hem yarası... Sezeryana alın." " Hayır." Dedim dişlerimi sıkarak. Aslan ellerini yüzüne koydu. " Cevher yapma." Burcu: " Karar verin, zaman az bebek doğum kanalına girerse işimiz zorlaşır." Aslan yine sezeryan dediğinde kolundan tuttum. Gözlerine bakarak, "Aslan gerekmedikçe sezeryan olmayacağım. Yapabilirim... Bebeklerimi normal şekilde dünyaya getirebilirim." " Cevher..." " Aslan... Birkaç saniye düşündü. " Tamam." Dedi Aslan isteksiz. Burcu hemşireye dönerek " Doğumhaneye alıyoruz. İpek sende dikişi orda atarsın artık. Aslan gelecekmisin? " " Hayır." Dedim. " Evet geleceğim." Dedi. " Aslan..." Demiştim ki, " Cevher geleceğim." Dedi yine. Pes ettim. Burcu: " Hemşire hanım babamızı hazırlayın." Dedikten sonra, hızla doğumhaneye alındım. Aslan'a hijtenik kıyafetler giydirilirken hemşireler benimde üzerimdekileri doğum kıyafetiyle değiştirdi. Burcu: " Aslan Cevher'i masaya alalım." Demiştiki giren keskin sancı ile dişlerimi sıkarak inlerken bir anda suyum geldi. " Aslan hadi! " " Tamam." Diyen Aslan beni yavaşça kaldırırken, " Hadi dişi aslanım." Diyerek beni yavaşça alıp doğum masasına yatırdı. Burcu: " Cevher Aslan. Dedi gülümseyerek. " Rahat ol istediğin gibi bağırabilirsin. Giren sancı ile dediğini yaparak nefes alıp bütün gücümle ıkındım. Ama olmadı. İlk seferinde olamazdı zaten. Bu sırada İpek'te dikişi atmış ve kolumu sarmıştı. Burcu: " Cevher az kaldı hadi. Bütün gücünle bir kere daha it." Yanımda dolu gözlerle bana bakan Aslan'a çevirdim gözlerimi. Gerçekten zormuş. Ne kurşun yarası ne bıçak. Anne olmak için kemiklerinin birbirinden ayrılması gerekiyormuş meğer. O saniye annem geldi aklıma. " Anne bana yardım et." Dedim içimden. Sonra giren sancı ile derin bir nefes alıp bir kez daha ittim. İttim... Ve bir anda hissettiğim bir boşlukla gözlerimi kapatıp kendimi geriye bırakırken prensimin cırtlak sesini duyduk. Avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Burcu: " İşte bu kadar Cevher. " Dedi. Aslan'ın ve benim bakışlarımız arasında hemen yandaki masaya alarak oğlumuzu temizlemeye başladı. Yüzünü gözünü temizledi. Göbeğinide keserek yeşil örtüye sararak getirdi ve kucağıma koydu. " Cevher'im, aslan karım benim. " Dedi Aslan alnımdan öperek. Aradan beş dakika falan geçmiştiki tekrar gelmeye başlayan sancılarla dişlerimi sıktım. Burcu oğlumu alarak Aslan'ın kucağıma verdi. " Babası sen oğlunu tut bizde prensese yardım edelim. Cevher beni dinle. " Abisi kardeşi için doğum yolunu açtı, prenses daha kolay doğacak sende gayret et. Tamam mı? " Başımı salladım ama gücüm tükenmek üzereydi. İpek: " Hadi Cevher biraz daha dayan." Arka arkaya giren sancılarla tekrar ıkınmaya başladım. Bir kaç denemeden sonra artık karnım ve kasıklarım ağrımaya başlamıştı. Burcu: " Hadi Cevher az kaldı hadi. Buraya kadar geldin. Şimdi sezeryana almak istemiyorum seni hadi. " Son kez." Dedim derin bir nefes alarak bütün gücümle ittim. İttim... Sonunda prensesimin de sesini duydum. Abisiyle yarışır şekilde bağırıyordu. Başarmıştım. Ama son gücümde bitmişti. Yorulmuştum. Aslan: " Cevher'im bir tanem." Dedi alnımdan yeniden öperek. Başımı çevirerek yorgun şekilde yüzüne baktım. Sonra gözlerimin kayarak kapandığını hissederken tek isteğim biraz uyumaktı. ***** Kızımın sesinide duyduğumda dünyalar benim olmuştu. Cevher'e yaklaşarak dolu gözlerle baktım yüzüme. Canı çok yanmıştı. Keşke o inlemelerini, çektiği o acıyı ben çekseydim. " Cevher'im bir tanem." Dedim alnından öperek. Ama gücü tükenmiş şekilde baygın gözlerle baktı yüzüme. Yorulmuştu. Birden gözleri kayarak kapanmaya başlayınca korktum. " Cevher! Dedim ama gözleri tamamen kapanırken cevap vermedi. " Burcu ne oluyor? Burcu: " Korkma Aslan sadece yoruldu." Dediğinde üzerimden büyük bir yük kalktı. " Sizi bebeklerle dışarı alalım." Derken kızımıda İpek'in kucağına verdikten sonra, " Cevher'le biraz işimiz var. İpek 205 numaralı odaya geçin bizde birazdan geliriz. " İpek: " Hadi Aslan. Kızım ve oğlumla birlikte dışarı çıktığımda herkes karşımda bize bakıyordu. " Efe, Ege, Kadir, Çağrı ve Özge. " Önce Efe tebrik etti. " Teşekkür ederim kardeşim. Dilan nasıl? " Dedim. Dilan Cevher'i korumak için vurulmuştu. O na minnettardık. " İyi, ameliyattan çıktı. Cevher nasıl.? " " Koluna rağmen inatla normal doğum istedi. Çok yoruldu. Bitkin düştü." Dedim üzgün. " Cevher Aslan o. Dedi Ege tebrik ederken. " Tebrikler Aslan abi. " " Sağol küçük abla. " Birlikte odamıza gelerek ikizlerimizi hastane beşiğine koyduk. İpek bebeklerin üzerini örterken, " Sanırım kıyafetleri yoktur. " Özge arkadan atıldı. " Ben gelirken getirmiştim." Dedi. Sırt çantasını vererek. Kadir abi beni getirirken aklıma gelince dönüp almıştım. " Sonunda bir işe yaradın çalçene. " Dedi gülerek. İpek bebekleri giydirirken bizde onu izledik. Yardım istesede dokunmaya cesaret edemedim. Canlarını yakarım diye korktum.
Bir süre sonra Cevher uyanık şekilde odaya getirildi. Anında yanına gelerek sarıldım. " Mücevherim. " Anne gibiyim." Dedi gülümsemeye çalışarak. Benden sonra Efe ve Ege, sonrada Özge sarıldılar. Sonra Cevher'i yavaşça yatağına aldık. Hadi bakalım büyük ikizler. İkizler ve Özge dışarı çıktığında İpek ve Burcu bebeklerimizi alarak Cevher'in kucağına verirken, Burcu nasıl tutacağını ve ikizleri aynı anda nasıl emzireceğini anlattı. " Allahım şükürler olsun. Bana verdiğin bu mucizeler için sana şükürler olsun." Dedim içimden. İkizler emerken Cevher yine " Oğuz'un orda ne işi vardı. " Cevher'im siktir et o iti. Sırasımı şimdi sen dinlenmene bak. " " Aslan... Anlat." Sıkıntıyla nefes alıp verdim. Anlatmazsam peşini bırakmayacaktı. " Tamam. Seni almak için gelirken yolda kardeşi aradı. " Oğuz'un babasıyla çok şiddetli şekilde tartıştığını, babasını vurduğunu söyledi. Kaçarken hepsi Cevher Aslan'ın suçu diye birşeyler gevelemiş. Tahir, " Dilan... Dilan nasıl.? " " İyi merak etme. Ameliyatı iyi geçmiş. Bir kaç saate odasına alacaklar. Peki sen nasılsın? " Anne olmak zormuş Aslan. Çok zor. Şunlara bak. 2 yavru Aslan. Cesur bir oğul ve melek gibi bir kız. " Olsun Cevher'im olsun." Dedim gülümseyerek. ***** Hastanede geçen 2 günün sonunda Asım bey bizi tebrik ederken iki koca altın taktı yeğenlerine. Nehir ve Özge ise anlaşıp iki koca ayı almışlar. Yukarı çıkıp kızımızı ve oğlumuzu kendi odalarına ve kendi beşiklerine koyarak yüzlerini izledim. O an fark ettim. Bebek odasının iki köşesinde koca iki ayı oturuyordu. Doğumdan dolayı hâlâ küçük ağrılarım vardı ama kısa sırada geçer Dedi Burcu. Bundan sonra çocuklarım için, İş dünyası için ise yine Cevher Aslan olacaktım. Evimde ve sevdiklerimin yanındayken içimdeki kadındım. Ama işimdeyken içimdeki erkek yine kendini gösterecekti. Ben böyleydim. Gerekirse bir kadın, gerekirse bir erkek olacak şekilde yetiştirilip yaşadım. Sevdiğim adam Aslan Karabey, Erkeklik dediğin belden aşağı da geçer. Belden üstü yürek ister. Hikâyemde bize eşlik eden herkese saygılar ve sevgiler.
|
0% |