Yeni Üyelik
2.
Bölüm

💚Z. 1 Bölüm

@azamet_29_2

💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚

Büyük evin içindeki karanlık ve sessizlik iki gündür yaşanan matemi sonuna kadar belli ediyordu.

Büyük kapıdan önce büyük konağın hanımı Emine Kayadağ, ardından kucağında annesinden tamamen ayrılmış oğlunun kundağı ile Murat girdi. Işıklar açıldı. Büyük salondaki koltuklardan birine geçip oturdu adam.

Bebeğinin ölen annesini saatler önce toprağa vermişler mezarlıkdan eve ancak bu saatte gelebilmişlerdi.

Kucağındaki uyuyan bebeğine, oğluna baktı Murat. Küçücüktü. Çok küçük... Ve annesiz.

İki sabah önce dünyaya gelen bebek doğum sırasında durmayan kanaması yüzünden annesinden ayrılmak zorunda kalmış, artık sadece babası ve babaannesi vardı.

Sol kolunda oğlunun kundağı sağ elini alnına dayadı, iki gündür uykusuzluktan ağrıyan başına... Tam gözlerini kapatacakken oğlu uyandı. Acıkmıştı. Anne göğsü, anne sütü istiyordu. Murat bir bebeğe bir annesine baktı. İlk kez böyle çaresiz hissediyordu.

Emine kadın yerinden kalkıp oğlunun yanına geldi.

" Bana ver." Diyerek aldı torununu babasının kollarından.

" Hacer! "

Diye seslenerek mutfağa yürüdü yorgun adımlarla. Mutfaktan çıktı yılların emektarı kadın.

" Buyur hanımım."

" Süt ısıt torunuma. Zavallım açıktı."

Hacer alelacele dolaba koştu. Her şey bir anda olmuş mama almak akıllara bile gelmemiştiki. Bugün pişen sütten ısıttı bir miktar mecbur. Çay kaşığı ve bardak ile masaya koydu. Sandalyeye oturan babaannesi ağlayan torununa çay kaşığının ucuyla azar azar süt verirken bebek daha da ağlamaya başladı.

İçmek istediği ne bu kadar ne de bu süttü. Onun istediği süt anne kolulu olandan başkası değildi. Dakikalarca uğraştı iki kadın. Ne sütü içirebildiler ne de susturabildiler küçük bebeği.

Ne açlığı kesildi ne ağlaması. En sonunda perişan yorgun yine babasının kucağında yorgunluktan uyuya kaldı.

Oğlunun perişan olan haline bakan Murat daha da perişan oldu. Hem oğlunun hem torununun bu halini gören babaanne ise onlardan daha kötüydü. Murat kucağında oğlu üst kata çıkarken Hacer Emine hanıma döndü.

" Hanımım böyle olmayacak. Bebek için bakacak biri yada bir süt anne gerek."

Büyük konakta iki kadından başka bebekle ilgilenebilecek kimse yoktu. Bir Emine hanım birde Hacer. Ve ikisi de yaşlı insanlardı. Geri kalan herkesde ya erkek yada bebek bakamaz kadınlardı.

" Doğru dersin de. Nasıl? "

" Hem bizim köye hem civardaki köylere haber salalım. Yeni doğum yapmış bir kadın vardır elbet."

" Tamam sen civar köylere de bizim köye de haber sal. Bir kadın bulana kadar da mama alalım yoksa açlıktan ölecek torunum. "

Gece yarısı adam gönderildi ilçeye. Yeni doğan bebek için mama, bez, biberon. Ne gerekiyorsa en iyileri alındı. Babası ve babaannesi her ağladığında bebeği doyurmaya çalıştılar ama olmuyordu.

Küçük bebek bir kaç yudumdan fazla mama içmiyor morarana kadar ağlıyor iyice yorgun düşüp yine uyuya kalıyordu. Böyle devam ederse ne yaparlardı. Babaannesi küçük torununu beşiğine bıraktığında duyduğu kırılan ayna sesiyle yerinde sıçradı. Korkuyla arkasını döndüğünde gördüğü manzarayla şok oldu.

Dolabın aynasına geçirdiği yumruğuyla başını çatlak aynaya dayayan Murat sonunda patlamıştı.

Normalde de öfkeli bir yapısı olan en ufak şeye bile kızabilen adamın iki gündür olan sessizliği garipti işin gerçeği.

Kadın hızla gelip oğlunu kolundan tuttu.

" Oğlum, Murat'ım."

Elindeki kanı gördü.

" Ne yaptın sen? Kanıyor! Gel...
Gel elini saralım."

" Dokunma anne!
Dokunma bana! "

Kadın şaşkın geriledi.

" Hepsi sizin suçunuz. Olanların tek sorumlusu sizsiniz! "

Murat haykırırken şaşırdı Emine.

" Ne diyorsun sen oğlum ne suçu? "

" Ne mi diyorum!!
Ne! Mi! Diyorum!!

Dedi her kelimenin üzerine bastıra bastıra.

" Önce evlen dedin durdun. Ben kabul etmediğim halde Sevda'yı bu eve getirip soktun. Bu da yetmedi ikiniz bir olup beni oyuna getirdiniz. Kızı ellerinle koynuma soktun."

Kadının yüzü anında değişti. Şaşırdı. Nasıl nereden öğrenmişti.

" Ne oldu şaşırdın mı? "

Dedi adam hem sinirli hem alaycı.

" Aklınıza gelen şeytanın aklına gelmez Emine hanım. Sen şeytandan daha şeytan olmuşsun da haberimiz yokmuş!

Evet doğru anladın..."

Dedi gözlerini annesinin gözlerine dikip sıktığı yumruklarla üzerine yürüyerek.

" Herşeyi biliyorum."

" Neden bahsediyorsun sen?
Hiç bir şey anlamıyorum. "

" İnkâr edemezsin artık. Sevda ölmeden önce... Son nefesini verirken herşeyi itiraf etti. İkinizin nasıl bir oyun oynadığını anlattı. Af diledi. Helallik istedi."

Kadının gözleri önüne düşerken yutkundu. Adam bir anda odada eline geçen ne varsa yerlere savurarak konuşmaya, hatta bağırmaya başladı.

" Senin yaptığını hangi ana oğluna yapar ha! Hangi ana!
Hangi ana elin kızıyla bir olup oğluna ilaç verip elin kızını oğlunun koynuna sokar.
Sonra da hamile diye nikâh eder. "

Hırsı geçmiyor aksine daha da artıyordu.

" Sen... Sen nasıl bir kadınsın ha!?
Sen nasıl bir anasın ha!?

Ben aylarca kendimi yedim bitirdim. Öyle güzel ağladı öyle güzel rol yaptı ki sana benzeyen gelinin, şerefsiz biri olduğumu kıza zorla sahip olduğumu düşündüm durdum.

Ardından sen dikildin karşıma. Kızın namusunu temizle dedin."

" Kes şu bağırmayı. Ailemizin soyumuzun sürmesi için yaptım, kötümü ettim. Sevda öldü işte. Ne yapalım. Kader! "

" Kader ha! "

Dedi Murat kahırlı.

" Böyle daha mı iyi oldu? Sevda zorla koynuna girdiği adamın çocuğunu doğururken öldü.

" Bundan sonra senin yüzüne, şu günahsız oğlumun yüzüne, aynada kendi yüzüme nasıl bakarım ben? "

Dahada öfkelendi adam. Anasının koluna yapıştı. Dişlerinin arasından konuştu.

" Babam yaşasaydı seni çoktan kapının önüne koyardı. Sen yat kalk dua et anam olduğuna. Dua et torununa. Yoksa..."

Derken oğlu yeniden uyandı. Yeniden ağlamaya başladı açlığından.

Murat anasını bırakıp ellerini saçlarına geçirdi öfkeyle bağırarak. Çaresizliği yüzünden çıldırmak üzereydi. Kapıyı açıp hırsla çarpıp çıktı.

Emine hızlı adımlarla beşiğin yanına gelip ağlayan bebeği yavaşça kucağına aldı.

" Gel koçum, gel aslanın... Bakma sen bu babana tosunum. Alış... O hep böyle sinirliydi. Ne olmuş anan öldüyse. O salak anan olmasada olur. Ben varım demi. Seni kendi ellerimle büyütüp yetiştireceğim. Soyumuzu sen devam ettirecen.

Bebek ciğerleri çıkarcasına ağlıyor kadın oralı bile değil sadece erkek torun aşkını anlatıyordu. Biberonu beşikten alıp soğuyan sütü bebeğin ağzına dayadı. Bebek soğuk sütten bir yudum bile içmeden ağlamaya devam etti. Bu kez zorla ağzına bir kaç damla akıtıp yutmasın sağladı kadın. Ardından altını değiştirdi yalan yanlış aklında kaldığı kadarıyla. Çünkü büyüttüğü tek çocuk yıllar önce doğurduğu tek çocuğu, oğluydu.

*****

Gece bu şekilde geçti. Sabah İlk iş köye ve civar köylere haber salındı. Acilen bir süt anne, oda olmazsa bebekle ilgilenecek biri lazımdı.

İki kadının kolları arasında geçti bebeğin günü. Murat ise sabahın erken saatlerinde evden kaçarcasına çıkmıştı. Kendi çocuğundan kaçıyordu resmen. Çünkü açlıktan ağlayışına dayanamıyordu. Aç olduğu bilmeye dayanamıyordu. Sevmediği biri de olsa annesizliğine dayanamıyordu.

&

Gün bitmiş akşam olmuştu. Bekleyiş sürerken çiftliğin kahyası Mahmut başı ve elleri önünde içeriye girdi. Yine başı önünde konuştu.

" Emine Hanımım. Maalesef kimseleri bulamamışık. Köylülerin çoğu yaylaya çıkmıştır. Kalanların arasında emzikli kadın yoktur. Genç kızlar da bahçe işlerinde çalışmaya gidiyorlarmış. "

Umutla bekledikleri haber gelmemişti. Emine'yi sıkıntılı düşünceler sardı. Ne yapacaktı.
Yaşlı hâliyle gerektiği gibi ilgilenemeyemeğini kendiside çok iyi biliyordu.

Hadi zar zor torunuyla ilgilendi. Ya diğer işler... Nasıl ilgilenecekti hem torunuyla hem çiftlik işleriyle? Oğlu her zaman ilçede kendi işinin başında oluyordu. Hem çiftlik hem fabrika ile zaten uğraşamazdı. Ne yapacaktı.

" Sen çık." Dedi sinirli. Adam geri geri adımlayıp çıkarken Hacer kucağında bebek yanına geldi.

" Hanımım anlaşılan süt anne falan bulamayacağız. En azından bir kız bulalım bakacak, ilgilenecek. Biz yokken az az sık sık doyurur bebeği. Malûm bizim becereceğimiz iş değildir. Hem şimdikinden daha iyi beslenir. Öyle öyle de alışır mamaya."

" Olmaz! "

Dedi Emine.

" Her kızı bu eve sokamam Hacer. Ya oğlumun aklına girerse, ya kandırıp bu eve gelin gelmeye kalkarsa. Hayır hayır! Olmaz!"

O sırada Murat girdi kapıdan. Anında susti iki kadın. Murat önce annesine sonra Hacer'e bakıp hızlı adımlarla Hacer'e doğru yürüdü. Hâlâ öfkeli ama konuşulanları duymamıştı. Oğlunu Hacer'in kucağından aldı.

" Mama içti mi? "

" Az.! " Dedi kadın. Almıyordu bebek mamayı. Konuşulanlar içine doğmuş gibi,

" Hacer, oğluma bakıcı birini bulun. Annemin yapacağı iş değil."

Diyerek üst katın yolunu tuttu. Oğlunun ardından yerinden kalktı Emine. Hacer'in yanına geldi. Kolundan tuttu. Kısık sesiyle,

" Bana bak Hacer. Doğru düzgün birini bulun. Ama göze batmasın. Akıl çelmesin. "

Söylemeye çalıştığı şey oğlumun aklını çelmesindi. İki kadın konuşurken diğer çalışanlardan biri olan Esma kadın çıktı mutfaktan.

" Emine Hanım."

Dedi başı ve elleri önünde.

" Benim bir akrabamın kızı var. On dokuz, yirmi yaşlarında. Eğer düşünürseniz."

" Sen bizi mi dinliyorsun hadsiz!"

" Estağfurullah hanımım. Murat beyimi duydum sadece. "

Araya girdi Hacer. Bir ihtimal doğmuştu şimdi.

" Kimmiş senin akraban de hele."

" Kömürcülerin Ali. Komşu köyde oturur. Bir kızı var. Üveydir. Bir de dilsiz ve çirkin. Ama beceriklidir. Kardeşlerini o büyüttü. "

Emine düşündü. Çirkin ve dilsizdi. Oğlunun aklını çelemezdi.

" Hacer sen evde kal. Torunumla ilgilen. Esma hazırlan çıkalım. Gidip bir görelim şu kızı."

" Tamam hanımım."

İki kadın hazırlanıp çıktılar evden.
Mahmut! diye bağırdığında Emine adam koşarak geldi.

" Buyur hanımım."

" Arabayı getir. Esma ile Işıklı köyüne gidiyoruz. "

Adam koşarak evin arkasına dolanıp iki dakika sonra arabayı evin önüne çekti. İki kadın ve Mahmut araca binip diğer köyün yolunu tuttular.

İki köy arası yakındı. Yarım saat, hadi kırk dakika ancaktı. Esma'ın kaçamak bakışları hanımı Emine de Emine'in gözleri dalgın aklı gideceği yerdeydi. Esma'ın lafıyla bir anlık bir karar verip yola düşmüştü. De! Ya pişman olursa.

" Esma." Dedi kadına dönerek.

" Kim bu Kömürcülerin Ali ve şu kız."

" Hanımım Ali benim uzaktan akrabam olur. Bi zamanlar kömür madeninde çalışan aileleleri yüzünden adı öyle anılır.

Bi kızı var. Yirmi yaşlarında. Ondokuz da olabilir emin değilim. Dilsiz. Güzel de sayılmaz. Kime çektiyse kızıl saçları, yüzünü kaplayan çilleri var. Beş yaşındayken anası ölünce babası iki çocuklu biriyle evlendi."

" Hani Ali'nin üvey kızıydı."

" Öyle hanımım. Ali de iyidir hoştur da hani nasıl desem.. Kadınların bakacağı kadar değildir siması. Öyle olunca da evlenmedi. Zar zor görücü usulü evlendiği Zehra' nın ölen kocasındandı Zümrüt. Ali Zehra ile evlenirken Zümrüt dört yaşındaydı. Bi sene sonra da Zehra öldü. Meğer kansermiş.

Yani anlayacağın elin kızıyla kaldı Ali. İki sene anası baktı kıza. Sonra bu Aysel'i buldu evlendi. Dört çocukta ondan oldu, oldu beş çocuk.

Fakirlik bir yandan işsizlik bir yandan. Bahçe, bağ, hayvan bakıp geçirirler işte."

" Köy yerinden bu yaşta bekar kız kalır mı heç neden bekâr."

" Dediğim gibi hanımım çok bir güzelliği yok. Boy pos da yok. E bide dilsiz ya kimse almıyor işte."

" Neden konuşamıyor."

" Küçükken ateşli hastalık geçirmiş. Zor iyileşmiş. Sonrada konuşamaz olmuş."

" Ateşli hastalık geçirmiş dedin. Akıldan kıt olmasın bu kız Esma."

" Yok hanımım. İlk okul, orta okul, lise. Hepsinde de iyiymiş. Herşeyi duyuyor anlıyor. Yazarak anlaşıyor. Hatta öğretmenleri şehre gitsin okusun deyi çok söylemişler Ali'ye. Ali de okutamam deyip kesiltirip atmış."

" Torunuma bakabilecek mi? Hakedebilecek mi. "

" Hakeder hanımım. Üvey kardeşlerini analığı doğurdu o baktı. Analığı doğurdu o baktı. Bebelerde Aysel'den çok onun emeği vardır. Her işi de becerir hani."

" Ya yanıma yollamazlarsa? "

" Fakirlik diz boyu hanımım nereye yollamayacaklar. Yiyecek ekmeği zor buluyorlar. Aylık üç kuruş verirsen hemen yollarlar. Hem bi boğaz eksilir işine gelir Ali'nin. Everebilse başlık parası alacak, ama o da olmuyor."

" Ya kız gelmek istemezse."

" Ali dedikten sonra itiraz edemez hanımım. Hem koskoca Kayadağ konağına geliyor daha ne. Aç midesine doğru düzgün iki lokma girer daha ne ister."

Yinede kuşkuları vardı Emine'nin.

" Hele bi gidelim görelim. "

&

" Işıklar'a geldik hanımım."

Diyen Mahmut'la kendilerine geldiler.

" Esma şimdi ne tarafa. "

Esma Mahmut'a yolu tarif ettikten on dakika sonra tahta çitlerle çevrili eski evin önünde durdu araç. Mahmut önden inip kapıyı açtı. Emine Hanım arkadan da Esma indiler. Mahmut yine önden gidip bahce kapısını açtı iki kadına.

Evin eski kapısını Esma tıkladı. Az sonra evin küçük kızı açtı kapıyı. Arkasında Ali göründü. Esma'yı tanıdı.

" Hayır olsun Esma kadın."

" Hayır Ali hayır..
Buyur etmeyecen mi bizi? "

Arkadaki kadına baktı Ali. Kiminle geldin derecesine. Esma Ali'nin bakışlarından anladığı soruya,

" Tanımaz mısın? Kayadağ'lardan Emine Hanım."

Dediği anda saygıyla gerileyerek,

" Buyrun buyrun. " Dedi Ali.

" Hoşgeldiniz safalar getirdiniz Emine hanım. Kusura bakman. Tanıyamadım. "

İki kadın eski evin kapısından girerken Ali iç odaya bağırdı.

" Aysel çay koy ağır misafirimiz vardır."

&

Dakikalar sonra küçük odada eski kanepelerden birinin üzerinde ellerinde birer çay Emine ve Esma, diğerinde Ali ve Aysel, yanı başlarında da çocuklar oturmuş birbirlerinin yüzlerine bakıyorlardı.

Emine bir adam ve kadına, bir küçük çocuklara baktı.

" Zümrüt nerede? "

Karı koca birbirine baktı önce. Sonrada Esma'ya. Ne oluyordu. Neden Zümrüt'ü soruyordu Kayadağlar'dan Emine.

" Cevap versene Aysel. " Dedi Esma.

" Komşuya kadar gitti.
Yufka acıyor da komşu. İmeci usulü birbirimize yardım ediyoz. "

" Neden Zümrüt'ü sorarsınız. Talibi falan mı vardır." dedi Aysel umutla.
Kızdan alacağı başlık parasına çok ihtiyacı vardı.

" Talib falan değiliz." Dedi Emine.

" Torunuma bakacak birini arıyorum. Esma kadında senin kızdan bahsetti."

Adam anlamaz bakıyordu.

" Kısa kesecem ağa. Gelinimi doğumda kaybettik. Torunum anasız kaldı. Bakacak kadın aradık bulamadık. Herkes yaylada yada tarlada. Senin kızı bakıcı olarak istiyoruz. Aylık ücrette verecem.

Kabul edersen hemen yanımda götürecem. Etmeyeceksen oyalama beni başka birini bulacam. "

Adamla kadının düşünmesi ve karar verip kabul etmeleri sadece bir dakikalarını aldı.

" Kabul etmem mi hanım ağam ederim elbet."

Esma haklıydı. Hem bir boğaz eksilecekti hem de üstüne para girecekti cebine. Onlar konuşurken kapı açıldı. Üstü başı un yüzü gözü is içinde kız girdi odaya. Gelen misafirleri görünce şaşırdı. Kimse gelmezdi ki bu eve.

Emine'nin gözleri kızın üzerinde hızlı bir tur attı. Esma'nın dediğinden fazlası vardı da eksiği yoktu. Eli yüzü is, un, pasak. Boyu kısa saçları kızıl, yüzü çilli.

Analığı yerinden kalktığı gibi yanına koşup kolundan tuttu. Sürüklercesine diğer odaya götürürken kızın gözleri içerde oturan iki kadına takılı boynu kırılacaktı sanki.

*****************************

1. Bölüm bitti.
2. Bölümle devam

Loading...
0%