Yeni Üyelik
3.
Bölüm

💚Z. 2 Bölüm

@azamet_29_2

Analığı yerinden kalktığı gibi yanına koşup kolundan tuttu. Sürüklercesine diğer odaya götürürken kızın gözleri içerde oturan iki kadına takılı boynu kırılacaktı sanki.

Yan odaya soktu kızı. Kız daha ne olduğunu anlayamadan analığı karşısına geçip kollarından sıkıca tutup konuştu.

" Bağa bak! Aç kulağını iyi dine beni! İçerdeki kadın Kayadağlar'dan Emine hanım. Birazdan onunla onların konağına gidecek orada kalacaksın."

Kızın yeşil gözleri kocaman oldu şaşkınlıktan. Ne oluyordu, neden gidiyordu hiç tanımadığı bir kadının evine? Neden orada kalacaktı. Yine mi ondan kurtulmaya çalışıyordu bu kadın? Korktu. Gözleri doldu kızın. Geriye doğru kaçmak istedi ama analığının sımsıkı tutan elleri izin vermedi.

Ellerini kadının kollarına koyarak başını hızlı hızlı iki yana salladı. Gitmek istemiyordu.

" Aklını başına devşir aptal. Bu evde galacan da ne olacak. Ya köre ya topala ya da kuma olarak kısır bir karının yanına gidecen. Yaşın yirmi olacak. Evde kaldın bile.

Burada durana gadar Kayadağ'ların yanına kal. Kadının gelini ölmüş. Torununa bakacak kız arar. Bu senin için bir şans. İşini iyi yaparsan gözüne girersen elinin altında bir sürü çalışanı var. Uygun biriyle everirde seni. En azından karnın doyar."

Kadının söylediği onca şeyin içinden sadece torunu ve ölen anası kaldı aklında. Bir bebeği, bir kendini, bir de kendi evini düşündü. Gitmek istemediğine karar verdi. Zengin insanlardı onlar. Başka birini daha bulabilirlerdi. Zümrüt kendi evinden kendi köyünden ayrılmak istemiyordu.

Başını yine iki yana salladı sessiz bir ağlayışla. Kadın sinirle sıktığı yumruğu üst üste kızın kafasına geçirdi.

" Sana soranda kabahat zaten. Gönlünle olsun demiştim. Madem gönüllü olmuyor zorla. Şuandan tezi yok onlarla gidiyorsun. Hemen temizlen. Üstünü başını değiş. Gıkını çıkarma yoksa yemin ederim kızgın maşayla döverim ha! Yediğin dayakları unutma valla bin beter ederim seni. Yeter ya, bu ne!? Ne kocaya gidiyorsun ne bir işe yarıyorsun. Defol git de en azından bir boğaz eksilsin. Kendi çocuklarıma ekmek yetiremiyorum. Sen bâri eksil."

Kızın gözleri yeniden doldu duyduğu ağır sözlerle.

Mesele anlaşılmıştı
Mesele anlaşılmıştı. Başı önüne akan gözyaşları yere düştü. Çaresizce düşündü. Doğruydu. Yarı aç yarı tok yaşıyorlardı. Kardeşleri sofrada bazen doymuyor bir tabak daha istiyor lakin bitti cevabı alıyorlardı. Belki bir kişi eksilirse kardeşleri daha iyi doyacaktı. Başını salladı. Gideceğini anlatan şekilde.

" Ha şöyle. "

Yüzü değişti kadının yumuşadı.

" Hem senin için daha iyi olacak emin ol. Bizim gibi sefil bir hayat yaşamazsın. Emine Hanıma çalışan marabalar bile bizden daha iyi yaşıyor."

Zümrüt yüzünü yerden kaldırıp kadına baktı. Bu kez gözlerinde hem acı hem merhamet kırıntıları gördü. Anlayamıyordu bu dengesizliğini. Kolundan tutup odadan çıkarıp banyoya yönlendirirken,

" Git temizlen." dedi. Bu sırada diğer odanın önündeki Emine Hanımı farkettiler.

" Gerek yok! Vaktim az. Hemen dönmemiz lazım. Eve dönünce orada temizlenir artık."

Zümrüt bir babalığına bir analığına baktı. Bu sırada en küçük kardeşi Fidan koşarak eteklerine sarıldı.

" Aba gitme!
Ne olur gitme! Ben seni çok özlerim! "

Kızın yüreği dağlandı sanki. Bir yumru oturdu boğazına. Gözleri doldu. Kardeşine bakarken annesi girdi araya.

"Fidan kızım ablanı oyalama."

Diyerek kızını Zümrüt'ün bacaklarından ayırdı.

" Şimdi gitmesi lazım. Sonra yine gelecek."

Yalandı. Gelmeyecekti. Ablasına döndü çocuk.

" Aba gelcen mi yine."

Kız bir dizi üzerine çöktü. Başını salladı. Sonra sıkı sıkı sarıldı kardeşine.

" Tamam o zaman. Ama çabuk gel emi. "

Sadece gülümsedi Zümrüt.

" Hadi oyalanma."

" Emine Hanım beş dakika müsade edin Bir kaç parça kıyafet alsın yanına."

Kızın üzerinde gezdi gözleri.

" Hepsi böyle paçavraysa gerek yok. Elbise denmeyecek şeyler için oyalamayın beni. "

Kimseden ses çıkmadı. Ne diyebilirlerdi ki. Hepside eski kıyafetlerdi. Fakir insanlardı sonuçta.

" Esma hadi gidiyoruz. "

Zümrüt'e döndü.

" Yürü hadi."

Kız odadaki kardeşlerinin sıcak sonrada babasınanın soğuk sinesine sarıldı alel acele. Analığına döndü vedalaşmak için.

Kadın yaklaştırmadı bile eliyle oyalanmadan git işareti yapınca veda istemediğini de belli etmişti. Zorlukla yutkunarak kapıya döndü kız. Esma'nın arkasından yürürken arkadaki konuşmaları duydu.

" Bu, bu ayın parası."

Yanan canı daha da yanmış kendini satılmış bir hayvan gibi hissetmişti.

Sonra Fidan'ı duydu yeniden.

" Aba yarın gel emi. "

Kardeşi Zümrüt'ün ertesi gün geleceğini düşünüyordu.

" Hadi.! " diyen Esma kızın kolunu dürttü. Üstün başın pislik içinde. Sen Mahmut'un yanına otur. Zümrüt arabanın ön koltuğuna geçip oturdu. Ardından Emine hanım gelip Esma ile arka koltuğa geçip oturdular. Araç hareket ederken kız geriye dönüp son kez baktı yıllardır yaşadığı eve. Gördüğü şey para sayan iki kişi oldu. Boynu bükük önüne döndü. Hâlâ unlu olan elleriyle eteğine yapıştı. Sıkarken gözyaşları serbest kaldı. Bu nasıl kaderdi.

*****

Dakikalarca yol gidildi. Sonunda Kayadağ konağının önünde durdu araç. Önden Emine inip Esma'ya baktı.

" Esma al şunu yıka, temizle pakla adam kılığına sok. Torunuma mikrop bulaşmasın. Üzerinede doğru düzgün bir şey verin. Sonrada yanıma getir."

Hızlı adımlarla içeriye yürüdü. Bir an önce saatlerdir görmediği torununa gitti.

" Gel! " dedi Esma kızın elbisesinin kolunu parmak ucuyla tutup.

" Önce banyo yap. İnşallah bit falan yoktur. "

Kızın kaşları çatıldı. Tamam fakirlerdi ama bitlenecek kadar da değildi. Tabi bunu ona söyleyemedi. Konuşabilse bununla birlikte bir çok şey derdi ama sesi seleği yıllar önce kesilmişti.

Bu yüzden sadece sessizlik içinde yürümeye yetti gücü. Bir kaç dakika sonra müştemilata geldiler. Esma kıza banyonun yerini gösterdi.

" Gir güzelce yıkan. Üstünden çıkan herşeyi banyodaki çöpe bas. Dolapta temiz havlu var. Kapının yanına temiz çamaşır ve elbise bırakacam. Bu gece bunlarla idare et yarın birşeyler uydururuz. "

Çekip gitti sonra. Kız hayatında ilk kez gördüğü büyük ve temiz banyoya şaşkınlık içinde bakarken kapı yeniden açıldı. Esma geri dönmüştü.

" Sen şimdi bilmezsin."

Diyip içeri daldı. Musluğun ısısını ayarlayıp,

" Oyalanmadan gir hadi. Şampuan ve sabun da var orada. Kullan! " diyerek tekrar çıkarken geriye doğru bir bakış attı yeniden.

" E hadisene daha ilk günden hanımı kızdırmak mı istiyorsun? "

Tabiki istemiyordu. Hemen soyunmaya başladı. Esma çıkarken Zümrüt kendini sıcak suyun altına attı. Saçlarını yıkadı önce. Ardından yüzünü, zayıf bedenini, kollarını bacaklarını tekrar tekrar iyice sabunladı. Musluğu kapatıp çıktı. Temiz havluyu alıp beline kadar olan saçlarını güzelce kuruladıktan aynı havluyu kendine sardı.

Kapının dışında sandalye üzerindeki kıyafetleri alıp geri girdi. Hızlıca giyinip saçlarını arkadan ördü. Yeniden çıktığında kapının dışında Esma ve Hacer vardı.

Hacer şöyle bir baktı kıza.

" Demek Zümrüt bu.

Gel benimle. "

Esma sessiz şekilde başıyla yürü işareti verince kız da Hacer'in peşinden ilerledi. Müştemilattan çıkıp Emine hanım ve torununun olduğu konağa geçtiler. Evin büyük salonunda koltukta oturan Emine kızın temizlenmiş haline, Zümrüt ise yaşlı kadının kucağındaki kundağa bakıyordu.

" Adama dönmüşsün...
Yaklaş! "

Burada geçecek zamanların ne kadar zor olacağı daha şimdiden belliydi.
Yanından geldiği ailesinden yıllarca yediği dayak ve hakaretler bu evde de devam edecek hissi çöktü içine.

Bir kaç adımda kadının yanına geldi. Emine ayağa kalkıp kucağındaki bebeği kıza uzattı. Kız bebeği yavaşça alırken,

" Aç kulağını iyi dinle. Bu evdeki tek işin bu bebek. Yedirmek, içirmek temizliğini yapmak. Tuvalet ve banyo hariç yanından bir an bile ayrılmayacaksın. Gece gündüz sürekli yanında olacaksın. Aynı odada kalacaksın. Babası görmeye geldiğinde odadan çıkacaksın.
Tosunuma gelecek en ufak zarar da senin derini yüzerim. "

Kucağındaki bebeğe baktı. Tosun dedi. Bebek erkekmiş.

Diye düşündü kız.

Birde! Dedi kadın sert bir sesle. Bu evde kaldığın sürece seni erkek çalışanlarla konuşurken.."

Dedi ve durdu..Kız konuşamıyorduki. Cümlesine düzelterek devam etti.

" Bakışırken ya da yan yana bile görürsem bütün kemiklerini kırar babanın evine öyle yollarım.

SÖYLEDİKLERİM ANLAŞILDI MI?! "

Başını salladı kız. Anlamıştı bir kafesten başka bir kafese geçtiğini. Ama bu kafeste biri daha olacaktı. Kucağında bebek.

" Mama hazırlayacağın ve mutfağa yakın."

Bu cümleyi söylerken çenesi ile arkasındaki mutfağı işaret etti.

" Olsun diye alt kattaki odayı hazırlattım. Orada kalacaksınız. Her hangi bir şey olursa ya Hacer'e ya da bana geleceksin başka kimseye değil!"

İyide nasıl anlaşacaklardı? Aklına gelen şeyle Esma'ya döndü.

" Esma nasıl anlaşacağız biz bu kızla."

Bunu Esmada düşünmemişti. Yaşlı kadın elini alnına bastırdı bıkkın.

" Eline küçük bir defterle kalem ver. Önemli birşey olursa yazar onun dışında konuşmasına gerek yok zaten."

" Tamam hanımım."

" Hacer götür odayı göster. Her yerim ağrıyor. Ben gidip yatacağım."

Emine üst katın yolunu tutarken Hacer,

" Zümrüt benimle gel! "

Zümrüt duyduğu emir kipli cümle ile Hacer'in peşinden yürüdü.

Alt kattaki küçük odaya geldiler. Hacer ışığı açtığında Zümrüt'ün gözleri büyüdü. Küçük denen odanın yanında eskiden yaşadığı ve iki kardeşi ile paylaştığı oda kümes gibi kalıyordu. Yatacağı yatağa çevirdi gözlerini. Eski yatağını düşündü sonra. Bu yatak prenses yatağı gibi geldi. Yanı başındaki beşiğe baktı. Yeni olduğu her halinden belli olan büyük beşiğin altın sırmaları bile vardı. Şehzadelere layık gibiydi. Arkasına döndüğünde gözlerine inanamadı. Odasının içinde küçük bir banyo bile vardı. Yeniden bebeğe döndü. O an da geldi aklına, adı neydi? Kimse bebeğin adımdan bahsetmemişti. Kucağındaki uyumakta olan bebeği yavaşça beşiğe bıraktı.

Hacer'in yanına geldi. Çekinerek yaklaştı. Sağ işaret parmağını kullanarak sol avucunun içine ADI kelimesini yazdı.

Hacer'in gözleri beşikte yatan bebeğe çevrildi hüzünlü.

" Adını koyacak kadar zamanları olmadı. Adı yok İnşallah adını da verecekler."

Kıza döndü tekrar. Elini koluna koyarak dikkatini çekip gözlerine baktı.

" Bak Zümrüt! Emine Hanım'ın sözlerini ciddiye al. Söylenenin dışına çıkma. Konan kurallara uy. O zaman hayatın öncekinden daha iyi olur."

Kız sessizce yine başını salladı. Başka çaresi mi vardı? Devam etti Hacer.

" Şifonyerin üstünde biberonları ve maması var. Sifonyerin içinde giysileri bezleri ıslak mendilleri her şeyi... Sıcak suya ihtiyacın olduğunda mutfakta tezgahın üstünde kettle ve termosu var onları kullanarak hazırlayabilirsin mamayı. Banyosunu yaptırırken kullanacağın malzemelerde banyoda. Beceremezsen banyosunu yaptırırken benden yardım istersin.

Bu evde yapman gereken tek şey var o da bu bebeğe çok iyi bakmak. Şunu hiç unutma! Bu evdeki bütün insanlar bir kenara, bu bebek bir kenara.

Bir de! Yeni doğduğu için biberon almıyor. Şu ana kadar mamayı kaşıkla yudum yudum verdik. Onda bile birkaç yudumdan fazla içiremedik. Babası gibi aksi bir çocuk olacak belli. İnatla almıyor biberonu. Umarım sen daha iyi şekilde besleyebilirsin bu bebeği.

Zayıf düşüp hasta olursa ilk senden sorarlar hesabı. O yüzden elinden geldiğince bu bebeği iyi doyur anladın mı."

Kız yine başına salladı sessizce.

" Emine Hanım'ın da dediği gibi önemli bir şey olduğunda yalnızca bana ve Emine hanım'a gideceksin başka hiç kimseye değil. Ve bir şey daha! Bu benim emrim. Bu eve gelipde bebeği görmek isteyen hiç kimseye izin vermeyeceksin kim olursa olsun! Özellikle bazı insanlar var ki onlara asla müsade etmeyeceksin.

KIYMETLİ!

Bu kelimeyi kafana kazı. Bu kelime ikimiz arasında bir şifre olacak. Ben sana kıymetli misafirlerimiz geldi dersem bu onların bebeğe yanaşmaması gereken kişiler olduğunu anlamanı sağlayacak."

Kafası biraz karışmış olsa da anladı Zümrüt. Başını salladı yine onaylamak için. Konuşmanın devam etmesine ağlayan bebek izin vermedi.

Zümrüt anında bebeğin yanına geldi. Acıkmıştı besbelli. Bir bebeğe bir Hacer'e baktı. Kadın kollarını göğsünde birleştirdi. Görelim ne kadar iyisin dercesine baktı.

Zümrüt bebeği ve mama kutusunu aldığı gibi hızlı adımlarla mutfağın yolunu tuttu. Hacer de peşinden gitti. Kızı izleyerek gerçekten doğru kişi olup olmadığını anlayacaktı.

Kız bebeği tek kolu üzerinde tutarak diğer elini kullanarak musluktan kettle'a su koyup kaynattı. Ardından önce biberonu sıcak su ile çalkaladı, ardından içine bebeğe uygun ölçüde su koyup yine uygun ölçüde mama ekledi. Ağzını kapatıp güzelce çalkaladıktan sonra musluğu açıp soğuk suyun altına tuttu. Biberondaki mamanın ılımasını sağladıktan sonra mama kutusu ve kucağında bebekle geri döndü. Yatağa oturup bebeği doyurma pozisyonu aldı. Biberonu ağlamakta olan bebeğin ağzına verdi. Ama Hacer'in de dediği gibi bebek biberonu almak istemiyordu. Biberonu diliyle itiyor akan bir iki damlayı ise refleks olarak yutuyordu. Ağlama şekli ve şiddeti halinden memnun olmadığı açıkça belli ediyordu. Kız bebeğin dilinin ve dudaklarının hareketini izledi. Bu bebek basbayağı anne memesi arıyordu. Ama yapacak bir şey yoktu. Mamayı damla damla da olsa verecek en azından midesine bir kaç yudum gitmesini sağlayacaktı.

Aradan dakikalar geçti. Zar zor da olsa verdiği mama ile bebek yarım yamalak doyduktan sonra ağlamaktan yorgun susarken Zümrüt bebeği yavaşça omuzuna yatırıp gazını çıkarıp yatağa bıraktı. Şifonyerden yeni kıyafetler ve bez alıp bebeğin henüz düşmemiş olan göbek bağına dikkat ederek altını üstünü temizleyip yeniden giydirdi.

Hacer kızın her hareketine dikkatlice inceledikten sonra karar verdi. Bebek şu an güvenilir ellerdeydi. Bunun aynı şekilde devam etmesi dileği ve rahatlığı ile odadan sessizce çıkıp kendi odasına yürüdü.

Zümrüt bebeği beşiğine geçirip bir kaç saniye izledikten sonra eline aldığı biberonla mutfağa gitti. Biberonu yıkayıp temizledi. Kettle'daki ılık suyu sıcak suyla yıkadığı termosa boşalttı. Kapatıp yanında odaya döndü. Bebeği bir kez daha kontrol ettikten sonra yatağına uzanıp gözlerini kapattı bedenindeki geçmeyen yorgunlukla.

Bütün günü komşusunun evinde yufka ekmek yaparak geçirdikten sonra daha dinlenemeden bir başkasının köyüne bir başkasının evine gelmek zorunda kalmış, kucağına bir bebek verilmişti bakması için. Daha yorgunluğu çıkmadan yeni ve yorucu bir gece onu bekliyordu.

******************************

2. Bölüm bitti.
3. Bölümle devam.

Loading...
0%