Yeni Üyelik
5.
Bölüm

💚Z. 4 Bölüm

@azamet_29_2

Sonraki günün sabahı Zümrüt kucağında bebekle hava alması için evin salonunda dolaştırıken Hacer ile burun buruna geldi.

" Bugün ortalarda fazla gezeleme. misafirler gelecek."

Kızın kendisini duyduğundan emin olduktan sonra devam etti Hacer.

" Gelecek kişi Murat Bey'in dedesi Ömer bey. Bebeğin de büyük dedesi olur. Bugün bebeğin ismini koyacaklar."

Bebeğin ismi mi? Kız kendisi şehzade diye diye bebeğin bir adı olması gerektiğini unutmuştu.

Tabi Murat Bey'in amcası, yengesi ve kızları da onunla gelecekler."

Başını salladı kız.

" Akşam yemeğinden önce burada olurlar. Akşam yemeği birlikte yenir."

Kız yine başını salladı.

&

Akşam olduğunda kapıdan giren kalabalık misafirler evin salonuna geçerken kız da dikildiği yerden gelenleri izliyordu.

Önden yaşlı bir adam girdi önce. Murat'ın dedesi Ömer Bey bu olmalı dedi kız. Ardından elli yaşlarında bir adam. Bu da adamın oğlu ve amca herhalde dedi bu kez. Eşi de hemen arkadan yanlarında iki kız ile birlikte girdiler. Kızlarda nereden baksan Murat'ın yaşıtıydı. Herkes koltuğa geçip oturdu.

Akşam yemeği için Murat'ı beklerken bir yandan baş sağlığı dilediler bir bir. Oturanların arasındaki büyük kız Emine Hanım'a hitaben konuştu.

" Yenge Murat nasıl?
Olanlara üzülmüştür."

" İyi Didem." Dedi kadın.

" Üzüldü. Nasıl üzülmesin? Kolaymı anasız çocuk büyütmek?

Sevda'yı özlüyor diyemedi. Ne seviyor ne de özlüyordu çünkü. Sadece bebeğinin annesinolarak görüyordu. Elinde değildi. Yapılan oyun agırına gitmişti.

" Bebeğe nasıl bakıyorsunuz yenge?"

" Bakıcı bir kız bulduk."

Derken gözleri Zümrüt'e kayınca Didem'in gözleri de Zümrüt'ü buldu.

" Bebeği görebilir miyiz? "

Dedi diğer kız. Bu sırada Hacer kızın yanına yanaştı.

" Misafirlerimizin kıymetlidir. Ona göre hareket et. "

Kızın kaşları çatılırken anlamaya çalışıyordu. Kıymetli demişti. Hacer'in daha önceki tembihini hatırladı. Kıymetli dediği insanlardan bebeği uzak tutacaktı.

" Şuan uyuyor. Uyanınca görürsün Tülin."

" Olsun. Uyurkende görebiliriz." dedi kız şımarıkca.

Dedeleri kaşları çatık,

" Sonra dedi ya." diyerek araya girerken Zümrüt odasına yöneldi. Didem'in gözleri yine Zümrüt'te kızı izledi. Bebeği görmesi neyse ama dokunmasına izin vermeyecekti Zümrüt.

Odaya girip kapıyı örttü. Bebeğin yanına gelip uyuyan hâlini izlerken Hacer'in neden bu insanlar hakkında bu şekilde konuştuğunu düşündü. Bulamadı.

Meselenin mal meselesi olduğunu nereden bilebilirdi ki. Dede Ömer fabrika ve malının çoğunu ve dâhi yönetimini iki oğul arasında büyük oğlu Ahmet'e bırakmıştı. Çünkü daha iyi anlıyordu.

Küçük oğul Mehmet bundan hiç memnun olmasada babasına karşı çıkamamıştı. Abi Ahmet geçirdiği kalp krizi sonucu ölünce bu kez de herşey Murat'a devrolmuştu. Bu kez duyduğu öfke ile daha da bilenmişti Mehmet. Karısının ve arkadaşlarının da baskısıyla düşman olmuştu babasına ve yeğeni Murat'a.

İki seçenek düşünüyordu. Ya kızının birini Murat'la baş göz edecekti ya da Murat'ı bir şekilde ortadan kaldıracaktı.

Önce en mantıklı geleni yapıp büyük kızı Didem'i Murat'la evlendirmeyi düşündü Mehmet ve karısı. Kızları da beğeniyordu Murat'ı razıydı bu evliliğe. Hatta hayaller kurmaya başlamıştı bile. Hem bu şekilde mallara da ortak olacaklardı.

Lâkin Emine Hanım kaynından ve eltisinin hareketlerinden şüphelenince ve Sevda'yı bir oyunla kendi oğlunun koynuna sokunca işler değişti.

Bu kez Mehmet daha büyük planlara başladı. Murat'ı kaza süsüyle ortadan kaldırmak... Ama Sevda'nın erkek bebeğe hamileliği duyuldu. Murat ölse bile erkek torun vardı artık. Ve kendi karısı erkek doğuramamıştı. Dört çocuğun hepside kızdı.

İşte Emine'nin hanım ağa tavırlarıda bu yüzdendi. Bir doğum yapmış ve erkek olmuştu. Dahası torunu da erkekti.

Mehmet daha adım atamadan bütün planları suya düşmüştü. Ama şimdi bir şansı daha vardı. Murat'ın karısı ölmüştü ya kızını onunla evlendirme ihtimali yeniden doğmuştu.

Buraya gelene kadar tembih üzerine tembih aldı Didem.

Murat'a yakın davranacak bebeğine şevkat gösterecek. Hatta ve hatta bu evde kalıp bebekle ilgilenmeyi bile teklif edecekti. Hedefte, planda büyüktü.

Dakikalar sonra Murat girdi kapıdan. Beklediği misafirler gelmişti. Dedesi bir kenara diğerlerinden hazetmezdi.

Salondaki herkesle göz göze geldikten sonra ağır adımlarla yürüyerek dedesinin yanına geldi. Elini öptü.

" Hoşgeldin dede." Dedi.

Ardından diğerlerine döndü.

" Sizde hoş geldiniz."

" Hoş gördük yeğenim.
Seninde başın sağolsun Allah sabırlar versin."

" Sağol amca."

" Başın sağolsun Murat."

" Sağol yenge."

Didem devam etti.

" Başın sağolsun. "

Murat sadece başını sallayıp dedesinin yani başına oturdu. Kısa bir sohbetten sonra mutfaktan çıkan Esma,

" Murat Bey masa hazır buyurun. "

Herkes akşam yemeği için ayağa kalkıp mutfağa yürürken Didem,

" Ben bi ellerimi yıkayım."

Diyerek alt kattaki banyoya yöneldi. Bu sırada diğerleride mutfağa girip masadaki yerlerine otururken Didem yolda fikrini değiştirdi. Önce bebeği görmek istiyordu. Murat gibi bir erkeğin bebeği neye benziyordu. Bunun merakındaydı asıl. Bir zamanlar ikisinin bebeğinin olduğu hayaller görüyordu çünkü.

Zümrüt'ün olduğu odaya kapıyı bile çalmadan girdi. Kız kapı sesiyle arkasını döndüğünde Didem ile göz göze geldiler.

Didem arsızca gülümseyerek beşiğe doğru adım atarken Zümrüt temkinli şekilde bakıyordu.

" Bebeği görmek istedim."

Kız yaklaştı yaklaştı sonunda beşiğin yanına gelip durdu. Uyuyan bebeği izledi bir süre.

" Ay ne kadar da çok benziyor Murat'a. En az babası kadar yakışıklı olacak büyüyünce."

İçinden devam etti konuşmaya. Bu bebek ikimizin bebeği olabilirdi.

Didem beşiğin içine uzandı bebeği almak için. Ama ondan önce davrandı Zümrüt. Bebeği kaldırdığı gibi sinesine bastırdı..

" A! A! Ne oluyor be?! Sadece kucağıma alacaktım."

Zümrüt başını iki yana sallarken Didem'in kaşları çatıldı. Sinirle güldü.

" Şuna bak ya sanki kendi çocuğu. "

Kıza doğru bir adım daha attı. Ellerini uzattı.

" Merak etme bakıcı hanım. Yemiyecem. Sadece kucağıma almak istiyorum. Ver! "

Zümrüt kucağında bebekle bir adım daha gerilerken yine başını iki yana salladı.

" Ne oluyor ya! Manyak mısın ne?!"
O sırada Hacer girdi içeriye.

" Didem hanım. "

" Hacer şu kıza bir şey söyle. Yoksa saç baş yolacam ha! Kendini bebeğin anası beklemiş heralde. Kucağıma almak istedim diye bi cebine komadığı kaldı. "

" Kusura bakmayın Didem Hanım. Emine hanım bu konuda hassas. Torununun hasta olmaması için önüne gelen herkes ellemesin diye emir verdi. "

" Ben önüne gelen herkes miyim? "

" Evet."

Hacer'in sakin ama otoriter sesi ile söylediği kelime Didem'i sinir etsede gıkı çıkamadı.

" Anneniz sizi çağırıyor. "

Didem sinirli bir şekilde baktı hem kıza hem Hacer'e sonrada odadan çıktı. Didem'in ardından kıza döndü Hacer. Sadece gülümsedi. Bu aferin demekti.

" Yemekten sonra bebeğin adını verecekler. Karnını doyur. Altını temizle ve güzel bir takım giydir. Şifonyerin üzerinde gül yağı var. Kıyafetlerine bir iki damla damlat."

Diyip çıktı kadın. Uyanan bebeği beklerken bir yandan mamayı hazırladı kız. Uyandığında yeni bellediği usulle bebeği yine güzelce doyurdu. Bu usul kızında hoşuna gitmeye başlamıştı. Bebeğin göğsünü emmesi kızda anne olma duygusunu en tepe noktalara çıkarıyordu. Hem de hem ruhu hem bedeniyle hissediyordu bu tarifi eşsiz duyguyu.

Her öğünde önce kendi göğsünü bebeğe veriyor sonra biberonu dayıyor bebek bir biberon bir meme derken her yeni öğünde biraz daha fazla doyuyordu.

Bebeğin doyduğunu gören Zümrüt de en az bir anne kadar mutlu oluyordu.

Bebek doyduktan sonra önce gazını çıkarmasına yardım etti. Ardından altını temizledi kız. Sonra pudraladı, sonra temiz bezi bağladı. Bu arada gördüğü çırpı ve parantez gibi duran bacaklarına baktı.

İçinden, hızlı kilo al şehzade. Dedi. Ve kendine engel olamayarak bebeğin minik ayağının tabanından öptü ilk kez. Küçük bebekleri çok seviyordu. Kendi kardeşlerini de bu sevgi yüzünden bakıp büyütmüştü.

Bebeği beşikte bırakıp hızlı adımlarla banyoya gidip ellerini sabunla yıkayıp geri geldi. Bebeğin üzerine çekmeceden aldığı mavili takımı giydirdi. Hacer'in dediği gibi gül yağından bir kaç damla damlattı bebeğin yaka kısmına. Kucağına alıp derin bir nefes çekti gıdısından. Canı minik yanalarından ısıra ısıra öpmek çekti ama yapmadı. Kucağına alırken kapı yeniden açıldı.

Gelen kişi sert bakışları ile Enine hanımdı. Bu kadını her gördüğünde kızın içini bir korku kaplıyordu.

Kızın yanına gelip kucağındaki torununa baktı. Gün gün daha iyi görünüyordu torunu. Farkında olmadan gülümsedi. Sonra yanındaki kızı hatırladı. Yüzü yeniden serteldi.

Uzanıp kızın kucağından kendi kucağına aldı torununu. Alnına bir öpücük bırakıp kapının yolunu tuttu. İsmini verme zamanı gelmişti demek ki. Önde Emine kadın arkada Zümrüt birlikte çıktılar kapıdan.

Yemekten kalkan herkes salona koltuklara geçmiş oturuyordu. Murat karşıladı annesini yolun yarısında. Annesinin kucağından kendi kucağına aldığı oğlunun alnından öpüp arkasını döndü. İhtiyar dedesinin yanına kadar gelip oturdu. Dede ilk kez gördüğü torununun oğlunu besmele çekerek yavaşça kucağına aldı.

" Maşallah supanallah. "

Dedikten sonra mırıltı şeklinde bir dua okudu. Ardından bebeği kendine daha çok yaklaştırarak sağ kulağına ezan okuyup sol kulağına kamet getirdi. Sonra tekrar sağ kulağına yaklaşıp,

" Senin adın Polat.
Senin adın Polat.
Senin adın Polat. " Dedi.

Ardından da ekledi.

"Adını ben verdim yaşını Allah versin. Ömrün uzun ve bereketli olsun. Allah'a iyi bir kul peygamberine iyi bir ümmet olasın. "

Hep bir ağızdan Amin! dendi. Dede küçük bebeği babasına uzattı. Murat bebeğini kucağına alıp tekrar öptü alnından.

" Adın hayırlı ömrün güzel olsun koçum."

Uzaktan izlediği görüntülerle Zümrüt'ün mutlu olan yüreği kabardı.
Artık bir adı vardı şehzadenin. Polat...
Polat Kayadağ...

Dedesi çok güzel bir isim seçmişti onun için. Ama yine de Şehzade diyecekti ona Zümrüt. Yanında kaç gün ya da kaç ay kalacağının bir önemi yoktu. Onun için şehzadeydi o.

" Zümrüt! "

Murat'ın sesiyle çıktı kız düşünceleri arasından. Murat'la göz göze geldiler.

" Polat'ı al odasına götür."

Kız başını salladıktan sonra hızla gelip alırken yine Didem ile göz göze geldiler. Didem öldürecek gibi bakıyordu kıza.

Umursamadı Zümrüt. Bebeği alıp odaya yürüdü ağır ağır. Bir yandan da konuşulanları dinliyordu.

" Emine yenge.
Siz de uygun görürseniz ve izin verirseniz bebeğe bakmak için burada kalabilirim. "

Herkesin gözü Didem çevrildi bir anda. "

" Neden olmasın? " Dedi annesi.

" Didem kardeşleri ile de çok güzel ilgilenmişti. Murat oğlumun yükünü hafifletir hem. "

Anne kız niyetlerini yeniden belli etmişlerdi. Aileye girmek.

" Sağol kızım gerek yok."

Dedi Emine.

" Biz yetiyoruz."

Anne kızın yüzü düşerken Mehmet'in canı sıkıldı. Biliyordu. Emindi artık.
Emine kadın niyetlerini çok önceden anlamıştı. Zeki kadındı. Yoksa bu zamana kadar ayakta kalır mıydı? Dede devam etti iyi niyetli.

" Murat oğlum. Bir bebeği tek başına büyütmek zor olur. "

" Olmaz dede.
Annem ve Hacer teyze var. Birde bakan bir kız. Babası da her zaman bir dağ gibi arkasında olacak. Bu yüzden sana bir kız bulalım evlen sana eş, yoldaş bebeğine ana olsun hikâyelerine hiç girmeyin. Annemin sayesinde tövbeliyim artık. "

Emine Hanım'ın kaşları çatıldı. Bu insanların arasında söylenecek şeymiydi bu?

" Ha bir gün gelirde fikir değiştirirsem o zamanda sizlerin değil! "

Bunu söylerken her birinin gözlerinden geçti karaları. Sonra devam etti.

" Kendi seçtiğim bir kızla evlenirim. "

" Son sözü söylemiş oldu baban."

Dedi konuşulanları duyan Zümrüt bebeğe bakarken. Sonrada odadan içeriye girdi.

Beşiğe doğru yürüyüp Polat bebeği beşiğine yatırdı. Zümrüt'ün arkasından Esma geldi elinde tepsi ve üç çeşit yemekle. Onlar yemek yerken kız bebekle ilgilendiği için Murat bizzat kendisi söylemişti Zümrüt'e de götürün diye. Tabi bundan haberi yoktu kızın.

Bebek kendi halinde yatmaya devam ederken kızda yemeğini yedi rahat rahat. Tabaklar bittiğinde bebekte uyuya kalmıştı. Misafirlerler gidene kadar odadan çıkmamaya karar veren Zümrüt tepsiyi şifonyerin üzerine koyarak kendini yatağa bıraktı. Fırsat bu fırsat biraz uyuyabilirdi. Gözlerini kapadı ve uykunun kollarına bıraktı kendini.

*****

Bir hafta daha aynı şekilde geçti günler. Kız bebeğe bebek kıza daha fazla alıştılar. Zümrüt bebeği hâlâ meme ve biberon hilesi ile beslemeye devam ediyordu. Polat bebek kilo almaya yanakları dolmaya başlamıştı. Gelişimini gören babası da babaanneside pek bir memnun oluyorlardı.

&

Bu sabah da karnı doyan bebek gazı alınmış altı temizlenmiş şekilde beşiğindeydi yine. Babasının Polat'ı, Zümrüt'ün şehzadesi halinden gayet memnundu.

Ve uzun zamandır olmayan bir şey daha vardı bu sabah. Şehzadenin babası uzun zamandır ilk kez evdeydi. Sabah'ın erken saatinden kalkan Murat bugün oğlu ile vakit geçirmeye karar verip fabrikaya gitmemişti.

Üzerinde ev kıyafetleri basamakları inen adam kadınlar mutfakta kahvaltı hazırlığında oldukları için farkedilmeden salona inip oradanda kızın olduğu odaya yöneldi.

Odanın önüne geldiğinde aralık olan yerden içeriye bakarken buldu bir an kendini.

Kız beşiğin karşısına geçmiş el kol hareketleri ile bir şeyler yapıyordu. Önce anlam veremedi Murat. Ne yapıyordu bu kız. İzlemeyen devam ederken nihayet anladı. Bu kız daha bebek olan oğluna pandomim yapan biri gibi birşeyler anlatıyordu.

Mesela şu an yaptığı hareket bir kuşun uçma hareketliydi. Arkasından yaptığı hareket ise yaşlı bir ninenin iki büklüm eliyle belini tutarak yürüme hareketi.

Şimdi de ellerini tavana doğru kaldırarak iki yana açarken yukarıya bakışıyla gökyüzü anlatıyordu galiba.

Daha bir aylık bile olmayan oğlu anlıyor muydu bilmiyordu. Ama kızı izlerken kendi yüzünde uzun zamandır görmediği bir ifade oluştu. Gülümseme. Bu kız nasıl biriydi? Hiç anne olmaması bir yana Polatla öz annesini aratmayacak şekilde ilgileniyordu.

Yavaşça içeriye süzülüp kollarını göğsünde birleştirerek hareketlerini izlemeye devam ederken kız şekilden şekile girmeye devam etti.

Bir süre daha izlediği hareketlerden sonra kız yorgun kolları ve başı yana düşerken derin bir nefes çekip verdi.
Yorulmuştu.

" Seni anlıyor mu bari."

Kız aniden duyduğu sesle korkuyla arkasını dönerken irkilerek geriye adımladı eli kalbinde. Aklına gelen Emine hanımla korkusu daha da artınca başı önüne düştü hemen.

" Korkuttuysam kusura bakma."

Adam beşiğin yanına adımlarken kız kenara çekildi hemen. Eğildi oğlunu yavaşça kucağına aldı Murat. Gözleri kendine benzeyen kahve gözlerde gezerken, kız fırsat bu fırsat kapıya yöneldi. Amacı Emine Hanım'a yakalanmadan odadan çıkmaktı. Kendisini burada görürse bu sefer bir tutam saçtan fazlası kadının elinde kalabilirdi.

Elini kapı koluna koyup açmıştı ki,

" Dur! "

Dedi Murat. Dondu kaldı kız. Tam o sırada dışarda Emine hanımla göz göze geldi. Oğlunu arıyordu o da.

" Her seferinde kaçarcasına çıkmana gerek yok. Kimseyi yemiyorum. "

Kulağı Murat'ı duyuyordu ama gözlerinde Emine Hanım'ı görüyordu. Ve dâhi çatık kaşlarını ve kızgın bakan gözlerini. Ne yapacaktı şimdi.

Odaya geri girerse Emine Hanım kızacaktı adı gibi biliyordu. Ama çıkınca da Murat kızarsa ya diye düşünürken iki arada kaldı.

********************************

4. Bölüm bitti.
5. Bölümle devam.

Loading...
0%