Yeni Üyelik
9.
Bölüm

💚Z. 8 Bölüm Final

@azamet_29_2

" Teşekkür ederim Zümrüt."

dedi Murat.

" Kalbinde yüzün kadar güzel."

Başını yana çevirip omuzu üzerinden geriye doğru bir bakış attı kız. Adamın gülümseyen gözlerinin kendinde olduğunu görünce kulaklarına kadar kızardığını hissetti. Çok farklıydı bakışları. Hemen önüne dönmüştü ki kapı tıkladıktan sonra Hacer girdi apar topar.

" Murat Bey'im yetiş. Emine hanım rahatsızlandı."

Az önce Emine tarafından kovulan Hacer kendisini kovan kadın için yardım istemeye gelmişti.

Murat duyduğu cümle ile koşarak çıktı odadan. Merdivenlerin bitiminden yığılıp kalmış kadını gördü. Başında Esma vardı.

Eli kalbinin üzerinde kıyafetini sıkarken bütün bedeninden ter boşalmış kanter içinde nefes alamıyor çektiği acı yüzüne yansıyordu kadının. Ne kadar kızsada anasıydı. Bir şey olsa elbette üzülürdü.

" Hacer teyze koş Mahmut'a haber ver arabayı hazır etsin. "

Hacer fırlayıp çıkarken Murat önce annesinin yakasını açtı.

" Ne oldu neyin var? "

" Kalbim! " Dedi kadın nefes almakta zorlanırken.

Murat'ı bir telaş sardı. Kalp krizi mi dedi içinden. Yerinde doğrulup anasını kucağına kaldırdı. Zaten zayıftı anası kolayca taşıdı. Koşar adım evden çıktı. Mahmut'un açtığı kapıdan arabaya bindirip yanına geçti.

" Mahmut bas gaza. Hemen hastaneye yetişelim çabuk."

Mahmut gazı kökledi. Hızla çıktı araç bahçe kapısından. Yine hızla ilerleyip gözden kaybolurken Hacer ve Esma arkasından bakıyordu. Hacer,

" Hata ettin Emine hanım. Hem yetim hem öksüz bir kıza iftira atmaya kalktın. Allah izin verir mi sandın? İşte böyle tepeden inme verir uyarıyı."

Dedi kısık sesiyle. Sonrada geriye dönüp içeriye girdi. Kızın olduğu odaya yürürken,

Esma Zümrüt'e birşeyler hazırla getir. Artık süt anne olduğuna göre iyi beslenmeli. Ben gittikten sonra da ona iyi bak. Ne kadar iyi beslenirse o kadar iyi sütü olur."

" Hacer kardeş. Gitme ne olur. Sen olmadan buralar eksik kalır. Hem Murat Bey'im de istemiyor bak. Bizim gücümüz yetmez bu kadına. Anca sen anlarsın onun dilinden. Bize, zavallı Zümrüt'e de kök söktürür."

Hacer'in gözleri Zümrüt'ün olduğu odaya çevrildi. Kıza yine eziyet eder miydi. Her ne kadar şuan canı derdinde olsada biraz düzelince eskiye dönerdi. E Murat da her zaman yanı başında hem kızı hem oğlunu savunamazdı.

Bilemedi. Esma'ya döndü.

" Hele bu günü bi geçirek. Yarına Allah kerim. "

Zümrüt'ün ve bebeğin ne durumda olduğunu görmek için odaya girdi. Uyuyan bebeğin altını üstünü değiştirmiş ve beşiğine yatırıyordu kız. Kapı sesiyle ağrıları yüzünden zorlukla doğrulup gelen kadına baktı. Bir yandan kollarını kendine sararken çenesiyle kapıyı işaret etti. Ne oldu anlamında.

" Emine hanım rahatsızlandı. Murat Bey de alıp hastaneye götürdü."

Tepeden tırnağa kızı süzdü sonra.

" Sen nasılsın? "

Kızın kolları daha da sardı bedenini. Canının yandığını her halinden belliydi.

" Esma yemek getirecek. Ye, sonra da bir ağrı kesici iç."

Başını iki yana salladı. Sonra bebeği gösterdi.

" İlaç süte geçer diye mi endişe ediyorsun?"

Bu kez aşağı yukarı salladı başını.

" Ağrın çok değil mi nasıl duracaksın?"

Omuz silkti kız.

" Tamam ama artarsa bana haber et."

Az sonra Esma elinde yemek tepsisi ile geldi. Kızın yatağına bıraktı. İkinkafin çıkarken Zümrüt yatağa oturup tepsiyi kucağına alarak zar zor yedi. Zorluğun sebebi bedenindeki değil ruhumdaki acıydı. Alalen istenmemiş iftira bile atılmış ama beşikteki masum bebek yüzünden gitmemişti yinede. Yemeği bitince tepsiyi mutfağa bırakıp döndü. Polat bebek uyurken biraz dinlenmek için yatağa uzanıp uyumak üzere gözlerini kapattı.

*****

Gece olmuş bu saate kadar annesinin yanında kalmıştı Murat. Evet... Emine hanım kalp krizi geçirmişti. Kalp damarlarında tıkanıklık tespit edilmiş ilk müdahalenin ardından hemen anjio yapılmış geçici olarak yoğun bakıma alınmış bu geceyi yoğun bakımda geçirecekti.

Bahçe kapısından giren araç evin girişinde durdu. Önden Murat indi.

" Mahmut sende git dinlen. Yarın yeniden gideceğiz."

" Tamam beyim."

Murat kapıdan girip kendini salondaki koltuğun üzerine bıraktı. Dünden beri uykusuzdu. Fabrikanın isleri bedenini bugün olanlar ise ruhunu yormuştu.

Dirseklerini dizlerine dayayarak elleriyle önce yüzünü sıvazladı sonra saçlarına geçirdiği parmaklarını ensesine doğru kaydırıp boynuna masaj yaptı. Beynine kan gitmiyordu sanki. Kafasıdaki bütün damarlar gerilmiş haldeydi.

Arkasına yaslanıp başını geriye attı. Olanlar yeniden ve yeniden geçti zihninden. Düşündü düşündü düşündü. Zümrüt'ün yaptığı şeyi, annesinin verdiği tepkiyi düşündü.

O an Zümrüt'ün yeşilleri belirdi gözünün önünde. Kalbinde aynı duygu canlandı. Hani şu ılık ılık bedenine yayılan duygu. İlk kez şuan farketti. Galiba Zümrüt'e karşı bir şeyler hissediyordu. Ama doğruluğuna inanamadı şüphe duydu. Elini kalbinin üzerine koydu. Hissettiği bu duygu gerçekmiydi yoksa Zümrüt bebeğine baktığı için minnettarlıkla mı karıştırıyordu.

Gözleri kızın olduğu kapıya doğru kaydı. Bugün küçük Polat'ı kollarından alıp yatağa geçip emzirişini anımsadı.

Nasıl bir sevgiyle dolu bir kalbe sahipsin ki küçücük göğüslerinden annesi olmadığın bir bebek için süt geliyor.

Farkında olmadan söylemişti hayranlık ifade eden cümleyi.

Bugün annesinin yaptığı şeyi yeniden hatırladı sonra. Kızı kötü hırpalamıştı annesi. Elini alnına dayayarak ovaladı. Ah anne ah! Kendinde dahil herkese zarar veriyorsun. İnsanların hayatını mahvetmekte üstüne yok.

Kız nasıl oldu acaba. Dedi kendi kendine. Yerinden kalktı, kapıya yürüdü. Tıkladı ve içeriye girdi. Gördüğü şeyle kaşları havalandı. Duygulu gözlerle izledi bir süre kızın yatağında başı kolu üzerinde yatmış, hemen önünde yatan oğluyla olan hâlini.

Kızın gözleri kapalıydı. Oğlu ise emerken uyuya kalmıştı. Sessiz adımlarla kıza doğru yürüdü adam. Oğluna baktı. Dinlene dinlene emişini izliyordu.

Sonra kızın çatılan kaşlarına kaydı gözleri. Hızlı hızlı alıp verdiği nefesi çekti dikkatini. O zaman farketti al yanaklarını. Daha da yaklaştığında bir damla yaş ayrıldı kapalı kirpiklerinden. Elini uzatıp tersini alana ve narin boynuna dayadı. Sıcaktı hemde çok.

" Zümrüt! " Dedi.

" Zümrüt ateşin var."

Kızın kolunu tutup yavaşça sarstı. Ama duymadı bile kız. Tekrar tekrar uğraştı yine uyanmadı. Murat düşündü. Önce oğlunu alıp beşiğe koymaya sonrabda Zümrüt'ü uyandırıp hastaneye götürmeye karar verdi.

Eğilip oğlunu yavaşça tutmuştu ki bir anda kızın kolu bebeği sararken uyandı. Daha az önce Murat'ın sesine ve sarsmasına tepki vermeyen kız bebeğin hareketini hissederek panikle uyanmıştı.

" Korkma benim."

Diyerek bebeği alıp beşiğe bıraktı. Kızın aklı başına yeni gelince açık göğsünü kapattı hemen. Yerinden doğrularak oturdu. Uyurken ateşi dahada çıkmış hiç hâli yoktu.

Yanına geldi Murat.

" Ateşin var gel hemen hastaneye diyoruz."

Yorgun başını salladı kız iki yana beşiğe bakarak.

" İtiraz istemiyorum. Biz gelene kadar Hacer teyze ilgilenir oğlumla. "

Kız inatla istemedi.

" Zümrüt ateşin var. Böyle olmaz."

Kızın gözleri doldu. Başını iki yana salladı yine.

" Tamam zorlamıyacağım ama daha kötü olursan seni dinlemem."

Başını tamam anlamında salladı kız bu kez. Murat gel derken koluna girdi kızın.

" Elini yüzünü yıkayalım."

Zümrüt ayağa kalkmak istedi ama halsiz bacakları izin vermedi. Olduğu yere yığılacakken Murat sarıldı belinden. Kaldırıp kollarının arasına aldı. Hızlı adımlarla banyoya götürdü. Lavabonun önünde ayaklarının üzerine bırakıp soğuk su ile elini yüzünü yıkadı. Soğuk su birazda olsa iyi gelen kızı yeniden kucaklayıp yatağına getirdi.

" Terlisin üzerini değiştirelim."

Kızın gözleri büyüdü birden. Elleriyle pijamasına sarılıp panikle başını iki yana salladı.

" Merak etme sana bakmam. Kıyafetlerin nerede? "

Kız utana sıkıla şifonyerin ilk çekmecesini gösterdi. Murat yatağın diğer yanına geçip çekmeceden bir takım pijama alıp kızın yanına geldi.

" Gözlerimi kapatıyorum bak. "

Diyerek kapattı. Sonra da pijama üstünün uçlarından tutarak başından çıkardı. Zümrüt neye uğradığını şaşırırken panikle kendine sardı kollarını. Kala kaldı öylece. Adam kızın halinden habersiz bir dakika bekleyip,

" Giydin mi? " Diyerek gözlerini açtığında kızın üst bedeninde gördüğü morluklarla kala kaldı.

Kaşları çatıldı. Kara gözleri daha da karardı sinirden. Zümrüt yenilenen utancıyla yanındaki pijamayı kendine siper etmek istediğinde bileklerinden tutan adam izin vermedi.

Bir anda kızı geriye yatırıp tuttuğu bileklerinden yatağa bastırırken kız resmen şoka girmiş adam ise gördüğü kızın moraran ve çürüyen etlerine bakıyordu.

Artan siniriyle yerinde doğruldu. Kızın gözleri dolup taşarken bir anda elini kızın alt pijamasının beline taktı. Yine bir anda çekip çıkardı bacaklarından. Karşındaki iç çamaşırları ile kalan kızın morluklar içindeki bedeninde gezdi gözleri.

İnanamadı. Nasıl olduğu tahmin etti ama inanamadı. Zümrüt dizlerini kendine çekerken elleriyle yüzünü kapattı.

Az sonra aklı başına gelen Murat ne yaptığını farkedince yatak örtüsünü kızın üzerine çektiği gibi kıza sırtını döndü.

Başı önüne düşerken yumruklarını sıkıyordu.

" Özür dilerim. Lütfen affet beni. O izleri görünce kendimi kaybettim.
Bu izlerin sebebi annem olacak o kadın değil mi?

Ateşin de bu yüzden çıktı değil mi?

Bedenin kaldıramamış olmalı.

Hastaneye de bu yüzden mi gitmedin? Adli vaka olduğu için. Sana şikayetçi misin diye soracaklar ve işe poliste karışacağı için."

Temkinli şekilde arkasını döndüğünde kız giyinmiş yatağın başlığına yaslanmış dizlerini kendine çekmiş oturuyordu.

" Doğru mu?"

Kız önündeki başını salladı yine.

Adam banyoya ilerledi. Girip ıslak küçük bir havluyla geri döndü. Yatağa yaklaştı.

" Uzan."

Kızın anlamaz bakışlarıyla devam etti.

" Uzan da alnına ıslak havlı koyayım. Ateşin için. Yarında morluklar için merhem aldırırım. "

Kız yavaşça yattı. Elindeki havluyu kızın alnına yerleştirdi Murat. Yeşil gözlerine bakarak,

" Annemin yerine ben özür dilerim Zümrüt. Anladım ki annemin ruh sağlığı bozuk. Sana gösterdiği tepki ve şiddetin altında sebep olarak ben varım. "

Anlattı Murat. Bir yandan kızın ateşinin düşmesi için havlusunu sık sık değiştirirken bir yandan da annesinin babasının ölümününün ardından olan değişimini, Sevda ile bir olup kendisine nasıl bir oyun oynadığı anlattı. Hiç sevmediği bir kızla nasıl evlenmek zorunda kaldığını, bir bir anlattı.

O anlattıkça kız dinledi. Kız dinledikçe adam bir hafiflik hissetti. En sonunda oğlu ile yalnız kalışını anlattı. Sebepler ve annesi kim olursa olsun oğlunu bırakmayacağını anlattı.

*****

Aradan dakikalar geçmişti. Kızın ateşi düşerken uyuya kaldı. Bir saat kadar sonra Polat yine açlıkla uyandı. Tabi kız da Polat'ın sesiyle.

Sabaha kadar kız her uyandığında Polat bebekle Murat ise hem kızla hem oğluyla ilgilendi. İstese Hacerden yardım isterdi ama yapmadı. Kendi ilgilenmek istedi ikisiylede.

Sabah uyanan kızın gözleri ilk olarak Murat'ı aradı odada ama yoktu. Yerinde doğruldu. Daha iyi hissediyordu. Ayağa kalkıp beşiğin yanına gitti. Ufaklık uyanıktı ama ağlamıyordu. Sanki kızın hasta oluşunu biliyor bu yüzden de uslu duruyor gibiydi.

Yinede kucağına alıp yatağa geçti kız. Bebeğin acıkıp ağlamasını beklemeden emzirdi. Bu sırada burnuna gelen sinyallere gülümseyerek bebeğin gazını çıkarıp yatağa bıraktı. Önce bezini değiştirdi. Sonra kıyafetlerini. Sonra banyoya geçip elindekini çöpe bırakıp önce ellerini sonra yüzünü güzelce yıkadı.

Odaya dönerken kapıdan giren adamı elindeki tepside kahvaltıyla görmek beklediği son şey bile değildi bu yüzden şaşırsada gülümsedi ister istemez.

" Sana kahvaltı getirdim. Krem de aldırdım. Tepsiye bıraktım. "

Elindeki tepsiyi komodinin üzerine bıraktı. Kız yatağa doğru gelirken oda oğlunu kucağına alıp odanın içinde gezdirmeye başladı. Bu sırada kızın kendini izlediğini fatkedince,

" Kahvaltını yap. Kremi sür." Dedi oğluyla ilgilenmeye devam ederken.

Kız bir süre adamı izledikten sonra yatağa oturup tepsiyi yanına aldı. Adama kaçamak bir bakış daha attı. Dün geceden beri kendisiyle neden bu kadar fazla ilgileniyordu. Kendi çocuğu için mi, yoksa iyi kalpli biri olup kıza yardım etmek istediği için miydi bu?

Keza kendi ailesi bu adamın yarısı kadar bile ilgilenmezdi kız hasta olduğu zamanlarda. O yüzdendi zaten bu sessizliği. Analığının ateşine rağmen ilgisizliği.

Merakına engel olamadı. Komodinin üzerindeki defter ve kalemi aldı. Boş sayfalardan birini açıp bir cümle yazdı. Sonra da çekingen bakışları ile bakarak adama uzattı. Murat kıza yaklaşıp defteri boştaki eli ile alıp sesli okudu.

" Neden bana bu kadar yardım ediyorsun? "

Öyle ya çocuğuna bakan birinden başka bir şey değildiki. Gözleri kağıttan kıza çevrildi adamın. Kırık bir tebessüm bıraktı.

" Sadece yetersiz bir karşılık olarak düşün. Çünkü gösterdiğin özveri ve sevgiyi ne yaparsam yapayım ödeyemem Zümrüt.

Sen çok iyi birisin. Kalbinde, ruhunda, yüzünde güzel. Hem de çok! Keşke..."

Devamını getiremedi adam. Bakışlarla sınırlı kaldı. Ama kız devam etti içinden başka bir zamanda başka şartlarda karşılaşmış olsaydık kucağındaki bebek ikimizin olurdu.

İkisininde kalbî diğerine akıyordu ve farkında değillerdi.

Adam istemeden arkasını döndü. Sen yemeğini yerken bizde Polat ile gezelim biraz. Sonra hastaneye gitmem gerekiyor. Dün gece kalp krizi geçirdi. Anjio oldu. Sadece etrafına değil kendinede zarar veriyor.

Diyerek çıktı odadan. Salonda oğluyla birlikte vakit geçirirken kızda kahvaltısını yapıp kremi vücudundaki morluklara sürdü. Sonra da boş tepsi ile odadan çıkıp mutfağa bıraktı tepsiyi. Geri dönüşte Murat'ın yanına geldi. Hastaneye gideceğini söyledi için bebeği alacaktı.

" Kremini sürdün mü? "

Başıyla onayladı kız.

" Tamam. Sen Polat'ı al bende çıkayım."

Demişti ki dışardan Hacer girdi. Gözleri bir kıza bir Murat'a gidip geldi.

" Murat Bey'im bi baksanız iyi olur birileri geldi."

" Kim? Kim geldi? "

Hacer'in gözleri kızı buldu.

" Zümrüt'ün annesi ve babasıyla..."

Devamını getiremedi. Adamın kaşları çatılırken gözleri kısıldı. Hacer'in hâline bakılırsa hoş olmayan birşeyler vardı dışarda.

Bebeği Hacer'e vererek kapıya yürüdüğünde Zümrüt de arkasından çıktı. Kapının önünde duran kadın ve adamı ve de yanlarındaki kilolu kısa boylu adamı gördü kız. Hemen tanıdı.

Bu eve gelmeden önce analığının evine gelmişti. Karısı hasta olan adamın Zümrüt'ü kuma olarak istediğini de hatırladı. Üvey babası hayatındaki en büyük iyilik olarak Zümrüt'ü kuma vermeyeceğini söylemişti. Ama neden buradaydı bu şişko.

Murat Zümrüt'e çevirdi gözlerini.

" Annen ve baban mı? "

Başını iki yana salladı kız.

" Nasıl yani. Anne baban değillerse neden..? "

Babalığı girdi araya.

" Murat bey siz bakmayın bu kıza.
Benim eski karımın ölen eşinden bu kız. Ben büyüttüm. Yani üvey babasıyım. Bu da benim benim ikinci karım."

" İkimizde üvey anne baba yani. Ee ne istiyorsunuz. Neden geldiniz? "

" Zümrüt'ü almaya geldik Murat bey. "

Dedi analığı.

" Talibi çıkmıştır. Kızı almaya geldik. "

Zümrüt'ün gözleri kocaman olurken bir anda Murat'ın arkasına geçti kız.
Bunu gören Murat kızın gitmek istemediğini hemen anladı. Gözleri adama kaydı.

" Bu mu talibi." Dedi alayla.

" Beğenemedin mi?"

Dedi adam ukala şekilde öne çıkarak.

Dişlerini sıkarak öfkeyle baktı adama.
Sonra anne babasıyız diyenlere.

" Gördüğünüz gibi Zümrüt sizinle gelmek istemiyor. O istemediği sürece kimsenin onu götürmesine izin vermem."

" Sen kim oluyorsun da izin vermiyorsun? Benim adım Tayyar. Ben alacağım karıyı burda bırakır mıyım lan! Dünya kadar başlık saydım ben o kıza. "

Zümrüt'ün gözleri doldu. İşte şimdi anlamıştı satıldığını. Bu yüzden buradaydı analığı ve babalığı. Kıymete binmişti kız. Korkusu artarken,

" Bana bak şişko! "

Dedi Murat öfkeli.

" Senin o dilini keser köpeklerime atarım! Benim evimden zorla birini götürecek adam daha anasından doğmadı! Koca götün yiyorsa gel de al!"

Dedi kollarını iki yana açarak.

Tayyar'ın zoruna giden cümleler adamı ateşlemeye yetmişti. Bütün siniriyle Murat'ın üzerine yürüdü.

Ama daha dokunamadan karın boşluğuna yediği yumrukla yerde kaldı. Murat ellerini ceplerine sokarak adamı izlerken Tayyar yerde nefes alabilmek için kıvranıyordu. Sol elini cebinden çıkarıp üçünün üzerinde gezdirerek konuştu.

" Şimdi defolup gidin buradan karışmam! "

" Bu yaptığın suçtur!
Kızımı zorla tutarsın Murat Bey. Burdan gider jandarmayla geri dönerim. Kızımı zorla da olsa alırım! "

" Hıh!
Kızın reşit yaşta ağa. İstediği yerde istediği kadar kalır. Kanunen buna engel yok."

Adamın kaşları çatılırken karısı girdi araya.

" Kanunen engel yok öyle mi? Köy meydanına gider avaz avaz bağırım Murat Kayadağ kızımı zorla tutuyor ırzını namusunu tehdit ediyor diye."

Murat'ın gözleri kızardı resmen. Öfkeli bir boğaya dönüştü. Bunu söyleyen kocası olsaydı bütün kemiklerini kırardı. Da! Karşısındaki densiz çirkef bir kadın ve eli kolu bağlıydı. Bir kadına el kaldıracak kadar zayıf karakterde değildi.

Aklına gelen şeyle arkasındaki kıza döndü. Zümrüt ellerini önünde birleştirmiş parmaklarını kıracak kadar sıkarak endişeli gözlerle olanları izliyordu.

" Zümrüt." Dedi kıza bakarak.

" Bu şişko domuzla mı evlenmek istersin yoksa..."

Devamını getirmeden önce tekrar düşündü. Kalbini yokladı yeniden. Emin oldu duygularından.

" Yoksa benimle mi? "

Kızın gözleri kocaman olurken duyduğu cümlenin şokuyla ağzı açık kaldı. Arkasındakilerinde keza öyle.

" Zümrüt..." Dedi Murat yeniden. Yaklaştı, önünde durdu.

" Sanma ki mecburiyetten ya da oğlum yüzünden duyduğum minnetten. Ben seni günlerdir aklımdan çıkaramıyorum Zümrüt. Güzel kalbine, güzel ruhuna, güzel yüzüne aşık oldum. Yemin ederim...
Zümrüt...

Allah'ın emri peygamberin kavliyle seni bu ikisinden değil senden istiyorum. Benimle evlenir misin? "

Yaklaştı kulağına doğru eğildi.

" Sütünü verdiğin oğlum seni çoktan annesi seçmiş zaten. "

Geri çekildi. Kızın kendine gelemeyen aklı yüzünde hâlâ sonuna kadar açık olan gözlerindeki yeşil harelerine bakarak elini uzatıp devam etti.

" Oğluma gerçekten anne, bana yâr, eş, yoluma yoldaş olur musun? Beni mutlu bahtiyar eder misin? "

" Hayır! "

Dedi babalığı.

" Zümrüt sakın!
Öyle birşey yapmayacaksın. Benim rızam yoktur. "

Kız bir babalığına bir de karşındaki duygulu ve samimi bakan kahvelere baktı. Sonra da kendisine uzanan büyük ele. Gözlerini kapattı. Kalbini yokladı adam gibi. Murat bu dünyadaki cenneti Tayyar bu dünyadaki cehennemi yaşatacak hissini duydu kalbinde.

Gözlerini açtığında gülümseyerek cevabı bekleyen adama baktı. O anda gerçek sesiyle nefesiyle Evet! diyerek kabul etmeyi o kadar çok istedi ki. Elini adama uzatarak elinin üzerine koydu. Murat'ın gülümseyişi dahada genişlerken kızın dudakları aralandı.

" Ee.. "

Duyduğu cızırtılı sesle şaşıran kişi Murat oldu bu kez. Gözlerinin içi güldü resmen.

" Eee! " dedi kaşları cesaret verecek şekilde havada kızın önü sıra.

" Eee- eevv..."

Kızın boştaki eli boğazına giderken analığı ve babalığı dahil herkesin gözü kızdaydı.

" Hadi Zümrüt! " Dedi Murat.

" Gayret et! "

" Eeevvv- eet! "

Kız kanter içinde bir nefes verirken kollarında hissettiği ellerle Murat'a çekildi birden. Bir anda sırtından saran kolları ve dudaklarına baskı uygulayan dudakları hissederken kor düştü sanki dudaklarına. Şaşkınlığı hat safhada kala kaldı.
Adam uzun bir öpüşten sonra yan tarafa döndü.

" Cevabı duydunuz işte.

Zümrüt an itibariyle benim karım olacak kişidir. Şimdi hepinize güle güle. "

Gereksiz kalabalık uzaklaşırken Murat kızı göğsüne çekerek sarıldı yeniden.

" Yemin ederim pişman olmayacaksın."

*****

Aradan birkaç gün geçti. Emine hanım sağlıklı şekilde eve döndü. Ama bambaşka bir Emine olarak. Atlattığı ölüm ve korkusu aklını başına getirmişti.

Murat olanları ve Zümrüt'e yaptığı teklifi annesine de söyledi. İtiraz etsede onu dinlemeyeceğini de. Kadının nasıl istersen öyle olsun cümlesini beklemiyordu doğrusu. Ama aradan biraz zaman geçsin. Sevda'nın cenazesi konuşulurken Murat Kayadağ düğün yaptı olmasın, bir süre bekleyin. Dedi kadın.

Beklediler. Aradan oldukça uzun bir zaman geçti. Sonra davullu zurnalı bir düğünle evlendi Zümrüt ile Murat. Polat'tan sonra birde kızı oldu mutlu çiftin. Annesinin kopyası bir kız. Polat annesinin prensi Yeşil gözlü Yeşim babasının prensesi oldu.

Mutlu mesut yaşadılar bir ömür boyu.

MUTLU SON.


 

Loading...
0%