Yeni Üyelik
8.
Bölüm

💚Z.7 Bölüm

@azamet_29_2

" Zümrüt hastalanmış. Polat'ıma mikrop bulaşır diye evine yollamaya karar verdim. Başka birini bulacağım."

Adamın gözleri bir oda kapısına bir annesine gidip geldi. Sonra da yanında duran ebe Seher'e baktı.

" Zümrüt hastaysa niye hastaneye götürmek yerine ebe çağırıyorsun.

Ne iş çeviriyorsunuz? "

" Olur mu öyle şey oğlum?
Hastaya ebe mi çağırılır?

Seher başsağlığına gelmişti. Bi bakayım dedi. Nede olsa hastanede çalışıp emekli olmuş biri. "

Murat'ın şüpheli bakışları hâlâ annesinin üzerinde,

" Neyi varmış."

" Grip." diye verdi Emine.

" Ağustos ayında eşek buymuş. ( Buy-mak = Üşü-mek anlamında. Bazı köylerde hâlâ kullanılan bir kelimedir. )

Buldu ya bedava su sabun her gün yıkana yıkana üşütmüş.

Neyse işte. " Dedi Emine.

" Hadi salona geçelim. Hacer sende bize kahve getir."

" Hemen Emine hanım."

" Sağol Emine Hanım."

Dedi Seher .

" Ben gideyim. Başka yere de uğramam gerekiyordu. Tekrar basınız sağolsun."

Bu saçma durumun ortasında kalmayı daha fazla istemedi kadın.

" Sağol Seher.
Hacer! Seher'i yolcu et! "

" Tamam hanımım."

Murat'a döndü.

" Gel otur oğlum ikimiz birlikte içelim. Esma sende getir tosunumu babasına. Özlemiş babası. "

Konuyu iyi değiştiriyordu kadın.
Esma kucağında Polat bebekle koltuklara yürürken Emine, arkasında da Murat başı gerideki kapıya dönük yürüyerek geliyordu.

Ama aniden duran adam geri dönüp hızlı adımlarla yürüyerek kapıyı bile tıklamadan odaya giriverdi.

Yataktan zorlukla kalkan kız banyoya yürürken bir anda açılan kapıyla korkuyla sıçradı yerinde. Kapıdan giren adamı, sinirli bakışlarını ve çatık kaşlarını görünce korkuyla gerileye yürürken kollarını çapraz şekilde yüzüne siper etti. Murat'ın odaya giriş şekli ve yüzündeki ifadeden fazlasıyla korkmuştu.

Yaptığı şeyi Murat'ın da duyduğu ve Emine gibi kızı dövmeye geldiğini düşündü.

Korkudan çıkan aklıyla sonunda sırtı arkasındaki duvara dayandı. Olduğu yere çökerken gözleri yeniden doldu.

Murat kızın neden böyle davrandığını ne olduğunu anlamaya çalışırken Zümrüt'ün titreyen omuzlarını gördü. Yeniden ağlamaya başlamıştı. Olduğu yerde hâlâ şaşkın kızı izlerken Emine girdi kapıdan panikle.

" Murat.
Ne oluyor? "

Adam annesine aldırış etmeden kıza doğru yürüdü yavaş adımlarla. Her adımda kızın korkusu biraz daha artarken mümkünü varmış gibi dahada geriye gitmeye çalışıyordu kız.

En sonunda önünde duran adamın varlığıyla kollarının arkasındaki başını iki yana salladı hızlı hızlı ben kötü birşey yapmadım dercesine. Murat bir dizi üzerine çöküp,

" Benden mi korkuyorsun sen? "

Diyerek kızın omuzlarını tuttuğunda bir kez daha yerinde sıçradı Zümrüt. Evet korkuyordu. Bariz belliydi hâlinden. Anlamadı Murat! Ne oluyordu?

Zümrüt'ün kollarını siper ettiği yüzünden çekerken,

" Sana zarar vermem." Dedi sesini yumuşatarak.

Kızın kolları iki yana, adamın gözleri sonuna kadar açıldı. Yediği dayağın üzerinden zaman geçtikçe Emine'nin bıraktığı izler morarmış, daha belirgin hâle gelmişti. Boyundaki tırnak izleri de keza öyle.

Kaşları sonuna kadar çatılırken kara gözleri daha da karardı. Sinirli bakışları anında annesini buldu. Aniden ayaklanıp kadına döndü.

" Sen söyle Emine Hanım ne oluyor burada? Ne bu kızın hâli?! "

Derken eliyle kızı işaret ederken sesi yüksekti.

" Ne olmuş ki? "

Dedi kadın bilmezden gelerek.

" Ne mi olmuş!
Dalga mı geçiyorsun benimle?! Görmüyor musun?! "

İki adımda annesinin yanına geldi. Kolundan tuttu.

" Hemen anlatmaya başla anne. Sen yaptın değil mi? Neden?
Ne yaptı da dövdün kızı? "

Anlamıştı yapan kişinin annesi olduğu. Ondan başka kimse böyle birşeye kalkışmazdı. Neye kızmıştı? Neye öfkelenmişti de bu kızı bu hale getirmişti.

" Eeehh! Yeter! " dedi kadın kolunu oğlunun elinden çekip bir adım geriye giderek.

" Haddini aştığı için yedi o dayağı. Birazdan da defolup gidecek."

" Ne?
Gidecek mi?
Ne anlatıyorsun sen anne?

Haddini aştı ne demek? Ne cezası ne gitmesi? "

" Bu hadsiz utanmadan korkmadan torunumu emzirmiş."

Murat'ın kaşları havaya kalktı, gözleri yerdeki kızın sulu sulu bakan yeşillerine çevrildi.

" Ne? " Dedi.

Gözleri kızda kulakları annesinde kaldı. Emzirmiş derken ne kadarını kastettiğini anlayamadı.

" Duydun işte. Görünce beynimden vurulmuşa döndüm."

Murat'ın gözleri yeniden annesi ve kızın arasında gidip geldi. Duyduğu kelimeler yüzünden daha fazla yaş akan gözleri ile bakan kızın yaptığına inanamadı. Nasıl olurdu. Bu ergen kılıklı kız oğlunu mu?

" Bekar bir kızın sütü olmaz dedim. Bu sürtüğün çocuğu bile olabilir diye düşündüm. Seher'i de bu yüzden çağırdım. O da şüphelerimi doğruladı."

Gözleri kocaman oldu kızın. Resmen yalan söylüyordu Emine.

" Bu yüzden dövdüm. Yalan söylediği ve haddini aştığı için.

Ben bu kızı temiz edepli aile kızı diye, dizini kırıp edebiyle oturup torunuma bakar diye güvenerek getirmiştim.

Meğer namussuzun tekini getirmişim eve. Böylelerine güvenilmez. Torunumun yanında ve bu evin içinde istemiyorum bu kızı. O yüzden hemen defolup gidecek bu evden."

Zümrüt hiç bu kadar kötü ve aciz hissetmemişti. Kendini bile savunamıyordu. İnanmayın ben öyle biri değilim diyemiyordu.

Gözlerine baktı karşısındaki Murat'ın. Başını yine iki yana salladı şiddetle.

Adam kızın tepkisiyle annesine çevirdi gözlerini. Kara gözleri alev alevdi.

Emine bir kıza bir de Murat'a bakarken oğlunun inanmakta zorlandığını anlayınca yalan işini daha da ileri götürdü.

" Bana inanmıyorsan Hacer'e sor.
O da Seher'in yanındaydı. "

Dedi rahat bir tavırla. Hacer'in kendinden taraf olacağından emindi.
Adamı beklemedi. Kapıya dönüp dışarıya uzanarak seslendi.

" Hacer. Buraya gel."

Kadın mutfaktan kahve tepsisi ile çıkarken Emine'nin sinirli sesini duyunca hızlı adımlarla salon bölümüne geçip kahveleri orta sehbaya bıraktı önce. Sonra da hızlı hızlı Emine'nin yanına yürüdü.

" Buyur hanımım."

" Murat bana değil bu yalancı namussuz yosmaya inanıyor. "

Emine'nin arkasında gördüğü Murat'a ve yerde oturan kıza baktı. Ne demek istiyordu anlamadı Hacer.

Galiba olanlar ortaya çıktı diye düşünürken Emine'nin imalı ve beni onayla şeklindeki bakışları Hacer'in gözlerini buldu bu kez.

" Sen söyle.
Sende Seher'in yanındaydın. Seher bu kızın çocuğu var demedi mi? O yüzden sütü var demedi mi? Kocası olmayıp çocuğu olan kız mı olur köy yerinde. Namussuzun teki işte! "

Hacer şaşırdı. Emine yalan üstüne yalan söylüyor kendisininde yalan söylemesini istiyordu. Hacer kadının kaşları çatılırken Emine'nin bakışları daha da değişti.

İyi tanıyordu Emine'yi Hacer. Hem de her halini. O gözlerde beni onaylamazsan pişman olursun bakışları vardı. Saniyelik düşündü sadece.

Kızdan kurtulmak istiyordu, bu belliydi. Ve bunu ona iftira atarak yapmak istiyordu. Sebebini düşündü. Ve anladı. Durum Sevda'nın olayına benzemesin istiyordu. Tamam. Sevda'nın yaptığı şeyi bu kız yapmazdı. Ama belli ki Murat'ın kıza birşeyler hissetmesinden korkuyordu Emine. Ne de olsa bebeğinin süt annesi olmuştu kız. Üstelik güzeldi de.

" Yapamam!" Diyiverdi.

" Masum bir kıza iftira atamam. Namusuna leke getiremem. Senden önce Allah'tan korkarım hanımım."

Zümrüt'ün yüzünde kırık bir tebessüm belirdi. Hacer'in sözleri yüreğine su serpti. Evine dönse bile arkasından kötü bilinmeyecekti.

Ama dişlerini birbirine geçiren Emine'nin siniri geçmek bir yana daha da arttı. Hacer'in koluna yapıştı.

" Sende mi?! " Dedi.

" Sende mi bana karşısın? "

Murat iki adımda annesinin yanına geldi. Kolunun tersiyle kenara iterek Hacer'e dikti bakışlarını.

" Anlat Hacer teyze ne oluyor?! "

Hacer'in gözleri Emine'nin tehditkar bakışlarını bulurken,

" Hecer teyze! " dedi adam yüksek sesle.

Hacer önce yutkundu. Sonra, olanları en başından başlayarak anlattı. Kızın temiz bir kız olduğundan bir günahı olmadığından bebeği aç kalacak hasta olacak korkusuyla biberona alıştırmak için yaptığı şeyden sonunda da sütünün gelişinden bahsetti. Sonra Seher'in söylediklerini aktardı.

Kızın bebeğe olan sevgisi ve merhameti hormonlarını uyarmış. Sütü gelmiş dedi. Kızda emzirmeye devam etmiş. İyide olmuş. Çünkü Polat bebek mama içmiyordu ve ne kadar daha hasta olmadan dayandırdı bilmem. Zaten Emine Hanım'a söylemek istemiş ama korkmuş.

" İyice abarttınız! "

Diyen Emine girdi araya. Kıza en ufak bir iltifat istemiyordu.

" Sonuç ne olursa olsun.
Ben bu kızı istemiyorum bu evde. Gidecek dedim gi-de-cek!

Doğru düzgün bir süt anne yada bakacak birini bulurum ben aslanıma."

" O kadar değil." Dedi Murat.

Annesine baktı.

" Buna sen değil ben karar veririm. Malûm. Çocuk doğurmadan anne olabilende var doğurduğu halde anne olamayan da! "

Kadın duyduğu imalı kelimelerden sonra daha bir kin duydu kıza. Çünkü bizzat Emine'yi anlatıyordu Murat.

Şimdiden aklına girdi yılan. Seni getirdiğim güne la*et olsun.

Diye hırladı içine içine. Olan biten herşeyi uzaktan izleyen Esma'nın kucağında bekleyen Polat bebek ağlamaya başlayınca ara verildi tartışmaya.

Duyduğu ağlama sesiyle kız yavaşça ayağa kalktı. Olan biten herşey bir anda aklından silindi. Geriye sadece Polat bebeğin aç olduğu düşüncesi kaldı. Karnı açtı ve süt istiyordu.

Aynı anda dolu göğüslerini hissetti kız yeniden. Küçük bedeni Polat bebeğe uyum sağlamış, bebeğin her emme saatinde göğüsleri dolu dolu oluyordu artık sanki onu doğuran kadın Zümrüt gibi.

Hareketliliği farkeden Murat geriye baktı. Çekingen adımları ile yaklaşan Zümrüt'ü gördü. Gözleri pijamasının üstüne takıldı sonra. Sızan süt damlaları kızın pijamasın da iz bırakıyordu. Duyduklarını pekiştiren görüntü ile gözlerine çevirdi gözlerini. Ağlamaktan şişen yeşil gözlerindeki her görüntü silinmiş kapının diğer tarafındaki ağlayan bebeğe odaklanmıştı tek.

Murat'ın sol yanında bir duygu oluştu kızın gözlerine baktıkça birikip büyüyen, büyüdükçe ılık ılık bedenine yayılan.

O an farketti kendi bakışlarını. Dün gece gökyüzüne bakarken ki haliyle bakıyordu kıza. Dedesinin deyimiyle sevdalı sevdalı... Emine'nin sesi duyuldu.

" Esma Polat'ımı mutfağa götür doyur."

Zümrüt bir adım daha yaklaştı. Polat bebeğe olan sevgisi de merhameti de herşeyin üstündeydi. Yediği dayağın ve hakaretlerin bile üstünde.

Buydu işte Murat'ı kıza sevdalı sevdalı bakıtan şey. Gitmekse yine giderdi kız bu evden. Ama gidene kadar bu bebeğin açlıktan ağlamasını istemiyordu. Ellerini uzattı. Bunu gören Emine,

" Utanmaza bak! "

Diye hırladı. Esma'ya döndü.

" Esma!
Götür torunumu hemen. Bu kız ona elini bile sürmeyecek! "

" Yapmayın Emine hanım. Bırakın karnını doyursun kız."

Bebeğin ağlayışına aldırmadan devam etti tartışma.

" Sen hiç konuşma Hacer. Valizini topla çünkü sende gidiyorsun. Nankör insanlar istemiyorum bu evde. Bundan sonra seni de görmek istemiyorum."

Hacer duymayı beklediği şeye üzülsede şaşırmadı. Lâkin pişman değildi. Birine iftira atmaktansa kovulmaya razıydı.

Hacer ve Esma uzaklaşırken dakikalardır izlemede olan Murat konuştu.

" Bekleyin!"

Gözleri annesinde devam etti.

" Hacer teyze hiç bir yere gitmiyorsun! Bu evde benim dediğim olur. Ve ben senin gitmeni istemiyorum."

" Murat! " Diye bağırdı Emine.

" Terbiyesizlik ediyorsun. Bu evin hanımı benim. Ben ne dersem..."

" Hayır!
Sen ne dersen o olmayacak artık! Bu kadar yeter! Bundan sonra odanda oturup hiç bir işe karışmayacaksın. "

" Ne? "

" Öyle Emine hanım. Ya kafanın içindeki o şeytan dan kurtulursun artık. Yada odanda oturtarak yaşlanırsın. Bundan sonra sen hiç bir şeye karışmayacaksın.

Hacer teyze sen de gitmiyorsun."

Hacer'in kırgın bakan gözleri Eminede,

" Murat Bey'im. Ben bugünden sonra burada duramam. Müsade et gideyim. Kalan zamanımı da kendi torunlarımla geçireyim hem."

Kırılmıştı kadın. Hem de çok. Ama Emine'nin umru bile olmadı.

" Hakkınızı helal edin."

Diyerek mutfağın yolunu tutarken Esma yaklaştı. Bebek hâlâ aç ve ağlıyordu. Ortam tam bir kargaşa ellerini saçlarına geçirdi Murat. Sinirle Aaah! Çekti.

Ardından Esma'nın yanına gelip bebeğini aldı. Kucağında sallarken gözleri kıza döndü. Kız hipnotize olmuş gibi bebeğe, babası ise Zümrüt'e ve Zümrüt'ün dedesinin tabir ettiği şekilde sevdalı sevdalı oğluna bakışına bakıyordu. Bebeği Zümrüt'ü Zümrüt de bebeği istiyordu.

Odaya doğru yürüdüğünde anası geçti önüne.

" Torunumu bu kızın kucağına verirsen analık hakkımı helal etmem."

Annesinin bu durumu bu kadar abartması normal değildi. Aklında başka şeylerin döndüğünü tahmin edebiliyordu. Bu yüzden kendi bildiğini ve Polat bebeğin istediğini yapacaktı. Yürümeye devam edip annesinin yanında durup kulağına eğildi. Fısıltıyla konuştu.

" Sen analık hakkını bana oynadığın oyunla kaybettin. O dilini tut artık. Kendini daha kötü duruma düşürme gözümde. Yoksa ne beni ne oğlumu ne de gelecekteki karımı göremezsin. "

İlk kez gözleri doldu Emine'nin. Murat'ın ve tehditinin karşısında kendini güçsüz hissetti. Oğlunu çok seviyordu. Ondan ayrı kalamaya dayanamazdı. Ama torununu daha çok seviyordu. Takıntıları ve yanlış hareketleri yüzünden herkesle arasını bozmuştu.

Oğlu yanından geçip odaya girdiğinde ağlayarak uzaklaştı kadın. Murat'ın yanına gelip bebeği aldı kız. Hızlı adımlarla yatağa yürürken Murat sade durup izledi.

Kendinin olmayan bebeğe karşı içindeki analık duygusuna ve sevgisine hayran, hatta aşık oldu.

Zümrüt yediği dayakla acıyan yerler yüzünden zorlukla oturtup adama arkasını döndü. Göğsünü çıkarıp yine besmele ile bebeğin ağzına verdi. Polat bebeğin ağlayan sesi kesilirken yutkunma sesi gelmeye başladı. Küçük elleri yumruk, halinden memnun tatlı sütün tadını çıkarırken gözleri kapandı. Uyuklayarak emdi. Zümrüt'ün gözlerinden yine yaşlar boşaldı. Ama bu kez ki sebep duygu karmaşasıydı.

Murat kendine engel olmadan durduğu yerden öylece kızı izliyordu. Annesine ve yaptığı şeylere rağmen kendinin bile olmayan bir bebeği kendi sütüyle doyurmasını tarif edecek ne bir kelime nede duygu bulamıyordu.

Bir kaç adımla kıza yaklaşarak arkasında durdu. Daha fazla ilerleyip kızı utandırmak istemedi.

" Annemin yaptığı şey için özür dilerim Zümrüt. Ne affet diyebilirim sana ne de kal...

Eğer burada kalmak Polat'a bakmak istemez, gitmek istersen...
Yarın evine bırakabilirim seni. "

Söylediği cümleler o kadar zor çıkmıştı ki dudaklarından kendi de şaşırmıştı.

Başı önünde ağlayarak bebeği izleyen kızın Murat'ın sözlerini duyunca yüreği sızladı. Polat bebekten ayrılıp gidebilir miydi? Bunu istiyor muydu?

Kısa bir süre düşündü. Evinde olduğunu, karşısındaki üvey anne ve üvey babasının Zümrüt ile hakaret dolu konuşmaları dinlediğini, kardeşlerinin de yanında olduğunu düşündü. Buraya kadar normaldi. Ama bu küçük bebeğin olmadığını düşününce içine bir sızı düştü. Aklı Polat bebekte kalırdı. Aç mı tok mu acaba iyi bakılıyor mu? Diye düşünürdü. Düşündükçe üzülür yanına dönmek isterdi.

Başını iki yana salladı kız. Polat bebeği bırakıp gitmek istemedi. Bu sadece Polat'ın ona ve sütüne olan ihtiyacı ile ilgili değildi. Başka bir şeylerde vardı.

" Teşekkür ederim Zümrüt."

dedi Murat.

" Kalbinde yüzün kadar güzel."

******************************
7. Bölüm bitti.
8. Bölümle devam

Loading...
0%