Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Bölüm 10

@azazilzalim

Gördüklerimin şokunu üstümden hala atamamıştım. Yaklaşık bir hafta önce ölmüştü buna eminim. O zaman kim bu karşımda gördüğüm kadın?

Usulca gözlerimi ovuşturdum belki hayaldir diye ama, kahretsin ki gerçekti.

Ne kadar ürksem de, yanına gitmeye karar verdim. Ürkek adımlarla yanına doğru yaklaştığımda, sanırım ayak sesimi duymuştu ki, panik içerisinde arkasını döndü.

"Hah., Amir bey? Ne işiniz var burda?" Vallahi de oydu.

"Mü-mühim bir konu değil. Ama siz? Siz ö-"

"İkizimi ziyarete geldim" dediğinde, şaşkınlıkla kalakaldım. İkizi mi? Diye düşünürken, mezar taşında yazan isime tekrar baktım 'Cenre Güçlüsoy' tek harf farkıyla her şeyi yanlış anlamıştım demek.

Şaşkınlık içinde ona bakarken, "iyi misiniz? Teniniz bembeyaz olmuş" demesiyle kendime geldim.

"İyi.. iyiyim. Yani ben, kardeşinizin otopsi işlemleriyle ben ilgilendim. Fakat ceseti size o kadar çok benziyordu ki, siz olduğunuzu zannettim ve Şimdi de sizi böyle burda görünce, tuhaf oldum biraz." Dediğimde, acı bir şekilde gülümsedi.

"Kardeşim.. biz birbirimize o kadar çok benziyorduk ki, anne ve babamız bile bizi ayırt etmekte güçlük çekiyordu. Dudağının köşesindeki ben sayesinde ayırt ediyorlardı bizi." Dediğinde, boğazında düğümlenen hıçkırıkları serbes bırakmıştı.

Teselli etmek amaçlı usulca kolunu tutacaktım ki, aniden başını eğmesiyle avuç içim yanağını kavramıştı.

Hızla elimi çektikten sonra, "Ben, üzgünüm. Yani şey ben"

"Mühim değil" diye karşılık verdiğinde, gözlerinden hala deli gibi yaşlar akıyordu.

"Kardeşinize bunları yapan kim Cemre hanım?" Diye sorduğumda, bilmediğini söyledi.

"Anne ve babamızı yedi yıl önce trafik kazasında kaybettik. O günden sonra her şeyim, hayattaki tek sahibim Cenre oldu. Ama onun böyle ağır bir şekilde ölmes-" dediğinde, tekrardan hıçkırıklara boğulmuştu.

"Cemre hanım sakinleşin biraz." dediğimde biraz da olsa toparlamıştı kendini.

"Kendim için o kadar çok endişeleniyorum ki. Sonuçta ülkemizde genç bir kızın tek başına bir evde yaşaması abazalara fırsar vermek gibi karşılanıyor" dediğinde, başımla onayladım. Ki, haklıydı da.türkiye artık böyle bir yere dönmüştü işte.

"Yani inanın, kendi evimde uyumaya dahi korkuyorum artık." Dediğinde, anında lafa girdim.

"Cemre hanım. Biliyorum biraz saçma bir teklif olacak ama, bir süre bizim evde kalın. Ondan sonra sizin için bişeyler düşünürüz" dediğimde, yüzünde nazik bir gülümseme oluştu.

"Amir bey çok incesiniz ama, inanın gerek yok. Yani yok yere size de rahatsızlık vermiyim"

"Bizim için rahatsızlık olmaz Cemre hanım. Çok ciddiyim bir süre bizde kalın" diye ısrar ettiğimde, nihayet kabul ettirebilmiştim.

İkimiz de Cemre'nin kardeşine birer fatiha okuduktan sonra, taksiye binip önce Cemre'nin evine gittik. Onun eşyalarını almamız gerekiyordu.

Cemre montunun cebindeki anahtarla kapısını açtıktan sonra içeri girip eşyalarını toplamaya başladı, ben ise kapıda beklemeyi tercih ettim.

Cemre'nin bizde kalması onun açısından güzel bir fırsattı. Kimse onu yalnız bilip te zarar vermeye kalkmazdı en azından. Ve Berkay'la ben de helâlimiz olmayan kadınlara yan gözle bakacak kadar alçak olmadığımıza göre, bizde kalmasının bir mahsuru yoktu.

Bir süre sonra elinde iki valizle geri dönen Cemre "ben hazırım" dediğinde, tekrardan taksiye binip bizim eve doğru yola koyulduk.

Başımı usulca cama yaslayıp kararmaya başlayan gökyüzüne baktım. Öyle muhteşem görünüyordu ki, o anda taksinin radyosundan yükselen 'sensiz ben' şarkısının melodi
si kulağımı doldurunca, usulca gözlerimi kapatıp anın tadını çıkarmaya başladım. İşte huzur bulduğum an buydu..

Yaklaşık on dakika sonra taksi evin önünde durduğunda, taksiciye ücreti ödedim ve Cemre'yle birlikte binaya girdikten sonra, ilk katta bulunann evimizin ziline bastım.

Bir süre sonra Berkay kapıyı açtığında, kısa bir şokun ardından

"Amir, kim bu hanfendi?" Diye bir soru yöneltti

"Uzun hikaye Berkay. Sonra anlatırım" diyerek salona yöneldim.

"Heh, hoş geldin Yenge"

"Berkay senin ağzını burnunu kırarım" dediğimde, ortamı sakinleştirmek adına Cemrr girmişti araya.

"Beyefendi siz yanlış anladınız.. biz, şey değiliz"

"Cemre hanım sizin bir şey açıklamanıza gerek yok. Ben kendisine bütün detaylarıyla anlatırım. Siz gelin, ben size odanızı göstereyim" dediğimde, başıyla onayladı.

Geniş holûn sonundaki odaya yetiştiğimizde, kapıyı açarak geçmesi için yol verdim. Odada bir baza, küçük bir gardrop, bir masa ve sandalye vardı. Ev üç oda olduğu için, bu oda boştu.

"Cemre hanım temiz nevresim takımları var gardropta. Onlarla siz ilgilenirsiniz. Biz pek anlamayız çünkü böyle şeylerden" dediğimde, yüzünde içten bir gülümseme oluşmuştu.

"Tamam veb hallederim" dediğinde, "peki" diyip odadan çıkacaktım ki, aklıma takılan soru ile tekrar odaya döndüm.

"Cemre hanım, aç mısınız? İsterseniz birşeyler istiyim" dediğimde,

"Bişey istemenize gerek yok. Evde yok mu bir şeyler yok yere masrafa girmeyin." Diye yanıtladı.

"Malesef evde bir şey yok. Biz anlamayız yemek yapmaktan o yüzden genelde dışardan pizza falan isteriz" dediğimde alayla tek kaşını kaldırarak,

"pizza, biraz sağlıksız değil mi ya?"

"Valla öyle ama, mecburiyetten yiyoruz. Siz anlar mısınız yemek yapmaktan?" Dediğimde, başıyla onayladı.

"Dilerseniz ben malzeme alayım, siz yemek yapın. Yani tabi sizin için uygunsa" dediğimde, yüzünde derin bir gülümseme oluşmuştu.

"Bana uyar yaparım tabi" dediğinde, rahat bir nefes aldım. Nihayet uzun bir süreden sonra, ilk defa ev yemeği yiyecektim.

"Tamam o zaman, ben markete gidip geliyorum. İstediğiniz bir şey var mı?"

"Yok teşekür ederim" dediğinde, odadan çıkıp çıkış kapısına yöneldim. Askıda duran montu üzerime geçirdikten sonra, evden çıkıl markete yöneldim.

BERKAY'DAN...

Amir'le yeni kız odaya gittikten sonra, mutfaktan bir kap cips aldım ve, televizyonun karşısındaki koltuğa uzanıp kanalları zaplatmaya başladım.

Yerli bir korku filmi izlerken, arkamdan Amir'in sesini işittim.

"Berkay ben markete gidiyorum"

"Siktirgit"

"Allah belanı versin hayvan"

İstifimi bozmadan filmimi izlemeye devam ettim. Sokak kapısının kapanma sesini duyduğumda, çıktığını anlamıştım.

Filmime tekrardan odaklanmıştım ki, bu seferde arkamdan yeni kızın sesini işittim.

"Şey. ben çok susadım da, su içebilir miyim?" Gözlerimi devirip ona doğru döndüm.

"Hayır içemezsin" dediğimde, utançla başını önüne eymişti.

Daha fazla dayanamayıp kahkahayı patlattım.

"Ya manyak mısın sen? Su içmek için izin istenir mi hiç? Bak Amir benim kardeşimdir. Onun misafiri olduğuna göre, sen de benim bir kardeşimsin. Yani o yüzden benden çekinme. Bak mutfak karşıda dolaptan al su. Bardaklar tezgahın üstünde." Dediğimde, başıyla onaylayarak mutfağa yöneldi.

"Pişt Sarııı. Elin değmişken bana da getirsene bir su.. yada siktir et suyu dolapta kola var. Kap onu, iki tane de bardak al gel birlikte film izleyek. Uyar mı?" Dediğimde, mutfakra dahi olsa kahkahasını işitiyordum.

"Uyar uyar. Geliyorum hemen" dedikten kısa bir süre sonra elinde kola ve bardaklarla döndüğünde, maalesef film bitmişti.

"Çok şansızsın be sarı. Tam geldiğin an film bitti." Dediğimde, masumca surat astı.

"Sağlık olsun. Başka zaman izleriz o zaman." Dediğinde, başımla onayladım.

"E madem kola getirmişsin, o zaman boşa gitmesin. Gel biraz sohbet edek" dediğimde, başıyla onaylayarak karşımdaki koltuğa oturup kolayı bardaklara doldurdu.

"Ya senin için özel değilse Amir'le nasıl tanıştığınızı anlatsana?"

"Amir beyle yaklaşık bir hafta önce tanıştık. Adamın biri çantamı çalmaya çalışıyordu, Amir bey de yardımcı oldu bana."

"Haaa. Amir'in anlattığı Cemre sensin demeek" dediğimde başıyla onayladı.

"Tamam ben gerisini Amir'den öğrenirim seni sıkmaayım şimdiden. Ama bir teklifim var. Amir'le evlenir misin?"

Diye sorduğumda gözleri kocaman açılmış, yuttuğu kola boğazına takılmıştı.

"Ya siz, yalnış anladınız. Bizim Amir beyle aramızda hiç bir şey yok" dediğinde, kahkahayı bastım.

"Biliyom gıı. Şaka ettim" dediğimde, oda kıkırdamıştı.
Bir süre sonra sokak kapısından gelen antar sesi ile Amir'in geldiğini anladım.

"Ben geldiim" dediğinde,

"Bana çoğolata aldıysan hoşgeldin. Almadıysan siktir git başımdan" dediğimde Cemre kendini daha fazla yutamamış ve kahkahayı patlamıştı.

"Aldım aldım merak etme" dediğinde, oda gülüyordu. Sesinden anlamıştım.

"Cemre hanım ben biraz malzeme aldım ama, bunlar uygun mu?" Dediğinde, Cemre olumlu cevap vermişti.

"Tamam o zaman, siz oturun ben de yemeği hazırliyim" diyerek poşetlrri alıp mutfağa yöneldiğinde, arkasından seslendim.

"Sarıı. Poşetlere bak eğer Amir iki tane çikolata almışsa seninle paylaşabilirim. Ama bir tane tek almışsa şansına küs" diyip kendi kendime kıkırdamaya başladım.

2 saat sonrası... (Amir'den)..

Cemre yemek yapmaya başlayalı neredeyse iki saat olmuş, ve biz Berkay'la hal onun yoğun isteği üzerine pepeyi izliyorduk.

Geçen iki saat içinde Berkay'a Cemre'yle ilgili en ince ayrıntıya kadar anlatmış, oda büyük bir merakla dinlemişti.

Bir süre sonra mutfaktan yemek kokuları gelmeye başlayınca, Berkay köpek gibi kokuyu ard arda içine çekmişti.

"Bu karnıyarık kokusu. Evet evet karnıyarık kokusu bu. Ben bu kokuyu nerde duysam tanırım" dediğinde, kahkahayı patlatmıştım.

Bir süre sonra Cemre gelip "yemek hazır" dediğinde, ikimiz de koltuktan kalkıp mutfağa yöneldik.

Cemre masayı mükemmel bir hale getirmişti. Hep birlikte masaya oturup tabağımızdaki yemekleri büyük bir iştahla yedikten sonra çayımızı yudumlamaya başkadık.

"Lan sarı. Daha ilk anda en sevdiğim yemeği yaptın. Biz senle çok iyi anlaşıcaz" dediğinde, Cemre'yle birlikte ben de kıkırdamıştım.

"Cemre hanım, ben marketteyken Berkay sizi sıkmamıştır umarım" diye sorduğumda, içten bir gülümsemeyle karşılık verdi.

"Hayır sıkılmadım. Arkadaşınız çok sıcak kanlı bir insan. Çok eğlendim" dediğinde, sevinmiştim. Ben Berkay'ın kötü şakalarını kaldıramaz sanıyordum ama, çabucak kaynaşmışlardı bile.

Çayımı yudumlamaya devam ederken, telefonumun çaldığını fark edip cebimden çıkarttım ve ekrana baktım. Arayan Amirimdi.

"Efendim amirim?"

"Amir lafı uzatmayacağım. --- taraflarında, bir seri katil varmış. Bir günde otuz sekiz kişiyi öldürmüş. Yarın --- semtine gidip o katili yaklamanı istiyorum. Sana güveniyorum evlat. Yüzümü kara çıkarma" dediğinde, aklıma takılan ilk soruyu sordum.

"Amirim bu ihbar doğru dimi. Sonra sizi aradığımda ben öyle bir şey söylemedim demeyin" dediğimde,

"Bu meseleyi konuşacağız. Bugün iyice dinlen, yarın göreve çıkacaksın. Yarın saat bir gibi adresi atarım sana" dediğinde,

"Peki Amirim" diyerek telefonu kapattım.

Neden bilmiyorum ama, içime anında bir huzursuzluk oluşmuştu ve, bu görevde korkunç şeyler olacağını şimdiden hissediyordum.
...........


Loading...
0%