Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Bölüm 11

@azazilzalim

Ertesi gün 11:30.

Dün geceden beri amirimin bahsettiği görevi düşünüp durdum. Bir insan Aynı günde otuz sekiz kişiyi aynı günde nasıl öldürebilirdi ki? Diye düşünürken, arkadan Cemre'nin sesini işittim.

"Amir bey? Müsait misiniz?" Diye sorduğunda, olumlu anlamda başımı salladım.

"Dünden beri bi tuhafsınınız. Bir sorun mu var?"

"Bi sorun yok. Yani önemli bir sorun yok" dediğimde başını eğerek,

"Anlıyorum. Yani eğer benimle ilgiliyse," dediğinde hemen söze girdim.

"Cemre hanım inanın sizinle alakalı değil. Dün yemek yerken amirim aradı. Bir görev için üç günlük başka bir yere gidicem. Acaba zor olur mu diye düşünüyorum" dediğimde, Berkay'da gelmişti.

"Ne görevi la? Nereye gideysun üç gün" dediğinde, olan bitennher şeyi anlattım.

"hayır efendim gidemezsin. Koca götlü amirin gitsin. Ben kardeşimi aynı günde otuz sekiz kişiyi öldüren bir canlı cellada yem edemem" dediğinde, suratımda oluşan sırıtışa engel olamamıştım.

"Berkay saçmalıyorsun şu an. Bu benim mesleğim, ve verilen emirlere uymak zorundayım" dediğimde, olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Olmaz. Bu kadarına göz yumamam. Göndermiyorum gidemezsin."

"Berkay.. saçmalama. Mecburum" dediğimde, Cemre araya girmişti.

"Amir bey haklısınız. Siz polissiniz ama, Berkay bey de haklı bence. Bu kadarı fazla değil mi? Ya size bir şey olursa?"

"afferin kız sarı. Amir, bak duydun mu? Söylediklerimi onaylayan biri olduğuna göre haklıyım. Boş ver gitme. Atılırsan da atıl bak vallahinsen evde oturur kıçını büyütürsün ben üçümüze de bakarım. Vallahi bakarım yaa" yaslandığım koltuktan usulca doğrularak oturma pozisyonuna geçtim.

"Gençler. Haklısınız tehelikeli bir görev olabilir ama, sonuçta ben bunları göze alarak polis oldum. Şimdi nasıl vazgeçebilirim ki?" Dediğimde, Cemre anlayışla başını sallamış, Berkay tip tip suratıma bakıyordu.

"Olmaz dedim. Laf anlamıyor musun sen? Göndermem seni seri katillere" dediğinde kıkırdadım ve, masanın üstünde titreyen telefonumu alıp ekrana baktım. Arayan amirimdi.

"Alo Amir? Hazırlan evlat. Gideceğim adresi mesaj atıyorum.vakit kaybetmeden çık." Dedikten sonra, telefonu kapatmıştı.

Berkay'ın tüm ısrarlarına rağmen, odama gidip küçük bir vaiz hazırladım. Aslında çok saçmaydı. Bir katili yakalak için bir kaç günüm heba olacaktı ama, bu katilin yerini bilen bir kişi bile bilmiyordu.

İlk işim, gerçek kimliğimi saklayarak oraya taşınmaktı. Daha sonrası ise belli. İnsanları teker teker araştırıp gerçek kimliklerini bulacaktım. İlla ki o semtten biriydi.

Valizime bir kaç eşofman takımı, bikaç kot ve tişört koyduktan sonra, odadan çıkıp salona yöneldim.

"Gençler ben çıkıyorum. En geç üç güne dönerim bak. Berkay Cemre hanım sana emanet."dediğimde, gözleri dolmuştu.

"Siktir git lan. Umarım yüz kişi aynl anda tecavüz eder, sonra gözlerini oyup bıçaklar yüzüne kızgın yağ döker ve sonra denize atarlar" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Berkaymhayal dünyana hayranım ama, gitmem gerek" diyerek kapıdan çıktım ve taksi durağına yönelip herhangi bir taksiye bindim. Neyse ki adres çok uzak değildi ve, en geç bir saate yetişirdik.

2 saat sonra...

İki saat içinde nihayet adrese yetişmiş ve, amirimin benim için tuttuğu eve yerleşmiştim. Neden bilmem ama, buranın komşuları çok sıcak kanlıydı. Yeni taşındığımı zannettikleri için herkes tanışmaya gelmiş, ve yiyecek bir şeyler getirmişlerdi. Keşke şimdi Berkay olsaydı diye geçirdim içimden.

Komşuların getirdiği yiyeceklerden bir şeyler atıştırdıktan sonra, banyoya yönelip soğuk suyla güzel bir duş aldım. Saçlarımdan akan köpüklerden dolayı gözlerim kapalıydı.

Kısa bir süre sonra arkamda birkaç tıkırtı sesi işittiğimde, hızla gözlerimi araladım ama, gözüme kaçan köpükle anında kapamak zorunda kaldım. Emin miyim bilmiyorum ama, karşımda sanki yine o varlığı görmüştüm. İçimdeki korku hatsafaya ulaşırken, yüzümdeki köpükleri hızla temizleyip gözlerimi tekrar araladım. Neyse ki hiç bir şey yoktu.

Duşumu aldıktan sonra banyodan çıkıp odaya yönelip önceden hazırladığım kıyafeyleri üzerime geçirdim.

Saat erkendi henüz ama, çok kötü uykum geliyordu. Uyanık kalmak adına televizyonun karşısındaki koltuğa uzandım ve, televizyondaki kanalları kurcalamaya başladım. Pek bir şey de yoktu ama, kapatmaya karr verip kumandayı elime aldığım an, televizyonun ekranı kendi kendine açılıp kapanmaya başlamıştı.

Kumandadan kapama tuşuna ne kadar bassam da, hiç bir etki etmiyordu. Mecburen koltuktan kalkıp televizyona yöneldim ve fişini tutup pirizden çıkardım. Ama kahretsin ki yine etki etmemişti. Bedenimde derin bir ürperti hissettiğimde, içimde büyük bir korku oluşmuştu.

Bir süre sonra televizyonun ekranı tamamen kapandığında tahat bir nefes almıştım ki, bu seferde arkamdan cam sesleri gelmeye başlamıştı. Evdeki bütün eşyalar bir bir yere düşüyor, hepsi tamamen paramparça oluyordu.

Hissettiğim korku ile sokak kapısına yönelip kapıyı açtığımda, dışarının zifiri karanlık olduğunu fark ettim. Ama bu imkansızdı, saat daha öğle vakitleri olduğu halde, dışarıda karanlıktan göz gözü görmüyordu.

Mecburen kapıyı kapatıp içeri girdiğimde, evdeki tüm ışıklar da birden bire sönmüştü. Ve tam o anda, ensemde bir ürperti hissettim. Ve biri tam arkamda, hırıltılı bir şekilde nefes alıp veriyordu.

Usulca arkamı döndüğümde, gözlerim tekrardan onun kırmızı gözleriyle buluşmuştu. İçimde hala büyük bir korku vardı ve, onun surayında küçümser bir sırıtış.

"Kuryulamayacalsın Amir! Benden kurtulamayacaksın. Herşey senin yüzünden. Cezanı çekeceksin" dedi ve, keskin bir hançere benzeyen tırnaklarını uzatıp kalbime doğru yaklaştırdığında, ne yapmaya çalıştığını anlamıştım.

"Yarım kalan işimizi tamamlayalım değil mi?" Dediğinde, hiç acımadan kalbimin ortasına batırmıştı. Benim suratım acıyla buruşurken, onun yüzünde hoşnutluğunu belli eden bir gülümseme vardı.

Uzun tırnaklarıyla bir süre daha kalbimi sıktığında, daha fazla dayanamamış ve yere yığılmıştım. Gözlerim keniliğinden kapanırken, bunun son olduğunu ve artık kimsenin beni kurtaramayacağını adım gibi biliyordum.
.........

11.bölüm sonu ;)

Loading...
0%